Eğitim

Resimli Türk Edebiyatı Tarihi – Nihad Sâmi Banarlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Resimli Türk Edebiyatı Tarihi – Nihad Sâmi Banarlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Resimli Türk Edebiyatı Tarihi kimin eseri? Resimli Türk Edebiyatı Tarihi kitabının yazarı kimdir? Resimli Türk Edebiyatı Tarihi konusu ve anafikri nedir? Resimli Türk Edebiyatı Tarihi kitabı ne konu alıyor? Resimli Türk Edebiyatı Tarihi PDF indirme linki var mı? Resimli Türk Edebiyatı Tarihi kitabının yazarı Nihad Sâmi Banarlı kimdir? İşte Resimli Türk Edebiyatı Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Nihad Sâmi Banarlı

Yayın Evi: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 1366


Resimli Türk Edebiyatı Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

ihtiyaç duyulan mâcerâsını; tüm çağları, vatanları, büyük adları ve eserleriyle, bir tüm hâlinde hikâye etmek ihtiyacıyla yazılmıştır.

Yazara bakılırsa Edebiyat Tarihi, yazınsal yaratı ve hadiseleri zamanı, çoğrafi, içtimâî, ruhsal ve güzel duyu hâdiselerin aydınlığında görüp gösterebildiği seviyede Edebiyat Tarihidir. Onun için yazar, Türk Edebiyatı’nın sanat ve kültür devirlerini; sanat ve kültür geleneklerini vücûda getiren zamanı, içtimâi, fikrî, bedîî ve coğrafî hâdiselerle, bu hâdiselerin doğurduğu sanat ve edebiyat hareketlerini mümkün olan her kaynağa başvurarak bir arada incelemeye çalışmıştır.

Resimli Türk Edebiyatı Tarihi’nde yazarının, seneler yılı araştırmaları esnâsında görüp bulduklarından doğan, bir oldukca yeni bilgiler vardır. Kitap, şimdiye kadar gölgede bırakılmış bazı lüzumlu bilgilere de ışık tutmuştur. Ayrıca, bu kitaba kadar Edebiyat Tarihlerine alınmaya lüzum görülmemiş, fakat gerek yeni nesillerin, gerek Türk Edebiyatı’nı iyi tanımayan yabancıların öğrenmelerinde yarar umulan bilgiler, bu kitaba dikkat ve ihtimamla konulmuştur.

Eser iki cilttir. Birinci ciltte şu mevzular yer verilmiştir.

Destan Devri

Destanların doğuşu ve millî destanlar, Türk destanları, Türk destanlarında millî-bediî unsurlar, Destan devri edebiyatının ilk şairleri ve başka şiirleri, ilk Türk şiirinde ses unsurları

Yazılı Edebiyat

Uygurlar devrinde yazılı edebiyat, İslâm uygarlığı çağlarında Türk edebiyatı, İslâm uygarlığı, islâmî ilimler, Tasavvuf cereyanı, islâmî Türk Edebiyatı’nın klasikleri, İslâmî Türk yazısı, İslâmî Türk Edebiyatı’nda ses unsurları, Kafiye, nazım şekilleri,

XIV. Asra kadar Türk Edebiyatı

Türk topluluğunda ve Türk tarihinde zümre edebiyatı, Devrin zamanı ve çağdaş hayatına toplu bir bakış, yüksek zümre edebiyatının ilk yazıları ve ilk eserleri müslüman Türkler içinde ilk milliyetçilik hareketleri ve Türk dili için emek harcamalar, halk edebiyatı, İslâmî Türk destanları, Orta asya asırlarında Türk tasavvuf edebiyatı ve ilk Türk sofileri, Anadolu’da Türk edebiyatı, Halk edebiyatı, Anadolu’da tasavvuf edebiyatı, Tasavvufi halk edebiyatı.

XIII. Asır,

Anadolu’da divan edebiyatı,

XIV. Asır,

Türk edebiyatı, Orta asya Türk edebiyatı, Azeri türkçesi edebiyatı, Anadolu’da Türk edebiyatı, Anadolu’da divan edebiyatı, Halk edebiyatı,

XV. Asır,

Türk edebiyatı, Ortaasya Türk edebiyatı, Azeri türkçesi edebiyatı, Osmanlı türkçesi edebiyatı, Divan şairleri, Mesnevi edebiyatı, Dini edebiyat cereyanı, Nesir, Tekke ve halk edebiyatı.

XVI. Asır,

Türk edebiyatı, Ortaasya türkçesi edebiyatı, Azeri Türkçesi edebiyatı, osmanlı Türkçesi edebiyatı, Asrın Divan Şairleri, Nesir, Halk Edebiyatı.

İkinci ciltte ise şu mevzular yer verilmiştir.

XVII. Asır,

Türk edebiyatı, Ortaasya Türk edebiyatı, Osmanlı türkçesi edebiyatı, Tefekkür edebiyatı, Halk edebiyatı, Tekke edebiyatı

XVIII. Asır,

Türk edebiyatı, Ortaasya türkçesi, Azeri ve Türkmen edebiyatı, Anadolu ve Balkanlar türkçesi edebiyatı, Tezkire

XIX. Asır,

Türk edebiyatı,

Avrupai Türk edebiyatı, Tanzimat devri, Tanzimat edebiyatı, Tanzimat edebiyatının umumi vasıfları, Serveti Fûnun devri.

XX. Asır,

Türk edebiyatı, Millî edebiyat cereyanı, Dil milliyetçiliği, İlim ve düşünce milliyetçiliği, Sanat ve biçim milliyetçiliği.

Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatı

Şiir ve geçirdiği evreler, Nesir, Tiyatro, Makale, Muhasebe, Fıkra


Resimli Türk Edebiyatı Tarihi Alıntıları – Sözleri

  • İlahiler, destanlar; avları ve şölenleri coşturucu türküler ve sagular söyleyen ilk şairler, bunların yanında çıplak doğa güzellikleri ve aşk duyguları için de şiir söylemişlerdi.
    Bunlar, Divani Lûgaati’t-Türk’de görülen “parlak yıldız doğduğu vakit uyanır. gelir, bakarım. Ağaçlarda kuşların tatlı seslerle ötüştüğünü duyarım.” şeklinde, yahud “Bana bir söz açıklayın (bir ümid verin) ey siyah benli, tatlı yüzlü, ey insanı tutsak eden büyüleyici gözler! Senin yolunda çektiğimi bil!” şeklinde söyleyişlere bakarak azca oldukca tahmin olunabilir vasıflarda şiirlerdir.
    Bu devirlerin, zaman içinde atasözü haline giren, yaşam görgü, informasyon ve tecrübeleriyle söylenmiş manzum hikmet’leri, düşünüş şiirleri de vardır.. Bunların önemli bir kısmı, şifahi bir kültür devri için, kısaca hafizalarda – yer etmesi için, oldukca doğal olarak nazımla söylenmiş öğüdler, etik ve öğretici şiirlerdi.
    Tüm bu şiirler içinde yalnız ağıt şiirlerine Sagu dendiği bilinmektedir. En eski Türkler’in öteki şiirlerine verdikleri adları bilemiyoruz. Bunların büyük bir kısmı umumi bir şiir adı olarak koşuğ diye isimlendirmiş olmaları mümkündür. Daha oldukca nazım manasında olması oldukca olası, koşuğ sözü, zaman içinde şiir. terennüm edilen söyleyiş, çıplak doğa güzellikleri şiiri, kaside hatta raks için söylenen türkü manalarında kullanılmıştır.
    Bir Çin kaynağında tercümesine rastlandığı için, söylendiği zamanı ve sözlerini bildiğimiz ilk şiir, acı bir hatıradır. Bu bir Hun şiiridir. M. O. 119 senesinde Hunlar, harpte toprak yitirmiş ve kaybedilen toprak için ağıt söylemişlerdir.
    Türk edebiyatında yalnız teması öğrenilen ilk türkü değil, bununla beraber kaybedilmiş topraklar için söylendiği malum ilk şiir budur. Çin kavnağının verdiği bilgiye bakılırsa Hunlar bu türküyü ağlayarak söylüyorlardı:
    Yen – çi şan dağını yitirdik
    Kadınlarımızın güzelliğini aldılar
    Si – lan şan yaylasını yitirdik
    Hayvanlarımızı üretecek yeri aldılar
    Elimizde bulunan ikinci şiir, bu sefer Türkçe ve yazılı olarak M.S. 8. asra aittir ve orijinaldir. Bu şiir şifahi edebiyattan oldukca, bir yazılı edebiyat örneği olmak ve bir Türk aydını tarafınca yazılmakla birlikte, söyleniş bakımından tamamıyla şifahi halk şiirinin ahengi içindedir.
    Bunça bitiğ bitiğme
    Men Kül Tigin atısı
    Yollug Tigin bitidim
    Yigirmi kün olurup
    Bu taşka bu tamga kop
    Yollug Tigin bitidim
    Günümüz Türkçesi:
    Bunca yazılar yazan
    Ben Kül Tigin atası
    Ben Yollug Tigin yazdım
    Tam yirmi gün oturup
    Bu taşa damga koyup
    Ben Yollug Tigin yazdım.
    Milli şiir ahengi ve söyleyiş geleneği bakımından birinciden daha önemlidir.
    Aprınçur Tigin: Uygur harfleriyle yazılı şiirlerden biri, Aprınçur Tigin adlı bir Uygur sairinin eseridir. Aynı Turfan hafriyatinda ele geçen bir vesika, bizlere yalnız eski bir şiiri değil, bununla beraber eski bir Türk şairini tanıtıyor. Bu şairin de Yollug Tigin şeklinde, Tigin unvanı taşıdığını ve her halde aydınlar sınıfından yetiştiğini sanıyoruz. Divánü Lúgaati’t – Türk’de sözü geçen Çuçu adlı şairin şiirini bilmiyoruz. Aprınçur Tigin’in ise şiiri elimizdedir. Aprınçur Tigin’in ilk şiiri, gene dini bir şiir, Tanrı’ya övgüler ve sevgiler yücelten bir iláhi’dir.
    Bizim tengrimiz ed-güsi redni tiyür
    Bizim tengrimiz ed-güsi redni tiyür
    Redni de yig mening edgü teng-rim alpim
    begrekim
    Rední de yig mening edgü tengrim alpım
    begrekim
    Bilegüsüz yiti vaj(ir ti) yür
    Bilegüsüz yiti vaji (r ti) yür
    Vajırda ötvi biligligim tüzünüm yarukum
    Vajirda ötvi biligligim bilgem yangam
    Kün tengri yarukın teg köküzlügüm bilgem
    Kün tengri yarukın teg köküzlügüm bilgem
    Körtle tüzün tengrim külügüm küzünçüm
    Körtle tüzün tengrim burkanım bulunçsuzum
    Şiirin bugünkü Türkçeye çevrilişi de Söyledir:
    Bizim tanrımızın iyiliği cevherdir derler.
    Bizim tanrımızın iyiliği cevherdir derler.
    Cevherden daha üstün benim iyi tanrım kahraman
    beğrekim!
    Cevherden daha üstün benim iyi tanrım kahraman
    beğrekim!
    Bilenmeden keskin elmastır derler,
    Bilenmeden keskin elmastır derler,
    Elmastan daha keskin, bilgilim, asilim, ışığım,
    Elmastan daha keskin, bilgilim, bilginim, filim!
    Gün tanrı ışığı şeklinde göğüslüm, bilginim;
    Gun tanrı ışığı şeklinde göğüslüm, bilginim:
    Güzel, asil tanrım, şöhretlim, koruyucum:
    Güzel, asil tanrım, burkanım, bulunmazım!
  • Kitabın ilk baskısını hazırlamak için 18 yıl çalışılmıştı. Kitap, bu baskıdan sonrasında, 22 yıl daha çalışılarak 40 yılı aşan bir vakit içinde bütünlenmiştir.
  • Her milletin destanı yoktur. Bazı milletler, destan edebiyatına yapma destanlarla katılmışlardır.
  • Bugünkü bilgimize bakılırsa, eski çağlar Türk tarihinin ilk destan kahramanı Alp Er Tunga isminde, büyük bir Türk ve Turan hükümdarıdır
  • Bu destan, eski Çin kaynaklarında iki ayrı rivayet halinde yazılıdır. Aynı kaynaklarda bu rivayetleri destekleyen yada bütünleyen daha başka bilgiler de vardır.
  • Bir görüşe bakılırsa, Türkler içinde yazı, daha Saka Türkleri’nin Ön-Asya seferleri zamanında ve Ön-Asya yazılarından birini kullanmak kanalıyla adım atmıştır.
  • Göktürkler, orhun abidelerine bengü taş diyorlardı.
  • Niçin okudum sizi ?
    Siz ki , göstermediniz
    Bana saadetlerin
    Çalkalandığı denizi …
    Niçin kitaplar niçin?
    Hangi sahifenizi muskalaştırmalıydım,
    Murada ermek için ?
    Murada ermek için ..
    Ve bir güngörmek için ?


Resimli Türk Edebiyatı Tarihi İncelemesi – Kişisel Yorumlar


Resimli Türk Edebiyatı Tarihi PDF indirme linki var mı?


Nihad Sâmi Banarlı – Resimli Türk Edebiyatı Tarihi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Resimli Türk Edebiyatı Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nihad Sâmi Banarlı Kimdir?

1907 senesinde İstanbul Fatih’te dünyaya gelen Banarlı, Trabzon milletvekili, ozan Ömer Hilmi’nin torunu, vali ve ozan İlyas Sami ile Nadire Hanım’ın erkek evladıdır. Soyadını babasının ve annesinin mezarlarının bulunmuş olduğu Tekirdağ’ın Banarlı ķöyünden almıştır.

Banarlı, ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da yapmış oldu. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’ndan 1927 senesinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden 1929’da mezun oldu.

Daha sonrasında 1929-1934 yılları aralığında Edirne Lisesi ile Kız ve Erkek Öğretmen Okulu’nda edebiyat öğretmenliği yapmış oldu. 1947 yılına kadar ise sırayla İstanbul’da Kabataş, Galatasaray, Boğaziçi, Şişli Terakki ve Işık liselerinde öğretmenlik yapmış oldu.

1947-1969 yılları aralığında Eğitim Enstitüsü (1947-1967), ile Yüksek Öğretmen Okulu’nda edebiyat öğretmenliği, Yüksek İslam Enstitüsü’nde İslami Türk Edebiyatı Tarihi öğretmenliklerinde bulunmuş oldu. 1969 senesinde kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Öğretmenlik yaparken birçok kuruluşta ek görevlerde bulunmuş oldu. 1948 yılından itibaren Özgürlük Gazetesi’nin Edebi Sohbetler sütununda sürekli yazılar yazdı.

1953 senesinde kurulan İstanbul Fetih Cemiyeti’ne girdi. Bu kuruluşa bağlı olan İstanbul Enstitüsü’ne müdür oldu. 1958 senesinde Yahya Kemal Enstitüsü gösterim işlerini yürüttü. Milli Eğitim Bakanlığı 1000 Temel Eser ve Modern Türk Yazarları komisyonlarına üye ve başkan seçildi. 1971 senesinde kurulan Kubbealtı Akademisi’ne Edebiyat Kolu Başkanı ve Akademi Dergisi müdürü oldu.

13 Ağustos 1974’de 67 yaşlarındayken İstanbul’da vefat etti. Mezarı Rumelihisarı’da Aşiyan Mezarlığı’ndadır.

Eserleri

Cumhuriyet devri yazarlarındandır. Yazı hayatına ortao­kulda iken başlamıștır. Sanat eserleri içinde hece ve aruz vezinleri ile şiirler, oyunlar, hikâyeler ve denemeleri bulunur. Öğretmenliğe başladığının ilk yıllarında Altı Ok, Orhun, Ötüken ve Atsız dergilerinde yazı ve şiirleri yayımlanmıştır. Ideal, Yahya Kemâl Mecmuası, Hayat Tarih Mecmuası, Meydan, Kubbealtı Akademi Mecmuası adlı dergilerde ve Özgürlük, Akşam ve Yeni Sabah gazetelerinde oldukca sayıda yazı, yazı ve edebî sohbetleri yayımlanmıştır. En iyi tanındığı yayınları liseler için yazmış olduğu edebiyat kitabı ve “Resimli Türk Edebiyatı Tarihi” adlı eserlerdir.


Nihad Sâmi Banarlı Kitapları – Eserleri

  • Türkçenin Sırları
  • Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri
  • Kültür Köprüsü
  • İman ve Yaşama Üslubu
  • Kitaplar ve Portreler
  • Bir Dağdan Bir Dağa
  • İstanbul’a Dair
  • Edebiyat Sohbetleri
  • Yahya Kemal Yaşarken
  • Yahya Kemal Enstitüsü Mecmuası 2. Cilt
  • Devlet ve Devlet Terbiyesi
  • Resimli Türk Edebiyatı Tarihi
  • Yahya Kemal’in Hatıraları
  • Şiir ve Edebiyat Sohbetleri – 1
  • Şiir ve Edebiyat Sohbetleri – 2


Nihad Sâmi Banarlı Alıntıları – Sözleri

  • Misal-i cennettir evvel baharı 
    Açılır kırmızı gülü Tuna’nın 
    Öter bülbülleri leyi ü nehârı 
    Eser bad-ı sabâ yeli Tuna’nın. 
    Türaba garkolmuş yerdedir yüzü 
    Gökten iner cemre sökülür buzu 
    Arzulayıp akar Karadeniz! 
    Oldukca gedalar alur seli Tuna’nın. (Şiir ve Edebiyat Sohbetleri – 1)
  • Bizim çocuklarımız, ellerine bir kompozisyon kâğıdı verildi mi, birkaç satır yazabilmek için, saatlerce arpacı kumrusu şeklinde düşünür ve gene de bir şeyler yazamazlar. (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
  • Biroldukca milletdaşlarım şeklinde, İslam diyarını enine boyuna dolaşmak tahassürünü besliyenlerden değilim.
    Ben, kendi milletimizin hatıraları nerelere kadar giderse oralara kadar mütehassirim. (Yahya Kemal’in Hatıraları)
  • Yahyâ Kemal,bigün,Ziyâ Gökalp’i oldukca düşünceli bulmuştu,sebebini sordu.Aldığı yanıt şöyleydi: “Tarihi araştırıyorum.Biz,büyük hükümdar,cihangirler yetiştirmişiz.Büyük amirallerimiz,şâirlerimiz,mimârlarımız var.Fakat tarihimizde büyük bir feylesof bulamıyorum! Mâmâfih aramaya devam ediyorum.Onu da bulacağım!..” (İstanbul’a Dair)
  • ” Ben demez miydim ki bigün ağlıyâsîdur gülen ” (Kültür Köprüsü)
  • …”Tarih ortasında Türklüğü aramak” ve bulmak hevesine kapılmıştım. Fakat gerek ilimde, gerek bilimsel zihniyette yaşıtım olan Fransız gençlerinden, Fransız arkadaşlarımdan ne kadar geri olduğumu da hissetmekte idim. (Yahya Kemal’in Hatıraları)
  • “Eğer hakîkî Türk şiiri, sesinde bizim, rûhunda bizim, şevkinde bizim ve hâtırâlarında bizim bulunduğumuz şiirse, Yahyâ Kemal, Türk edebiyâtına bu özlenen şiiri veren” aziz ve asîl şairlerimizin en ön safındadır. (Kitaplar ve Portreler)
  • İnsan ömründe hayâl etmiş olduğu müddetçe yaşar. (Kitaplar ve Portreler)
  • Genç kızla bir ağaç gölgesinde buluşan adam, onun elini tutuyor; serçe ve yüzük parmaklarını dudaklarına götürüyor, “Bunlar benim ceylanlarım!” diyordu. (Edebiyat Sohbetleri)
  • “Bir milletin târihe ve gelecek nesillere karşı hesâbını millet değil, devlet verir. Bir de aydınlar… (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
  • ” Gül dedi ki: Benim yüzüm kadar güzel bir başka yüz olmadığı halde, gül suyu çıkaranların bana çektirdikleri azap nedendir? Bir bilsem…
    Bülbül, buna kendi terennüm lisaniyle şu cevabı verdi: Dünyada bigün güldürmüş olduğu için, bir yıl azab çekmeyen kim vardır? ” (Edebiyat Sohbetleri)
  • “Bütün dallarını Karadeniz’den gelen serin poyraza vererek yapraktan ciğerlerini bir teselli rüzgârıyle dolduruyor; dil ve mûsikî olarak sadece vatan rüzgârlarının sazını dinliyordu.” (İstanbul’a Dair)
  • Niçin okudum sizi ?
    Siz ki , göstermediniz
    Bana saadetlerin
    Çalkalandığı denizi …
    Niçin kitaplar niçin?
    Hangi sahifenizi muskalaştırmalıydım,
    Murada ermek için ?
    Murada ermek için ..
    Ve bir güngörmek için ? (Resimli Türk Edebiyatı Tarihi)
  • “Osman’ın rüyâsında rüzgârların kılıçlaştırdığı yapraklar, Oğuz Destânı’ndaki altun yay’ın fırlattığı oklardır. Osmanlı Türkleri, Oğuz Türklerinin târihlerinde ve destanlarında yer edinen ve zaman içinde gerçekleşen daha başka rüyâları da gördükleri, yâni rüyâlarını bile târihlerinin onur ve zafer sahifelerinden alınan ilhamlarla gördükleri için, o seviyede büyümüşlerdir.” (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
  • İnsandaki Tanrıya, biz minimum beş yüz yıl inandık. (Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri)
  • Varsın seni ömrünce azabın kolu sarsın,
    Ozan! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın!.. (Edebiyat Sohbetleri)
  • Zulmetle ziyâ, sesle sükût anlaşacak;
    Sevdâ ile her zemzeme Kur’ânlaşacak…
    Leylâ görerek Kays’ını ceylânlarla,
    Bir gün o da aşk uğruna ceylânlaşacak. (Kültür Köprüsü)
  • Kahramanlık ve inanç bizim ulusal şiarımızdır. Bir milletin şiarı ve mizacı da ulusal ve muhterem değilse, nesi ulusal ve muhterem olur?
    Nihad Sami Banarlı (Bir Dağdan Bir Dağa)
  • “Hangi kazan, bu vatan çocuklarını böyle bedbaht, böyle haydut yapıyor? Hangi insan vücudu, hangi zâlim potada yeniden çamur olmaya dönüyor?” (İstanbul’a Dair)
  • Osmanlı Devleti’nin yıkılış döneminde yaşamış, yıkılışın yerine kurulmuş yeni devleti görmüş kabul edilen Sğlryman Nazif, şiirleriyle, yazılarıyla feryat etmiş, bilhassa TÜRK MİLLETİNİN HAİNLERİ UNUTMAMASINI İSTEMİŞTİ. (Kültür Köprüsü)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Hosting Nilüfer kombi servisi toptan çakmak
likit