Aslanlı Yol – Sevan Nişanyan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Aslanlı Yol – Sevan Nişanyan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Aslanlı Yol kimin eseri? Aslanlı Yol kitabının yazarı kimdir? Aslanlı Yol konusu ve anafikri nedir? Aslanlı Yol kitabı ne konu alıyor? Aslanlı Yol PDF indirme linki var mı? Aslanlı Yol kitabının yazarı Sevan Nişanyan kimdir? İşte Aslanlı Yol kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Sevan Nişanyan
Yayın Evi: Liberte
İSBN: 9789756201701
Sayfa Sayısı: 360
Aslanlı Yol Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Fikir dünyamızın örneksiz adı Sevan Nişanyan, okurlarının karşısına bu kez anılarından oluşan Aslanlı Yol ile çıkıyor.
Yanlış Cumhuriyet’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu mitlerini sorgulayan, Sözlerin Soyağacı’nda Türk dilinin zamanı köklerini titiz bir araştırmayla ortaya çıkaran, Ufak Oteller Kitabı’yla Türk turizmine yeni bir ufuk kazandıran Nişanyan, bununla birlikte Ege’nin Şirince köyünde kurduğu ütopya dünyası ile tanınıyor.
Nişanyan’ın anıları bizi Amerika’daki solculuk günlerinden Kafkasya’daki cenk meydanlarına, Etiyopya’da Nişanyan’ın bile tırmanmaya ürktüğü manastırlardan Isparta Askeri Mahkemesindeki duruşmalara, Amazon cangıllarında kaybolan arkadaşlardan Van’da kurulması hayal edilen köylere sürüklüyor. Yaşadığı hiçbir ortamda kendini “evinde” hissetmeyen, sınırları ölümcül risk pahasına zorlamayı tutku haline getiren bir insanla tanışıyoruz.
Bir serüven romanı akıcılığıyla okunan hikâyelerin ardında ise, yaşamı devamlı sorgulamanın içsel ağırlığına ve Nişanyan’ın kendi içinde bir bütünlük arayışındaki fikir yapısına şahit oluyoruz.
Aslanlı Yol Alıntıları – Sözleri
- “Ulusların dostluğundan bana ne! Ulusların dostluğuna inanmak için uluslara inanmak lazım.”
- Ulusların dostluğundan bana ne! Ulusların dostluğuna inanmak için uluslara inanmak lazım.
- Bu memlekette öyleki güvercin tedirginliğiyle yaşamaya gelmez. Köpek gördün mü değnekle üzerine yürüyeceksin.
- Bundan birkaç ay sonrasında ansızın babası öldü. Osman apar topar Türkiye’ye döndü. Memleketin en büyük şirket gruplarından birinin başına geçti.
New York’tayken bulaşmadığı devrimci hareket, katılmadığı anti-emperyalist fiil kalmamıştı. Dönmesinden aylar sonrasında söyle telefon görüşmeleri olmaya devam etti:
“Alo, biz Cenup Afrika Devrimci Halk Kurtuluş Kongresi.”
“Eee?”
“Cumartesi günü protesto yürüyüşü var. Filistin Devrimci Sosyalist Grubu da katılıyor. Osman arkadaşı düzen komitesine alacağız.”
“Maalesef Osman Türkiye’de.”
“Amanın! Tutuklandı mı? İşkence görüyor mu?”
“Yok. Türk Hava Kuvvetlerine F-5 uçağı satıyor galiba.”¹⁷
“Öh.” - Ben huysuzdum. Her bulunduğum ortamda yalnızdım. Kendimi oraya ilişik hissedememe illetiyle maluldüm. Yalnızlığım, kendini beğenmişlik olarak yorumlanmaya müsaitti.
- Adada vapur iskelesinden eve giden bir kilometrelik yola lise yıllarımda Aslanlı Yol adını takmıştık. Yol boyu aslanlar sıralıydı ve onlara hesap vermeden eve ulaşmak imkansızdı. Aaa Sevan niçin yüzün asık? Yüzün gülüyor Sevan, niçin? Paçan yırtık kavga mı ettin? Temiz giyinmişin hayrola? Geçen gün konuştuğun o kız kimdi? Ama dün onunla konuşmadın, niçin? Aferin akıllı oğlum sen büyük adam olacaksın! Bi de akıllı derler, senden beklemezdik! Filozof mu olacaksın, oo ben de oldukca severim filozofluk! Her birine ayrı öykü anlatıp kendimi gizleme sanatını Aslanlı Yol’da geliştirdim. Fırsatı bulunca da 17 yaşımda, dünyanın ta diğer ucuna kadar kaçtım.
Kaçış o kaçış, hala kaçtığımı söyleyenler var. - Alt alta koyup toplandığımda, hayatım süresince içinde bulunup da sevdiğim ilk –ve muhtemelen son– “kurum” orası oldu sanırım.
- Akıl, acımasız bir sürücüdür. Aklın egemenliğini kabul eden şahıs, onun kendini sürüklediği bölgelere gitmemezlik edemez. Hakikatin tek ve alışıldık cephesiyle yetinemez. Tutarlılığın, sadece dürüstlükten ödün vererek kazanılan bir erdem bulunduğunu bilir. “Ben hakikati buldum, başka sual sormayacağım” diyen insan, aklıyla beraber vicdanını uykuya yatırmış olandır.
- Hiçbir aşk, benliğini tümüyle tüketmez. O birlikteliğin sınırları içinde bir yere oturursun eninde sonunda.
- “Ama uzun süre iyileşmeyen hastalıkların yüzde doksanı kalpten gelirmiş. ”
Aslanlı Yol İncelemesi – Kişisel Yorumlar
Ben ve Sevan: Eşi Aylin’den ayrılmış olduğu , oldukca sevilmiş olduğu evladı Anahit’ten, asla görmediği 6 aylık bebeği Mihran’dan uzakta kalmış olduğu dönemde onların özlemiyle kaleme alınmış bir kitap Aslanlı Yol. Nişanyan, “Bu kitabı o çaresizliğin verdiği can sıkıntısı günlerinde yazdım. Eskileri anıp birazcık oyaladım” diyor. Benzer bir süreçte olan bana oldukca iyi geldi bu kitap. Ben de çaresizim, canım sıkkın ve eskileri anıp duruyorum. Belki incinmiş ruhuma anlık olarak iyi gelen bu huyum ortalama bir aydır üstümden atamadığım ve inanırım bir yaşam boyu atamayacağım bu ruh halimin failidir, kim bilir.
Nişanyan çocukluğundan başlıyor o benzeri olmayan yaşamını anlatmaya, olacak oğlan bokundan belli olur sözünün geçerliliğini gözler önüne seriyor. Sıradışı çocukluğun peşinden sıradışı bir gençlik ve sıradışı ilişkiler boy gösteriyor. Bu bölümde gene kendime oldukca yakın hissediyorum “Sevan amca” yı. İlk sevilmiş olduğu ile aynı okula gidiyor, derslerde rekabet ediyor ve sonunda aynı üniversiteye gidiyorlar. Hikayenin sonu belli, kavga ediyorlar ayrılıyorlar. Sonra geziler başlıyor, seyahatname okumayı ve imkanım olursa gezmeyi oldukca seven beni mest ediyor bu bölüm. Oldukca zekice yazılmış, ince düşünülmüş okuması oldukca keyifli yazılar hepsi. Hele daha ilkin gittiği bir yere dair bir yazıyı okuyunca insan hem oraya yeniden gitmiş oluyor, hem de Nişanyan’ın keskin zekasında süzülen, bir ihtimal yıllanan çarpıcı gözlemleri insanı fazlasıyla vuruyor. Hemen her yazıda yer edinen siyasal tarizler gene bu keskin zekanın leziz bir ürünü oluyor.
Bana oldukca fakat oldukca iyi gelen bu mükemmel kitap sanırsam yaşamı yeniden sevmeye giden – ya da öyleki bulunduğunu umduğum- bir yola çıkardı beni. Uzaktan bakınca kısmen yekpare duran bu mükemmel yaşam koleksiyonundan nadide parçalar sunan, bunu oldukça keyifle okunacak zekice bir üslupla meydana getiren Sevan Nişanyan’ın bu kitabı her insanın okuması icap ettiğini düşünüyorum, her insana tavsiye ediyorum. Bana geçmişte toplumsal bilimler mevzusunda zihnen ışık oldun şimdi de ruhuma birkaç gün sıcak bir ışık tuttun, Teşekkürler Sevan amca. (Doğukan Tosun)
Sevan Nişanyan’ı Samos Sürgünü Podcast’lerinden biliyorum. Dünyası büyük vakalara dışarıdan ve tarihsel bütünlükte bakabilen biri. Entellektüel birikimini görünce şaşıyor insan. Düşüncelerinin büyük çoğunluğuna katılıyorum. 🙂 (araştırma yazan dostlar bilhassa belirtmişler katılmıyorum diye). Güzel bir otobiyografi örneği. Sıkmadan akıcı bir halde devam ediyor. Keyifli okumalar. (Kader)
Hayat görüşünüz üstüne derin düşüncelere daldıracak, düşünceler sonucunda ömrü yaşamı bir anüste yaşadığınızı ve dışarıyla tek bağlantınız olan deliğin size verdiği imkanlar dahilinde dünyayı görebildiğiniz sonucuna varacaksınız :)) Kendimi daha ilkin bu kadar minik hissettiğimi hatırlamıyorum.
Kitabı okurken bitlenmek, senelerce ceza alıp hapse düşmek, inşaatta amelelik yapmak, onlarca kere para batırıp akıllanmadan gene batırmak, iç harbe dalmak şeklinde garip isteklerde bulunabilirsiniz. (Murat Aldemir)
Aslanlı Yol PDF indirme linki var mı?
Sevan Nişanyan – Aslanlı Yol kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Aslanlı Yol PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Sevan Nişanyan Kimdir?
İlköğrenimini Hususi Pangaltı Ermeni İlkokulu’nda görmüş oldu; 1968’de, Milliyet gazetesi tarafınca düzenlenen İlkokullararası Bilgi ve Kültür Yarışması’nda üçüncü oldu.[1] Orta öğrenimini Işık Lisesi ve Robert Lisesinde tamamladı. 1974’te ABD’ye giderek Yale Üniversitesi ve Columbia Üniversitesinde tarih, felsefe ve Cenup Amerika Siyasi Sistemleri üstüne eğitim görmüş oldu.
1984-1985 yıllarında Commodore 64 adlı kişisel bilgisayarı (PC) Türkiye’ye getiren firmanın kurucusu ve yöneticisi oldu. Bilgisayar programcılığı ile ilgilendi, çeşitli konuşma ve konferanslara katıldı. Türkiye’nin ilk popüler bilgisayar dergisi olan Commodore’u kurup orada Baytan Bitirmez müstear ismiyle yazılar yazdı.
Sevan Nişanyan, çeşitli Britanya ve Uzakdoğu yayınevleri için gezi kitapları kaleme aldı. 1998 senesinde “Ufak Oteller Kitabı” adlı kitabı ilk kez yayımladı. Türk turizmine kitle turizmi haricinde yeni bir yön kazandırma çabası olarak görülebilecek “Ufak Oteller Kitabı”‘nı her yıl yenileyerek bir referans kitabı haline geldi.
1995 senesinde eşi Müjde Nişanyan ile beraber İzmir’in Selçuk kazasının Şirince köyüne yerleşen Nişanyan, bu köyde geleneksel mimari dokuyu korumak ve canlandırmak için yapmış olduğu çalışmalarla tanındı. Eski köy evlerini geleneksel tarzda onararak oluşturduğu Nişanyan Evleri adlı otel 1999’da işletmeye girdi. Şirince’de yıkılmakta olan evleri resmi izin olmadan restore etmiş olduğu sebebi öne sürülerek 2001 senesinde 2863 sayılı yasa kapsamında 10 ay hapis cezası aldı.
Bu dönemde Türkçenin etimolojisi üstüne ilk kapsamlı bilimsel emek verme olan “Sözlerin Soyağacı: Modern Türkçenin Etimolojik Sözlüğü” adlı çalışmasını tamamladı; aynı sözlüğün popüler bir özeti olan “Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı” adlı kitabı yayımlandı.
2004’te İnsan Hakları Derneği tarafınca verilen Ayşenur Zarakolu Özgür Fikir Ödülü’ne layık görüldü.[5] Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgeleri hakkında resmî görüşün verilerini sorgulayan “Ankara’nın Doğusundaki Türkiye” adlı seyahat rehberi 2006’da yayımlandı.
Nişanyan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin kurum dönemine ilişkin eleştirel görüşlere yer veren “Yanlış Cumhuriyet: Atatürk ve Kemalizm Üstüne 51 Soru” adlı kitabı 2008’de basıldı. “Sözlerin Soyağacı”‘nın geniş seviyede gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni versiyonu da aynı tarihte piyasaya sunuldu.
Agos gazetesindeki köşe yazarlığının yanı sıra, 29 Ekim 2008 ve 14 Aralık 2009 tarihleri içinde Taraf gazetesinde “Kelimebaz” adıyla dile ilişkin köşe yazıları yazdı. Bu yazıları iki ayrı kitapta toplanarak “Kelimabaz – 1” ve “Kelimebaz – 2” isimleriyle yayımlandı.
2009’dan itibaren Anadolu yer adlarına ilişkin geniş kapsamlı bir emek verme başlattı. Çalışmanın ilk ürünleri 2010’da piyasaya çıkan “Adını Unutan Ülke: Türkiye’de Adı Değiştirilen Yerler Sözlüğü” adlı kitapta ve Index Anatolicus internet sayfasında yayımlandı.
Likya hakkında kitap yazma emek harcaması esnasında aklına düşen kaya mezarı inşa etme fikrini, yirmi yıl sonrasında, 2012 senesinde Şirince’de gerçekleştirmiş oldu.
Agos yazılarını da kapsayan otobiyografisi Aslanlı Yol, 2012 senesinde yayımlandı.
Şirince’de inşa etmiş olduğu taş binalar mühürlendikten sonrasında mührü sökerek inşaata devam eden Nişanyan iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha ilkin onanan hapis cezaları da buna eklenince infaz süresi 11 yıl 5 aya çıktı. Söke Cezaevi’nde cezası infaz edilmeye başlandı. 2017’de sonrasında aktarılmış olduğu Foça Açık Cezaevi’nden firar ederek yurtdışına firar etti. Sığındığı Yunanistan’dan sığınma talebinde bulunmuş oldu.
Sevan Nişanyan Kitapları – Eserleri
- Aslanlı Yol
- Yanlış Cumhuriyet
- Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı
- Kelime Baz 1
- Halim İle Selim
- Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?
- Şirince Meydan Muharebelerinin Mufassal Tarihçesi
- Sözlerin Soyağacı
- Kelime Baz 2
- Swami Dayananda Saraswati’nin Kuran Eleştirisi
- Nişanyan Lügat Modern Türkçenin Etimolojisi
- 100 Güzel Kelime
- Ağır Kitap
- Ankara’nın Doğusundaki Türkiye
- Türkiye Yer Adları Sözlüğü
- Yanlış Cumhuriyet
- Hayali Coğrafyalar
- Cezaevi Yazıları
- Karadeniz Black Sea
- Din Savaşları
- Adını Unutan Ülke
- İyimser Zamanlar
- Türkiye Kişi Adları Sözlüğü
- Sürgün Yazıları
Sevan Nişanyan Alıntıları – Sözleri
- “
“Hoca kıyafetli sahte alimlerin […] menfi istikamette atacakları bir hatve […] milletimin kalbine havale edilmiş zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle aynı fikirde arkadaşlarımın yapacağı şey mutlaka ve mutlaka o adımı atanı tepelemektir. Farzı muhal eğer bunu temin edecek kanunlar olmasa, bunu temin edecek Meclis olmasa, öyle menfi adım atanlar karşısında herkes çekilse ve ben kendi başıma yalnız kalsam, yine tepeler ve yine öldürürüm.” (Yanlış Cumhuriyet) - Vefa mah.
1665 Vefa
• Fatih devri âlimlerinden “Şeyh Muslihüddin Ebülvefa”nın inşa ettirdiği camii ve hayrat sebebiyle. (Türkiye Yer Adları Sözlüğü) - “Bu yobazlık müslümanların kendilerine olan güvensizliklerinden geliyor. Aykırı bir fikre tahammül edemiyorlar. Zira hakiki olarak ne dini biliyorlar, ne de uyguluyorlar.” (Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?)
- Bazı şeyler kutsaldır, aman dikkat kırılır, adlarını anacaksan salavatla
anmalısın tezine katılmıyorum. Kutsal bulunduğunu söyleyen SENSİN. Sana
saygı duyarız şundan dolayı insana saygı duyarız. İnsanların kendilerince haklı yada
kuvvetli gerekçelerle dine bağlanmış olabileceğini anlarız, bu işe akıl, zekâ,
duygu ve sevgi yatırdıklarını biliriz. Bazılarını severiz de. Ama onların
putlarına, öteki putlara gösterdiğimizden daha çok niçin saygı göstermemiz
icap ettiğini anlamakta güçlük çekeriz. (Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?) - Balçık atmak istersen gericilik, övmek istersen muhafazakarlık. Yoksa nesne üç aşağı beş yukarı aynı şey. (Kelime Baz 1)
- Derin bir yaratıcılığın eseri olan -sel/-sal eki yanılmıyorsam ilk olarak 1932 yada 33’te Fransızca universel sıfatına karşılık Çankaya’da buluş edilen evrensel sözcüğünde kullanılmış. … Ondan sonrasında Öztürkçecilere gün dünyaya gelen, tecimsel, kamusal, ulusal, arsıulusal, tinsel, cinsel, siyasal, yazınsal, dirimsel, özdeksel, artık Allah ne verdiyse dayamışlar. (Kelime Baz 1)
- İslamiyet’ten sonrasında Horasan ve Maveraünnehir’de Farsça-Arapça kırması konuşan fakat Arap kökenli kabul edilen Müslüman ahaliye çevre halkları ‘Taçik’ demişler. Erken Türkçede ve Moğolcada bol miktarda geçen, oldukça aşağılayıcı bir tabir. Modern Tacik halkının adı oradan geliyor. Ermenice taçik de oradan gelir, bizim Batı lehçesinde dacig olur, “Türk” anlama gelir, iyi bir manada değil.
Anlamı iyi mi evrilmiş derseniz, al sana doktora tezi konusu derim. (Kelime Baz 1) - Bir gün rakı sofrasında dilimi tutamayıp Atatürk’ün Çanakkale Harbi’nde düşük rütbeli bir subay bulunduğunu, Türkiye’de aslolan Batılılaşma hamlesinin Cumhuriyet değil Tanzimat döneminde yapıldığı şeklinde zındıkça görüşleri savunduğum için mi tehlikeli bir vatan haini olduğuma kanaat getirdi? Bilemiyorum. (Şirince Meydan Muharebelerinin Mufassal Tarihçesi)
- Ali [Nesin] ile aramızda biriken gerginlik açılış vesilesiyle kriz noktasına geldi. (…) Sert diyaloglar oldu.
Tam o günlerde canım aslına bakarsanız başka bir şeyden dolayı sıkkın. Çektim Etiyopya’ya gittim, Allah’ın kaybetmiş olduğu bir dağ başlangıcında bin senelik bir manastır buldum, birkaç gün orada kalıp kendi kendimle hesaplaştım.
Ali’yle üç dört ay küs kaldık. Ama geride tam 32 senelik arkadaşlık var. Hem yetmiş milyon içinde o denli kaliteli bir deliyi tekrar nereden bulacaksın? Barıştık doğal. (Şirince Meydan Muharebelerinin Mufassal Tarihçesi) - Haşa, varlığın anlamı üstüne kafa yoranları sarakaya almak aklıma gelmez; onlara muhabbetim vardır. Belki tam tersine, yeterince kafa yormayıp hazır şablonlara kaldıkları için onlara çıkışıyorum.
Hayatı, ölümü varlığı yokluğu anlamlandırma amacıyla yola çıkıp, insanlığın çocukluk çağından kalma bazı hurafeleri yanıt zannedenlerdir bir ihtimal hedefim.
Kıral çıplak demek ‘herşey anlam ifade etmeyen demek değil ki? ‘ Anlamsız şeylerle zaman yitirme, aklını başına al’ çağrısıda alabilir pekala. (Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?) - Soluk gül rengi olarak kullandığımız “pembe” kelimesi, dilimize Farçadan geçmiştir. Pambe “pamuk” anlama gelir. (Nişanyan Lügat Modern Türkçenin Etimolojisi)
- “1924 muhalefeti, İttihatçı-Milliyetçi kadroların dışından bir karşıcılık değil, o hareketin içinde, rejimin Tek Adam diktatörlüğüne dönüşmesi ekseninde oluşan bir düşünce ayrılığının ürünüdür.” (Yanlış Cumhuriyet)
- Ahiboz mah.
Gorbeus/Gorbaios?
[ AnD ]; 1928 Axıboz
• Mithridates Savaşları bağlamında Cicero, Appianus ve Dio Cassius’un anmış olduğu Gorbeus, 334 yılına ilişik Itinerarium Burdigalense’de “Ankara – Aksaray” yolunda üçüncü menzil olarak gösterilir. Türkçede anlamı olmayan “Ahiboz/Ahıboz” adı muhtemelen *Xırboz > *Axırboz yöntemiyle antik addan türemiştir. (Türkiye Yer Adları Sözlüğü) - Hocam çekil kenara… Bu denklem hakkında yıkım sonucu var! (Şirince Meydan Muharebelerinin Mufassal Tarihçesi)
- Vatanımıza ne cüretle “hindi” derler diye hop oturup hop kalkanların esas dert etmesi ihtiyaç duyulan mevzu o değil. Vatanın adı İtalyanca, onu neydeceğiz? (Kelime Baz 1)
- İman vicdanın zıddıdır. Vicdanın yükünü topyekün terketme denemesidir. Kime? Belki kitap adında olan hazırlop öğretiler dizisine, ecdadın töresine, alip hazretlerinin çiğneyip tükürdüğü lokmaya, ”hoca efendi demiş ki” nin kolaylığına, ümmetin icmaına, kalabalığın irfanına… Yeryüzünde kötülüğün ve etik çürümenin ana deposu budur. (Halim İle Selim)
- Bu ülkenin bir de kürt meselesi varmış efenim. Cumhuriyet Kürtlerin varlığını bile inkar izini sürmekteymiş. Eh, ‘dindarlık’ ortak
paydası, ‘ümmet’ bilincinin sağlamış olduğu kardeşlik imkanı da devletin ‘vicdanları laikleştirme’ faaliyetleri ile epey örselendiğinden, aynı dine mensup olmanın birleştirici işlevi yara aldığından, ciddi maraza çıkmış, pek kötü olmuş, milliyetçilik karşı milliyetçiliği doğurmuş. (Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?) - İnsanoğlu sonuçta toplumsal bir varlık; kendini grup aidiyetleriyle tanımlar. Etik davranışlarımızın tümü, aidiyetlerimizin ince ayarıyla ilgilidir. Siyasi tercihlerimizden saç modelimize, giysiden dil alışkanlıklarımıza, ev seçimimizden partner seçimimize kadar her an, her eylemimizde, beş dakika durup dinlenmeden, karmaşık bir aidiyetler ağı içinde kendimize pozisyon tanımlarız. “Modern olmak isterim fakat nineyi üzmeyelim.” “Bıyığım falancalara benzedi kenarını kırpayım.” “O kelimeyi keşke kullanmasaydım, kıro diyecekler.” Dini inancın da bunlardan değişik olması için bir niçin göremiyorum. İnsanlar dine inanır yada inanmazken ya da şu seviyede ve şu şerhlerle inanırken, aslen “Ben kimlerdenim?” sorusuna yanıt verirler. Çeşitli kimlik ve ilinti talepleri içinde son aşama duyarlı ayarlı bir pozisyon tuttururlar. (Halim İle Selim)
- Din konusu daha da hassastır. İnsanın ve toplumun omurgasını oluşturan bu
mevzuda da eleştiri hakkınız olabilir fakat insanların inançları ile alay
edememeyi sıkıdüzen ile açıklamak absürd bir mantıktır. (Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?) - Harikulade: Dilimizde oldukca değişik anlamda kullanılan (Oldukca güzel) harikulade, aslen “rutin bozan” demek. hārik(yırtan bozan), āde(alışkanlık) kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuştur. (Nişanyan Lügat Modern Türkçenin Etimolojisi)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!