Eğitim

Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır – Hüseyin Kıran Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır – Hüseyin Kıran Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır kimin eseri? Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır kitabının yazarı kimdir? Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır konusu ve anafikri nedir? Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır kitabı ne konu alıyor? Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır PDF indirme linki var mı? Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır kitabının yazarı Hüseyin Kıran kimdir? İşte Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Hüseyin Kıran

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755397382

Sayfa Sayısı: 144


Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

De ki, ey insanoğlu, biz, size başkası için emek harcamayı yasakladık, haram kıldık. Bildirdiklerimiz ışığınız olsun! Muhakkak ki biz, her şeye gücü yeten değiliz. Fakat her şeyi bilmekte ve görmekteyiz…

Bağlanamayana and olsun! Kelimeye and olsun! Kalplerinize esin verecek kelimeyi duyun! Işık kelimesi size ışık versin.

Aklını varoluşsal meselelere takmış Ruhi Bey, kendisini Haliç’in sularına bıraktığı gecenin sabahında bir akıl hastahanesinde gözünü açar. 

Tehlikeli yeryüzüyle ilişkisini kesip kendine bir vaha yaratmaya girişen Ruhi Bey’in aramış olduğu fırsat ayağına gelmiştir. Zihninin anaforunda uçuşan kelimelerle bir taraftan normali, anormali, yaşamı, ölümü, aklı, uygarlığı, Tanrı’yı, dini münakaşaya açarken; öteki taraftan kendi vahasını, kendi dinini kurmaya çalışacaktır. 

Tarık Karanlığı yaran ışık adını alan Ruhi Bey ve akıl hastalarından oluşan tebaası, Doktor Bey’in temsil etmiş olduğu hastahane yönetimiyle karşı karşıya kalır. 

Bir akıl hastahanesini, yaşadığımız dünyanın metaforuna çeviren Hüseyin Kıran normali, anormali ve normları kendine özgü ironisiyle sorguluyor. Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır’da, Ruhi Bey’in felsefi, dini ve siyasal dogmalarla yoğrulmuş, toplumla çatışmalı bilincini eklerken mukaddes kitaplara, ayetlere, surelere göndermelerle varlıklı bir dil evreni kuruyor ve şiirsel olmasıyla birlikte travmatik, akıcı olmasıyla birlikte kekeme diliyle kötülüğün, karanın, tiksindirici olanın, dışarıda bırakılmışların, kapatılanların izini sürüyor…


Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır Alıntıları – Sözleri

  • Onlardan kurtulmanın yolu, gözlerimi kapamak. Kokuları bana ulaşmasın, burnumu tıkamak. Çıtırtılarını duymamak için kulak ve dikkat, dokunulmamak. Geriye dilim kalıyor. Genellikle tat alma organımızı onlara değdirmiyoruz
  • “Tamamen durmadım. Dünyayla olan ilişkimi bu yeni duruma uyarladım, canlılara odaklandım.”
  • İçime çekildim. Geri. Gövdemin dibi. Kafatası. Ancak bu ki, iki iri boşluktan girilebilir benzer biçimde. Gözlerimi hızla kapadım. Sakin. Bekliyorum. Yeniden bakmaya başlamayacağım. Ağzımı kapattım. Nefes almayı durdurdum. Kulaklarım. Burun deliklerimden sızmaya yeltenmesi ihtimali. Kulaklarımı ellerimle, iyice. İçime girilecek bir açıklık bırakmadım. Tamamım.
  • […] kişilik, kişinin hapishanesidir.
  • Toplanın, ey insanoğlu. Size diyeceklerimi iyi dinleyiniz. Muhakkak ihanet size hoş gelmiyor. Yanılmaktasınız. Biz, birbirinize ihaneti buyurduk. Biz buna siz için gerçek dedik, içinize dolduk.
  • Halkımın insanları, hayatları ellerinden alınmışlar, amaçsız kaldılar.
  • Ey ki gidilecek yere esasen gelmişler. Kendimi size veriyorum. Rüyalardan taşan bir ırmak olarak. Evinizin geniş odasıyım ben.
  • İnsana güvendim. Kendime güvendim. O şekilde derin ki yenilgim, yeryüzünü terk etmeli ve burada başlattığım eylemi sonsuza dek silmeliyim. Kimse beni yenilgiyle hatırlamamalı.
  • Neşe epeydir uğramıyordu yanıma, beni terk etmiş olması muhtemeldi, olası ki bende yerleşecek yer bulamamış, ayaklarını sürüyerek küskünlük içinde uzaklaşmıştı.
  • Yiyiniz, içiniz, çiftleşiniz. Şüphesiz ki biz, her şeyin kolay olanını severiz.


Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Ilkin Yakup (Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor) sonrasında Resul (Resul) ve şimdi de Ruhi Bey… Belki de hepsi birazcık tutunamayan, esasen tutunanların hikayesinden edebiyat olmaz gibime geliyor; olsa olsa fazlaca satıp bolca “ilham” veren biyografik başarı(!) hikayesi olur. Bende de birazcık Yakup, Resul, Ruhi Bey’lik var ki fazlaca beğendim bu eserlerin kahramanlarını. Ayrıca sanki yazar duygu, fikir ve hallerime, daha ben yekinip yazamadan, dilmaç olmuş konu alıyor benzer biçimde hissediyorum okurken. Sanırım yazarın adı benim için kim bilir olan bir kitabını okusam, bu Hüseyin Kıran’ındır diyebilirim artık, müptelâsı olduğum kendine özgü üslûbundan dolayı.
Bazılarına karanlık gelebilecek bir yapıt diğeri kitaplarındaki benzer biçimde fakat aslına bakarsak ışıl ışıl bir Karanlığıyaranışık, şekilden şekle sokarak, bizi bizlere konu alıyor:
“İnsan, dünyada bir amaçsızlık olarak vardır. İnsan, dünyada bir boşunalık olarak vardır. İnsan, dünyada anlamsız bir acımasızlık olarak vardır, iflah olmayacaktır.”(s. 108)
Romandaki “deliler” koğuşundayız ikimiz de elbet… Ruhi Bey ve tebaası… Doktor Bey, hemşireler: Herkes, tamamımız oradayız, doğrusu “burada”yız:
“Yaptığım kısa araştırmanın sonucu, buranın bir tür koğuş olduğu açıktı. Muhtemel ki bu insanların hepsi birörnek giydirilmişti, çarpıcı biçimde sarıydı yüzleri, bazıları iyice beyaz, çökmüş suratlarındaki ateşli parıltılarla yanan gözleri söyledi.” (s. 31)
Hâsılı, bir yenilgi var, daha iyi yenilmek diye bir şey yok:
“İnsana güvendim. Kendime güvendim. O şekilde derin ki yenilgim, yeryüzünü terk etmeli ve burada başlattığım eylemi sonsuza dek silmeliyim.

Ben, buzun içindeki o kuvvetli çekirdeğe ulaşacağım günün hayaliyle yaşamıştım. Esen rüzgârlarla savrulan dalgalı ruhumun esin verici esrimesini istedim. Ayaklarımdan, bacaklarımdan kurtulacaktım. Artık gitmek olmayacaktı. Ellerim ve kollarım tutmaktan ve uzanmaktan ve çekmekten, sıkıştırıp açmaktan, almaktan, almaktan, incelemekten, öğrenmekten azat olacaktı. Ve beynim düşünmekten kurtulacaktı, özgür kalacaktı, kendini bilmeyecekti, artık hiçbir şeyi bilmeyecek saf varlık olacaktı.
Yakıla yakıla ilkin önyargılarımdan temizlendim.
Elektriğin içimden geçmesi.
Bedevi bir güneş benzer biçimde.
Barajım patladı.
Kitabım yanıyor.
Sarı bir deniz.
Bataklıklardan yükselen kumral bulanıklık.
Çürüyen.
Titrek.
Süreksiz.
Uğurlu kuşum terliyor.
Yarasa olmak içime giren.
Sarı.
Kuru.
Kurşunumsu bir sıvı.
Gövdeme süzülen beden.
Gölgesiz.
Uçtum.
Uçuşumun hiçbir radar tarafınca görülemeyecek bir yönü vardır.
Bir kaplanla konuşma.
İçimden kalkıp yeryüzüne taarruza geçen o atılgan hayvan benden uzaklaşıyor.
Boğulmak aldı beni, bir fena.
Senelerce uğraşarak içimde büyüyen köknarın kökü söküldü.
Uğultuyla.
Uğraşarak.
Kuş, diş, pençe, kabiliyet, tekdüzelik, cidar, cidar…
Kuruntu ve vesvese, bağdaş kuran.
Bağdaş kuran.
Aklımın sarsıldığını hissettim.
Bildiklerimi unuttum.
Boşluk içinde yüzüyordum.
Kurtuldum.
Akıldan ve maddeden kurtuldum.
Yenilgim kati, tam ve netti.
Kendimi yeryüzünü dolduran kirli ve karanlık insan türüne tamamen kapattım.
Artık asla konuşmayacağım.” (s. 108-110) (Hakan Özer)

Aklını varoluşsal meselelere takmış Ruhi Bey, kendisini Haliç’in sularına bıraktığı gecenin sabahında bir akıl hastahanesinde gözünü açar.
Dili ağır, anlaması kolay değil. Zorlamaya gerek bulunduğunu sanmıyorum. Beğenenlere merhaba olsun. Benim tarzım değil. (SihirliFlut)

Ah benim hemşehrim. Seni de mi delirttiler. Hoş geldin o halde aramıza. Yaşasın delilik.
Okuduğum ikinci Hüseyin Kıran kitabı. Çıta yükseliyor. Tavsiye üstüne almıştım. Sanırım en beğenilen kitaplarındanmış.
Bol metafor içeriyor. Neyi düşünmek istiyorsanız onu bulabilirsiniz. Neyseniz o olabilirsiniz okurken. Hangi taraftasınız? Deliler ülkesi mi? Normal geçinenler Dünya’sı mı? Ki bence yazarın amacı da buydu. Şu sebeple mevcud Dünya’ya uyumsuz bir kişinin kendi dünyasını kendi varoluşunu kendi sınırsızlığını ve sonsuzluğunu yaratma çabasını okuyacaksınız. Ah hayır sakin olun. İzin vermeyecekler. İlaçlarla, telkinlerle sizi ‘normalleştirmeye’ çalışacaklar. Kendiniz olmanızı istemeyecekler.
Siz de yaşıyorsunuz değil mi? Uzun bir otobüs yolculuğunda kenar lambalarının yola vuran gölgelerinin üstünden geçen tekerlek ile sanki ip atlıyormuş hissini yaşarken, rüyalara dalmadan ilkin tavana bakarken bir yabancı şehirdeki otel odasında ki eğer yoksul değilseniz… Hayaller kuruyorsunuz, neyi değiştirebilirim diye. Ama o sesi duyuyorsunuz sonrasında.
“Ruhi Bey, ( Ali Bey, Ceylan Hanım, …) uyanın artık, kendinize gelme vakti. Sonsuza kadar bu şekilde gerçeklerden kaçamazsınız. Gerçekler hakikaten inatçı şeylerdir, siz bunu bilecek insansınız.”
Hayır bilmiyorum. Bildiğim tek şey hayatımın içine ettiğiniz. (CEYLAN)


Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır PDF indirme linki var mı?


Hüseyin Kıran – Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hüseyin Kıran Kimdir?

1965’te Amasya’da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. Üniversiteyi politik nedenlerle bırakmak mecburiyetinde bırakıldı. Yine aynı nedenlerle 10 yıl cezaevinde kaldı.

2004’te şiir ile edebiyata başladı. Daha fazlaca Resul romanıyla tanındı. İstanbul Telif Ofisi ve Gümüşlük Akademisi’nin verdiği Edebiyat Bursu’nu alan ilk şahıs oldu. Evli ve bir çocuk babası olan Kıran halen İstanbul’da yaşıyor.


Hüseyin Kıran Kitapları – Eserleri

  • Madde Kara
  • Resul
  • Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır
  • Gecedegiden
  • Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor
  • Küstah
  • Yaşamak – Bir Çaba


Hüseyin Kıran Alıntıları – Sözleri

  • “İçlerinde ben varım diye açılır tüm oda kapıları, odacıklar, gözeler; içlerindeki o boşlukta benim düşüncem, düşünülmüş bir ben bulunur her seferinde. Yokluğuma her ulaşıldığında bir diğeri odacıkta işbaşında olur düşünülmüş bir başka ben; o benden her seferinde daha fazlaca olan varlığım.” (Resul)
  • “Tamamen durmadım. Dünyayla olan ilişkimi bu yeni duruma uyarladım, canlılara odaklandım.” (Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır)
  • Onlardan kurtulmanın yolu, gözlerimi kapamak. Kokuları bana ulaşmasın, burnumu tıkamak. Çıtırtılarını duymamak için kulak ve dikkat, dokunulmamak. Geriye dilim kalıyor. Genellikle tat alma organımızı onlara değdirmiyoruz (Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır)
  • Halkımın insanları, hayatları ellerinden alınmışlar, amaçsız kaldılar. (Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır)
  • inanmak çilesi bitti
    boğulana kadar koşmak gerekir
    inanmak çilesi bitti
    deniz ve hepimiz çekilsin (Küstah)
  • Durdu. Soluk alıp verişi. Nefesinin ya­rattığı tatlı kayalıklara yaslanarak sürdürdü kendini, sessizli­ğe gömülü, gümbürdemeyen artık kafasının içi serin, garip ve bükülmüş aklı duru ve taze hava içinde yüzüyor. İç gö­çerten lezzette bir duruş, havada minik hayvancıklar, kanat­lılar, kedi ve mors balığı, balon balığı, vantuzlu domuz başları, kum bitleri, kürek çeken kürklü şeyler … bunlarla oyalanıyor ve titremiyor asla. (Gecedegiden)
  • İnsana güvendim. Kendime güvendim. O şekilde derin ki yenilgim, yeryüzünü terk etmeli ve burada başlattığım eylemi sonsuza dek silmeliyim. Kimse beni yenilgiyle hatırlamamalı. (Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır)
  • (…)
    kimi zaman bana kelimeler geliyor
    gudubet, karmaşa, alkış azamet
    kendiliğinden geliyor açılıyor evler
    bitkin kahvaltılarıyla hanımefendileri evlerin
    çay sarhoşluğu, ovalanmış beşik, eterli dantel
    hoş şeyler sunuyor kelimeler; tanrısal!
    aklım almıyor
    -donuk doğrularım var benim
    (…) (Küstah)
  • “ Bana kimi zaman kelimeler geliyor
    Bazıları titrek,bazıları beter
    Ve bana kelimelerin kardeşliği yeter.” (Madde Kara)
  • Her ağaç , bir yerini bulmuşluktur. (Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor)
  • Ve nihayet sessizlik. Sesle ilgili olmayan, bir doluluk varlığı sarmalayan, örten ve dolduran bir doku olarak. (Gecedegiden)
  • Sessizliğin beni ve hayatımı tümleyen mucizesi… (Gecedegiden)
  • Neşe epeydir uğramıyordu yanıma, beni terk etmiş olması muhtemeldi, olası ki bende yerleşecek yer bulamamış, ayaklarını sürüyerek küskünlük içinde uzaklaşmıştı. (Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır)
  • Demek ki minik de olsa bir ümit bulunuyordu, ki hepimiz bilir; ümit hep minik halde bulunur. Onu, biz büyütürüz. (Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor)
  • Demek ki minik de olsa bir ümit bulunuyordu, ki hepimiz bilir; ümit hep minik halde bulunur. Onu, biz büyütürüz. Abartırız da denebilir. (Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor)
  • Akarsuya gömdüğüm bedenimi gece süresince yalayan su ısımı emmiş, eksilmiş, alıp götürmüştü (Yaşamak – Bir Çaba)
  • “Hepimiz yaşadığımız hayatı doğru ve geçerli sayma eğilimine sahibiz ve bu, sahip olduğumuz eğilimlerin içinde muhtemelen en işe yarayanı.” (Resul)
  • şüphesiz tamamımız biliriz
    yaşamaktan büyük zulüm yok
    yıkandığımız hep aynı ırmak (Madde Kara)
  • Ey benim kendi olan kendim uçucu şey, kelimelerden geçerek sal beni uzaklara.. (Madde Kara)
  • “Her şeyler bir tek gözlerim açık olduğundan beynime akıyor. Görmekten kurtulamıyorum.” (Resul)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Hosting Nilüfer kombi servisi toptan çakmak
likit