Dikenlikler Kralı – Mark Lawrence Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dikenlikler Kralı – Mark Lawrence Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Dikenlikler Kralı kimin eseri? Dikenlikler Kralı kitabının yazarı kimdir? Dikenlikler Kralı konusu ve anafikri nedir? Dikenlikler Kralı kitabı ne konu alıyor? Dikenlikler Kralı PDF indirme linki var mı? Dikenlikler Kralı kitabının yazarı Mark Lawrence kimdir? İşte Dikenlikler Kralı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Mark Lawrence
Çevirmen: Kerem Sanatel
Orijinal Adı: King of Thorns
Yayın Evi: Pegasus Yayınları
İSBN: 9786052993071
Sayfa Sayısı: 496
Dikenlikler Kralı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İmparator olacak çocuk sonunda tahtına kavuşur sadece taç takmanın bedeli ağırdır…
“Yükseklere ulaşmak isteyen, cesetlerin üstüne basmak zorundadır ve benim arkamda birçok biraderimin cesedi var. Bir piyonken oyuncu oldum ve oynadığımız bu küçük oyunu ben kazanacağım, gerekirse tüm dünyayı da kana boğarım.”
Lordlar ve küçük krallar, Parçalanmış İmparatorluk’u ele geçirmek için çatışırken ülke yüzlerce savaşın ateşiyle harap olmuş durumdadır. Annesi ile kardeşinin öcünü almak için yürümüş olduğu uzun yolda Prens Honorous Jorg Ancrath, bitmek tükenmek bilmeyen bu savaşın arkasındaki gizli saklı elleri farkına varır. Oyunu görür ve tahtayı temizlemeye ant içer. Ancak öncelikle kendi taşlarını toplamalı, oyunu oynamayı öğrenmeli ve iyi mi yeneceğini keşfetmelidir.
Halkının taptığı bir kralın emrindeki, altı ulusun askerlerini barındıran, yirmi bin kişilik bir ordu Jorg’un kapılarına dayanır. Tüm dürüst insanoğlu bu beyaz şövalyenin imparatorluğu birleştirip yaralarını iyileştirmesini ister. Tüm kehanetler ondan yanadır. Tüm iyi krallar, kendisinden kat kat kuvvetli orduların karşısında, sırf halkını ve topraklarını korumak için bile olsa, diz çökmeyi tercih eder. Ancak Kral Jorg, iyi bir kral değil.
Kendisinden oldukça daha büyük bir orduyla karşı karşıya kalan Jorg adil bir dövüşü kazanamayacağını bilir. Fakat hiçbir vakit adil dövüşmeye niyeti yoktur.
“Tüm kitap, sanki hiç sonu gelmeyen bir aksiyon sahnesi gibi. Dikenlikler Kralı, George R. R. Martin seviyesinde ama çok daha hızlı bir epik fantastik.”
-Fixed on Fantasy –
“Mark Lawrence’ın muhteşem üslubu aşırıya kaçmadan canlı, basitliğe kaçmadan sade. Sizi içine çekiyor ve hiç bırakmıyor.”
-Peter V. Brett –
“Dikenlikler Kralı, fantastik edebiyatın en yetenekli yazarlarından biri olarak Mark Lawrence’ın yerini sabitliyor.”
-Fantasy Faction –
“Güçlü bir kitap. ‘Etkileyici’ demek yetersiz kalıyor. Gerçekten fenomen olmuş bir seri.”
Choice Book Reviews
“Muhteşem. George R. R. Martin’le başa baş.”
Conn Iggulden
“Muhteşem bir roman. Dikenlikler Kralı, Dikenlikler Prensi’nden çok daha karmaşık ve ihtiraslı.”
-Sffworld.com –
“Bu kitap, okurunun ilgisinin tamamını isteyen ama bunun karşılığını da fazlasıyla veren karanlık bir roman. Kral olacak çocuğun hikâyesini şaşkınlık ve hayranlıkla okuyacaksınız.”
-Fantasy Book Critic-
“Kesinlikle ses getirecek bir seri.”
-Falcata Times –
(Tanıtım Bülteninden)
Dikenlikler Kralı Alıntıları – Sözleri
- Kırılgan varlıklarız biz insanoğlu.
- Savaşmak istiyordum bundan dolayı içim kavgacıydı benim.
- O bahar kokuyor.
- İlk kez beni kendi gözleriyle görüyor, açık seçik, yemyeşil gözleri şimşek şeklinde çakıyor.
- Kızma, doğamda var bu.
- Aptal bir çocuktum.
- madem ki ölüm kaçınılmazdı ölmek için de güzel bir gündü.
- Kazanan kim, kaybeden kim, bilmiyorum. Hatırlamıyorum.
- Görüyorum fakat işitemiyorum.
- Her söylenene inanırdım ben. Bana mantıklı gelen şeyler hariç her şeye.
Dikenlikler Kralı İncelemesi – Kişisel Yorumlar
Jorg’un Miana yengeyle birlikteliği üstünden başladık. Nikahımızı Peter Gornst yaparken; nikah şahidi olarak da beni yazmışlar, bende derhal kabul ettim doğal olarak.
4 yıl ilkin diye başlamış olan bir bölümler zinciri var, kısaca keşke geçen kitabın kalmış olduğu yerinden devam etseydi. Daha iyi olurdu. Bu şekilde devamlı geçmişi okuyunca bu kitaba ne vakit sıra gelecek, moduna giriyorsunuz. Bunu belirtmek gerek.
Kitabımız önceki kitapla kıyaslandığında geride hatta oldukça geride kalıyor. Yani bunu iyi mi anlatayım hani öteki kitap 1. ve en önde olarak kabul edildiğinde bu kitap 2. sırada bile olsa birbirlerini görmüyorlar. O denli arada fark var. Anlatımı kimi zaman öyleki sıkıyor ki elimden fırlatmamak için zor tuttum kendimi. Bunda etiketteki 39,90 yazısının zerre alakası olmadığını da belirtmek isterim.
Kitabımızda bir de Nekromansi üstünde duruluyor. Şimdi Nekromansi de ne ola ki şeklinde yorumlar geliyor sanırım. En azından bana geldi. Ölmüş kişilerin ruhlarını doğaüstü güçlere karşı ruhsal koruma amaçlı çağırma vakası ya da bu şekilde bir MEB tanımı yerine daha bizlerden bir cümleyle özetleyelim. Bilgi almak için ölülerin çağrıldığı ve ucuz Türk korku filmlerinde de sıkça rastladığımız bir Orta Çağ inanışı aslına bakarsak. Nigromancy, başta Kilise olmak suretiyle her yerde yasaklanan bir davranış olarak öne çıkıyor. Tabi şimdi meraktan öyleki araştırdım ki, burada da gereksiz informasyon kalabalığı yapmadan mevzuyu özetlediğime inanıyorum.
Spiritüalizm olarak da bunu genişletip sizlere düşünce verebilirim. Yazarımız ek olarak Yapay Zeka üstünde kısaca cansız varlıklara canlı varlık özelliği katmayla uğraştığından, bu mevzuya yoğunlaşması oldukça düzgüsel. Tabi bunu kimi zaman oldukça abartmış kimi zaman de üstünkörü geçmiş fakat onun tercihidir, saygı duyarız.
Finalde de Temren Prensi Egan ile bir mücadeleye şahit olacağız ve kitabımız bitecek. Ama ne ara Prens, ne ara Kral, ne ara İmparator oldu derseniz, emin olun bende bilmiyorum. O yüzden bu kitabı oldukça beğenmedim fakat kavga gürültü olunca biz Türk insanı pek mantık aramıyoruz. Yorumu sizlere bırakıyorum. Bana sorarsanız “Okumasanız da Olur” diyeceğim. İyi akşamlar temenni ediyorum.. (Sadık Kocak)
Yine yarım bıraktığım serilerden biri. Bu sefer karaktere sinir olmamdan dolayı değil, zamanlar içinde bir oraya bir buraya sürüklenmemden dolayı bağlantı kuramamamdı.
Kitap bir düğün ile başlıyor. Birinci kitabın sonuyla alakası yok. İlk ne işe yaradığını anlamadım. Bizim çocuk Jorg evlenecek mi? Ne ara evlenecek yaşa geldi? (bundan dolayı son olarak bıraktığımda on dört yaşındaydı) diye düşünürken Jorg’un on sekiz yaşlarında bulunduğunu öğrendim ve bu iyice kafamı karıştırdı sonrasında birden hop “dört yıl ilkin” yazısıyla karşılaştım. İkinci kitap sizi bir düğün gününe bir de dört yıl önceye götürüp neler bulunduğunu anlamanızı sağlıyor. Ben okurken asla sıkılmadım fakat bazı bölgeler de durağanlık vardı ve basite firar etmiş birkaç vaka vardı.
Kitapta o denli oldukça fena var ki.. Birinci kitapta sosyopat Jorg diye düşünürken, ikinci kitapta artık Jorg “bu adamı da öldürse keşke” diyordum. Bir süre sonrasında Jorglaşıyorsunuz…
Jorg esasen anti-kahraman dediklerimizden. Bunu bilerek seriye başladığınızda asla rahatsız olmuyorsunuz. Adam hakkaten fena. Bunu hayatta yapmaz söylediğim her şeyi yapmış olduğu için küçük bir iyilik gösterdiğinde şoka giriyordum. Tam bir sosyopat, psikopat, iğrenç, mide bulandırıcı ve tüm fena tanımlara uyan bir karakter ve iyi olacağını da asla sanmıyorum. Bundan dolayı artık bunun için çabalamıyor hele o sondan sonrasında… Ben de çabalamazdım. (nausikaa)
Şu sıra fantastik kurgu dönemimdeyim, Dikenlikler Kralı’nı ne zamandır bekliyordum bu araya denk gelmesi iyi oldu.
Dikenlikler Prensi’ni oldukça beğenmiş, anti-kahraman olan Jorg’a da bayılmıştım ve bu kitabı merakla bekliyordum. Anti kahraman yazmak zor olsa gerek bundan dolayı,
*Bir çok yazar ne yazık ki bu emelle yola çıkıp sonradan karakteri haklı çıkaracak nedenler üretmeye çalışırlar sadece Jorg öyleki değil, o yalnız fena.
*Karakter değişik ve ürkütücü olabilmelidir, hoş olmayan davranışlar kafi olmaz, karakteri okudukça sizi şaşırtacak bir şeyler bulabilmelisiniz.
Lawrence ilk kitapta bu tarz şeyleri oldukça iyi başarmıştı, Jorg hem yeni hem değişik gelen bir karakterdi, sayfalar ilerledikçe başka bir tarafı çıkıyordu sadece bu kitap ilkinin zayıf bir yansıması gibiydi. Beni şaşırtan hiçbir vaka olmadı diyebilirim, hatta Jorg daha sevecendi sanki. Olay örgüsü güzeldi ve geriye dönüşler vakalara olan ilgiyi artırıyordu sadece bir oldukça vaka zayıftı, yazarın okura daha iyi aktarabilmesi lazım. Katherine’in günlüğü ise başarı göstermiş bir detaydı.
Yaşanan bazı vakaları da Jorg’un karakterine uygun bulamadım, sanki bu kitaba ilişkin değillerdi .
Yazar ilk kitapta hem değişik bir karakter hem de öykü öne sürmüştü, yeni ve dikkat çekici detaylar çoktu sadece bu kitabından ilk kitap kadar tat alamadım. Bazı bilgileri (kutu ve hayalet şeklinde) sevdim doğal ki ve serinin dünyasını daha yakından tanıma imkanı bulmak güzeldi.
Dikenlikler Prensi’ni daha oldukça sevsem de bu kitabı da sevmiş olarak okudum, serinin sonunu merak ediyorum. (Esma T)
Dikenlikler Kralı PDF indirme linki var mı?
Mark Lawrence – Dikenlikler Kralı kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Dikenlikler Kralı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mark Lawrence Kimdir?
Mark Lawrence Kitapları – Eserleri
- Dikenlikler Prensi
- Dikenlikler Kralı
- Dikenlikler İmparatoru
- Soytarı Prens
- The Liar’s Key
- Prince of Fools
- The Wheel of Osheim
Mark Lawrence Alıntıları – Sözleri
- Korku duvarlarının içinde yaşayan hayatlar yalnız yavaş ölümlerdir. (Dikenlikler İmparatoru)
- “Bellek tehlikeli şeydir. Anıları evirip çevirirsin, her köşesini ve ayrıntısını bildiğini sanırsın fakat gene de seni yaralayacak keskin bir tarafına rastlarsın. Her geçen gün anılar birazcık daha ağırlaşır. Her gün seni birazcık daha derine çeker. Sarmaş dolaş olursun onlarla, her seferinde bir ilmek atılır, kendi kefenini dokursun, bir koza örersin, içinde delilik büyür.” (Dikenlikler Prensi)
- O bahar kokuyor. (Dikenlikler Kralı)
- Sırlar en iyi tek bir çift dudağın arkasında saklanır. (Dikenlikler İmparatoru)
- Görüyorum fakat işitemiyorum. (Dikenlikler Kralı)
- Her söylenene inanırdım ben. Bana mantıklı gelen şeyler hariç her şeye. (Dikenlikler Kralı)
- Aptal bir çocuktum. (Dikenlikler Kralı)
- Yüzbaşı Coddin’in neler hissettiğini anladım; alay konusuydum fakat hemen hemen algı edemiyordum. (Dikenlikler Prensi)
- Vahşi ve gizemli dünyamızı bir algı kisvesine sarmışız. Havsalamızdaki boşlukları ilim ve dinle örtbas ediyor, kurulu bir seviye olduğuna kendimizi inandırıyoruz. Bir çok vakit da bu tasarı işe yarıyor. Yüzeyden seke seke gidiyoruz, altında yatan derinliklere aldırmaksızın. Millerce derinlikteki bir gölü üstünden uçarak kateden yusufçuklarız, rastgele yolların izini sürüp anlam ifade etmeyen akıbetleri boylayan. (Dikenlikler Prensi)
- Kazanan kim, kaybeden kim, bilmiyorum. Hatırlamıyorum. (Dikenlikler Kralı)
- Öfkenin, üzüntü de dâhil olmak suretiyle, öteki her şeyi yok edeceğini biliyordum. (Dikenlikler İmparatoru)
- Ölsem bile dersini cesedime anlatmaya devam edeceğine dair içimde bir his oluşmuştu. (Dikenlikler İmparatoru)
- Bunu gömüt taşlarına yazmalılar, “Yorgun düştü,” yaşamdan bezdi anlamında değil de, daha ziyade hayata tutunamayacak kadar yoruldu anlamında. (Dikenlikler Prensi)
- Savaşmak istiyordum bundan dolayı içim kavgacıydı benim. (Dikenlikler Kralı)
- Seçim yapmış insanoğlu kendi kaderini belirleme ettiğini hisseder. Oldukça azı seçenekleri kimin şekillendirip kimin sunduğunu sorgular. (Soytarı Prens)
- Bu dünya iyi insanları kahvaltıda yer. (Dikenlikler İmparatoru)
- Bazı şeyler ikiye bölünemezler. Birisini yarım sevemezsin. Yarı ihanet edemezsin ya da yarı yalan söyleyemezsin. (Dikenlikler İmparatoru)
- Korkaklara saygıyla yaklaşmak gerekir. Zarar vermeyi en iyi bilen korkaklardır. Bir korkağı köşeye sıkıştırırsanız sonucuna katlanırsınız. (Dikenlikler Prensi)
- Kızma, doğamda var bu. (Dikenlikler Kralı)
- “Sevginin hüsrana uğrattığı yerde sizi nefret diri meblağ.” (Dikenlikler Prensi)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!