Eğitim

Firak – Atasoy Müftüoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Firak – Atasoy Müftüoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Firak kimin eseri? Firak kitabının yazarı kimdir? Firak konusu ve anafikri nedir? Firak kitabı ne konu alıyor? Firak PDF indirme linki var mı? Firak kitabının yazarı Atasoy Müftüoğlu kimdir? İşte Firak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Atasoy Müftüoğlu

Yayın Evi: İnsan Yayınları

İSBN: 9789755740902

Sayfa Sayısı: 72


Firak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tevhidi zeminlerin haricinde yaşam yoktur. Görülmüştür ki, çağıl toplumsal sistemlerde insanoğlunun ve toplumun her gün değişen sayısız ilahları vardır. Köksüz ve yüzeysel bir öykünme ve yabancılaşma insanımızı Kuran öğretisinin dünyasından ayırmıştır. İnsanımız bu büyük ayrılığın felaketini yaşamaktadır. Kuran dünyasından ayrılmak demek, bugün de görüldüğü benzer biçimde her alanda ölçüsüz belalara uğramak anlamına gelir. Bir toplumun asli kimliğini, kişiliğini, izzet ve haysiyetini yitirmesinden daha korkulu bir bela tasarım olunmaz.


Firak Alıntıları – Sözleri

  • İnançla yüklü insanoğlunun görevi kesintisiz ilerlemek, ara vermeden yol almaktır. Her gün bin kat daha güçlenebilecek vasıtalara başvurmaktır. Büyük yorgunluklara ve mihnetlere aday olmaktır.
  • Bir kez hizmetçi rolünü üstlenmeye görsün bir cemiyet, bundan sonrasında ona yaraşan efendilerine sadakatle hizmet olacaktır.
  • Her vakit; her yerde birbirlerinden değişik benzer biçimde görünen , siyasal ve ekonomik egilimler islam söz konusu olduğunda , aradaki tüm farklılıkları bir taraça bırakarak İslam’a cephe teşkil etmektedir.
  • Özkisiligini yitirenin geride bıraktığı bir şey kalmamıştır. Yetenekleri yitmistir, özgürlüğü de . Bir insanoğlunun ve bir toplumun özkişiliğinı yitirmesi demek başkalarının kişiliğine bürünmesi anlamına gelir.


Firak İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kitap düşünce ve fikir kitabı .
Yazarın okuduğum ilk kitabı oluyor elimde bir kitabı daha mevcut kısa sürede onu da okumayı düşünüyorum.
Ben yazarın dilini sevdim bu biçim düşünce kitapları oldukça fazla okumuş olduğum için aslına bakarsak bildiğim şeyleri değişik cümlelerle tekrardan duymak tekrara giriyor fakat harekete geçme azmimi tetikliyor
O yüzden muhakkak bi roman ve ya öykü okumuşsam arkasından bir düşünce kitabı okumaya çaba ediyorum .
Gelelim kitaba 86 sayfadan oluşuyor.
Islama olan yabancılaşmamız, eşyaya olan tutkumuz,düşüncesel yozlaşmalarımız, özkişiligimizden kopuşumuz , kalemimizin yazamıyor oluşu benzer biçimde dirimsel öneme haiz mevzulara ince ince dokunmuş yazar.
Batıya bir ip benzer biçimde tutmanmamız fakat tuttugumuz ipin çürük ve anlamsız oluşu…
Madde içerikli fakat tamamen manadan arınmış oluşu demeliyim ya da…
Bu merhalede insan hazin bir macera içerisindedir. O ne maddi olana hakim olabilmekte ne de tinsel olana hakim olabilmektedir.
Okuyun düşünce kitabı seviyorsanız size de hitap edecektir.
Iyi okumalar 🙂 (Kaktüs Hanım)


Firak PDF indirme linki var mı?


Atasoy Müftüoğlu – Firak kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Firak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Atasoy Müftüoğlu Kimdir?

Atasoy Müftüoğlu, 1942 senesinde Trabzon’un Çaykara ilçesinde dünyaya geldi.

Mehmet Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve daha bir oldukça müslüman yazar ve şairin kuşatıcı bir uygarlık söylemine yöneldiği bir dönemde yetişti. Çocukluğundan itibaren Sebilürreşad, Büyük Doğu, Diriliş ve Millet benzer biçimde fikir çevreleriyle tanıştı.

1960 senesinde Trabzon’da başladığı yazarlık hayatına, Eskikent’de bir han odasındaki daktilosundan kuvvetli, görevli üslubuyla müslümanları beslemeyi sürdürerek devam etti.

Zamanla Büyük Doğu lehine bir tercihte bulunan Müftüoğlu, uzun seneler bu tercihi heyecanlı ve bilgili bir şekilde korudu.

Müftüoğlu, sıhhatli bir anlayışa ve kavrayışa sadece, ümmeti kuşatan bir perspektif ile ulaşabileceğini düşünerek, ulusalcı fikir çevrelerine mesafeli durmaya başladı. Edebiyat Dergisi’ne uzun aralıklarla, Mavera Dergisi’nde ise kısa aralıklarla tecrübe etme yayınladı. Daha sonrasında yazarlık ve yazarlar mevzusunda değişik bir tavır ortaya koyan Müftüoğlu, düşünsel hareketliliğin yaşandığı dergilerin etrafından uzaklaştı. Bu seçiminden sonrasında Müftüoğlu İslam’ın ve müslümanların üstünlüğü için bir etkinliği fiilen ortaya koyan her düşünceye, her eğilime, her kişiliğe zihnini ve yüreğini sonuna kadar açtı.

Yüreğine çokça müslüman adresi ve geniş bir coğrafya sığdıran Atasoy Müftüoğlu, giderek daralan kuşatmanın algılarımızı parçalamasına, bilincimizi yok etmesine ve tüm coğrafyamızı işgal etmesine karşı direnmeyi kendisine şiar edinen bir savaşım insanı oldu.

Başta Büyük Doğu, Yeni İstiklal, Yeni İstanbul, Yeni Devir, Yeni Şafak olmak suretiyle kimi günlük gazetelerde aralıklı olarak köşe yazarlığı yapmış oldu ve bazılarında hala yazılarına devam etmektedir.

Yazıları ve sohbetleriyle İslam ümmetinin ve insanlığın esenliğini samimi duygularla korumak için çaba sarfeden Atasoy Müftüoğlu, kendisinin bir oldukça ulusal derginin haricinde Anadolu’dan gelen davetlere de icabet etti.

Diriliş, Deneme, Edebiyat, Mavera, Selam, Edebi Pankart, Vuslat, Umran ve Bilge Adam dergileri başta olmak suretiyle pek oldukça edebiyat, sanat, fikir, kültür ve politika dergisinde denemeler yazdı ve bir oldukça dergide yazılarını sürdürmektedir.

Müftüoğlu yaşamının her döneminde, insanoğlunun ufkunu genişleten ilkeli bir şahsiyeti, derviş merşreb bir kişilikle siyasal bir duruş ortaya koydu. Bir aktivist olarak, kendisine ulaşan her haberin, her eylemin ardında koşan, yanında olmak isteyen biri olarak; ülkesindeki bir muhitin daima ufkunu açmış, gönlünü genişletmiştir. Onun heyecanıyla heyecanlanan, onun öfkesiyle öfkelenen bu çevre, İngiltere’den, Çeçenistan’a; İran’dan, Afganistan’a; Somali’den, Bosna’ya kadar geniş bir İslam coğrafyasına duyarlılık gösterdi.

Atasoy Müftüoğlu, kendine ilişkin durusu ve söylemi ile Afrika, Kudüs, Kandahar, Moro, Hayfa, Isfahan, Halep, Harlem, Peşver, Keşmir, Taşkent, Grozni, Doğu Türkistan’ı ve daha nice İslam coğrafyasını kelimeleri ile kucakladı.

Müftüoğlu bu şekilde de kalmayarak, internasyonal konferanslarda ve seminerlerde tebliğler yayınladı.

Bu dönemde yaşanmış olan iki vaka onu derinden etkiledi; Biri Şeyh Abdülkadir Es-Sufi ile tanışması, diğeriyse İran İslam Devrimi. Es-Sufi ve cemaatini tanıyınca öylesine sarsıldı ki, izlenimlerini layıkıyla anlatamamaktan çekindi. Ayrıca İran İslam Devrimi’ni büyük bir heyecanla karşılamakla kalmadı o heyecanı edebiyat inceliği ve mü’mince dikkatiyle çevresindekilere de taşıdı.

Atasoy Müftüoğlu’nun yoğunluğunu en oldukça gösterdiği 80’li ve 90’lı yılarda Türkiye’de yükselen İslamcılık eğiliminin temelinde yaşamın tüm alanlarına yöneltilmiş sağlam bir ‘birleştirme’ algısı ortaya koydu. Kitaplarında birleştirme, savaşım, terbiye, hikmet ve acıma eksenli denemeler yazan Müftüoğlu, derhal her müslümanın duygu ve fikir dünyasında bu kavramların yerleşmesinde büyük hisse sahibi oldu.

Atasoy Müftüoğlu, kendi kuşağı içinde Rasim Özdenören’le beraber tercihini net olarak ortaya koyan bir insandır. Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç derhal her alanda ürün verirlerken Rasim Özdenören ‘öykü’yü, Atasoy Müftüoğlu da ‘tecrübe etme’yi tercih etmiş ve tercihlerinde derinleştiler. O şekilde ki, Atasoy Müftüoğlu tecrübe etme dili ile din dilini birleştiren; üsluptan, mesajdan ödün vermeden yazı serüvenini aralıksız sürdürdü.

Uzun seneler ara verdiği mecmua yazılarına Vuslat, Umran ve Bilge Adam dergileriyle tekrardan başlamış olan Müftüoğlu, bir mü’min yürekten devasa bir coğrafyayla bütünleşmeye devam etmektedir.

Atasoy Müftüoğlu’nun, Kur’an’ın, hadislerin, Gazali’nin, İmam-ı Rabbani’nin, Hasan el-Benna’nın, Malik Bin Nebi’nin, Mevdudi’nin, Seyyid Kutub’un terimleriyle örülü dili, çağıl ve batılı bir yapı taşımaktadır. Bu nedenle konuşmalarında ve yazılarında edebiyat ilgililerini muhatap almakta, mesajlarını olanak bulmuş olduğu sürece edebiyat dergileri üstünden iletmeyi seçmektedir.

Kuşağının moralini ve umudunu diri tutan Atasoy Müftüoğlu’nun en mühim özelliği okurunu eleştirinin sonuçlarıyla baş başa bırakması değil oradan bir adım daha öteye giderek, çözüm yolu göstererek destek olmasıdır.

2005 yılının Kasım ayında gösterilen Kitap Postası’nda ise hususi olarak yaşamı ve fikirleri irdelendi.

2008’de Hece Yayınları’nda çıkan, Hayatın Kareleri, Dilden Dünyaya, Armağan Yazılar, Kalplere Kablo Döşemek, Mektuplar, Kaynakça ve Albüm bölümlerinden oluşan ‘Irmağın İçli Sesi: Atasoy Müftüoğlu Kitabı’ yazarın yaşamını çeşitli yönleri ile okuyucuya sunmaktadır.

Müftüoğlu’nun müstesna kişiliğini; ağabeyliği, kadirşinaslığı, vefakarlığı, çilekeşliği, dostluğu, arkadaşlığı, mürebbiliği, eğitmenliği, aydınlatıcılığı, üretkenliği, paylaşmacılığı ile kendisini göstermektedir.


Atasoy Müftüoğlu Kitapları – Eserleri

  • Ümmet Bilinci
  • Vakti Kuşanmak
  • Zamanın Sınavından Geçmek
  • Firak
  • Hakikat Bilincinin Kaybı
  • Tarihin Taşrasında Yaşamak
  • Tevhidi Gerçekliğin Işığında
  • Yeni Bir Dilin İnşası
  • Sahte Mutlakların Hükümranlığı
  • Putlarını Kıramayan Kabileler
  • Farkındalığın Dili
  • Ağır Hasarlı Algılar
  • Küresel Çağda Kaybolmak
  • Rahmanın Ayetleri Karşısında
  • Varoluşsal Belirsizlikler
  • Evrensel Vicdanın Sesi Olmak
  • Varoluşsal Kaygılar
  • Küresel İhtiraslar ve Küresel Kuşatma
  • İnsansız Dünyalar İnsansız Hayatlar
  • Teslimiyetçilik Kader Değildir
  • Göklerin ve Yerin Dili
  • Küresel Çağda Varolmak
  • Yeni Bir Tarih Şafağı
  • Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek
  • Barbarlığa Dönüş
  • Evrensel Ufkun İmkanları
  • Popülist Zamanlar Ölümcül İyimserlikler
  • Geleceği Özgürleştirmek
  • Furkan Günleri
  • Onurumuzla Yaşamak
  • Düşsel Ufuklardan Gerçek Ufuklara
  • Umut ve Sorumluluk
  • Yeni Bir Zamanı Başlatmak
  • Bunca Tuğyan Bunca Issızlık
  • Vahyin Kılavuzluğu Altında
  • İlahi Şiarları Özgürleştirmek
  • Sözün Erimi


Atasoy Müftüoğlu Alıntıları – Sözleri

  • Özkisiligini yitirenin geride bıraktığı bir şey kalmamıştır. Yetenekleri yitmistir, özgürlüğü de . Bir insanoğlunun ve bir toplumun özkişiliğinı yitirmesi demek başkalarının kişiliğine bürünmesi anlamına gelir. (Firak)
  • Uyumlu ve itaatkâr toplumlar hiçbir vakit sorgulama yapma ihtiyacı duymazlar. (Farkındalığın Dili)
  • Bundan dolayı hepimiz kendisini zihinsel bir hapishaneye kapatmış durumda. … (Düşsel Ufuklardan Gerçek Ufuklara)
  • “Bir insanoğlunun bir insana kulluğu iyi mi fıtrata aykırıysa, bir toplumun öteki topluma kulluğu, bir ülkenin öteki ülkeye kulluğu da o seviyede fıtrata aykırıdır.”
    Atasoy Müftüoğlu // Bunca Tuğyan Bunca Issızlık (Bunca Tuğyan Bunca Issızlık)
  • Herhangi bir toplumda anormallikler, normalleşmişse o cemiyet her türlü ahlâkî ilke ve duruşu terk etmiş anlamına gelir. Bir propaganda, halkla ilişkiler ve çıkar aracı olarak kullanılan hoşgörü klişesi bugün merhametsizlik ölçüsünde bir hoşgörüsüzlüğe dönüşmüştür. (Varoluşsal Kaygılar)
  • bireysel anlamda da toplumsal anlamda da her aşırılık ilgili ferdin ya da toplumun kesinlikle olgunlaşmadığını gösterir. (Rahmanın Ayetleri Karşısında)
  • “Bize gelmeyin, kendinize gelin. Kendiniz olun, düşünmeye cesaret edin.” s.32 (Yeni Bir Dilin İnşası)
  • “Bekleyerek umutlanmak yerine, eylemde bulunarak umutlanmayı öğreneceğiz..” (Barbarlığa Dönüş)
  • Küreselleşmenin tüm kültürlerin lehine geliştiğini söyleyebilir miyiz?
    Hayır, doğal ki… Küreselleşme yöntemiyle kuvvetli kültürler kuvvetsiz kültürleri ilhak ediyor ya da etkisiz hale getiriyor. Televizyon, web, medya, beyazperde, tiyatro vs. yöntemiyle kuvvetsiz kültürleri eritiyor, zayıflatıyor, güçsüzleştiriyor, marjinalleştiriyor hatta gayrimeşru hale getiriyor.
    Bugünlerde Ortadoğu’da meydana gelen gelişimleri de bu kanallar vesilesiyle izliyoruz…
    Evet. Bu sebeple vakalar hakkında biz daha oldukça yüzeylerde gördüklerimiz çevresinde konuşuyoruz. Yüzeyleri görmek kolaydır, yüzeysel olanı hepimiz görür. Yüzeyleri bir kamera, fotoğraf makinesi görür. Bunun için bir uzman olmaya gerek kalmamıştır. Ama aslolan derinlikleri fark etmektir. Olayları hazırlayan derinliklerde ne işe yaradığını görmektir. (Umut ve Sorumluluk)
  • Kağıt üstünde bağımsız oldukları söylenen ülkeler Batı modeline bağlılıklarını münakaşa konusu bile yapamıyor (Sahte Mutlakların Hükümranlığı)
  • İman, insanda her şeyi yalnızca Allah’a bağlayan nihai bir güvenlik duygusudur. (Tevhidi Gerçekliğin Işığında)
  • “İdeolojik ya da hizipsel körleşme, tüm toplumlarda insani her şeyi yok etti. İnsani problemler unutturuldu, konuşulamadı, tartışılamadı.
    İdeolojik dil sebebiyle insanoğlunun dini, tinsel, ahlâkî, ruhi boyutu insandan uzaklaştırıldı..” (Barbarlığa Dönüş)
  • İnsanı amaçların yerini, ekonomik amaçlar alınca; değerleri esas alan toplumun yerine, çıkarları esas alan cemiyet geçince; insani akılcılık da yerini ekonomik akılcılığa bırakıyor. (İnsansız Dünyalar İnsansız Hayatlar)
  • Modern dünya sistemi Müslümanların varlığını, çağıl dünya sistemi lehine feragat ve fedakârlıkta bulunmaları koşuluyla kabul ediyor.
    Atasoy Müftüoğlu / Bunca Tuğyan Bunca Issızlık (Bunca Tuğyan Bunca Issızlık)
  • Vicdani ölümlerin kitleselleştiği bir çağda yaşıyoruz. (Yeni Bir Zamanı Başlatmak)
  • Hayatın ve tarihin içersinde kullanabileceğimiz, kuvvetli ve etkili bilgilere haiz olmaya çalışmalıyız. Metalar ve gösteriler dünyasının haricinde yaşamaya itina göstermeliyiz. (Yeni Bir Zamanı Başlatmak)
  • İslam toplumlarında, Türkiye’de de somut olarak deneyim ettiğimiz suretiyle, muvafık ya da muhalif kesimler, toplumu, entelektüel-etik anlamda ikna etmek yerine, ya duygusal olarak ya da ideolojik olarak ikna etmeye çalışıyor. Bu nedenle, toplumlarımızda kültürel iklimin yerini, ikili karşıtlıklara dayalı önyargılar ve nefret duyguları alıyor. Sloganlara, duygusallıklara, hamasete ve ideolojik klişelere hapsedilen toplumlar, anlam/düşünce/bilgelik/dayanışma ve felsefi içerik üretemiyor. Bu tür toplumlarda iktidarlar, toplumlara ya resmî yorumları ya da ideolojik yorumları dayatıyor. Bu yorumlarla toplumlar dizgesel bir şekilde denetim ediliyor. (Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek)
  • Teslimiyetçi bir kültür, koşulları dönüştüremez, koşullar tarafınca dönüştürülür. (Küresel İhtiraslar ve Küresel Kuşatma)
  • Karşımızda yasadışı bir dünya var. (Küresel İhtiraslar ve Küresel Kuşatma)
  • Zihinsel bir devrim için zihinsel cesarete ihtiyacımız var. (Umut ve Sorumluluk)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Hosting Nilüfer kombi servisi toptan çakmak
likit