İkinci Dünya Savaşı Tarihi – Basil Liddell Hart Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İkinci Dünya Savaşı Tarihi – Basil Liddell Hart Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İkinci Dünya Savaşı Tarihi kimin eseri? İkinci Dünya Savaşı Tarihi kitabının yazarı kimdir? İkinci Dünya Savaşı Tarihi konusu ve anafikri nedir? İkinci Dünya Savaşı Tarihi kitabı ne konu alıyor? İkinci Dünya Savaşı Tarihi PDF indirme linki var mı? İkinci Dünya Savaşı Tarihi kitabının yazarı Basil Liddell Hart kimdir? İşte İkinci Dünya Savaşı Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Basil Liddell Hart
Çevirmen: Kerim Bağrıaçık
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053325369
Sayfa Sayısı: 1088
İkinci Dünya Savaşı Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
1919 senesinde, Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren Versay Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla, geride bırakılan dört senelik yıkımın “tüm savaşlara son veren harp” olarak anılacağı ve uygarlığın tekrar asla bu şekilde bir yok edici çılgınlığa teslim olmayacağı temennisi tüm dünyada akıllara kazınmıştı. Ne var ki bir tek yirmi yıl sonrasında çapı, dehşeti ve yok ediciliğiyle 1914-18 yıllarını kat be kat geride bırakan ikinci bir küresel harp patladı. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Almanya ile Rusya’nın içine savrulduğu devrimci radikalizm, muzaffer tarafta yer almalarına karşın haksızlığa uğradıklarını düşünen İtalya ve Japonya’nın saldırgan revizyonizmi; tüm dünyayı sarsan 1929 ekonomik krizi ve imparatorlukların yıkılması peşinden zincirinden boşanan militan milliyetçi veya toplumcu ideolojiler bu felaketi adeta kaçınılmaz kılmışlardı. Birinci harpte ortaya çıkan topyekûn harp anlayışı, kitle imha silahları ile stratejileri ve totaliter yönetimler neticesi, 1945’te silahlar sustuğunda, dünya nüfusunun ortalama yüzde üçüne karşılık eden 60 milyondan fazla insan ölmüştü. Bu, tarihteki en ölümcül savaştı.
(Tanıtım Bülteninden)
İkinci Dünya Savaşı Tarihi Alıntıları – Sözleri
- Savaşta moral, maddiyatdan( Silah – teçhizat – birlik miktarı) üç kat daha üstündür.
- Tarihi gerçek şu ki atom bombasının, Japonları teslim almaya zorlamak için kullanılıp kullanılmaması sonucu asla bir münakaşa konusu olmadı ve bu kararın doğruluğu sadece tarih tarafınca gelecekte yargılanmalıdır. Masada, kendiliğinden ve emsalsiz bir mutabakat vardı; başka türlü davranmamıza ilişkin, en ufak bir tavsiye bile duymadım.
- Atom bombalarının, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılmalarının hızlandırılmalarının sebebi Amiral Leahy tarafınca açıklandı:
“Bilim insanları ve ötekiler, bu projeye harcanmış olan çok büyük yekun -iki milyar dolar (günümüzde ortalama yirmi dört milyar dolar)- için bu denemenin yapılmasını istiyorlardı.”
Atom bombası projesinde yer edinen yüksek rütbeli subaylardan biri, kod adı “Manhattan District Projesi” olan mevzuyu daha açık bir halde anlatıyordu:
“Bomba hakikaten başarıya ulaşmış olmak zorundaydı -çok harcama edilmişti. Başarısız olsaydı, bu kadar büyük bir harcamayı iyi mi izah edebilirdik? Kamuoyunun ihtimaller içinde protestosunu düşünün bir kez… Zaman azaldıkça, Washington’daki belirli kişiler Manhattan Projesi’nin direktörü General Groves’u iş işten geçmeden çekilme etmesi için ikna etmeye çaba gösteriyorlardı, bu sebeple başarısız olursak Groves sorumluluğun üstüne kalacağını biliyordu. Bomba tamamlandığında ve atıldığında ilgili her insanın hissettiği rahatlama muazzamdı.” - “İngilizler sadece bir muhabere kazanır, o da sonuncusu.”
- “9 Mart’ta, her biri 6-8 ton yangın bombası demeti taşıyan 279 B29 Superkale ağır bombardıman uçağı Tokyo’yu yerle bir etti. Kentin ortalama dörtte kabul edilen, kırk bir bin metrekare alan tamamen yanmış, 267.000’den fazla bina tahrip olmuştu. Sivil zayiat ortalama 185.000’di – oysa mütecaviz Amerikalılar bir tek on dört tayyare kaybetmişlerdi. Müteakip dokuz günde Osaka, Kobe ve Nagoya benzer şekilde yakılıp yıkıldılar. 19 Mart’a gelindiğinde bu taarruzlar durdu, bu sebeple, Amerikalıların yangın bombaları tükenmişti – o on gün zarfında ortalama 10.000 ton yangın bombası atmışlardı.”
- Savaş askerlere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.
- Rusya’nın uçsuz bucaksız toprakları, Hitler’e ilk hayal kırıklığını, peşinden da ilk yenilgisini tattırıyordu. Tarih, acımasız bir diktatörün intiharında bir kez daha tekerrür ediyordu.
- …Halder günlüğüne şu şekilde not düşmüştü: “Oldukça antipatik bigün. Hitler oldukça sinirli. Kendi başarısından epeyce korkmuş, hiçbir mesuliyet almak istemiyor, tüm sorumluluğu üzerimize yıkmaya çalışıyor.”
- “Zafer devamlı sulh demek olmuyordu.”
İkinci Dünya Savaşı Tarihi İncelemesi – Kişisel Yorumlar
30dan fazla ülkeden yüz milyonlarca askerin katılmış olduğu, 70 ila 85 milyon arası ölümle sonuçlanan, askeri personelden oldukça daha çok sivilin yaşamını kaybetmiş olduğu ve neticeleri ile günümüzü biçimlendiren bu savaşı neredeyse gün gün, cephe cephe, tüm siyasal yansımalarıyla öğrenmek ister misiniz?
Savaşın askeri harekat detaylarını, ansiklopedik bir titizlikle ve büyük bir özenle paylaşmış Basil Liddell Hart bu eserinde. Her bir cephede genel durum ne idi, planlar iyi mi yapılmış oldu, güçler dengesi ne idi ve sonucu neler belirledi; bir bilim adamı titizliği ile araştırmış, belgelendirmiş ve kolay bir üslupla aktarmış.
Bir asker ya da askeri stratejiye ilgisi olan biri için gömü tutarındaki bu kitap, benim şeklinde bayağı bir okuyucu için sıkıntılı bir serüven oldu. 1.000 sayfanın üstündeki hacmi, coğrafi detaylar ve askeri terimleri sebebiyle kitabı takip edebilmek emin olun asla kolay değil. Kimin kaç uçağı vardı, hangi tümen nereden hücum etti, harekat piyadelerle desteklendi mi derken, bahsedilenleri anlayabilmek günlerimi aldı. Başlarda pes edip bırakmak üzereyken son bir çaba ile haritayı önüme aldım, kalemle anlatılan hücumları takip edip aklımda canlandırmaya çabaladım ve anca o aşamadan sonrasında ilgimi toplayabildim. Sonrasında oldukça sevmiş olarak devam ettim, sadece gene de yazarın oldukça başarıya ulaşmış bulduğum bu çalışmasının hakkını verebildiğimi ve mevzuya istediğim seviyede vakıf olabildiğimi söyleyemem.
Yine de, naçizane, anlatılan zamanı detayların ve bu akıl almaz vahşilikteki savaşın bende bıraktığı mühim izleri paylaşmak isterim:
1. 1. Dünya Savaşı, teknolojideki gelişmelerin akabinde dünyadaki hammadde kaynaklarının tekrardan paylaşımı savaşı idi ve tarihçilerin çoğuna nazaran tamamlanmamış, sadece 30 senelik bir duraklamaya uğramıştı. Bu görüşe ben de katılıyorum. Almanya şeklinde sanayileşme atılımında büyük bir yer edinmiş, sadece daha da ilerlemesini sağlayacak tüm kaynaklardan izole edilmiş bir ülkenin eninde sonunda acımasızca sömürgeleşmiş batı dünyasının karşısına dikilmesi beklenmeli idi. Bu karşı çıkışın Hitler şeklinde bir faşist yerine daha ılımlı siyasilerce yürütülememesinin sebebi, bence Versailles anlaşmasının aşağılayıcı hükümlerinde ve haksızlığında saklı.
2. Almanların başlangıçtaki hedefleri bir tek Doğu’ya ilerlemek. Hitler bir çok kereler “Ari ırkları için doğuda geniş ve verimli araziler ve hammadde kaynakları bulmak” amacı ile savaştığını ifade ediyor. Stratejik hedefi, ideolojik olarak da azılı düşmanı olan komünist Rusya’dan ve arada kalan Polonya’dan toprak almak. Britanya’nın politik akılcılığı ile kendisine göz yumacağını ve bu işe karışmayacağını umuyor. Nitekim o nedenle Avusturya’yı ilhak eder, Südet bölgesini alır, Çekoslovakya’ya saldırırken sessiz duran İngilizlerin Polonya’nın yanında muharebeye girme tehdidini de ciddiye almıyor. İngilizlerin, aslına bakarsanız askeri olarak destekleyemeyecekleri Polonya’ya bu şekilde bir söz verdikten sonrasında geri adım atamaması, savaşın doğudan batıya yönelmesinin sebebi. Sonuçta Polonya’ya da faydasından oldukça ziyanı olan bu antak kalma, “o monşer”lerin, duygulardan ziyade stratejik akıl ile meydana getirilen siyasetin önemini gösteriyor bizlere.
3. Almanların inanılmaz bir hızla ilerlemesinin bir sebebi de müttefiklerin dağınıklığı, kafa karışıklığı ve eski usul harp planları. Bu inanılmaz hızın getirmiş olduğu özgüven Almanları kamçılıyor, sadece devamlı olduğu şeklinde gereğinden fazla özgüven peş peşe hataları da getiriyor. Yine de Almanların mühim kaynaklarını ve Rommel şeklinde başarıya ulaşmış bir komutanını Mussolini İtalya’sını Kuzey Afrika’da korumak için harcadığını görünce, “İtalyanları sırtından atsa ve Avrupa’ya odaklansa acaba savaşı kazanır mıydı?” diye düşünmedim de değil.
4. Rusların en büyük pozitif yanları, aç-bilaç cepheden cepheye sürükleyebildikleri ve gözlerini kırpmadan ölüme gönderebildikleri milyonları olması. Batılı devletlerin orduları ikmal hatlarındaki gecikmeler sebebiyle savaşmayıp beklerken Ruslar devamlı aşama kaydediyor; zira -yazarımızın deyimiyle- asla itiraz etmeden, gıdasız, ilaçsız, ölüme razı savaşıyorlar.
5. Amerikalıların muharebeye dahli, Avrupa’dan ziyade Pasifik’teki Japon ilerleyişinden kaynaklı. Japonya’nın Amerikan Pasifik Donanması’nı nüzul eden Pearl Harbor’daki baskını onur kırıcı olsa da işgal ettikleri Malaya, Birmanya, Filipinler ve Hollanda Doğu Hint Adaları’nı ellerinde tutmak için kafi kaynakları olmadığı aşikar. Benzeri Alman ordusu de ilgilendiriyor; süratli ilerleme kapasitelerinin oldukça ötesinde bir yayılmaya, ve bu sınırları koruyamamaya yol açıyor. Dolayısıyla siyaseten desteklenmeden askeri fetihler son aşama kısa ömürlü oluyor.
6. Churchill İngiltere’sinin buluş etmiş olduğu ve Amerika ordusunun da sevinçle benimsediği “stratejik hava taaruzu”, doğrusu şehirlerin hedef gözetmeden rasgele bombalanması terimi savaşın sivil kaybının bu kadar yüksek olmasının mühim sebeplerinden biri. Hepimiz Hitler’in siyasileri, Yahudileri ve sakatları iyi mi vahşice öldürdüğünü biliyoruz; fakat çoğumuz bu cafcaflı ismin arkasına sığınarak şehirlerin yangın bombaları ile harabeye çevrilmesinin bir İngiliz-Amerikan taktiği olduğundan haberdar değiliz. “Savaş ordular arasında yapılır” düsturunun çöpe atılmış olduğu bu harpte bir yanda gözü dönmüş faşistler ile diğer yanda kibar görünümlü zalimlerin mücadelesi, insanlığın tüm değerleri çiğnenerek yapılıyor. (Ufak bir data de vereyim; Almanya’da hala bina inşaatları öncesi zeminde efsane aranması ve var ise imha edilmesi rutin bir süreç. Bilhassa Aachen, Köln, Berlin, Dresden şeklinde oldukça yoğun bombalanan şehirlerde bu uygulamaya sıkça rastlanıyor, bulunan bombalar kontrollü olarak patlatılarak imha ediliyor.)
7. Benzer şekilde; gemilerinin onda dokuzu batmış ya da muharebe dışı kalmış, hava ve deniz kuvvetleri nüzul olmuş, sanayisi enkaza dönmüş ve halkının yiyecek ikmali kalmamış Japonya’nın çöküşü için atom bombasına gerek olmadığı da aşikar. Truman’ın, Amerika’nın yapmış olduğu milyarca dolarlık yatırımının sonucunu görmesi ve tüm dünyaya gözdağı vermesi için yüzbinlerce masum insan kurban ediliyor.
8. Ve gene “monşer”ler! Yazarımıza nazaran başarıya ulaşmış politik girişimlerle harp oldukça daha ilkin ve oldukça daha azca kayıpla bitirilebilirdi. Kabul edilebilir teslim şartları ve muhaliflerin desteklenmesi ile Hitler’in devrilmesi hem yıkımı azaltabilir, hem de harp sonrası Avrupa’nın yarısını komünist istilasından ve soğuk savaştan kurtarabilirdi de. Ama popülizm sevdası ve askeri hırs uzlaşma şansını azaltıyor.
Ve tarihte bir kez daha tutkulu liderler halklarının kanları üstünde yükseliyor. (AkilliBidik)
İçerik: Kitap oldukça ayrıntıya giriyor bu yüzden birazcık can sıkan olabiliyor kitapta 1.Dünya savaşından sonrasında 2. Dünya savaşına giden süreçten özetlemek gerekirse bahsedip 2. Dünya savaşını detaylı şekilde konu alıyor kitapta Hitler’in iyi mi iktidara geldiğini saldırgan politikalarını öte taraftan Almanya şeklinde saldırgan bir siyaset yürüten İtalya’daki Benito Mussolini’nin Etiyopya ve Arnavutluk’u iyi mi işgal ettiğini Almanya’nın Çekoslovakya’yı iyi mi parçaladığını ve Danimarka ve Norveç’i iyi mi işgal ettiğini Almanların İngilizleri Dunkerque’de iyi mi sıkıştırdığını Fransa’yı 45 günde iyi mi işgal ettiğini ve İngilizlerin askerleri Dunkerque’den iyi mi tahliye ettiğini Hitlerin İngiltereyi işgal etmek için Deniz Aslanı Harekatı adını verdiği saldırıyı yapmak isteyip ondan sonra niçin vazgeçtiğini Londra’nın Almanlar tarafınca iyi mi bombalandığını Almanya’nın Rusya’yı işgale kalkışıp ondan sonra Stalingrad’da Almanların iyi mi durdurulduğu Japonların Pearl Harbor’da Amerikan birliğine iyi mi saldırmış olduğu ve bunun şeklinde daha birçok mevzuda detaylı bilgiler mevcut eğer 2. Dünya savaşıyla ilgili tek bir kitap alıp her şeyi öğrenmek isterim derseniz bu kitabı alın derim bu şekilde bir niyetiniz yoksa gerek yok bu sebeple insanı bilgiye boğuyor ve sonrasında sıkılıyorsunuz. (kadir sonsöz)
2.dünya savaşı’na ilgi duyan her insanın kütüphanesinde yer alması ihtiyaç duyulan kıymetli bir yaratı. Harekatların stratejik hamlelerinden birliklerin yapmış olduğu bu harekatlarda yapmış olduğu manevraya kadar detaylandırılmış. (Enes ergün)
İkinci Dünya Savaşı Tarihi PDF indirme linki var mı?
Basil Liddell Hart – İkinci Dünya Savaşı Tarihi kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de İkinci Dünya Savaşı Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Basil Liddell Hart Kimdir?
Cambridge Üniversitesi’nde okurken, öğrenimini yarıda bırakıp subay olarak I. Dünya Savaşı’na katıldı (1914). 1916’da yaralandıktan sonrasında, harp üstüne çeşitli kitaplarla 1920’de ordunun resmi Infantry Training (Piyade Eğitimi) kılavuzunu yazdı. Bu kitapta 1917’de geliştirdiği “savaş talimi” sistemi ile 1917-18 yıllarında uygulanan sızma taktiklerinden esinlenerek ortaya attığı ve “genişleyen sel” adını verdiği saldırı yöntemlerini söyledi. Liddell Hart hava gücünün ve mekanize tank savaşının ilk savunucularından biri oldu. Stratejiyi, “politik amaçların gerçekleştirilmesi için askeri olanakların kullanımı sanatı” olarak tanımlayıp, düşmanı yerinden sökmeyi ve direnme araçlarını azaltmayı amaçlayan “dolaylı yaklaşım”ı savundu. Kendi harp deneyimlerine dayanarak harekat ve şaşırtma öğelerini ön plana çıkardı.
1924’te sakatlanan Liddell Hart, 1927’de yüzbaşı rütbesiyle emekliye ayrıldı. Ordudan ayrılınca, kendini askeri tarihe ve askerlik bilimine verdi. 1925-35 içinde The Daily Telegraph’ta askeri muhabirlik, 1935-39 içinde The Times’da askeri danışmanlık yapmış oldu. General J.F.C. Fuller’in talebesi olan Liddell Hart daha 1926’da, zırhlı birliklerin yaygın olarak kullanıldığı mekanize orduyu savundu. 1937-38 yıllarında Savaş Bakanı Leslie Hore-Belisha’nın hususi danışmanlığını yapmış oldu ve savunduğu reformlardan birçoğunun uygulanmasını sağlamış oldu. Orduyu tank ve uçaksavarlarla donatma çabalarına komutanların birçoğu karşı çıktı.
Liddell Hart’ın yazıları, Birleşik Krallık ve Fransa’dan oldukça Almanya’da etkili oldu. Zırhlı savaşın Almanya’daki öncüleri, Fuller’in tankların kullanımı üstüne öğütlerinin yanı sıra onun “genişleyen sel” kuramını da benimsediler ve “yıldırım savaşı”nın (blitzkrieg) temel anlayışı olarak kabul ettiler. Bu harp yöntemi 1939-41 içinde Avrupa’daki kara savaşlarında Alman orduları tarafınca ustalıkla uygulandı. Liddell Hart, harp süresince Daily Mail’e yazdı. Nükleer caydırıcılığa güvenemediğinden , savaştan sonraki yıllarda konvansiyonel müdafa güçleri üstünde ısrarla durdu, topyekun harp terimine da karşı çıktı. 1966’da sir unvanı aldı.
Liddell Hart, birçok askeri yaşam öyküsü ve askeri strateji yazısının yanı sıra, bir de II. Dünya Savaşı zamanı yazdı. 1966’dan sonrasında II. Dünya Savaşı’nı ele alan bir mecmua çıkarmaya başladı.
Basil Liddell Hart Kitapları – Eserleri
- Hitler’in Generalleri Konuşuyor
- İkinci Dünya Savaşı Tarihi
- Birinci Dünya Savaşı Tarihi
- Strateji Dolaylı Tutum
Basil Liddell Hart Alıntıları – Sözleri
- “Iradesiz akıl değersizdir akılsız irade ise tehlikelidir.” (Hitler’in Generalleri Konuşuyor)
- “İngilizler sadece bir muhabere kazanır, o da sonuncusu.” (İkinci Dünya Savaşı Tarihi)
- Zira bazı generallerin, korkulu şekilde düşüncesizce buldukları emirleri, basbayağı Hitler’in tasarılarını sabote etmek ve savaşın bir an ilkin sona ermesini sağlamak adına ifa etmeye hazır bir hale geldiklerinden kuşku etmeyi gerektirecek sebepler mevcuttur. (Hitler’in Generalleri Konuşuyor)
- “Silahaltındaki vatandaşlardan oluşan, kısa ve yüzeysel bir eğitim görmüş bir yığın, deneyimli uzmanlardan oluşan küçük bir toplulukla karşı karşıya gelmesi durumunda, kelimenin en fena anlamıyla harcanacaktır.” (Hitler’in Generalleri Konuşuyor)
- Tarihi gerçek şu ki atom bombasının, Japonları teslim almaya zorlamak için kullanılıp kullanılmaması sonucu asla bir münakaşa konusu olmadı ve bu kararın doğruluğu sadece tarih tarafınca gelecekte yargılanmalıdır. Masada, kendiliğinden ve emsalsiz bir mutabakat vardı; başka türlü davranmamıza ilişkin, en ufak bir tavsiye bile duymadım. (İkinci Dünya Savaşı Tarihi)
- Almanlar o denli süratli hareket ederek kendi vakit çizelgelerinin önüne geçmişti ki ikmal maddelerinin hızı kendilerine ayak uyduramadı c meydana gelen açlık birlikleri daha acele yordu. (Birinci Dünya Savaşı Tarihi)
- Askeri artam, sayıca üstün olmakta değil, özellikte saklıdır. (Birinci Dünya Savaşı Tarihi)
- Tarih şahittir ki, savaşın kaderini atama eden şey can kaybı değil, ümidin yok oluşudur. (Strateji Dolaylı Tutum)
- Atom bombalarının, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılmalarının hızlandırılmalarının sebebi Amiral Leahy tarafınca açıklandı:
“Bilim insanları ve ötekiler, bu projeye harcanmış olan çok büyük yekun -iki milyar dolar (günümüzde ortalama yirmi dört milyar dolar)- için bu denemenin yapılmasını istiyorlardı.”
Atom bombası projesinde yer edinen yüksek rütbeli subaylardan biri, kod adı “Manhattan District Projesi” olan mevzuyu daha açık bir halde anlatıyordu:
“Bomba hakikaten başarıya ulaşmış olmak zorundaydı -çok harcama edilmişti. Başarısız olsaydı, bu kadar büyük bir harcamayı iyi mi izah edebilirdik? Kamuoyunun ihtimaller içinde protestosunu düşünün bir kez… Zaman azaldıkça, Washington’daki belirli kişiler Manhattan Projesi’nin direktörü General Groves’u iş işten geçmeden çekilme etmesi için ikna etmeye çaba gösteriyorlardı, bu sebeple başarısız olursak Groves sorumluluğun üstüne kalacağını biliyordu. Bomba tamamlandığında ve atıldığında ilgili her insanın hissettiği rahatlama muazzamdı.” (İkinci Dünya Savaşı Tarihi) - Dahası, sulh zamanında, “erkek iş gücünün silahaltına alımından doğan verim kaybının mümkün olduğunca önüne geçilmesinin” de önemine değindi. (Hitler’in Generalleri Konuşuyor)
- “9 Mart’ta, her biri 6-8 ton yangın bombası demeti taşıyan 279 B29 Superkale ağır bombardıman uçağı Tokyo’yu yerle bir etti. Kentin ortalama dörtte kabul edilen, kırk bir bin metrekare alan tamamen yanmış, 267.000’den fazla bina tahrip olmuştu. Sivil zayiat ortalama 185.000’di – oysa mütecaviz Amerikalılar bir tek on dört tayyare kaybetmişlerdi. Müteakip dokuz günde Osaka, Kobe ve Nagoya benzer şekilde yakılıp yıkıldılar. 19 Mart’a gelindiğinde bu taarruzlar durdu, bu sebeple, Amerikalıların yangın bombaları tükenmişti – o on gün zarfında ortalama 10.000 ton yangın bombası atmışlardı.” (İkinci Dünya Savaşı Tarihi)
- 1914 yılına gelindiğinde Britanya’nın, Almanya’nın on sekiz ana muharebe gemisine karşılık, yirmidokuz ana muharebe gemisi vardı. (Birinci Dünya Savaşı Tarihi)
- Savaş politikanın iflasıdır. (Hitler’in Generalleri Konuşuyor)
- Rusya’nın uçsuz bucaksız toprakları, Hitler’e ilk hayal kırıklığını, peşinden da ilk yenilgisini tattırıyordu. Tarih, acımasız bir diktatörün intiharında bir kez daha tekerrür ediyordu. (İkinci Dünya Savaşı Tarihi)
- “Zafer devamlı sulh demek olmuyordu.” (İkinci Dünya Savaşı Tarihi)
- Alman halki sert disiplinine ragmen baska bir yerde gorulmedik bir bicimde ordusuna yakinlik besliyor ve onunla gurur duyuyordu. (Birinci Dünya Savaşı Tarihi)
- Savaşın başlangıcında Fransız, Alman, Rus ve Avusturyalıların eşi görülmemiş sayıda hazır süvari birlikleri vardı. (Birinci Dünya Savaşı Tarihi)
- Vicdan strateji için garip bir ilkedir. (Birinci Dünya Savaşı Tarihi)
- …Halder günlüğüne şu şekilde not düşmüştü: “Oldukça antipatik bigün. Hitler oldukça sinirli. Kendi başarısından epeyce korkmuş, hiçbir mesuliyet almak istemiyor, tüm sorumluluğu üzerimize yıkmaya çalışıyor.” (İkinci Dünya Savaşı Tarihi)
- Belgeler tarih adına güvenli bir rehber değildir- zira emirlerin altına imzasını koyan adamlar genel anlamda yazıya döktükleri şeylerden oldukça değişik düşünürler. Tarihçilerin arşivlerde buldukları belgeleri, bazı subayların hakikatte ne düşündüklerinin göstergesi olarak değerlendirmeleri aptalca olur. (Hitler’in Generalleri Konuşuyor)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!