Eğitim

Karanlıkta İki Ceset – Suphi Varım Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Karanlıkta İki Ceset – Suphi Varım Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Karanlıkta İki Ceset kimin eseri? Karanlıkta İki Ceset kitabının yazarı kimdir? Karanlıkta İki Ceset konusu ve anafikri nedir? Karanlıkta İki Ceset kitabı ne konu alıyor? Karanlıkta İki Ceset PDF indirme linki var mı? Karanlıkta İki Ceset kitabının yazarı Suphi Varım kimdir? İşte Karanlıkta İki Ceset kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Suphi Varım

Yayın Evi: Labirent Yayınları

İSBN: 9786055055103

Sayfa Sayısı: 144


Karanlıkta İki Ceset Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Sokratis Eliseos hususi dedektifti. Avrupa’daki şirketlerin tecim yapmak istedikleri İzmirli tüccarlar hakkında gizli saklı araştırmalar yapar, borcunu ödemeden ortadan kaybolan işadamlarının peşlerine takılır, sahtekârlık vakalarıyla uğraşırdı. Cevdet Sami’yle beş yıldan beri tanışıyordu. İncelediği esrarengiz vakaları çözmek için serkomiserin vazife yapmış olduğu karakola sık sık gider, ondan bilgiler alırdı. Polisin de ona danıştığı mevzular olurdu. Ancak Cevdet Sami, ilk kez bir katliam vakasında yardımını istemişti.”

(Tanıtım Bülteninden)


Karanlıkta İki Ceset Alıntıları – Sözleri

  • Abdullah Hüsrev, sıkıntıyla iç geçirdikten sonrasında, “Yahu hanım, şimdi bu tarz şeyleri konuşmanın sırası mı?” diye söylendi. Ardından ropdöşambırının cebinden tespihini çıkardı.
  • “Zaman her acıyı küllendirir…”
  • “Acılarımdan sadece uyurken uzaklaşabiliyorum…”


Karanlıkta İki Ceset İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yazarın söyleşilerinde de belirttiği suretiyle romanları genel olarak 1800’lü yılların kozmopolit İzmir’inde (Simirna) geçmekte. Roman içinde değişik etnik kökenli pek oldukca karakterin kurguyu zenginleştirdiğini fakat karakterlerin özüne yeterince inilmediğini, bu sebeple de sayfalar ilerledikçe kimin kim olduğu sorusunu kendimize yeniden yeniden sorduğumuzu düşünüyorum. Katilin kim olduğu klasik bir polisiyeye yakışır şekilde son dakikaya kadar gizemini koruyor. Karakterlerdeki acaba katil olabilir mi havası oluşturmak adına kurgulanmış tuhaflıkların altının doldurulamadığını düşünüyorum. Aslında bunun eksiklikten ziyade emek verilerek oluşturulmuş bir karakterin (tabiri caiz ise) etinden sütünden faydalanmamak bulunduğunu düşünüyorum.
!!!SPOILER!!!
Benim için gizemli havası en havada kalan karakter Yulia. Onun bir tek seyyah bir bekar bulunduğunu kabul edemedim sanırım. Yine antikacı Hristos Teodosis ile ilgili noksan bir şeyler hissini üstümden atamadım. İki cinayetin birbirine bağlanması ise başlıktan da kendini açığa vuran bir durumdu ve şaşırtıcı olmadı. En spoilerlı yorumum ise doğal ki katil üzerine olacak. Açıkçası bir doktorun bayıltma niyeti ile bir değil tam iki kere ölüme sebebiyet vermesi bende okurken gülümsemeye niçin oldu. Son olarak da yıl kaç olursa olsun “yitik neşter ilanı” da bana gene pek organik görünmedi.
!!!SPOILER BİTTİ!!!
Amaaa polisiyedir. Hem de yerlidir. Başımızın üstünde yeri vardır. Hep daha oldukca yazılsın daha oldukca okunsun isteriz. (Adli Bir Tabip)

Akıcı bir yaratı, kendini okutturuyor. Yine de yazar, kısa sayılabilecek bu roman için oldukca fazla karakter kullanmış ve bu durum zaman içinde kim kimdi? sorusuna niçin oluyor. Gelişmekte olan Türk polisiyesi için bir ilerleme olarak görülebilir. (Ali A.)

Her polisiye kitapta olduğu benzer biçimde katil kim? Sorusunun yanıtını arıyorsun sonuna kadar fakat ben kim bulunduğunu tahmin edemedim, eğer ki cinayetlerin kim tarafınca işlendiğini bulabilseydim kitap için iyi değil diyecektim. Fakat güzel bir kitap. Türk bir yazarın Yunanlılar üstüne kahramanları oluşturması garibime gitti. Yazarı araştırdığımda hep polisiye kitaplar yazdığını görüyorum. Olaylarında Osmanlı zamanında İzmir’de geçiyor. İyi okumalar (Yamtar)


Karanlıkta İki Ceset PDF indirme linki var mı?


Suphi Varım – Karanlıkta İki Ceset kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Karanlıkta İki Ceset PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Suphi Varım Kimdir?

Suphi Varım’ın çocukluğu, İzmir’in beton ormanına dönüşmediği yıllarda, sokak aralarında ve arsalarda Çelik Bilek, Tom Miks, Kaptan Swing ve Zagor olarak geçti. Demek ki hayal gücü varlıklı bir çocuktu. Ailesi mahalle arasındaki iki kattan oluşan evi bırakıp devrin modernleşme simgesi apartmanlardan birine taşınınca Kulver Kalesi’nden ve Darkwood Ormanı’ndan kopan minik Suphi, beton blokların içinde ne yapacağını şaşırdı, hüzünlendi. Yerli TV dizilerindeki ifadeler benzer biçimde oldu fakat yönetim edin artık. Ne de olsa kahramanımız, anası ve anneannesiyle beraber Yumurcak, Sezercik ve Ayşecik türü acıklı filmlere pek sık giderdi.

O yıllarda mahalle kitapçısında rastlantı eseri Agatha Christie’nin ‘Ölümün Sıcak Eli’ romanını buldu; okur okumaz da polisiyenin büyüsüne tutuldu. Christie’yi Mickey Spillaneler, Maurice Leblanclar, Carter Dicksonlar, falan filanlar takip etti. Türk Sanat Müziği sanatçıları işe hep Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde başladıklarını söylerler ya, bizimki de bu polisiye ustalarının rahle-i tedrisatından geçerek yola çıktı.

Kolej’de kendi kafasındaki dostlarıyla gizli saklı bir dedektiflik bürosu kurup apartman olmayı bekleyen metruk evlere girmeye, dedektifçilik oynamaya başladı. Bu arada açıklayalım ki dersleri tepetaklak gidiyordu. Ne yapsın? Ansiklopedi, polisiye, Rokambol, Fantoma hikâyeleri, çizgi roman okumak, Türklerin Anadolu’yu fethinden ve havuz problemlerinden daha cazip geliyordu ona.

Zaman geçti ve genç Suphi Varım, artık Suphi Bey oldu. Senelerce ustalaşmış yönetici olarak çalıştı. Yüksek lisansını ve doktorasını tamamlayıp iktisat âlimleri arasına katıldı. Hatta bir üniversitede destek doçent olup ders bile verdi. Bu yoğunluk içinde Nezihe’ye kocalık, Sedef’e babalık etmeye çalıştı. Derken, tarihî an geldi ve Suphi Bey, kırk dokuz yaşlarının baharında Tekaüt Suphi Beyliğe terfi etti. Çocukluk düşlerinin eşliğinde tam gaz polisiye yazmaya koyuldu. Yazar Suphi olarak kendini o minik Suphi benzer biçimde hissediyor artık.


Suphi Varım Kitapları – Eserleri

  • Karanlıkta İki Ceset
  • Simirna Kızılı
  • Simirna Cinayetleri: Düello
  • Kabus
  • Sokratis’in Oyunları
  • Sokratis Ölülerin Peşinde
  • Thule Büyücüsü
  • Sokratis ve Cinler
  • Simirna Cinayetleri 3
  • Karanlığımın Kızıl Geçidi
  • Sokratis Ölüler Şehrinde
  • Sokratis ve Siyahlı Kadın
  • Sokratis ve Sisteki Gölgeler
  • Sokratis ve Kılıç Ustası
  • Sokratis ve Yatır
  • Dedektif Çırağı
  • Kurgu Tarih


Suphi Varım Alıntıları – Sözleri

  • sinirlerimiz oldukca bozuk. (Kabus)
  • “Kimi insan, herhalde itilip kakılanı seyretmekten zevk alıyor.” (Karanlığımın Kızıl Geçidi)
  • “Demek bu işler yazıldığı gibi kolay olmuyor. Her insan yazabilir. Ama yazdıklarını eyleme geçirmek, herkesin harcı olmasa gerek.” (Kurgu Tarih)
  • Kimden şüpheleneceğini şaşırdı… (Sokratis Ölülerin Peşinde)
  • Ağlayıp sızlanmanın yararı yok. Hayat bitmedi. Yaşamını cehenneme çevirme. (Sokratis’in Oyunları)
  • “Önemli değil . Sevgin yeter.” (Simirna Cinayetleri 3)
  • “Türkiye için yeni bir tarih kurgulamıştım. Daha doğrusu bu işi Marat’la beraber yapmıştık. Bu kurgu tarihte Rusya ile yapılan iki savaş, üç askeri darbe, toplumsal dengesizliklerin neden olduğu bir iç savaş, kitlesel fuhuş, ahlaki çöküntü, devlet kurumlarında yozlaşma, Sygon istilası gibi olaylar vardı. Bunu konuşmalar ve özel ders kitaplarıyla çocukların beyinlerine yerleştirdik. İçsel eğitim, uykularda bile devam etti. Büyüyü, sihiri, hipnotizmayı, telepatiyi öğrettik. Daha önceden yeraltında tarikatın hücrelerini oluşturmuştuk. Eğitimi burada yapıyorduk. Yaşam yerimizdi orası. Bu çocuklar yıllar boyunca dışarıya çıkmadılar. Dünyayı ve Türkiye’yi bizim kurgu tarihimizden öğrendiler.”
    Soluğumu tutmuş dinliyordum. Bu anlatılanlara inanmak oldukca zordu. Ama başka çarem yoktu galiba. Adam devam etti:
    “Sonra çocuklar büyüdüler. Genç kızlar ve erkekler oldular. Onları birbirleriyle evlendirdik, sağlıklı çocuklar doğurmalarını sağladık. O çocukları da aynı kurgu tarihle yetiştirdik. Böylece fiziksel yapıları farklı ama bilgileri, dünya görüşleri ve ruhsal yapıları aynı bir toplum yarattık. Dikkat et. Topluluk demiyorum, toplum diyorum.” (Kurgu Tarih)
  • Başınızın çaresine bakıp derhal ortadan kaybolun. (Kabus)
  • Bu kentte nefes aldıkça tekrardan dünyaya gelen benzer biçimde oluyorum. Fırtına , yağmur ve kabaran dalgalar bile daha değişik burada. (Simirna Cinayetleri: Düello)
  • “Düşünceli bakışlarında hüzün gördü komiser.” (Karanlığımın Kızıl Geçidi)
  • Geçimimi sağlayabilmek için para kazanmam gerekiyordu. (Kabus)
  • “Bu ülkede kimsenin ideali olamaz. Yukarıdan birileri idealleri belirler, bizim de onlara uymamız istenir. Onların ideallerine uyalım diye de bizim soytarımız olmayı kabul ederler. Onların bütün sorumluluğu, iyi bir soytarı olmaktır. Bizim sorumluluğumuz ise en iyi soytarıyı seçmektir.” (Kurgu Tarih)
  • “Bu bir tarikat numarası. Yıllardan beri bir arada yaşıyorlar. Kim bilir, nasıl homojen bir yöntemle eğitiliyorlar? İnanç sistemi hepsinde aynı. Homojen inanç sistemi, homojen eğitim yöntemi. Grup bilincinin yoğun olduğunu dikkate almamız gerekiyor. Telepatik güçleri de gelişmiş olmalı. Sonuçta yıllardan beri birlikte olmanın yarattığı ruhsal güç var. O ruhsal güç, nasıl şekillendirildi acaba? Böylece bir etki alanı yaratıp kendi düşüncelerini telepati yoluyla başkalarına aktarabilirler. Güçlerin birleştirilmesi ve aktarılması yani.” (Kurgu Tarih)
  • Tüm bayanlar cehennemde yanacak, ben de cennetten keyifle izleyeceğim. (Sokratis Ölülerin Peşinde)
  • “Cemaat, askerin omzuna içtenlikle vurup yol verince aynı dini paylaşıyorlar diye bir işgalciye yakınlık göstermelerini garipsedi Sergey.” (Karanlığımın Kızıl Geçidi)
  • Yüzlerindeki eleme cinayetin yarattığı korku izleri karışıyordu. (Simirna Cinayetleri: Düello)
  • Keyifle süregelen bigün, dehşetle sona ermek üzereydi. (Sokratis Ölülerin Peşinde)
  • “Ben kalan borçlarımı iyi mi ödeyeceğimi düşünmekten uyuyamıyorum…” (Kabus)
  • Bu bizim için bir vatandaşlık göreviydi. Bu sebeple Devlet, seyircilerin katılmış olduğu yarışmaların, demokrasiyi geliştireceğini söylüyordu. Anayasaya bu mevzuda hususi madde konulmuştu. Biz de buna uyuyorduk. Bir gün çocuklarımız olursa onları ustalaşmış yarışmacı yapmayı düşünüyorduk. Bu nedenle onları, bebekliklerinden itibaren yarışmacı olmaya yönlendirebilmek için geceleri televizyonun karşısından ayrılmıyorduk. (Kurgu Tarih)
  • Yine daima olduğu benzer biçimde, diktatörlüğün erdemlerinden, siyasal partilerin gereksizliğinden ve kendisine itaat etmenin anayasadan bile mühim olduğundan bahsetti. (Kurgu Tarih)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Hosting Nilüfer kombi servisi toptan çakmak
likit