Eğitim

Yaratıcı Beyin – Nancy C. Andreasen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yaratıcı Beyin – Nancy C. Andreasen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yaratıcı Beyin kimin eseri? Yaratıcı Beyin kitabının yazarı kimdir? Yaratıcı Beyin konusu ve anafikri nedir? Yaratıcı Beyin kitabı ne konu alıyor? Yaratıcı Beyin PDF indirme linki var mı? Yaratıcı Beyin kitabının yazarı Nancy C. Andreasen kimdir? İşte Yaratıcı Beyin kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Nancy C. Andreasen

Çevirmen: Kıvanç Cenup

Orijinal Adı: The Creating Brain: The Neuroscience of Genius

Yayın Evi: Arkadaş Yayınları

İSBN: 9789755095998

Sayfa Sayısı: 247


Yaratıcı Beyin Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yaratıcılık olarak adlandırdığımız o benzersiz özgünlük iyi mi ortaya çıkıyor? Herkes yaratıcı olabilir mi? Michelangelo bir taş ustasının oğluyken; Shakespeare’in babası orta sınıfa ilişik bir iş adamıydı. Peki, o halde bazı insanların kısacık hayatlarından sıyrılıp şaşırtıcı derecede yaratıcı şeyler ortaya koymaları iyi mi açıklanabilir?

Iowa Üniversitesi Psikiyatri Kısmı’nde araştırmalarını sürdüren Ulusal Bilim Madalyası sahibi Nancy Andreasan “yaratıcılık” ve beyin mevzusundaki sürükleyici yolculuğunun deneyimlerini paylaşırken,bizlere yaratıcılığın, zeka ve kabiliyetten bağımsız olarak; yalnızca yaşamın değişik parçalarının yeni ve beklenmedik şekilde bir araya getirilmesi bulunduğunu gösteriyor.

Andreasen, çalışmasından fotoğraf,edebiyat,müzik ve bilim alanlarında, beynin yaratıcı fikirlere nasıll ulaştığını idrak etmek için; genler ve çevrenin rolünü, basit yaratıcılığa karşılık sıradışı yaratıcılığı, oldukca yönlü olmanın önemini,”standart bir eğitim görmemeiş olma”nın kıymetini ve “deha ile delilik” ilişkisini inceliyor. Mozart, Poincare ve Coleridge benzer biçimde sıradışı yaratıcıların yaratıcılık, yaratıcı süreç ve hususi kabiliyetlere haiz yaratıcı insanoğlu hakkında söylediklerine yer veren yazar, oyun  yazarı Neil Simon ile yapmış olduğu söyleşiden hareketle, oldukça poüler olan Amerikalı yazarın aklının ve beyninin iyi mi işlediğini de konu alıyor.

Yaratıcı Beyin, yaratıcı beyni yaratan koşulları anlamanın ve hem çocuklar hem de yetişkinler için yaratıcılığı beslemenin yollarını sunuyor…

(Tanıtım yazısından)


Yaratıcı Beyin Alıntıları – Sözleri

  • Nörobilimciler beynin plastik bulunduğunu söylerken, polimerleri kast etmez. Beynin müthiş derecede tepki veren, uyum sağlama kabiliyetine haiz ve sonsuza kadar değişen bir organ bulunduğunu anlatmak ister. Uyum sağlaması ve değişime, içine girmiş olduğu çevrenin talep ve baskılarına verdiği tepkiler yöntemiyle olur.
  • Şairlerin güçlerini bir çeşit inançtan ve Tanrı vergisi bir kabiliyetten, yoğun bir gizemcilikten almış olduğu açıktır. Biroldukca şairin yaşamı bu türden örneklerle doludur: Shakespeare’in soneleri dizelerinin ölümsüzlüğüne duyduğu inancı ifade eden dizelerle doludur…
  • Bir şeytan, doğuştan bir şeytan, doğasına
    Çevrenin asla sokulamayacağı! İnsani tüm acılarımın,
    Hepsinin, hep beraber, içinde tamamen kaybolduğu!
    William Shakespeare
  • Pek azı kendini Coleridge’nin tanımladığı anlamda birer “duygusal” olarak tanımlasa da, nörobilimcilerin bir çok, gene de, Kubla Khan’ın şu son dizelerinin ruhunu ve anlamına kavrayabilmektedir…
    Ve yum gözlerini yüce bir korkuyla,
    Şu sebeple o çiçek aslı ile beslenmiş,
    Ve içmiş Cennet’in sütünü.
    Çoğumuz kendimizi bir Xanadu arayışı içinde hissederiz. Her sabahleyin tekrardan kalkıp dünyadaki en garip yaratığa ilişik en garip organı inceleyebilme ve bilimin şimdiye kadar sordurulmuş olduğu en garip soruları sorabilme ayrıcalığına sahibizdir. Aslında bizde her gün çiçek aslı ile beslenme ve aden sütünden içme şansına sahibiz.
  • Dendritlerin her biri spina isminde olan minik dikenimsi uzantılarla data alışverişi kapasitesini artırır. Spinaların üstünde sinaps bulunur (Yunanca synaptein, birbirine bağlamak anlamına gelir). Sinaps sinir hücrelerinin birbirine bağlanıp bilgiyi ileri geri yolladıkları ayrı noktalardır. Beynin hem yakın, hem de uzak bölgeleriyle olan bağlantı, “beynin emek vermesi” için oldukca önemlidir. Bu bağlantı, ek olarak, hücreler içinde “yalıtılmış kablo” görevi gören ve birçok sinapsa ulaşan akson terminallerine bölünen uzantılar, doğrusu aksonlarla da sağlanır.
  • Fikir genel anlamda oldukca süratli ve oldukca boyutlu olarak hareket ediyor. Çözüm beklenmedik aniden geliyor. Fikirler kuluçkaya yatmış olduğu bir “istirahat döneminden” sonrasında gelebiliyor ve aniden köklenip filiz veriyor. Neil Simon’un omuzunda oturan esin perisi “ilham almak” olarak deneyimleniyor.
  • Occipital loblar görüş, temporal loblar işitsel idrak etme ve dil, parietal loblar uzamsal idrak etme ve dil, frontal loblarsa soyut fikir, planlama ve hafızanın belli türleri benzer biçimde “yönetici fonksiyonlarla ilişkilidir. Lobların, ek olarak, daha azca uzmanlaşmış olan bağlantı korteksleri (association cortex) vardır; buralarda daha hususi fonksiyonlardan birçoğu aynı anda bir araya getirilebilir (doğrusu, “birleştirilir”).
    Bu lobların yüzeyinde sinir hücresi tabakaları, doğrusu nöronlar vardır. Nöron beyinde iletişimi elde eden temel ünitedir.
  • Oturmuş defterime bir şeyler yazıyordum; fakat çalışmam ilerlemiyordu. Aklım başka yerlerdeydi. Sandalyemi ateşi çevirip birazcık kestirdim. Atomlar gene gözlerimin önünde dans ediyordu. Bu sefer minik gruplar alçakgönüllülük göstererek arka planda kaldı. Bu türden vizyonlar ile keskinleşmiş olan zihin gözüm şimdi türlü şekillerde bir araya gelen daha büyük yapıları ayırt ediyordu. Yılan benzer biçimde kıvrılıp bükülen uzun dizeler kimi zaman birbirine daha iyi uyum sağlıyordu. Ama bir dakika! O da ne? Yılanlardan biri Durmuş kendi kuyruğunu yakalamaya çalışıyor, gözlerimin önünde alay eder benzer biçimde dönerek duruyordu. Sanki beynimde şimşek çakmış benzer biçimde uyandım ve bu sefer gecenin kalanını hipotezin neticeleri üstünde emek harcayarak geçirdim.
    Alman organik kimyacı Frederick Kekulé
  • Felsefe, siyaset, şiir ve sanatta öne çıkmış olanları hepsi melankoliye eğilimli insanlardır.
    Aristo, Problemata
    Deli, âşık ve ozan,
    Hepsi aynı hayalden beslenir.
    William Shakespeare, Bir Yaz Gecesi Rüyası
    Büyük dehalar elbet çılgınlığa yakındır:
    Ve aralarındaki sınırı oldukca ince duvarlar çizer.
    John Dryden, Absolom ve Achitopel
    “Uzaylı yaratıklar tarafınca dünyayı kurtarmak suretiyle görevlendirildiğinize iyi mi inanabildiniz?”
    “Şu sebeple doğaüstü varlıklara ilişkin fikirler de matematikle ilgili fikirlerin geldiği şekilde geldi, o yüzden ben de ciddiye aldım.”
    Sylvia Nasar, Akıl Oyunları
  • Bach ailesi, ailelerde yer edinen yaratıcılığa bir ihtimal en kuvvetli örnektir. Yaratıcı aile fertleri, 1500’lerden başlayıp 1800’lere kadar devam eden sekiz nesillik bir döneme yayılır. En büyükleriyse, elbet Johann Sebastian Bach’ti. Ama onun haricinde, Bach ailesinde yirminin üstünde tanınmış müzisyen vardı. Galton’ın Hereditary Genius’unda özetlenen öteki aileler içinde ressamlar olarak Bellini’ler, Van Eyck’ler ve Titian’lar; şairlerden Coleridge’ler ve Wordsworth’ler, romancılarda Bronte’ler vardır. Galton başka örnekler de vermiştir, fakat bu aileler en tanınmış olanlarından birkaçı.
  • Esin bir şiirin başlangıcı ve nihai amacıdır. Şairin aklına gelen ilk ve sonunda sözcüklere dökmeyi başarabildiği son olarak fikirdir. Bu başlangıç ve bitiş çizgisi içinde sıkıntılı bir yarış, alınteri ve zahmetli bir emek harcama vardır. Paul Valery’in bir şiirin ” une ligne donnée” sinden bahseder. Şaire Tanrı ya da tabiat tarafınca tek bir mısra verilir, geriye kalan tek başına keşfetmesi gereklidir.
    Stephen Spender
  • Yaratıcılık tohumlarının filizlenmesini önleyen etkenler ırkçılık, önyargı, yoksulluk, savaşlar, eğitimsizlik ve daha birçoğunu da içeriyor. Bize verilen armağanları boşa harcamayı göze alamayız. Yaratıcı doğamızın iyi mi besleneceğini öğrenmek zorundayız. Bu nedenle, bu kitabı gelecekte oldukca daha fazlasının gelişimine destek olması ümidiyle, geçmişteki yitik dehalara adamayı seçtim.
  • Dünyayı bir kum tanesinde görmek
    Cenneti yabani bir çiçekte
    Sonsuzluğu avucunda tutabilmek
    Ve ölümsüzlüğü bir saate sıkıştırmak
  • Şimdiye kadar kim bilir kaç dâhi dünyaya gelen fakat eğitim yetersizliğinden bu armağanın farkına varamamıştı.
  • Hayat söylediğin ne ki :
    Yürüyen bir gölge , bir zavallı kukla bu sahnede.
    Bir saat boy gösterip , boyun kırıp gidecek ,
    Bir daha da duyulmayacak artık sesi.
    Bir aptalın anlattığı bir masal bu :
    Kuru gürültüler , deli saçmalarıyla dolu.


Yaratıcı Beyin İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yaratıcı Beyin/ Dehanın Nörobilimi (Kitap hk.): Insan kendisinin aslen ne işe yaradığını bilmesi gerekiyor. Bu kitap bu mevzuda hakkaten oldukca destek. Bir insan beynini incelediğinizde bambaşka ve oldukca hususi olduğunuzu hissediyorsunuz. Bakış açınız değişiyor. Psikoloji seven ve bakış açısını değişiklik yapmak isteyen, bununla beraber kendini de keşfetmek isteyen insanoğlu için tavsiyemdir. (Puna Güleçöz)

Yaratıcılık dediğimiz şey tam olarak nedir? Ortaya çıktığında insan beyninde neler olur? Doğuştan gelen bir armağan mi yoksa çevre etkisiyle şekillenip gelişen bir şey midir? Yaratıcılık zihinsel hastalık yaşayan bireylerde daha mı oldukca görünür? Bundan sonraki hayatımızda daha yaratıcı bireyler olmak için neler yapmalıyız?
Bu minvalde dört gözle beklenen sorulara geçmişten günümüze sıradışı yaraticliklariyla damga vurmuş meşhur kişilerin hayatından örneklerle yanıt vermiş yazar. Okunmaya kıymet bir yapıt bulunduğunu düşünüyorum (Alper Keskin)

“Nasıl bir yaratıktır insanoğlu! Ne soylu bir zeka! Ne sonsuz yetenekler! Ne anlamlı ve hayran olunası bir beden ve tavırlar! Nasıl da meleksidir davranışları! Ne tanrısal bir kavrayış! Dünyadaki güzellik, hayvanların en yücesi!”
– Shakespeare
Evet, incelemeye Shakespeare’in türümüzü öven cümleleriyle başladım. Bana nazaran tüm bu övgülere kaynak olan, insanoğlunu hayvanlar ve öteki tüm alemlerden üstün kılan ve ek olarak isminden de anlaşılacağı suretiyle kitabımızın konusunu oluşturan BEYİN. Şuna kati inanırım: bu kitabı, data birikimi hangi seviyede olursa olsun kim okusa devasa yükseklikte bir haz alacak, zihninde başka başka yolculuklara çıkacak, adını ilköğretim sıralarından beri duyduğumuz bazı büyük insanların yaşamlarının belli kesitlerine tanıklık edecek, daha ilkin asla girmediği denizlerde kulaç atacaktır. En önemlisi de beynimizin içinde daha ilkin asla deneyimlemediği benzeri olmayan bir gezintiye çıkacaktır.
Kitapla karşılaşmam şöyleki oldu, tıp 2. derslik öğrencisiyim ve 3 hafta kadar ilkin sinir komitesine giriş yaptık. Benim de beyne olan ilgim bu şekilde başladı. O ilk hafta kütüphanede beyinle ilgili bir kitap aramaya çıktım. Beyni daha yakından tanıyacağım, bilimsel bir şeyler, derslere ilgimi daha da arttıracak bir şeyler. Ne aradığımı tam bilmiyordum fakat sanırım bulabileceğim en mükemmel kitaplardan birini buldum ve şu anda o kitabın incelemesini yazıyorum.
Bu incelemem aceleye geldiği için (şu an mecburi olarak katıldığım bir piknikteyim, kitabı demin bitirdim. Vakti boş geçirmemek için incelemeyi elden çıkarayım dedim) yazarla ilgili detaylı bir araştırma yapmış olup yazamıyorum maalesef. Sadecd şunu söyleyebilirim ki işini azimle meydana getiren başarı göstermiş bir nörobilimci ve nörobilime de ziyadesiyle katkıları olmuş, bu bilim branşının bugün olduğu yere gelmesinde oldukca emek sarf etmiş birisi. Zaten gönül isterdi ki bu kitabı yine okuyup daha sıhhatli bir yorum yapabileyim fakat hem vaktimin sıkışıklığından hem de okunmayı bekleyen onlarca kitabım olduğundan bu şimdilik mümkün değil.
Kitapta beyin ile ilgili yapılmış bir çok araştırmanın netice ve çıkarımlarını okuyacaksınız. 6 bölümün her birinde kendinize katacak bir şeyler bulacaksınız. Okuduğunuz süre süresince sürekli yeni şeyler öğreneceksiniz. Beyin kafatasınızın içindeki kırılgan bir organ olmaktan çıkacak bu muhteşem yapıyı daha yakından tanıyacaksınız. Her birimizin kafasında, şimdiye kadar tasarlanmış tüm bligisayarlar, işletimlerden daha karmaşık, daha sistemli, daha mükemmel tasarlanmış bir organizma var. Umarım benim yaşadığım heyecanı siz de yaşarsınız.
İçerikle ilgili her zamanki benzer biçimde oldukca güzel bir yazı yazamayacağım fakat yaratıcı beyinle ilgili merakı olan, araştırmalar yapmayı, bir şeyler okumayı isteyenler için oldukca güzel bir yol gösterici kaynak olacaktır. Tarihte iz bırakmış Da Vinci, Einstein, Mozart, Michelangelo benzer biçimde pek oldukca dahinin yaşamları ve beyinlerinin işleyişiyle ilgili aydınlatıcı pek oldukca şey okuyacaksınız.
Kitapta yazarın şöyleki bir cümlesi var: “Genlerin moleküler düzeyde yaratıcı beynin yaratılmasını nasıl etkilediğine dair şuan HİÇBİR ŞEY söyleyemiyoruz.” Bu cümle bence kitaptaki en çarpıcı cümlelerden biriydi. Burayı okurken şöyleki düşündüm. Biz galiba ulaşım sektörü için arabaların daha buluş edilmediği, uzun yolların at, eşek, deve benzer biçimde hayvanlarla aşılmış olduğu bir periyodu nörobilim için yaşıyoruz. Şu sebeple kitap, satır aralarında devamlı beyinle ilgili aslen ne kadar azca şey bilindiğini yüzünüze vuruyor. Tabi beyne yönelik bu şekilde kapsamlı emek harcamalar yapılmaya başlanalı oldukca olmuyor bunu da unutmamak lazım. Nörobilimin köklü bir geçmişi yok, daha taze bir bilim dalı. Umarım çalışmaların ilerlediği, gizemlerin çözüldüğü dönemlere ucundan da olsa yetişiriz. (bahar)


Yaratıcı Beyin PDF indirme linki var mı?


Nancy C. Andreasen – Yaratıcı Beyin kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Yaratıcı Beyin PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nancy C. Andreasen Kimdir?

Psikiyatrist Nancy Andreasen 1938 senesinde Amerika, Lincoln’de dünyaya geldi. Anaokulundayken meydana getirilen IQ testinde “dahi” diye deklare edildi. Yaşıtlarından daha ileri düzeyde olan minik kızlarıyla gurur duyan ailesi, kadının toplumsal görevi hakkında tutucu görüşlere sahipti. En büyük arzuları, Nancy’nin doğru bir erkeği bulup yuva kurmasıydı. Ancak, minik Nancy’nin başka arzuları vardı.

Akşam yemeklerinde sorulan, “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” benzer biçimde sorulara “Amerika’nın ilk hanım başkanı olmak isterim” yanıtını veren Nancy, büyüdükçe değişik seçimler hayata geçirmeye başladı: Doktora yapabilir ve bir üniversitede profesör olabilirdi. Bir edebiyatçı ya da ozan olabilir ya da gazeteci olup büyük bir gazetede dış haberler muhabiri olarak çalışabilirdi.

Yirmilerine yaklaştığında ailesinin ikazları genç Nancy’nin kulaklarında yankılanıyordu: “Nancy doktora yaparsan kimse seninle evlenmek istemez.” “George oldukca hoş bir delikanlı, onunla evlenip yuva kurabilirsin.”

Nancy yoluna kararlılıkla devam etti. Ilkin Harvard’a, sonrasında da bir Fulbright bursuyla Oxford’a kaçıp evden ayrıldı. Ardında, gözü yaşlı bir anne bıraktı.

Sonraları Nancy, hem iyi bir anne hem de iyi bir hekim olabildiğini kanıtlayınca, anne ve babası onunla gurur duydu. Ölümünden birkaç gün ilkin babası Nancy’e şöyleki dedi: “Paçandan tutmak için elimizden geleni yaptık fakat sen asla vazgeçmedin. Yarışı kazanmaya emin genç bir kısrak gibiydin. Her şeye karşın başardın.” Babası Nancy’nin sırtındaki o ağır suçluluk duygusunu işte bu sözlerle kaldırıp attı.

Bilim ve tıbba duyduğu kadar sanata ve edebiyata da ilgi duyan Nancy, doktorasını İngiliz Rönesans edebiyatı üstüne yapmış oldu. Mesleksel yaşamını tıp ve beyin araştırmalarına izleyeceği yolu göstermeye karar vermeden ilkin, üniversitelerde İngiliz edebiyatı öğretim görevlisi olarak çalıştı. Shakespeare ve Sofokles’i bilim dergilerini okumuş olduğu kadar zevkle okudu. Tiyatro ve dansa tutkuyla bağlandı. 1940’larda ozan Paul Engle tarafınca kurulan ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yaratıcı yazarlık alanında doktora derecesi veren ilk program olan Iowa Yazarlar Emek harcama Grubu çevresiyle içli dışlı oldu. Yaratıcı insanların psikolojisine olan ilgisi o zamanlar başladı. Bu iki data alanını bütünleştirme fırsatını, Iowa’da üç yıl İngilizce okuttuktan sonrasında tıp okumaya karar verdiğinde elde etti.


Nancy C. Andreasen Kitapları – Eserleri

  • Yaratıcı Beyin
  • Cesur Yeni Beyin
  • Psikiyatriye Giriş Ders Kitabı


Nancy C. Andreasen Alıntıları – Sözleri

  • Zihnin yeri kendisidir ve kendi içinde cennetten cehennem, cehennemden aden yaratabilir.
    John milton, paradise lost (yitik aden) (Cesur Yeni Beyin)
  • Hayat söylediğin ne ki :
    Yürüyen bir gölge , bir zavallı kukla bu sahnede.
    Bir saat boy gösterip , boyun kırıp gidecek ,
    Bir daha da duyulmayacak artık sesi.
    Bir aptalın anlattığı bir masal bu :
    Kuru gürültüler , deli saçmalarıyla dolu. (Yaratıcı Beyin)
  • Nörobilimciler beynin plastik bulunduğunu söylerken, polimerleri kast etmez. Beynin müthiş derecede tepki veren, uyum sağlama kabiliyetine haiz ve sonsuza kadar değişen bir organ bulunduğunu anlatmak ister. Uyum sağlaması ve değişime, içine girmiş olduğu çevrenin talep ve baskılarına verdiği tepkiler yöntemiyle olur. (Yaratıcı Beyin)
  • Beden yapısına nazaran değişebilecek ölçümler göz önüne alınmış, ona nazaran oranlandığında aynı netice alınmıştır (mesela, uzun boyluların beyni büyüktür fakat bu, uzun boyluların akıllı olduğu anlamına gelmez. (Cesur Yeni Beyin)
  • Occipital loblar görüş, temporal loblar işitsel idrak etme ve dil, parietal loblar uzamsal idrak etme ve dil, frontal loblarsa soyut fikir, planlama ve hafızanın belli türleri benzer biçimde “yönetici fonksiyonlarla ilişkilidir. Lobların, ek olarak, daha azca uzmanlaşmış olan bağlantı korteksleri (association cortex) vardır; buralarda daha hususi fonksiyonlardan birçoğu aynı anda bir araya getirilebilir (doğrusu, “birleştirilir”).
    Bu lobların yüzeyinde sinir hücresi tabakaları, doğrusu nöronlar vardır. Nöron beyinde iletişimi elde eden temel ünitedir. (Yaratıcı Beyin)
  • Yaratıcılık tohumlarının filizlenmesini önleyen etkenler ırkçılık, önyargı, yoksulluk, savaşlar, eğitimsizlik ve daha birçoğunu da içeriyor. Bize verilen armağanları boşa harcamayı göze alamayız. Yaratıcı doğamızın iyi mi besleneceğini öğrenmek zorundayız. Bu nedenle, bu kitabı gelecekte oldukca daha fazlasının gelişimine destek olması ümidiyle, geçmişteki yitik dehalara adamayı seçtim. (Yaratıcı Beyin)
  • Şimdiye kadar kim bilir kaç dâhi dünyaya gelen fakat eğitim yetersizliğinden bu armağanın farkına varamamıştı. (Yaratıcı Beyin)
  • Zihin ve beyin arasındaki ikilem, insanların yanlış anlaşılıp yanlış tedavi edilmesine yol açmış olduğu için, mevcut
    ikilemlerin en kötüsüdür; hastalığı ‘zihinsel’ ve ‘bedensel’ yada ‘nörolojik’ olmak suretiyle iki karşıtlığa
    ayrıştırmaktadır. ilki yaftalanırken ikincisi belli bir saygı ile ele alınmaktadır. Daha sonrasında bu yafta toplumsal ve
    ekonomik ayrımcılık haline gelmektedir. işe okula müracaat meydana getiren insanlardan sual kağıtlarında
    tamamlamaları istenen sorulardan biri de zihinsel bir hastalık geçirip geçirmedikleridir. Aynı sual, sürücü
    ehliyeti alırken, orduya başvurulduğunda ve sigorta işlemleri esnasında da sorulmaktadır. Bu örneklerde sıhhat
    hakkında data derlenmesi elbet gerekmektedir. Sorun, tamamen zararsız ruhsal bir hastalık sebebiyle
    insanların dışlanmasına yol açabilecek suni nitelikli zihin ve gövde ikiliğidir. (Cesur Yeni Beyin)
  • Esin bir şiirin başlangıcı ve nihai amacıdır. Şairin aklına gelen ilk ve sonunda sözcüklere dökmeyi başarabildiği son olarak fikirdir. Bu başlangıç ve bitiş çizgisi içinde sıkıntılı bir yarış, alınteri ve zahmetli bir emek harcama vardır. Paul Valery’in bir şiirin ” une ligne donnée” sinden bahseder. Şaire Tanrı ya da tabiat tarafınca tek bir mısra verilir, geriye kalan tek başına keşfetmesi gereklidir.
    Stephen Spender (Yaratıcı Beyin)
  • Fikir genel anlamda oldukca süratli ve oldukca boyutlu olarak hareket ediyor. Çözüm beklenmedik aniden geliyor. Fikirler kuluçkaya yatmış olduğu bir “istirahat döneminden” sonrasında gelebiliyor ve aniden köklenip filiz veriyor. Neil Simon’un omuzunda oturan esin perisi “ilham almak” olarak deneyimleniyor. (Yaratıcı Beyin)
  • Birisi ‘anksiyete hissi’nden bir emare olarak söz ettiğinde bir çok insanoğlunun ilk sorusu “gerçek mi yoksa ruhsal
    mi” olduğudur. Soru, “zihinsel mi bedensel mi” diye çeviri edilebilir; bedene mi ruha mı bağlı… zihne mi
    beyne mi bağlı… (Cesur Yeni Beyin)
  • Gen açısından “kendinden başka” her şey ‘genetik olmayan’ dır ve kim bilir bu bakış açısıyla tek doğru da budur. Çevresindeki ısıdan hücre içi beslenmeye varana dek gen, her şeyden etkilenir; onu taşıyan sahibinin içtiği tek şişe bira bile geni etkilemeye yetmektedir. (Cesur Yeni Beyin)
  • İnsanoğlunun kendiyle ve kaderiyle ilgili kavgası devamlı teknik aşama kaydetmelerin ana konusu olmalıdır… Böylece zihnimizin yaratıları insanoğluna nalet yerine refah getirecektir.
    (Albert Einstein) (Cesur Yeni Beyin)
  • Bach ailesi, ailelerde yer edinen yaratıcılığa bir ihtimal en kuvvetli örnektir. Yaratıcı aile fertleri, 1500’lerden başlayıp 1800’lere kadar devam eden sekiz nesillik bir döneme yayılır. En büyükleriyse, elbet Johann Sebastian Bach’ti. Ama onun haricinde, Bach ailesinde yirminin üstünde tanınmış müzisyen vardı. Galton’ın Hereditary Genius’unda özetlenen öteki aileler içinde ressamlar olarak Bellini’ler, Van Eyck’ler ve Titian’lar; şairlerden Coleridge’ler ve Wordsworth’ler, romancılarda Bronte’ler vardır. Galton başka örnekler de vermiştir, fakat bu aileler en tanınmış olanlarından birkaçı. (Yaratıcı Beyin)
  • Dendritlerin her biri spina isminde olan minik dikenimsi uzantılarla data alışverişi kapasitesini artırır. Spinaların üstünde sinaps bulunur (Yunanca synaptein, birbirine bağlamak anlamına gelir). Sinaps sinir hücrelerinin birbirine bağlanıp bilgiyi ileri geri yolladıkları ayrı noktalardır. Beynin hem yakın, hem de uzak bölgeleriyle olan bağlantı, “beynin emek vermesi” için oldukca önemlidir. Bu bağlantı, ek olarak, hücreler içinde “yalıtılmış kablo” görevi gören ve birçok sinapsa ulaşan akson terminallerine bölünen uzantılar, doğrusu aksonlarla da sağlanır. (Yaratıcı Beyin)
  • gen de, beyin benzer biçimde, “esnek”tir. Genler “çevre”nin tesiri altındadır ve çevre etkisiyle davranışları değişebilmektedir (Cesur Yeni Beyin)
  • Bir şeytan, doğuştan bir şeytan, doğasına
    Çevrenin asla sokulamayacağı! İnsani tüm acılarımın,
    Hepsinin, hep beraber, içinde tamamen kaybolduğu!
    William Shakespeare (Yaratıcı Beyin)
  • Felsefe, siyaset, şiir ve sanatta öne çıkmış olanları hepsi melankoliye eğilimli insanlardır.
    Aristo, Problemata
    Deli, âşık ve ozan,
    Hepsi aynı hayalden beslenir.
    William Shakespeare, Bir Yaz Gecesi Rüyası
    Büyük dehalar elbet çılgınlığa yakındır:
    Ve aralarındaki sınırı oldukca ince duvarlar çizer.
    John Dryden, Absolom ve Achitopel
    “Uzaylı yaratıklar tarafınca dünyayı kurtarmak suretiyle görevlendirildiğinize iyi mi inanabildiniz?”
    “Şu sebeple doğaüstü varlıklara ilişkin fikirler de matematikle ilgili fikirlerin geldiği şekilde geldi, o yüzden ben de ciddiye aldım.”
    Sylvia Nasar, Akıl Oyunları (Yaratıcı Beyin)
  • Pek azı kendini Coleridge’nin tanımladığı anlamda birer “duygusal” olarak tanımlasa da, nörobilimcilerin bir çok, gene de, Kubla Khan’ın şu son dizelerinin ruhunu ve anlamına kavrayabilmektedir…
    Ve yum gözlerini yüce bir korkuyla,
    Şu sebeple o çiçek aslı ile beslenmiş,
    Ve içmiş Cennet’in sütünü.
    Çoğumuz kendimizi bir Xanadu arayışı içinde hissederiz. Her sabahleyin tekrardan kalkıp dünyadaki en garip yaratığa ilişik en garip organı inceleyebilme ve bilimin şimdiye kadar sordurulmuş olduğu en garip soruları sorabilme ayrıcalığına sahibizdir. Aslında bizde her gün çiçek aslı ile beslenme ve aden sütünden içme şansına sahibiz. (Yaratıcı Beyin)
  • İşin güldüren yanı, kibar ve derli toplu bir insanoğlunun zihninden geçen düşüncelerin ne denli iğrenç olabileceğidir. (Cesur Yeni Beyin)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
papaz büyüsü Hosting Nilüfer kombi servisi toptan çakmak
Gamdom deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler