Eğitim

Maria Bir Melekti – Fırat Ceweri Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Maria Bir Melekti – Fırat Ceweri Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Maria Bir Melekti kimin eseri? Maria Bir Melekti kitabının yazarı kimdir? Maria Bir Melekti konusu ve anafikri nedir? Maria Bir Melekti kitabı ne konu alıyor? Maria Bir Melekti PDF indirme linki var mı? Maria Bir Melekti kitabının yazarı Fırat Ceweri kimdir? İşte Maria Bir Melekti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Fırat Ceweri

Çevirmen: Muhsin Kızılkaya

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051418919

Sayfa Sayısı: 125


Maria Bir Melekti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Gece yarısı kapımı çaldı. Uyuyordum. Pijamayla kalkıp kapıyı açtım ona. Titriyordu. Yüzü sapsarıydı. Yavaşça kolunu tutup içeri çektim. Tek gözlü evimin tek sandalyesine oturttum. Ben de karşısına, yatağıma oturup ona baktım. Gömleği kanlar içindeydi. Merakla sormuş oldum: “Daniel, ne oldu?” Ilkin yanıt vermedi, sanki suali ona sormamışım benzer biçimde. Gerçekten o Daniel değildi, bakışları ölüydü. Sanki gerçeğinden uzaklaşmış, başka bir kalıba bürünmüştü. Tekrar sormuş oldum: “Daniel, başına ne geldi?”

Daniel’in başına neler geldiğini, iyi mi bir ruh hali içinde kaybolan benliğini aradığını, travmalarıyla boğuşurken hayatındaki iki hanımdan birinin göğsüne saplanan bıçağın her şeyi iyi mi değiştirdiğini gösteriyor Firat Cewerî. Göstermekle kalmıyor; çarpıcı şekilde hissettiriyor. Derin bir his bu, ferdin iç dünyası irdelenirken toplumsallığın asla kaybolmadığı ima ediliyor Maria Bir Melekti’de.

Cewerî, Daniel’in şahsında 12 Eylül cehennemini, Kürt ve Ermeni sorununu, sürgünlük yaşamını ve aidiyetin esaslı sorularını, edebiyatı ve estetiği asla dikkatsizlik etmeden ustalıkla işliyor…

(Tanıtım Bülteninden)


Maria Bir Melekti Alıntıları – Sözleri

  • ”Ona alışmıştın, seni hayata bağlamış, yaşamının bir parçası haline gelmişti. Sadece yaşayanlar insanoğlunun yaşamının bir parçası haline gelmez. Bazen bir alet, bir giyecek, bir ev, bir kedi insanoğlunun yaşamının ortağı olup anlam ifade etmeyen hayatına bir anlam katabilir.”
  • ”Daniel’e yaptıkları işkence bizimkinden de kötüydü. Müslüman olmadığı için daha oldukça üstüne gittiler. Hatırlıyorum, gözbağını çözüp, işkence yaptıkları büyük salonun ortasına attılar. O sırada üstüne atılıp onu cellatların elinden kurtarmak geldi içimden fakat buna cesaret edemedim. Kısa boylu tıknaz olan cellat bağırarak ona, ”Ya, ya sünnetsiz gavur seni, göreceksin şimdi başına neler getireceğiz.” dedi.
    Başına neler getireceklerini biliyorduk. Bize yaşattıklarının yarısını yaşatsalar eğer, bu anlama gelir ki sakat bırakacaklardı onu. Ama sen de biliyorsun, amaçları bizim bedenimizde yara açmak değildi, onların amacı oklarını kalbimize saplayıp, ruhumuzda derin yaralar açmaktı. İlk yara, büyük celladın Daniel’e indirdiği tekme sonucu kafasından üzerimize sıçrayan kanla oluşmadı. Bu hoş geldinizin başlangıcıydı.” (Sayfa: 89)
    *****
    ”Gelip Daniel’in önünde durdu, ilkin yukarıdan baktı ona, sonrasında bakışlarını, ellerini bitiştirmiş, başları önlerine eğik bir halde emirlerini bekleyen tutsakların üstünde gezdirdi, hemen sonra da bakışlarını yeniden Daniel’in üstüne çevirdi. Sanki birazcık sonrasında elindeki bıçakla boynunu kesecek benzer biçimde duruyordu. Ama yapmadı, elini kemeri daha ilkin çıkartılmış olan Daniel’in pantolonuna attı, diz çöküp aşağı indirdi. Hâlâ ne yapacağını bilmiyorduk. Donunu da indirdi. Orada hepimizin içinde anadan üryan kaldı. Utancından elleriyle apış arasını kapattı. Hâlâ incecik bir kan sızıyordu orasından. Geniş omuzlu cellat yavaşça ellerini orasından çekti. Daniel kafasını kaldırıp bakışlarını üzerimizde gezdirdi. Yardım istiyordu. Ama hiçbirimizin kendisine yardım edemeyeceğimizi biliyordu. Sanırım çarmıha gerilmiş İsa’yı getirdi aklına. Kendisine yardım edemeyen İsa onun imdadına yetişti, asla olmasa güç verdi ona, kendisini güçlü hissetti. Ama cellat eliyle penisini tuttu, tutsaklara göstermek amacıyla salladı ve kahkahalarla güldü: ”Bakın şu günahkâra dikkat edin.! Belki de aranızda bunlardan oldukça var. Ama Allah’ın izniyle hepinizi doğru yola getireceğiz.”
    Bu kez sol elinin baş ve işaret parmaklarını cımbız benzer biçimde kullanarak penisindeki deriyi çekti ve sağ elindeki bıçağı salladı. Derisi celladın elinde kaldı, kanı etrafa dağıldı. Daniel yere yığılıp bayıldı. Hepimiz öldü sandık. Seneler sonrasında hep aynı şeyi tekrarladı: ”Keşke o gün ölseydim de yeniden ayağa kalkmasaydım.”..”
  • ”İnsanlar yaşarken birbirlerini üzüp kırsalar da, yeniden barışabilirler, barışmazlarsa da yaşam ellerinden meblağ her birini bir yola sevk eder sonunda. Ama ölüler için mezardan başka yol yok.”
  • “Gece yarısı kapımı çaldı. Uyuyordum. Pijamayla kalkıp kapıyı açtım ona. Titriyordu. Yüzü sapsarıydı. Yavaşça kolunu tutup içeri çektim. Tek gözlü evimin tek sandalyesine oturttum. Ben de karşısına, yatağıma oturup ona baktım. Gömleği kanlar içindeydi. Merakla sormuş oldum: “Daniel, ne oldu.?” Ilkin yanıt vermedi, sanki suali ona sormamışım benzer biçimde. Gerçekten o Daniel değildi, bakışları ölüydü. Sanki gerçeğinden uzaklaşmış, başka bir kalıba bürünmüştü. Tekrar sormuş oldum: “Daniel, başına ne geldi.?”
    *
    Daniel’in başına neler geldiğini, iyi mi bir ruh hali içinde kaybolan benliğini aradığını, travmalarıyla boğuşurken hayatındaki iki hanımdan birinin göğsüne saplanan bıçağın her şeyi iyi mi değiştirdiğini gösteriyor Firat Cewerî. Göstermekle kalmıyor; çarpıcı şekilde hissettiriyor. Derin bir his bu, ferdin iç dünyası irdelenirken toplumsallığın asla kaybolmadığı ima ediliyor Maria Bir Melekti’de.
    *
    Cewerî, Daniel’in şahsında 12 Eylül cehennemini, Kürt ve Ermeni sorununu, sürgünlük yaşamını ve aidiyetin esaslı sorularını, edebiyatı ve estetiği asla dikkatsizlik etmeden ustalıkla işliyor..
  • Onların derdi kişiliğimizi bitirmekti. Yaptıkları, hareketleri, işkenceleri, söz ve eylemleriyle zehirli iğneyi iliklerimize batırmak istiyorlardı.
  • ”Ölüm uykusundan daha derin bir uyku yoktur. Belki daha huzurlusu da.. Huzursuzluk, ölünün ardında kalanların payına düşer.”
  • Huzursuzluk, ölünün ardında kalanların payına düşer..
  • Huzursuzluk, ölünün ardında kalanların payına düşer.
  • Senin için atan o kalbin durmasına niçin sebep oldun ?
  • Sebep, sebep, sebep!
    Hayatta her şey, başka bir şeyin sebebidir.


Maria Bir Melekti İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Fırat Cewerî bunca azca okunmayı hak etmiyor, okunmalı..: Evet, Canım Kardeşim.!
*
”Dünyanın en garip mahlukusun şu demek oluyor ki,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da garip.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm benzer biçimde eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor fakat —
kabahatın bir çok senin, canım kardeşim.!”
*
Nâzım Hikmet Ran (Seher)

Yazarın okuduğum üçüncü kitabı oldu. Kitap 2 bölümden oluşuyor, oldukça büyük acıların, işkencelerin anlatıldığı son kısmı okumak oldukça zor oldu benim için. Yine de mevzu iyiydi ve oldukça akıcıydı.
Aşağıdaki kısım spoiler olabilir.
Anladığım kadarıyla yazarın bıçakla öldürme mevzusunda bir takıntısı var, başka türlü bir izahını yapamadım bu durumun. (Umut)


Maria Bir Melekti PDF indirme linki var mı?


Fırat Ceweri – Maria Bir Melekti kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Maria Bir Melekti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Fırat Ceweri Kimdir?

1959 senesinde, Mardin’in ilçesi Derik’te dünyaya geldi. Kürt yazar, çevirmen ve gazeteci. Fırat Cewerî, Kürt edebiyatının ve dolayısıyla dilinin mühim yazarlarından biri. Genç yaşlarda edebiyatla ilgilenmeye başladı. Edebiyat tarihçiliği ve çevirmenlik benzer biçimde alanlarda da eserler vermiş genç bir edebiyatçı. Son dönem Kürt edebiyatına damgasını vuran Nudem dergisini senelerce sırtlayan bir edebiyat emekçisi. Aynı adlı yayınevini yaşatan direngen bir irade. Fırat Ceweri, asli kimliği olan öykücülükte ise naif uçları deneyen bir yazar. Pek oldukça dile çevrilen öykülerindeki naif hava, onun özgünlüğü olarak öne çıkmakta. 1980 senesinde İsveç’e gitti. Halen yaşamını İsveç’te sürdürmekte.


Fırat Ceweri Kitapları – Eserleri

  • Birini Öldüreceğim
  • Kevoka Spi
  • Ez E Yeki Bikujim
  • Lehi
  • Geç Bir Sonbahardı
  • Maria Bir Melekti
  • Li Mala Mîr
  • Solgun Romans
  • Girtî
  • Maria Melekek Bû
  • Gotinen Navdaran
  • Çiroka Malbata Evdo
  • Derza Dilê Min
  • Romanseke Çilmisi
  • Payiza Dereng
  • Mir Celadet Bedirhan’ın Evinde
  • Karadeniz Dalgaları
  • Pelen Deryaya Reş
  • Edebiyata Swedi – İsveç Edebiyatı
  • Antolojiya Çiroken Kurdi
  • Geç Bir Sonbahardı


Fırat Ceweri Alıntıları – Sözleri

  • Ez bê nan dikarim bijîm, lê ez nikarim bê azadî bijîm.
    Seîdê Norsî yê Kurdî (Gotinen Navdaran)
  • Çocuklar benzer biçimde hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum. (Solgun Romans)
  • “Te biçûkî pir feqîrî dîtibû, loma te nedixwest zarokên te jî wê faqîrîyê bibînin.”
    (Sen küçüklüğünde çokça yoksulluk görmüştün, o yüzden evlatlarının da bu yoksulluğu görmesini istemiyordun.) (Romanseke Çilmisi)
  • Sebep, sebep, sebep!
    Hayatta her şey, başka bir şeyin sebebidir. (Maria Bir Melekti)
  • Eger em tev mirov in
    Qey hin reben hin hov in?
    Hin xwedî zevî û erd
    Hin jî xwedî kul û derd
    Hin dimirin bi malî
    Hin kêf dikin sed carî (Çiroka Malbata Evdo)
  • Dengê hewarên min bi tenê çû dilê min. Min tenê ji dilê xwe re gazinên xwe gotin û xwest bi xwe dilê xwe haş bikim. (Payiza Dereng)
  • Eger em tev mirov in
    Qey hin reben hin hov in?
    Hin xwedî zevî û erd
    Hin jî xwedî kul û derd
    Hin dimirin bi malî
    Hin kêf dikin sed carî (Çiroka Malbata Evdo)
  • Eger em tev mirov in
    Qey hin reben hin hov in?
    Hin xwedî zevî û erd
    Hin jî xwedî kul û derd
    Hin dimirin bi malî
    Hin kêf dikin sed carî
    . (Çiroka Malbata Evdo)
  • “Kurd dihatin kuştin, Tirkên ku piştgiriya Kurdan dikirin dihatin girtin, lê dîsa Tirkiyeyê xwe mîna welatêkî demokratîk dide naskirin û dixwaze li dinyayê bi wî awayî were naskirin.”
    “Kürtler öldürülüyordu, Kürtlerin arkasında duran Türkler de tutuklanıyordu, fakat gene de Türkiye demokratik bir ülkeymiş benzer biçimde kendisini tanıtıp dünyada bu şekilde tanınmak istiyor.” (Pelen Deryaya Reş)
  • Di jîyana rastî de jî mirov xwe dixin gelek qaliban.Hin qalib wek qafesan in ,paşê nikarin jê derkevin. (Derza Dilê Min)
  • Em keçên xwe bidin xwendin. (Kevoka Spi)
  • “Di sala 1977an de pirtûkeke helbestan ya Cegerxwîn ketibû destê min. Wê pirtûkê dilê min şa kiribû, hêvî dabû min, zimanê min bi min şêrîn kiribû. Ew pirtûka Cegerxwîn bû sedema nivîsandina min ya bi Kurdî.” (Girtî)
  • Li ser gihandina xortan raweste, ji ber ku di vê riyê de xemsariyek dikare hebûna welêt mehû bike.
    Arîstoteles (Gotinen Navdaran)
  • Onların derdi kişiliğimizi bitirmekti. Yaptıkları, hareketleri, işkenceleri, söz ve eylemleriyle zehirli iğneyi iliklerimize batırmak istiyorlardı. (Maria Bir Melekti)
  • Tenêtî çiqasî nexweş bû. (Kevoka Spi)
  • ”Geminin kapısından içeriye gireceğimiz esnada Sezer Duru’yu gördüm. Elinde bir poşetle kapının önünde broşürler dağıtıyordu. Birini bana da verdi. Broşüre baktığımda, bunun bir gezim acentesinin reklamı bulunduğunu gördüm. Olduğum yerde şaşakaldım. Broşürü odama götürüp incelediğim vakit, bazı Türk yazarların fikir yapısı ve mantalitesi karşısında hayretlere düştüm. Dünya neyin ardında, onlar neyin ardında.? Sistemini eleştirip protesto etmeleri gerekirken, fail-i bilinmeyen şekilde öldürülen yazarların listesini dağıtmaları gerekirken, onlar kalkmış gezim broşürleri dağıtıyorlar. Kürt olan gazeteci ve yazarları bir kenara bıraktım, insan en azından Türk gazeteci ve yazarlar için başka bir bakış açısıyla sorunları değerlendirebilmelidir. Bu durumu oda dostum Özkan Mert’le de tartıştım. O da bana hak verdi.” (Karadeniz Dalgaları)
  • Bir hanımı köleleştirsen, kıymet vermezsen, kendinle eşit saymazsan ne yapar, başkaldırır, isyan eder ve isyanı da haklı bir isyan olur. (Geç Bir Sonbahardı)
  • “Musa Anter mirovekî mezin bû, ew ji bo biratiya kurd û tirkan qenc bû; ji kuştin û pasîfkrina mirovên qenc re kes di ser tirkan re tuneye.”
    “Musa Anter büyük bir insandı. Kürtlerin ve Türklerin kardeşliği için iyiydi; iyi insanları pasifleştirmek ve onları öldürmekte Türklerin üzerine kimse yoktur.” (Pelen Deryaya Reş)
  • ”Bu şehirde artık köylülerden ve yoksullardan başka asla kimse Kürtçe konuşmuyor, ”efendiler” Kürtçeyi terk etmiş. Bu şehrin adını alanlar, taşıdıkları bu adla böbürlenenler de bu dile kıymet vermiyorlar. Onun için yirmi beş yaşlarında görünen genç, mutlu bir edayla kafasını kaldırıp benimle Kürtçe konuşunca, aynı mutluluk benim de yüzüme yansıyor, gülümseyerek selamlıyorum onu.” (Birini Öldüreceğim)
  • … Em xerab in, xerab. Em dijminên hev in! Em mîna kew û tajiyê ne! Em dijminê qewmê xwe ne! Em xerab in!..
    Gava dipeyivî, ji hêrsan hemû laşê wî dilerizî. Piştî ku cigarek vêxist, dîsan peyva xwe domand:”Wan îro em peya tazî kirin, wê sibê jinên me tazî bikin. Ew ê li ber çavên me dest biavêjin namûsên me!”… (Girtî)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş