Dizi Haberleri

Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar Nelerdir ? Klinik Bulgular

Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar Nelerdir ? Klinik Bulgular HIV/AIDS Gonore (Bel Soğukluğu) Sifiliz (Frengi) Klamidya nedir

 Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar Nelerdir ? Klinik Bulgular

1-HIV/AIDS

2-Gonore (Bel Soğukluğu)

3-Sifiliz (Frengi)

4-Klamidya

HIV/AIDS

HIV (Human Immmunodeficiency Virus), Türkçe’de  İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan bir hastalık etkenidir. Virüs insan bağışıklık hücrelerine nüfuz ederek bağışıklık sistemini zayıflatır ve fırsatçı enfeksiyonların görülmesine niçin olur.

HIV Pozitif ne anlamına gelir?

HIV + (pozitif)  olmak, kişinin vücudunda İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü’nün bulunması anlamına gelir. HIV’in bağışıklık sisteminin zayıflaması ve fırsatçı enfeksiyonlara açık hale gelmesiyle karakterize bir kronik enfeksiyondur. Kişi hiçbir hastalık emaresi olmaksızın uzun seneler yaşamına devam edebilir.

AIDS ne anlamına gelir?

AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) HIV tarafınca oluşturulan, Türkçe’de “Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu” olarak adlandırılan bir hastalıklar tablosudur. Bağışıklık hücrelerinin yüksek düzeyde tahribatı sonucu fırsatçı enfeksiyonların ilerleyerek ciddi hastalık tabloları oluşturması durumudur. Yetersiz bağışıklık sistemi durumlarında ortaya çıkan bakteriyel, viral, mantarlara bağlı ya da protozoal enfeksiyonlara fırsatçı enfeksiyonlar adı verilmektedir. Erken tanı ve gelişen tedavi koşulları ile HIV pozitif kişiler AIDS dönemine geçmeden uzun seneler yaşayabilmektedir.

Bulaşma Yolları Nelerdir?

 İnsan immün yetmezlik virüsü, HIV,

HIV pozitif şahıs ile korunmasız (kondom kullanılmadan) meydana getirilen her türlü (oral, vajinal, anal) cinsel ilişki ile,

Ortak kullanılan ve HIV enfekte enjektör yada steril edilmemiş cerrahi malzemelerle

Enfekte kan ve kan ürünleriyle (Vatanımızda 1987 yılından itibaren, her kan ve kan ürününe lüzumlu testler yapıldıktan sonrasında hastaya verilmektedir.),

HIV pozitif anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum esnasında ya da doğum sonrasında emzirme ile bulaşabilmektedir.

Riskli Gruplar Kimlerden Oluşur?

Bulaş yolları değerlendirildiğinde:

HIV pozitif kişinin partneri olanlar,

Korumasız cinsel ilişkiye girenler,

Riskli temas öyküsü bulunan kişiler,

Damar içi madde bağımlılığı ve ortak enjektör kullanımı olanlar,

HIV pozitif gebelerin bebekleri risk altındaki grupları oluşturmaktadır.

HIV’in Bulaşmadığı Durumlar Nelerdir?

Dokunmak, tokalaşmak ve sarılmakla, gözyaşı, ter ve tükürükle, aynı yerde oturmak ve aynı havayı solumakla, aynı havuzu, tuvaleti saunayı ve duşu paylaşmakla, giysilerin ortak kullanılması ile tabak, çatal, kaşık bıçak ve bardak paylaşmakla, telefon kulaklığı ve kapı tokmağı ile sivrisinek, böcek sokması ve hayvan ısırması ile HIV bulaşmamaktadır.

HIV/AIDS Enfeksiyonunun Tanı Şekilleri Nelerdir?

HIV/AIDS enfeksiyonun tanısı hastalığa özgü laboratuvar testleri ile konulmaktadır.

HIV enfeksiyonunun seyri nasıldır?

Enfeksiyon belli evrelerle seyretmektedir. Virüs vücuda alındıktan 1-6 hafta içindeki ilk çoğalma döneminde HIV enfeksiyonuna özgü olmayan ve değişken emareler gösteren akut enfeksiyona niçin olmaktadır.

6-12 hafta içinde HIV’e karşı antikorlar gelişmektedir. Antikorlar hastalığın teşhisi açısından ehemmiyet taşımaktadır. Antikorlar gelişene kadar geçen sürede, kanda virüs mevcuttur ve hasta bulaştırıcıdır.

 Kişide hiçbir emare ve bulgunun olmadığı 6-13 yıl (averaj 8-10 yıl) devam eden Asemptomatik dönemde bulgu yoktur sadece şahıs bulaştırıcıdır.

Hastaların ilk kez doktora başvurmalarına yol açan emareler Erken Semptomatik Dönemde ortaya çıkar.  Bu dönemde HIV enfeksiyonuna özgü testler yapılarak tedaviye başlanmaktadır.

HIV enfeksiyonun son basamağı AIDS zamanıdır. Bu dönemde bağışıklık eksikliği iyice belirgin bir hale gelir, fırsatçı enfeksiyonlar yada bazı hususi tür kanserler ortaya çıkabilir. Bilhassa bu zamanda fırsatçı enfeksiyonların tanısı,  tedavisi ve önleyici tedavi önemlidir. 

İleri evreye gelmiş hastalarda, tedaviye karşın averaj 2 yıl içinde yeni bir AIDS göstergesi hastalığın ortaya çıkışı engellenememektedir.

HIV’in Tedavisi Nasıldır?

HIV enfeksiyonunda virüsü ortadan kaldıran bir tedavi hemen hemen yoktur sadece virüsün çoğalmasını denetim eden ilaçlar vardır.  Bu ilaçlar, hastalığın kati tedavisini sağlamamakla beraber virüsün vücutta çoğalmasını denetim altına alarak bağışıklık sisteminin zayıflamasını önlemekte ve AIDS tablosunun ortaya çıkışını engellemektedir.

Tertipli Takip ve Tedavi Neden Önemlidir?

Tedaviye erken dönemde başlanması, tertipli takip ve tedavi ile bulaşın engellenmesi, kişinin yaşam süresinin uzaması, yaşam kalitesinin artması, HIV ile ilişkili hastalık ve ölümlerin azaltılması sağlanabilmektedir. Ayrıca doğumdan ilkin anneye ve doğum sonrası bebeğe uygulanan koruyucu tedavi ile anneden bebeğe HIV bulaş büyük seviyede önlenebilmektedir.

HIV/AIDS enfeksiyonundan Korunma yolları nedir?

HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır. Korunma önlemleri tedaviden fazlaca daha etkili ve ucuzdur.

Cinsel yolla bulaştan korunma için;

Güvensiz ve korunmasız cinsel temastan kaçınılması,

Tek eşlilik,

Cinsel ilişki esnasında kondom kullanılması gerekmektedir.

Kan yolu ile bulaştan korunma için

Taraması yapılmış HIV(-) kan ve kan ürünlerinin kullanılması,

(Kan ve kan ürünleri ile olan bulaşmaya karşı korunma amacı ile 1987 yılından beri vatanımızda kan ve kan ürünleri HIV yönünden kontrol edilmektedir. Organ ve doku nakilleri öncesinde lüzumlu testlerin yapılması HIV geçiş riskini en aza indirmektedir.)

Tek kullanımlık steril enjektör ve cerrahi malzemelerin kullanılması,

Ortak enjektör kullanımından kaçınılması gerekmektedir.

HIV (+) gebeden bebeğe bulaşın önlenmesi için,

Uygun tedavi ve takibinin yapılması, doğumun sezaryan şeklinde planlanması,

Doğumdan ilkin anneye ve doğum sonrasında bebeğe ilaç tedavisi başlanması,

Annenin bebeğini emzirmemesi gerekmektedir.

Gonore (Bel Soğukluğu)

Gonore cinsel yolla bulaşan yaygın hastalıklardan biridir. Etkeni Neisseria gonorrhoeae olup bilhassa üreme sisteminin serviks (rahim ağzı), rahim, tüpler ve üretra (idrar yolları) şeklinde sıcak ve nemli bölgelerinde kolayca çoğalabilmektedir. Ayrıca ağız, boğaz, göz ve anüs bölgelerinde de saptanabilmektedir.

Nasıl Bulaşır?

Gonore; penis, vajina, ağız ve anüs temasıyla bulaşabilmektedir. Hastalığın anal yada oral yolla da bulaşabilmesi sebebiyle eşcinsel ilişkilerde de taşınması söz mevzusudur. Gonore hastaları partnerleri ile beraber tedavi edilmezse hastalık yine bulaşabilmektedir. Ayrıca hastalık; hamile anneden çocuğa vajinal doğum esnasında geçebilmektedir. Neisseria gonorrhoeae’nin hela kağıdında 3 saat, klozet kenarında ve havluda 24 saate yakın yaşayabildiği de bildirilmiştir.

Gonore kalıtsal bir hastalık değildir.

Kimler Riskli Gruptadır?

Cinsel olarak etken olan hepimiz gonore olabilir. Gonore enfeksiyonu olan kişinin partneri olanlar, korumasız cinsel teması olanlar,  gonoresi olan gebelerin bebekleri risk altındaki grupları oluşturmaktadır.

Belirtileri Nelerdir?

Erkekte şüpheli cinsel temas sonrası 2-7 gün içinde akut pürülan üretral akıntı ve dizüri şikâyetleri ile üretrit gelişir.

Kadında mukopürülan servisit, anormal vajinal akıntı, cinsel ilişki sonrası kanama şeklinde şikâyetlerle ortaya çıkabilir, sadece tablo çoğunlukla asemptomatiktir.

N.gonorrhoeae yeni doğanlarda ve nadiren yetişkinlerde konjonktivite de niçin olabilir.

Tüm gonokokkal enfeksiyonların % 0.5-1’inde sistemik yayılma olasılığı vardır. Bunun sonucunda artrit, cilt lezyonları, endokardit, menenjit gelişebilir.

Kadınlar ve eşcinsel erkeklerde faringeal ve anorekral enfeksiyonlar ender değildir.

Erkek genital bölge enfeksiyonlarının ortalama %10’unda hiçbir emare gözlenmemektedir. Ancak, bazı erkeklerde semptomlar, bulaşma sonrası 2-5 gün içinde belirgin hale gelebilirken bu süre 30 günü de bulabilmektedir.

Puberte öncesi kızlarda cinsel istismara bağlı olarak vulvo vajinit gelişebilir.

Gebelikte endometrit ve salpenjite niçin olabilir. Gonore peritonit sonucu infertilite ya da ektopik gebelik şeklinde ciddi komplikasyonlara niçin olabilir. Gonore taşıyan hamile hanımlarda, doğum esnasında bebeğe bakteri bulaşabilmektedir. Bu durum bebekte; körlüğe, eklem yada kan enfeksiyonuna niçin olabildiğinden enfeksiyon saptanan vakalarda tedaviye başlanarak komplikasyon riskinin azaltılması hedeflenmektedir.

Klinik Bulgular:

Erkekler: Bazı hastalarda semptom görülmemektedir.

İdrarda yanma

Penisten beyaz, sarı yada yeşil akıntı

Testislerin şişmesi ve ağrıması

Kadınlar: Bir çok hastada semptom görülmemektedir.

Vajinal akıntıda artma

İdrarda yanma ve ağrı

Adet dönemleri içinde kanama

Kadın genital bölge enfeksiyonlarının ortalama %50’sinde emare gözlenmemekte yada hafifçe seyretmektedir. Semptomların gözlendiği vakalarda bile gonore belirgin olarak teşhis edilememektedir. Gonore taşıyan hanımlarda semptomlar gözlenmese de ciddi komplikasyon (yan tesir) riskleri bulunmaktadır.

Anal bölge enfeksiyonlarında semptom gözlenmeyebilmekte ya da anal kaşıntı, ağrı, kanama ve ağrılı bağırsak hareketleri şeklinde emareler ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca boğaz bölgesindeki enfeksiyonlarda semptom gözlenmezken bazı vakalarda ağrı olabilmektedir.

Tanısı Nasıl Konur?

Tanı amaçlı çeşitli laboratuvar testleri vardır. Enfekte olmuş bölgelerden (rahim ağzı, üretra, rektum, boğaz) sürüntü alınır ve laboratuvara gönderilir. Rahim ağzı ve idrar yollarındaki enfeksiyonlarda ilk idrar örneği kafi olabilir. Bu bölgelerden alınan sürüntülerden hazırlanan yaymalar gram boyasıyla boyanarak mikroskop altında bakteriler aranır. Bu kontrol yöntemi bayanlara gore erkeklerde daha iyi netice verir.

Tedavisi Nasıldır?

Çeşitli antibiyotikler ile gonore başarıyla tedavi edilir. Fakat ilaçlara dirençli bakteri tiplerinin ortaya çıkışıyla tedaviler güçleşmiştir. Birfazlaca hastada gonore ile klamidya enfeksiyonu beraber bulunur. Tedavide her ikisine yönelik antibiyotikler beraber verilir. Gonoresi olan kişilerin öteki cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar yönünden de araştırılması gerekir. Verilen tedavinin sonuna kadar kullanılması önemlidir. İlaç tedavisi ile enfeksiyon sona erse de oluşan kalıcı hasarlar geçmez.

Gonoresi tedavi edilmiş kişiler enfekte kişilerle temas sonrası  yine hastalanabilirler. Tedaviye karşın emareler devam ediyorsa kişinin yine hekimine başvurması gerekir.

Çocuklarda gonore çeşitli antibiyotikler ile başarıyla tedavi edilir. Fakat ilaçlara dirençli bakteri tiplerinin ortaya çıkışıyla tedaviler güçleşmiştir.

Tedavi edilmeyen gonore, hanımlarda ve erkeklerde fazlaca ciddi sıhhat problemlerine yol açabilmektedir.

Kadınlarda çoğu zaman pelvik inflamatuar hastalığa (PID) yol açmaktadır. PID; tüplere zarar veren, infertiliteye (kısırlık) yada dış gebeliğe yol açan bir hastalıktır. PID; fazlaca hafifçe seyredebileceği şeklinde ateş ve karın ağrısı şeklinde ciddi semptomlara da niçin olabilmektedir. PID rahim ağzından başlayarak, hanım genital organlarında enfeksiyona niçin olmakta ve uzun dönemde kronik pelvik ağrıya dönüşmektedir.

Erkeklerde ise gonore epididimitise niçin olmaktadır. Epididimitis; spermleri testislerden üretraya (idrar kanalı) taşıyan epididimis adında olan organın enfeksiyonu olup tedavi edilmediğinde kısırlığa yol açabilmektedir.

Gonore kan yada eklemlere yayılabilmekte ve yaşamı tehdit eden bir hastalık haline gelebilmektedir. Ayrıca gonore hastalığı, hastanın HIV ile enfekte olma olasılığını arttırmaktadır.

Korunma Yolları Nelerdir?

Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmakta en mühim unsur, korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmaktır. Ayrıca tek eşlilik önerilmektedir.

Latex kondomlar her seferinde ve doğru olarak kullanıldığında hastalık bulaşma riskini azaltırlar.

Akıntı, idrar yaparken yanma, ağrı yada kızarıklık halinde derhal hekime başvurmalıdır.

Gonore tanı ve tedavisi olan kişinin yakın dönemde cinsel ilişkiye girmiş olduğu partnerlerinin de muayene, kontrol ve gerekirse tedavilerinin yapılması gerekir. Böylece bu kişilerde gelişebilecek ihtimaller içinde komplikasyonlar engellenebilir ve bunların enfeksiyonu yine yine bulaştırmaları önlenir. Hastaların tedavi sonuçlanana kadar cinsel ilişkide bulunmamaları gerekir.

Ayrıca yılda bir kez herhangi bir yakınma olmasa bile kontrole gitmek ve kontrol yaptırmak önerilmektedir.

Sifiliz (Frengi)

Sifiliz doğru tedavi edilmediği takdirde uzun dönemde fazlaca ciddi komplikasyonlara (istenmeyen sonuçlara) yol açan cinsel yolla bulaşan hastalıklardandır.  Hastalık etkeni Treponema pallidum adında olan bir bakteridir.

Gelişmekte olan ülkelerde derhal devamlı yüksek insidansa haiz olmuştur. Gelişmiş ülkelerde problem daha fazlaca düşük sosyoekonomik çevrelerde, etken cinsel yaşamı olan  etken gençler ve genç yetişkinler içinde belirginleşmektedir.

Nasıl Bulaşır?

Genellikle cinsel temas ile bulaşır. Daha azca oranda kan transfüzyonları, öpüşmek vb. yollar ile bulaşabilir.  Sifiliz kişiden kişiye bakterinin niçin olduğu yaralara (şankr) direkt temas ile de bulaşır. Bu yaralar dış genital organlar, vajina, makat, rektum, ağız ve dudaklarda görülebilir. Sifiliz, enfekte anneden doğmamış bebeğine geçebilir. Hastalık kalıtsal değildir.

Kimler Riskli Gruptadır?

Korunmasız cinsel ilişki ve birden fazla cinsel eş hastalık riskini fazlaca arttırır.

Belirtileri Nelerdir?

Bulgular cinsel ilişkiden sonraki 3 hafta içinde ortaya çıkmaya adım atar. Hastalık üç evrede görülebilir.

Birinci Evre: Vücuda giren bakteri lenf ve kan kanalıyla vücuda yayılır. Sifiliz ile enfekte olduktan sonrasında ilk bulguların ortaya çıkması içinde geçen süre 10-90 gündür (averaj 21 gün). Birinci evrede tipik bir sifiliz yarası görülür. Şankr adında olan kenarları belirgin, sert, yuvarlak-oval, tek, tabanı temiz, sulantılı ve ağrısız bir yara oluşur. Bazen birden fazla da olabilir. Yara etkenin vücuda giriş yerindedir. Ağrısız olduğundan kolaylıkla gözden kaçar. Bir çok hastada bu zamanda tek taraflı, deriye yapışık olmayan, ağrısız lenf bezi büyümesi de vardır. Yara 3-6 hafta devam eder ve tedavili ya da tedavisiz iyileşir. Yara kendiliğinden kaybolsa da enfeksiyonun ikinci evreye geçmemesi için tedavi şarttır.

İkinci Evre: Bakterinin tüm vücuda yayılmış olduğu dönemdir. Şankırın çıkmasından averaj 1-6 ay sonrasında ateş, baş ve boğaz ağrısı, kas-eklem ağrıları, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, bulantı kusma şeklinde emareler ortaya çıkar. İkinci evre süresince deri döküntüleri ve/yada yaralar görülebilir.

Bu evre vücudun bir ya da birden fazla bölgesinde ortaya çıkan cilt döküntüleriyle adım atar. Döküntü, birinci yara iyileştiğinde yada yara iyileştikten birkaç hafta sonrasında ortaya çıkabilir. Döküntüler pürüzlü, kabarık, kırmızı, kırmızımsı kahverengi benekler şeklindedir. El avuç içlerinde ve ayak tabanlarında sıktır. Genelde kaşınmaz ve kimi zaman farkına varılamayacak kadar soluktur. Bu döküntülere benzer şekilde ağız, yutak ve genital bölge mukozasında gri-beyaz plaklar şeklinde lezyonlar da görülür.

Bu dönemdeki öteki bulgular: Bazı hastalarda sinir sistemi tutulumu, eklem, karaciğer, göz, böbrek tutulumu olabilir. Sifiliz bu evrede doğru tedavi edilmezse bir sonraki evreye ilerler.

Gizli ve Geç Evre: Gizli evre daha ilkin mevcud bulguların kaybolmasıyla adım atar. Sifiliz tedavi edilmezse herhangi bir bulgu vermeksizin senelerce vücutta kalabilir. Tedavi görmeyen vakaların ortalama %15’inde, geç evre enfeksiyonun başlangıcından 10-30 yıl sonrasında fazlaca daha ciddi olarak ortaya çıkabilmektedir. Hastada bu zamanda klinik bulgu olmasa da tanı testleri ile enfeksiyonun varlığı saptanabilir ve bu zamanda hasta bulaştırıcıdır.

Bu dönemdeki bulgular: Kas hareketlerinin koordinasyonunda güçlük, nüzul, hissizlik, körlük, ruhsal bozukluklar görülebilir.

Sifilizin geç evresinde hastalığa bağlı hasarlar görülür. Bu evredeki hasta bulaştırıcı değildir. Hastalık iç organlarda (kalp, karaciğer, beyin şeklinde) hasar yaparak ölüme sebebiyet verebilir. Tedavi edilmeyenlerde kalp ve damar tutulumu ve buna bağlı göğüs ağrısı ve infarktüs görülebilir.

Sifilizin her evresinde sinir sistemi tutulabilir ve bu tutulum belirtisiz olabileceği şeklinde bilinç bozukluğu, felçler, adım atma ve denge bozukluğu, bunama, idrar kaçırma, konuşma bozukluğu şeklinde bulgulara niçin olabilir.

Hamile sifiliz hastaları doğmamış bebeğine enfeksiyonu bulaştırabilir. Hastalık erken doğum, ölü doğum ya da düşük doğum ağırlıklı bebeğe niçin olabilir. Gebelikte ve doğumda lüzumlu testler yapılmalı eğer kontrol neticeleri pozitif ise acil tedaviye başlanmalıdır. Birinci yada ikinci evrede olan sifilizli anne tedavi edilmezse ölü doğum, düşük, erken doğum olabilir. Nadir birkaç vakada hiçbir anormallik görülmediği bildirilmiştir.

Annenin en bulaştırıcı olduğu dönem erken evredir Erken sifiliz evresinde bebeğe geçiş daha çok olmaktadır. Sifilizli bir anneden etkenin fetüs dolaşımına geçişi, gebeliğin 9. haftasından itibaren adım atar. Bebekte ilk 3 aydan itibaren bulgular ortaya çıkar. Etken gebeliğin 5. ayından sonrasında, fetüsün tüm sistemlerini sarıyor, fetüste konjenital sifiliz tablosuna niçin olur.  Karaciğer-dalak büyümesi, sarılık, kansızlık, döküntüler, lenf bezi büyümeleri, göz-kemik tutulumları, menenjit, sinir felçleri görülebilir. Bu nedenle gebeliğin 5. ayından sonraki düşüklerde ve ölü doğumlarda daima sifilizi düşünmek gerekir.Doğum esnasında annenin genital bölgesinde şankr var ise, kısaca anne erken sifiliz 1.döneminde ise bebeğe bulaş olabilir. O vakit bebekte edinsel sifiliz emareleri ortaya çıkar.Geç evredeki sifiliz bulguları 2. yaştan sonrasında görülür. Hutchinson dişleri denilen hususi diş yapısı, duyma kusuru, mental gerilik (zekâ geriliği), semer burun görülür.

Enfekte bebek hastalık bulguları olmaksızın da doğabilir. Buna karşın acil olarak tedavi edilmez ise birkaç hafta içinde ciddi sıhhat problemleri gelişebilir. Tedavi edilmemiş bebeklerde katarakt, sağırlık ve konvülziyon (nöbet geçirme) şeklinde sıhhat sorunları ortaya çıkabilir ve ölümle sonuçlanabilir.

Kardiyovasküler ve nörolojik komplikasyonların yanı sıra ölü doğum ve doğumsal sifiliz şeklinde sorunlu gebelik ve hastalıklı bebek doğumlarına da yol açabilmektedir.

Tanısı Nasıl Konur?

Sifilizin bulaşmasında, enfektif özellik taşıyan şankır, plak müköz ve kondiloma lata lezyonları rol oynamaktadır. Ayrıca sifiliz, kan kanalıyla da bulaşabilirse de günümüzde kanların T. pallidum antikorları yönünden denetim edilmesi sebebiyle, bu bulaşma yolu önemini yitirmiştir. Tanıda, karanlık alan mikroskopisinden söz edilmekle beraber, kullanım güçlüğü ve kati tanı koydurmaması sebebiyle, bu yöntem yaygın olarak kullanılmamaktadır. Günümüzde tanı, serolojik temele dayanan nontreponemal (RPR, VDRL) ve treponemal (FTA-ABS, TPHA) testlerle koyulmaktadır. Gebe hanımlarda bu testlerin rutin olarak yapılmasında yarar vardır.

Tedavisi Nasıldır?

Tedavide doğru antibiyotik kullanımı önemlidir sadece tedavi enfeksiyonun niçin olduğu hasarları geri çeviremez. Erken evre sifiliz için kısa süreli antibiyotik tedavisi kafi iken gizli saklı ve geç evre sifilizli hastalarda daha uzun soluklu tedaviler uygulanır.

Sifiliz geçirmiş olmak bu hastalığa karşı koruyuculuk sağlamaz. Başarılı ve doğru bir tedavi uygulansa bile yine bakterinin alınması ile tekrardan hasta olunabilir.

Penisilin bu hastalığın her evresinde başvurulan ilk seçenektir ve çoğu zaman hastalığı başarıyla tedavi etmektedir. Tedaviden sonrasında hasta, nontreponemal testler negatif oluncaya dek, 3-6 aylık aralıklarla izlenmelidir. Testlerin olumsuzlaşması kimi zaman uzun vakit (birkaç yıl) alabileceğinden, bu mevzuda sabırlı olmak gerekir.

Eğer gebeyseniz ve sifiliz hastasıysanız doğmamış bebeğinize enfeksiyonu bulaştırabilirsiniz. Sifilis erken doğum, ölü doğum ya da düşük doğum ağırlıklı bebeğe niçin olabilir. Gebelikte ve doğumda derhal testlerinizi yaptırmalısınız ve eğer kontrol sonuçlarınız pozitif ise acil tedavi almalısınız.Geç sifilizli annede fetüsün hasar görme olasılığı azalır. Bilhassa 4 yıldan sonrasında, tedavi edilmemiş sifilizde bile çekince oldukça düşüktür. Uzun süre ilkin sifiliz geçiren, tedavi olmamış geç sifilizi olan anne hamile kalırsa sağlam bir bebek doğurabilir. Ancak bebek sağlam bile olsa sifilitik kabul edilerek tedavi edilmelidir. Enfekte bebek hastalık bulguları olmaksızın da doğabilir. Buna karşın acil olarak tedavi edilmez ise birkaç hafta içinde ciddi sıhhat problemleri gelişebilir. Tedavi edilmemiş bebeklerde katarakt, sağırlık ve konvülziyon (nöbet geçirme) şeklinde sıhhat sorunları ortaya çıkabilir ve ölümle sonuçlanabilir.

Korunma Yolları Nelerdir?

Sifilizden korunmak için; kesinlikle kondom kullanılmalı, şüpheli cinsel ilişkiden kaçınılmalı ve uzun dönemli, tek eşli cinsel ilişkiler tercih edilmelidir. Genital bölgede yara, akıntı yada kaşıntı şeklinde emareler gözlendiğinde uzman bir hekime danışılmalı ve cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Sifiliz testi pozitif çıkan anne bebeğini emzirmemelidir.

Klamidya

Klamidya enfeksiyonu “chlamydia trachomatis” adında olan bakterinin görevli olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Bu bakteri serviks, üretra ve rektumda bulunur. Nadir olmakla birlikte klamidya boğaz ve göz dâhil olmak suretiyle vücudun öteki bölümlerini de etkileyebilir.

Klamidya gelişmiş ülkelerde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar içinde en sık görülenidir.

Nasıl Bulaşır?

Klamidya cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Hastalık kalıtsal değildir.

Belirtileri Nelerdir?

Klamidya bilhassa hanımefendiler içinde, hiçbir emare vermeden asemptomatik seyreder. Tedavi edilmediği takdirde klamidya, hanımda infertiliteye kadar (kısırlık)  giden ciddi sorunlara niçin olabilir. Klamidya emareleri, çoğu zaman etkene maruz kaldıktan 1 ila 3 hafta sonrasında görülür sadece fazlaca sonrasında da ortaya çıkabilir. Klamidya ile enfekte bayanların %70-75’ i asemptomatiktir. Erkeklerin mühim bir bölümünde hiçbir emare olmadığı tahmin edilmektedir. Genelde emare vermemesine karşın bazı hanımlarda hafifçe sarımsı akıntı, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, vajinal bölgede yanma ve kaşınma, kızarıklık, şişlik, dış genital organlarda yaralar, ilişki esnasında ağrı ve anormal kanama şeklinde kalmidya enfeksiyonuna özgü olmayan nonspesifik tabir edilen emareler görülür. Erkeklerde ise en sık bulgu penisten akıntı ve idrar yaparken olan yanmadır.

Klamidya hanımlarda; pelvik inflamatuar hastalığa (PID) niçin olabilir. PID geçirmiş hastalarda ektopik gebelik (rahim dışı gebelik), erken doğum riski şeklinde gebelik komplikasyonlarda artış beklenebilir. Tekrarlayan PID enfeksiyonları fallop tüplerine zarar vererek doğurganlıkta azalma yada infertilite problemlerine yol açabilir.

Klamidya servisite niçin olabilir.  Belirtileri içinde sarımsı bir akıntı, pelvik ağrı, bel ağrısına ve cinsel ilişki esnasında ağrı sayılabilir. Kronik servisit durumlarında ise serviksteki yoğun inflamasyon sevikal kistlerin gelişimine niçin olur. Klamidya komplikasyonları hanımlarda erkeklerden daha azca görülür.Klamidya enfeksiyonu olan erkeklerde epididimite, üretrite, böbrek sonrunlarına ve infertiliteye niçin olabilir.

Klamidya ile enfekte bir gebeden doğum esnasında bebeğe de bulaşabilir. Bebekte opthalmia neonatorum adında olan göz enfeksiyonu ya da zatürre olarak kendini gösterir. Doğum esnasında bakteriye maruz kalan bebeklerde rektal ve genital klamidya ortalama 1 yıl kadar sürebilir.

Daha evvelinde tedavi almamış hamile bir hanımda klamidya enfeksiyonu güvenle tedavi edilebilir. Enfeksiyonun bebekte potansiyel bir göz yada akciğer enfeksiyonu oluşturmadan gebelik esnasında tedavisi mümkündür. Emziren kişilerin Klamidya olması durumunda kesinlikle bu mevzuyu doktoruna danışması gereklidir.

Büyük çocuklarda klamidya enfeksiyonu saptandığında cinsel rahatsız etme ilk olarak düşünülmelidir.

Tanısı Nasıl Konur?

Klamidya testi bir kişinin enfekte olup olmadığını kati olarak öğrenmek için tek yoldur. Kadın hastada idrar örneği yada vajinal muayene ve  vajinal akıntı örneği ile testine gore tanı konur. Erkekler içinde, ya bir idrar örneği yada penisin ucunda ya da üretra ağzından alınmış sürüntü ile tanısal kontrol yapılabilir. Birfazlaca laboratuvar artık yalnız bir idrar örneği almak kanalıyla güvenli sonuca ulaşabilmektedir

Tedavisi Nasıldır?

Enfeksiyon tanısı konduktan sonrasında klamidya tedavisi rahat ve etkilidir. Tedavide kullanılan antibiyotik tabletler hasta tarafınca muntazam ve doğru alınırsa %95 etkili olabilir kısa bir sürede şifa sağlanabilir. Eğer hasta bebek istiyorsa kısaca korunmuyorsa hamile olma olasılığına karşı doktorun haberdar olması önemlidir. Bunlara ek olarak hastanın son 6 ay içindeki cinsel partnerleri de sorgulanıp kontrol edilmeli ve gereksinim durumunda tedaviye alınmalıdır.

Korunma Yolları Nelerdir?

Cinsel yolla bulaşan bir hastalık çeşidi olduğundan ilişki esnasında kondom kullanımı esastır. Kadınların yılda bir kere klamidya için kontrol yaptırması önerilmektedir.

Kimler Riskli Gruptadır?

En fazla görülen cinsel yolla bulaşan hastalık olduğundan, korunmasız cinsel ilişkisi olan hepimiz risk altındadır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş