Kitap Künyesi

Yazar: Jeffrey Burton Russell

Çevirmen: Ahmet Fethi

Orijinal Adı: Satan

Yayın Evi: Kabalcı Yayınevi

İSBN: 9789758240098

Sayfa Sayısı: 304

İblis Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Russell, bu sefer Hıristiyanlığın ilk beş yüzyılı süresince kahramanın yerine alçağın peşine düşerek bir geleneğin iyi mi doğduğunu ve geliştiğini konu alıyor. İblis, Batı’nın “şeytan” geleneğinin kökenlerine kıymetli bir giriş yapmamızı sağlıyor. “Müthiş bir takım… Felsefe ve dinler zamanı ile ilgilenenler kadar sanat tarihçilerinin ve edebiyatçiların da okuması gerek.”

İblis Alıntıları – Sözleri

• “Amaçsızlık, bizi gerçeklikten daha da uzaklaştıran aptalca bir fiil olan günahın habercisidir. Bazı insanoğlu, pislikle dolu çıban patlayıncaya ve aşırı kötülükten tiksinmeleriyle beraber kurtuluşları başlayıncaya kadar günah üstüne günah işlerler.”
• “Tanrı, eninde sonunda her şeyden mesuldür. Şeytan, kötülükten mesuldür.”
• “Neden bir şahıs günah işler de, bir başkası işlemez? Neden bir şahıs başka birinden, niçin iyi olan yozlaşmış olandan çoğu zaman daha fazlaca acı çeker? Bireylerin dünyevi ve içsel talihlerindeki eşitsizlikler, Tanrı’nın adaletiyle bağdaşabilir mi?”
• Kötülüğün tözü yoktur, fiili varlığı
  yoktur, asli gerçekliği yoktur.
  Hiçbir şey doğuştan fena değildir ve hiçbir şey tabiat gereği fena değildir. lfadenin her iki anlamı da geçerlidir.
  Fenalık, iyiden yoksunluktur.
• Gnothi seautom: “kendini bil”
• “Şeytan,bütün muazzam gücüne rağmen yaratıktır, yaratan değil.”
• “Sapkınlık asla üstün gelmez.
  Neden? Diyebilirim ki,
  Sapkınlık üstün gelse,
  Kimse ona sapkınlık diyemez.”
• Adi ve karanlık olan maddi dünya, iyiliksever bir ilah tarafınca yönetilen aydınlığın tinsel hayatına karşıt olarak, fena niyetli bir prens tarafınca yönetilir.
• Gnostisizm, gnosis vesilesiyle benliğin tinsel seviyesini yükseltmeyi amaçlayan tinsel, benmerkezli bir ruhsal derinlik ve sofistikasyon diniydi. Gnostik, vahiyle, basit kişilerin bilmediği sırlara vakıf olacağına ve bu sırların, bir tek seçilmiş birkaç kişiye ve bu kişiler tarafınca aktarılabileceğine inanırdı.
• Sapkınlık asla üstün gelmez.
  Neden? Diyebilirim ki,
  Sapkınlık üstün gelse,
  Kimse ona sapkınlık diyemez.

İblis İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“Kötülüğün Tarihi” serisinin ikinci kitabı olan İBLİS, Hıristiyanlığın yayılmaya başladığı dönemde Kilise babalarının ve teologların fenalık sorununa yaklaşımlarını ele alıyor. Jeffrey Burton Russell, bu ciltte Şeytan terimine yönelik hem aydınlatıcı bir araştırma yürütüyor hem de kavramın gelişiminde etkili olan imgesel ve kuvvetli bakış açılarını sunuyor. (Miraç Şentürk)

İyilik içten gelir. İyilik bir seçimdir. Bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar,” der #anthonyburgess Otomatik Portakal ‘da…
Realizm, “Kötülük insanın doğasında vardır, iyilik bir seçimdir,” savını destek sunar. Yani her insanoğlunun içinde “fenalık potansiyeli” vardır. Mutlak iyi ya da mutlak fena yoktur bu sebeple hiçbir insan %100 iyi ya da fena olması imkansız.
Fenalık, reddedilemez bir halde bu dünyada varolduğuna gore fenalık özgür iradeden meydana gelen eylemlerin bir sonucu mudur?
Hatırlayalım, ilk yaratılan Adem ve Havva’nın oğullarından Kabil, kardeşi Habil’i kıskanarak beslediği kin ve nefretle öldürmüş böylece insanlık tarihinin ilk cinayeti işlenmiştir.
Bu örnek çerçevesinde kötülüğün öncesiz varlığını, etkilerini ve neticelerini düşünmeyi size bırakıyorum.
“Kötülüğün Tarih” serisinin II.kitabı olan #iblis, Hristiyanlığın yayılmaya başladığı dönemde kilise babalarının ve teologların fenalık sorununa yaklaşımlarını ele alıyor.
Bu minvalde bir kez daha diyorum ki:
“Zaten hiçbir zaman inandırıcı gelmemiştir bana “Şeytan’a uydum”cuların mavraları, bunlar bir tek “şeytansı”ların lakırdıları…” (Meltem Bige)

J.B.Russell’ın Kötülüğün Tarihi serisinde ikinci kitapla devam ediyoruz. Şeytanın tezahürlerinden birisi olan Lucifer’ın geç #Yahudi ve erken Hıristiyan geleneğindeki yansımalarını öğreniyoruz. Ancak bir hususu ifade etmek zorundayım burada. Zira bu #kitap birincisi (Şeytan) benzer biçimde her okuyucuya hitap etmeyebilir. Özelde alanında bilimsel niteliği olan emek harcamalar yapmak isteyen, genel anlamda de mevzuya ilgi duyanlar için okunası bir #kitap. Ancak mevzuya ilgi duyanların dahi birinci kitabı okuyup -öyle okuyup da geçerek değil- özümsedikten sonrasında bu kitaba başlaması yerinde bir adım olacaktır. İlk kitapda kötülüğün #insan hayatındaki kişileştirmelerini ve #dinler tarihindeki yerini görmüştük. Bu seferse sorgulayıcı bir üslupla ilerliyoruz. Sorgulayalım sorgulamasına da ilkin idrak etmek lazım gelir değil mi? “Neden?” sorusuyla başlamış olalım.
Tanrı, -islami olarak Allah- niçin iyi ve fena ikilisine izin vermiştir? Neden kötülüğü uzaklaştırmak ve silmek yerine var olmasına izin veriyor? Her şeyi bozup yok eden karanlık prensi niçin meydana getirdi? Birfazlaca cevap verilebilir buna ve ikimiz de birçok cevap verelim. Fenalık mantıksal bir sorundur. Yani iyi, fena olmadan, fena de iyi olmadan anlaşılması imkansız. İyiyi sadece kötüden ayırdığımız vakit anlayabiliriz. Belki de Tanrı, kötülüğün var olmasını istemiştir. Şu sebeple kötülüğün de bir seçenek bulunduğunu anlamazsak, erdemi kavrayamayız. Tanrı, kötülüksüz bir dünya yaratmış olsaydı, karşıt fenalık bizi ayartmasaydı erdeme de ulaşamazdık. Kötülüğün büyük ve korkulu gücü zihinlerimize kazınmasaydı, Tanrı’nın büyük ve dehşetli iyiliğini kavrayamazdık. Sevaplarımız ya da günahlarımız var. İnanıyoruz ya da inanmıyoruz. Belki de Allah’ın varlığının bilinemeyeceğine inanıyorsunuz. Yaşamın başlangıcına dair fazlaca çeşitli iddialar var. Ne olursa olsun bildiğim bir şey var ki, herhangi bir yaratıcının varlığına inanmadığınız vakit hayatınızın da pek bir anlamı kalmıyor. Bir düşünün varsınız yarın yok olacaksınız. Ne anlamı kaldı o vakit hayata devam etmenin. Allah’ın koyduğu kurallarla yaşamak zorunda değilsiniz. Dur, derhal zındık deme dinle bi. Şeytana bile kendisine isyan edecek özgür iradeyi vermiş Allah; sana da bana da bizlere de istediğimiz benzer biçimde özgür yaşama iradesi vermiş. Ama demiş ki ulaştığında görüşürüz ey Ademoğlu. Bunları söylüyorum da ben değişik bişey mi yapıyorum. Hayır, ben de kendi istediğim benzer biçimde yaşama özgür iradesini kullanıyorum. Günahlarımın bir bedeli normal olarak olacak. Ama sanırım doğruya doğru yavaş fazlaca yavaş da olsa ilerliyorum. Karanlıklar prensiyle bir cenk halindeyiz. İster ontolojik olarak Allah’ın yarattığı, ister ilkesel olarak insanların zihinlerinde var etmiş olduğu bir olgu olarak düşünün fark etmez. Şu sebeple insan yaşamında fenalık var ve biz iyi insanoğlu ya da iyi olmaya çalışan insanoğlu kötülükle cenk halindeyiz. Ruhlarımızın aydınlığa ulaşmasını engellemeye çalışan bir fenalık bu. Kafamızın içinde 100 milyar sinir hücresi vardır. Bunların bir tek yüzde 15’i etkin durumdadır. Kafamızdaki o ormanın içinde yer edinen her bir ağacın altında binlerce uzantı var. Toplamda 100 trilyon civarında birbiriyle bağlantı kurmaya hazır dallar var şu anda burada. Devasa bir informasyon ağına sahibiz fakat neredeyse asla erişimimiz yoktur. Geliştirilmeye açık bir beynimiz var. İyilikle fenalık arasındaki ilişki de buna benzer. Birbiriyle bağlantı halinde olarak gelişecek ve sonucunda üst erdeme ulaşacağız. Sadece iyiliğin ordusundaki safımızı terk etmeyelim ve …… Sanırım iyi olmaya çalışalım. Üçüncü seride görüşmek suretiyle… (Anıl Haznedar)

İblis PDF indirme linki var mı?

Jeffrey Burton Russell – İblis kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de İblis PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Jeffrey Burton Russell Kimdir?

Jeffrey Burton Russell Kitapları – Eserleri

• Şeytan
• Lucifer
• İblis
• Mephistopheles

Jeffrey Burton Russell Alıntıları – Sözleri

• “Şeytan,bütün muazzam gücüne rağmen yaratıktır, yaratan değil.” (İblis)
• İblis, tanrının tek gerçek otorite bulunduğunu ve kendisinin sadece tanrının izniyle çalışabileceğini kabul etmek zorunda kalır. (Lucifer)
• Herkesin köklü bir eksiklilik duygusu vardır: ne kadar çabalarsak çabalayalım çevremizi kuşatan fizyolojik evreni asla tam olarak anlayamayız, diğeri insan varlıkları asla tam olarak anlayamayız; kendimizi asla tam olarak anlayamayız. Yine de yaşamın nihai bir anlama haiz bulunduğunu duyumsar ve hakikati bilebilmek. için bu sınırlamaları aşma özlemi duyarız. (Lucifer)
• “BURASI CEHENNEM VE BEN DE İÇİNDEYİM” (Lucifer)
• “Tanrı, eninde sonunda her şeyden mesuldür. Şeytan, kötülükten mesuldür.” (İblis)
• lblis dünyada dolaşır ve Tanrı, zama­nın sonuna kadar onun bizi ayartmasına izin verir. O bizim amansız düşmanımızdır. Fakat daima için özgür istencimizi de koruruz. lblis’in kendisi bizi azarlar: “Esasen sizi zorlayacak bir nüfuzum yok­tu; yalnızca çağırdım siz de geldiniz. O halde beni değil, kendinizi kı­nayın”(sure 14:22). Hiç kimse Şeytan’ın yaptırdığını ileri sürerek kendi yaptığına mazeret bulamaz, bu sebeple lblis’in yalnızca ayartma gü­cü vardır, zorunlu etme gücü yoktur (Lucifer)
• “”Ben, ışık deposu Lucifer’im, sadece ışığımın aslı dayanılmaz bir soğukluktur”” (Mephistopheles)
• Bir kimse kendisinin fena bulunduğunu nadiren dile getirir; hatta fena bulunduğunu nadiren kabul eder. İnsanlığa yönelik en büyük tehlikelerinden biri, kendi içimizdeki kötülüğü başkalarına yansıtma eğilimimizdir. (Şeytan)
• Tanrı’nın işi olmayan tüm harikalar, Şeytan’ın işi olmalıdır. Her türlü büyü lblis’in işi haline geldi. Büyü­cüler, ister bilincinde olsunlar, ister olmasınlar, Şeytan’la bir antak kalma yapmıştı. (Lucifer)
• Eğer kötülüğe anlam kazandırmak istiyorsak, daima eğretileme ve metafizikten bireye geri dönmemiz gerekir. Sayılar gerçekliği gizlemekten öteye gidemez. Naziler tarafınca katledilen altı milyon Yahudi sadece bir soyutlamadır.
  Anlamamız ihtiyaç duyulan şey, tek bir yahudinin çekmiş olduğu acıdır ve bunun ötesinde çıkarsama yapma gücümüz sınırlıdır. lşte bundan dolayıdır ki, Milton’un İblis’i böylesine kibirli görünür; şahsında kişileştirdiği
  fenalık, soyutlamanın örtüsü altında gizlenmektedir. (Şeytan)
• Şeytan yeryüzüne çıktığına gore, onu bizlerden başkası olarak kabul edebilir miyiz? (Mephistopheles)
• Musevi-Hıristiyan etiği insanı ve Tan­rı’yı doğadan kopardı; çağıl maddecilik ise bugün Tanrı’yı dışlayıp insanı tamamen tek başına bırakarak problemi keskinleştirdi. (Şeytan)
• “Sapkınlık asla üstün gelmez.
  Neden? Diyebilirim ki,
  Sapkınlık üstün gelse,
  Kimse ona sapkınlık diyemez.” (İblis)
• Adi ve karanlık olan maddi dünya, iyiliksever bir ilah tarafınca yönetilen aydınlığın tinsel hayatına karşıt olarak, fena niyetli bir prens tarafınca yönetilir. (İblis)
• “Cehennem, “sevmeyi bilmemenin ıstırabıdır” (Mephistopheles)
• Yalnızlık dehşeti çağırır (Mephistopheles)
• Bir sistemde “gerçek” olarak kabul edilen bir unsur, diğerinde “gerçek” bile olmayabilir. (Mephistopheles)
• “Anne Frank’ın uğruna kurban edilmiş olduğu Nas­yonal Sosyalizm ve Vietnamlı çocuğun feda edilmiş olduğu Demokrasi ger­çek değildir. Gerçek olan, evlatların çekmiş olduğu acıdır. Bu sizin için ger­çektir, zira, kendi acınızdan çıkarsadığınız dolaysız bir kesinlik için­de onların duydukları acının ne işe yaradığını bilirsiniz.” (Şeytan)
• Fenalık, daha fazlaca organik düzende bir düzensizliktir (Lucifer)
• Bir devrimci olarak doğdum ben …. Her kim ki dünyaya hükümdar olur, ona meydan okurum. Ruhumun en özlü ifadesi protestodur; bedenimin en organik hareketi, elimde süngü ileri atılışımdır: en organik konuşma biçimim sövgü ve hakarettir. Dudaklarımda her aşk ezgisi bir isyan marşına dönüşür (Mephistopheles)