Eğitim

Gelibolu – Peter Hart Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gelibolu – Peter Hart Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gelibolu kimin eseri? Gelibolu kitabının yazarı kimdir? Gelibolu konusu ve anafikri nedir? Gelibolu kitabı ne konu alıyor? Gelibolu PDF indirme linki var mı? Gelibolu kitabının yazarı Peter Hart kimdir? İşte Gelibolu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Peter Hart

Çevirmen: Ahmet Fethi

Editör: Hülya Hatipoğlu

Editör: Mustafa Küpüşoğlu

Tasarımcı: Füsun T. Elmasoğlu

Orijinal Adı: Gallipolu

Yayın Evi: Alfa Yayıncılık

İSBN: 9786051068411

Sayfa Sayısı: 568


Gelibolu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Çanakkale’yi ele geçirip İstanbul’u fethetmek ve Türkiye’yi teslim almak I. Dünya Savaşının en yaratıcı stratejilerinden birisi olarak düşünülmüştü. Oysa Peter Hart’a nazaran harp planları fena talih ve yetersiz komutanların mahvettiği parlak bir düşünce değil, asla başarıya ulaşmış olamayacak bir karmaşalar dizisiydi. Gerçekten de ilk çıkartmada denizlerin kızıla boyanmasıyla Çanakkale Müttefikler için tam bir kâbusa dönüştü. Üstelik Çanakkale’ye bu kadar güç kaydırınca Batı Cephesindeki aslolan düşmanları Almanlar karşısında da zayıf düşmüşlerdi. Umutsuz ataklar Türk cephelerine demir yumruklar benzer biçimde savrulsa da en küçük bir çatlak bile oluşturamadı. Savaş utanç verici bir geri çekilişle bitti.

Yalnızca Britanya, Avusturalya ve Yeni Zelanda değil, pek azca kullanılan Türkiye ve Fransa arşivlerine de ulaşan ve her iki taraftan her düzeyden askerin yayımlanmamış kayıtlarını kullanan Hart neredeyse yüz yıl ilkin Gelibolu’da savaşmanın iyi mi bir şey bulunduğunu gösteriyor bizlere.

“Gelibolu, epik ve ağlatısal harp cephesine dair eserlere oldukça mühim bir katkı.” 

-Military History-

“Bu oldukça mühim harp cephesinin muhteşem bir özeti, oldukça mühim dersler içeriyor.” 

-Library Journal-

“Hart’ın Gelibolu anlatısı kullandığı yöntemle öne çıkıyor. Londra, İmparatorluk Savaş Müzesi’nde sözlü tarih uzmanı olan Hart, birincil kaynakların kullanılmasıyla varlıklı bir anlatı sunuyor.” 

-The Economist-

(Tanıtım Bülteninden)


Gelibolu Alıntıları – Sözleri

  • Bir anlık dalgınlık, başı ön siperin üstünde bir iki santim göstermek, intihar etmek için kafi bir nedendi. İkinci bir talih her insana nasip olmuyordu. “Bu Türk pusu nişancıları korkulu.”
  • Durumun siyasal denetimini giderek daha çok eline geçirmiş olan Enver, 26 Ekimde yek taraflı olarak Souchon’a Goeben ve Breslau’yu alıp Türk kruvazör ve destroyerlerin eşliğinde Karadeniz’e ani bir çıkış yapma emri verdi.
  • Goeben, Nara Burnu’nun arkasında, dar seyir kanalının zorunlu kıldığı 90 derecelik köşeyi dönen her anlaşmazlık gemisini avlamaya hazır bekliyordu. Bir muhabere kruvazörü olarak Goeben, Fisher’ın Boğaz’a girmesini yasakladığı Queen Elizabeth ve eşit seviyede iyi silahlı, fakat zırhlı zayıf erken ingiliz muharebe kruvazörü Indefatigable hariç, İtilaf filosunun herhangi bir gemisinden farksızdı.
  • Kapalı kapılar arkasında pazarlık başladı ve Nisan ortasında antak kalma sağlandı. En azından harita üstünde Osmanlı İmparatorluğu parçalanıp İngilizler, Fransızlar ve Ruslar içinde paylaşılmıştı. Yırtıcılar toplanmıştı. Artık ihtiyaç duyulan tek şey Türklerin yenilgisiydi.
  • Tüm olasılıklar ve ayrıntılar özenle düşünülmedikçe ve makul bir başarı olasılığı olmadıkça, hiçbir muharebeye girilmemelidir.
  • Bir İngiliz subayı daha Türk nişancılığını hafife almanın cezasını ödemişti. Dramın içinde kaybolan bazı subaylara faydası olmamış benzer biçimde görünen bir dersti bu.
  • İnsanın yalnızca bir sopayla öldürmüş olduğu günlerden beri, hiçbir harp, insan vücudunda bugün olmasıyla birlikte yırtıcı yaralar, bu kadar çok kötü enkazlar yaratmamıştır.
  • Britanya 19. yüzyılın sonunda Mısır ve Kıbrıs’ın denetimini ele geçirmişti. 1914’te İngilizler Basra Körfezinin petrol alanlarına ilgi duyuyordu ve Mezopotamya’daki bir tutkularını anlamak için alim olmaya gerek yoktu.
  • Britanya’dan Türkiye’ye uzatılan sahici bir dostluk eli yoktu.
  • Türkiye’nin bir düzmece dostu da Almanya’yaydı.
  • Kasım 1912’de Almanya, çağdaş muharebe kruvazörü Goeben’i hafifçe kruvazör Breslau’u eşliğinde İstanbul’a doğru yola çıkardı.
  • Türkiye’nin kuvvetli dostlara ihtiyacı vardı; mesele bunların iyi mi seçileceğiydi. Almanya’yla bir ittifakın cazip gelen yanları vardı; ordu ve donanma kaynakları, güvenli bir kuvvet deposu olacaktı. Daha azca toprak tutkusu olduğundan Almanya Türkiye’ye, Britanya, Fransa ve Rusya’mın oluşturduğu anlaşmazlık devletlerinden daha azca bir yakın tehtit oluşturuyordu.
  • Ege Denizindeki adalarını kaybetmesi, Türkiye’nin dikkatini deniz gücünün zayıflığına çekmişti. İngiliz Bahriye Misyonu, karasularını korumak için çaba sarfetmek için destroyerlere yada torpido botlara harcama yapmalarını tavsiye ediyordu; fakat Türkler Yunanistan’la ihtimaller içinde bir harp bekliyordu ve bu yüzden, İngiliz donanma tersanelerinde inşa edilen iki dretnot harp gemesi satın almak için sözleşme yapmamışlardı.
  • 3 Ağustos’ta, Almanya’yla savaşın başından beri Fransızların Akdeniz Filosu nüzul olmuş gibiydi; bilhassa komutanı Koramiral Augustine Boue de Lapeyrere, Goeben’i bulup yok etme düşüncesinden ziyade, askeri birlik konvoylarının güvenli geçişini sağlama zorunluluğuna odaklandı.
  • Almanya, Paris’e saldırmaya ve Manş Denizi limanlarını ele geçirmeye hazır ordularla, sınai alanın mühim bir bölümünü işgal ederek Fransa’ya kamp kurmuştu.


Gelibolu İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Çanakkale Savaşları üstüne yazılmış kapsamlı kitaplardan biri. Savaşı neredeyse saat saat,metre metre anlatacak kadar detaylı görüntüler var. Mücadelelerin seyrine yönelik asker mektupları da kanıt durumunda. Yazar her ne kadar Türk milletine hakkını veriyorsa da “Şöyleki olsaydı,bu komutan şuradan değil de buradan çıkarma yapsaydı,şurada tereddüt edilmeseydi…”gibilerinden ifadelerle şanlı zafere gölge düşürmeye çalışmaktan da vazgeçemiyor. Yine de derin bir araştırmanın ürünü olduğu su götürmez bir gerçek. (MustafaM)

Birinci Dünya Savaşı esnasında ittifak devletler Almanya’ya karşı üstünlük oluşturmak ve Osmanlı Devletini parçalayıp, Osmanlı Devleti topraklarını kendi aralarında paylaşmak için hesaplar yapıyordu. Çanakkale Cephesi bir devletin kendi kanı ile tekrardan doğduğu ve varoluş mücadelesi verdiği en mühim cephedir. Osmanlı Devleti, Çanakkale’deki mücadelesinde İngilizlere “yenilmez olmadıklarını” kanıtlamıştır. Türkiye Cumhuriyetinin/Osmanlı Devletinin mutlak zaferle 18 Mart 1915’te tarihe geçmiş en kanlı zaferidir. Bu yaratı’in bir İngiliz tarafınca yazıldığını ihmal etmeyin bu sebeple İngiliz ego’su kitaptaki kasvete hakimdi. Yazarda devrin Sir Hamilton’u kadar kraliyet donanmalarına güveniyor anlaşılan bu sebeple “cahil Türkler” olarak bahsediyor. Fakat ister yazar, ister tüm İngiltere(!) “cahil Türkler” olarak nitelendirirse nitelendirsin Çanakkale Geçilmez’dir.
13 Ocak 1915’te İngiliz Harp Konseyi, Birinci Dünya Savaşını bitirmek ve İstanbul’u işgal etmek suretiyle Gelibolu Yarımadasına bir çıkartma sonucu aldı. Rusya’nın yardım talepleri üstüne, Çanakkale Boğazını geçip İstanbul’u, Rusya’dan ilkin işgal etmek istemiştir. Ellerinde maddi ve teknolojik kaynaklarına güvenleri tam olan Britanya, harp gemileriyle rahatça Çanakkale Boğaz’ını geçip İstanbul’u işgal edebileceklerini düşünüyorlardı. 18 Mart 1915 günü deniz yolu ile Gelibolu sularına gire İtilaf Devletleri Boğaz’ı geçmeyi denedi. Fakat beklemedikleri bir savaşım ile karşılaştılar. Rumeli Mecidiye Tabyası, Namazgah Tabyası, Ertuğrul Tabyası ve Nusret Mayın Gemisi, İtilaf Kuvvetlerinin gelişini bekliyordu. Ve derhal karşı savunmaya geçildi. Nusret Mayın Gemisinin Çanakkale Boğazına döşediği mayınlar İngilizlerin “yenilmez” gördükleri donanma gemilerinden 3 tanesini batırmayı başardı. Yaşanan bu gelişmelerden hareketle İngiltere kara çıkartması halletmeye karar vermiştir. İngiliz General Sir İan Hamilton ilk olarak 25 Nisan 1915’te Alçıtepe’ye bir çıkartma yapmış oldu fakat burada da büyük bir direnişle karşılaştılar. Aynı zamanda çıkartmadaki zemin hataları da büyük kayıplara niçin oldu. Eğimli bir yapıya haiz olan Alçıtepe’ye inen askerler Türk keskin nişancıları tarafınca vuruldular. Anzak askerleri Arıburnu’nda büyük zayiatlar verdi. Ardından Conkbayırı ve Hisarlık mevkiilerine karşı atak elde eden İtilaf Devletleri burada da Osmanlı askerlerinden direniş gördüler. 19’uncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, 25 Nisan sabahında Arıburnu’ndan gelen top sesleri üstüne bölgeye 57. Alay Birliğini ve Süvari Birliklerini sevk etti. 57. Alay Çanakkale Muharebesi süresince her bölgeye yardım elde etmiş, başarı ve cesaretleriyle isimlerini tarihe altın harflerle yazdırmıştır. (Daima minnet ve sevgi ile.)
Mustafa Kemal ve birliği ilerlerken düşmandan kaçan askerleri gördüğünde onlara niçin kaçtıklarını sormuş ve cephanelerinin tükendiği yanıtını alınca sinirlenip “Cephaneniz yoksa süngünüz var! Süngü tak! Yat!” diyerek savaşın kaderini değiştirmiş. Akabinde askerlere; “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve komutanlar gelebilir.” diyerek düşmanın üstüne yürümüştür. 57’nci Alay ve öteki birliklerin katılmış olduğu taarruzla ilgili İngiliz subay General Hamilton’ın “Gebe dağlar Türk doğurmaya devam ediyor.” sözü de o yıllarda Türk askerinin ortaya koyduğu mücadeleyi akıllara kazıdı.
Verilen büyük kayıplara karşın İngiliz Donanma Bakanı Winston Churchill’in harekatlara devam edilmesi isteği üstüne, İngiliz Deniz Kuvvetleri Başkomutanı Lord Fischer, yazdığı mektupta “Kahrolası Çanakkale, hepimizin mezarı olacak.” ifadesini kullanmıştır. Gelibolu Muharebesi sonucu olarak Başkan Winston Churchill çekilme etti.
Osmanlı ve İtilaf Devletleri içinde 23 Mayıs’ta ateşkese varıldı. Sabah 09.30 ile 16.30 saatleri içinde geçerli olmak suretiyle meydana getirilen ateşkes yürürlüğe girdi ve taraflar karşılıklı olarak ölü ve yaralılarını toplamaya başladı. Öyleki ki cesetlerden hastalık yayılıyordu. Ateşkes süresince Osmanlı Askerleri ve Anzak/Avusturya askerleri içinde adı konulamaz dostluklar gelişti. Birbirlerine sigara ve yiyecek verdiler. Savaşın, kanın, cesetlerin içinde birbirlerine gülümsediler. Osmanlı ve İtilaf Devletlerine ilişik birlikler, saat 16.00’da siperlerine döndü ve harp yine başladı..
Yarbay Mustafa Kemal Paşa, Çakakkaledeki cesareti ve başarısıyla terfi Albay rütbeliğine terfi etti. Müttefikler, 25 Nisan kara çıkarmasında istenilen sonucu alamayınca Anafartalar’da aynı hedefe ulaşmak için 6 Ağustos’ta yeni birliklerle saldırı etme sonucu aldı. Avustralya, Yeni Zellanda ve Hint birlikleri ile 4 gün devam eden Kanlısırt muharebeleri gerçekleştirildi. 6 Ağustos sabahı Seddülbahir ve Arıburnu bölgesinde düşman yoğun topçu ateşiyle taarruza geçti. 10 Ağustosta süngü savaşı ile Conkbayrı İngilizlerden temizlendi. Ayrıca Conkbayır’ındaki çatışmada Albay Mustafa Kemal’in göğsüne gelen şarapnel parçası, anası Zübeyde Hanım’ın armağan etmiş olduğu saate isabet ederek saati parçaladı. Anafartalar Grubu Komutanlığındaki üstün başarıları sebebiyle Albay Mustafa Kemal’e, “Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası” verildi.
İtilaf devletleri, 9 Ocak’ta işgal ettikleri son nokta Seddülbahir’i boşaltarak Gelibolu yarımadasından tamamen çekildi, zafer Türk milletinin olmuştur. Böylelikle yazarda CAHİL TÜRKLERE KAFA TUTULMAMASI GEREKTİĞİNİ ANLAMIŞTIR. (Tanrı Dağı)


Gelibolu PDF indirme linki var mı?


Peter Hart – Gelibolu kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Gelibolu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Peter Hart Kimdir?

Liverpool Üniversitesi’nde tahsil gördükten sonrasında 1981 Ocak ayında Imperial War Museum’da Sesli Kayıtlar Kısmı’ne atandı. O zamandan beri başlıca görevi Birinci Dünya Savaşı’na katılan askerlerin deneyimlerini sesli olarak kaydetmektir. Bu kitapta kullanılan söyleşilerin bir çok bu kayıtlardan alınmıştır.


Peter Hart Kitapları – Eserleri

  • Gelibolu
  • Gelibolu


Peter Hart Alıntıları – Sözleri

  • Bir İngiliz subayı daha Türk nişancılığını hafife almanın cezasını ödemişti. Dramın içinde kaybolan bazı subaylara faydası olmamış benzer biçimde görünen bir dersti bu. (Gelibolu)
  • Britanya’dan Türkiye’ye uzatılan sahici bir dostluk eli yoktu. (Gelibolu)
  • İnsanın yalnızca bir sopayla öldürmüş olduğu günlerden beri, hiçbir harp, insan vücudunda bugün olmasıyla birlikte yırtıcı yaralar, bu kadar çok kötü enkazlar yaratmamıştır. (Gelibolu)
  • Bir anlık dalgınlık, başı ön siperin üstünde bir iki santim göstermek, intihar etmek için kafi bir nedendi. İkinci bir talih her insana nasip olmuyordu. “Bu Türk pusu nişancıları korkulu.” (Gelibolu)
  • Türkiye’nin kuvvetli dostlara ihtiyacı vardı; mesele bunların iyi mi seçileceğiydi. Almanya’yla bir ittifakın cazip gelen yanları vardı; ordu ve donanma kaynakları, güvenli bir kuvvet deposu olacaktı. Daha azca toprak tutkusu olduğundan Almanya Türkiye’ye, Britanya, Fransa ve Rusya’mın oluşturduğu anlaşmazlık devletlerinden daha azca bir yakın tehtit oluşturuyordu. (Gelibolu)
  • Kasım 1912’de Almanya, çağdaş muharebe kruvazörü Goeben’i hafifçe kruvazör Breslau’u eşliğinde İstanbul’a doğru yola çıkardı. (Gelibolu)
  • Durumun siyasal denetimini giderek daha çok eline geçirmiş olan Enver, 26 Ekimde yek taraflı olarak Souchon’a Goeben ve Breslau’yu alıp Türk kruvazör ve destroyerlerin eşliğinde Karadeniz’e ani bir çıkış yapma emri verdi. (Gelibolu)
  • Türkiye’nin bir düzmece dostu da Almanya’yaydı. (Gelibolu)
  • 3 Ağustos’ta, Almanya’yla savaşın başından beri Fransızların Akdeniz Filosu nüzul olmuş gibiydi; bilhassa komutanı Koramiral Augustine Boue de Lapeyrere, Goeben’i bulup yok etme düşüncesinden ziyade, askeri birlik konvoylarının güvenli geçişini sağlama zorunluluğuna odaklandı. (Gelibolu)
  • Goeben, Nara Burnu’nun arkasında, dar seyir kanalının zorunlu kıldığı 90 derecelik köşeyi dönen her anlaşmazlık gemisini avlamaya hazır bekliyordu. Bir muhabere kruvazörü olarak Goeben, Fisher’ın Boğaz’a girmesini yasakladığı Queen Elizabeth ve eşit seviyede iyi silahlı, fakat zırhlı zayıf erken ingiliz muharebe kruvazörü Indefatigable hariç, İtilaf filosunun herhangi bir gemisinden farksızdı. (Gelibolu)
  • Ege Denizindeki adalarını kaybetmesi, Türkiye’nin dikkatini deniz gücünün zayıflığına çekmişti. İngiliz Bahriye Misyonu, karasularını korumak için çaba sarfetmek için destroyerlere yada torpido botlara harcama yapmalarını tavsiye ediyordu; fakat Türkler Yunanistan’la ihtimaller içinde bir harp bekliyordu ve bu yüzden, İngiliz donanma tersanelerinde inşa edilen iki dretnot harp gemesi satın almak için sözleşme yapmamışlardı. (Gelibolu)
  • Kapalı kapılar arkasında pazarlık başladı ve Nisan ortasında antak kalma sağlandı. En azından harita üstünde Osmanlı İmparatorluğu parçalanıp İngilizler, Fransızlar ve Ruslar içinde paylaşılmıştı. Yırtıcılar toplanmıştı. Artık ihtiyaç duyulan tek şey Türklerin yenilgisiydi. (Gelibolu)
  • Britanya 19. yüzyılın sonunda Mısır ve Kıbrıs’ın denetimini ele geçirmişti. 1914’te İngilizler Basra Körfezinin petrol alanlarına ilgi duyuyordu ve Mezopotamya’daki bir tutkularını anlamak için alim olmaya gerek yoktu. (Gelibolu)
  • Almanya, Paris’e saldırmaya ve Manş Denizi limanlarını ele geçirmeye hazır ordularla, sınai alanın mühim bir bölümünü işgal ederek Fransa’ya kamp kurmuştu. (Gelibolu)
  • Tüm olasılıklar ve ayrıntılar özenle düşünülmedikçe ve makul bir başarı olasılığı olmadıkça, hiçbir muharebeye girilmemelidir. (Gelibolu)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş