Eğitim

Ardından – Natsume Soseki Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ardından – Natsume Soseki Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ardından kimin eseri? Ardından kitabının yazarı kimdir? Ardından konusu ve anafikri nedir? Ardından kitabı ne konu alıyor? Ardından PDF indirme linki var mı? Ardından kitabının yazarı Natsume Soseki kimdir? İşte Ardından kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Natsume Soseki

Çevirmen: Habibe Salğar

Orijinal Adı: Sorekara

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9786258475685

Sayfa Sayısı: 312


Ardından Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“… Sen bana gülüyorsun. Ve ben sana gülemiyorum. Hayır, gülmek istiyorum ama toplum yapamayacağımı söylüyor, öyle değil mi?”

Japonya’nın ülke haricinde en tanınmış ve en saygı duyulan yazarlarından önde gelen, Ben Bir Kediyim, Gönül ve Madenci benzer biçimde eserlerin yazarı Natsume Soseki, ilk kere Türkçeye çevrilen Ardından’da birincil arzusu “pek bir şey yapmamak” olan Oblomovvari bir karakterin, Daisuke’nin trajikomik yaşamını konu alıyor.

Varlıklı bir ailenin aylak evladı Daisuke, hem Meici periyodu sonundaki değişimlerle hem de dünyadaki amacı ve kişiliğiyle dertleri olan genç bir adamdır. Günlerini ona tahsis edilen evinde kitap okuyarak, kafelerde zaman öldürerek ya da sokaklarda dolaşarak geçiren Daisuke’nin yaşamı, uzun süredir başka şehirde yaşayan arkadaşı Hiraoka dönünce ve onun eşi Miçiyo’ya olan ilgisi tehlikeli bir aşka doğru evrilince tekdüzeliğini kaybeder.

Daisuke, bir taraftan onu toplumsal normlara uygun bir yaşam sürmeye zorlayan ailesine karşı kişisel özgürlüğünden ve bağımsız hayatından taviz vermemeye çabalarken öteki taraftan da Miçiyo ve Hiraoka’yla girmiş olduğu, benliğiyle çelişen umutsuz durumdan yakasını sıyırmaya çalışır.


Ardından Alıntıları – Sözleri

  • ”Yalnızlık içindeyim, yeniden gelir misin?”
  • Sen dünyayı olduğu benzer biçimde kabul eden bir adamsın. Diğer bir deyişle, iradesini ortaya koyamayan bir adamsın.
  • Zaman vakit hatırlardı.Acaba yaşıyor mu diye aklından geçirirdi.Fakat bu düşünceler aklına erişince bile, bilhassa bir şey öğrenmeye yada duymaya uğraşmadı, bunun için ne cesareti ne de bir endişesi vardı…..
  • “Aynı zamanda mutluluğa erişeceğine dair umudu da azalmıştı.”
  • “Yaşamın çöküşü ruhun özgürlüğünün yok edildiği nokta, en acı veren kısımdı.”
  • “Hayatın farkına varmayan bir insan kadar tehlikeli başka bir şey yoktur!”
  • “Sadece giysiye bakmakla anlayamayacağımız bir cemiyet hâline geldik zira. Bu beyefendi nerede yaşıyor acaba diye düşünürken, birden giyimiyle asla uymayan bir eve girebiliyor,”
  • “Sen dünyayı olduğu gibi kabul eden bir adamsın. Diğer bir deyişle, iradesini ortaya koymayan bir adamsın.”
  • Kitabı kapattı. Ve bu şekilde anlarda kitap okumanın pek mümkün olmadığını, hem de artık rahat yatamadığını da fark etti. Tedirginliğinin sebebi her zamanki can sıkıntısı değildi. Hiçbir şey yapamayacak kadar kayıtsız olduğundan değildi; aklı artık bir şey yapmamaya dayanamayacağı bir durumdaydı.
  • İnsanlar daima samimiyetin gerektirdiği benzer biçimde asil, içten, temiz fiil ve davranışlara haiz varlıklar değillerdir.


Ardından İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Japon Klasikleri-4: Natsume Soseki’nin Ardından’ını okurken Japon Klasikleri dizisinden yeni bir kitap haberi geldi. Dizinin beşinci kitabı Hagakure: Saklı Yapraklar- Tsunetomo Yamamoto olarak duyuruldu.
Natsume Soseki hakkında dizinin öteki yazarlarına rağmen daha oldukça informasyon sahibiyiz kendi devletimizde. Şundan dolayı malum kitaplarının hatırı sayılır oranlarda okunduğunu görüyoruz. Osamu Dazai’yi de biliyoruz aslen fakat karamsar mizahı yüzünden birçok okur tarafınca tercih edilmeyebiliyor. Dazai kalemini ben daha oldukça seviyorum doğal olarak ki. Bu şekilde giderse Japon yazarlarını ve yaşadıkları kültürlerine dair daha oldukça şey öğreneceğim galiba 🙂
Natsume Soseki (D. 9 Şubat 1867-Ö. 9 Aralık 1916) Japon-Rus Savaşı sonrası Japonya’da, uygar roman türünün en mühim yazarı olarak kabul ediliyormuş. Batılı roman geleneği ile Japon geleneksel yazı geleneğini birleştirerek emsalsiz bir üslup oluşturmayı da başarmış. Şundan dolayı bir İngiliz edebiyatı uzmanı Soseki. On beş yaşından itibaren yazar olmayı kafasına koymuş fakat ailesinin ısrarları neticesinde Tokyo İmparatorluk Üniversitesi’ne mimarlık okumak için kayıt olmuş. Bu süreçte hayallerinden tamamıyla vazgeçemeyerek İngiliz edebiyatı üstüne çalışmaya başlamış. Ve 1905 senesinde Ben Bir Kediyim adlı romanıyla ilgileri üstüne çekmeyi başarmış. Sonrasında da yazdığı öyküler ve romanlarıyla ilgi görmeye devam etmiş.
Yarattığı emsalsiz üslup yardımıyla kendisinden sonrasında gelen birçok yazarı da etkilemiş Soseki. Bilhassa Yasunari Kavabata, Yukio Mişima ve Kenzaburo Oe benzer biçimde Japon yazarlar Soseki’den oldukça etkilenenler arasındalar.
Japon edebiyatıyla ilgili bu diziden daha ilkin üç kitap ve başka yayınlardan da birkaç yapıt okumama karşın her kitap da değişik bir dünyaya açılıyor gibiyim. Bu nedenle o yabancılığımın bilincinde olarak beklentimi en aza indirgeyerek okumaya başlıyorum. Ve bu şekilde yaptığımdan mıdır nedir bilmiyorum fakat beğenmediğim bir kitap da olmadı diziden. ‘Bayıldım, aşık oldum’ benzer biçimde görüşleri açıkça belirtmesem de bu diziyle aramda bir bağ oluştuğunu görebiliyorum şu an. Sevdiğimi de kabullenebiliriz. 🙂
Ardından yazardan okuduğum ilk kitap, aslına bakarsan dilimize de yeni kazandırılmış olduğundan iyi denk geldi. Yazarın oldukça malum kitaplarının aksine bu şekilde bir kitabıyla başlamam da fena bir başlangıç olmadı. Henüz okunma sayısı azca ve okuyanların bir kısmı beğenmediklerini sert bir üslupla ifade etmiş olsalar da üç günlük Ardından yolculuğumdan oldukça memnunum.
Daisuke otuzuna yeni girmiş, zengin ailesine bağımlı, eşiyle olan evliliği ve işi olmayan, yalnız kitaplarıyla haşır neşir olan biri. ”Oblomovvari” denilmesinin sebebi ise kendi düşünceleri içinde yaşaması ve bu süreçte bir şey yapmak için sebebi olmadığına inanan bir tavırda olması. Gonçarov’un Oblomov’unu okuyanlar için daha anlaşılır ve tanıdık biri Daisuke. Tamamen Oblomov’un aynısı demek yanlış bir ifade olur fakat esintilerini hissedebilirsiniz bir ihtimal. Daisuke’nin Oblomov’dan farkı beni sinir etmesi. Kitabın başlarında aşırı duygusuz göründü bana ve sonrasında bu görünüşünü unutturan şeyler yapmış oldu doğal. Daisuke-Oblomov vakasına oldukça takılmayalım zira kitabın kendisinden uzaklaşmak istemeyiz. 🙂 Ha bir de unutmadan Melville’nin Katip Bartleby adlı eserini bilenler bilir; ”Yapmamayı yeğlerim.” Daisuke’nin ailesiyle ve çevresiyle ters düşmüş olduğu anlarda bu kalıbı anımsatan tarzda cevaplar vermesi bana Bartleby’i hatırlattı. Japon ailelerin bizlerden daha geleneksel bulunduğunu gösteren bir portre çizmiş Soseki; Daisuke’nin cevaplarına rağmen ailesi de oldukça sabırlı. Babası eski samuray geleneklerinin kafasında olmasına rağmen oldukça iyi yönetim ediyor; bu durum gözümden kaçmadı.
Meici periyodunun sonundaki değişimler ve Japonya’nın Batı modernliğini örnek almaya emek vermesi, ek olarak ülkenin bu çabalar içinde kıvranırken çeşitli borçlara girmesi benzer biçimde durumlar, kitabı gözümde oldukça daha değişik kıldı. İçinde yalnız yasak bir aşkın olacağını düşünürken yozlaşmış bir toplumun ve ekonomik krizin pençesine düşen Japonya’nın genel sorunlarıyla baş başa kaldım. Bu eleştirel sürece de Daisuke’nin hiçbir şey yapmayarak ve çalışmaya inanmayarak aslen yapmış olduğu eylemsizliklere bir anlatıcı kısaca yazar bakışıyla şahit oluyoruz. Odak noktası Daisuke ve arkadaşı Hiraoka’nın eşi Miçiyo olmasına rağmen bir cemiyet analiziyle iç içe oluyoruz benzer biçimde bir şey bu.
Batılı yazarları ve ressamları takip eden Daisuke kendi ülkesine dair her şeyi çekilmez bulur; evlenmez ve çalışmaz sebebi ise borçlu bir ülkede çalışmanın yalnız aç kalmamak için olduğuna inanarak bunun onurlu bir fiil olmadığına karar vermesidir. Ailesinin evlilik baskılarını önemsemez; kitaplarıyla, bahçesine bakarak ve arada bir yürüyüşe çıkarak sürdürür kendince naturel ve dertsiz yaşamını. Eski bir arkadaşı olan Hiraoka da bir nedenle eşiyle birlikte Tokyo’ya dönünce dananın kuyruğunun koptuğu yere geliriz.
Kitabın ortalarında vakalar durgunlaşır zira yasak aşkın sertliğini ve ailenin baskılarının yoğunluğunu görmeyiz. Ben Japon edebiyatının sakinliği içinde boğulurken bu sırada Daisuke, bir ailesi bir de Hiraoka-Miçiyo çifti içinde mekik dokur. Büyük gelişmeler beklemeden kendinizi bu sakin akıntıya bırakın ve sonlara yaklaşmak için sabredin derim.
Olaylar garip bir hale dönüşmeye başlıyor zira. Kendinden ve prensiplerinden asla taviz vermeyen Daisuke’nin planlarında unutmuş olduğu bir şey var oysa: AŞK. Bu duygu yüzünden neler olacak Daisuke’ye acaba? Kitabın sonu herkesi doygunluk etmeyebilir fakat benim için ”son” hiçbir vakit mühim olmadığı için okumaktan pişman olmadım bu kitabı. Bu son vakasına takılmamayı Hayao Miyazaki animeleri yardımıyla öğrendim. 🙂 Yazarın oldukça malum Ben Bir Kediyim, Madenci ve Gönül benzer biçimde kitaplarını da listeme aldım. İçlerinden okuduklarınız var ise da önerilere açığım ek olarak. 🙂
İthaki Yayınları’na bu dizi ve görkemli kapak tasarımları için de TEŞEKKÜRLER.
https://wannart.com/icerik/33901-japon-klasikleri-4-ardindan-natsume-soseki (Sultan)

Daisuke otuz yaşlarında, işi olmayan.
İşsiz fakat kendini geçindirebiliyor, daha doğrusu ailesi ona bakıyor.
Daisuke eğitimli, meraklı, okumayı seven biri hem de. Elbette topluma bakılırsa ters tarafları var.
Ama o, toplumun düşüncelerini de ailesinin ‘artık evlensen mi- iş mi bulsan’ cümlelerini de önemsemiyor.
Şundan dolayı inanılmış olduğu değerler var. Mesela borçlar içinde olan bir ülkede çalışmanın mantıklı bulunduğunu düşünmüyor yada yalnız karnını doyurmak için bir işte çalışıyor olmanın onurlu olabileceğine de güven etmiyor.
Etmiyor da…Bazen beklenmedik şeyler çıkıveriyor insanoğlunun karşısına: Aşk benzer biçimde.
.
‘Ardından’ klasik bir Soseki çizgisinde. Yazarın öteki kitapları ile uyum içinde olmasıyla beraber bana üç kitabı daha anımsattı: toplumun emek harcama yönündeki dayatmalarını eleştirmesi yönünden Paul Lafargue’den Tembellik Hakkı’nı, Daisuke’nin varsıl bir aile kökeninden gelmesi-günlerini kendine dönük geçirmesi yönünden Gonçarov’dan Oblomov’u ve Daisuke’nin eylemsizliği yönünden de Melville’den Kâtip Bartleby’i.
Ardından’ı değişik kılan, kitabı parlatan başka bir şey daha var: kitabın geçmiş olduğu devrin Japonya’sını satır aralarında didik didik etmek! Batı özentiliğinden ekonominin kötüye gidişine, kurumlar arasındaki yozlaşmadan toplumun giderek bireyselliğe dönüşüne dair oldukça çarpıcı noktalar barındırıyor Ardından.
.
Soseki benim gözümde oldukça çalışkan, derli toplu ve açık bir yazar. Minik Bey, Gönül, Ben Bir Kediyim ve dilimize çevrilen öteki eserlerini okurken de büyük bir haz almıştım. Bu eseri de beni şaşırtmadı. Kesinlikle tavsiye ederim!
.
Habibe Salğar’ın çevirisi ve önsözüyle ~
Kapakta ise Tsuçiya Koitsu’nun illüstrasyonu yer almakta (İthaki Japon Klasikleri serisiyle olmasıyla birlikte kapaklarındaki seçimleri ile de göz dolduruyor!)ş (Hülya Oluşturulan)

Merhaba, bugün sizlere Japon Edebiyatı’nın mühim yazarlarından olan Natsume Soseki’nin “Ardından” kitabından bahsedeceğim. Eser, _ladiesbookclub_ ile seçtiğimiz Mart’ın ikinci kitabı ve hem de İthaki’nin Japon Klasikler serisinin 4. kitabı.
Ben yazarla daha öncesinde “Cam Kapının Ardı” eseriyle tanışmıştım. Bu yapıt, Soseki’nin gazetede yazdığı yazıların derlemesiydi. Yazarın kalemini ve biyografisini bilmek açısından mühim olsa da roman anlamında “Ardından” kitabı benim için tanışma kitabı oldu.
“Ardından”da eğitimli bir genç olan Daisuke’nin ülkesinin geleneksel ve ekonomik durumuna bakış açısına yer verilir. Ana kahraman olan Daisuke daha ilkin hiçbir işte çalışmamış, emek harcama terimini ve toplumu sorgulayan, zengin bir ailenin erkek evladıdır. Daisuke, emek vermeyi “toplum yararına çalışarak yeni bir şeyler üretmek” ile “kendi faydasına çalışmak yani kendi ihtiyaçları (yeme, barınma) için çalışmak” olarak ikiye ayırır. Herkes ikinci amaç için uğraştığından, kendini tüm bu insanlardan ayırır fakat belirli bir noktaya da yerleştiremez.
Daisuke karakteri, İvan Aleksandroviç Gonçarov’un Oblomov’uyla genel olarak benzerlik gösterir. Her iki karakter de, çalışmaz, çalışsa da ne yapacağını bilmez, “birey”liğiyle ve muhalif bakışıyla toplumdan dışlanır.
Tüm bu sorgulamaların haricinde, romanda insan ilişkilerinde ve romantizmde karmaşıklık olarak da nitelendirebileceğimiz bir aşk ortaya çıkar. Üç dost olan Daisuke, Hiraoka ve Miçiyo içinde doğan ve engellenemeyen bu durum, aslına bakarsan cemiyet dışı olarak kabul edilen Daisuke’nin kendinden ve toplumdan daha uzaklara savrulmasına sebep olur.
Karakterleri ve toplumu ana karakterle beraber sorgulamak benim hoşuma gitti. Ana karakter de sizin benzer biçimde kitabın dışından bir karakter benzer biçimde, -özellikle sonlara doğru- vakalara dıştan bakarak neyi iyi mi yapmalı sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor. Başlarda ağır ilerlese de, değişik bir tarihsel periyodu ve kültürü tanıyor olmak beni kitabın her bölümünü okurken doygunluk etti.
Kitabı genel olarak sevmiş olarak okuduğum için, Japon Edebiyat’ı ile tanışmak isteyen her insana gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum.
Edebiyatla kalınca,
Günce (guncecigim)


Ardından PDF indirme linki var mı?


Natsume Soseki – Ardından kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Ardından PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Natsume Soseki Kimdir?

Sōseki Natsume Japon, İngiliz edebiyatı uzmanı ve yazardır. Uluslararası alanda sınırı olan çevirileri haricinde tanınmasa da, Japon-Rus Savaşı sonrası Japon Uygar Romanına damgasını vurmuş en mühim yazardır. Batılı roman geleneği ile Japon geleneksel yazı geleneğini birleştirerek orijinal bir üslup oluşturmayı başardı.

Kendisinden sonrasında gelen Akutagawa Ryunosuke benzer biçimde mühim yazarları büyük seviyede etkiledi.II. Dünya Savaşı sonrası Kawabata Yasunari, Yukio Mishima ve Kenzaburo Oe benzer biçimde internasyonal çapta üne kavuşan yazarların temel kültürel kaynaklarından biri olduğu söylenebilir.

Türkçeye Minik Bey adıyla çevrilmiş olan, mühim eserlerinden Bocchan’da çocukluğunda, yaramaz ve başına emir olan bir matematik hocasının taşra nahiyesine matematik öğretmeni olarak gidişini ironik bir üslupla anlatır. Bu yapının arkasında ise Japonya’nın batılılaşması ve sömürgeci ülke konumuna gelmesine yönelik ince satirik öğeler gizlenmektedir.


Natsume Soseki Kitapları – Eserleri

  • Madenci
  • Gönül
  • Üç Köşeli Dünya
  • Sanşiro
  • Cam Kapının Ardı
  • Ben Bir Kediyim
  • Minik Bey
  • On Gece Düşleri
  • Ardından
  • The Gate


Natsume Soseki Alıntıları – Sözleri

  • İliklerime kadar hissediyorum yalnızlığımı. Bu şekilde bir gemide yapayalnız yol almaktansa kaldırıp atmak isterim kendimi sonsuz mavinin kucağına. (On Gece Düşleri)
  • Modern insanlarda gerçeğe eşlik edecek duyuyu terk etme huyu vardır.Toplum her insana öyleki bir baskı uygular ki,insanların duyumsuzlaşmaktan başka çaresi kalmaz (Sanşiro)
  • Ben bir kediyim. Henüz bir adım yok. Nerede doğduğumu da bilmiyorum. Hatırladığım tek şey; hayatımda ilk kez bir insan gördüğümde nemli ve karanlık bir yerde miyavlıyor olduğum. Sonradan işittim ki, türünün en gaddar üyelerinden biriymiş bu insan… (Ben Bir Kediyim)
  • “Hayatın farkına varmayan bir insan kadar tehlikeli başka bir şey yoktur!” (Ardından)
  • Sadece aklın istikametinde hareket edersen insanlardan uzaklaşırsın. Duygularınla hareket edersen sürüklenirsin. Ruhunu açarsan ve dilediğin benzer biçimde yaşamazsan sıkışırsın. Nasıl bakarsan bak, insanlarla yaşamak zor olsa gerek. (Üç Köşeli Dünya)
  • Öylesine bir acıydı ki bu, neredeyse nefes alamıyor, boğulduğumu hissediyordum. (Cam Kapının Ardı)
  • Ölüm direnebileceğin bir şey değildir. Kabullenirsen korkacağın bir şey kalmaz ortada. (On Gece Düşleri)
  • İnsanlar daima samimiyetin gerektirdiği benzer biçimde asil, içten, temiz fiil ve davranışlara haiz varlıklar değillerdir. (Ardından)
  • İlk başta yemeye tereddüt edeceğimiz bir şey olsa bile ilk lokmayı ısırdıktan sonrasında önceki kadar ızdırap çekmeden devam ediyoruz. (Madenci)
  • “Ancak insanoğlu fanidir. İnsanın ne kadar sağlığı yerinde de olsa, vadesi ne zaman dolar bilinmez.” (Gönül)
  • Aslında hepimiz, katlanılması mümkün olmayan şeylerin asla gerçekleşmeyeceğini varsaymayı seçer. (Ben Bir Kediyim)
  • Diyeceğim o ki, insanlık zamanı; etin, kemiğin ve kanın değil, yalnızca kostümlerin tarihidir (Ben Bir Kediyim)
  • Acı çeken ben olduğuma bakılırsa, buna son verecek olan da ben olmalıyım. (Madenci)
  • Bir insanoğlunun derin kederine tanıklık ediyor sadece o insana yardım eli uzatamıyordum. (Cam Kapının Ardı)
  • Hepimiz aynı derecede kıymetliyiz. Aramızda fark yok. (Cam Kapının Ardı)
  • ”Yalnızlık içindeyim, yeniden gelir misin?” (Ardından)
  • “Dünyada kuvvetli bir arzudan daha korkulu bir şey yoktur.” (Sanşiro)
  • Sadece aklın istikametinde hareket edersen insanlardan uzaklaşırsın. Duygularınla hareket edersen sürüklenirsin. Ruhunu açarsan ve dilediğin benzer biçimde yaşamazsan sıkışırsın. Nasıl bakarsan bak, insanlarla yaşamak zor olsa gerek ! (Üç Köşeli Dünya)
  • Ev sessizliğe, kalbim huzura gömülüyor. (Cam Kapının Ardı)
  • “ Çocuklara örnek ol, erdem timsali ol. Öğretmen dediğin yalnızca ders vermez, öğrencilerini kişiliğiyle de etkiler.” (Minik Bey)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş