Genel

Meryem suresi 50. ayet okunuşu, arapça yazılışı ve meali

Meryem Suresi; Kur’an-ı Kerim’in on dokuzuncu sûresi olup Mekke döneminde inmiştir ve 98 âyettir. Bazı tefsir alimlerine göre 58 ve 71. âyetler Medine döneminde inmiştir. Sûre, Meryem’in, oğlu İsa’yı nasıl dünyaya getirdiğini anlattığı için bu isimle anılmıştır. Ismini onaltıncı âyetinde geçen Meryem sözcüğünden almıştır. Sûrede başlıca, tevhit inancını yerleştirmek emeliyle bazı peygamberlerin kıssaları ve kıyamet sahneleri mevzu edilmektedir.
ayet arapça yazılışı

وَوَهَبْنَا لَهُم مِّن رَّحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا

Meryem suresi 50. ayet okunuşu

Ve vehebnâ lehum min rahmetinâ ve cealnâ lehum lisâne sıdkın aliyyâ(aliyyen).

Meryem suresi 50. ayet meali (anlamı)

Diyanet İşleri (Yeni) Meali: Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk.
Hepsine de dillerde hoş ve yüksek bir methiye verdik.

Ömer Çelik Meali: Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Tam dillerde onlar için ulvî ve hoş bir nâm bıraktık.

Meryem suresi 50. ayet tefsiri

İbrâhim (a.s.), bahsettiği gibi putperestleri ve onların taptıkları putları terk edince, başka bir deyişle bulunduğu yerden Beyt-i Makdis diyarına hicret edince Allah Teâlâ onu yalnız, destekçisiz ve kimsesiz bırakmaz; ona İshâk’ı, ondan da torunu Yâkub’u ihsan eder.
Onlara rahmetinden bol bol bahşeder; mal, evlat, dünya ve âhiret hayırlarını ikram eder. Hepsine dinî reelleri şartname edecek hoş diller verir. Yeniden her birine gelecek jenerasyonlar içinde, bütün diller ve dinlerde doğrulukla ve hayırla yâd edilme bahtiyarlığını lütfeder. Nitekim İbrâhim (a.s.), daha evvel Rabbinden bunu istemiş ve şöyle dua etmişti:

“Bana gelecek jenerasyonlar arasında doğrulukla ve hayırla anılmayı kısmet et!” (Şuarâ 26/84)

Şâir Bâkî şu nasihati verir:

“Âvâzeyi bu kâinata Dâvûd gibi sal

Bâkî kalan bu kubbede bir güzel sadâ imiş.”

“Ey Bâkî! Sen de Dâvûd peygamber gibi sesini tam kâinata yay; sesinin şanı her yeri kaplasın.
İbrâhim kıssasında şu işaretlere ve inceliklere dikkat çekilir:

Birincisi; yumuşaklık ve hoş ahlâk. Hakk’a çağıran kimsenin yumuşak olması gerekir. Sertlik ve vahşilik insanların çehre çevirmelerine neden olur. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle emredilir:

“Allah tarafından lutfedilen bir rahmet sâyesinde sen onlara yumuşak davrandın. Şayet kaba, katı kalpli olsaydın, insanlar çevresinden dağılıp giderlerdi…” (Âl-i İmran 3/159)

İkincisi; İslâm’da doğruya davet eden şahsa ve doğru yola uymak temeldir.
Peygamberler başta olmak üzere Allah’a yönelmiş sâlih kulların yoluna uymak da Ktümör’an’ın emridir: “Sen, her işinde tam gönlüyle bana yönelmiş, devamlı benim rızâmı arayan elit kulların yolunu izle!” (Lokmân 31/15)

Sehl b. Abdullah (k.s.) der ki: “Nefse en ağır gelen şey başkasına uymaktır. Zira başkasına uymakta nefse bir soluk rahatlık yoktur.”

Üçüncüsü; Hakk’a yakınlık için uzletin başka bir deyişle masivadan uzak durmanın ehemmiyeti büyüktür.
Bunu başarabilmesi için de Allah’a sığınması, O’na dilenmesi ve bu mevzuda kendini galibiyetli kılması için O’na dilenmesi gereklidir.

Dördüncüsü; sırf fani arkadaşlık ve akrabalık sebebiyle beğendiği insanları Allah’ın rızâsını arzulayarak terk eden kimseye, Allah ondan daha sevimli ve daha hayırlı olanı verir. Nitekim İbrâhim (a.s.), en yakını dahi olsa babasını ve babasının dininde olanları terk edince Allah ona onlardan daha hayırlı olan İshâk ve Yâkub gibi peygamber namzedi evlatlar ve torunlar lütfetmiştir.

Şimdi de ilâhî rahmetten kendisine büyük bir kısmet ulaşan Hz.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş