İstanbul’da Tarihin Dokusunu Hissetmek İsteyenler için 6 Mekan

Tarih, kültür, arkeoloji, tabiat benzer biçimde birçok kavramın bir arada bulunmuş olduğu İstanbul, nice uygarlık ve devlete ev sahipliği yapmıştır. Bu nedenle değişik birçok döneme ilişik yaratı bulmak mümkün. Tarihi eserleri ve müzeleri haricinde, Boğazı, adaları, denizi ve tepeleriyle de aşık olunası bir kent. Bir kez bile ziyaret etmişseniz, favori şehirleriniz içinde yer aldığına eminiz. Peki, burada uzun seneler yaşayanların dahi keşfetmediği, görmediği bölgeleri olan bu uçsuz bucaksız şehirde nereleri görmelisiniz?

Galata Kulesi

Hakkında efsanelerin ve inanışların olduğu bu esrarengiz kule, İstanbul’u ayaklarınızın altına almanızı sağlıyor. Hem akşam hem de gündüz ziyaret edebilir, şehrin tadını değişik şekillerde alabilirsiniz. Cenevizliler döneminden bu yana var olduğu malum bu zamanı yapı, süre süresince değişik amaçlarla kullanılmış olsa da fiziki yapısından o kadar da bir şey kaybetmemiş. Bir kısma kadar asansörle çıkılan yapının üst katlarını ise merdiven kullanarak çıkabiliyor ve manzaraya kavuşabiliyorsunuz.

Kariye Müzesi

534 yılından bu yana mevcud bu yapı, orijinal olarak Hora Manastırı olarak biliniyor. Yapının iç kısmındaki duvar ve tavan bölümlerinde yer edinen mozaikler periyodu en iyi şekilde yansıtan özellikte. İsa, Meryem Ana ve dini birçok figür ve olayların anlatımı mozaiklere tek tek işlenmiş. Baktığınız süre etkilenmemek mümkün değil. Hem periyodu anlayabiliyor hem de o zamandan bu yana iyi mi kaldığına şaşkınlık ediyorsunuz. Bu açıdan da dünya üstündeki ender yapılardan biri.

Tarihi Yarımada

Eminönü, Topkapı, Beyazıt, Sultanahmet güzergahı üstündeki bölgeyi kapsayan bu yarımada, hem de oldukça mühim zamanı alan ve yapılara da ev sahipliği yapıyor. Sultanahmet Cami, Süleymaniye Cami, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya Müzesi, Gülhane Parkı, Sultanahmet Meydanı ve daha nice yapıtarihi yarımadanın sınırları içinde. Aynı zamanda Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı ve Sahaflar Çarşısı benzer biçimde mazisi eskiye dayanan bölgelere de haiz. Tüm bunların haricinde deniz hattına paralel konumda olduğu için manzaranın ve denizin de tadını çıkarabiliyorsunuz.

Haydarpaşa Garı

1873 yılından bu yana var  olan Haydarpaşa, mimarisi ve konumu ile dünya üstündeki eşi olmayan garlardan biridir. Dış mimarisinin haricinde, iç mimarisi, çinili iskelesi de etkisi altına alan yanlarından. Son birkaç senedir maalesef kullanıma kapalı olsa da, ziyaret etmeniz mümkün. Hatta bazı dönemlerde etkinlik ve festivaller de bu alanda düzenlenebiliyor. Bir çok kişinin bilmediği özelliklerinden biri ise içinde sonradan restore edilen bir de Haydar Baba Türbesi’nin olması.

Çamlıca Tepesi

İstanbul 7 tepe, kalıbı sanırız hepimiz tarafınca biliniyordur. Bu tepelerin en gözdelerinden biri ise Üsküdar sınırlarında bulunan Çamlıca Tepesi. Her an değişik bir havası olsa da bilhassa akşam saatlerinde muhteşem bir manzaraya denk gelebilirsiniz. Ayrıca burada bulunan toplumsal tesislerde de süre geçirebilir, manzaranın ve havanın tadını daha iyi çıkarabilirsiniz. Burası hem de İstanbul içindeki en yüksek nokta olduğu için açık havalarda Uludağ’a kadar görebiliyorsunuz. Buradaki parkta zaman geçirebileceğiniz benzer biçimde NurbabaTekkesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.

Belgrad Ormanı

Seneler geçtikçe İstanbul’un ormanlık alanları azalma gösterse de, şehrin bu alandaki kurtarıcılarından biri Belgrad Ormanı’dır. Kamp ve piknik alanları, tabiat yürüyüşleri ve gezileri ile cezbedici olmasıyla birlikte, yakınında ve içinde bulunan yerlerle de dikkat çekmekte. Bentler Tabiat Parkı, Atatürk Ağaç Parkı benzer biçimde bölgede birçok naturel park alanı bulunuyor. Aynı zamanda Garipçe Köyü’ne de yakın bir mesafede. Burada Garipçe Kalesini ve köyün iç kısmında kalan alanları gezebilir; yamaçlarından deniz manzarasına bakabilir, rüzgarı hissedebilirsiniz.