Eğitim

Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme – Ulus Baker Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme – Ulus Baker Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme kimin eseri? Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme kitabının yazarı kimdir? Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme konusu ve anafikri nedir? Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme kitabı ne konu alıyor? Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme PDF indirme linki var mı? Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme kitabının yazarı Ulus Baker kimdir? İşte Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Ulus Baker

Yayın Evi: Paragraf Yayınevi

İSBN: 9789756134016

Sayfa Sayısı: 111


Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yitmeye başladığını söyleyebileceğimiz siyasal alan iyi mi mümkün olmuştu? Bu soruya şimdiye kadar en değişik toplumsal oluşumlar çerçevesinde verilmiş, verilen, verilmeye çalışılan, verilmekte olan ve verilecek olan cevapların bütününe “politika felsefesi” adını verebiliriz. Öyleyse, politika felsefesinin alınını yalnızca kendilerini açıkça “politika” alanında ortaya koyan ve tanımlayan düşünceler çerçevesinde değil, “siyasetin olanağı nedir” sorusuna verilen güncel cevapları sunabilecek her yere genişletmek gerekiyor.


Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme Alıntıları – Sözleri

  • Masumiyeti temsil eden halk, iyiliği temsil eden Devlet ve kötülüğün ta kendisi olan terör örgütü… Bu trio çağıl siyasal alanın üç kutbunu oluşturmaktadır. Ama devlet iyiliği yalnızca “temsil eder”: İyilik kendine ilişkin değildir artık; siyasal düşünürler çağıl toplumda “iyi bir düzen nasıl kurulur”un ardında değildirler. Halk ise (ister sivil cemiyet olarak anlayın, ister yönlendirilmeye açık kamuoyu olarak) kendinden masum değildir; iktidar tarafınca kendisine hizmet edilecek, adanılacak bir amaç olarak duyuru edilen varlıktır; insanların üstüne bu masumiyet bir etiket olarak, üzerlerinden sadece kabahat ve terör vesilesiyle atabilecekleri bir yüklem olarak yapışmıştır. İşte terör bu etiketi, “masum” etiketini vuran etkinlik biçimidir. Bir devrin anarşistlerinin “siyaset kurdu” etiketine haiz devlet büyüklerini vuran eylemlerinin yerini, her an her yerde herhangi bir “masumlar” yelpazesini yok eden terörist eylemleri almıştır.
  • Her şeyden ilkin, “ilerlemiş toplumlar” adını verdiğimiz toplumlarda, salt itiraz ve şikâyetle kafi bir güç kazanılamayacağı açıktır.
    Bunlara ek olarak, bazısına gore kuvvetli inisiyatiflere girişmek, başkalarına göreyse sadece sertlik ve terörü de yeri vardığında içeren direniş biçimlerinin benimsenmesi gerekir.
  • Savaş, sertlik, terör ve soykırım bir yanda, “uluslararası barış”ın kuvvetsiz, paramparça ve kırık dökük kurumları öte tarafta.
  • Terör, Platonik ve evcilleştirilmiş tanımını “şiddet”te bulur. Ancak sertlik terörün yalnızca ikincil bir dışlaşması, kaçınamadığı sonucu olabilir, fakat hiçbir vakit eğer olmazsa olmaz koşulu ya da ilkesi değildir.
  • Terör yalnızca kendini ifade etmek isteyenlerin buna uygun siyasal bir alan, bir ortam bulamamaktan doğan bir sapması değildir; varolan siyasal alanın ta kendisine yöneltilen bir protestodur. Amaç daima gizli saklı, saklı ve fark edilmez olmaktadır. Vuracağı yer ve vakit belli değildir. Modern dünyanın “açıklık” ve “saydamlık” etiğinin (bu etik Glasnost’tan bu yana salt kendi içinde bir değermiş benzer biçimde benimsenmektedir) ta kendisine direkt bir saldırıdır. Modern politika alanı her şeyin yüzeyde yer almasını ister; herhangi bir derinlik, saklılık, gizlilik; gözler önüne çıkmayan, karmaşık ise her insanın anlayabileceği düzeyde basitleştirilmeyen, vülgarize edilmeyen her şey –her fikir, her terbiye, her davranış– katlanılamazdır. Siyaset alanında kendini görülmez kılandan nefret edilir: Shakespeare’in Caesar’ı “şişman ve görünür” piknik tipleri görmek ister çevresinde; “sıska ve düşünceleri okunamayan belalı hatip Cassius” gibilerinden nefret eder; politika işte bu gibilerinden sakınma pratiğine dönüşmüştür neredeyse.
  • “Eğer ben ve sen birbirlerinin içinde erirlerse, benim ile senin de ortadan kalkar. Hukuksal kuralları ya da kurumsal kısıtlamaları bulunmayan bir Komünizm: Devlet kendi yararsızlığının koşullarını yarattıktan sonra erir biter”.
    (Deborin, 1966: 115-6).
  • Masumiyeti temsil eden halk, iyiliği temsil eden Devlet ve kötülüğün ta kendisi olan terör örgütü… Bu trio çağıl siyasal alanın üç kutbunu oluşturmaktadır.
  • Herakleitos hekimler mevzusunda şöyleki diyordu: “Hekimler kesip biçtikleri, yakıp dağladıkları zaman hastalıkların yaptığından farklı hiçbir şey yapmadıkları halde bir de gelip para istiyorlar.”
  • Novalis’in “olay” üstüne derin sezgisi her olayın biri ideal diğeri rastlantısal iki boyut üstünde tekrarlandığını hatırlatıyordu: İdeal Devrim ve devrimci eylemlerin iç içe geçmiş olduğu karmaşık bir siyasal faaliyetler, savaşlar, talep ve arzular, beceriksizlikler, cinayetler ve terörün oluşturduğu bir yumak olarak Devrim. İdeal Protestanlık ve Protestanlar, ideal Luthercilik, ideal sosyalizm, Asr-ı Saadet olarak ideal İslam…
    Gerçekliği öyleyse iki düzlemde kavramak gerekiyor. İdealin dünyasının gerçek dünyadan kökten ayrılması mümkün değildir.
    İdeal ve kaza gerçekliğin iki boyutunu oluştururlar ve gerçeklik her iki boyutu da mecburi olarak kapsamak zorundadır.
  • Rousseau: Depremler yüz binlerce insanoğlunun ölümüne niçin olduysa bu ne tabiat ananın ya da tanrının bir cezası ne de sadece ilerlemeyle –bilhassa teknik ve bilimsel ilerlemeyle– baş edilebilecek bir beladır. “Vahşiler gibi yapıp yüksek evlerde oturmasalardı bunlar başlarına gelmezdi.”


Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Çoklu Yöntem: Sadece politika değil felsefe şelalesi resmen kitap. Filozoflardan mühim teorisyenlere kadar kitapları, mühim alıntıları bu kitapta toplanmış. Sadece bu kitaba bakarak 100 kitap çıkarırım. Ulus baker farkı bu sanırım… (Umut Ök)


Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme PDF indirme linki var mı?


Ulus Baker – Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ulus Baker Kimdir?

Kıbrıs Türk’ü bir ailenin evladı olarak Ankara’da dünyaya geldi. Babası Sedat Baker ruh hastalıkları hekimi, anası Pembe Marmara ise Kıbrıs Türkü bir ozan ve öğretmendi.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Kısmı’nden mezun oldu. Gilles Deleuze ve Baruch Spinoza çevirileri yapmış oldu, makaleler yazdı. ODTÜ Sosyoloji Kısmı’nde yüksek lisans ve doktora yapmış oldu. Çeşitli yayınevlerine katıda bulunmuş oldu. Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’ni (İletişim, 1988) hazırlayan kadroda yer aldı. Toplum ve Bilim dergisi gösterim kurulu üyeliği yapmış oldu. Başka dergilerin yanı sıra Birikim’de yazıları yayımlandı. Birfazlaca platformda dersleriyle, konferanslarıyla, “serbest” konuşmalarıyla, sanal ortamda yazışmalarıyla, hep insanlarla söyleşi halinde oldu ODTÜ, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Özgür Üniversite’de beyazperde zamanı ve sosyoloji dersleri verdi. Siyâsî kuram, kitle yazışma araçları, beyazperde alanlarında çalıştı. Dziga Vertov üstüne beyazperde eleştirileri yapmış oldu. Birikim, Toplum ve Bilim, Virgül, Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nde yazılar yazdı.

12 Temmuz 2007 tarihinde, böbrek ve kalp yetmezliğinden öldü.


Ulus Baker Kitapları – Eserleri

  • Sanat ve Arzu
  • Aşındırma Denemeleri
  • Yüzeybilim Fragmanlar
  • Dolaylı Eylem
  • Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru
  • Beyin Ekran
  • Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme
  • Siyasal Dilde Huzur Söylemi
  • Yüzeybilim Fragmanlar


Ulus Baker Alıntıları – Sözleri

  • “Hakikat şudur ki insan, insanda bile hiçbir vakit insani olana hayranlık duymadı, hep insan-üzerine duydu…” (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • Herakleitos hekimler mevzusunda şöyleki diyordu: “Hekimler kesip biçtikleri, yakıp dağladıkları zaman hastalıkların yaptığından farklı hiçbir şey yapmadıkları halde bir de gelip para istiyorlar.” (Siyasal Alanın Oluşumu Üzerine Bir Deneme)
  • Ölüm mevzusundaki en garip felsefi tutumu spinoza’da buluyoruz: canlı ferdin özünun değil varoluşunun sonlanışı olarak ölüm onun için bir hiçtir ve onun bilincine hiçbir kavram sunamaz. Başka bir deyişle bir hiçlik olan ölümü düşünmek bir hiçten ibarettir. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • Acaba niçin Dostoyevski edebiyatın en yüksek noktasında yer ediniyor? Ve bir yüzyıl sonrasında Tarkovski başka bir alanda beyaz perdede, en yüksek filmleri yapabiliyor? (Beyin Ekran)
  • Formalizmin tersine yapısalcılık, somut ile soyutu zıtlaştırmayı reddeder zira soyutu ayrıcalıklı kılmak ister. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Aşk “organizma” ile “ruh” u birbirinden ayırmadan bedenlerin safi bir karışımıdır. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Fikir dünyasının bugün artık bir zamanlar Marx’ın Ruge’ye yazdığı mektupta dile getirmiş olduğu benzer biçimde, acımasız bir eleştiriye, ” mukaddes” sayılan her şeyi tepeden tırnağa eleştirmeye, kısacası bir ” fikirler terörüne” ihtiyacı var… (Aşındırma Denemeleri)
  • Doğa uluslar, milletler, kabileler yaratmaz, yalnızca bireyler yaratır. (Sanat ve Arzu)
  • Aşka meydana getirilen en büyük hakaret karşındakini belli şartlar dahilinde sevmektir – doğrusu aşka koşullar dayatmak. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • “Aşıklar da genel anlamda deli benzer biçimde olurlar,” diyor Spinoza, “komik duruma düşerler,” diyor. (Sanat ve Arzu)
  • Itimat” ya birisine mutlak duyulacak bir duygudur ya da her an tuzla buz olmaya açık bir gerilim hâlidir… (Dolaylı Eylem)
  • Kederli ruhların desteklemek ve propagandasını yapmak için bir despota gereksinimleri olduğu benzer biçimde, despotunda amacına ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • “Devlet, dinin devam etmesinin bir aracıdır.” (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Kişinin haiz olduğu haklar daha ziyade hemen hemen döl iken sabitleniyor. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Şu giderek genel kültür haline geliyor: gittikçe daha azca okuyor, daha fazlaca seyrediyoruz… (Beyin Ekran)
  • ”Neden, diye sormuştu Deleuze, her aşk, her yaşantı, her vaka bizi yaralıyor, paramparça ediyor? ”Neden tüm vakalar hep bir salgın, cenk, yaralanma ya da ölüm türünden?” (Dolaylı Eylem)
  • Muhafazakar fikriyat, toplumsal yaşantı içinde toplumsal ve politik bir tavır haline erişince, bu “dram” traji-gülünç bir hâle bürünür. Geçmişin “değerlerini” korumak, “ataların mirasını” korumak için çaba sarfetmek fazlaca kolay ırkçılığa ve faşizme neden olan tutkulara dönüşebildiyse, bunun sebebi, bir muhafazakarın kafasındaki “geleneğin” büyük bir kısmının devlet, aile, vatan, ülke, millet, halk benzer biçimde göreli terkiplerden oluşmasıdır. “Yerlilik” fikri de bu terkiplerden pek bağışık değildir (Aşındırma Denemeleri)
  • Metaforlar dünyanın biricikliğini şiirsel olarak gerçekleştiren araçlardır. (Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru)
  • Tarih, bir anlatıdan, “bildiren bir dil”den başka bir şey değildir (Faye, 1972: 3). (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Sinematografi metin değildir, bilâkis toplumsal fenomenleri çözümleme (Vertov), görünmeyeni görünür kılma(Jean-Luc Godard) yoludur. (Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş