Eğitim

İnsanın Esareti – W. Somerset Maugham Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İnsanın Esareti – W. Somerset Maugham Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İnsanın Esareti kimin eseri? İnsanın Esareti kitabının yazarı kimdir? İnsanın Esareti konusu ve anafikri nedir? İnsanın Esareti kitabı ne konu alıyor? İnsanın Esareti PDF indirme linki var mı? İnsanın Esareti kitabının yazarı W. Somerset Maugham kimdir? İşte İnsanın Esareti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: W. Somerset Maugham

Çevirmen: Tülin Er

Orijinal Adı: Of Human Bondage

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052950265

Sayfa Sayısı: 800


İnsanın Esareti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Somerset Maugham’ın başyapıtı olarak kabul edilen İnsanın Esareti, Modern Library’nin 20. yüzyılda İngiliz dilinde yazılmış en iyi yüz roman listesine dahil edilmiştir. Yazar, başlığını Spinoza’nın Ethica adlı yapıtının bir bölümünden almış olduğu romanında, gerçekle kurguyu iç içe geçirmiştir. Özyaşamıyla büyük seviyede paralellikler taşıyan bu romanda, minik yaşta öksüz kalıp akrabaları tarafınca büyütülen, bir ayağı doğuştan sakat olan Philip’in uyum sağlamakta zorlandığı yatılı okul günlerinin arkasından acılı olgunlaşma yıllarını anlatır. Ilkin muhasebeciliği deneyen, hemen sonra sanat eğitimine yönelen Philip, en sonunda Londra’da tıp eğitimine adım atar. Orada onu yıkıma sürükleyecek ve yaşamını altüst edecek bir aşk macerası beklemektedir..


İnsanın Esareti Alıntıları – Sözleri

  • “… kemiklerim yola düşmek için ağrıyor resmen, nereye olduğu mühim değil, bir tek uzağa, daha ilkin gitmediğim bölgelere.”
  • Ama sessizlikleri garip kaçmıyordu. Yan yana yürüyüp kelimelere gereksinim duymamak hoşlarına gitti.
  • “Bence kimsenin inancı hiçbir süre kafi değildir.”
  • “Mezar taşını hemen hemen düşünmemişsindir herhalde?”
  • “Bilinçsizce dünyanın en keyifli alışkanlığını, okuma alışkanlığını edinmişti: Böylece kendisine yaşamın tüm sıkıntısından kaçacak bir sığınak sağladığını bilmiyordu; gündelik yaşamı acı bir hayal kırıklığına dönüştürecek gerçekdışı bir âlem yarattığını da bilmiyordu.”
  • Hayatın hiçbir anlamı yoktu, insan yaşayarak hiçbir sona hizmet etmiyordu. Doğması ya da doğmaması, yaşaması ya da hayatına son vermesi bile mühim değildi.
  • “Okuma alışkanlığı onu yalnızlaştırmıştı.”
  • “Aşk korkulu bir şey, o şekilde değil mi?”
  • “Herkesin bedensel ya da zihinsel bir sakatlığı vardı: Tanıdığı tüm insanları düşündü (…), bedenen sakat ve zihnen yıpranmış uzun bir kafile görmüş oldu, bazıları zayıf kalbi yada zayıf ciğerleriyle bedenen hasta, bazıları ise irade zayıflığı ya da içki bağımlılığıyla ruhen hastaydı.”
  • “İlk aşk en iyi aşktır: O fazlaca güzel, sen de gençsin ve tüm dünya sizin.”


İnsanın Esareti İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“BU ÇOK UZUN BİR ROMAN”: Evet yazarımızın da söylediği şeklinde “Bu fazlaca uzun bir roman.” Ön söze bu cümle ile başlamaktadır ve başlık için oldukça uygun diye düşünüyorum. Bu kitap 20. yüzyılda İngiliz dilinde yazılmış en iyi yüz roman listesine dahil edilmiştir. Ara vermeden iki yıl süresince çalışan, kitaba ne isim vereceğini bilemeyen Maugham, Küllerden Doğan Güzellik başlığına karar kıldı fakat bu başlığın kısa sürede kullanıldığını öğrenince başka bir başlık aramaya koyuldu ve sonunda Spinoza’nın Etika’sındaki kitaplardan birinde karar kıldı. İnsanın Esareti* adını verdi.
Doğuştan yumru ayaklı Philip’in öyküsü: Daha çocuk yaşta anne babasını kaybeder ve akrabaları tarafınca büyütülür. Doğuştan gelen sakatlığı yüzünden haksızlıklara alaylara maruz kalan Philip gene de yaşamı seviyor ve bu uzun roman süresince hep bir şeylere tutunmaya çalışıp durur. Papaz olmak için okumuş ve vazgeçmişti. Muhasebeciliği denemiş hemen sonra İyi bir ressam olma girişiminde bulunmuş ve en sonunda Tıp Fakültesi’ne girmiş. O sıralarda yaşamış olduğu yoksulluk sebebiyle ara vermek zorunda kalmış.
Onu yıkıma devam eden aşkı, arkadaşlarının ihaneti, insanların sevgisizlikleri, yanlış ilişkiler onu yıldırmadı ve yaşam ile mücadelesini asla bitirmedi. Aşka aşık Philip sonunda onu yiyip bitiren tutkuya bile teslim olmamıştır. Okurken ara ara kızsam da sanırım Philip’in bu mücadeleci ruhunu sevdim. Kitabın en güzeli yanı Philip’in tutkuyu, aşkı ve sevgiyi yaşayıp sonunda sevgide karar vermesiydi.
Uzun bir roman olabilir:) sayfa sayısı sizi korkutmasın oldukça akıcı bir üslupla yazılmış keyifle okudum. Size de keyifi okumalar temenni ediyorum. (Bişeng Bal)

Maugham’ın üstün zekâsının en güzel eseri. Aylar ilkin okumuş olmama karşın aklımdan çıkaramadığım, bazı sabahlar uyandığımda tavana boş gözlerle baktırıp, yaşamı sorgulatan mükemmel bir kitap. Philip’in değişken kararları olmasına karşın Mildred’a olan aşkının asla değişmiyor olması, umutları, lukları, hüznü, sevdası… Her biri o şekilde hususi, o şekilde akılda kalıcı bir halde anlatılmış ki seneler geçecek ve ben adını nerede duysam bugünkü şeklinde heyecanlanacağım. Kitapta sanat, felsefe, psikoloji, entrika, trajedi, aşk hepsi var. İlginiz hangi alanda bilmiyorum fakat ben okurken ara verip saatlerce araştırma yaptım. Bahsi geçen ressamlar, yazarlar, filozoflarla dolu bir not defterim bile oldu.
Demem o ki sekiz yüz sayfalık bir roman insana fazlaca şey katabilir 🙂 (Yağmur)

İnsanın Esareti romanının öncelikle filmini izlemiştim. Oldukça beğenmiştim. Film yazarın gençliğiyle roman ise çocukluğuyla başlıyor. Baş karakterimiz Philip, minik yaşta anne ve babasını kaybeder. Amcasının korumasında yaşamına devam eder. Sonra da yatılı bir okula gönderilir. Bir ayağı doğuştan sakat olan Philip, arkadaşlarınca damgalanır, dışlanır. Her türlü duygusal, fizyolojik sertlik ruhunda büyük yaralar açar. Ne yazık ki, bu dünyada her türlü ayrımcılığa bir farklılık niçin oluyor. Ötekililik farklılığın değişmeyen anımsatıcısı. Biz ve onlar üstünden her durumda aynı kalan, değişmeyen bir kendi/diğeri kimliği oluşturuluyor. Ve… Engelliler hangi çağda olursa olsun hep diğeri! Maugham, Philip’in başından geçenleri o şekilde gerçekçi konu alıyor ki, o gerçeklerin hangi toplumda olursa olsun değişmemesi can bunaltıcı. Bu dünyada halen engelliler ayrımcılığa uğruyor. Peki, niçin? Her şey değişirken “aynı kalan” bir şey olması imkansız. Şundan dolayı insan bir diğeri olmadan kendini tanımlayamıyor. Burada Nietzche’nin insan ilişkilerindeki güç söylemi toplumsal gruplardaki Weber’in tanımlamaları aklıma düşüyor. Sahi, bir de çevremizdeki nesneleri adlandırıyoruz. Sonra da onları tektipleştiriyoruz. Foucault’un ileri sürdüğü biyo iktidar terimini da unutmamak gerek. Kanımca, sağlam gövde ideolojini öldürmedikçe engelliler canlı canlı mezarı boylamaya devam edecek şeklinde gözüküyor. Bedenindeki bir farklılıktan dolayı (yumru ayak) ayrımcılığa uğrayan Philip’de de değersizlik duygusu gelişir. Bu arada toplumdan uzak durur, reddedilme korkusu yaşar, kitaplarla haşır neşir olur. Philip’teki aşağılık duygusu onu başarıya ulaşmış olmaya iter, dili iğneleyicidir, kompleksini kibirle kapatır, fazlaca gururludur.
Maugham, Philip karakterini anlatırken diyalektik bir yöntem benimsiyor. İç dünyasındaki tüm çatışkıları detaylı bir halde betimliyor. İlk başta Tanrı ‘ya inanan Philip, daha sonra hem papaz olmaktan cayar hem de inancı zedelenir. Ona göre, her din kendi inancının doğru olduğunu iddia eder. İnsanlar Tanrı inancını kendi görünümlerine göre belirlerler. Bu dünyada soyutlama yoluyla bir ahlak anlayışı oluşamaz. Böylece Philip’in eylemlerini belirleyecek olan düşünceleri ete kemiğe bürünür, karakteri kaderi olur. Bu arada muhasebecilik yapar, fotoğraf eğitimi almak için Paris’e gider. Orada entelektüel kişilerle tanışır, onlardan etkilenir. O kendi kendisinin efendisi olacaktır. Hayatın anlamı seçimlerimiz ve tutkularımızı dolu dolu yaşamakta gizlidir. Ressam olmaktan cayar, tıp eğitimi almaya karar verir. Son aşama eğitimsiz, kaba, menfaatçi, soğuk ve egoist bir karakter olan Mildred’le yolları kesişir. Fiziksel açıdan pek de güzel olmayan bu hanıma sırılsıklam gönlünü kaptırır. Yazar, bu karakter üstünden aşkın hastalıklı yanını gösterir okura. Peki, son aşama entelektüel olan Philip, niçin kendisini kullanan, devamlı yalan söyleyip onu arkadaşıyla aldatan, bir ara sex işçiliği de icra eden Mildred’i bir türlü bırakamaz. Şundan dolayı sakatlığından dolayı kendisinde değersizlik duygusu vardır. Hatta mazoşist eğilimler de görürüz. Maugham, Philip karakteri üstünden salt anlamda duygularımıza söz geçiremediğimizde özgür olamayacağımız mesajını verir okura. Yaşamın anlamı nerdedir? Bunu da bir arkadaşının verdiği İran halısı üstünden simgesel olarak gösterir. Hayat koşullar ve seçimlerimizden oluşur. Her birimiz bir halıyı ilmek ilmek dokur şeklinde yaşamı da motif motif oluştururuz. Philip yumru ayak olarak dünyaya gelen, yaşamış olduğu toplumun engellilerle ilgili negatif paradigmalarından etkilenmiş, bu değersizlik duygusuyla kendisinden daha eğitimsiz ve kaba bir bayanı seçmiştir. Bu toplumda sağlam olmak demek, “normal” sakat olmak ise “anormal “ olmakla eşdeğerdir. Philip de yaşadığı toplumun sağlam beden anlayışından olumsuz etkilenecek, kendini umursamayan bu kadından önce nefret edecek, sonra da onu fethetmek için adeta köleleşecektir. Çünkü doğup yaşadığı gelenek ve kültürde onu öğrenmiştir. Maugham, neyin “güzel” neyin “çirkin” bizlere hazır olarak verilen bir toplumda özgür olamayacağımızın altını çizer.
Peki, farklılıkları reddedici olmayan bir dünya kurulamayacak mı? İnsan niçin bir benzerini arıyor? Neden iki karşıtlık var ise, birinde kendini yüceltirken ötekini aşağılıyor? Sorular… sorular… Birbirini ötekileşmeden, sömürmeden insani bir dünya kurulabilecek mi? Milim milim bir savaşım bu… Aklım Philip’te… O ben, ben de oyum… İyi ki, edebiyat var… (Satı İlen)


İnsanın Esareti PDF indirme linki var mı?


W. Somerset Maugham – İnsanın Esareti kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de İnsanın Esareti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı W. Somerset Maugham Kimdir?

Çağdaşlarının modernist akımın tesirinde yazdığı bir dönemde daha mütevazi bir biçim seçti. Yazdığı oyunların sıkça sahnelenmesi yardımıyla popüler bir yazar haline geldi. Birfazlaca eseri film olarak da uyarlandı.1947’de Maugham’ Somerset Maugham ödülünü başlattı. Bu ödül yaşı otuz beşin altında olan ve bundan önceki yıl bir edebiyat eseri gösteren en iyi İngiliz yazarına veriliyordu. Şu ana kadar bu ödülü kazananlar içinde V.S. Naipaul,Kingsley Amis, Martin Amis ve Thom Gunn bulunmaktadır. Ölümünden sonrasında yazar teliflerini Kraliyet Edebiyat Fonuna bağışladı


W. Somerset Maugham Kitapları – Eserleri

  • Boyalı Peçe
  • İnsanın Esareti
  • Ay ve Altı Peni
  • Teatr
  • Şeytanın Kurbanları
  • Qisas
  • Pasifik Öyküleri
  • Malezya Tılsımı
  • Ekmek Elden
  • İspanyol Havası
  • Seçilmiş Eserleri
  • Yüksek Sosyete
  • Yasama Korkusu
  • Aldanış
  • Talua Kralı
  • Aşk Meleği
  • Ölüm Mektubu
  • Evvel Zaman İçinde
  • Kızıl Saçları Vardı
  • Kitaplar ve Siz
  • Ekselansları Ağa Han İmam, Politikacı, Filozof, Dost
  • Çember
  • Mrs Craddock
  • Collected Short Stories
  • Collected Short Stories
  • Collected Short Stories
  • Collected Short Stories
  • Christmas Holiday
  • Catalina
  • Cakes And Ale
  • Ashenden
  • Of Human Bondage
  • Oyun
  • Kutsal Alev


W. Somerset Maugham Alıntıları – Sözleri

  • Qəribəydi ki, o, hələ də qızın gülümsədiyinin şahidi olmamışdı. (Qisas)
  • — Kanun, kanundur, ne yapmalı??? (Ölüm Mektubu)
  • Âşık olma bakımından erkekler ile hanımefendiler arasındaki fark kadının gün boyu sevebilmesi, adamın ise sadece ara ara sevebilmesidir. (Ay ve Altı Peni)
  • Onun gözəlliyi ağlındadır, ağlı onun sifətinə nur saçır, onun tüm gücü-qüvvəti də qəlbinin böyüklüyündədir. O, vəhşi deyil, mədənidir, onun arxasında minillik tarixi olan mədəniyyəti vardır! Mən onu sevirəm. Tüm varlığımla sevirəm. (Qisas)
  • – Elə deyil, qəti elə deyil!
    Məhəbbət bilirsən nədi?
    Ağrı və əzab, həya, heyrət, cənnət və cəhənnəm, adi hisslərinlə müqayisədə yüz dəfə gərginləşmək hissi, izaholunmaz qüssə, azadlıq və köləlik, rahatlıq və həyəcan. (Teatr)
  • İnsan tabiatının çelişkilerle dolu bulunduğunu daha öğrenememiştim; samimiyetin ne kadar yapmacıklık içerebileceğini, soylulukta ne fazlaca yozlaşmışlık olabileceğini, ayıplananların ne büyük iyilikler barındırabileceğini hemen hemen bilmiyordum. (Ay ve Altı Peni)
  • Şarabın etkisiyle dili çözülüp de, kim bilir Varlık’tan söz etmeye başladığında, her zamanki; o kaba, küfürbaz dili, ocaktayken arkasına giydirilmiş olduğu o kirli tulum şeklinde, çıkarır atar, fazlaca güzel, pek de ustaca konuşurdu. İçten konuşmadığına bir türlü inanamazdım. (Şeytanın Kurbanları)
  • Edebi takdir sahasında iddiakarlık, tahammül edilmiyecek kadar çirkindir; bu sebeple, en iyi münekkitlerin kıymet verdikleri bir eserin kendisine birşey ifade etmemesinden asla kimse utanmamalıdır. (Kitaplar ve Siz)
  • Doğru adam er ya da geç gelecekti elbet. (Boyalı Peçe)
  • “Mezar taşını hemen hemen düşünmemişsindir herhalde?” (İnsanın Esareti)
  • Kadınların duygularına eskiden beri pek inanmazdım. Şundan dolayı onların duyguları, karşısındakini inandırmak için ilkin kendilerinin inanmak istediği şeye tıpatıp uyar. (Şeytanın Kurbanları)
  • Əvvəllər heç ürəyimə də gəlməzdi, ya da yatsam yuxuma da girməzdi ki, adam adama bu dərəcədə nifrət edə bilər. Mən sənə nifrət edirəm! (Qisas)
  • Aşk hiçbir süre duygusallıktan yoksun kalamaz. (Ay ve Altı Peni)
  • Ama mühim olan sevmek, sevilmek değil. (Boyalı Peçe)
  • Derin bir felsefesi olan bizim şu yüzlerce senelik dinimizin keşfettiği bir gerçek var. İnanmış şeklinde davranırsan inanca ulaşırsın. Duanın kabul edileceğinden kuşkum olsa bile, içten yakarma edecek olursan, kuşkun gider. İnsan ruhu üstündeki tesiri, gücü yüzyıllarca denenmiş bulunan dinin güzelliğine kendini verecek olursan, huzura kavuşursun. (Şeytanın Kurbanları)
  • -Hayalperest değildim. Seni havai, budala ve yüzeysel olarak görüyordum. Ama seni seviyordum.
    Fikirlerini basitliğini, gayelerinin saçmalığını biliyordum. Ama seni seviyordum. (Aldanış)
  • Tanrım onları bağışla, şu sebeple ne yaptıklarını bilmiyorlar. (Pasifik Öyküleri)
  • Tehlike ve üzüntü dolu olan bu yaşamdan elin ayağın tutarken ne zevk koparırsan kârdır. (Evvel Zaman İçinde)
  • “Bilirsin, ruhunu yitirmiş bir adam dünyayı elde etse de ondan yararlanamaz. Ben ruhumu kazandım.” (Pasifik Öyküleri)
  • Makyavelli, “İnsanların dostlara gereksinimleri vardır,” diye düşündü. “Fakat bu dostlar dostluğu unuttukları takdirde kafalarına vurulacak bir sopayı elde bulundurmak da faydasız değildir.” (Evvel Zaman İçinde)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş