Eğitim

Suyun Ayak Sesi – Sohrab Sepehri Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Suyun Ayak Sesi – Sohrab Sepehri Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Suyun Ayak Sesi kimin eseri? Suyun Ayak Sesi kitabının yazarı kimdir? Suyun Ayak Sesi konusu ve anafikri nedir? Suyun Ayak Sesi kitabı ne konu alıyor? Suyun Ayak Sesi PDF indirme linki var mı? Suyun Ayak Sesi kitabının yazarı Sohrab Sepehri kimdir? İşte Suyun Ayak Sesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Sohrab Sepehri

Çevirmen: Şirin Mehran

Orijinal Adı: صدای پای آب

Yayın Evi: Pan Yayıncılık

İSBN: 9789944396493

Sayfa Sayısı: 80


Suyun Ayak Sesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İran’ın uygar şairlerinden ve ressamlarından olan Sohrab Sepehri 6 Ekim 1928’de Kum kentinde dünyaya geldi. Kaşan’da büyüdü. Sepehri 1950’li yılların sanatçılarındandır. Ahmed Şamlu’nun ifadesiyle “Bu neslin sanatçılarının en belirgin özelliği karmaşık dünyanın karşısında nerede durduklarını ve kendi kimliklerine iyi mi haiz çıkacaklarını bilmeleriydi.”

Sepehri, Avrupa, Mısır, Pakistan, Hindistan ve Japonya’da bulunmuş oldu. Hindistan’da Doğu bilgeliğiyle ve Japonya’da Zen-Budizmle tanıştıktan sonrasında kendine özgü bir üslup elde etti. Bunu şiirlerine ve resimlerine aktardı.

Sepehri, resimleriyle şiir yazar, şiirleriyle fotoğraf yapar.

Kaşan şehrindenim.

İşim fotoğraf yapmaktır.

Bazen bir kafes boyar,

Size satarım.

Orda mahpus çayırkuşu, sesiyle

yalnız gönlünüzü tazelesin diye.

Bu bir hayal, bu bir hayal,

Biliyorum,

Tuvalim cansızdır.

İyi biliyorum,

Çizdiğim havuz balıksızdır.


Suyun Ayak Sesi Alıntıları – Sözleri

  • Bir ozan gördüm, konuşurken bir zambağa siz diyordu…
  • Tanelerine ayırıyorum bir narı.
    Gönlüme,
    “insanların gönülleri de tanelere ayrılabilse,
    ne güzel olurdu.” dedim.
  • Bizim işimiz değil kırmızı gülün sırrını idrak etmek.
    Bizim işimiz kim bilir:
    kırmızı gülün büyüsünde yüzmektir.
  • Şemsiyeleri kapatmalı.
    Yağmur altında yürümeli.
    Düşünceleri, hatıraları yağmur altına getirmeli.
    Kent tüm halkıyla yağmur altına gitmeli.
    Dostu yağmur altında görmeli.
    Aşkı yağmur altında aramalı.
    Yağmur altında bir hanımla sevişmeli.
    Yağmur altında oyun oynamalı.
    Yağmur altında yazmalı, konuşmalı, nilüfer dikmeli.
    Yaşam devamlı ıslanmaktır.
    Yaşam “şimdi” havuzunda suya girmektir.
    Çıkaralım giysileri:
    Suya bir adım var.
  • Gönlümde bir şey var,
    bir ışık ormanı,
    sabahleyin uykusu benzer biçimde
    ve öylesine huzursuzum
    Ovanın sonuna kadar koşmak isterim,
    Dağın başına kadar gitmek isterim.
  • Gözleri yıkamalı, başka türlü görmeli.
    Kelimeleri yıkamalı.
    Kelime rüzgar olmalı, yağmur olmalı.
  • Bizim işimiz kim bilir,
    Nilüfer çiçeği ve çağımız içinde,
    Hakikat şarkısının ardında koşmaktır.
  • Kaç kilo kavun istiyorsun? diye sordu manav bana.
    Sordum: Gönül hoşluğunun gramı ne kadara?
  • Ruhum, nesnelerin tazeliklerine akar,
    Benim ruhum, gençtir.
    Ruhum kimi zaman heyecandan kekeler,
    · Benim ruhum, işsizdir:
    Yağmur damlalarını, duvardaki tuğlaları sayar..
  • Zirveye doğru gidiyorum,
    Kanat doluyum.
    Zifiri karanlıkta yolu görüyorum,
    Fener doluyum.
    Işık ve kum doluyum,
    Ağaç, yol, köprü, dere, dalga doluyum.
    Yaprağın sudaki gölgesiyle doluyum,
    “Ama ne kadar da yalnız içim.”


Suyun Ayak Sesi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Sohrab Sepehri’yi bu dizelerinden tanıyordum bir tek:
“Bir ozan gördüm, konuşurken,
bir zambağa “siz” diyordu.”
Fazlasıyla narin gelmişti bana. Okumak da şimdiye kısmetmiş.
Dünya misafirliğinde, sorun ovasında, irfan bağında… gördüklerini içe işleyen bir üslup ve hitapla o şekilde bir döktürmüş ki! Hüznün, durgunluğun üzerime düşmesine engel olamadım.
“Ben birbirine düşman iki çam görmedim” derken düşman kardeşler canlandı gözümde..
“Karaağaç kovuğunu bağışlar kargaya” derken birbirinden en rahat şeyleri esirgeyenleri gördüm..
Velhasılı kelam her bir dizeyle bir sahne canlandı bizlere dair; insanlığımıza, dünya misafirliğinde misafirliğimizi bilemememize dair..
“Yaşam hoş bir tane” diye başlayarak insani hassasiyetlerimizi kapsayan rahat bir yaşam tarifi ne de güzeldi..
Ve “Yaşam bir tabak yıkamaktır”
Sema bizimdir, pencere, yeryüzü, hava aşk, yeryüzü…
“Ne önemi var
kimi zaman büyürse
gurbetin mantarları”
“Gözleri yıkamalı, başka türlü görmeli” herşey de olan güzelliği görmeye ne güzel bir çağrı “Ve nerdeyiz diye sormayalım,
Hastahanenin taze çiçeklerini koklayalım.”
Etkilendim, sevdim.. Satırlarda kendine dair bir şey görmesi insanı ele geçirmeye yetiyor ki burda büyük bir ele geçirme var. İnsanın yaşam misafirliğini adım adım, duygu duygu şiire dökmesi azca bir şey değil.
Hüzün vardı en başta fakat sonrasında başka bir gözle bakmaya daveti refah da verdi.
Beklentisiz çıkılan yolculukların büyüsü de bir başka oluyor. Hazine bulunduğunu bilerek kazmayla, toprağı eşelerken rastlamanın tesiri de bir olmuyor haliyle.
Bu kadar etkilemesine karşın hayata bakışımız kopuyor bir yerde ve kopmalı da insandan insana fark var. Fazlaca sevdiğim bir başka şairin de söylediği benzer biçimde “İnsandan insana şükür ki fark var”..
Kısacık, soluksuz okunabilecek bir kitap. İyi okumalar dilerim. (Hîm)

İranlı bir dostum demişti ki “Ben zamanında Sohrab’dan nefret ederdim. Dünyada bu kadar insan ölüyor, birçok insan hapishanelerde işkence görüyor; Sohrab yaşamaktan, gülden çiçekten, solucandan bahsediyor. Ama büyüdükçe anladım ki Sohrab şiirle acıları dindirmeye, refah vermeye çalışıyor.”
Sohrab’ın da söylediği benzer biçimde, “Hayat bir elmadır, onu ısırmalıyız hem de kabuğuyla” (Pierid)

20 Şubat 2022
İran Edebiyatı
Şiir
Pan Yayıncılık
Sohrap Sepehri ressam da olduğundan şiirlerinde bunun izleri görülüyor. Dizelerini yazarken bir fırçanın ucundan akan renklerle oluşturduğunu anlıyorsunuz.
Yaşam hoş bir adettir,
Yaşamın ölüm genişliğinde kanatları vardır,
Aşk kadar sıçrayabilir,
·Yaşam, alışkanlık rafına kaldırıp
unutulacak birşey değildir.
****
Ve eğer ölüm olmasaydı, neyin peşine koşacaktık
***
Ve ölümden korkmayalım,
(ölüm güvercinin sonu değildir.
***
Bizim işimiz değil kırmızı gülün sırrını idrak etmek.
Bizim işimiz kim bilir:
kırmızı gülün büyüsünde yüzmektir.
***
Ben de ona, “Hayat bir elmadır, onu ısırmalıyız
hem de kabuğuyla” dedim.
***
Gönlüme,
“insanların gönülleri de tanelere ayrılabilse,
ne güzel olurdu.” dedim. (Arzu Demirel)


Suyun Ayak Sesi PDF indirme linki var mı?


Sohrab Sepehri – Suyun Ayak Sesi kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Suyun Ayak Sesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sohrab Sepehri Kimdir?

7 Ekim 1928; Kaşhan, İsfahan – 21 Nisan 1980, Tahran), İranlı çağıl ozan ve ressam.

İsfahan’a bağlı Kaşhan’da dünyaya geldi. İran şiirinde ölçü ya da ritme bağlı olmayan “Yeni Şiir” akımının beş meşhur şairinden biridir. Diğerleri Nima Youshij, Ahmad Shamlou, Mehdi Akhavan-Sales ve Füruğ Ferruhzad’dır.

1980’de Tahran’daki Pars Hastanesi’nde lösemi sebebiyle öldü. Şiirinde insancıllık hakimdir. Doğayı sever ve şiirlerinde sıkça yer verirdi. Şiirleri Fransızca, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, İsveççe, Rusça ve Türkçe benzer biçimde birçok dile çevrildi. Türkçeye çevrilen eserleri içinde, 1996 senesinde YKY tarafınca basılan ve çevirisini Cavit Mukaddes’in yapmış olduğu şiir seçkisi Başlangıcın Sesi de bulunur. Bir öteki Türkçeye çevrilen şiirleri de, 2011 senesinde Balkon Sanat Yayınları’ndan çıkan Faysal Soysal çevirili Akdenizdeki Çöl’de yer verilmiştir.

İran seçimleri esnasında aday Musevi için meydana getirilen mitinglerde okunan şu şiiri 17 Haziran 2009 ‘da Özgürlük Gazetesinde çıkmıştır: “Yağmura gitmeli , gözlerimizi yıkamalı ve dünyayı başka gözlerle görmeliyiz.” Ayrıca Türkçeye çevrilen kitapları içinde Pan Yayıncılık ve Avesta Basın Yayın ‘dan çıkan “Suyun Ayak Sesi” ,Epos Yayınlarından “Sekiz Kitaptan Seçmeler” kitapları da bulunmaktadır


Sohrab Sepehri Kitapları – Eserleri

  • Suyun Ayak Sesi
  • Sekiz Kitap
  • Rengin Ölümü
  • Başlangıcın Sesi
  • Biz Hiç, Biz Bakış
  • Kederin Doğusu ve Suyun Ayak Sesi
  • Yalnızlığımın Çinisi
  • Rengin Ölümü ve Yolcu
  • Henüz Yolcuyum Özyaşam Öyküsü, Anılar
  • Sekiz Kitap’tan Seçmeler
  • Toplu Şiirler
  • Hemu Helbest


Sohrab Sepehri Alıntıları – Sözleri

  • Ve yağmurun sesini duyuyorum aşkın ıslak gözkapaklarında. (Kederin Doğusu ve Suyun Ayak Sesi)
  • “Aydınlık kapıların ardından gelmeli biri.” (Biz Hiç, Biz Bakış)
  • bugün ben aaah, ne denli yeşilim!
    ne denli uyanıktır gövdem!
    dağın peşinden bir hüzün çıkıvermez ümit ederim! (Yalnızlığımın Çinisi)
  • Kapatmak gerek kitabı. Kalkmak gerek,
    Zaman süresince yürümek, Çiceğe bakmak,
    Belirsizliği duymak gerek.” (Biz Hiç, Biz Bakış)
  • Bir ozan gördüm
    bir zambağa hitap ederken
    Siz diyordu. (Toplu Şiirler)
  • Ruhum kimi zaman yoldaki taş kadar gerçektir (Kederin Doğusu ve Suyun Ayak Sesi)
  • “Yalnız” kapısının ardında kalmıştım ben.
    Bir “yalnız” kapısının ardında görmüşümdür kendimi hep. (Sekiz Kitap)
  • “Bir anlam ver ki kanada
    Aklımın kanadı yansın kıskançlıktan.” (Biz Hiç, Biz Bakış)
  • Bir gölge geçti duvarın üstünden
    Hüzün kattı benim hüzünlerime. (Rengin Ölümü)
  • “dışarıya oluşturulan kapıydım sensiz,
    çoraklığa doğru bir ses,
    ve sonsuzluğu seyreden bakıştım..” (Başlangıcın Sesi)
  • Dünyadaki tüm kuşların kanatlarının açıklığı vardı ciğerlerimde. (Biz Hiç, Biz Bakış)
  • Seni senden çalmışlar,
    Ne derin yalnızlık! (Sekiz Kitap’tan Seçmeler)
  • anlamış olur çıplaktır
    kendi anlarının sen tenine
    hüzün elbisesi giydirme sakın (Yalnızlığımın Çinisi)
  • ” Ve sesleneceğim içerden : Ey sepetleriyle uyku dolu olanlar ! Elma getirdim , elmaa.. Kızıl güneş , geleceğim. Dilenciye bir yasemin vereceğim. Cüzzamlı bir hanıma da yeni bir küpe . Köre diyeceğim ki : bak, iyi mi da güzel bahçe ..” (Toplu Şiirler)
  • Bizim işimiz değil kırmızı gülün sırrını idrak etmek.
    Bizim işimiz kim bilir:
    kırmızı gülün büyüsünde yüzmektir. (Suyun Ayak Sesi)
  • “karıştı bir hasret, bir hayrete (Sekiz Kitap’tan Seçmeler)
  • Pencereden,
    Çocukluk duvarından, günbatımına bakıyorum.
    Boş yere bakıyorum, boş yere.
    Yeşil bahçe kapılarının üstüne çöktü bu duvar.
    Oyunların altın zinciri ve hikâyelerin aydınlık saçan
    Kapıları, bu enkazın altında kaldı.
    Diğer tarafta, karanlığım göründü:
    Samanlı çamurdan yapılmış kubbe üstünde durmuşum
    tıpkı bir üzüntü benzer biçimde. (Başlangıcın Sesi)
  • Şemsiyeleri kapatmalı.
    Yağmur altında yürümeli.
    Düşünceleri, hatıraları yağmur altına getirmeli.
    Kent tüm halkıyla yağmur altına gitmeli.
    Dostu yağmur altında görmeli.
    Aşkı yağmur altında aramalı.
    Yağmur altında bir hanımla sevişmeli.
    Yağmur altında oyun oynamalı.
    Yağmur altında yazmalı, konuşmalı, nilüfer dikmeli.
    Yaşam devamlı ıslanmaktır.
    Yaşam “şimdi” havuzunda suya girmektir.
    Çıkaralım giysileri:
    Suya bir adım var. (Suyun Ayak Sesi)
  • “…
    çağır beni
    senin sesin iyidir
    senin sesin hüznün samimiyetinin
    sonunda yeşeren
    o garip bitkinin yeşilliğidir…” (Sekiz Kitap’tan Seçmeler)
  • Bizim aramızda çöllerin derbederliği var
    Gecelerin kandilsizliği,
    gurbetlerin toprak yatağı
    ateşlerin unutulmuşluğu
    Bizim aramızda binbir gece arayışları var (Toplu Şiirler)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş