Eğitim

Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri – Ömer Nasuhi Bilmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri – Ömer Nasuhi Bilmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri kimin eseri? Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri kitabının yazarı kimdir? Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri konusu ve anafikri nedir? Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri kitabı ne konu alıyor? Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri PDF indirme linki var mı? Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri kitabının yazarı Ömer Nasuhi Bilmen kimdir? İşte Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Ömer Nasuhi Bilmen

Yayın Evi: İpek Yayınları

İSBN: 9786059084048

Sayfa Sayısı: 3800


Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yüce Allah’a hamd olsun. Onun seçkin peygamberi Hz. Muhammed’e, aile efradına ve kıymetli ashabına salât ve selâm olsun! Şüphesiz bu sözlerin en güzeli Allah kelâmı, yolların en doğrusu da Hz. Muhammed {s.a.v.)’in yoludur. Yüce Allah, ezelî kelâmı olan Kur’ân-ı Kerimi insanlığı hidâyete erdirmek, onu karanlıklardan aydınlığa çıkarmak ve ona doğru yolu göstermek için göndermiştir. Tüm çağlara hitap eder mahiyette evrensel bir kitap olan Kur*ân-ı Kerim, ondört asırdan beri insanlığın manevî, ahlâkî, hukukî, iktisadî, siyasî, toplumsal ve benzeri öteki alanlardaki gereksinimlerine yanıt vermiştir. Kuşkusuz kıyamete kadar gelecek olan nesillerin gereksinimlerine da yanıt verecektir. Yeter ki ona inansın ve gereğini yerine getirsinler. Müslümanlar, Kur’ân’la muhatap oldukları ilk günden itibaren onu idrak etmek, gereği ile amel etmek ve onu başkalarına bildiri etmek için son derecede ciddi çaba göstermiş ve Kur’ân’a hizmeti en büyük cihad ve en makbul İbadet kabul etmişlerdir. Bu anlayışa haiz olan İslâm âlimleri, kendi yaşadıkları dönemin ilim ve kültür verilerinden de yararlanarak toplumlarının ihtiyacını karşılamak suretiyle Allah’ın kitabını onu muradına uygun bir halde tefsir etmeye çaba göstermişlerdir. Böylece her asırda gerek rivayet ve gerekse dirayet metoduyla yazılmış birçok tefsir meydana gelmiştir. Ancak bu tefsirlerin büyük çoğunluğu Arapça olarak kaleme alındığı için, bunlardan faydalanabilmek hem Arap dilini iyi bilmeyi, hem de İslâmî ilimlerde belli bir düzey kazanmış olmayı lüzumlu kılmaktadır. Türk toplumunun Kur’ân’ı anlama ve gereği ile amel etme ihtiyacını göz önünde bulunduran Türk müfessirler, bilhassa Cumhuriyetin başlangıcından itibaren tefsirlerini Türkçe yazmayı tercih etmişlerdir. Ancak geçiş periyodu ilim adamları, Osmanlı medreselerinde yetişmiş oldukları İçin, eserlerini o günün Türkçesiyle yazmışlardır. Oysa Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilmiş olan harf ve dil inkılâbı, nesiller arası antak kalma vasıtası olan dilde birçok yenilik ve farklılık meydana getirmiştir. Bu da sonraki nesillerin. Öncekilerin yazdıklarını anlamalarına bir engel teşkil etmiştir. Bu engeli ortadan kaldırmak İçin Cumhuriyet periyodu İlim adamları, daha ilkin yazılmış olan Arapça ve Osmanlıca eserleri hem latinize etmeye hem de yaşadıkları devrin Türkçesine aktarmaya çalışmışlardır. Çağımız Türk müfessirlerinden olan Ö. N. Bilmen de bu gayretli ilim adamlarından bîridir. Ö. N. Bilmen, telif etmiş olduğu kıymetli eserleriyle İslâm ilim ve kültürünü, gerçek mânâda. Cumhuriyet dönemine aktarmayı başarmıştır. Onun bu kıymetli eserlerinden biri de tefsiridir. Ancak tefsirin meal kısmında oldukça açık ve arı bir Türkçe kullanmış olmakla beraber, izah kısmında Arapça ve Farsça kelime ve terkipleri oldukca kullandığı İçin günümüz insanı bu tefsiri okuyup anlamada güçlük çekmektedir. İşte biz, bu güçlüğü ortadan kaldırmak ve tefsirin insanımız tarafınca anlaşılmasını sağlamak için onu günümüz Türkçesiyle sadeleştirdik. Türk, Arap ve Fars edebiyatlarına hakim olan ö. N, Bilmen, tefsir ve İslâm hukuku ilim ve kültürüne de sahipti. Bu özelliklerini tefsirine de yansıtmış ve onu edibâne bir üslûp ile muhtasar bir halde kaleme almıştır. Tefsirinde öteden beri uygulanmakta olan bir rivayet ve dirayet metodlarını beraber kullanmıştır. Vurgulanması ihtiyaç duyulan bir öteki husus da şudur ki Ö. N. Bilmen, yaşamış olduğu zühd yaşamını tefsirine de yansıtmış ve onu son dercede edepli bir üslûp İle yazmıştır. İfadelerinde, Hz. Peygamber’e, sahabe, tabiîn ve kendisinden önceki tüm İlim adamı ve tefsircilere karşı derin bir saygı göstermiş, ilim adamlarını tenkitlerinde dahi bu davranışını daima muhafaza etmiştir. Kur’ân-ı Kerim’e yapmış olduğu bu kıymetli hizmetinden dolayı Ö. N. Bilmen’i minnet ve şükranla anarken, kendisine Allah’tan rahmet ve mağfiret diler, bu mütevazı hizmetimizin kabulünü ve okuyuculara yararlı olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederiz.


Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri Alıntıları – Sözleri

  • “Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.”
    Duhâ, 3
  • Müminlerin inanç itibariyle en muhteşem olanı, onların ahlâkça en güzel olanıdır. Ve sizin en hayırlınız, hanımefendileri için en hayırlı olanınızdır.
  • Aklı başlangıcında olan bir insan o âhiret hayatına kıymet vermez de bu dünya hayatına harisane bir halde sarılabilir mi?.. Her gün bu fâni dünya hayatına veda edip gidenleri görüyor muyuz? Bahtiyar ve hakikaten âkil o kimsedir ki dünya hayatından da meşru surette istifade eder, bu yaşam yardımıyla dünyasını da, ahiretini de makbul, mâkul, mesuliyetten ârî bir surette temine muvaffak olur.
  • Rasûlüm! Nefsinin fena arzularını kendisine ilâh edinen kim­seyi gördün mü? Senin vazîfen yalnız tebliğken, şimdi onun doğru yola gelip gelmemesinden sen mi görevli olacaksın?
  • Takdir-i Hüdâ kuvve-i bâzû ile dönmez,
    Bir şem’ı ki Mevlâ yaka, bir veçhile sönmez!
    (İnsan, kendi cüz’î iradesi ve kuvveti ile Allah’ın vermiş olduğu bir hükmü bozup değiştiremez.Allah’ın yakmış olduğu bir kandil hiçbir şekilde sönmez)
  • Binaenaleyh tüm insanoğlu uyanmalıdırlar,… sonsuz felakete uğramamanın sebeplerine sarılmalıdırlar. Allah Teâlanın gösterdiği hidayet yolunu takibe devam etmelidirler. Kurtuluş için başka umar yoktur.
  • “…Ben cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.”
  • Artık düşünelim! Umum beşeriyet için islamiyeti kabulden başka bir selamet ve mutluluk, bir ittifak ve ittihat tariki var mıdır?
    Elbette ki yoktur.
  • Dünya metadan ibarettir. Dünya metaının en hayırlısı ise salâhihal sahibesi olan hanımdır.
  • … daha dünyada iken uyanınız, uhdenize düşen vazifeleri belleyiniz, dini hakkı kabul ederek yakarma ve taatte bulununuz ki o müthiş ahiret yaşamının azabından güvenli, selâmet ve saadete nail olabilesiniz…
  • Evet… Sabır acıdır, müşküldür, fakat meyvesi pek tatlıdır. 
  • «Ya ölür, ya ayrılır, ya terkeder»
    «Her kim Hâktan gayri yâr oldu sana»
  • Halbuki tüm mahlûkat her hususta Cenâb-ı Hakka muhtaçtırlar.
  • Kur’an’ı düşünmezler mi? Ve eğer Allah Teâlâ’dan başkası tarafınca olsa idi elbet birçok ihtilâf bulurlardı.
  • … hadis-i şerifte şöyleki buyurulmuştur:
    «Bir müslümana bir dert, bir ağrı, bir fikir, bir gam, bir hüzün isabet etmez ki,hattâ bir uzvuna bir dikenbatmaz ki illâ onun sebebiyle Cenâb-ı Hak o müslümanın hatalarını af ve setr eder.»


Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Müthiş: Allah Teâlâ güzel davrananların mükâfatını zâyi etmez.
Niyetler, amellere oluşturulan kapılardır ve sadece niyet hayır
olduğunda akıbet hayır olabilir. Niyetlerin temizliği, arınmışlığı
ve halis oluşu kadar amellerimiz ihlaslı sayılabilir. Bu yüzden
Rabbimiz, sadece samimi bir halde ve kendi rızası gözetilerek
meydana getirilen amelleri kabul eder. (Nesaî, Cihad, 24.) Dini yalnız Allah’a
özgü kıldığımızda (A’râf, 7/29.), Rabbimize karşı samimi bir kulluk
sergilediğimizde davranışlarımız O’nun için bir kıymet arz eder (Muhammed Siyah)

Son devrin kıymetli âlimlerinden Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Efendi, İslâmî ilimler alanında oldukca sayıda kıymetli eserler bırakmıştır. Bu eserlerden biri de “Kur’an-ı Kerîm’in Türkçe Meâl-i Âlîsi ve Tefsiri” isminde eseridir.
Bu tefsirinde Ömer Nasuhi Bilmen Efendi muhtasar ve özlü bir yapıt meydana getirmiştir. Eserin içeriğine bakıldığında tefsirde, ilkin sureler ve içerikleri hususunda kısa data verildikten sonrasında ayetlerin meali yer almakta, peşinden her ayetin izah ve tefsiri yapılmaktadır. (Hakan Arıkan)

Yüce Allah’a hamd olsun. Onun seçkin peygamberi Hz. Muhammed’e, aile efradına ve kıymetli ashabına salât ve selâm olsun! Şüphesiz bu sözlerin en güzeli Allah kelâmı, yolların en doğrusu da Hz. Muhammed {s.a.v.)’in yoludur. Yüce Allah, ezelî kelâmı olan Kur’ân-ı Kerimi insanlığı hidâyete erdirmek, onu karanlıklardan aydınlığa çıkarmak ve ona doğru yolu göstermek için göndermiştir. Tüm çağlara hitap eder mahiyette evrensel bir kitap olan Kur*ân-ı Kerim, ondört asırdan beri insanlığın manevî, ahlâkî, hukukî, iktisadî, siyasî, toplumsal ve benzeri öteki alanlardaki gereksinimlerine yanıt vermiştir. Kuşkusuz kıyamete kadar gelecek olan nesillerin gereksinimlerine da yanıt verecektir. Yeter ki ona inansın ve gereğini yerine getirsinler. Müslümanlar, Kur’ân’la muhatap oldukları ilk günden itibaren onu idrak etmek, gereği ile amel etmek ve onu başkalarına bildiri etmek için son derecede ciddi çaba göstermiş ve Kur’ân’a hizmeti en büyük cihad ve en makbul İbadet kabul etmişlerdir. Bu anlayışa haiz olan İslâm âlimleri, kendi yaşadıkları dönemin ilim ve kültür verilerinden de yararlanarak toplumlarının ihtiyacını karşılamak suretiyle Allah’ın kitabını onu muradına uygun bir halde tefsir etmeye çaba göstermişlerdir. Böylece her asırda gerek rivayet ve gerekse dirayet metoduyla yazılmış birçok tefsir meydana gelmiştir. Ancak bu tefsirlerin büyük çoğunluğu Arapça olarak kaleme alındığı için, bunlardan faydalanabilmek hem Arap dilini iyi bilmeyi, hem de İslâmî ilimlerde belli bir düzey kazanmış olmayı lüzumlu kılmaktadır. Türk toplumunun Kur’ân’ı anlama ve gereği ile amel etme ihtiyacını göz önünde bulunduran Türk müfessirler, bilhassa Cumhuriyetin başlangıcından itibaren tefsirlerini Türkçe yazmayı tercih etmişlerdir. Ancak geçiş periyodu ilim adamları, Osmanlı medreselerinde yetişmiş oldukları İçin, eserlerini o günün Türkçesiyle yazmışlardır. Oysa Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilmiş olan harf ve dil inkılâbı, nesiller arası antak kalma vasıtası olan dilde birçok yenilik ve farklılık meydana getirmiştir. Bu da sonraki nesillerin. Öncekilerin yazdıklarını anlamalarına bir engel teşkil etmiştir. Bu engeli ortadan kaldırmak İçin Cumhuriyet periyodu İlim adamları, daha ilkin yazılmış olan Arapça ve Osmanlıca eserleri hem latinize etmeye hem de yaşadıkları devrin Türkçesine aktarmaya çalışmışlardır. Çağımız Türk müfessirlerinden olan Ö. N. Bilmen de bu gayretli ilim adamlarından bîridir. Ö. N. Bilmen, telif etmiş olduğu kıymetli eserleriyle İslâm ilim ve kültürünü, gerçek mânâda. Cumhuriyet dönemine aktarmayı başarmıştır. Onun bu kıymetli eserlerinden biri de tefsiridir. Ancak tefsirin meal kısmında oldukça açık ve arı bir Türkçe kullanmış olmakla beraber, izah kısmında Arapça ve Farsça kelime ve terkipleri oldukca kullandığı İçin günümüz insanı bu tefsiri okuyup anlamada güçlük çekmektedir. İşte biz, bu güçlüğü ortadan kaldırmak ve tefsirin insanımız tarafınca anlaşılmasını sağlamak için onu günümüz Türkçesiyle sadeleştirdik. Türk, Arap ve Fars edebiyatlarına hakim olan ö. N, Bilmen, tefsir ve İslâm hukuku ilim ve kültürüne de sahipti. Bu özelliklerini tefsirine de yansıtmış ve onu edibâne bir üslûp ile muhtasar bir halde kaleme almıştır. Tefsirinde öteden beri uygulanmakta olan bir rivayet ve dirayet metodlarını beraber kullanmıştır. Vurgulanması ihtiyaç duyulan bir öteki husus da şudur ki Ö. N. Bilmen, yaşamış olduğu zühd yaşamını tefsirine de yansıtmış ve onu son dercede edepli bir üslûp İle yazmıştır. İfadelerinde, Hz. Peygamber’e, sahabe, tabiîn ve kendisinden önceki tüm İlim adamı ve tefsircilere karşı derin bir saygı göstermiş, ilim adamlarını tenkitlerinde dahi bu davranışını daima muhafaza etmiştir. Kur’ân-ı Kerim’e yapmış olduğu bu kıymetli hizmetinden dolayı Ö. N. Bilmen’i minnet ve şükranla anarken, kendisine Allah’tan rahmet ve mağfiret diler, bu mütevazı hizmetimizin kabulünü ve okuyuculara yararlı olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederiz.
(Tanıtım Bülteninden) (Ruhumun Sesi)


Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri PDF indirme linki var mı?


Ömer Nasuhi Bilmen – Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ömer Nasuhi Bilmen Kimdir?

Ömer Nasuhi Bilmen, (d. 1882, Erzurum) – (ö. 13 Ekim 1971), 1960-61’de Diyanet İşleri Başkanı olan Türk din alimi.

İlk tahsiline Ahmediye Medresesi müderrisi Abdürrezzak İlmî ile Erzurum Müftüsü Müderris Hüseyin Raki Efendilerden okuyarak başladı. 1908 senesinde İstanbul’a gelen Bilmen, Fatih Dersiamlarından Tokatlı Şakir Efendi’nin derslerine devam etti ve icazet aldı. Daha sonrasında Medreset’ül Kuzat’a girdi. Burada dört yıl hukuk eğitim etti. 1912 senesinde oluşturulan ruus imtihanını da kazanmıştır.

Fatih dersiamları arasına katıldı. Fatih Camiinde, Satırlı Medresesinde ve Dar-uş-Şafaka’da dersler veren ve kısa bir süre içinde istidat ve kabiliyeti ile kendisini tanıtan Ö.Nasuhi Bilmen, ek olarak İstanbul İmam-Hatip Okulu ve Yüksek İslâm Enstitüsü’nde usul-i fıkıh ve ilm-i kelam dersleri okuttu. Temyiz Mahkemesi Şer’iyye Dairesi Mümeyyizliğinde de bulunmuş oldu. 1941 senesinde seçimle İstanbul Müftülüğüne belirleme oldu.

30 Haziran 1960 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığına getirilen Ömer Nasuhi BİLMEN, bir yıl kadar sonrasında emekliye ayrıldı ve 13 Ekim 1971 tarihinde yaşamını yitirdi.

Dini mevzularda yazdığı eserleri ile tanınan Ömer Nasuhi BİLMEN’in başlıca eserleri olan “Hukuk-u İslâmiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye kamûsu”, “Kur’an-ı Kerim’in Meâl-i Âlisi ve Tefsiri” ile “Büyük İslâm İlmihali” yanında yayınlanmış ve yayınlanmamış pek oldukca eseri bulunmaktadır.

Kitapları

İslam Hukukunda Manevi Zararların Tazmini, 1941.

Kuran-ı kerim’den Dersler ve Öğütler, 1947-50, 3 cilt.

Eshabı Kiram, 1948.

Yüksek İslam Ahlakı, 1949.

Büyük İslam ilmihali, 1949.

Hukuku islamiye ve ıstılahatı fıkhiye kamusu, 1949-52, 6 cilt.

Sureti Feth Tefsiri, 1953.

Tefsir Tarihi, 1955.

Kuranı Kerim’in Tefsiri ve Türkçe Meali Alisi, 1956.

Sualli Cevaplı Dini Bilgiler, 1959.

Muvazzah İlmi Kelam, 1959.

İlmi Tevhid, 1962.

Beşyüz Hadisi Şerif -( Semerkand Yayınları)


Ömer Nasuhi Bilmen Kitapları – Eserleri

  • Büyük İslam İlmihali
  • İki Aşk Çiçeği
  • İslam Akaidi
  • Ashab-ı Kiram Hakkında Müslümanların Nezih İtikadları
  • İstanbul ve Fatih
  • Kainatın Efendisi Hazreti Muhammed
  • Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri
  • Beşyüz Hadis-i Şerif
  • Hadis Günlüğüm
  • Fetih Suresi Tefsiri
  • İslam ve Dünya Dinleri İslam’ın Diğer Dinlere Üstünlüğü
  • Muvazzah İlm-i Kelâm
  • Kur’an-ı Kerim’den Dersler ve Öğütler
  • Açıklamalı İlmi Kelam Dersleri
  • Canım Peygamberim
  • Kuranı Kerim ve Türkçe Meali
  • Sevgili Peygamberim
  • Kur’an Günlüğüm
  • Peygamberler Tarihi
  • Büyük İslam İlmihali
  • Yüksek İslam Ahlakı
  • İman Hakikatleri
  • Kuranı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri
  • Hukuk-i İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu
  • Nüzhetü’l Ervah : Farsça Divançe ve Türkçe Şiirler
  • Büyük İslam İlmihali
  • Kuran Nasihatleri
  • Büyük Tefsir Tarihi
  • Dinî ve Felsefî Ahlâk Lüğatçesi
  • İnancımız Ahlakımız
  • Mülahhas İlm-i Tevhid
  • Kur’anı Kerim’in Türkçe Meali Ve Tefsiri
  • Önderimiz Hz. Muhammed (s.a.v)
  • Büyük Tefsir Tarihi
  • Büyük İslam İlmihali
  • Büyük İslam İlmihali
  • İslam Hukuk Tarihi
  • Fıkıh Usulü
  • Büyük İslam İlmihali
  • Büyük İslam İlmihali
  • Nüzhetü’l-Ervah
  • Kur-an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri


Ömer Nasuhi Bilmen Alıntıları – Sözleri

  • Tefekkürün karşıtı gaflettir. Gaflet, düşünceden yoksun olmaktır ki insana asla yakışmaz. (İnancımız Ahlakımız)
  • Salat ve merhaba Efendimiz Muhammed (sav) in, tüm peygamberlerin, ashabın, Hz. Adem’den bugüne dek yaşamış ve yaşamakta bulunan başta salihler olmak suretiyle tüm müminlerin üstüne olsun.
    Kainattaki zerrelerin Rabbimiz’i tesbih edişleri adedince. (Sevgili Peygamberim)
  • Malum olduğu suretiyle insan hadd-i zatında düşünce ve tefekkür hassasına Malik, güzide bir mahluktur. (İslam Akaidi)
  • Bir kere düşünmeli, eğer imameti kübranın imam Ali ile evlâdına mahsus olduğu ahkâmı diniyemiz iktizasından olsaydı, Resuli Ekrem Hazretleri bunu ashabına, ümmetine kati surette bildiri ve emr etmez miydi?. Ve imam Ali şeklinde yüksek zevat bu hükme muhalif olarak başkalarına bey’atte bulunurlar mıydı?. (Ashab-ı Kiram Hakkında Müslümanların Nezih İtikadları)
  • İslâm dini fıtrî bir dindir. Bundan dolayı tüm yüce hükümleri, insanlığın fıtratına uygundur. (Açıklamalı İlmi Kelam Dersleri)
  • Bir razık’ı kerîmin perverdei inayeti bulunduğunu bilen bir adem; iyi mi olur da onun şükründen, zikir ve fikrinden gâfil bulunur? (Yüksek İslam Ahlakı)
  • Ömer Nasuhi Bilmen, dinî meselelerde asla ödün vermeyen, ilkeli bir âlimdi. Nitekim 1960’lı yıllarda dinde reformun gerekliliğini korumak için çaba sarfeden ve bunun için çalışanlara “bozulmayan bir dinde düzeltim olması imkansız” diyerek karşı çıkmıştır. (İstanbul ve Fatih)
  • Dünyadaki günden güne düzenlediğin, düşlediğin ve zamanını boşalttığın evin fanidir. Mezar köşkünün duvarlarını terbiye ve iyiliklerle döşe ki orası bakidir. (İki Aşk Çiçeği)
  • “Kendin için sevdiğin şeyi insanoğlu için de sev, iste.”
    (Taberani, Süyuti) (Beşyüz Hadis-i Şerif)
  • İman edenler için o süre gelmedi mi ki, Allah’ın zikrine ve hak olarak indirilen Kur’an’a karşı kalbleri yumuşamasın.
    Hadid,16 (Kuranı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri)
  • Velhasıl: Din-i İslam yardımıyla hakiki bir uygarlık, nezih bir insaniyet, pek faideli bir terakki ve en mesut bir inkılap vücuda geldi. Artık insanlık alemi bu mukaddes dine sarıldıkça kuşku yok ki daima terfi edecektir. (Büyük İslam İlmihali)
  • Roma tahtını eline geçiren İmparator 1. Konstantin. Byzantion’u imparatorluğun yeni merkezi olarak seçmiş ve başkentin inşasına 324’te başlanmıştır. İnşa esnasında şehrin alanı dört kat büyütülmüştür. Yeni baş şehirde görkemli bir saray, senato binası, hipodrom, mabet ve kiliseler yapılmıştır. Meydanlar imparatorluğun çeşitli yörelerinden getirilen sanat eserleriyle süslendi ve nihayet 11 Mayıs 330’da günler devam eden eğlenceler içinde şehrin resmî açılış töreni yapılmıştır. (İstanbul ve Fatih)
  • …Mescidde bulunan yada Kur’an-ı Kerîm okuyan bir kimsenin, saygı edilmeye hak kazanmış bir kimse için ayağa kalkması mekruh değildir. … (İnancımız Ahlakımız)
  • Saadet inanç suretiyle ölmektir… (İman Hakikatleri)
  • … Bazı şeylerin doğa kanunlarina aykırı görülmesi sebebiyle esasında imkânsız olduğuna hükmedilemez. Nitekim asrımızdaki uçaklar, paratonerler, telefondaki akım, en uzak yerlerdekilerin seslerinin duyulup görüntülerinin alınabilmesi, atom kuvvetleri şeklinde şeyler birer muhteşem hallerdir. Bunlar birkaç çağ ilkin söylenseydi, pek oldukca şahıs bu tarz şeyleri yalanlar, imkân dahilinde olduğuna inanmazdı. Halbuki bugün tüm bu tarz şeyleri basit şeyler olarak görmekteyiz. Bizler, doğa âleminin tüm vasıflarını ve özelliklerine nüfuz etmiş bir halde olmadığımızdan daha nice acayip ve alışılmışın haricinde hallerin kudret-i ilahiye ile meydana gelmesi mümkündür. Nitekim mucize ve kerametler bu türdendir. (İman Hakikatleri)
  • “Ey insanlar! Kim ki Hazreti Muhammed (sav)’e tapıyorsa bilsin ki, o vefat etti. Her kim ki, Allahü Teâlâ (cc)’a tapıyorsa, bilsin ki Allahü Teâlâ (cc) Hayy (diri)’dır, Lâ-yemût (ölümsüz)’dur” dedi. Ve hiçbir peygamberin dünyada sonsuz kalmadığını söylemiş oldu. Dinlerinden dönenlerin Cenab-ı Hakk (cc)’a bir zarar veremeyeceklerini, girdikleri İslâm dininde durağan(durgun) kalanların mükâfata ereceklerini beyan ederek, Ashab-ı Kiram’ın şaşkınlığını giderdi.” (Canım Peygamberim)
  • “Kuşku yok ki, Allah Teala her şeye kadirdir.”
    Bakara Suresi, 28. Ayet (Kuranı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri)
  • Halbuki tüm mahlûkat her hususta Cenâb-ı Hakka muhtaçtırlar. (Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri)
  • Hindistan’da bulunan bir heykelin üstünde “inşikakı kamer senesinde bayındır olunmuştur” mealinde bir ibarenin muharrer bulunduğunu bazı müfessirler beyan etmiştir. (Muvazzah İlm-i Kelâm)
  • “Ey insanoğlu, uyanınız. Şu nihayetsiz kainatın halikinin azametini düşününüz. O ne büyük bir yaratıcıdır, ne çok önemli bir besleyicidir. Tüm mahlûkatı için ne kadar rahmet ve merhameti vardır.” (Kuranı Kerim’in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş