Aile Sosyolojisi kimin eseri? Aile Sosyolojisi kitabının yazarı kimdir? Aile Sosyolojisi konusu ve anafikri nedir? Aile Sosyolojisi kitabı ne konu alıyor? Aile Sosyolojisi PDF indirme linki var mı? Aile Sosyolojisi kitabının yazarı Ergün Yıldırım kimdir? İşte Aile Sosyolojisi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap Künyesi

Yazar: Ergün Yıldırım

Yazar: Kadir Canatan

Yayın Evi: Açılım Kitap

İSBN: 9789944105125

Sayfa Sayısı: 315

Aile Sosyolojisi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türkiye’de üniversite dünyasında ve sosyoloji bölümlerinde aile sosyolojisi derslerinin uzun bir geçmişi olmasına karşın hâlâ bu disiplini öğretecek değişik ders kitaplarının yazılmamış olması ve dolayısıyla bu dersin öğretimiyle meşgul akademisyenlerin bir seçeneksizlik problemi yaşamaları kabul edilebilir bir durum değildir, işte bu problemi aşmak, elinizdeki çalışmanın ana motifi olmuştur.

Kitap, alanında uzman olan bir grup akademisyen tarafınca edisyon olarak hazırlandı. Ortak bir dil birliği ve mevzular içinde tam bir uygunluk sağlanamamış olması bir dezavantaj olmakla beraber, konuların değişik kişiler tarafınca ele alınmış olması varlıklı bir muhteva ortaya çıkartmıştır. Eserde değişik görüş ve yaklaşımların sergilenmiş olması son aşama organik karşılanmalıdır. Buna rağmen aile sosyolojinde okunması lüzumlu temalara, kavramlara ve mevzulara yer verilmeye itina gösterilmiştir.

Eser, bilimsel bir disiplin olarak aile sosyolojisinin gelişimi, ana mevzuları ve perspektifi, aile ile alakalı belli başlı kuramsal yaklaşımları, ailenin tanımı, türleri ve işlevleri, ailenin tarihsel süreç içinde geçirdiği macera ve aile içi ilişkiler, başka kurum ve alanlarla aile kurumunun ilişkileri şeklinde temel konuların detaylı başlıklarla ele alındığı dört bölümden oluşmaktadır.

Kitabın sonunda geniş bir aile kaynakçasına yer verilmiştir, ilgili bölümlerde verilen kaynak ve atıflarla beraber değişik dillerde ve ülkelerde yapılmış olan aile sosyolojisine ilişkin pek oldukca araştırma ve emek harcama bu varlıklı kaynakçada mevcuttur. Bilhassa aile sosyolojisi mevzusunda ileri okumalar için buradan faydalanılabilir

Aile Sosyolojisi Alıntıları – Sözleri

• Aile sosyolojisinin ortaya çıkmasından ilkin ortaya atılan düşünceler mevcut aile yapısını “tasvir etmek ve açıklamak” yerine, daha oldukca “olması ihtiyaç duyulan” durum hakkında düşünce vermektedirler. Oysa aile sosyolojisi normatif bir disiplin değildir, amacı gerçeği olduğu şekliyle kavramak ve incelemektir.
• Ailenin sosyolojik anlamı, bu olgunun katman, kabile, derslik, bölge, etnisite, kır-şehir, toplumsal grup şeklinde çeşitli sosyolojik kolektiviteler içinde ve dolayısıyla toplumsal bağlamında araştırılarak yorumlanmasıdır.
• “Bugün biliyoruz ki, kuşaktan kuşağa, insanoğlu şu ya da bu tür bir toplumda yaşamakta; her insan belirli bir biyografisini tarihin belli bir diliminde yazıp noktalamaktadır. İşte bu minik ömürcüğü iledir ki, ne denli minik ölçüler içinde olursa olsun, toplumun ve tarihsel durumunun ürünü olan insanoğlu, aynı anda yaşamış olduğu toplumun biçimlenişine de katkıda bulunmuş olmaktadır.”
• Locke’ a gore, geleceğin vatandaşları olarak küçüklere meydana getirilen yatırım, toplumun kendisine meydana getirilen yatırımdır. Bu nedenle, bu yatırım ciddiyete alınmalı, evlatların zihni devlet, okul ve aile tarafınca disiplinci ve gelişimci bir mantıkla doldurulmalıdır.
• İrade haricinde olanları istememek yada kınamak cehalettir.
• Aristo, hanım ve adamların eşitliği fikrini reddetmiş ve hanımı “adamın yarısı” ya da “tamamlanmamış adam” olarak nitelemiştir.
• “toplumbilimsel fikir kabiliyetinin varlığını gösteren en mühim belirtken, karşılaşılan sorunların ferdin dar yaşam ortamının sorunları olarak gören anlayış ile, bu sorunları toplumsal yapının kamusal sorunları olarak ele alan anlayış arasındaki farklılıktır.” (Mills, 2020:20) Ona gore toplumbilimsel düşgücü, kişisel şeklinde görünen sorunları toplumsal ve tarihsel bağlamı içinde ele almayı ifade etmektedir.
• “bugün biliyoruz ki, kuşaktan kuşağa, insanoğlu şu ya da bu tür bir toplumda yaşamakta; her insan belirli bir biyografisini tarihin belli bir diliminde yazıp noktalamaktadır. işte bu minik ömürcüğü iledir ki, ne denli minik ölçüler içinde olursa olsun, toplumun ve tarihsel durumunun ürünü olan insanoğlu, aynı anda yaşamış olduğu toplumun biçimlenişine de katkıda bulunmuş olmaktadır.” (Mills, 2020:16)
• her ne kadar araştırmalar toplumsal bir yarar sağlamak suretiyle dizayn edilseler de bilim adamları, bilimin özerkliği noktasında siyasete ve toplumsal kurumlara ödün vermemeli ve talep edilen araştırmaları bilimsel teoriye de hizmet edecek ve alternatif çözümleri de bununla beraber getirecek daha uzun soluklu ve emsalsiz araştırmalar şeklinde çaba göstermelidirler. bilimsel bilginin salt politik kaygılara servis yapmak suretiyle yapılmayacağının bilincinde olmalıdırlar.

Aile Sosyolojisi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Aile Sosyolojisi PDF indirme linki var mı?

Ergün Yıldırım – Aile Sosyolojisi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Aile Sosyolojisi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ergün Yıldırım Kimdir?

1965 senesinde Elazığ’da dünyaya geldi. Yükseköğrenimine İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Kısmı’nde devam etti. Aynı bölümde yüksek lisans ve doktora yapmış oldu. Çeşitli kamu ve hususi eğitim kurumlarında öğretmenlik görevinde bulunmuş oldu.

2000-2001 yılları aralığında, İngiltere’de Leicester Üniversitesi’nde bilimsel niteliği olan araştırmalar meydana getiren Yıldırım, 2002-2006 yılları aralığında Dumlupınar Üniversitesi’nde Doçent unvanını aldı.

2012 senesinde Profesör olan Yıldırım halen Yıldız Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri bölümünde öğretim görevlisidir.

YazılarınıYeni Şafak Gazetesi’nde ve çeşitli dergilerde yayımlayan Prof. Dr. Ergün Yıldırım‘Sosyologlar’ Derneği Başkanlığı da yapmaktadır.

Ergün Yıldırım Kitapları – Eserleri

• Aile Sosyolojisi
• Akif’in Leylası
• Tehcir Günlerinde Aşk
• Üç Tanrı Anlayışı Tanrı İnsan, İnsan Tanrı, Allah
• Öznenin Ölümü
• Bilginin Sosyolojisi
• Değişen Din Anlayışının Sosyolojisi
• Kişisel Gelişimin Sosyolojisi
• Cihad ve İsyan
• İktidar Mücadelesi ve Din
• Başkanlık Sistemi – Dar Gelen Gömlek
• Aile Düşerken
• Ak Parti ve Cemaat
• Sufi Sosyoloji
• Hayali Modernlik
• Simurgun Kanatları
• Epidemik Toplum
• İslam Toplum Tasavvuru
• Ergenekon Ötesi Türk Milliyetçiliği

Ergün Yıldırım Alıntıları – Sözleri

• Bir şey olma vaadiyle hiçbir şey olur insan. (Öznenin Ölümü)
• Millet, ulusa dönüşünce tüm kadim zenginliğinden uzaklaşır. Peygamberler tarafınca vaaz edilen hakikatlerden sıyrılır… Sh:11 (Akif’in Leylası)
• Aristo, hanım ve adamların eşitliği fikrini reddetmiş ve hanımı “adamın yarısı” ya da “tamamlanmamış adam” olarak nitelemiştir. (Aile Sosyolojisi)
• Aydınlanmacı materyalistlerden Le Mettri, insana “makine insan” diyerek bedeni bir makine olarak tasarlar…Beden değişen teknolojinin içine doldurularak varlığa uzanır.
  İslam düşüncesi bedeni “emanet” olarak tanımlar. Helal ve haram sınırlarıyla belli bir anlam dünyası içine yerleştirir onu. Sorumluluklar ve haklar yükler ona. (Aile Düşerken)
• Abdülhamit rejimi devrilmişti, özgürlük gelmişti. Osmanlı fikriyatına hala büyük bir saygı vardı. Şu sebeple Osmanlı Hanedanı bir semboldü ve tüm dinlerin, mezheplerin ve kavimlerin devletiydi. Ermeniler, Rumlar, Süryaniler, Keldaniler, Türkler, Kürtler ve Kızılbaşlar için Osmanlı aynı sadakati temsil ediyordu. Hristiyan ve Müslümanlar için Osmanlı ortak devletin adıydı. Itimat ve huzuru ifade ediyordu. Meşrutiyetin ilanıyla istibdat rejimi yıkılmış ve özgürlük gelmişti. Artık tüm Osmanlı tebaası özgürlük içinde kardeşce yaşayacaktı. (Tehcir Günlerinde Aşk)
• Tarih süresince insanoğlu oldukca değişik Tanrı anlayışlarına haiz oldular. Ancak oldukca genel bir çerçeve içinde biz bu tarz şeyleri “Tanrı İnsan” , “İnsan Tanrı” ve bir de yalnız Tanrı (Allah) diye üç model içinde ele alıyoruz. Elbette çağlar üstünden, siyasetler üstünden ve bilimler üstünden giderek oldukca değişik tasnifler de yapmak mümkün. Ama bizim için mühim olan bu kadar oldukca sapma ve kargaşa içinde bütünlüğü görebilmek ve Tanrı anlayışını sıhhatli bir halde anlayacak bir bakış açısına haiz olmak. Bu çalışmamızda; yükselen ateizm, deizm ve politeizmin felsefi, antropolojik ve teolojik yönlerine yoğunlaşıyoruz. Mitolojik, antropolojik ve tarihselci bilincin Tanrı anlayışlarını açıklıyoruz. Başka bir bakışta ise Tanrı İnsan, İnsan Tanrı ve Allah anlayışlarına yoğunlaşıyoruz. Hem açıklıyor hem de sorguluyoruz. Temel bakışımızda İslâm kelamı yada İslâm metafiziği (Allah biliminin) ilkeleri var. Sosyal teoriden yararlanıyoruz. Batı düşüncesinin, bugünkü Tanrı anlayışının inşasında iyi mi etkili bulunduğunu göstermeye çalışıyoruz. Tevhide söz söyleyene sözümüzü söyleyeceğiz! (Üç Tanrı Anlayışı Tanrı İnsan, İnsan Tanrı, Allah)
• Can sıkıntısı, en mühim hastalıktır.
  Tatminsizlik hastalığı, tüm varlığı yok etme pahasına gene de şifa bulmaz. (Aile Düşerken)
• Locke’ a gore, geleceğin vatandaşları olarak küçüklere meydana getirilen yatırım, toplumun kendisine meydana getirilen yatırımdır. Bu nedenle, bu yatırım ciddiyete alınmalı, evlatların zihni devlet, okul ve aile tarafınca disiplinci ve gelişimci bir mantıkla doldurulmalıdır. (Aile Sosyolojisi)
• Kavmiyetçilik ecnebi bid’atıdır, cahiliye davasıdır, insanı zehirleyen bir ideolojidir (Babanzade Ahmet Naim…) Sh:23 (Akif’in Leylası)
• İçinde yaşadığımız dünyadaki değişimleri anlamanın mühim bir yolu da bu dünyanın dayandığı informasyon ruhunu anlamaktan geçer. Bunun için çağıl ve küresel dünya toplumlarında bilginin ne olduğu, iyi mi oluştuğu ve nelere yol açmış olduğu soruları ehemmiyet taşımaktadır. (Bilginin Sosyolojisi)
• Dayatma, şundan dolayı yaşamın organik akışından gelmeyen ve kültürel olarak üretilmeyen bir şeyi, suni bir halde insanlara dikte ediyorsunuz. Üstelik Avrupanın son dönem kültürel varlığından çıkan bir sarsaklık.
  Bu kez toplumsal cinsiyet taklitçiliğiyle Maymuna dönüyoruz… (Aile Düşerken)
• Diktatörlerin ve emperyalistlerin ürettikleri yoksunluklara ve onursuzluklara karşı vahşeti ümit olarak sunar. Yıkan, yok eden ve dağıtan bir ümit vaat etmektedir. Elbette bu umudun ümit ile alakası yoktur. Sadece yıkıcı içgüdüleri harekete geçirmektedir. (Cihad ve İsyan)
• “toplumbilimsel fikir kabiliyetinin varlığını gösteren en mühim belirtken, karşılaşılan sorunların ferdin dar yaşam ortamının sorunları olarak gören anlayış ile, bu sorunları toplumsal yapının kamusal sorunları olarak ele alan anlayış arasındaki farklılıktır.” (Mills, 2020:20) Ona gore toplumbilimsel düşgücü, kişisel şeklinde görünen sorunları toplumsal ve tarihsel bağlamı içinde ele almayı ifade etmektedir. (Aile Sosyolojisi)
• Aile sosyolojisinin ortaya çıkmasından ilkin ortaya atılan düşünceler mevcut aile yapısını “tasvir etmek ve açıklamak” yerine, daha oldukca “olması ihtiyaç duyulan” durum hakkında düşünce vermektedirler. Oysa aile sosyolojisi normatif bir disiplin değildir, amacı gerçeği olduğu şekliyle kavramak ve incelemektir. (Aile Sosyolojisi)
• Bu çerçevede İbn Teymiyye’nin kitapları tekrardan çeşitli İslam dillerine çeviri edildi. Adeta bir ‘Vehhabi aydınlanması” ortaya çıktı. Tekfircilik tekrardan terfi etti ve yaygınhk kazanmaya başladı. Vehhabiliğin gündeme getirmiş olduğu cihat, tekfir, inanç ve amel şeklinde meseleler yaygınlaştı. (Cihad ve İsyan)
• İnsan Tanrı yaklaşımı ise insanı merkeze alır ve Tanrı’yı insan varlığının ürünü olarak görür. Tanrı’dan gelen insan değil, insandan doğan Tanrı’dır. Modern antropolojik şuur ve tarihselci yaklaşım buna dayanır. İnsan, tüm bireyselliği, narsizmi ve üstün insan olma cüretkarlığı ile Tanrı haline gelir. (Üç Tanrı Anlayışı Tanrı İnsan, İnsan Tanrı, Allah)
• Akif’in Leylası milletiydi.
  ‘Herkesin bir Leylası vardır.
  Kavuşmak istediği, hasret duyduğu, uğruna savaşım etmiş olduğu bir Leyla.’ Mehmet Akif’in Leylası ise tasarım ettiğimizden oldukca başka bir şeydi.
  Onun Leylası ‘millet’iydi.
  Akif’in biyografisini okuduğumuzda ‘millet’ teriminin kuvvetli işaretlerini görürüz: ‘Milletin aydınlarla ilişkisi, milletin İslami anlamı, milletin aygıt içinden geçişi, milletin yaşamış olduğu acılar ve sefaletler, millet olmanın bilinç ve imanı.’ Akif’in hayatına, şiirlerine, vaazlarına ve makalelerine öylesine sinmiştir ki Akif, milletin varlığını resmeden canlı bir tablodur adeta.
  ‘Amacım Mehmet Akif biyografisiyle milleti anlatmaktı’ diyerek yola çıkan Prof. Dr. Ergün Yıldırım, Akif’in Leylası adlı eserinde Usta ozan Mehmet Akif Ersoy üstünden bir millet okuması yapıyor. Etkileşim Yayınları arasından çıkan kitapta yazar, sosyolojik olarak millet terimini irdeliyor ve Akif’in ‘millet’ terimi üstüne odaklanıyor. Yıldırım, aslen Akif’in millet kavramından yola ç (Akif’in Leylası)
• “Bugün biliyoruz ki, kuşaktan kuşağa, insanoğlu şu ya da bu tür bir toplumda yaşamakta; her insan belirli bir biyografisini tarihin belli bir diliminde yazıp noktalamaktadır. İşte bu minik ömürcüğü iledir ki, ne denli minik ölçüler içinde olursa olsun, toplumun ve tarihsel durumunun ürünü olan insanoğlu, aynı anda yaşamış olduğu toplumun biçimlenişine de katkıda bulunmuş olmaktadır.” (Aile Sosyolojisi)
• Üstünlük, insana karşın doğuştan gelmiş olarak ona yüklenen faktörlerden değil, insanoğlunun sonradan kendi iradesiyle tercih etmiş olduğu imanda aranır. “Üstünlük takvadadır” denir. Takva kan, soy ve ırk şeklinde insana doğuştan yüklenen bir davranış değildir. İnsanın insan olma sürecinde kazanabileceği idealler ve davranışlarla ilgilidir… Sh:28 (Akif’in Leylası)
• Webere gore, mezhepler zor duruma düşenlere yardım ettiğinden dolayı bir mezhebe üye olmak ya da ona katılmak; satış yapmak, banka kredisi almak, güvenli görülmek, alacaklılara garantiler sağlamak manasına geliyor. (Cihad ve İsyan)