Eğitim

Acımak Yok – Alfred Döblin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Acımak Yok – Alfred Döblin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Acımak Yok kimin eseri? Acımak Yok kitabının yazarı kimdir? Acımak Yok konusu ve anafikri nedir? Acımak Yok kitabı ne konu alıyor? Acımak Yok PDF indirme linki var mı? Acımak Yok kitabının yazarı Alfred Döblin kimdir? İşte Acımak Yok kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Alfred Döblin

Çevirmen: Ahmet Arpad

Tasarımcı: Emir Tali

Orijinal Adı: Pardon wird nicht gegeben

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051854243

Sayfa Sayısı: 446


Acımak Yok Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Epiğin özünü en iyi Döblin’de kavradım. Epik metinleri ve epik teorisi, benim dramatik sanatımı derinden etkilemiştir.”

BERTOLT BRECHT

1920’lerde Berlin: Dul bir bayan, üç çocuğuyla büyükşehre göç eder ve yokluk içinde yaşam mücadelesi vermeye adım atar. Çocuklardan en büyüğü Karl’ın bir süre sonrasında şansı döner ve aile derslik atlar. Ama tüm ülkeyi, hatta dünyayı sarsan büyük bir ekonomik kriz, her şeyi alt üst edecektir.

Başyapıtı Berlin Alexander Meydanı ile uygar Alman edebiyatının kurucu adı olan Alfred Döblin, bu epik romanıyla ustalığının doruğunda. Acımak Yok, yalnızca unutulmaz Karl karakterini bizlere sunmuyor, bununla beraber 20’lerden 30’lara, Almanya’nın toplumsal panoramasını görkemli bir üslupla anlatırken roman sanatını doruğuna çıkartıyor.

“Döblin benim tek gerçek öğretmenimdi.”

GÜNTER GRASS


Acımak Yok Alıntıları – Sözleri

  • …Oldukça beklentileri vardı,
    fakat tüm duyguları ölmüştü…
  • Acaba para tanrısı Mammon altınlarını, büyük faizler elde etmek ve böylece boğayı boynuzlarından yakalayıp yere çökertmek için mi borç vermişti?
  • İnsanlar devamlı rendelenip cilalanacak bir parça tahta değil!
  • Minik Mariem’ i teyzesine bıraktım. Onların evlatları yok, Maire’yi fazlaca sevdiler…”


Acımak Yok İncelemesi – Kişisel Yorumlar

~~~KitapAğacıDevrialemKulübü~~~: KitapAğacıDevrialemKulübü nün aralık ayı kitabı olan AcımakYok kitabı da yazarı da daha ilkin farketmediğim kulüp yardımıyla farkettiğim kazanılmış 1yazardır. Döplin zamanı romanlardan bilimkurguya, denemelerden oyunlara otuzdan fazla eseri olmasına karşın fazlaca çevrilen kitabı yoktur fakat en bilindik eseri Berlin-Alexander Meydanı dır ki sıradaki okumak istediğim hatta çokça merak ettigim 1kitap oldu yazarı tanıyınca, hatta GünterGrass yazar için
“Döblin benim tek gerçek öğretmenimdi.” demiş…
“””Ve sana şunu söylüyorum: Acımak Yok!”””
Kitap üç ana bölümden oluşur; Fakirlik, Yükseliş ve Kriz olmak suretiyle, aslına bakarsan bu ana başlıkları görünce hangi durumlarla karşılaşacağınızı azca fazlaca tahmin edebilirsiniz. Yoksulluğun en dip halinden yükselişi ve peşinden yaşanmış olan ekonomik krizle tekrardan o çöküşü yaşar benzer biçimde oluyor insan, her bölümde her durumu fazlaca güzel yansıtmıştır yazar. Kitabin konusu, 1920’lerde Berlin’de dul 1kadın, üç çocuğuyla büyükşehire göç eder ve yokluk içinde yaşam mücadelesine adım atar. Evlatlarından en büyüğü olan Karl’ın devamlı ayakta durma çabasıyla 1süre sonrasında şansı döner ve ailenin ekonomik durumu düzelir. Tam bu yükseliş ve sinif atlamadan sonrasında tüm ülkeyi, hatta dünyayı sarsan büyük1ekonomik kriz, her şeyi alt üst eder gene en dip yaşanır. AcımakYok, büyük çocuk Karl karakteriyle dönem Almanyası’nın toplumsal yansımasını mütevazı ve anlaşılır 1dille okurken insanı yormadan anlatır…
Kitaptaki annenin yaşamış olduğu her durumun ruhsal yansımalarını fazlaca etkisinde bırakan buldum hatta Karl karakterinden daha çok etkiledi diyebilirim hayata dair vurguları fazlaca gerçekçiydi. Babasının ölümünün yoksulluk içindeki kurtuluşu bulunduğunu anlatması, ya da içindeki öfkeyi dışa vururken oğlu ile eşi içinde iyi mi davranış sergileyip kıyaslamalara girmesi, ve herdaim 1 karşılaştırma içinde olması ki hanım resmen devamlı sınanır halde o şekilde olunca kiyaslama da herdaim oluyor, hatta babası ölünce büyük çocuğun kurban edilmişliğini anlatırken istem dışı her dönem 1sıkıntı yaşayan insan topluluğunun var bulunduğunu bilmek acı geliyor insana…
“””Unutmayın, AcımakYok.”””
Kitap için başta ve sonda Paul tarafindan söylenen “””AcımakYok””” ifadeleri hakkaten fazlaca manidar olmuştur düşlerle dolu yaşamın içinde bembeyaz sisler peşinden beliren kapkaranlık yüz ifadesi durumun izahı olsa gerek…
Kitabı daha fazlaca sevebilirdim fakat dilini Hans Fallada ya benzettiğim için devamlı 1kıyaslama içine girdim bunun yanlış 1şey bulunduğunu bile bile sonrasında araştırdım ki iki yazar da aynı dönem içinde yaşadıkları için olsa gerek yazdıkları fazlaca paralel, eğer Hans Fallada okumayi seviyorsanız yazara talih verin zira asla zorlamadan anlatmak istediklerini fazlaca güzel ifade ediyor ki sonu içimi epeyce acıtsa da “AcımakYok” okuyun derim.
Herkese sıhhatli mutlu rahat keyifli okumalar… (Ayşe…)

1920’lerde Berlin :Dul bir bayan üç. Çocuğuyla Büyük şehre göç eder e yollukiçindeki yaşam mücadelesi vermeye adım atar. Çocuklardan en büyüğü Karl’ın bır süre sonrasında şansı döner ve aile derslik atlar. Ama tüm ülkeyi hatta dünyayı sarsan büyük ekonomik kriz herşeyi altüst eder..
İki dünya savaşı arasındaki devrin Almanya’sında geçiyor roman. Fakirlik, Yükseliş ve Kriz başlıklı üç bölümde süreci kahramanların hayatları döngüsünde toplumsal , ruhsal, ekonomik ve politik yönden de anlatmış..
Her şeyin deposu ilk günahtır. Havva’nın Adem’e elmayı yemesi için verdiği o andır. Tüm insanlık o günahın altında ezilir. Şimdi bizim acayip sokak köpekleri benzer biçimde yaşamamızın sebebi de o günahtır.
Kitaptan (S:58)..
Okuyun..
Buyrun (Hande gunkut)

1920 yılının Berlin’ine bir yolculuğa çıkıyoruz. Trende karşımıza çıkan üç çocuklu dul bir bayan var. Dış pencereden bakan hanıma takılıyor bakışlarımız, bitik ve bitkin lakin kafasının içinde düşüncelerle harp verdiği aşikâr…
Üstleri başları pekte bu yeni şehire uygun değil, fakirliği her parçasında gözlemlemek mümkün. Büyük kent büyük umutlar diyerek bizlerde kadının büyük oğulu 15’lik Karl ile hikayelerine dahil oluyoruz. Girişi yoksulluk gelişmeyi yükseliş ve sonucuysa kriz olarak adlandırırken bu 3 bölüm bir ailenin yokluktan zenginliğine neticelerini adım adım okuyoruz. Sadece o da değil, Karl yardımıyla o dönem ülke ekonomisinin büyük krizde iyi mi sarsıldığını gözlemleme şansınada erişiyoruz.
Yazar, büyük şehirde açlığı geçersek hava almanın bile para bulunduğunu acı acı yansıtmış iken her karakteri birbirinden apayrı duygularla özleştirmiş. Karl’ın fakirlikten aileyi feraha (derslik atlatmakta diyebiliriz) çıkartması nefes almalarını sağlasa bile kriz sürecinde gene ve hatta daha da kötüsüyle yüzleşme süreçleri başlaması bu döngünün yaşamın hiçbir noktasında bitmeyeceğini en gerçekçi şekilde aktarıyor.
Karl’ın yardımıyla tanıştığımız Paul’un kitap boyu kulaklağımıza fısıldadığı benzer biçimde “acımak yok” nidası aslen tüm hikayeyi açıklıyor. Bu dünyada sana kimsenin acıması yok! Alman Edebiyatında modernizmin temsilcilerinden önde gelen Döblin’in en meşhur eseri Berlin Alexander Meydanı kitabını okumalarıma dahil edeceğim. Zira yazar o şekilde mütevazı ve abartısız duygularla ifade etmiş ki öteki kitabını okumamak elde değil.
Hadi okur, insanoğlu ayağa kalkmaya başladı. Trenden inip Karl’ın neler yapacağı mevzusunda onunla bir kent turuna çıkalım.
#acımakyok #pardonwirdnichtgegeben #alfreddöblin #everestyayınları (Aslihan Yayla)


Acımak Yok PDF indirme linki var mı?


Alfred Döblin – Acımak Yok kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Acımak Yok PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Alfred Döblin Kimdir?

1878’de, bugün Polonya sınırlarında kalan Szczecin’de dünyaya geldi. Berlin ve Friburg’da nöroloji ve psikoloji okudu. Daha öğrencilik yıllarında Hıristiyan öğrencilerle Yahudiler arasındaki mesafeyi anlattığı eleştirel yazılar yazmaya başladı. Yayımlanan ilk romanı, 1915’te basılan “Die Drei Sprünge des Wang-lung”du (Wang-Lung’un Üç Sıçrayışı). Bunu Wallenstein (1920) ve Berge Meere und Giganten (1924; Dağlar, Denizler ve Devler) benzer biçimde romanları izledi. Alman edebiyatında modernizmin en mühim temsilcilerinden sayılan Döblin, zamanı romanlardan bilimkurguya, denemelerden oyunlara, toplam otuzdan fazla çalışmaya imza atmış olmasına karşın en fazlaca Berlin-Aleksander Meydanı (1929) adlı başyapıtıyla tanınır. Roman 1920’lerin Berlin’indeki değişimi ve yeraltı dünyasını gözler önüne serer. Döblin, Nazilerin yükselişiyle 1933’te Fransa’ya, 1941’de de Amerika’ya sürgüne gitti. 1957’de Batı Almanya’da öldü.


Alfred Döblin Kitapları – Eserleri

  • Berlin Aleksander Meydanı
  • Acımak Yok
  • Ölümsüz Ülkeye Doğru ‘Amazon’


Alfred Döblin Alıntıları – Sözleri

  • İyiler susuyorlar ve kendi haklarında artık bir şey bilmiyorlar, başkalarını suçlu bulmaya cesaretleri yoktur. Kötüler açıkça istediklerini yapıyorlar, kanunları kendileri koyup, devletler kendileri yönetiyorlar. (Ölümsüz Ülkeye Doğru ‘Amazon’)
  • Gidiyorum Allah’a emanet olun. Kafanızdaki düşünceler beni ilgilendirmiyor.. (Berlin Aleksander Meydanı)
  • Toprak, su ve insanoğlu birbirine dokunup, birbirini hissediyorlar, fakat birbiri hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. (Ölümsüz Ülkeye Doğru ‘Amazon’)
  • Yüreğim sarsılmıştı fakat yitirmemiştim onu. Ne kartalların yuva yapmış olduğu tepelerde ne de madencilerin gizli saklı damarlar aramış olduğu derinlerde. Ya peki nerede? Yüreğini sporda mı yitirmişti? Gençlik hareketlerinin çağlayan ırmaklarında mı? Politikanın karmakarışık savaşlarında mı? Oralarda yitirmedim. Yoksa hiçbir yerde yitirmedin mi? Sen yüreğini asla yitirmeyenlerden misin? Yüreğini kendine saklayan, tertemiz sakınan mumya benzer biçimde.. (Berlin Aleksander Meydanı)
  • Bu senin elinde, ne istersen söyleyebilirsin!.. (Berlin Aleksander Meydanı)
  • Siz devrimi, hep çeneniz ile yaparsınız. Sizin Cumhuriyetiniz bir iş kazası (Berlin Aleksander Meydanı)
  • Içinde bir şey var ,yürek mi ,ciğerler mi ,nefes alıp veriyor .Sonra duygular, zorluyor ,dışarı çıkmak istiyor ,iyi mi oluyor ? Bilmiyor .İçindeki şey uykusuz . (Berlin Aleksander Meydanı)
  • Kişi kendiliğinden kuvvetli değildir, bir şeyler yaşamış, başından bazı şeyler geçmiş olmalıdır. Güç, elde edilmelidir. (Berlin Aleksander Meydanı)
  • İnsanlar devamlı rendelenip cilalanacak bir parça tahta değil! (Acımak Yok)
  • Yanarsa yer çevresini, bitirir .Yiyemedi mi söner, sönmek zorunda kalir . (Berlin Aleksander Meydanı)
  • …Oldukça beklentileri vardı,
    fakat tüm duyguları ölmüştü… (Acımak Yok)
  • “Dikkat çekmeyen, göze pek batmayan ,fare grisi delikanlı … (Berlin Aleksander Meydanı)
  • Tanrı insana akıl vermiştir, öküz ise her şeyi sürüyle beraber yapar, asla düşünmeden. (Berlin Aleksander Meydanı)
  • Kayıp insanoğlunun tepesine düşecek damlar ve namuslu kalmak isteyen ben! (Berlin Aleksander Meydanı)
  • Acaba para tanrısı Mammon altınlarını, büyük faizler elde etmek ve böylece boğayı boynuzlarından yakalayıp yere çökertmek için mi borç vermişti? (Acımak Yok)
  • ‘Onları birbirini yok edecekler. İyiler susuyorlar ve kendi haklarında artık bir şey bilmiyorlar, başkalarını suçlu bulmaya cesaretleri yoktur. Kötüler açıkça istediklerini yapıyor, kanunları kendi düzüp, devletleri kendileri yönetiyorlar.’ (Ölümsüz Ülkeye Doğru ‘Amazon’)
  • İki insanoğlunun sex yaşamını bir sözleşme ile yoluna koymak ve böylece karı koca arasındaki görevleri kanunun koşul koştuğu bir buyruğa bağlamak, akla gelebilen en iğrenç ve aşağılayıcı kölelikten başka bir şey değildir. (Ölümsüz Ülkeye Doğru ‘Amazon’)
  • Minik Mariem’ i teyzesine bıraktım. Onların evlatları yok, Maire’yi fazlaca sevdiler…” (Acımak Yok)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler