Eğitim

Bir Çağ Yangını – Hulki Aktunç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Çağ Yangını – Hulki Aktunç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Çağ Yangını kimin eseri? Bir Çağ Yangını kitabının yazarı kimdir? Bir Çağ Yangını konusu ve anafikri nedir? Bir Çağ Yangını kitabı ne konu alıyor? Bir Çağ Yangını PDF indirme linki var mı? Bir Çağ Yangını kitabının yazarı Hulki Aktunç kimdir? İşte Bir Çağ Yangını kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Hulki Aktunç

Yayın Evi: Yapı Kredı Yayınları

İSBN: 9789750802683

Sayfa Sayısı: 124


Bir Çağ Yangını Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Alevlerin çocuklarıyız. Yangınlarda doğan, yangınlarda ölen bir kuşaktan sürüyor soyumuz. Yakın tarihimiz yangınların da zamanı. Yakmanın ve yakılmanın. Bu tarih daha ne kadar sürecek bilmiyoruz fakat Bir Çağ Yangını bir “kehanet romanı” benzer biçimde Türkiye’yi saran yangını anlattığında 1981 Abdi İpekçi Ödülü’nü almıştı. Bir öncü ifade örneği olarak Bir Çağ Yangını edebiyatımızda seçkin yerini devamlı koruyacak romanlar içinde. “Yoksa kim girişecek acıların sayımına? Buna hakkı olanlar kimler? (…) Öldürülerin raporuna kim başlamış olacak? Nedenini kim anlatacak? Ölüleri kullanmadan kim meydana getirecek bunu? Kim hepsini kucaklayacak? Kim söyleyecek hepsinin kanında yüzdüğümüzü? Dünyada onlarla ilgisi olmayan hiçbir şey kalmadığını kim söyleyecek?”


Bir Çağ Yangını Alıntıları – Sözleri

  • “İçi ne acele boşaldı birçok güzelim sözcüğün!”
  • Demek alışmaya başladın. Şaşırmıyorsun, hüzne sığınıyorsun sen de.
  • “Bir düşmanın söylediği de yer yer yanlış olmayabilir.”
  • “Ben bir vesileyim. Gereğini yapayım.”
  • Nisa, benden de, ta çocukluğundan beri hiçbir şey beklemedi. Hep yamaçlarında dolaştım fakat varlığımı sezer benzer biçimde oluyor, gene de tanımıyordu beni. Ben, bir eşik sakini, “eğri büğrü, duygulu, bir genç kıza zarar vermeyecek eski moda mahluk.” ben hep ona anlatmayı düşündüm. Nasılını bilemedim. Bundan dolayı susmaya, sır vermemeye de koşulmuştum.
  • Yanlış, yanlış! diye yazdı Ömer. Ama hep doğru peşindeyken niye bu kadar yanlış? Hepimizin doğru olacağı gün için
    şimdi ne yapacağız?
  • Adresim bir ıslıktır şimdi.
    Birer zamir kaldı bizlerden.
  • Hiç kimse senin yalnızlığına gelmedi.
    Yitirecek miyiz?
  • Seninle savaşım küçüktür bre, büyük savaşı kendimle yapmaktayım!! Davran!


Bir Çağ Yangını İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“Ömer bir sevgiydi.” cümlesi ile başlıyor roman. Kitaptaki yoğun şiirselliğin de ilk örnek cümlesidir anı zamanda. Hulki Aktunç oldukça örneksiz bir yazar. Özgünlüğünün kaynakları içinde; kendine özgü bir dil oluşturmuş olması, düş ile gerçeği birbirinden ayırt edilemeyecek kadar iç içe sunuyor olması, modernist bir yazarken eserine dini motifleri katarak bir “ileri-geri” ikilemi yaratması ve kitaptaki kişilerin de, olayın geçmiş olduğu evin de birbirlerine yakın bir öneme haiz olmalarıdır.
Olayların bir eşik cininin ağzından anlatılıyor oluşu düşsel öğelerin çokluğuna işaret etmektedir. Olaylar bir ailenin birkaç kuşağını barındıran eski bir evde geçmektedir. O ev ki “Nisa’nın hücresi, Ömer’in oteliydi bura. Nurullah beyin de, kim bilir belki bazı anımsamaların acısıyla ara sıra göründüğü eski bir kafes.” şeklinde tanıtılıyor bizlere. Ömer “erkek” olduğundan zamanının çoğunu dışarıda geçirebilme ayrıcalığına haiz bir fert olarak çıkıyor karşımıza. Nisa ise evindeki tek “kadın” çay pişirme ile özdeşleşen ve Ömer’in gözünde her şeyin üstesinden gelebilecek olan bir “abla”dır. Hâlbuki Nisa gününü hücresinde dolaşarak geçiren, üç kuşaktır ailelerini barındıran evin içindeki nesnelerle, anılarla, hayallerle ve gece dostları ile kontakt kuran yalnız bir hanımdır. Senelerdir kullanılmayan ve bir adam enerjisini özleyen kahve değirmeni ile benzer duyguları yaşayan bir hanımdır Nisa. Nurullah beyin durumunu izah etmeyelim. Tahmin edilmesi oldukça kolay olsa gerek de okurken anlarsınız Nurullah bey için evin niçin eski bir kafes görünümünde bulunduğunu.
Kitabın Ömer ve Nisa ekseninde ilerlemesini beklerken bir de Nuh çıkıyor karşımıza. Varlığı ile yokluğu belli olmayan, kimi zaman günlük işlerle uğraşan kimi zaman de öte dünya işlerini anımsayan iki dünyanın içinde kalan bir Nuh. Oldukça yönlü bir halde ele alınması ihtiyaç duyulan ve zorluk derecesi yüksek bir yaratı. Bu biçim eserler tek okuma ile sona erdirilecek eserler değillerdir. Bu kitabı okurken aklıma Sevim Burak geldi. Özgünlükleri birbirlerine yakın. Sevim Burak şekil olarak daha ileride fakat Hulki Aktunç’un seçimi da oldukça değişik ve dikkate kıymet bir “birey”cidir. Bağlama oldukça güzel uydurulan örneksiz deyimleri ve sözcükleri var. Okurken bu durum dikkatinizi çekiyor. Mevcut olan okuma alışkanlıkları ile ele alındığında anlaşılmayan, karanlıkta kalan bir sürü yer olacaktır. Bu yüzden bu yaratı extra bir dikkat ve extra bir çabaya gereksinim duymaktadır. Hulki Aktunç bir ressamdır bununla beraber. Betimlemeleri bir tuvalin karşısında duruyormuşçasına yapmaktadır. Birkaç eserini daha okuyacağım şimdilik eşik cininin bir isyanı ile noktayı koyalım:
“Veyl!
Miskinler! Alçaklar! Köpoğlu köpek zavallılar! Çilesizler!
Adı gökten silinmişler! diye uğrunuyordum. Sizler bizim kötülüğe vergimiz miydiniz? İzleriniz de hep kalbimize yapıştı.
İzlediniz bizi. Nerede olsak yanımızdaydınız. Ama paylaşmadınız. Biz sizin günahlarınızın acılarıyla (hangi günahlarınızın?) şeytan ağlamalarınıza katıldık. Siz yaşlarımızı mezata çıkardınız. Ve alay ettiniz.
Sonunda çoğunluğunuz gebererek bizi yalnız kodunuz. Sizin yoldaşlığınız da geberiş değil miydi?
Ölüp gebererek ve yaşayıp gebererek, biz bayağı duyguluların, biz şarkıları sevenlerin, biz veremden ölünen yıllarda kalanları hâlâ ananların tüm diriliğini kendinizle beraber yargılatmaya çalıştınız. Yardakçılarınız da çevremizden asla tamamlanmamış olmadı.
Başkalarına armağan edecek nice şeyimiz varken, bu tarz şeyleri bile keselerinize, anılarınıza kattınız.
Nisa gene de Ömer ile arkadaşına çay pişirdi. Onlara hiçbir şey anlatamamanın acısını, artık unutmuştu bile. Ya da, bardaklara döküyordu
Siz kaskatı izlediniz. Siz hiçbir şey yapmadınız. Nuh, kıyameti kendi egemenliği için kullandı.
Üzerimize yürüyüşünü alayla seyrettiniz. (Adem Yüce)

Bu evin eşiğindeyim her şey bitene kadar diye başlıyor anlatıcı…
Gerçekle hayalin iç içe geçmiş olduğu kitap ilk sayfadan itibaren okuru sarmalıyor. Romandaki kahramanların( canlı-cansız)hayalleri, gerçekleri, korkuları, yalnızlıkları, haksızları, mücadeleleri şimdi ve önceki kuşaklarla beraber anlatılmaktadır. Ve bir çağ, yangını ile de son bulmaktadır.
Ne süre imgesel ne süre gerçeği sunduğunu kronolojik sıra olmaksızın ara sıra şuur akışı tekniği ara sıra geri dönüşlerle anlatmıştır yazarımız.
Daha oldukça okunmalı daha oldukça bilinmelidir Hulki Aktunç
yazar/i8898 kitap/kitap–139814 (Bookbanker)

“Bir çağ yangını”: Aktunç, kendisine özgü bir üslup geliştirdiği öykülerinde ve romanlarında, bir taraftan ülkemiz düzyazı/anlatı geleneklerini günümüze doğru değerlendirirken, bir taraftan da öncü ifade denemelerine girişir. (Vacip Örger)


Bir Çağ Yangını PDF indirme linki var mı?


Hulki Aktunç – Bir Çağ Yangını kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Bir Çağ Yangını PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hulki Aktunç Kimdir?

Askeri okullardaki ortaöğreniminden sonrasında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. Yükseköğrenimini yarım bıraktı. Yazı yaşamı, devrin seçkin dergilerinden Yeni Ufuklar’da başladı (1968). İlk kitabı Gidenler Dönmeyenler ile TDK Öykü Ödülünü (1977), Bir Çağ Yangını romanı ile Abdi İpekçi Ödülünü (1981), Bir Yer Göstericinin Hayatı ile Yunus Nadi Öykü Ödülünü (1989) kazanmıştır. 1970’lerde şiire hususi bir ağırlık verdi. İnsan Aşklarının Külüdür ile Halil Kocagöz Şiir Ödülünü (1994), Istıraplar Ansiklopedisi ile de Cemal Süreya Ödülünü aldı (1995). Yirmi yılı aşan bir emeğin ürünü olan Büyük Argo Sözlüğü yurtdışı Türkoloji çevrelerinde de yoğun ilgi görmüş oldu.

Aktunç, kendisine özgü bir üslup geliştirdiği öyküleri ve romanlarında, bir taraftan anlatı geleneklerini günümüze doğru geliştirirken, bir taraftan da öncü ifade denemelerine girişir. Aktunç’un şiiri de bugünün insanında aramış olduğu kendiliğinden-şiirsel-bakış’ın araştırılması ve saptanmasının izini sürer; şiirimizin hemen hemen tükenmemiş olanaklarını sınaya sınaya gelişir ve yeni bir şiirsel blok yaratmaya yönelir. Denemeleri (Erotologya?), içinde bulunduğumuz coğrafyanın kendisine özgü erotizmini yansıtıp çözümlemeye çalışan ilk yapıt sayılır.

İki öyküsü filme dönüştürülmüştür: Aşka Kimse Yok (yön. Osman Imtihan), Bir Yer Göstericinin Hayatı (yön. Tülay Eratalar).

Aktunç resme olan derin ilgisiyle de tanınır. İlk kişisel sergisi ‘Lacivert ile Bordo’yu (Erzincan, 1965) seneler devam eden bir kesiklikten sonrasında ‘Ayvalık Yollarında, Sürücü Aynalarında’ (İstanbul, 2005), ‘Meşk’ (İstanbul, 2007) ve ‘Yoldaşım 40 Yıl’ (İstanbul, 2008) sergileri izledi. Şiir ve anlatıdaki tavrını karışık tekniklerle çalmış olduğu resimde de sürdürdü.

2008 senesinde verilen Tarih ve Toplum Bilimleri Enstitüsü (TTBE) Onur Ödülünü Vedat Türkali, Ahmet Oktay ve Prof. Dr. Cevat Çapan ile paylaştı.

Hulki Aktunç, 2009 senesinde Sönmemiş Dizeler kitabıyla Behçet Necatigil ve Metin Altıok ödüllerinin sahibi olmuştur.

Uzun bir süre kanser tedavisi gören Hulki Aktunç, 29 Haziran 2011’de hayata gözlerini yummuştur. Cenazesi Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Şiir: Sır Katibi (1989), Islıkla Tarihçe (1989), Adresim Aynalar (1991), Şarkılar(1992), İnsan Aşklarının Külüdür (1993), Istıraplar Ansiklopedisi (1994), Bir Şeyin Varoluşu (1999), Firak (Toplu Şiirler, YKY, 2001), Sönmemiş Dizeler(2009). Şiirlerinden bir seçme, İngilizce’ye çevrildi: Twelfth Song (çev. Theo Dorgan, Tony Curtis, Orhan Koçak; 1998).

Öykü: Gidenler Dönmeyenler (1976), Kurtarılmış Haziran (1977), Ten ve Gölge(1985), Bir Yer Göstericinin Hayatı (1989), Sonbahar Her Şeyi Bilir (1998). Toplu Öyküler I, Toplu Öyküler II (YKY, 2003) ilk 5 öykü kitabını ihtiva eder.

Roman: Bir Çağ Yangını (1981; YKY, 2001), Son İki Eylül (1987; YKY, 2001).

Deneme: Erotologya? (2000; YKY, 2002), Aforistika (2001), Bir Kadıköy Oğlu(2009).

Lügat: Büyük Argo Sözlüğü (1990; YKY 1998).

Söyleşi: Yoldaşım 40 Yıl (Rıza Kıraç), 2008

Sergiler: ‘Lacivert ile Bordo’ (1965), ‘Ozan Ressamlar’ (Nazım Hikmet, Oktay Rifat, Cemal Süreya, Metin Eloğlu, Afşar Timuçin – karma, 1991), ‘Ayvalık Yollarında, Sürücü Aynalarında’ (2005), ‘Meşk’ (2007), ‘Yoldaşım 40 Yıl’ (2008).


Hulki Aktunç Kitapları – Eserleri

  • Büyük Argo Sözlüğü
  • Bir Çağ Yangını
  • Erotologya?
  • Firak
  • Ten ve Gölge
  • Toplu Öyküler 1
  • Araname
  • Bir Yer Göstericinin Hayatı
  • Son İki Eylül
  • Bir Şeyin Varoluşu
  • Sonbahar Her Şeyi Bilir
  • Bir Kadıköy’oğlu
  • Aforistika ya da Özeldeyişler
  • Islıkla Tarihçe
  • Sönmemiş Dizeler
  • Kurtarılmış Haziran
  • Yoldaşım 40 Yıl
  • Istıraplar Ansiklopedisi


Hulki Aktunç Alıntıları – Sözleri

  • Düşyoruculara aldanmayın:
    Tanrı pek uğramaz düşlere.
    Düşler şeytanın misafir odası. (Aforistika ya da Özeldeyişler)
  • Zaman içinde dost, dost olunamazsa, aşk’ın da süremeyeceğini düşünürüm. (Erotologya?)
  • Kimilerinin bakışı uzundur, görüşü kısa. (Aforistika ya da Özeldeyişler)
  • Kitaplar, değil mi? Başkalarının bizlere armağan etmiş olduğu, dikte etmiş olduğu kişiliklerimiz, sınır çizgilerimiz; başka insanların adımları, ayaklarımıza giyebildiğimiz adımları başkalarının; yüreklerimize sürebildiğimiz aşkları, kaçışlarımızı çerçeveleyebildiğimiz firarları. Cinselliğimizi yakıp yakıp söndüren ağızları dudakları kalçaları apışları kasıkları. Sayfalarını kıvırdığımız dönüm noktaları, uyku ve sersemleme anları, altını çizdiğimiz (insanoğlunun altını çizmişti) doğruları ve yanlışları. Yarım bıraktığımız hayatları onların. (Son İki Eylül)
  • “Şarkı, insanoğlunun sesiyle düş görmesidir,” demiştim. (Erotologya?)
  • “..Hatırlıyorum: Sen ölmüşsün. Niçin unutmuşum, bilmi­yorum. Ihlamur koyulaşmış. Dayanılmaz acılara dönen özgü­ret, aniden bitti. Acılar kaldı. Meğer ölmüşsün; gene öl­müşsün benzer biçimde geldi bana, bir kez daha ölmüşsün sen.” (Bir Yer Göstericinin Hayatı)
  • Yanlış, yanlış! diye yazdı Ömer. Ama hep doğru peşindeyken niye bu kadar yanlış? Hepimizin doğru olacağı gün için
    şimdi ne yapacağız? (Bir Çağ Yangını)
  • “Günler boyu üzülmüş durmuştum
    Bir yağmurumuz kalmadı seninle
    Bir penceremiz bir utancımız
    Bir mektubumuz bir ay sonumuz
    Bir kahvaltımız kalmadı kalmaz.” (Firak)
  • ‘ Anlatmışlardır beni ki yattığım bir karı benim erkeğimdir diye halkın içinden sürülmüşüm. Öyleki değildir ve öyleki diyorlar diye ölye olsun. Sen de anlatmalısın onlara ki, düşlerini gün, günlerini düş etmeyenin günlerini de düşlerini de sallamıyorum ben.’ (Ten ve Gölge)
  • Niye gelemesinlerdi ki, önlerine çıkan kara yüzlüler bir elin parmaklarının kaç katıydı. Nasıl artabilirlerdi o sayıdan? Bundan dolayı onlar her yere sinmiş ve surlarla korunmuş büyücek bir çürüyüşün ayak izleri değil miydi? (Kurtarılmış Haziran)
  • Arayış bulamayıştan iyidir bu yalnızlıkta (Bir Şeyin Varoluşu)
  • Ve sonunda soracaktın:
    Söz evinin sahibi miydin
    kiracısı mı? (Aforistika ya da Özeldeyişler)
  • Cinsellik, erkeklik değildir. Cinsellik, kadınlık da değildir. Cinsellik, yaşamdır, insanlıktır. Cinsellik, dişilik organı değildir. Cinsellik, erkeklik organı değildir. Cinsellik, girilen bir şey de değildir, giren bir şey de… Mutlulukla, mutsuzlukla çıkılan bir şey de değil. (Erotologya?)
  • Adresim bir ıslıktır şimdi.
    Birer zamir kaldı bizlerden. (Bir Çağ Yangını)
  • Bunu unutmamak gerek, Galata nerede var ise, Beyoğlu onun kalçalarıdır. (Kurtarılmış Haziran)
  • Sen benim tüm denizlerimden derin, düşeğen.
    Usanmadım senden. (Bir Şeyin Varoluşu)
  • İnsan, vesilalık fotoğrafının ta kendisidir. (Bir Yer Göstericinin Hayatı)
  • “Çekmiş olduğu her şey insan için, insana, insanoğlunun yaşamına şahit olmak içindir.” (Araname)
  • “Kağıdın hangi yüzüsün? Yazıldın mı, yazılmakta
    Olan mısın? İkisinde de yaşamış olabilirdin fakat
    İkisinde de ölemezsin. Anla.” (Bir Şeyin Varoluşu)
  • Hayalleri, gözlerinden de dev gibi ve büsbüyük (Bir Şeyin Varoluşu)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş