Eğitim

Bitki Mitosları – Deniz Gezgin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bitki Mitosları – Deniz Gezgin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bitki Mitosları kimin eseri? Bitki Mitosları kitabının yazarı kimdir? Bitki Mitosları konusu ve anafikri nedir? Bitki Mitosları kitabı ne konu alıyor? Bitki Mitosları PDF indirme linki var mı? Bitki Mitosları kitabının yazarı Deniz Gezgin kimdir? İşte Bitki Mitosları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Deniz Gezgin

Yayın Evi: Sel Yayınları

İSBN: 9789755703350

Sayfa Sayısı: 197


Bitki Mitosları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Doğadaki tüm hayvanlar, bitkiler ve insanoğlu bir dengenin ürünüdürler. Ortak yaşam alanında birbirlerini tamamlarlar. Bazen yalışlıklar olur ve bu denge bozulur. İşte o vakit koca tabiat bir silkinmeyle her şeyi üstünde atar ve tekrardan düzenini kurar. İnsanlar oldukça eski çağlardan beri tabiatın hareketlerine şahit olmuşlardır.Mitoslar bunu en iyi yansıtıcısıdır. Bitki Mitosları doğaya birazcık daha yakından bakmak ve bitkilerin gizemli dünyasını mitosların dilinden okumak isteyenleri mitoloji dünyasında esrarengiz ve coşku verici bir yolculuğa çıkarıyor.


Bitki Mitosları Alıntıları – Sözleri

  • Kuran-ı Kerim’de Nur Suresinde zeytin şu şekilde geçmektedir; “Allah göklerin veyerin nurudur. o ‘onu nu­runu temsili içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, do­ğuya da, batıya da nisbet edilemeyen kutsal bir ağaçtan, şu demek oluyor ki zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değ­mese dahi ışık verir. (Bu,) nur üzerine nurdur. . .” (Nur Suresi 35. ayet).
  • Hıristiyan sanatında, İsa, Meryem ve azizler ‘Mandorla’ (badem) biçimindeki oval bir çerçeve içinde tasvir edilmişlerdir. Badem hem de İsa’nın simgelerinden birisidir. Badem doğur­ganlığı, gebeliği temsil etmektedir. İsanın bademle sembolize edilişi de onun tanrısallığının Bakire Meryem’in içinde gizli saklı oluşundan dünyaya gelen olmalıdır.
  • Ararat Dağı’ndaki zirvelerden Lubar Dağı’na diktiğini, aynı gün içinde fidelerin meyve verdiğini ve o günün akşamı Nuh’un üzümleri toplayıp suyunu sıkarak şarap yaptığını anlatırlar. Nuh ilk bağları kuran ve üzümden şarap meydana getiren şahıs olarak kabul edilir.
  • Apollon çok usta bir ok atıcısıydı. Eros ok atma talimleri yaparken Apollon onu küçük gö­rerek alay etmişti. Eros buna içer­leyerek Apollon’un yüreğine im­kansız bir aşk saldı. Böylece Apollon, ırmak tanrı Peneios’un kızı Daphne’ye aşık oldu. Ancak güzel nympha Apollon’la beraber olmak istemiyordu. Apollon ken­disini yakalamasın diye dağa kaç­tı. Ancak yakalanacağını anlayın­ca babasına kendisini başka bir şeye dönüştürmesi için yalvardı. Böylece Peneios kızı Daphne’yi, Apollon tam yakalayacakken bir defne ağacına dönüştürdü. Defne ağacı aşkına karşılık bulamayan Apollon’a adandı..
  • Bugün Güneydoğu Anado­lu’da Mardin civarlarında bulu­nan Deyr-ül Zeferan adındaki Süryani manastırı adını safran bitkisinden almıştır. “Deyr” ma­nastır, “Zeferan” ise safran anlama gelir. Bir inanışa göre manastır yapım aşamasındayken buradan geçen bir kervan sahibi manastırda konaklamak için durur. Ancak buradaki ortamdan çok etkilenen adam yaşamını değiştirerek manastırda kalmaya karar verir. Ker­vanında taşıdığı safranı da manas­tır yapımında kullanılan harca ka­rıştırır. İşte bu sebeple manastırın etkisinde bırakan gövdesi sarımsı bir renk taşımaktadır.
  • Bir zamanlar Baby­lonya’da birbirini oldukça seven iki aşık yaşardı. Thisbe ve Pyramos adındaki bu aşıklar ailelerinin iliş­kilerine karşı oluşu yüzünden giz­lice buluşurlardı. Yine bu şekilde bir zamanda genç aşıklar şehrin dışın­daki bir kaynağın kenarında buluş­mak suretiyle sözleştiler. Buluşma yerine ilk Thisbe geldi ve kayna­ğın tarafındaki dut ağacının gölge­sinde beklemeye koyuldu. Ancak tam o sırada ağzı kanlar içinde bir aslan su içmek için kaynağa doğru geliyordu. Thisbe aslanı görünce derhal yerinden fırladı ve korku içinde kaçarak oradan uzaklaştı.
    Thisbe aslandan kaçarken eşarbı üstünden düşerek yere uçtu. Aslan bir hamlede eşarbı kaptı ve parça­ladı. O anda buluşma yerine luk içinde yaklaşmakta olan Pyramos aslanın kanlar içindeki ağzında sevgilisinin parçalanmış eşarbını görünce, aslanın Thisbe’yi yedi­ğini düşündü ve asla düşünmeksi­zin bıçağını çekerek oracıkta canına kıydı. Saklandığı yerden ko­şarak yetişen Tisbe, Pyramos’un öldüğünü görünce sevgilisinin be­denine saplı bıçağı çıkarttı ve kendi bedenine sapladı. İki sevgili kanlar içinde akan suyun kenarına cansız seriliverdiler. O anda kay­nağın kenarındaki dut ağacının bembeyaz meyveleri iki aşığın sü­zülen kanlarıyla kırmızıya dön­üştü. Karadut işte bu şekilde meydana geldi.
  • Gelincik çiçeği ekili topraklarda yetiştiği için ekinlerin tanrıçası Demeter’le ilişkilendirilmiştir. Tanrıça bir çok vakit başlangıcında yada elinde gelincik çiçekleriyle tasvir edilmiştir. Demeter’in kızı Persephone kırda çiçek toplarken Ölüler ülkesi tanrısı Hades tarafınca kaçırılmıştı. Kızının kaybolması tanrıçayı küstürmüş onun küskünlüğü sebebiyle toprak kurumuş, verimsizleşmişti. İşte Persephone’nin kaçırmış olduğu sırada toplamış olduğu çiçeklerin gelincik olduğu söylenmektedir. Gelinciğin kırmızı renginin ölümden sonraki dirilişi simgelediği dü­şünülür. Persephone de ölüler ülkesine girmiş sadece sonrasında yine yeryüzüne çıkmıştır. Gelinciğin uyku verici tesiri de gene Persephone’nin yeraltına inme vaktinin geldiği kış aylarını simgelemektedir.
  • Etiopya mitolojisinde bir keçi çobanı sürüsündeki keçilerden bi­rinin bir çalının meyvesini yedi­ğini ve bundan sonrasında keçinin uzun süre uyanık ve neşeli bulunduğunu farkına varmış. Bunun üstüne keçinin ye­ diği meyveleri toplayan çoban bu­ nu halkıyla paylaşmış. Böylece kahve Etiopya’da bilhassa uzun ibadetlerin yapıldığı dinsel merasim­lerde kullanılmış, uzun süre uya­nık kalmak amacıyla halk kahve çekirdeği yemeyi alışkanlık edinmiştir (Mythencyclopedia 2007).
  • Devedikeni, Hristiyanlıkta günah ve İsa’nın ıstırabını simgeleyen bir bitkidir. Bunun yanı sıra kanaatkarlık ve kindarlığı da temsil etmiş olduğu bilinmektedir.
  • İslamiyetin doğuşundan evvel Arap yarımadasında pek oldukça tanrıya tapınılıyordu. Bunlardan Allah ‘ın Kızları olarak adlandırılan Al-Lat, Manat ve Al-Uzza’ya yaygın bir inanış vardı. Al-Lat ay tanrıçası, Al-Uzza sabahleyin ve akşam yıldızlarının tanrıçası, Manat ise inanışın ve ölümün tanrıçası olarak tanınırlar. Bazen değişik tanrıçalar olarak kimi zaman de birbirlerine karıştırılıp tek bir figür olarak benimsenen Allah’ın Kızları’ndan Al-Lat genel olarak aşk ve bolluk tanrıçasıdır, sembolü hilal şeklindeki yeni aydır. Tanrıça Al-Lat’ın tasvirlerinde bir demet buğday başağı ve bir kap tütsü onun başlıca sembollerini oluştururlar (Wilkinson 2010:180,181).


Bitki Mitosları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bazı bitkilerle ilgili çeşitli bilgilerin olduğu güzel bir ansiklopedik emek harcama. Biroldukça mitolojiden yararlanılmış ve birçok kaynağın referans alınmış olması hakikaten oldukça güzel. Fena yanları ise, hakikaten merak konusu olan bazı ağaçların mitoslarından asla bahsedilmemiş olması ve bahsedilen ağaçlar ile ilgili görsel bilginin oldukça azca kullanılması. Elbette her bitkinin efsanesine ulaşmak oldukça zor olduğundan ilk negatif eleştirim mazur görülebilir sadece kaynak niteliğindeki bu şekilde bir kitapta daha çok görsel olmalıydı diye düşünüyorum. (Mustafa Merthan Merdoğlu)

Tesadüfen karşılaşıp neymiş bu diye göz attığım bir kitaptı fakat bu kadar beğeneceğimi beklemiyordum açıkçası. Mitolojiye ve bitkilere merakı olanlar için şiddetle tavsiye ediyorum. Eğer siz de bitkilerin binlerce senelik tarihini ve onlara hangi anlamlar yüklendiğini merak ediyorsanız ne olursa olsun okuyun. Ve tavsiyem şudur ki bir kerede oturup bitirilecek bir kitap değildir. sindire sindire okuyun, bu sebeple oldukça fazla data var ve bir taraftan da mitolojileri ve kaynakları da araştırma gereği duyuyorsunuz bu yüzden arada bir açılıp hangi nebat neye yarıyormuş diye bakmanızı tavsiye ederim. (Emre Fidel Çelik)

Mitolojide bitkiler tanrıların insana verdiği en kıymetli armağan olarak ele alınmıştır. Bilhassa semavi dinlerin yaratılış mitoslarında ilk insan yaratıldığında tanrı onu cennetine yerleştirmiştir. Buradaki aden tasviri derhal her kültürde birbirine benzemektedir. Çoğunlukla bir aden bahçesinden söz edilir; üstünde her renk çiçeğin açmış olduğu ve her meyveden bol miktarda veren ağaçlarla dolu bir aden bahçesi. Bu günahsız insana verilmiş bir ödüldür. Tüm bitkiler insanoğlunun hizmetindedir.
Bunun üstüne yazılmış mitolojik bir yapıt.Insanların hayatında bitkilerin kutsallığı ne amaçla kullandıklarını anlatmakta.
Mitolojiyle ilgileniyorsanız A’dan Z’ye bitkilerin tek tek mitolojik açıklaması yapılmış ; hoşunuza gidebilir, ilgi alanınız dışındaysa( bilhassa Yunan mitolojisi) sizi sıkabilecek bi yapıt ..Iyi okumalar. (Verda)


Bitki Mitosları PDF indirme linki var mı?


Deniz Gezgin – Bitki Mitosları kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Bitki Mitosları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Deniz Gezgin Kimdir?

1981’de, İstanbul’da hayata merhaba dedi. On yaşlarında ailesiyle İzmir’e taşındı. Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümünde lisans eğitimini tamamladıktan kısa süre sonrasında Çeşme Dalyanköy’e yerleşti. Kültür zamanı ve mitoloji üstüne çalışan yazarın bu alanda yayımlanmış kitapları (Bitki Mitosları, Sel, 2007; Hayvan Mitosları, Sel, 2007; Su Mitosları, Sel, 2009) ve yazıları bulunmaktadır. Bunun yanı sıra çeşitli mecmua ve seçkilerde öyküleriyle yer almıştır. Şimdilerde Metro Gastro dergisi için kültür zamanı temalı makaleler ve Psikeart dergisine öyküler yazmaktadır. Ahraz yazarın ilk romanıdır.


Deniz Gezgin Kitapları – Eserleri

  • Ahraz
  • YerKuşAğı
  • Bitki Mitosları
  • Hayvan Mitosları
  • Su Mitosları
  • Doğa Defteri – Kuşlar


Deniz Gezgin Alıntıları – Sözleri

  • Ya tanrı da ahrazsa?
    Öyleyse içimizden geçenleri duyuyordur demek. (Ahraz)
  • ”…hayal gücü doğaüstüdür.” (YerKuşAğı)
  • Hepsi boş bu işlerin…seni bana yabancı meydana getiren ne var ise boşa,kuleler dikiyorlar boyuna,askerler diziyorlar karşılıklı,neymiş sizin taraf bizim taraf…O kulelerin arkasında hepimiz birbirini yiyor,set de çeksen,araya derya deniz de sığdırsan fark etmez pişmeden süt emmişiz çoğumuz hiçbir şey bulamazsak kendi kendimizi yeriz. (Ahraz)
  • Devedikeni, Hristiyanlıkta günah ve İsa’nın ıstırabını simgeleyen bir bitkidir. Bunun yanı sıra kanaatkarlık ve kindarlığı da temsil etmiş olduğu bilinmektedir. (Bitki Mitosları)
  • Tantalos, en eski İzmir’ in (Tantalis) kurucusu olan kahramandır. Zeus ve
    Pluto’nun oğlu olan Tantalos tanrıların her şeyi bilebileceklerine kuşkuyla
    bakıyordu. Bir gün tanrıların bilgilerini sınamak için bir plan meydana getiren Tantalos, kendi öz oğlu olan Pelops’u keserek öldürmüş ve onun etinden yiyecek
    yaparak tanrıların sofrasına sunmuştu. Tüm tanrılar bu alçak numarayı farkına varmış bir tek Tanrıça Demeler aklı ölüler ülkesine kaçırılan kızı Persephone ‘de olduğundan dalgınlığa düşerek yemeğe uzanmış ve Pelops’un bir omzunu yemişti. Zeus derhal bu oyuna bir son vererek fildişinden yapmış olduğu parçayı Pelops’un tamamlanmamış omzunun yerine takmış ve delikanlıyı diriltmişti. Tantalos ise küstahlığının bedelini ağır bir cezayla ödemişti. Cehenneme gönderilen Tantalos burada bir suyun kenarında, dalları meyvelerin ağırlığından
    sarkan ağaçların yanma kondu. Ancak Tantalos suya uzandığında sular, dallara uzandığında meyveler ondan geriye çekiliyorlardı. Tantalos’un yanı başındaki nimetlere karşın yaşamış olduğu açlık ve susuzluk sonsuza dek çekeceği bu cezayla sürdü. Tantalos işkencesi, işkencelerin en beteri olarak kabul
    edilmiş ve daha pek oldukça ağır işkence Tantalos işkencesi olarak hikayeleştirilmişti. Bugün İngilizce’de oldukça isteyip elde edememe durumunu özetleyen tantalise fiili buradan kaynaklanmıştır. (Su Mitosları)
  • Echo ve Narkissos
    Yunan mitolojisinin kendini beğenmişliği ile nam salmış kahramanı Narkissos tanrı Kephisos ile bir su perisi Liriope’nin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Annesinin tanrı olmayışı onun ölümsüz olmasına engel olmuştu. Ancak o da olduğunda, bir medyum, ailesine Narkissos’un kendi yüzünü asla görmediği takdirde oldukça uzun bir yaşam süreceğini söylemişti. Narkissos yakışıklı ve kibirli bir gençti. Aşka inancı yoktu ve aşk tuzağına düşenlerin akılsız bulunduğunu düşünüyordu. Bu sebeple kendisine aşık olan perilerle acımasızca alay ediyor, hiçbir şekilde yüz vermiyordu. Günlerden bigün genç ve güzeller güzeli bir peri olan Echo, Narkissos’un esrarengiz yüzünü görmüş oldu ve tüm periler benzer biçimde ona aşık oldu. Ancak ne yazık ki Echo da ötekiler benzer biçimde aşkına karşılık alamadı, hatta düşmüş olduğu durum yüzünden alaya alındı. Bu acıyla kimselerle konuşmaz, ormanda gezmez, şarkı bile söylemesi imkansız olmuştu. Karşılıksız aşkından eriyip muma dönen zavallı güzel peri, sonunda tamamen eridi ve tüm güzelliğini şu demek oluyor ki bedenini yitirdi. Ondan geriye bir tek inilti halindeki sesi kaldı. Echo’nun çekmiş olduğu bu ıstırap sonunda, tüm periler toplanıp Narkissos’a haddini bildirecek ve güzel arkadaşları Echo’nun öcünü alacak bir yol düşündüler. İntikamlarını alabilmeleri için onlara yardım edecek güçte tek şahıs vardı: öç tanrısı Nemesis. Tanrıça Nemesis duydukları karşısında, kızlara hak verdi ve derhal bir plan yapmış oldu. O gün Narkissos ava çıkmıştı ve oldukça yorulup bir pınarbaşına dinlenmeye çekildi. Su içmek için pınara eğildiğinde durgun suya yansıyan bir yüz ona bakıyordu. Narkissos kusursuz güzellikteki bu yüze o anda aşık oldu. Narkissos, suyun üzerine yansıyan yüze bakmaktan kendini alamıyordu. Böylece geceler, günler, haftalar geçti. Narkissos, sonunda sudaki aksine baka baka öldü. Onun öldüğü yerde açan hoş kokulu çiçeğe kendini beğenmiş kahramanın adı olan Narkissos (Nergis) denildi.
    Su Mitosları – Deniz Gezgin (Su Mitosları)
  • Kuran-ı Kerim’de Nur Suresinde zeytin şu şekilde geçmektedir; “Allah göklerin veyerin nurudur. o ‘onu nu­runu temsili içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, do­ğuya da, batıya da nisbet edilemeyen kutsal bir ağaçtan, şu demek oluyor ki zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değ­mese dahi ışık verir. (Bu,) nur üzerine nurdur. . .” (Nur Suresi 35. ayet). (Bitki Mitosları)
  • Her uyanış, bir unutuştu. (Ahraz)
  • Büyükbalığım’a (Su Mitosları)
  • ”…dünya bir yere gitmiyor. Tarihöncesinden bir adım kıpırdamış değil, dönüyor lakin ilerlemiyor.” (YerKuşAğı)
  • Bahar kuşunu ilk gören bileğindeki ipi çözecek. Suyun, rüzgârın, yaprağın, tozunda bir sesi olduğu bolluktan bilinecek. Kırlangıçotlarının sarı sütle dolduğu mevsimde, ota adını veren kuş, yavrusunun gözünü onun sütüyle yıkayıp dünyaya açıyor şimdi. Haşhaşlar çiçeklendi, fırtınalar baş döndürüyor. Yaz uykusu, bu etrafı dolaşan. Canlıları unutuşa yatırıyor. Bu yüzden rüzgârları tozlu, yağmurları çamurlu. Ancak bundan sonrasında, öldü sandığımız ne var ise tek tek dirilecek. (Doğa Defteri – Kuşlar)
  • Unutmak sağ çıkmaktı. (Ahraz)
  • Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lugat-it Türk adlı eserinde bu taştan söz etmiştir. Yat adını verdiği bu taşın, Yağma ülkesinde yaşayan Türkler tarafınca yağmur yağdırma amaçlı kullanıldığını özetleyen Mahmud, bizzat kendisinin tanık olduğu bir vakası da anlatmıştır. (Su Mitosları)
  • Apollon çok usta bir ok atıcısıydı. Eros ok atma talimleri yaparken Apollon onu küçük gö­rerek alay etmişti. Eros buna içer­leyerek Apollon’un yüreğine im­kansız bir aşk saldı. Böylece Apollon, ırmak tanrı Peneios’un kızı Daphne’ye aşık oldu. Ancak güzel nympha Apollon’la beraber olmak istemiyordu. Apollon ken­disini yakalamasın diye dağa kaç­tı. Ancak yakalanacağını anlayın­ca babasına kendisini başka bir şeye dönüştürmesi için yalvardı. Böylece Peneios kızı Daphne’yi, Apollon tam yakalayacakken bir defne ağacına dönüştürdü. Defne ağacı aşkına karşılık bulamayan Apollon’a adandı.. (Bitki Mitosları)
  • Peygamber Muhammed fareye minik fahişe anlamına gelen fehuşe adını vermiştir. Bu sebepten olsa gerek rüyada fare görmek ahlaksızlığa işaret etmekteydi. (Hayvan Mitosları)
  • Oysa o kulaklarıyla dahi değil bilgisiyle duyuyordu, unutamadığıyla, nereye gitse bununla beraber götüreceği bilinciyle, açık gözleriyle. (YerKuşAğı)
  • Aphrodite’nin kusursuz çıplaklığının bir ölümlü tarafınca görülmesi
    yasaktı. Aphrodite aşığı Ares ‘le seviştikten sonrasında vücudunu berrak sularda tazelerken Apollon ‘un oğlu Erymanthos onu görmüş oldu. Tanrıça Erymanthos’u bu suçu işlediği için kör etti. Apollon da oğlunu kör etmiş olduğu için Aphrodite’den intikam aldı ve tanrıçanın oldukça sevilmiş olduğu Adonis’i bir yabandomuzunun darbesiyle öldürttü. (Su Mitosları)
  • Belki de ömründe ilk kez rüya görüyordu; parıldayan yaldızlı bir kâğıt örtüyordu her şeyi. (Ahraz)
  • Dünyayı taşıyan balık simgesi Türk mitolojisinde yaygın olarak görülür. (Su Mitosları)
  • ”…bazı sözcükler vardır ilaç benzer biçimde örter yarayı…” (Ahraz)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş