Ateş Denizinde Mumdan Gemiler – Şeyh Galip Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ateş Denizinde Mumdan Gemiler – Şeyh Galip Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ateş Denizinde Mumdan Gemiler kimin eseri? Ateş Denizinde Mumdan Gemiler kitabının yazarı kimdir? Ateş Denizinde Mumdan Gemiler konusu ve anafikri nedir? Ateş Denizinde Mumdan Gemiler kitabı ne konu alıyor? Ateş Denizinde Mumdan Gemiler PDF indirme linki var mı? Ateş Denizinde Mumdan Gemiler kitabının yazarı Şeyh Galip kimdir? İşte Ateş Denizinde Mumdan Gemiler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Şeyh Galip
Çevirmen: Selim Hancıoğlu
Yayın Evi: Gonca Yayınları
İSBN: 9786054698356
Sayfa Sayısı: 102
Ateş Denizinde Mumdan Gemiler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Şeyh Galib’in “Hüsn ü Aşk” adlı eseri, 1782-83 yılları aralığında ve tam altı ay içinde yazılmıştır. 2101 beyitten oluşan bu mesnevi, simgesel bir tasavvufi eserdir. Bu eserde, tıpkı Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’unda olduğu benzer biçimde, çeşitli semboller ve temsiller vasıtasıyla “İlahi Aşk” anlatılmaktadır. Eserde, İlahi aşkı elde etme yolunda çile çeken bir dervişin tehlikelerle dolu yolculuğu anlatılmaktadır. Aşk, mutlak güzellik sembolü olan Hüsn’e ulaşmak için çileye soyunarak bu meşakatli yolculuğu, sabır, tahammül ve nefsine hakim olarak geçmeyi başarmaya çalışmaktır.
(Arka Kapak)
Ateş Denizinde Mumdan Gemiler Alıntıları – Sözleri
- Biliyorsun ki, her kuş kendi dengiyle uçar, güvercin güvercinle ve şahin de şahinle!
…~… - Bundan sonrasında kendini ve arkadaşın Gayret’i koruyabilmen için sana tılsımlı bir kılıç armağan edİyorum. Bu kılıç, büyüyü ve kötülüğü ortadan silip kaldırır. Bu bir ah kılıcıdır. Başın dara düştüğünde ah demen ve ah diye bağırarak imdat istemen yeterlidir. Unutma ki ah kelimesi, Allah isminin ilk ve son harflerinden oluşmaktadır. Bizim aramızda bir paroladır bu. Ah diye inlememiz, bir bakıma Allah diye yakarışta bulunmamız anlamına gelir.
- Dünyayı talep etseydin, dünya senin olurdu. Ama kepçe kadar bir miden varken, tüm denizler senin olsa ne yazar!
- Ayrılığın ateşi ile gönlüm yandı ey dost!
Hâlim harap oldu, gel yetiş artık ey dost! - Demek ki yol bir kez seçildiyse, artık engellere ve zorluklara tahammül etmek gerekirdi.
- Unutmayın ki, bundan sonrasında da başınıza türlü haller gelecektir, o süre Allah’ı kalbinizde anıp O’ndan yardım dileyin.
- Başın dara düştüğünde âh demen ve âh diye bağırarak imdat istemen yeterlidir. Unutma ki âh kelimesi, Allah isminin ilk ve son harflerinden oluşmaktadır. Bizim aramızda bir paroladır bu. Âh diye inlememiz, bir bakıma Allah diye yakarışta bulunmamız anlamına gelir.
- Her süre korku ile umut içinde yaşamak icap ettiğini biliyordu Aşk.
- Gayret, gül renkli ve gül kokulu bir gençti. Arkadaş canlısı ve fedakarlık hisleriyle dolu bu gencin içi de dışı benzer biçimde tertemizdi.
- Belki de her şeyin kalpte başlayıp kalpte bittiğinin ifadesiydi bu.
Ateş Denizinde Mumdan Gemiler İncelemesi – Kişisel Yorumlar
Ateş denizi bizi yolumuzdan alıkoymaya çalışan dünyayı ve yolumuzdaki engelleri temsil ediyor. Hayat da bir ateş denizi değil mi aslına bakarsanız? Zorluklar, tuzaklar ve tehlikeler, yaşamın önünde bir ateş denizi benzer biçimde duruyor. Bu kadar tehlikenin içinde elimizde yol alabilmek için yalnız mumdan gemiler var sanki. Her an yanma tehlikesi ve her an yok olma korkusu… (Berat Aras)
Ateş Denizinde Mumdan Gemiler PDF indirme linki var mı?
Şeyh Galip – Ateş Denizinde Mumdan Gemiler kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Ateş Denizinde Mumdan Gemiler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Şeyh Galip Kimdir?
Galib Mehmed Esad Dede yada tanınan kısa adıyla Şeyh Galib (1757, İstanbul – 1798, İstanbul), Türk divan edebiyatı şairi, mutasavvıf. 1757 senesinde İstanbul’da hayata merhaba dedi. 9 Haziran 1791 tarihinde Galata Mevlevihanesi şeyhliğine atandı. 1798’de vefat eden Galib Mehmed Esad Dede, avluda yer edinen türbeye defnedildi.Esed ve Galip mahlaslarıyla yazdığı şiirlerini biriktirerek 24 yaşlarında iken divanını meydana getirdi (1780). Sembolizm benzeri bir tarzın Türk edebiyatındaki öncüsü olmuş, birçok buluşu ve yarattığı mazmunlarla Divan Edebiyatı’nın gelişmesinde büyük bir rol oynamış olmasına karşın divan şiirinin geleneklerinden de kopmamıştır. Bugün Şeyh Galip’in şiirleri gösterdiği mükemmel sembolizm ve betimlemelerle bilhassa Batıda fazlasıyla beğeni toplamaktadır. Şeyh Galip’in eserlerinin en mühim yönlerinden birisi de tasavvufi temellere haiz olmasıdır.
Şeyh Galip Kitapları – Eserleri
- Hüsn ü Aşk
- Şeyh Galib Divanı
- Ateş Denizinde Mumdan Gemiler
- Şeyh Galib Divanından Seçmeler
- Şeyh Galib Kitabı
- Mevlevi Ayinleri Mecmuası
- Hüsn-ü Aşk
Şeyh Galip Alıntıları – Sözleri
- “Sevmez mi sever mi kimse bilmez
Ol aşama de bi haber denilmez.” (Hüsn ü Aşk) - که جانیمدا ایستك وار,
که گوکلومده نشه (Şeyh Galib Divanından Seçmeler) - “Gelsin mi o âhlar beyâna
Bir nebzesi sığmaz âsmâna.” (Hüsn ü Aşk) - “Vardır dehan-ı dilbere şayan bir sözümüz
Nam-ı vefayız ah-ı müsemmaya hasretiz.” (Şeyh Galib Divanı) - Bağlanıp zülfüne bozdum ahdi de peymânı da
Çeşmini gördüm unuttum derdi de dermânı da (Şeyh Galib Divanı) - [Yarabbi, bu ne bekleyiştir; bu ne biçim zamandır ki geçmek bilmez. ] (Şeyh Galib Divanından Seçmeler)
- ~
Şem’ine pervâneyim pervâ ne lâzımdır bana..
~
| Şeyh Gâlib (Şeyh Galib Divanından Seçmeler) - ” Fâriğ olmam eylesen yüzbin cefâ sevdim seni
Bu şekilde yazmış alnıma kilk-î kazâ sevdim seni… ” (Şeyh Galib Divanından Seçmeler) - Belki de her şeyin kalpte başlayıp kalpte bittiğinin ifadesiydi bu. (Ateş Denizinde Mumdan Gemiler)
- Unutmayın ki, bundan sonrasında da başınıza türlü haller gelecektir, o süre Allah’ı kalbinizde anıp O’ndan yardım dileyin. (Ateş Denizinde Mumdan Gemiler)
- al destine bir bâde derd u gamı ver bâda (Şeyh Galib Divanı)
- “Sabr eyle birazcık sen etme efgân
N’eyler bakalım Hudâ-yı zî-şân.” (Hüsn ü Aşk) - Ben ne hâcet kim diyem rûh-i revânımsın benim
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim (Şeyh Galib Divanından Seçmeler) - “Ger zî sırr-ı aşk güftârest ba’d ez hâmuşî
Ez sühân bâlâ çi esrârest ba’d ez hâmuşî”
Galib, üç senelik aradan sonrasında, şiire Farsça bir gazelle döner:
“Sustuktan sonrasında söylenen sözler eğer aşkın sırlarına dairse, sözden daha yüksek ne vardır?”
mealinde bir matla’ ile süregelen gazel, çile sırasındaki suskunluğuna bakarak onun artık şiir söyleyemeyeceğini iddia edenlerin kötü halde yanıldıklarını göstermiştir. (Şeyh Galib Kitabı) - “Bîçâre gönül gamı-yle yansın
Tek ol büt-i âteşîn inansın
Hûn-âbe-i hecre cân boyansın
Mahrûm gözi şerâba kansın
Her kahrın bin Kerem gedâdır.” (Hüsn-ü Aşk) - Tedbîrini terk eyle takdîr Hudâ’nındır
Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümânındır
Birden bire bul aşkı bu tuhfe bulanındır
Devrân olalı devrân erbâb‐ı safânındır
Âşıkda üzüntü neyler gam halk‐ı cihânındır
Koyma kadehi elden söz pîr‐i mugânındır (Şeyh Galib Divanından Seçmeler) - Aynı şekilde, Hüsn ü Aşk’ta yer edinen “Geceye ve Kışın Şiddetine Dair/Der Ödat-ı Şeb ve Sertlik-i Şita” başlıklı kısmı, burada anımsamak gerekiyor. Bu bölümde, Aşk’ın Kalp diyarındaki yolculuğu esnasında, kendini ansızın içinde bulduğu bir kış gecesi anlatılmaktadır.
Şeyh Galib’in kendisine mi, yoksa icad etmiş olduğu öykü kahramanı Aşk’a mı ilişkin olduğu kolay kolay kestirilemeyen geceye ve kışın ayazına ilişkin intibalara ve dolayısıyla ifadenin şiddetine dikkat etmek gerekir.
Hafif açılarak sadeleştirilmiş şu cümlelere, beraberce göz gezdirelim isterseniz:
“Bu karanlık ve soğuk gecede ay ışığı donmuş…
Karanlık, bir ceylan benzer biçimde ortalıklarda kol geziyor.
Karın içindeki siyahlıklar insana, gözün beyazlığı içindeki “göz bebeği”ni hatırlatıyor.
Kar, kışla birlikte yer yüzüne inerken, gece bir zencinin dişleri benzer biçimde sırıtıyor.
Her tarafta sıçrayıp duran kıvılcımlar ayazın sertliğinden donup kalıyorlar.
Uzak dağlarda kaynayan sular, göklere yükselerek kar adıyla/şeklinde tekrardan ve durmaksızın yağar da yağarlar.
Havada uçan bir kuş bile gözükmüyor. Göklerde, yalnız tek tük ateş renkli uçuşlar göze çarpıyor.
Bu koşullarda eğer sabahleyin, buzdan kazıklarını güneşe çakmasa, onun ateşini de rüzgar alıp götürebilirdi.
Şiddetli kış buzdan sütunlanyla destek olmasa, yeşil/mavi gökler bölgelere çökerdi. Ağlayan gözlerde yaşlar dahi buz tutmuş!
Bu umarsızlık içinde insanoğlu, ölümü dahi gözlükle arar hale gelmişler.
Daha da önemlisi, karanlıklada yüklü gecede “düşünce yolu” da buz tuttuğu için, söze can veren tüm sanatkarlar sükütu tercih eder hale gelmişler.” (Şeyh Galib Kitabı) - ‘Erişip bahâra bülbül yenilendi söyleşi-i gül
Yine nevbet-i tahammül dil-i bî-karâra düşdü’ (Şeyh Galib Divanı) - “Gelsin mi o âhlar beyâna
Bir nebzesi sığmaz âsmâna.” (Hüsn-ü Aşk) - Demek ki yol bir kez seçildiyse, artık engellere ve zorluklara tahammül etmek gerekirdi. (Ateş Denizinde Mumdan Gemiler)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!