Eğitim

Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı – Sevan Nişanyan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı – Sevan Nişanyan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı kimin eseri? Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı kitabının yazarı kimdir? Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı konusu ve anafikri nedir? Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı kitabı ne konu alıyor? Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı PDF indirme linki var mı? Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı kitabının yazarı Sevan Nişanyan kimdir? İşte Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Sevan Nişanyan

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051419848

Sayfa Sayısı: 248


Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

– Latince “kalem torbası” anlamına gelen “kalamar” ile bizim Arapçadan aldığımız kalem aynı kökten iki sözcük.

– İtalyanca “berber” saç değil sakal traş eden kişinin adı, “barbunya” ise aslen “sakallı” demek.

– Put Buddha’nın Eski Türklerdeki adı, “pagoda” ise Budist tapınaklarına verilen “putkede” adının Portekizcesinden Batı dillerine giren bir sözcük.

– “Boğaça” “ateşte pişmiş hamurişi” anlamına gelen Latince “focacia”dan, “fuel ise “yakacak odun” anlamında “focalia”dan geliyor. Birincisi İtalyanca, ikincisi Eski Fransızcadan İngilizce kanalıyla Türkçeleşmiş.

– “Bukalemun” ile “pantolon”da Eski Yunanca “aslan” sözcüğü saklı.

– Farsça “beygir” “yük tutan”, “kevgir” “köpük tutan” “peşkir” ise “ön tutan” anlamına gelen bileşik adlar.

– “İrtica” sözcüğü (ve tartışması) Türkçeye 1909’da girmiş. Fransızca “écolé”den esintiler taşıyan “okul” ise Dil Devrimi bünyesinde 1934’te yaratılmış.

(…)

Kullandığımız sözcüklerin inanılmaz bir zamanı var.

Türk dilinin malum geçmişi 1300 senelik. Oysa bugün kullandığımız bazı kelimelerin kökeni daha binlerce yıl öncesine dayanıyor.

“Üvendire” ve “evlek” benzer biçimde iki kadim Anadolu sözcüğüne 2800 yıl ilkin yaşamış olan Homeros’un destanlarında rastlıyoruz. “Aferin” deyimi Zerdüşt dininin 3000 senelik mukaddes metinlerinde “seni kutsuyorum” anlamıyla karşımıza çıkıyor…

Kimilerinin Amerikan icadı zannettiği “seks”, bizi Roma’nın hemen hemen imparatorluk bile olmadığı bir devrin haremlik–selamlık düzenine geri götürüyor. 3000 yıl ilkin Fenikelilerin kendi alfabelerinin ilk harfine verdikleri “elif” adı ise 21. yüzyıl Türkiye’sinde popüler bir bayan adı olarak yaşamaya devam ediyor…

Sevan Nişanyan’ın bu şaşırtıcı kitabı 1000’i aşkın Türkçe sözcüğün inanılmaz tarihini, esprili ve kolay okunması mümkün bir üslupla konu alıyor, her gün kullandığımız sözcüklerin aralarındaki umulmadık köken ilişkilerini göz önüne seriyor. “ELİFİN ÖKÜZÜ”, geniş bir tarih kültürüne ve titiz bir araştırmaya dayandığı halde okuması keyifli, tüy kadar hafifçe bir kitap. Dili ve sözcükleri sevenler için ideal bir armağan…


Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı Alıntıları – Sözleri

  • Bu şekilde inanılmaz bir kültür sentezinin yeryüzünde başka örneği acaba var mıdır? Başka hangi dil ‘Çin Seddinden Atlantiğe kadar’ derhal her dilin izlerini taşır? Bir kavramın Fransızcasını, Yunancasını ve Arapçasını aynı rahatça bir cümleye sığdırabilmek bir zenginlik değil midir?
    Kozmopolitliğiyle övünen İngiliz dilinin kelime hazinesinin %25 kadarı eski Anglosaksoncadan, %60 kadarı Fransızca ve Latinceden geliyor. Fransızca kelimelerin %70’e yakın kısmı Latinceden devşirme. Doğrusunu söylemek gerekirse, azca fazlaca araştırma fırsatını bulduğum 25 kadar dil içinde Türkçenin rekoruna yaklaşan başka dil yok.
  • Hintavrupa anadili *steig- : sivri, sivri bir şey sokmak.
    Etiket Fransızcadan, stiker İngilizceden, astigmat Yunancadan, tığ Farsçadan. Hepsinde ortak olan tıg/tig/tik hecesini görüyor musunuz? O hece rastlantı değil. Dört kelimenin dördünde de “iğne” ya da “iğne saplamak/batırmak/sokmak” anlamını taşıyor.
  • Farsça cāme : elbise.
    Camekân kelimesinin aslen camla ilgisi yok. Farsça cāmekān “giysilik” şu demek oluyor ki gardrop yada “giyinme odası” demek.
    Farsça cāme’li bir başka bileşik isim cāmeşūr. “Yıkamak” anlamına gelen şūrīden fiilinden, “yıkayan” anlamında şūr sıfatını içeriyor. Türkçe çamaşır kelimesi de anlam sapmasına uğramış. Giysi yıkayıcının adı ilkin elbise yıkama eylemine, ondan sonra yıkanan giysinin kendisine aktarılmış.
    Bir başka güzel Farsça sözcük pāycāme: “ayak giysisi”, daha doğrusu bolca paçalı pantolon yada şalvar. Bu kelimeye divan edebiyatında da rastlanıyor; sadece Osmanlıcadan günümüz Türkçesi’ne direkt aktarılmamış. Hindistan Müslümanlarının yazınsal dili olan ve fazlaca sayıda Arapça ve Farsça sözcük içeren Urdu diline, oradan da kolonyal İngilizceye sıçramış. 19. yüzyılda ‘paycama’ olarak söyleniş edilen İngilizce pyjama kelimesi, Fransızcadan j sesini kapıp Türkçeye Frenk kılığında geri gelmiş. Bugünün pijaması Nedim ile Nefi’nin paycamesinden başka bir elbise.
  • Arapça muhteşem denecek seviyede güzel bir dil. İnsan aklının başyapıtlarından biri sayılması ihtiyaç duyulan, adeta matematiksel bir yapısı ve çok büyük bir şiirselliği var. Kelime hazinesi inanılmayacak seviyede varlıklı. Bilhassa soyut kavramları ve rafine nüansları ifade etmek mevzusunda son aşama kıvrak. Felsefe ve hukuk alanlarında Almanca ve İngilizce benzer biçimde büyük kültür dilleriyle rahatça boy ölçüşecek bir zenginlik, berraklık ve esnekliğe haiz. Bu nedenle Arapçanın Türkçe üstündeki etkisinden yakınma edenleri ben pek fazla ciddiye alamıyorum. Ya Arapça bilmiyorlar, ya da milliyetçilik afyonunu birazcık fazlaca yutmuşlar.
    Daha ileri giderek, Türkçeyi iyi bilmek ve iyi kullanmak için Arapça öğrenmenin lüzumlu olduğuna inanıyorum. Arapça bilmeyen birinin Türkçeyi alacakaranlıkta el yordamıyla yol bulmaya çalışır benzer biçimde konuşacağını düşünüyorum.
  • Eski Türkçe karımak : yaşlanmak.
    İnsanlarda herhalde eşlerini olduklarından daha yaşlı görme eğilimi var. Koca sözcüğünün aslen “ihtiyar” anlamına geldiğini tamamımız biliyoruz. Enteresandır, karı da o anlama geliyor. Eski Türkçede yaşlanmak anlamına gelen karımak fiilinden ödat olarak türemiş. Kaşgarlı Mahmud’a gore karı er “yaşlı adam” demek. Kutadgu Bilik’de ise “tecrübeli ihtiyar adam” anlamında sınamış karı deyimi geçiyor. ‘Karıcığım’ deyimi de hesapta “küçük ihtiyarcığım” demek oluyor.
  • Şimdiki dönemin etken sıfatı olan gīr (“tutan”), bazı bileşik isimlerlerde karşımıza çıkıyor. Mesela beygir (bārgīr, yük tutan), kevgir (kafkgīr, köpük tutan), peşkir (pīşgīr, ön tutan, şu demek oluyor ki önlük), tarafgir (Arapça taraf’tan, taraf tutan).
    Aynı sözcüğün 3000 küsur yıl ilkin kullanılan eski İran dillerinden Avesta dilindeki şekli grab-. İngilizce to grab ve to grasp ya da Almanca greifen (kapmak, kavramak) fiilleri ile benzerliği rastlantı değil. Hepsi de Hintavrupaca *ghrebh- kökünden geliyorlar. Bu kadar kolay ve bu kadar çarpıcı!
  • Birinci sözcüğümüz ˁ āişa(t). ˁ Āiş sıfatının dişil hali olan bu sözcük bildiğimiz Ayşe‘nin ta kendisi. Anlamı “yaşayan (kadın)”. Ancak burada söz konusu olan yaşam herhangi bir yaşam değil “bolluk içinde yaşama, geçim sıkıntısı çekmeme, rahatça yeme içme” gibi anlamları da içeren bir durum. Bu yüzden ˁ āiş’in mübalağası olan ˁ ayyāş Türkçe kullanımda umulmadık bir anlam kazanmış. Önceleri “bolluk içinde yaşayan, çok yiyip içen” demek iken zaman içinde kapsama alanı daralıp “çok içen” olmuş. Şimdi alkolik berduşlara ayyaş diyoruz. İ ˁ āşa(t) (iaşe) birini yedirip içirme, ya da geçimini temin etme anlamına geliyor. ‘İsm-i alet’ veznindeki mi ˁ āş ise geçim vasıtası demek. Türkçesi *miaş olması gerekirken usulsüz bir ses kaymasıyla maaş halini almış.
  • Şiirsel bir bakış açısıyla bakıp Anadolu’nun analarla dolu bir toprak bulunduğunu söylemek bir ihtimal mümkün. Ama Eski Çağda Anadolu’ya Anatolé adını verenler vakaya bu açıdan yaklaşmamışlar. Anatolé (ya da şimdiki söyleyişiyle anatolí) Yunanca Doğu anlamına gelen bir sözcük – tam olarak söylemek gerekirse “yukarı kalkmak” anlamına gelen anatélein fiilinden, “güneşin kalkışı” anlamına geliyor. Ege’nin ortalarında bir yerden bakınca bu adın niçin verildiğini idrak etmek oldukça kolay.
    (…)
    Anatélein fiilinin başındaki ana-, tıpkı İngilizce up benzer biçimde, çoğu zaman yukarı doğru hareket bildiren Yunanca bir edat. Anafor (yukarı çeken burgaç), anod (“yukarı”, şu demek oluyor ki artı kutba doğru akım yönü), anevrizma (damarda balon şeklinde kabarma) sözcüklerinde de ana- eki aynı anlamı taşıyor. Anahtar (ev açar) ve anatomi (kesip açma) sözcüklerinde ise, İngilizce to open up benzer biçimde, “kapalı bir şeyi açma” anlamı var.
  • Bugün kullandığımız Türkçede Latinceden Fransızca kanalıyla aldığımız – benim sayabildiğim – minimum 2500 kelime var. Oranlamak için hatırlatayım: Orta Asya Türkçesinden günümüze kalan miras 1200 kelime.
  • Latince tuz anlamına gelen sal’dan ilk öğrendiğimde beni fazlaca şaşırtan bir takım sözcük almışız. Mesela İtalyanca salata: tuzlanmış demek. Salsa aşağı yukarı aynı anlama geliyor fakat değişik yoldan türemiş. Eski Venedikçede salamuria, günümüzde ise salamoia olarak yazılan kelime “tuzlu suya yatırmak” anlamına geliyor. Sauce eski halk Latincesindeki salsa’nın Fransızca söylenmiş şekli. Halk Latincesinde “tuzlanmış et” anlamına gelen salsicia ise Fransızcada saucisse olmuş. Dilimizde salata, salça, salamura, sos ve sosis olarak tanıdığımız sözcükler bunlar. Tümü aynı Latince kökten geliyorlar.


Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Ufkunuzu İki Katına Çıkarmak İster misiniz?: YouTube kitap kanalımda Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı’nı önerdim: https://youtu.be/4MDrPGq8_R0
Bu incelemede bigün Kim Milyoner Olmak İster’e katılmak isterseniz söyleyebileceğiniz biçim şükül bilgiler vereceğim.
Şu an kullandığımız harflerin nereden geldiğini biliyor musunuz?
“Alfabeyi bundan 3000 küsür yıl ilkin Fenikeliler buluş etmiş. Öküz anlamına gelen alep a olmuş, ev anlamına gelen bet b, cirit sopası anlamına gelen gmel g, kapı anlamına gelen dalıt d olmuş.” (s. 15)
Peki Anadolu kelimesi sizce Anadolu’nun analarla dolu olmasından mı geliyor dersiniz? Pek de o şekilde değil. Anadolu “Anatellein” şu demek oluyor ki yukarı kalkmak, güneşin kalkışı anlamına gelen fiilden geliyor. Bir kenara yazın bunu, lazım olur.
Sizce Romalılar maaşlarını niçin tuz olarak alıyordu? Bundan dolayı tuz o zamanlar fazlaca değerliydi. Zaten bu yüzden de “maaş” şu demek oluyor ki “salary” kelimesi “sal” ve “salt”, şu demek oluyor ki “tuz”dan türemişti. Nasıl, süper değil mi?
İngilizce’deki “Hope” kelimesi, şu demek oluyor ki ümit var ya… Hah. İşte o da Artvin’deki Hopa kazasından geliyormuş örnek olarak. Rivayete gore, Hopa’da tarlalarını sürmekte olan bir ziraatçi birden ülkesindeki vergilerin bigün düşeceğinden umutlanmış ve ümit kelimesi oluşmu… Latife latife, o denli da değil.
Mevsim sözcüğünün kökü “damgalamak, belirleyici bir işaretle mühürlemek” anlamına gelen WSM kökünden türemiş örnek olarak. Harika bir nokta da şu ki, Bismillah kelimesi de “Bi+ism (wasm)+Allah” şeklinde ayrılmış olduğu için başladığımız her işi yalnız Allah’ın ismiyle damgalamış oluyoruz…
Peki, para bizlere niçin yol gösteren bir rehber benzer biçimde davranıyor dersiniz? Bundan dolayı para kelimesi olan “money”, “monere” fiilinden şu demek oluyor ki “yol gösterici, uyarıcı” anlamına geldiği için hayatlarımızda bu kadar rol oynayabiliyor. Hatta her gün baktığımız ekranlar şu demek oluyor ki “monitor”ler de bu yüzden bizlere yol gösterici ve uyarıcı olmaya çalışıyor pek fazlaca mevzuda.
O vakit değişik bir informasyon daha vereyim. Vajina kelimesi nereden geliyor dersiniz? 16. yy başlangıcında Meksika’yı işgal eden Hernan Cortes’in bir bitkiyi kılıç kınına benzetmesi sonucunda ona kılıç kını anlamına gelen “vagina” denilmiş ve o kelime o şekilde de kalmış.
Son bir informasyon olarak Tanrı’nın gökyüzünü yıldızlarla süslemesi “kozmos” ise, aslen “süslemek” kökünden gelen bir kelime ve “kozmetik”le akraba. İnsanlar yüzlerine kozmetik yaparken Tanrı’nın da evreni için belirlediği bir kozmetik anlayışı var sonuçta…
Bu ve bunun benzer biçimde pek fazlaca öğrenebileceğiniz anda ufkunuzu iki katına çıkaran bilgiyle tanışmak isterseniz kesinlikle okumanız icap ettiğini düşündüğüm bir kitap bu. Sevan Nişanyan’ın karakteri münakaşaya fazlaca açıktır fakat adam neredeyse her şeyin düşmanı olmasına karşın Arapça’nın güzelliğini %100 olarak kabul ediyor örnek olarak şu şekilde:
“Arapçanın Türkçe üstündeki etkisinden yakınma edenleri ben pek fazla ciddiye alamıyorum. Ya Arapça bilmiyorlar ya da milliyetçilik afyonunu birazcık fazlaca yutmuşlar.” (s. 308)
Bu kitaba içindeki bilgiler haricinde 10 puan vermemin sebebi, Nişanyan’ın eski basımlardaki etimoloji ve köken hataları yapmış olduğu bölgeleri okur görmeden kitabından çıkarmayıp, yeni basımlarda onları dipnotlarla beraber bizlere sunması. Adam bildiğiniz mükemmel bir özeleştiri yapıyor ve arada okurunu da kelime ilişkileriyle, esprilerle güldürüyor. Bence süper. (Oğuz Aktürk)

Elif’in Öküzü ya da Sürprizler Kitabı: Arap alfabesinin ilk harfi Elif’in temel anlamı “öküz” anlamına gelir. (İslamiyet’ten önceki) Bugün Latin alfabesinin ilk harfi alfanın da anlamı öküzdür. Zira a harfini yana doğru çevirdiğinizde karşınıza öküz figürü çıkar, Elif’i de yana çevirdiğinizde bir boynuzla yüz yüze gelirsiniz.
Alfabeyi 3000 yıl ilkin Fenikeliler buluş etmiştir. Öküz anlamındaki alep a olmuş, ev anlamına gelen bet b, kapı anlamına gelen dalıt d, cirit sopası anlamına gelen gmel g olmuş. Fenikelilerin bu icadını ilkin komşuları İbraniler ve Aramiler, arkasından Yunanlar yansılamak etmiş. Harflerin biçimi değişse de adları aynı kalmış. Arami ve İbrani alfabesinin ilk dört harfi aleph , bet, gīmel, dalet. Yunan alfabesinin ilk dört harfi ise alpha, beta, gama, delta.
Not: Fizikteki alfa, beta, gama ışınlarının da burayla alakası var.
Hz. Muhammed’den 300 yıl ilkin oluşan Arap alfabesi Aramiceden esinlenmiş. Arapça harf adlarının elīf, ba, cīm, dal olması bu yüzden. Sözcükler bambaşka anlamlara bürünebiliyor. Fenikelilerin öküzünün 3000 yıl sonrasında Türkiye’de kızlara ad diye verilmesi başka iyi mi açıklanabilir? (Muhammed DALKILIÇ)

Etimoloji: İsmi benzer biçimde süprizlerle dolu bir kitap. Her sayfada ayrı bir Süpriz, her sayfada ayrı bir keyif. Bence her insanın kütüphanesinde olmalı ve ara sıra okumalı. Üç arkadaşıma aldım Onları fikrini merak ediyorum. Dilimize giren kelimelerin kökenini ve evrimini konu alıyor. (İstiklâl soysal)


Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı PDF indirme linki var mı?


Sevan Nişanyan – Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sevan Nişanyan Kimdir?

İlköğrenimini Hususi Pangaltı Ermeni İlkokulu’nda görmüş oldu; 1968’de, Milliyet gazetesi tarafınca düzenlenen İlkokullararası Bilgi ve Kültür Yarışması’nda üçüncü oldu.[1] Orta öğrenimini Işık Lisesi ve Robert Lisesinde tamamladı. 1974’te ABD’ye giderek Yale Üniversitesi ve Columbia Üniversitesinde tarih, felsefe ve Cenup Amerika Siyasi Sistemleri üstüne eğitim görmüş oldu.

1984-1985 yıllarında Commodore 64 adlı kişisel bilgisayarı (PC) Türkiye’ye getiren firmanın kurucusu ve yöneticisi oldu. Bilgisayar programcılığı ile ilgilendi, çeşitli konuşma ve konferanslara katıldı. Türkiye’nin ilk popüler bilgisayar dergisi olan Commodore’u kurup orada Baytan Bitirmez müstear ismiyle yazılar yazdı.

Sevan Nişanyan, çeşitli Britanya ve Uzakdoğu yayınevleri için gezi kitapları kaleme aldı. 1998 senesinde “Minik Oteller Kitabı” adlı kitabı ilk kez yayımladı. Türk turizmine kitle turizmi haricinde yeni bir yön kazandırma çabası olarak görülebilecek “Minik Oteller Kitabı”‘nı her yıl yenileyerek bir referans kitabı haline geldi.

1995 senesinde eşi Müjde Nişanyan ile beraber İzmir’in Selçuk kazasının Şirince köyüne yerleşen Nişanyan, bu köyde geleneksel mimari dokuyu korumak ve canlandırmak için yapmış olduğu çalışmalarla tanındı. Eski köy evlerini geleneksel tarzda onararak oluşturduğu Nişanyan Evleri adlı otel 1999’da işletmeye girdi. Şirince’de yıkılmakta olan evleri resmi izin olmadan restore etmiş olduğu sebebi öne sürülerek 2001 senesinde 2863 sayılı yasa kapsamında 10 ay hapis cezası aldı.

Bu dönemde Türkçenin etimolojisi üstüne ilk kapsamlı bilimsel emek verme olan “Sözlerin Soyağacı: Modern Türkçenin Etimolojik Sözlüğü” adlı çalışmasını tamamladı; aynı sözlüğün popüler bir özeti olan “Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı” adlı kitabı yayımlandı.

2004’te İnsan Hakları Derneği tarafınca verilen Ayşenur Zarakolu Özgür Fikir Ödülü’ne layık görüldü.[5] Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgeleri hakkında resmî görüşün verilerini sorgulayan “Ankara’nın Doğusundaki Türkiye” adlı seyahat rehberi 2006’da yayımlandı.

Nişanyan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin müessese dönemine ilişkin eleştirel görüşlere yer veren “Yanlış Cumhuriyet: Atatürk ve Kemalizm Üstüne 51 Soru” adlı kitabı 2008’de basıldı. “Sözlerin Soyağacı”‘nın geniş seviyede gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni versiyonu da aynı tarihte piyasaya sunuldu.

Agos gazetesindeki köşe yazarlığının yanı sıra, 29 Ekim 2008 ve 14 Aralık 2009 tarihleri içinde Taraf gazetesinde “Kelimebaz” adıyla dile ilişkin köşe yazıları yazdı. Bu yazıları iki ayrı kitapta toplanarak “Kelimabaz – 1” ve “Kelimebaz – 2” isimleriyle yayımlandı.

2009’dan itibaren Anadolu yer adlarına ilişkin geniş kapsamlı bir emek verme başlattı. Çalışmanın ilk ürünleri 2010’da piyasaya çıkan “Adını Unutan Ülke: Türkiye’de Adı Değiştirilen Yerler Sözlüğü” adlı kitapta ve Index Anatolicus internet sayfasında yayımlandı.

Likya hakkında kitap yazma emek harcaması esnasında aklına düşen kaya mezarı inşa etme fikrini, yirmi yıl sonrasında, 2012 senesinde Şirince’de gerçekleştirmiş oldu.

Agos yazılarını da kapsayan otobiyografisi Aslanlı Yol, 2012 senesinde yayımlandı.

Şirince’de inşa etmiş olduğu taş binalar mühürlendikten sonrasında mührü sökerek inşaata devam eden Nişanyan iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha ilkin onanan hapis cezaları da buna eklenince infaz süresi 11 yıl 5 aya çıktı. Söke Cezaevi’nde cezası infaz edilmeye başlandı. 2017’de ondan sonra aktarılmış olduğu Foça Açık Cezaevi’nden firar ederek yurtdışına firar etti. Sığındığı Yunanistan’dan sığınma talebinde bulunmuş oldu.


Sevan Nişanyan Kitapları – Eserleri

  • Aslanlı Yol
  • Yanlış Cumhuriyet
  • Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı
  • Kelime Baz 1
  • Halim İle Selim
  • Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?
  • Şirince Meydan Muharebelerinin Mufassal Tarihçesi
  • Sözlerin Soyağacı
  • Kelime Baz 2
  • Swami Dayananda Saraswati’nin Kuran Eleştirisi
  • Nişanyan Lügat Modern Türkçenin Etimolojisi
  • 100 Güzel Kelime
  • Ağır Kitap
  • Ankara’nın Doğusundaki Türkiye
  • Türkiye Yer Adları Sözlüğü
  • Yanlış Cumhuriyet
  • Hayali Coğrafyalar
  • Cezaevi Yazıları
  • Karadeniz Black Sea
  • Din Savaşları
  • Adını Unutan Ülke
  • İyimser Zamanlar
  • Türkiye Kişi Adları Sözlüğü
  • Sürgün Yazıları


Sevan Nişanyan Alıntıları – Sözleri


  • “Hoca kıyafetli sahte alimlerin […] menfi istikamette atacakları bir hatve […] milletimin kalbine havale edilmiş zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle aynı fikirde arkadaşlarımın yapacağı şey mutlaka ve mutlaka o adımı atanı tepelemektir. Farzı muhal eğer bunu temin edecek kanunlar olmasa, bunu temin edecek Meclis olmasa, öyle menfi adım atanlar karşısında herkes çekilse ve ben kendi başıma yalnız kalsam, yine tepeler ve yine öldürürüm.” (Yanlış Cumhuriyet)
  • Vefa mah.
    1665 Vefa
    • Fatih devri âlimlerinden “Şeyh Muslihüddin Ebülvefa”nın inşa ettirdiği camii ve hayrat sebebiyle. (Türkiye Yer Adları Sözlüğü)
  • “Bu yobazlık müslümanların kendilerine olan güvensizliklerinden geliyor. Aykırı bir fikre tahammül edemiyorlar. Bundan dolayı hakiki olarak ne dini biliyorlar, ne de uyguluyorlar.” (Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?)
  • Bazı şeyler kutsaldır, aman dikkat kırılır, adlarını anacaksan salavatla
    anmalısın tezine katılmıyorum. Kutsal bulunduğunu söyleyen SENSİN. Sana
    saygı duyarız bu sebeple insana saygı duyarız. İnsanların kendilerince haklı yada
    kuvvetli gerekçelerle dine bağlanmış olabileceğini anlarız, bu işe akıl, zekâ,
    duygu ve sevgi yatırdıklarını biliriz. Bazılarını severiz de. Ama onların
    putlarına, öteki putlara gösterdiğimizden daha çok niçin saygı göstermemiz
    icap ettiğini anlamakta güçlük çekeriz. (Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?)
  • Balçık atmak istersen gericilik, övmek istersen muhafazakarlık. Yoksa nesne üç aşağı beş yukarı aynı şey. (Kelime Baz 1)
  • Derin bir yaratıcılığın eseri olan -sel/-sal eki yanılmıyorsam ilk olarak 1932 yada 33’te Fransızca universel sıfatına karşılık Çankaya’da buluş edilen evrensel sözcüğünde kullanılmış. … Ondan sonrasında Öztürkçecilere gün doğan, tecimsel, kamusal, ulusal, arsıulusal, tinsel, cinsel, siyasal, yazınsal, dirimsel, özdeksel, artık Allah ne verdiyse dayamışlar. (Kelime Baz 1)
  • İslamiyet’ten sonrasında Horasan ve Maveraünnehir’de Farsça-Arapça kırması konuşan fakat Arap kökenli kabul edilen Müslüman ahaliye çevre halkları ‘Taçik’ demişler. Erken Türkçede ve Moğolcada bol miktarda geçen, oldukça aşağılayıcı bir tabir. Modern Tacik halkının adı oradan geliyor. Ermenice taçik de oradan gelir, bizim Batı lehçesinde dacig olur, “Türk” anlamına gelir, iyi bir manada değil.
    Anlamı iyi mi evrilmiş derseniz, al sana doktora tezi konusu derim. (Kelime Baz 1)
  • Bir gün rakı sofrasında dilimi tutamayıp Atatürk’ün Çanakkale Harbi’nde düşük rütbeli bir subay bulunduğunu, Türkiye’de aslolan Batılılaşma hamlesinin Cumhuriyet değil Tanzimat döneminde yapıldığı benzer biçimde zındıkça görüşleri savunduğum için mi tehlikeli bir vatan haini olduğuma kanaat getirdi? Bilemiyorum. (Şirince Meydan Muharebelerinin Mufassal Tarihçesi)
  • Ali [Nesin] ile aramızda biriken gerginlik açılış vesilesiyle kriz noktasına geldi. (…) Sert diyaloglar oldu.
    Tam o günlerde canım aslına bakarsan başka bir şeyden dolayı sıkkın. Çektim Etiyopya’ya gittim, Allah’ın kaybetmiş olduğu bir dağ başlangıcında bin senelik bir manastır buldum, birkaç gün orada kalıp kendi kendimle hesaplaştım.
    Ali’yle üç dört ay küs kaldık. Ama geride tam 32 senelik arkadaşlık var. Hem yetmiş milyon içinde o denli kaliteli bir deliyi tekrar nereden bulacaksın? Barıştık doğal. (Şirince Meydan Muharebelerinin Mufassal Tarihçesi)
  • Haşa, varlığın anlamı üstüne kafa yoranları sarakaya almak aklıma gelmez; onlara muhabbetim vardır. Belki tam tersine, yeterince kafa yormayıp hazır şablonlara kaldıkları için onlara çıkışıyorum.
    Hayatı, ölümü varlığı yokluğu anlamlandırma amacıyla yola çıkıp, insanlığın çocukluk çağından kalma bazı hurafeleri yanıt zannedenlerdir bir ihtimal hedefim.
    Kıral çıplak demek ‘herşey anlam ifade etmeyen demek değil ki? ‘ Anlamsız şeylerle zaman yitirme, aklını başına al’ çağrısıda alabilir pekala. (Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?)
  • Soluk gül rengi olarak kullandığımız “pembe” kelimesi, dilimize Farçadan geçmiştir. Pambe “pamuk” anlamına gelir. (Nişanyan Lügat Modern Türkçenin Etimolojisi)
  • “1924 muhalefeti, İttihatçı-Milliyetçi kadroların dışından bir karşıcılık değil, o hareketin içinde, rejimin Tek Adam diktatörlüğüne dönüşmesi ekseninde oluşan bir düşünce ayrılığının ürünüdür.” (Yanlış Cumhuriyet)
  • Ahiboz mah.
    Gorbeus/Gorbaios?
    [ AnD ]; 1928 Axıboz
    • Mithridates Savaşları bağlamında Cicero, Appianus ve Dio Cassius’un anmış olduğu Gorbeus, 334 yılına ilişik Itinerarium Burdigalense’de “Ankara – Aksaray” yolunda üçüncü menzil olarak gösterilir. Türkçede anlamı olmayan “Ahiboz/Ahıboz” adı muhtemelen *Xırboz > *Axırboz kanalıyla antik addan türemiştir. (Türkiye Yer Adları Sözlüğü)
  • Hocam çekil kenara… Bu denklem hakkında yıkım sonucu var! (Şirince Meydan Muharebelerinin Mufassal Tarihçesi)
  • Vatanımıza ne cüretle “hindi” derler diye hop oturup hop kalkanların esas dert etmesi ihtiyaç duyulan mevzu o değil. Vatanın adı İtalyanca, onu neydeceğiz? (Kelime Baz 1)
  • İman vicdanın zıddıdır. Vicdanın yükünü topyekün terketme denemesidir. Kime? Belki kitap adında olan hazırlop öğretiler dizisine, ecdadın töresine, alip hazretlerinin çiğneyip tükürdüğü lokmaya, ”hoca efendi demiş ki” nin kolaylığına, ümmetin icmaına, kalabalığın irfanına… Yeryüzünde kötülüğün ve etik çürümenin ana deposu budur. (Halim İle Selim)
  • Bu ülkenin bir de kürt meselesi varmış efenim. Cumhuriyet Kürtlerin varlığını bile inkar izini sürmekteymiş. Eh, ‘dindarlık’ ortak
    paydası, ‘ümmet’ bilincinin sağlamış olduğu kardeşlik imkanı da devletin ‘vicdanları laikleştirme’ faaliyetleri ile epey örselendiğinden, aynı dine mensup olmanın birleştirici işlevi yara aldığından, ciddi maraza çıkmış, pek kötü olmuş, milliyetçilik karşı milliyetçiliği doğurmuş. (Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?)
  • İnsanoğlu sonuçta toplumsal bir varlık; kendini grup aidiyetleriyle tanımlar. Etik davranışlarımızın tümü, aidiyetlerimizin ince ayarıyla ilgilidir. Siyasi tercihlerimizden saç modelimize, giysiden dil alışkanlıklarımıza, ev seçimimizden partner seçimimize kadar her an, her eylemimizde, beş dakika durup dinlenmeden, karmaşık bir aidiyetler ağı içinde kendimize pozisyon tanımlarız. “Modern olmak isterim fakat nineyi üzmeyelim.” “Bıyığım falancalara benzedi kenarını kırpayım.” “O kelimeyi keşke kullanmasaydım, kıro diyecekler.” Dini inancın da bunlardan değişik olması için bir niçin göremiyorum. İnsanlar dine inanır yada inanmazken ya da şu seviyede ve şu şerhlerle inanırken, aslen “Ben kimlerdenim?” sorusuna yanıt verirler. Çeşitli kimlik ve ilinti talepleri içinde son aşama duyarlı ayarlı bir pozisyon tuttururlar. (Halim İle Selim)
  • Din konusu daha da hassastır. İnsanın ve toplumun omurgasını oluşturan bu
    mevzuda da eleştiri hakkınız olabilir fakat insanların inançları ile alay
    edememeyi sıkıdüzen ile açıklamak absürd bir mantıktır. (Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir?)
  • Harikulade: Dilimizde fazlaca değişik anlamda kullanılan (Fazlaca güzel) harikulade, aslen “rutin bozan” demek. hārik(yırtan bozan), āde(alışkanlık) kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuştur. (Nişanyan Lügat Modern Türkçenin Etimolojisi)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş