Eğitim

Kısa Türkiye Tarihi – Sina Akşin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kısa Türkiye Tarihi – Sina Akşin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kısa Türkiye Tarihi kimin eseri? Kısa Türkiye Tarihi kitabının yazarı kimdir? Kısa Türkiye Tarihi konusu ve anafikri nedir? Kısa Türkiye Tarihi kitabı ne konu alıyor? Kısa Türkiye Tarihi PDF indirme linki var mı? Kısa Türkiye Tarihi kitabının yazarı Sina Akşin kimdir? İşte Kısa Türkiye Tarihi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Sina Akşin

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944881722

Sayfa Sayısı: 352


Kısa Türkiye Tarihi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türkiye Cumhuriyeti’nin zamanı, gelgitlerle ilerleyen çağdaşlaşma serüveninin parçası olmuştur.

Yakın tarihimiz ve İttihat ve Terakki üstüne kıymetli çalışmalarıyla tanıdığımız Prof. Dr. Sina Akşin, Kısa Türkiye Tarihi’nde, 19. yüzyıl başındaki ilk düzeltim çabalarından 2000’li seneler Türkiye’sine kadar uzanan bu kargaşa ve bunalımlı süreci son aşama kolay okunan ve akılda kalan bir özet halinde okuyucuya sunuyor.

Tarihini okuyarak bugününü idrak etmek isteyenler için bir başucu kitabı.


Kısa Türkiye Tarihi Alıntıları – Sözleri

  • Abdülhamit ruh hastalığı derecesinde aşırı kuşkulu, kuruntulu bir insan olduğundan gizli saklı polis örgütüne fazlaca ehemmiyet verdi. İnsanların kuşkulu durumları saraya haber vermeleri teşvik edildi.
  • Osmanlı-Türk toplumunun Batılılaşmaya, çağdaşlaşmaya, ya da modernleşmeye kati adım atması Tanzimat ile olmuştur. Bu bununla beraber insan haklarına, hukuk devletine, özgürlük ve demokrasiye doğru atılan bir adımdır.
  • II. Meşrutiyet devrimini bu şeklinde okul mezunlarının (mekteplilerin) siyasal örgütü olan İttihat ve Terakki gerçekleştirecekti.
  • Ulus, ulusçuluk vakası dil, din, ülke ile çok da fazla ilgisi olmayan kafalardaki bir vakadır. Bir insan X ulusundan bulunduğunu düşünüyorsa, o ulusa bağlıysa,onun X’çe konuşmaması, o ülkenin dininden olmaması çok da fazla mühim değildir.
  • “Niyazi Berkes, Ziya Gökalp’in bir sözü üstünde duruyor. Gökalp devşirme evlatların yüksek yönetici olmak için devam ettikleri Topkapı Sarayı’ndaki Enderun Mektebi’yle medreseleri karşılaştırırken, birincisinin Türk olmayanı alıp Türk yaptığını, ikincisinin Türk’ü alıp Türk olmayan (Arap) haline getirdiğine işaret ediyor.”
  • Bizim memlekette yukarıdan gelen kuvvet
    cümlemizi eziyor.
  • Abdülaziz’in ve hükümetinin kafasından geçenleri tam bilmiyoruz, fakat denebilir ki vatan düşüncesi onları rahatsız etmiş olmalıdır. Zira vatanı sevmek, padişahı dikkatsizlik etmek anlamına geldiği şeklinde, bu sevgi ülkeyi sahiplenmek anlamını da ihtiva eder.
  • Niyazi Berkes’e bakılırsa Osmanlı Devleti “İbn Haldun tipi” bir devletti. Buna bakılırsa 100-120 yılda yıkılması gerekirken, bölgede yeterince kuvvetli bir akın yapabilecek bir bedevi topluluk kalmadığı için “organik” bir sonu olamamıştır.
  • Vatan, kolay bir toprak parçası değil, sevilen, uğrunda fedakarlıklar yapılacak, hatta ölünecek bir topraktır.
  • Ufukta bir ümit kalmamıştı.


Kısa Türkiye Tarihi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kitap, Türklerin ilk sahneye çıkışından, 2004 yılına kadarki yaşamış olduğu – daha fazlaca siyasal – vakaları aktaran bir yapıt. Kesinlikle fazlaca yerin altını çizdiğim, bana aşırı data aşılayan bir kitap oldu. – ki bunda tarihe olan ilgim ve açlığımın da büyük oranı vardır –
Yazara birçok mevzuda katılmakla beraber nedense kişisel fikirlerini belirtmesi beni fazlaca rahatsız etti. Sağcıları açıkca Atatürk düşmanı olarak etiketlemesini de büyük bir şokla okudum. (siyasete girmek istemem fakat bizi bu zamanlara getirmiş olduğu için – Harf İnkılabı, Cumhuriyet rejimi… vb – büyük minnet duyan fazlaca yakında tanıdığım sağcılar var ve bence büyük haksızlık) Tarihin bir tarafının olması bence kabul edilemez. Biz tarihimizi yazılandan öğreniyoruz. Gelecek kuşaklara kendi fikirlerini empoze etmek; ne kadar doğru, anlayabilmiş değilim.
Onun haricinde benim açımdan 1950’den sonraki dönem için aydınlatıcı bir kitaptı. Daha sıhhatli ve mantıklı bir halde vakaları anlamama yardımı oldu. Zaten Cumhuriyet Periyodunu hepimiz şeklinde anlatmış. Hatta Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya kitabı sanki o süreci idrak etmek için daha doğru bir yapıt şeklinde geldi bana. (Şeyda Nur Alparslan)

Ilk olarak Sina Akşin’in eserlerini okuyanlar iyi mi bir görüş açısı bulunduğunu bilir fakat okumaya niyetlenenler ya da okumayanlar için söylüyorum oldukça taraflı bir görüş açısı vardır. Bir keresinde bu sitedeki bir kullanıcı bana Aydemir’in kitabını okurken onun eserlerinin ana fikrinde ‘Atatürk’ün inkılaplarından ayrılırsanız bu şekilde olur’ şeklinde bir şey anladığını söylemişti, ben bu ana fikri kesinlikle Aydemir’in kitabında hissetmedim (kitabın adı Menderes’in Dramı) fakat Akşin’in bu eserini okurken fazlasıyla hissettim, aslına bakarsan, hangi sayfa da bulunduğunu tam olarak hatırlamıyorum fakat kendisi de bunu açıkça söyler, her partinin temelde Atatürkçü olması icap ettiğini söyler.
Fakat tüm bunların haricinde, eğer aynı görüşte değilseniz tarafsızlığını göz ardı ederek okursanız (aynı görüşteyseniz aslına bakarsan problem olmayacaktır) kesinlikle mükemmel ve güvenilir bir eserdir, Türklerin kurmuş oldukları ilk devletten yaşadıkları son devlete kadar güzel ve özet bir halde anlatmıştır. Üniversitede sav yazarken kendisinin bir kitabından faydalanmıştım bende, hocam tavsiye etmişti hatta. Yani güvenilirliği mevzusunda kuşku yoktur. (Snowdrop)

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerini birinci Dünya Savaşı’nı, Milli savaşım sürecini ve 2000 li yıllara kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin iyi mi geldiğini ne zorluklar çektiğini kısa ve akıcı bir halde kaleme almış Prof.Dr Sinan AKŞİN. (Arif Soylu)


Kısa Türkiye Tarihi PDF indirme linki var mı?


Sina Akşin – Kısa Türkiye Tarihi kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Kısa Türkiye Tarihi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sina Akşin Kimdir?

1955’te Robert Kolej’den mezun oldu ve 1959’da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamlamış oldu.[1] Fulbright bursu ile ABD’ye gitti. Boston’daki Fletcher School of Law and Diplomacy’den Uluslararası İlişkiler alanında iki değişik yüksek lisans mezuniyet belgesi aldı. 1961-1967 içinde Robert Kolej Yüksek Okulu’nda Uygarlık Tarihi öğretim görevlisi olarak çalıştı. Askerlik görevini yaparken İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Son Çağ Tarihi alanında hekim unvanını aldı (1968).

Doktora tezi olan 31 Mart Olayı ilk kez bu zamanda yayımlandı. (1970, 1972). 1969 senesinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Türk Siyasal Hayatı kürsüsüne asistan oldu. 1971-1972’de bir yıl süreyle ve bir Birleşmiş Milletler bursuyla İngiltere Devlet Arşivi’nde emekler yapmış oldu. 1975’te doçent oldu. Doçentlik tezini İstanbul Hükümetleri ve Milli Savaşım adıyla yayımlandı (1976, 1983). 1978-1979’da bir yıl süreyle ve Fransız Hükümeti’nin b’r bursuyla Fransa Dışişleri Bakanlığı arşivinde çalıştı. 1980’de Türk Siyasal Hayatı kürsüsü başkanlığına seçildi. O yıl Jön Türkler İttihat ve Terakki kitabının ilk basımı yapılmış oldu. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Toplum ve Bilim şeklinde dergilerde ve gazetelerde birçok yazı ve denemeleri çıktı. 1989’da profesör oldu. 2004 senesinde aynı Fakülteden emekli oldu.

Tarih ve siyasal bilimler alanlarındaki çalışmalarının yanı sıra, bir dönem Bağımsız Cumhuriyet Partisi’nin genel başkan yardımcılığını da yürütmüştür. Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı (TİHAK) kurucu üyesidir. Atatürkçü Fikir Derneği Genel Başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş oldu. ADD’nin GYK üyesidir.


Sina Akşin Kitapları – Eserleri

  • Kısa Türkiye Tarihi
  • Kısa 20. Yüzyıl Tarihi
  • Jön Türkler ve İttihat ve Terakki
  • Türkiye Tarihi 3
  • Türkiye Tarihi 5
  • Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi
  • Türkiye Tarihi 4
  • 100. Senesinde Jön Türk Devrimi
  • Ermeni Sorunu
  • Şeriatçı Bir Ayaklanma – 31 Mart Olayı
  • 100 Soruda Jön Türkler ve İttihat ve Terakki
  • Yakın Tarihimizi Sorgulamak
  • İstanbul Hükümetleri ve Milli Savaşım
  • Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi 1
  • Yakınçağ Türkiye Tarihi 1980-2003
  • İç Savaş ve Sevr’de Ölüm
  • Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi 2
  • 100 Soruda Jön Türkler ve İttihat ve Terakki
  • Son Meşrutiyet 1919 – 1920
  • Mutlakiyete Dönüş 1918 – 1919
  • Atatürkçü Partiyi Kurmanın Sırası Geldi
  • Savaş ve Etnik Temizlik – Yumuşatılmış Sevr Periyodu


Sina Akşin Alıntıları – Sözleri

  • Son gelişmeler gösteriyor ki Atatürkçüler uyanık,bilgili ve örgütlü olmak zorundadırlar.Gittikçe güçlenmekte olan Atatürkçülüğü,hiçbir şahıs ya da kuruluşa emanet edip uykuya çekilemeyiz. (Yakın Tarihimizi Sorgulamak)
  • Atatürk’e erişince, o, Heyet-i Temsiliye adına 10 Ekim 1919’da Harbiye Nazırı Cemal Paşa’ya yazdığı mektupta şu şekilde diyor:
    «Gayrikabili onarım felâket ve netayici elîmeye müncer olduğundan bugün milletin ademi memnuniyetini celbeden Harbi Umumiye iştirak etmemek normal olarak son aşama şayanı arzu idi. Fakat buna imkânı maddî mevcut değildi. Zira ademi iştirak müsellah bir bitaraflığı şu demek oluyor ki Boğazların mesdut bulundurulmasını gerektirme ettiriyordu. Halbuki vatanımızın mevkii coğrafisi istanbulun vaziyeti sevkülceyşiyesi Rusların İtilaf
    Hükümetleri yanında ahzı mevki, etmiş olması bizim izleyici kalmamıza asla uygun değildi. Bundan başka müsellah bir bitaraflığın idamesi için paramız, silahımız, sanayiimiz, hulâsa lâzım olan vesaitim iz mevcut değildi. İtilaf Devletlerinin bilhassa İngilizlerin para vermemesinden sarfınazar gemilerimizi zapt ve milletin dişinden tırnağından arttırarak biriktirdiği inşaatı bahriyeye ilişik yedi milyon liramızı gasbeylemeleri
    …Harbe girmekliğimizi bir katliam telâkki etmek ve koca bir milleti dört, beş kişinin baziçesi olacak derekede addeylemek fikrimizce lehimizde bir faideyi mucip olmak şu şekilde dursun, bilâkis sakıt Ferit Paşa’nın Paris’te Avrupa’dan acıma dilenmek efkârı sakimanesi ile serdeyledi-
    ği beyanatı zelilânesine Clemenceau’nun vermiş olduğu hakaretâlût cevabın maazallah bir kere daha işitilmesine sebep olabilir. Binaenaleyh merdane bir surette hakikati söylemek ve kahramanca harp eden bu koca milletin mağlubiyetin netayici zaruriyesine katlanmakla birlikte hareketinin katliam telâkki ve bu yüzden ittiham ve tecziye edilmesini kabul etmemek en salim ve en hayırlı bir ilke telâkki olunabilir.» (Nutuk, Vesika 142) (100 Soruda Jön Türkler ve İttihat ve Terakki)
  • Osmanlı-Türk toplumunun Batılılaşmaya, çağdaşlaşmaya, ya da modernleşmeye kati adım atması Tanzimat ile olmuştur. Bu bununla beraber insan haklarına, hukuk devletine, özgürlük ve demokrasiye doğru atılan bir adımdır. (Kısa Türkiye Tarihi)
  • Savaş bittiğinde Cemal Paşa, Yakup Kadri’nin niçin muharebeye girdik sorusuna “aylık vermek için” diye cevap vermişti (F.R.
    Atay, Zeytindağı ). Savaş süresince Almanya Osmanlı ‘yı borç parayla destekledi. (Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi 1)
  • Erzurum Kongresi mahalli bir kurultay olmasına karşın, 56 kişiyle toplanmıştı. Sivas yurt çapında bir kurultay olmasına karşın, 38 kişiyle toplanmıştı. Bunun başlıca sebeplerinden biri, Batı Anadolu’daki (Ege ve Marmara bölgeleri) ulusal örgütlerin tutumuydu. Onlara bakılırsa ulusal örgütlerin yurt çapında birleşmesi gereksizdi, şu sebeple problemler farklıydı. Doğudakilerin başlangıcında Ermenistan, batıdakilerin başlangıcında Yunanistan problemi vardı. Sonra doğudakiler her türlü işgale karşı çıkarken, batıdakiler Yunanistan olmamak kaydıyla İtilaf devletlerinden birinin işgaline razıydılar. Nihayet doğudakilerin seçimlerin yapılması, Mebusan Meclisi’nin toplanması yolunda demokratik talepleri varken, batıdakilerin bu şekilde bir sorunları yoktu. Bu görüş farklılıklarının birazcık da doğuda önderliğin ağırlıklı olarak subayların, batıda önderliğin ağırlıklı olarak eşrafın elinde olmasından kaynaklandığı tahmin edilebilir. (Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi 1)
  • Vatan, kolay bir toprak parçası değil, sevilen, uğrunda fedakarlıklar yapılacak, hatta ölünecek bir topraktır. (Kısa Türkiye Tarihi)
  • İkdam, kendini 31 Martın havasına o denli kaptırmıştı ki, Müslüman bayanların çarşıya sadece zorunluluk halinde çıkmalarını ve çıkanların da ‘adab-ı şeriat dairesinde’ hareket etmelerini ‘rica’ ediyordu. Hatırlanacağı suretiyle, Kör Ali vakası esnasında da bu şekilde istekler öne sürülmüş, sokağa çıkan bazı bayanlara saldırılarak, Müslüman bayanlar evde kalmaya ve belli şekilde giymeye zorlanmak istenmişti. (Şeriatçı Bir Ayaklanma – 31 Mart Olayı)
  • İlk büyük alafranga saray olan Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı Devleti’nin İngiltere ve Fransa ile Kınm Savaşı’nda bağlaşık olduğu bir sırada, 1853’te Abdülmecit tarafınca yaptırılmıştır. 1854’te Avrupa’dan ilk borçlanmanın yapılmış olması, yoksul duruma düşmüş bir imparatorluktaki bu sefahat ve tanta nanın açıklamasıdır. Bundan sonrasında daha bir takım saray yapılmıştır: Abdülaziz döne minde Çırağan, Beylerbeyi, Yıldız şeklinde mühim sarayların yapıldığını görüyoruz. Alafranga saraylı ve mobilyalı bu pahalı yaşama stili, alafranga aile yaşamı getire bilseydi, hiç olmazsa o yönden bir tutum sağlanmış olurdu.Oysa, alafranga bina ve mefruşatla beraber eski harem yaşamı olduğu şeklinde sürdürülmüştür. (100 Soruda Jön Türkler ve İttihat ve Terakki)
  • “Bildirir haddini sultana senin kanunun.”
    | Şinasi (100. Senesinde Jön Türk Devrimi)
  • Zira azca okumuş bir halk,kolayca güdülebilen bir halktır.Tabi burada kim gütmeye çalışıyor onu da açıklayalım.Şeyhlik ve ağalık düzeni… Türkiye, maalesef Atatürk devrimi hedefine ulaşmadığı için canlı bir ortaçağımız var.Bu canlı ortaçağ da,şeyhlik ve ağalık düzeni şeklinde somutlaşıyor.Şeyhlik ve ağalık düzeni tüm seçimlerde rol oynuyor ve hep onların istediği parti iktidar oluyor. (Yakın Tarihimizi Sorgulamak)
  • Modernleşmenin ve merkezileşme sürecinin mühim özelliklerinden birisi eğitimdir. (100. Senesinde Jön Türk Devrimi)
  • Bilimsel tarihin birinci görevi mühim vakalarla, önemsiz vakaları ayırmak ve mühim vakalara dayanarak meydana gelenleri açıklayan metinler yazmaktır
    İkinci görevi ise geçmişi anlamlı dönemlere ayırmaktır. (Kısa 20. Yüzyıl Tarihi)
  • Kimi atasözlerimiz bu zihniyetin(gerikafalılık) sonucudur: “Dayak,cennetten çıkmıştır;” “Hocanın vurmuş olduğu yerden gül biter.” Bunlar,dayağı meşrulaştırmak için uydurulmuş atasözleridir.Hocaya,eğitmek suretiyle çocuğunu teslim eden babanın,”Eti senin kemiği benim.”sözü de hocaya sanki sınırsız bir dayak yetkisi vermekte,çocuğun ruhuna korku salmayı amaçlamaktadır. (Yakın Tarihimizi Sorgulamak)
  • Farz edelim ki bir eviniz var,birisi,başkasına ilişik olan yanınızdaki araziye bir gecekondu hayata geçirmeye çalışıyor.Siz bunu önlemek için mahallenin kabadayısına başvurursunuz.O da buna karşılık kendisi için oturma odanızda bir koltuk,yiyecek masanızda bir iskemle ayrılmasını ve belirli günlerde gelip banyonuzda duş yapmak hakkı istiyor.Kabul eder misiniz?Üstelik o kabadayının gecekondunun yapılması için o adama her türlü yardımı yaptığını bildiğiniz halde? (Yakın Tarihimizi Sorgulamak)
  • Burada derhal belirtmek gerekir ki, bizde bu çağ ayırımını benimseyenler 1453 Fatih’in Rönesans prensi kimliğini ve/ya da bu fethin İslamiyet, Türklük bakımından önemini vurgularlar. Bu yaklaşım doğru ve Osmanlı devletinin İstanbul’un fethiyle Beylikten İmparatorluğa diye özetlenebilecek fazlaca kökten bir dönüşüm geçirmiş olduğu muhakkak olmakla beraber, bunu Türkler bakımından bir çağ değişikliği olarak değerlendirebilir miyiz? Ben sanmıyorum. Batılılar 1453’ü çağ değişimi noktası olarak değerlendirirken Osmanlılara çok da fazla pozitif sayılamayacak bir rol veriyorlar. Buna bakılırsa fetihle beraber Istanbul’dan Italya’ya kaçan Bizanslı bilim adamlan orada Hümanizmi ve Rönesansı başlatmışlardır. Yani, bu görüşe bakılırsa, Osmanlılarınki bir tür ‘iteleme’ işlevinden ibarettir. (Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi)
  • Osmanlı – Alman ittifakının imzalandığı gün, Osmanlı genel seferbeliği de diye deklare edildi. Uzun soluklu bir cenk yerine, birkaç hafta içinde kaderi belli olacak bir cenk düşünüldüğü için, “hesap kitap” yapmadan, ne pahasına olursa olsun en büyük orduyu bir an ilkin toplamak yoluna gidildi. (Jön Türkler ve İttihat ve Terakki)
  • Simone de BEAUVOIR, … hanım yazarların adamların egemen olduğu çevrelerde hayatta kalmak için erkeklerden daha çok erkekleştiğini ve bu kâkimiyeti artık adamların sağlar hale geldiğini savunur.
    Nezihe Muhiddin TEPEDELENLİGİL erkeklerle sulh isteyen hanımlarla dalga geçer, Hali Edip ADIVAR muhalefetini sadece İngilizce dile getirir, Latife UŞAKLIGİL ömrü süresince susmak zorunda kalırken direkt bir bağlantı kuramadıkları feminist hareketlerin bedelini öder gibidirler… (100. Senesinde Jön Türk Devrimi)
  • Dine dayalı bulunduğunu duyuru eden bir ülkede cedbeced Müslüman olanlar askerlik ve yönetim işlerine karıştırılmıyorlar, fakat cedbeced Hristiyan olan bir ailenin evladı o ülkenin yazgısını yönetiyordu. (Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi)
  • Diğer taraftan da Avrupa parlamentolar, tarih bilimi yapıyorlarmış ya da bağımsız yansız mahkeme yemişler şeklinde soykırım kararlar almaktadırlar. Aslında ABD ve Avrupa Ermeni problemi içyüzünü araştırmak ardında değildir. Onların aslolan amacı, Anadolu’yu parçalamak Türk ordusunu yok etmektir. Soykırım iddiası bu amaca götürmüş olan silahtır. (Ermeni Sorunu)
  • Fransa Başbakanı Clemenceau; Paris Barış Konferansına gelen Ferite hakaret dolu sert bir yanıt vermişti.
    Türklerin girmiş olduğu heryerde uygarlığı gerilettiğini, ermeni tehcirinde olanları ittihatçılara yıkarak sorumluluktan kaçamayacaklarını söylemiş oldu.
    Sonra Osmanlı heyetini, Paris’ten kovdu. (Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler