Eğitim

Felsefenin Çağrısı – Nermi Uygur Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Felsefenin Çağrısı – Nermi Uygur Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Felsefenin Çağrısı kimin eseri? Felsefenin Çağrısı kitabının yazarı kimdir? Felsefenin Çağrısı konusu ve anafikri nedir? Felsefenin Çağrısı kitabı ne konu alıyor? Felsefenin Çağrısı PDF indirme linki var mı? Felsefenin Çağrısı kitabının yazarı Nermi Uygur kimdir? İşte Felsefenin Çağrısı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Nermi Uygur

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9753634471

Sayfa Sayısı: 192


Felsefenin Çağrısı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Nermi Uygur’un Tadı Damağımda ile başladığımız “Tüm Yapıtlarına Doğru” dizisinin ikinci kitabı, yinelenen bir çağrı: “Felsefenin Çağrısı”.

“Bir Felsefe Sorusu Nedir?”

“Felsefede Temellendirme”,

“Felsefe mi, Metafizik mi?”

“Bölük Pörçük Felsefe” ve

“Felsefe – Dünü ve Yarını” başlıklı beş bölümde temel yapısıyla tüm felsefenin kuruluşunu ele alan Nermi Uygur,u “Felsefe Nedir!” sorusunu aydınlatıyor.

Türkçenin bu büyük düşünüründen bir başyapıt daha.


Felsefenin Çağrısı Alıntıları – Sözleri

  • kapalı bir sistem eksikliğe boyun eğmez.
  • “Felsefenin gereği ‘konuşmasındadır’ insanoğlunun./Sözlerimizi ve söz-düzenlerimizi, bilhassa evrene ışık tutmaya çalıştığımız kilit kavramlarını, bu kavramlardaki binbir anlam menevişiyle bilmek; işte felsefenin yerine getirmeye çağırdığı ödev bu. Bu ödev, hep süregeldiği benzer biçimde, gelecekte de insanların karşısına çıkacaktır. İnsan, bilmiyorum hangi içgüdüsünden dolayı değil, konuşmuş olduğu için felsefe yapmış olacaktır hep. Felsefe, insan olmaya ilişkin bir başarıdır. Tanrı konuşsaydı, bilme ve eylemesinde, tanımı gereği en yetkin varlık olduğu benimsense bile, Tanrı da felsefe yapacaktı.”
  • Her felsefe temellendirmesi doğruluk ölçüsünü kendi içinde taşır.
  • Aslında bir bakıma metafizikçi olmayan insan yoktur fakat pek azca kimse bunun farkındadır.
  • Her programın en çetin yanı iyi mi gerçek kılınacağıdır.
  • Felsefede hepimiz gidebildiği yere kendi ayağıyla -kendi sorularıyla- gider.
  • Evreni ilk-özünden çepeçevre bilmek, kim bilir öylesine bir informasyon isteğidir ki bu isteği yerine getirmede tek bir yol yoktur.
  • “Felsefedeki sorulara eksiksiz, genel-geçer, başka türlüsü tasarlanamayan, mecburi cevaplar bekleyenler, ergeç hayal kırıklığına maruz kalacaklardır. Değil felsefe sorularının, tek tek bilimlerdeki birçok soruların da, hatta kati cevaplı diye malum matematik sorularının da böylesine sert bir ülküye yaklaşmadıkları görülür. Bu ülküye herhangi bir yaşama ya da bilme alanında, sadece hazır cevaplardan kalkıp gene sözü edilen ülküye uygun sorular düzmeye kalkışınca erişilebilir. Ama bu sözüm ona başarı, arabayı atların önüne koşmaktan farksızdır.”


Felsefenin Çağrısı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Dili kullanışı bakımından felsefeciden ziyade edebiyatçı olarak görülen ve eleştirilen Nermi Uygur, düşüncelerini denemelerle anlatmayı tercih ediyor ve bence iyi de yapıyor. Okurken kendisinin düşüne süreçlerine bizzat tanık oluyorsunuz. Metafizik ve felsefe arasındaki ilişkiyi incelediğinde örnek olarak, yazdıklarını okumaktan ziyade; sanki onun zihninin içinde, bu fikir yolculuğunda yanındaymışsınız benzer biçimde geliyor. Siz de onunla birlikte düşünüyor ve eleştiriyorsunuz. En güzel yönü de denemelerinin başlangıcında ele almış olduğu mevzuyu hangi çerçevede inceleyeceğini şu demek oluyor ki araştırma sınırlarını net bir halde belirtmesi. Böylece mevzu ne olursa olsun, mesela doğa ötesi, geniş çaplı bir araştırma olamayacağını ve o mevzunun hangi kısımlarının ele alınacağını evvelinde bildiğiniz gibi.
Filozofların adları o denli azca geçiyor ki asla felsefe bilmeden de oldukça rahat anlayabilirsiniz mevzuyu. Şahsen birazcık daha felsefe, birazcık alıntı, kavram kargaşası okumak arzu ederdim fakat Nermi Uygur da bu şekilde uygun görmüş kendine dili. (Sinemis Özdemir)

Bu kitap felsefenin felsefesi üstüne beş denemeyi kapsıyor. Amacı bakımından: “Felsefe nedir?” sorusuna belli bir aydınlık getirmeye çalışıyor. Hususi bir bilme alanı olarak felsefenin bağımsız varlığını girdi çıktısıyla göz önüne seriyor. Yöntemi: bu varlığı anlamaya, felsefeyi felsefe icra eden nitelikleri, her kez ayrı bir yaklaşmayla ön yargısız betimlemeye dayanıyor. Onun için, bu kitabın, gerekince, felsefeyle ilgili doğru sanılan bazı yanlış sanılara aykırı düşmekten kaçınmadığını söylemem gerekiyor. Felsefeye davet insanları felsefi düşünceye davet olarak da ifade edilebilir. Felsefi düşünmek, insanoğlunun bireysel ve toplumsal olarak özeleştiri yapmasını, oldukca boyutlu düşünebilme kabiliyetinin gelişmesini, dolayısıyla özgür fikir yapısının gelişmesine katkısı yadsınamaz olduğundan oldukca önemlidir. Toplumlarda din başta olmak suretiyle, politika ve bilumum fikir yapısına gelenekselcilik boyutunda meydana getirilen dayatmanın, bireylerin fikir üretme kabiliyetlerini körleştirmekte, bilinenin tekrarı boyutundan öte gidememektedir. Vatanımızda de dini temsil ettiğine inanan gruplarca felsefenin inanç sitemine müdahil olmaması için hususi bir çaba sarf edilmiş, dahası felsefe horlanmış ve dinsizlikle eşdeğer görülmüş ve gösterilmiştir. Siyaset ve öteki fikir alanlarında da aşağı yukarı aynı durum söz mevzusudur diyebiliriz. Sonuç itibariyle fikir boyutunda toplumun lokomotifi olması lazım gelen üniversitelerimiz başta olmak suretiyle öteki çeşitli kurumlarda da fikir üretimi belli bir kısır döngü içinde hapsolmakta, rutinin haricinde sarf edilen her açılıma adeta linç metodu uygulanmaktadır. Bu şekilde olunca da, kişi, üniversite ve sonucunda cemiyet yenileyip geliştirebilecek argümanlara kapalı kalmaktadır. Uygar deyimle küreselleşme ve dünya ile entegrasyon, (ki bunu yüce önder Atatürk senelerce ilkin muassır medeniyetler seviyesine yetişme olarak vurgulamıştır) felsefi düşüncenin gelişmesi ve yerleşmesi ile mümkün olduğu kaçınılmaz bir gerçektir düşüncesindeyim. Tekrar kitaba dönecek olursam bir çok süre yazım yanlışları gözüme fazla battı fakat bir süre sonrasında gözleriniz ona da alışıyor, bir ihtimal öteki baskılarında bu hatayı düzeltmişlerdir. Onun harici felsefe ile ilgilenmek isteyenler, felsefe öğrencileri için oldukca iyi bir kaynak. Bir felsefeye giriş metni benzer biçimde gözükse de aslen bu emek harcama Nermi Uygur’un profesorlük çalışmasıdır.
Son olarak felsefe dediğimiz şeyin gereği konuşmasındadır insanoğlunun. İnsan konuşmadan yaşayamaz, dil ile var oluruz biz. Yaşamımızın çeşitli kesitlerinde, mesela günlük işlerimizde varlığımızı ayakta tutan (ister hususi ister genel olsun) dildir. Hangi yaşama ve bilme alanımıza ilişkin olursa olsun, dil yapıtları dilin, dil olarak kendi kuruluşundan dolayı üstünde durmamızı gerektirir. Söylediğimizi nerede ise daima söylememiz, söyleyişimiz bakımından incelemek; dile getirdiğimiz ‘şey’ için değil, dile getirişimiz için incelemek; şu demek oluyor ki bu bilmeyi tek tek bilimler ile eyleme ilişkin kaygıların ötesindeki bir kaygıyla yürütmek zorundayız. İşte felsefe bu zoru yüklenmenin ürünüdür. Sözlerimizi ve söz düzenlerimizi, bilhassa evrene ışık tutmaya çalıştığımız kilit kavramlarını, bu kavramlardaki binbir anlam haresiyle bilmek –işte felsefenin yerine getirmeye çalmış olduğu ödev bu. Bu ödev, hep süregeldiği benzer biçimde, gelecekte de insanların karşısına çıkacaktır. İnsan bilmiyorum hangi içgüdüsünden dolayı değil, konuşmuş olduğu için felsefe yapmış olacaktır. Felsefe insan olmaya ilişkin bir başarıdır.- Tanrı konuşsaydı, bilme ve eylemesinde, tanımı gereği, en yetkin varlık olduğundan benimsense bile, Tanrı da felsefe yapacaktı. (Ebru)

Nedir’le soracağımız probleminin vereceği cevabın bildirdiği şeyin soracağı sual doğru bilginin deposudur.yanıt gerçeğin ve gerçeğe aşık olmanın beklediği şeydir (Caner yilmaz)


Felsefenin Çağrısı PDF indirme linki var mı?


Nermi Uygur – Felsefenin Çağrısı kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Felsefenin Çağrısı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nermi Uygur Kimdir?

Pendik’te başladığı ilkokulu Büyükada İlkokulunda tamamladı. Galatasaray Lisesi’nin Latince Kısmı’nü 1944 senesinde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Felsefe Kısmı’nden 1948 senesinde mezun oldu. Köln Üniversitesi’nden mezun olan Profesör Nermi Uygur, 1950 yılının Ocak ayında İstanbul Üniversitesi’nde asistan olarak göreve başladı. 1952’de Kültür Bilimlerinin Varlık Yapısı teziyle hekim oldu.1955 senesinde doçent oldu.1964 senesinde profesör oldu. Almanya, Fransa, Belçika’ya görevli olarak gönderilerek bisikletle gezdiği bu ülkelerde fenomenoloji üstüne araştırmalar yapmış oldu. Türkiye’ye dönüşte ‘Husserl’de Başkasının Ben’i’ teziyle doçent oldu.

‘Filozof denemeci benzer biçimde çalışırsa başarıya ulaşır’ düşüncesiyle edebiyata yöneldi. 1962’de ‘Dilin Gücü’yle başlayıp dünyayı, felsefeyi, kültürü sorgulama serüvenini denemeler şeklinde kitaplaşırdı. 1960’lardan itibaren yazıları yurt haricinde yayımlanarak tanınmaya başladı. 1966’da bursla Almanya, 1970’te Fransa ve İngiltere üniversitelerinde çalıştı. 1979 – 1981 içinde Almanya’da, Wuppertal Üniversitesi’ne misafir profesörlük yapmış oldu.

Almanya’nın Wuppertal Üniversitesi’nde Mantık, Dil, Sanat, Kültür Felsefesi ağırlıklı dersler verdi.

1992 yılındaki emekliliğinin arkasından Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Felsefe zamanı dersleri vermeye başladı. 2002 senesinde YÖK tarafınca tekrardan üniversiteyle ilişiği kesildi.

PEN (Dünya Yazarlar Birliği), Türk Dil Kurumu ve Türk Fizik Derneği’nin üyeliklerinde de bulunmuş olan Nermi Uygur, Dağcılık Kulübünün ilk üyelerinden olup, felsefede denemeci anlayışın öncüsü sayılmaktaydı.

Nermi Uygur’un, Türkçe haricinde Almanca, İngilizce ve Fransızca yapıtları da bulunmaktadır


Nermi Uygur Kitapları – Eserleri

  • Dilin Gücü
  • Felsefenin Çağrısı
  • Yaşama Felsefesi
  • İnsan Açısından Edebiyat
  • Denemeci
  • Denemeli Denemesiz
  • Bunalımdan Yaşama Kültürü
  • Kültür Kuramı
  • Edmund Husserl’de Başkasının Ben’i Sorunu
  • Tadı Damağımda
  • Başka-Sevgisi
  • Türk Felsefesinin Boyutları
  • Güneşle
  • Uygar Ortamda Teknik
  • Dünya Görüşü
  • Dil Yönünden Fizik Felsefesi
  • İçi Dışıyla Batının Kültür Dünyası
  • Kuram Eylem Bağlamı
  • Tüm Eserleri 1
  • Salkımlar
  • Tüm Eserleri 2
  • Eşekler, İkindiler, Yetişimler


Nermi Uygur Alıntıları – Sözleri

  • “Adını anmak istemiyorum
    Nasıl isterim
    Burada duracak tüm kitaplarım
    Açık söyleyeyim gene de
    Öldükten sonrasında bile kitaplarlayım
    Hep okuduğum okuyacağım kitaplarlayım
    Sezi sezi hasret asla okumayacağım kitaplar
    Yazdığım yazmayı tasarladığım
    Yazmadığım yazamadığım kitaplarlayım hep
    Tadı damağımda.”
    Nermi UYGUR (Tadı Damağımda)
  • Dilekler gerçekleşebilir de gerçekleşmeyebilir de. Biroldukca şeyi dilemek insanoğlunun kendi elindedir fakat gerçekleştirmek değil. (Dilin Gücü)
  • Ya­şa­mı­nın­ tam­ or­ta­sı­na­ inen­ böy­le­si­ bir­ to­kattan­ son­ra,­ ya­şa­ma­sı­na­ ya­şar­sın­ fakat­ na­sıl?
    Bi­len­ bi­lir,­ bil­meye­ne­ an­la­tıl­amaz,­ an­la­tıl­sa­da ­ne çı­kar ­san­ki, ­hem­ an­la­yan­ hem­ an­la­tan ­için ­bir üzün­tü­ pı­na­rı­dır­ bu. (Yaşama Felsefesi)
  • Ne bir fizik kitabı bu, ne de çoğu zaman bir fizik felsefesi: Fizikçi değil bu kitabın yazarı; senelerce üniversitede bilim felsefesi okuttuysa da, salt fiziğe dönük bir uzmanlığı yok. Kitabın amacı: insan-kültür-tarih-cemiyet gerçekliğinin olmazsa olmaz bir koşulu olarak dilin, fizik bilimleri öbeğindeki rolünü araştırmak; bu dilsel örgüden dolayı de, fiziğin, pozitif-negatif görünümüyle kültür ortamındaki durumunu gözden geçirmek. Böylece, kestirmeden dendikte, kitap: informasyon, dil ve kültür felsefesinin oluşturduğu kavşakta. (Dil Yönünden Fizik Felsefesi)
  • Elime aldığımda çoğunuz yeniydiniz. Sizi eskittim beni yenilediniz… (Tadı Damağımda)
  • Akıl kadar azca rastlanır birşey yok şu yeryüzünde. (Dilin Gücü)
  • Çözümleyici yöntemi , birçok yandaşları benzer biçimde, hazırlop benimsemekten oldukca, amacıma en uygun bir beceri olarak eğip bükmek  canıma can katıyordu. Arayışlarımda gidebileceğim her yere  gittim diyemesem de, kendimden, çevremden, eğitimden,  hususi okumalarda, hayranlıklanmdan, tutkulardan türeyen pek  oldukca engeli aştım sanıyorum. (Bunalımdan Yaşama Kültürü)
  • Bu budur diyerek kesip atmak yok edebiyatta. Kafadan oldukca yaşantılar konuşur. (İnsan Açısından Edebiyat)
  • Boğum boğum tuhaflık: Açık-seçik konuşulmasa da, daima her yerde, en oldukca özlenen şey olduğundan olacak, en oldukca konuşulan şey sevgi. Gene de minimum ‘biliniyor’. Oldukca özlendiği, sesli-sessiz oldukca konuşulmuş olduğu için mi? (Başka-Sevgisi)
  • Tercüme yaratıcıdır: çevirdiğine varlık kazandırır. (Dilin Gücü)
  • Düşünmek, bir çeşit borçlanmadır (Tüm Eserleri 2)
  • İki okyanus var; biri yazarlar, öbürü okurlar. Ya kitaplar? Onlar da okyanusların birinden diğerine akan ırmaklar, dereler. (Tadı Damağımda)
  • Başkasına karşı sabırla davranmayan, başkasına özgü yaşamı içten anlama fırsatını kaçırır bir çok kez. (Kültür Kuramı)
  • Söz, varoluşun kesinliğidir. (Tüm Eserleri 1)
  • Husserl’in Türkçeye “yaşama-dünyası” diye çevrilebilecek olan “Lebenswelt” üstündeki fenomenolojik betimlemeleri, geriye bıraktığı pek kıymetli bir gömü dür. Bilhassa basılı yapıtlardan Erfahrung und Urteil’ın 10. paragr. ile Krisis’in 34. paragraflarında, yayımlanmamış yazılardan da E öbeğinde toplananlarda “yaşama-dünyası” ile ilgili mühim işaretlere rastlanmaktadır. Existenz felsefesi yönünde, en oldukca, Husserl’in öğrencilerinden M. Heidegger’in “varolma çözümlemeleri”yle (Daseins-analysen) akraba bir tutumla kaleme alınmış olan bu işaretler, hemen hemen bütünüyle incelenmiş değildir. Fransız Felsefesinde (mesela Merleau Ponty’de) ortaya çıkan “monde vecu” terimi ile Amerikan Felsefesinde (mesela H. Spiegelberg’de) görünen “lifeworld” terimi hep Husserl’den esinlenmiştir. (Edmund Husserl’de Başkasının Ben’i Sorunu)
  • Reduktion-epokhe, yalnız yepyeni bir araştırma biçimi değildir; bununla birlikte şimdiye dek işitilmedik bir araştırma alanı da ortaya çıkarmaktadır: transzendental ben. İşte bu transzendental ben’i olanca varlığıyla: yapısı, yetisi, ana kuruluşları ve bağlamları bakımından intuition’a dayanarak eidetik olarak betimlemek, Husserl fenemenolojisinin en belli başlı çizgisidir. (Edmund Husserl’de Başkasının Ben’i Sorunu)
  • Her felsefe temellendirmesi doğruluk ölçüsünü kendi içinde taşır. (Felsefenin Çağrısı)
  • …. yavaş yavaş daha uzaktan, dolayısıyla da gittikçe başka türlü bakmaya başlıyorum yaşadığım bunalıma …. (Bunalımdan Yaşama Kültürü)
  • Söz, varoluşun kesinliğidir. (Dilin Gücü)
  • Bundan dolayı ‘başkasının be’i sorununa, transzendental fenomenolojinin düğüm-noktası’ gözüyle bakmak yerinde bir yorum sayılmalıdır. (Edmund Husserl’de Başkasının Ben’i Sorunu)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş