Eğitim

Kağıtlar – Nilgün Marmara Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kağıtlar – Nilgün Marmara Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kağıtlar kimin eseri? Kağıtlar kitabının yazarı kimdir? Kağıtlar konusu ve anafikri nedir? Kağıtlar kitabı ne konu alıyor? Kağıtlar PDF indirme linki var mı? Kağıtlar kitabının yazarı Nilgün Marmara kimdir? İşte Kağıtlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Nilgün Marmara

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051850399

Sayfa Sayısı: 152


Kağıtlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Günlüklerinin Defterler adı altında eksiksiz yayımlanmasının arkasından,

Nilgün Marmara’nın kaleminden çıkan her şeyin, sonunda bütünlüklü bir yayınla bir araya getirilmesi düşüncesiyle yayına hazırlanan Kağıtlar’ı okuyucuya sunuyoruz.

Kağıtlar, Marmara’nın defterlerine birlikte rol alan bir tomar kağıt arasından seçilmiş

fragmanlardan oluşuyor: Daktiloya Çekilmiş Şiirler’de yayımlanmış bazı şiirlerin ilk versiyonları ve daha ilkin hiçbir yerde yayımlanmamış poeme enprose’lar, şiirler, bağımsız dizeler, dost mektupları…

Defterler’in önsözünde söylendiği benzer biçimde, Kağıtlarda aslına bakarsak asla yayımlanmamış olmalıydı. Okuyucunun, Marmara’nın Defterler’iyle beraber bu Kağıtlar’ı da gün gelip başkaları tarafınca okunacağını asla düşünmeden yazdığını unutmayacağını umuyoruz.


Kağıtlar Alıntıları – Sözleri

  • “İki umudun birbirine değmesi kadar güzel ne ki”
  • “Yine bekle de geleyim
    Bizi alıkoyan soğuğu yarayım.”
  • “gittikçe soğuduğumu fark ediyorum ve bu bana hiç de sevinç vermiyor. çünkü özün soğuması çok tehlikeli.”
  • Gittikçe soğuduğumu farkediyorum ve bu bana {hiç de} luk vermiyor. Zira özün soğuması oldukça tehlikeli.
  • Uçurumlar var, var uçurumlar diyorum ben insanla insan içinde, kendiyle kendi içinde, kendiyle başkası içinde
  • Gittikçe soğuduğumu fark ediyorum ve bu bana {hiç de} luk vermiyor.
  • ..
    Sana neler anlatmalıyım neler, oldukça yer, oldukça insan, çirkin, güzel, vakalar, tarihler, akış, akış…
    Gözlerimin önünde biten, yiten herşey bir çevrimin içinde tutsaklandığım ben ve rastlantıyla aynı çevrim içre bulunan ötekiler, bizlere değen, değmeyen her şeyi. konuşmak, konuşabilmek böylesine zorken ben anlatıyorum beynimdeki öteki ses kanalıyla sana, kimi zaman de düşlerde. şükür! bir itimat var hâlâ (nereden sonrasında!) beni duyarsın.
  • Zamanın kara saplı bıçağı, kanımca büyük yaralar açtı, o güzel kızıllığın kapanması da olanaksız bence.
  • Uçurumlar var, uçurumlar diyorum insanla insan içinde, kendi ile kendi içinde, kendi ile başkası içinde.
  • Nedir bir yıl daha, azıcık bir luk umudu ve yaşam dileğinden başkaca?
  • ¶¶
    Gittikçe soğuduğumu farkediyorum ve bu bana {hiç de} luk vermiyor. Zira özün soğuması oldukça tehlikeli.
    ¶¶
  • Herkesin vicdanı kendi polisidir.
  • Ben işte o ikinci tür aylaktanım deyu yüreğime su serpiyorum; hani o hep yüreğinde ve zihninde bir şeyler yapma potansiyelini barındırıp da, dileğini su yüzüne çıkaramayanlardan
  • Avazım çıkmış olduğu kadar gülüyorum…
  • Gittikçe soğuduğumu fark ediyorum ve bu bana {hiç de} luk vermiyor .
    Zira özün soğuması oldukça tehlikeli ..


Kağıtlar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Huu huu. Ne okudum şimdi ben? Gerçekten kitap mıydı okuduğum yoksa Marmara’nın beyin kıvrımları içinde bir seyahat muydu yaptığım? Sahiden de küçülüp küçülüp o beyin kıvrımlarının içinde dolaşsam o düşünceleri yakalayabilir miydim? O beynin içinde dolaşan düşünceleri bir sıraya dizip bana anlamlı gelecek şekilde okuyabilir miydim? Bilemiyorum. Belli ki oldukça değişik düşünen bir beyin bu. Üstelik satır aralarında okunan bol miktarda hüzün de var. Ilginçtir, notlarda hüznü çağrıştıran şeyler yazmıyor olsa da insana verdiği duygu bu. Sanki istiyormuş ki anlasınlar. O söylemek istememiş; anlaşılmak istemiş. Böylesi daha mı önemliymiş? Bilemiyorum.
Hiçbir kitabının basıldığını göremeden veda ediyor bizlere sevgili Marmara. Kendi isteğiyle üstelik. Gerçekten anlatamamış mı acaba? Anlatmış da anlayan olmamış mı? Şiirleri (bu şekilde adlandırılabilirse diyor kendisi de) oldukça emsalsiz oldukları su götürmez bir gerçek. Bu kitapta da şiirlerinin doğuşuna şahit oluyoruz. Aklına düşen her cümleyi bulmuş olduğu ilk kağıda dökmüş benzer biçimde görünüyor. Bazen kendi bile yakalayamıyormuş açık ki düşüncelerinin akışını. Kağıda dökerek bir düzene sokabileceğini mi düşünmüş asla öğrenemeyeceğiz maalesef. Yine de oldukça hisli bir bayan olduğu da gözardı edilemeyecek bir gerçek.
Defterler ve hatta Daktiloya Çekilmiş Şiirler ve Kağıtlar mümkünse bir arada okunmalı bana kalırsa. Eminim oldukça daha anlaşılır olacaktır. Itiraf ediyorum kimi zaman o şekilde şeyler söylüyor ki oldukça mühim şeyler anlatıyormuş fakat ben o şekilde yabancı kalıyorum vakaya, asla anlayamıyorum. Ama ilginçtir ki asla anlayamadığım cümlelerde bile o duygu yoğunluğunu oldukça güzel hissettim. Ayrıca her sayfanın solunda kağıdın orjinalini, sağında daktiloya çekilmiş halini görmek oldukça güzel bir deneyimdi. (Meltek)

Marmara: Sylvia Plath’in şairliğinden etkilenen Nilgün Marmara, kendi imge dünyasını Plath’in imge dünyasıyla birleştiriyor bu kitabında. Aslında bir şiir kitabından oldukça bir derleme olan “Kağıtlar”, şairin en kırılgan hallerini okuyucuya sunuyor. Zekice işlenmiş cümleler ve meydana getirilen kelime oyunları, Marmara’nın içinde bulunmuş olduğu mental durumu ve yaşamış olduğu vakaları gözler önüne sunuyor. Kesinlikle okurken duygulandıracak; hem de düşündürecek bir derleme. (Emre Karagöz)

İlk olarak, bu kitap hakkında araştırma yapmanın oldukça zor bulunduğunu söylemem gerekiyor. Mektuplar, taslaklar, tamamlanmış-tamamlanmamış şiirler.. Tamamıyla Nilgün Marmara’nın iç dünyası ve oldukça yoğun bir imgesellik. Nilgün Marmara’nın, kimsenin günün birinde bu tarz şeyleri okuyacağı fikrinde olmadan, saf, kendi duygularını kağıda yansıtışlarını okuyoruz. İşte tam da bu sebepten, bir kısımdan sonrasında kitabı okumanın beni birazcık rahatsız ettiğini itiraf etmem gerekir. Sanki birinin özeline gizlice girmişim hissine kapıldım. Bu yaratı asla oluşturulmasa, gizli saklı kalsa bence daha doğru olurmuş. Her şeye karşın, Nilgün Marmara’nın aklının ve kalbinin kıvrımları içinde gezme hissi oldukça etkisinde bırakan.
”yabancıların en yakınıydın sen!”
İyi okumalar. (Coşkun Can)


Kağıtlar PDF indirme linki var mı?


Nilgün Marmara – Kağıtlar kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Kağıtlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nilgün Marmara Kimdir?

Nilgün Marmara, Balkan göçmeni olan bir ailenin iki kızından biri olarak, 13 Şubat 1958’de İstanbul, Moda’da hayata merhaba dedi. Bir Marksist olan babası Fikri Marmara, muhasebe müdürüydü. Babası, Bulgaristan’ın Plevne şehrinden, annesiyse Vidin’den İstanbul’a göç etmişlerdir.

Liseyi Kadıköy Maarif Koleji’nde okudu. Üniversite hayatına İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden başladı sadece siyasal sebeplerle burada devam edemeyip yeniden sınava girdi ve Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanmıştır. Okulu, “Sylvia Plath’in Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” tezi ile 1985’te tamamlamış oldu. Mezun olduktan sonrasında Marmaris’te bir dinlence köyünde çalışmaya başladı. Farklı şirketlerde sekreterlik, Mısır Konsolosluğunda memurluklarda bulunsa da iş yaşamı oldukça uzun soluklu olmadı.

1982’de, dost ortamında tanıştığı sanayi mühendisi Kağan Önal ile evliliğe ilk adımını attı. Eşinin işi dolayısıyla 16 ay Libya’da yaşadılar.

13 Ekim 1987’de 29 yaşlarındayken kalmış olduğu evin balkonundan atlayarak intihar etti.

İntiharının arkasından Ece Ayhan, “Meçhul Talebe Anıtı” şiirinde “Aldırma128! İntiharın parasız yatılı minik zabit okullarında..” mısralarıyla kendisine seslendi.

Ferda Erdinç, “üstü ağır oturaklı bir kadın, altı ayak parmakları birbirine bakan bir çocuktu”, Cemal Süreya 841. gün eserinde, “Nilgün ölmüş. Beşinci kattaki evinin penceresinden kendini aşağı atarak canına kıymış, Ece Ayhan söylemiş oldu. Oldukca değişik bir insandı Zelda. Akşamları belli saatten sonrasında kişilik hatta gövde değiştiriyor benzer biçimde gelirdi bana. Yüzü alarır bakışlarına oldukça güzel fakat ürkütücü bir parıltı eklenirdi. Çok da fazla gençti. Sanırım otuzuna değmemişti daha.. Bu dünyayı başka bir yaşamın bekleme salonu ya da zaman geçirme yeri olarak görüyordu. Dönerek baktığımda bir acı da buluyorum Nilgün’ün yüzünde. O zamanlar görememişim. Bugün ortaya çıkıyor.” demiştir. Ayrıca Seyhan Erözçelik, Nilgün Marmara’nın intiharının arkasından Nilgün’ün Göztaşı adlı şiiri yazmıştır.

Ölümü Ardından Tartışmalar

Nilgün Marmara’ın intihar etmediği, öldürülmüş olduğu ve Nilgün Marmara’nın ölümünde eşi Kağan Önal’ın dikkatsizliği olduğu açıklanmıştır.

Kağan Önal, kendisine yöneltilen suçlamalara yönelik, “Oysa Nilgün’ün tedavi olması gerekiyordu fakat o doktordan kaçıyordu. Doktor, ulaştığında evde olması gerekirken evde değildi. Doktor beklemişti. Gelince de konuştular… Doktor bana “İşiniz çok zor, tedavi olması lazım ama çok zeki ve kültürlü. Yani en zor vakalardan” demişti. Zira iyileşmesi için entelektüel faaliyetlerde bulunmaması gerekiyordu. İlacı dayayacaklar ve uyuşacaktı. Orta kültür ve zekalı durumlarda bu hastalık genel anlamda 20’li yaşlarda ortaya çıkarmış, Lityum tedavisi ile başarıya ulaşmış olunurmuş. Ancak Nilgün bu tipte değildi. Tedavi olması, buna ikna olması, tedaviden memnun kalması hepsi ayrı bir dertti. Dolayısıyla tedavi olmadı. Öldüğü gün bana tedaviye yeniden başlayacağına dair söz vermişti.” şeklinde açıklamıştır.

Nilgün Marmara’nın, ölümünün arkasından basılan Kırmızı Kahverengi Defter adlı kitap büyük bir münakaşa yarattı. Kitap, Nilgün Marmara’nın günlüklerini yayımladığını söylüyor olsa da Libya’da geçirdiği zamana dair tek alıntıyı “Kağan eteğine kirli bir herif oldu, her gün barlarda sürtüyor.” şeklinde yapmıştı ve kitabın en büyük problemi “baskının kesilip biçilme seçimi sebebiyle, Nilgün Marmara, ıstıraplar içinde, yalnız ölümü ve arada da şiiri düşünen, asık suratlı, sinik ve netice olarak intiharından ibaret birisiymiş, yaşamamış, doğrusu aslına bakarsak intiharına kadar bayağı varolmamış biri benzer biçimde” sunmasıydı.

2016 senesinde Everest Yayınları’nca Nilgün Marmara’nın arkasında bıraktığı “günlüklerinin ‘Kırmızı Kahverengi Defter’ adıyla izinsiz bir şekilde yayımlanmasından itibaren başlayan yanlış anlamalar, yersiz kuşkular, haksızlıklar, aşırı yorumlar silsilesine bir son vermek amacıyla eksiksiz olarak yayımlanan ‘Defterler’, Nilgün Marmara ile ilgili soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. ‘Defterler’ ile Nilgün Marmara adı etrafında dönen spekülasyonlar, yalan haberler, yanlış iftiralar sona eriyor. ‘Defterler’ gündelik yaşama, çevresine, ilişkilerine bakışını yansıtarak şimdiye kadar bilinenden, varsayılandan farklı bir Nilgün Marmara portresini de gözler önüne seriyor.” arka kapak yazısıyla günlüğün tıpkıbasımı da ihtiva eder şekliyle yayımlandı.

2017 senesinde günlüklerini tuttuğu iki defterinden başka notları da gene Everest Yayınları’nca Kağıtlar ismiyle yayımlandı.

Eserleri

Şiir

Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1988)

Metinler (1990)

Günlük

Kırmızı Kahverengi Defter (1993, Gülseli İnal tarafınca hazırlandı)

Defterler. (2016)

Kağıtlar. (2017)

İnceleme

Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi (1985, Dost Körpe tarafınca 20 yıl sonrasında Türkçeye çevrildi)

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Nilgün_Marmara


Nilgün Marmara Kitapları – Eserleri

  • Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1977-1987)
  • Kırmızı Kahverengi Defter
  • Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analiz
  • Metinler
  • Kağıtlar
  • Defterler


Nilgün Marmara Alıntıları – Sözleri

  • Beklentim yokmuş benzer biçimde davranıp içime dünyalar kadar umudu sığdırmaktan yoruldum. (Kırmızı Kahverengi Defter)
  • “Hiçliği kusan uzaklıklar yazgımdı ve öğrettiler hoşnutluğu, yaşamdan sıyrılacak gizleri.” (Metinler)
  • ölürken, kahkahamı ona bırakacağım. (Defterler)
  • Zamanın kara saplı bıçağı, kanımca büyük yaralar açtı, o güzel kızıllığın kapanması da olanaksız bence. (Kağıtlar)
  • Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
    niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
    niye kimseler izin vermez yollarına
    kuş konmasına? (Kırmızı Kahverengi Defter)
  • Herkesin vicdanı kendi polisidir. (Kağıtlar)
  • Pavese’nin intihar etmeden önceki son günlerinde günlüğüne
    yazdığı benzer biçimde: “Sözler değil. Eylem. Artık yazmayacağım.”
    Plath da bir zamanlar varoluş sebebi olan sözcüklerde teselli
    aramaktan vazgeçer ve son şiirlerinden kabul edilen “Seneler”de şöyleki der:
    “Sözcükler kuru, sürücüsüz,
    Yorulmak bilmez toynak sesleri.
    Bu arada
    Sabit yıldızlar havuzun dibinden
    Bir yaşamı yönetiyor.” (Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analiz)
  • Beklentim yokmuş benzer biçimde davranıp, içime dünyalar kadar umudu sığdırmaktan yoruldum. (Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1977-1987))
  • Ey, iki adımlık yerküre
    Senin tüm arka bahçelerini
    gördüm ben! (Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1977-1987))
  • Avazım çıkmış olduğu kadar gülüyorum… (Kağıtlar)
  • ..
    Sana neler anlatmalıyım neler, oldukça yer, oldukça insan, çirkin, güzel, vakalar, tarihler, akış, akış…
    Gözlerimin önünde biten, yiten herşey bir çevrimin içinde tutsaklandığım ben ve rastlantıyla aynı çevrim içre bulunan ötekiler, bizlere değen, değmeyen her şeyi. konuşmak, konuşabilmek böylesine zorken ben anlatıyorum beynimdeki öteki ses kanalıyla sana, kimi zaman de düşlerde. şükür! bir itimat var hâlâ (nereden sonrasında!) beni duyarsın. (Kağıtlar)
  • Her şey yitik değerde,
    Burada bu çöl kıyısında,
    Acı avcımız:
    Tertipli ısrarı
    ve çantası
    dolu pıhtılarımızla. (Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1977-1987))
  • “Delilik sevgilim, bir sözcük üstüne kurulmuyor,
    var olanı dürtüyor, eşeliyor, o bölgede yer ediniyor.” (Metinler)
  • Bir tek güneşten utandım hayatımda.
    Yalnızca. (Kırmızı Kahverengi Defter)
  • Ağlıyordum, onu gönlümde arzu ederdim ve yalnız orada. (Metinler)
  • Eskiden bir yıldızmış.
    Göğünü yitirmiş. (Kırmızı Kahverengi Defter)
  • “…Doğayı yok edemediğim için de, sadece kendimi yok ediyorum, hiçbir suçlunun bulunmadığı bir tiranlığa katlanmaktan bezmiş olarak…” (Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analiz)
  • Tavşan korkmuş olduğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. (Defterler)
  • Kim ekler kendine uçtu uçacak düşüncemizi ve ne yakın kılar enerjisini bizlere aydınlanabilir gecenin?
    Bizim söz, sözün biz olduğu! (Daktiloya Çekilmiş Şiirler (1977-1987))
  • Ben yalnız atan bir kalptim. (Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analiz)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş