The Collapse, Gain Yerli dizi izleme ve içerik platformu Gain bu kez de bir Fransız yapımı olan L’Effondrement (The Collapse)’i izleyicilerle buluşturuyor. “L’Effondrement”ın (İngilizce olarak “The Collapse”) ilk bölümünde, adı ve açıklaması asla yapılmayan ciddi bir krizin başlamasından birkaç gün sonra, Paris’te bir süpermarketin içinde buluyoruz kendimizi. Kalabalıklar temel ihtiyaçlar için çaresiz durumda, temel ürünler raflardan kayboluyor, kasiyerler kredi kartlarını kabul etmeyi bırakıp önden nakit talep ediyorlar… Dakikalar geçtikçe gelişen kaosla birlikte, tüm durumun kontrolden çıkması an meselesi. The Collapse, Gain Bölümlerin iki ya da üçünün farklı nedenlerle bazı izleyicileri depresyona sokma kabiliyetine sahip olduğu garanti ediliyor. Çünkü bunlar gerçekten yaşanabilecek hadiseler. Kendilerini Collective Les Parasites olarak sunan Jérémy Bernard, Guillaume Desjardins ve Bastien Ughetto tarafından yazılan, üretilen ve yönetilen sekiz kısa bölüme sahip bir dizi. Birbiriyle çok az ilişkisi olan ya da hiç ilişkisi olmayan hikayeler, Fransa’nın (ve muhtemelen tüm dünyanın) çöküşüne neden olan gizemli bir krizin ardından toplumun nasıl bir çöküşe girdiği anlatılıyor. İnsanoğlu özüne dönerek vahşileşiyor ve barbarlık kol geziyor. Bu durumda hayatta kalmak da sıradan insanlar tarafından çok zor bir hale geliyor. The Collapse, Gain Tüm bölümler 15 ila 20 dakika arasında sürüyor ve birkaç karakter ve hikayenin tek bir uzun çekimde anlatıldığı bir senaryoya sahip. Bu da izleyiciye gerçeklik hissi veriyor. Süpermarketteki ilk bölüm, krizin ortasında genç veznedar Omar’ın (Bellamine Abdelmalek) ikilemiyle alakalı. Çalışmaya devam mı etmeli yoksa o da diğer pek çok insan gibi kaçıp başının çaresine mi bakmalı? İkinci hikayede, yol kenarındaki bir benzin istasyonunda durum çok daha kötü görünüyor: Kalan birkaç litre yakıt altın değerinde ve mal ve yiyecekle takas ediliyor. Belki çöküşten önce kötü değillerdi. Belki de bu durum onları oldukları hale getirdi., The Collapse, Gain Üçüncü bölümden itibaren “L’Effondrement”, kesinlikle tüm izleyiciler için olmayan karamsar ve iç karartıcı bir ruh hali benimsiyor. Bir milyoner (Thibault de Montalembert), kıtadan güvenli bir şekilde kaçabilmek için 15 dakika içinde havaalanına ulaşması gerektiğinde konağının ve servetinin değerini tamamen kaybettiğini keşfeder; Kasada sakladığı çok ender bir Van Gogh tablosu, taşınamayacak kadar ağır bir tuval üzerine boyanmıştır. Yeni gelenlere nasıl
katkıda bulunabilecekleri sorulduğunda, otuz kişiden sadece ikisi el emeğinin nasıl yapıldığını biliyor ve çöküş sonrası yeni bir dünyada biraz işe yarıyor. The Collapse, Gain Son olarak, sekizinci bölüm, çöküşten beş gün önceye bizi götürüyor. Bir grup çevre aktivisti, bir bakanın konuşması sırasında kaçınılmaz çöküş konusunda uyarmak için bir TV istasyonunu işgal eder. Argümanları alay konusu oluyor ve son bizi kaçınılmaz soruya götürüyor: Gerçekten çöküşü öngördüler mi, yoksa insanları çılgına çeviren ve krizin kendisini yaratan tam da onların dramatik uyarıları mıydı? İlginç bir şekilde, buradaki diğer hikayelerden birinde görünen bir karakter, çöküş öncesi bir bağlamda görülüyor ve bu da son bölümü özellikle ilginç kılıyor. Dizi distopik bir yapım ve bu tarzı sevenler için hayli ilginç bir deneyim olabilir. Bölümlerin kısa olması ve rahatça art arda izlenebilecek olması da bir film izliyormuş havası yaratabilir. .
