Eğitim

Fizik Aşkına – Walter Lewin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Fizik Aşkına – Walter Lewin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Fizik Aşkına kimin eseri? Fizik Aşkına kitabının yazarı kimdir? Fizik Aşkına konusu ve anafikri nedir? Fizik Aşkına kitabı ne konu alıyor? Fizik Aşkına PDF indirme linki var mı? Fizik Aşkına kitabının yazarı Walter Lewin kimdir? İşte Fizik Aşkına kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Walter Lewin

Yazar: Warren Goldstein

Çevirmen: Nedim Çatlı

Orijinal Adı: For The Love of Physics From the End of the Rainbow to the Edge of Time – A Journey Through the Wonders of Physics

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9753428644

Sayfa Sayısı: 304


Fizik Aşkına Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Çoğumuzun fizikle arası pek iyi değildir: Fiziği “gerçek yaşam”la bağlantısız bir takım karmaşık formülden ibaret görür, dolayısıyla anlaşılmaz, ürkütücü, bunaltıcı buluruz. Bu probleminin oldukça iyi bilincinde olan Hollandalı gök fizikçisi Walter Lewin, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) ders verdiği kırk üç yıl süresince, kendini öğrencilerine fiziğin aslen {hiç de} sandıkları şeklinde olmadığını göstermeye adamış ve bu mevzuda çok da fazla başarı göstermiş olmuş.

Verdiği derslerle öğrencilerin gönüllerini ve zihinlerini fetheden Lewin’in en büyük özelliği, fiziği kuramsallıktan çıkararak uygulamaya dökmesi, öğrencileri formüllere boğmak yerine onlara fiziğe iştirak etme fırsatı sunması. Sınıfta yapmış olduğu deli deneylerle hem öğrencilere hem de derslerini internette takip eden geniş kesime son aşama keyifli ve aydınlatıcı deneyimler yaşatan Lewin, Fizik Aşkına’da okurlarına da aynı fırsatı sunuyor.


Fizik Aşkına Alıntıları – Sözleri

  • Sanatın bir tek -hatta çoğunlukla- güzellik hakkında olmadığını öğrendim: Sanat keşfetmekle ilgilidir – sanatla fiziğin benim için bir araya gelmiş olduğu yer de burası.
  • Bir elma dünyaya düşerken, dünya da elmaya düşmektedir. Newton yasaları basittir …
  • Biz ayakta dururken kütleçekimi omurgamızdaki omurlar arasındaki yumuşak dokuyu sıkıştırır, yatar konumdayken de omurlarımız genişler.
    Yani yatarken daha uzun, ayaktayken daha kısa oluruz.
  • İşte tahminim: tekrar gökkuşağı gördüğünüzde, kırmızının dış tarafta, mavinin iç tarafta olup olmadığını denetim edeceksiniz; ikinci gökkuşağını bulmaya çalışacaksınız ve renklerinin sırasının ters bulunduğunu teyit edeceksiniz; birinci kuşağın içinde gökyüzünün parlak bulunduğunu, haricinde da fazlaca koyu bulunduğunu görmüş olacaksınız; ve üzerinizde bir kutuplayıcı taşıyorsanız, iki kuşağında kuvvetli bir halde kutuplanmış bulunduğunu doğrulayacaksınız. Kendinize hakim olamayacaksınız. Hayatınızın sonuna kadar peşinizi bırakmayacak bir hastalık bu. Benim hatam, fakat sizi tedavi edemeyeceğim, hatta bunun için mutsuz bile değilim, hem de asla!
  • Mühim olanın derste hangi eksikleri kapattığınız değil, nelerin üstünü açtığınız bulunduğunu keşfettim.
  • 100 kilogramlık banyo küvetini ısıtmak için muhtemelen 5-10 kilo odun gerekirdi. Atalarımızın bizlerden fazlaca daha seyrek banyo yapmalarına ve tüm ailenin aynı banyo suyunu kullanmasına şaşmamak gerek.
  • Kışın nemli hava, aşama aşama elektrik yükü sızdırır. Kapı kollarından bir tek hava hakkaten kuruyken çarpılma problemi yaşamanızın sebebi budur.
  • Bir kemandan uzun , güzel , yanık bir nota duymanız için , orada öncesinden dünyanın fiziği seferber olmuştur. Bir kemanın , bir çellonun , bir arpın ya da gitar telinin -veya herhangi bir telin ya da ipin- sesi üç faktöre bağlıdır : uzunluğu , gerginliği , ve ağırlığı. Telin uzunluğu arttıkça gerginliği azalır ve ağırlığı arttıkça ses perdesi alçalır. Tabii tersi de doğrudur : Tel kısaldıkça gerginliği artar ve tel hafifledikçe ses perdesi yükselir. Telli çalgılarda müzisyenler ne vakit enstrümanlarını bir aradan sonrasında yine ellerine alsalar , doğru notaları , şu demek oluyor ki frekansları çıkarması için tellerinin gerginliklerini ayarlamaları gerekir.
    Ama işin sihri şurada : Kemancı tele bir yay sürttüğü vakit tele enerji aktarıyordur , tel de bir halde kendi rezonans frekanslarını (mümkün olan tüm titreşimler içinden) seçer ve -şimdi daha da akıl almaz kısım geliyor.- biz görmesek de birkaç değişik rezonans frekansında (birkaç armonikte) aynı anda titreşir. Sadece tek bir frekansta titreşen akort çatalına benzemez.
    Bu ilave armonikler (temel rezonanstan daha yüksek frekanslı olanlar) çoğu zaman üst ton olarak adlandırılır. Kimi kuvvetli kimi zayıf olan çeşitli rezonans frekanslarının karşılıklı etkileşimi – armonik kokteyli – bir keman ya da çello notasına teknik adıyla rengini ya da tınısını veren şeydir , bizim içinse kendine özgü sesini tanımamızı elde eden şey. İşte bu , akort çatalının ya da işitimölçerin yada radyodaki acil durum gösterim sisteminin tek frekansının çıkardığı sesle , müzik aletinin aynı anda birkaç armonik frekansta titreşen fazlaca daha karmaşık sesi arasındaki farktır. Bir trompetin , obuanın , banjonun , piyanonun ya da kemanın kendilerine özgü sesleri , her bir aletin ürettiği belirgin bir armonik frekans kokteylinden dolayıdır. Yüzlerce değişik armonik kokteyl hazırlamada usta olan ve bir müşteriye banjo , başka bir müşteriye orkestra davulu , bir sonrakine de bir erhu ya da trombon servisi meydana getiren görünmez bir kozmik barmen imgesi fazlaca hoşuma gider.
  • Belkide hayatta kalabilmenin tek yolu budur, kendinizi kandırabildiğiniz sürece.
  • Gökyüzüne şöyleki bir bakıp kendinize bazı bildik sorular problem: Sema niçin mavi, günbatımı niçin kızıl? Cevapları fizikte!
    Güneş ışığı gökkuşağının tüm renklerinden oluşmuştur. Fakat atmosferde ilerlerken havadaki moleküllere ve küçük toz parçacıklarına çarparak her bir yana dağılır. Buna Rayleigh saçılımı denir. Tüm renkler içinde en fazlaca saçılanı mavi ışıktır, kızıl ışıktan ortalama beş kat daha fazlaca saçılır. O yüzden gündüz göğüne hangi yöne bakarsanız bakın mavi baskındır.
    Günbatımları niçin kızıl olur? Gökyüzünün mavi olmasıyla aynı sebepten. Güneş ufuktayken, ışınlarının atmosferin daha büyük bir kesimini geçmesi gerekir, ek olarak yeşil, mavi ve mor ışık güneş ışığından süzülerek en fazlaca saçılanlardır. Işık gözümüze ulaşmış olduğu zamana kadar çoğunlukla sarı, portakal rengi ve de bilhassa kırmızıdan ibarettir.


Fizik Aşkına İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Fizik aşkına 15 bölümden oluşur,  ek olarak 2 ek kısmı daha vardır.
Kitap en genel anlamı ile Massachusetts teknoloji enstitüsünde vazife yapmış olan fizik profesörü Walter Lewin’in yapmış olduğu emek harcamaları, derslerini, fiziği kendine özgü keyifli şekilleri ile açıklamasını mevzu edinir.
Bir öğretmen talibi olarak fanatik kaldığım yönlerinden biri, dersleri için boş bir sınıfta minimum üç kere yine yapmasıdır.
Şimdi bu kitabın 15 kısmına birazcık daha detaylı bakalım;
1.Bölüm: Atom çekirdeğinden uzayın derinliklerine
Bu bölümde Çıplak gözle görülebilen tek galaksinin, ortalama 2.5 milyon ışık yılı uzakta olan Andromeda galaksisi olduğundan bahseder.
Ayrıca Güneş’e en yakın gezegen olduğundan, Merkür’ü Çıplak gözle görmek zor olsa gerek. Güneş’in etrafındaki turunun 88 günde tamamlayan Merkür’ün sadece güneşin batışından derhal sonrasında doğuşundan derhal ilkin ve dünyadan bakıldığında ay Güneşten en uzak olduğu vakit  görebileceğimizi de söyler.
Bu bölümün sonunda Profesör radyoaktif izotopları ile yapmış olduğu çalışmalarından bahseder. Çalışmalarında nükleer bozunmaya ilişkin bir kuramı doğrulamaya çalışır. Bu Kuram:  çekirdeklerden gelen elektron yayılımının, Gama ışınına oranını tahmin eden bir kuramdır. Sonuçta bu kuramı doğrulamış ve neticeleri yayınlanmıştır. Ayrıca bu çalışman profesörün doktora tezidir.
2.Bölüm: Ölçümler, belirsizlikler ve yıldızlar
Ayaktayken, uyurken ki halimizden daha kısa olduğumuzdan bahseder. Bunu dersinde yapmış olduğu bir gözlem ile de kanıtlama eder. Ölçme işlemini 0.1 santimetre hata oranı ile yaparak ölçüm yapmış olduğu kişinin uzanırken ortalama 2.5 santimetre daha uzun bulunduğunu ortaya koyar.
Bu durumu şöyleki açıklar; ayakta dururken Kütle çekimi omurlarımızdaki, Omurlar arasındaki yumuşak dokuyu sıkıştırır, yatar konumdayken de omurgamız genişler. Hatta Nasa’daki biliminsanları bu durumu öngörememiş ve ilk uzay görevlerinde, uzaydayken giysilerinin sıktığından şikayetçi olmuşlardır.
Memeli femurları ile yapmış olduğu araştırmada Galileo’nun önermesini kontrol eder. Galileo’nun önermesi “femurun uzunluğu arttıkça kalınlığı da belirli bir oranda artırmalıdır” şeklindedir. Lewin, fil ve fare femurlarını karşılaştırarak Galileo’nun yanıldığını ortaya koyar Filin memurunun boyuna gore kalınlığının fareye gore daha azca bulunduğunu hesaplar.
Bilim insanları 19. Yüzyıla kadar Yıldızlararası uzaklığı ıraklık açısı ile ölmüştür. Profesörde bizlere ıraklık açısının iyi mi ölçüldüğünü kolay bir halde anlatır.  Buna gore, tam karşınızda duran nesneye doğru parmağınızı uzatın,   ondan sonra ilkin Sağ sonrasında sol gözünüzü kapatın. Parmağınızda cisme gore sağa ya da sola kayar. Parmağınızı gözlerinize daha yakın tutup bu işlemi tekrarladığınızda ise parmağınız daha çok hareket eder. Buna ıraklık açısı denir. Iraklık açısı ne kadar küçükse mesafe o denli büyüktür. Iraklık açısı 0,10 yaysaniye ise uzaklığı 32.16 ışık yılıdır.  Güneş’e en yakın yıldız olan proxima centauri’ nin ıraklık açısı 0,76 yaysaniyedir, dolayısıyla uzaklığı 4,3 ışık yılıdır. 1990’larda açılımı ‘yüksek hassasiyette ıraklık açısı toplama uydusu’ olan hipparcos ile bir yaysaniyenin ortalama binde biri yanılma payıyla birçok yıldızın ıraklık açısı ölçülmüştür.
bu bölümün sonunda profesör Hubble’dan bahseder. Hubble, galaksilerin yaymış olduğu ışığın, tayfın daha azca enerjili ucuna şu demek oluyor ki dalga boylarının daha uzun olduğu kırmızıya doğru belirgin bir kayma gösterdiğini görmüş oldu, buna Kızıla kayma diyoruz. Kızıla kayma ne kadar büyükse, galaksinin bizlerden uzaklaşması o denli hızlıdır. Bu etkinin ses versiyonunu yeryüzünde doppler tesiri olarak görürüz. Hubble,  nesnelerin uzaklığı arttıkça uzaklaşma hızlarının da o denli arttığını ortaya çıkarmıştır, şu demek oluyor ki burada bizlere evrenin genişlediğini söyler.
Diğer bölümlerde de bu şekilde Lewin’in dikkat çekici ve kolay anlayabileceğiniz açıklamaları mevcuttur.
Fizik aşkına, fiziğin günlük yaşantılardaki yerini ve önemini bizlere gösterir. Kitabı ikinci okuyuşum olmasına karşın sıkılmadan ilgiyle tekrardan okudum diyebilirim. (Elif)

Fizik Aşkına – Walter LEWIN (KESİNLİKLE OKUYUN): -Sema niçin mavidir ?
-Gündoğumu ve Günbatımı niçin kızıldır ?
-Bulutlar niçin beyazdır ?
-19.yy da yıldızların ve gezegenlerin dünyamıza olan uzaklığı
ıraklık açısıyla iyi mi ölçülüyordu ?
-Gökkuşağı iyi mi oluşur ve kendimiz iyi mi suni bir gökküşağı
yaparız ?
-Newton yasaları gündelik yaşamımıza tesirleri ?
-Şnorkel uzunluğu niçin kısadır da uzun yapılmaz ?
ve daha nice soruların cevaplarını bu kitapta bulacaksınız .
Tek kelimeyle HARİKA !!!
Çevrenize daha değişik gözlerle bakmak ve zevk almak istiyorsanız bu kitabı okuyun derim . Okumadan ilkin Walter LEWIN’in MIT de verdikleri dersleri izleyin aslına bakarsan fanatik olacaksınız . Kesinlikle her insanın bu şekilde bir öğretmene ihtiyacı var , keşke kitapla daha ilkin tanışsaymıştım diyorum şimdi .
Bölümünüz ne olursa olsun FİZİK adını görüp korkmayın bu kitabından içinde ne olduğu her insanın anlayacağı dilden kolay bir üslupla yazılmış ve bilimsel olan detayları fazlaca mütevazi ve anlaşılır şekilde anlatmış . Teşekkürler WALTER LEWIN bu kıymetli bilgiler için …. (İbrahim Anıl ŞİMŞEK)

İlk 9 bölümünde deneyimleye bileceğiniz fizik mevzularını alırken sonraki 5 bölümden uzay sarsıcı fiziğine maruz kalıyorsunuz. Son bölümde ise her insana hitap edecek ve bence her insanın görmesi ihtiyaç duyulan bir bakış açısını fark ediyorsunuz.
Fizik. Madde ve enerji arasındaki etkileşimi inceleyen ve doğada gerçekleşen vakalarla ilgili mantıklı açıklamalar hayata geçirmeye çalışan uygulamalı ve evrenimizin iyi mi işlediğini araştıran bilim dalıdır. Yani hayatımızda fark etmeden bizimle beraber yaşayıp gider. Bu kitabı okuduğunuzda bunun farkına varacak. Hayatınızda bakış açınız genişletecektir. Fiziği en kolay kavramlarla açıklayama çalışsa da bende kimi zaman kopmalar oldu. Ondan dolayı sayısal zekanız iyi ise bölüm bölüm okumanızda yarar var. Sözel zekanız iyi ise bölümlerde mevzu parçalarını yavaş okumanızda daha randıman alacağınız düşünüyorum. Birde ingilizce seviyeniz iyi ise internette ders videolarını okuduktan sonrasında bakarsanız fazlaca iyi özümserseniz. (mustafa tamer akder)


Fizik Aşkına PDF indirme linki var mı?


Walter Lewin – Fizik Aşkına kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Fizik Aşkına PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Walter Lewin Kimdir?

Hollanda’da doğup büyüdü. 1965’te fizik doktora diplomasını Delft’teki Teknoloji Üniversitesi’nden aldı. MIT’ye 1966′ da postdoktora için geldi. Aynı yıl destek doçent ve 1974’te de profesör oldu. Oldukça başarı göstermiş bir gök fizikçisi ve X ışını gökbiliminde öncü olan Lewin dört yüz elliden fazla bilimsel yazı yayımladı. Kırk üç yıl süresince MIT’de üç ayrı fizik dersi verdi. Bu dersler o denli tutuldu ki videoya kaydedildi ve MIT’nin OpenCourseWare’inde, YouTube’da, iTunes U’da ve Academic Earth’de fazlaca büyük ilgi görmüş oldu. 2009 senesinde MIT’den emekli olan Lewin’in ödülleri ve onur nişanları içinde, NASA Üstün Bilimsel Başarı Madalyası (1978), Alexander von Humboldt Ödülü, Guggenheim Bursu (1984), MIT Bilim Konseyi Ödülü (1984), MIT Fizik Kısmı’nden W. Buechner Ödülü (1988), patlayan atarcanın keşfinden dolayı NASA Grup Başarısı Ödülü (1997) ve Everett Moore Baker Memorial, Lisans Öğretiminde Üstün Başarı Ödülü (2003) bulunuyor.


Walter Lewin Kitapları – Eserleri

  • Fizik Aşkına
  • For the Love of Physics


Walter Lewin Alıntıları – Sözleri

  • Mühim olanın derste hangi eksikleri kapattığınız değil, nelerin üstünü açtığınız bulunduğunu keşfettim. (Fizik Aşkına)
  • 100 kilogramlık banyo küvetini ısıtmak için muhtemelen 5-10 kilo odun gerekirdi. Atalarımızın bizlerden fazlaca daha seyrek banyo yapmalarına ve tüm ailenin aynı banyo suyunu kullanmasına şaşmamak gerek. (Fizik Aşkına)
  • Sanatın bir tek -hatta çoğunlukla- güzellik hakkında olmadığını öğrendim: Sanat keşfetmekle ilgilidir – sanatla fiziğin benim için bir araya gelmiş olduğu yer de burası. (Fizik Aşkına)
  • Bir kemandan uzun , güzel , yanık bir nota duymanız için , orada öncesinden dünyanın fiziği seferber olmuştur. Bir kemanın , bir çellonun , bir arpın ya da gitar telinin -veya herhangi bir telin ya da ipin- sesi üç faktöre bağlıdır : uzunluğu , gerginliği , ve ağırlığı. Telin uzunluğu arttıkça gerginliği azalır ve ağırlığı arttıkça ses perdesi alçalır. Tabii tersi de doğrudur : Tel kısaldıkça gerginliği artar ve tel hafifledikçe ses perdesi yükselir. Telli çalgılarda müzisyenler ne vakit enstrümanlarını bir aradan sonrasında yine ellerine alsalar , doğru notaları , şu demek oluyor ki frekansları çıkarması için tellerinin gerginliklerini ayarlamaları gerekir.
    Ama işin sihri şurada : Kemancı tele bir yay sürttüğü vakit tele enerji aktarıyordur , tel de bir halde kendi rezonans frekanslarını (mümkün olan tüm titreşimler içinden) seçer ve -şimdi daha da akıl almaz kısım geliyor.- biz görmesek de birkaç değişik rezonans frekansında (birkaç armonikte) aynı anda titreşir. Sadece tek bir frekansta titreşen akort çatalına benzemez.
    Bu ilave armonikler (temel rezonanstan daha yüksek frekanslı olanlar) çoğu zaman üst ton olarak adlandırılır. Kimi kuvvetli kimi zayıf olan çeşitli rezonans frekanslarının karşılıklı etkileşimi – armonik kokteyli – bir keman ya da çello notasına teknik adıyla rengini ya da tınısını veren şeydir , bizim içinse kendine özgü sesini tanımamızı elde eden şey. İşte bu , akort çatalının ya da işitimölçerin yada radyodaki acil durum gösterim sisteminin tek frekansının çıkardığı sesle , müzik aletinin aynı anda birkaç armonik frekansta titreşen fazlaca daha karmaşık sesi arasındaki farktır. Bir trompetin , obuanın , banjonun , piyanonun ya da kemanın kendilerine özgü sesleri , her bir aletin ürettiği belirgin bir armonik frekans kokteylinden dolayıdır. Yüzlerce değişik armonik kokteyl hazırlamada usta olan ve bir müşteriye banjo , başka bir müşteriye orkestra davulu , bir sonrakine de bir erhu ya da trombon servisi meydana getiren görünmez bir kozmik barmen imgesi fazlaca hoşuma gider. (Fizik Aşkına)
  • İşte tahminim: tekrar gökkuşağı gördüğünüzde, kırmızının dış tarafta, mavinin iç tarafta olup olmadığını denetim edeceksiniz; ikinci gökkuşağını bulmaya çalışacaksınız ve renklerinin sırasının ters bulunduğunu teyit edeceksiniz; birinci kuşağın içinde gökyüzünün parlak bulunduğunu, haricinde da fazlaca koyu bulunduğunu görmüş olacaksınız; ve üzerinizde bir kutuplayıcı taşıyorsanız, iki kuşağında kuvvetli bir halde kutuplanmış bulunduğunu doğrulayacaksınız. Kendinize hakim olamayacaksınız. Hayatınızın sonuna kadar peşinizi bırakmayacak bir hastalık bu. Benim hatam, fakat sizi tedavi edemeyeceğim, hatta bunun için mutsuz bile değilim, hem de asla! (Fizik Aşkına)
  • Bir elma dünyaya düşerken, dünya da elmaya düşmektedir. Newton yasaları basittir … (Fizik Aşkına)
  • Belkide hayatta kalabilmenin tek yolu budur, kendinizi kandırabildiğiniz sürece. (Fizik Aşkına)
  • Biz ayakta dururken kütleçekimi omurgamızdaki omurlar arasındaki yumuşak dokuyu sıkıştırır, yatar konumdayken de omurlarımız genişler.
    Yani yatarken daha uzun, ayaktayken daha kısa oluruz. (Fizik Aşkına)
  • Gökyüzüne şöyleki bir bakıp kendinize bazı bildik sorular problem: Sema niçin mavi, günbatımı niçin kızıl? Cevapları fizikte!
    Güneş ışığı gökkuşağının tüm renklerinden oluşmuştur. Fakat atmosferde ilerlerken havadaki moleküllere ve küçük toz parçacıklarına çarparak her bir yana dağılır. Buna Rayleigh saçılımı denir. Tüm renkler içinde en fazlaca saçılanı mavi ışıktır, kızıl ışıktan ortalama beş kat daha fazlaca saçılır. O yüzden gündüz göğüne hangi yöne bakarsanız bakın mavi baskındır.
    Günbatımları niçin kızıl olur? Gökyüzünün mavi olmasıyla aynı sebepten. Güneş ufuktayken, ışınlarının atmosferin daha büyük bir kesimini geçmesi gerekir, ek olarak yeşil, mavi ve mor ışık güneş ışığından süzülerek en fazlaca saçılanlardır. Işık gözümüze ulaşmış olduğu zamana kadar çoğunlukla sarı, portakal rengi ve de bilhassa kırmızıdan ibarettir. (Fizik Aşkına)
  • Kışın nemli hava, aşama aşama elektrik yükü sızdırır. Kapı kollarından bir tek hava hakkaten kuruyken çarpılma problemi yaşamanızın sebebi budur. (Fizik Aşkına)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş