Eğitim

Project Hail Mary – Andy Weir Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Project Hail Mary – Andy Weir Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Project Hail Mary kimin eseri? Project Hail Mary kitabının yazarı kimdir? Project Hail Mary konusu ve anafikri nedir? Project Hail Mary kitabı ne konu alıyor? Project Hail Mary PDF indirme linki var mı? Project Hail Mary kitabının yazarı Andy Weir kimdir? İşte Project Hail Mary kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Andy Weir

Yayın Evi: Ballantine Books

İSBN: 9780593135204

Sayfa Sayısı: 476


Project Hail Mary Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ryland Grace is the sole survivor on a desperate, last-chance mission–and if he fails, humanity and the earth itself will perish.

Except that right now, he doesn’t know that. He can’t even remember his own name, let alone the nature of his assignment or how to complete it.

All he knows is that he’s been asleep for a very, very long time. And he’s just been awakened to find himself millions of miles from home, with nothing but two corpses for company.

His crewmates dead, his memories fuzzily returning, he realizes that an impossible task now confronts him. Alone on this tiny ship that’s been cobbled together by every government and space agency on the planet and hurled into the depths of space, it’s up to him to conquer an extinction-level threat to our species.

And thanks to an unexpected ally, he just might have a chance.

Part scientific mystery, part dazzling interstellar journey, Project Hail Mary is a tale of discovery, speculation, and survival to rival The Martian–while taking us to places it never dreamed of going.


Project Hail Mary Alıntıları – Sözleri

  • Belki içimdeki çocuksu iyimser konuşuyor fakat insanoğlu kafa kafaya verdiğinde her şeyin üstesinden gelebiliyorlar.
  • Mesele şu ki aptalca fikirler, işe yaradıklarında dâhice fikirlere dönüşürler.
  • “Kasvetli zamanlarda yaşıyoruz,” dedim.
  • Aptal insanlık. Onun yüzünden hobilerime zaman ayıramıyorum.
  • “Neden? Neden beklemiyorsun?”
    …Yedi yüz senelik bir ömrü olan birine “sabırsızlık” terimini iyi mi anlatabilirim ki?
    “İnsan huyu,” diyorum.
  • “Kasvetli zamanlarda yaşıyoruz,”
  • “Dünya adına ölmeye geldim! Harika, değil mi?”
  • Ben bir biliminsanıyım! İşte şimdi bir yere varıyoruz! Bilimi kullanma vakti geldi de geçiyor. Pekâlâ, dâhi beyin: Bir şeyler bul!
    …Açım.
    Beni hayal kırıklığına uğrattın, beyin.
  • “Biz, evrimin müsaade ettiği kadar zekiyiz. Yani gezegenlerimizde baskın çıkmamıza yetecek minimum zekâya sahibiz.”
  • Beni mutlu eden şeyleri düşünüyorum. Bilimi seviyorum. Bundan inanırım.


Project Hail Mary İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Oldukca rica ediyorum sizden, aramızda para toplayalım da şu “şugar çocuk” Andy Weir’i uzaya gönderelim. Eleman oldukca seviyor uzayı, hani gel astronot yapacağız seni desek götü yere vura vura bi koşu gelir (doğal şu malum uçuş korkusunu yenebilirse). Neyse, uzayı bu oldukca seven delikanlının (16 Haziran 1972 ABD doğumlu) bu okuduğum üçüncü romanı oldu. Aslında onun bir yazılımcı bulunduğunu (babası parçacık fizikçisi fakat kendisi üniversite terk!) hepiniz biliyorsunuz ki, hobisi ise UZAY. Astronomi alanındaki bilgisinin ucu bucağı yok. Kendi blogunda ve 99 Cent’e Marslı romanının PDF’ini ilk sattığı Amazon.com’da başladığı yazarlık macerasında, dünya üstünde bilimkurgu yazarları içinde bence yaşayan en bilindik yazardır kendileri. Yüce Tengri uzun ve sıhhatli yaşam versin kendisine, ki ondan son nefesine dek nefis kitaplar okumaya devam edelim.
Marslı filmini seyredeniniz çoktur, kitabını ise okuyanınız sayılıdır, ne kaçırdığınızı bilmiyorsunuz! Marslı kitabındaki detayın yüzde biri filmimizde yoktur. Ayrıca koca götlü Matt Damon o filmimizde beni sükutu hayala uğratmıştı. Sen o denli iyi film yap, bu filmimizde de cidden iyi oyna, kitabın esansını ortaya koy, fakat -bu koca dötlü- filmin sonunu cidden gerçekçi yapmak adına ayı şeklinde vücuduyla CGI hileleri kullanarak zayıf göster kendini! Hiç mi Tom Hanks abini izlemedin (Cast Away filmi için 110 kilodan ortalama 80 kiloya düşmüştü), asla mi Christian Bale’e bakmadın be kardeşim (The Machinist filmi için 82 kilodan 54 kiloya düşmüştü). Bir-iki ayda atardın o kiloları. 90 kilo başladı filme 90 kilo tamamlamış oldu namert! Neyse, takıyorum bu şekilde şeylere, hem de oldukca. Marslı kitabı diyorduk; sırf kitaptaki o yer aracının anlatıldığı (bulunmuş olduğu yerden kurtuluşa sürdüğü “survive aracı”) onlarca sayfa bile kitabı okutturur insana.
Bazıları da diyor ki ben Artemis’i okumayacağım, direkt Kurtuluş Projesi’ne geçeceğim. Cidden! Elinin körü! Artemis Ay’da geçiyor, Jazz isminde Suudi asıllı bir genç kız, yarı tamirci yarı hırsız. Ama kadının dibi! O gencecik ve ufacık vücuduna karşın neler kotarıyor neler! Çocukluğunda “Space: 1999” (Uzay 1999, Martin Landau) ile büyümeyen anlamaz aslına bakarsan Artemis’ten: “Kartal kalk! Kartal kon! Değiş Maya!” Neyse…
Kitanın orijinal adı “Project Hail Mary” biliyorsunuz ki. “Hail Mary” bir basketbol terimi, ya tutarsa ya da sadece tanrının inayetiyle sayı olabilecek atış anlamına geliyor. Bizim İthaki Kurtuluş Projesi demiş, “mot a mot” bir tercüme yaparsak “Ya Tutarsa Projesi”. Kitabı okurken görmüş olacaksınız, bu proje için uzayda inşaa edilen geminin adı da “Meryem Ana”.
Aslında bu 540 sayfalık tuğlayı tek bir günde okurdum fakat araya Anadolu Üni. (Felsefe) Yaz Okulu Sınavlarım girdi, kafamı toparlayayım derken kitabı sadece 4 günde okuyabildim. Gençler, bu kitap bilimkurgu mu? Evet ve hayır değil! Apokaliptik distopya mı? Evet, kesinlikle evet. Elbette kitabın yarısı uzayda geçtiğinden bilimkurgu diyenleriniz olabilir sadece Weir bilimkurgu yapmıyor kitabında, açıkca bilim yapıyor, hem de oldukca sağlam bilim. Bu kitabı okuduktan sonrasında astronomi, fizik, kimya, metalurji ve beşeri ilişkiler/etik adına epey bir donanımlı olacaksınız. Tek oturumda 150 sayfa okuduğum oldu kitabından, öylesine coşku verici ve öğretici bilgiler ki. Unutmadan, klostrofobisi olanlar için zor kitap. Bundan dolayı esas oğlanımız orta şeker boyutta (ISS’in 4 katı) penceresiz bir geminin içinde 20 ışık yılı kadar uzaklıkta bir güneş sistemine seyahat yapıyor.
Dediğim şeklinde, kitabın bir yarısı uzayda öteki yarısı da dünyada geçiyor. Aslında Weir flashback’ler (geriye dönüşler, anımsamalar) ile nefis bir kurgu yapmış. Neden derseniz, kitabın ilk sayfasında kendini bir uzay gemisinde gören ve yanında iki ölü ekip arkadaşı olan bir bilim subayı aslolan kahramanımız. Ama hafızası silinmiş! Adını bile hatırlamıyor. Minik küçük vakaya adapte olurken hafızası geri geliyor, şu demek oluyor ki hafızası flashback’leri biz okurken geri geliyor diyebiliriz. Bu git-geller kitabın son sayfasına dek devam ediyor.
Oldukca fazla sürpriz bozan vermeden kitapta ne anlatılıyor diye sorarsanız: Bilim insanlarının Astrofaj söylediği alengirli bir canlı bizim sistemin yıldızı olan Güneş ile Venüs gezegeni içinde (Petrova Hattı) birden peyda oluverir. Elbette trilyonlarcası. Bu garip yaratığın birkaç özelliği var: 96 santigrat aşama vücut sıcaklığına haiz, ek olarak güneşin yüzey sıcaklığı olan 5500 santigrat derecede bile yaşayabiliyor (Güneş’in üstünde yaşayan algler şeklinde diyebiliriz). Buraya kadar fena bir şey yok. Ancak, bu şirret yaratıklar güneşin enerjisini soğuruyorlar, daha doğrusu bu enerji ile besleniyorlar. Güneş yüzeyine gelip enerjiyle besleniyor ve Venüs gezegenine ışık hızında seyahat edip orada mitoz bölünme ile ürüyorlar ve sonrasında gene Güneş’in yolunu tutuyorlar. Sayıları her geçen gün artıyor ve biliminsanları güneşin oldukca süratli bir halde sönmeye başladığını farkediyor. Gelecek 20-30 yıl içinde tüm insanlığın yarısı açlıktan ve susuzluktan ölecektir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar bu mikrop boyutundaki garip canlıları öldüremiyorlar.
Bir okulda 8. sınıflara fen dersi özetleyen sevgili öğretmenimiz (aslına bakarsak kendileri son aşama iyi eğitimli ve dahi zekasında bir mikrobiyolog hekim) Ryland Grace (*) dostumuz birden kendini bu Kurtuluş Projesi’nin dünya ayağındaki bilimsel danışmanı olarak bulur. Eva Stratt denen afilli bir Hollandalı hatunun liderliğinde bir ekip kurulur. Ekibin yapmış olduğu araştırmalara nazaran Samanyolu Galaksisinde 20-30 ışık yılı çapındaki bir yörüngede bulunan bir oldukca yıldız bu Astrofaj denen illetten muzdariptir, o yıldızların da ışığı sönmeye adım atmıştır. Ancak bir tanesinde hiçbir mesele görünmemektedir: Tau Ceti Yıldızı. Dünyanın ileri gelen ülkelerinin fiansmanıyla Dünya yörüngesinde Meryem Ana adlı bir vapur inşaa edilir. Üçer kişiden oluşan iki astronot ekibi oluşturulur (ikincisi yedek). Tüm bu süreç süresince sevgili fen hocamız Grace elinden geleni ardına koymaz, Astrofaj hakkında öğrenebilecekleri her şeyi öğrenirler, sadece 20 ışık yılı uzaktaki Tau Ceti’ye bir ekibin gidip, niçin oradaki yıldızın başına bu dert gelmedi diye de öğrenmesi gerekmektedir. Ayrıca oraya giden ekibin bulgularını da bir an ilkin dünyaya ulaştırması gerekmektedir ki dünyanın apokaliptik bir sürece şu demek oluyor ki kıyamete girmesine de 20-25 yıl şeklinde bir süre vardır. Tau Ceti’ye gidiş dönüş 26 yıl sürmektedir. Diyeceksiniz ki o mesafeyi gidebilen vapur ya da motor yok ki! Bu serseri Astrofaj’lar direkt enerji ile beslendiklerinden her biri bir yakıt tüpüdür ki ışık hızına yakın bir tepkime vermektedirler, aslına bakarsan Güneş ve Venüs içinde da ışık hızıyla gidip geliyor serseriler.
Sonuç olarak iki milyon kilo Astrofaj yakıtı yüklenen Meryem Ana bir halde 13 senelik yolculuğuna çıkar, doğal Dünya için 13 yıl devam eden bu süre aslına bakarsak gemidekiler için 3-4 yıla takabül etmektedir (Einstein’in Görelelik Yasası doğrultusunda). Dedim ya, kitabın başlangıcında aslına bakarsan fen hocamızın üç kişilik mürettebattan geri kalan tek şahıs bulunduğunu size söylemiştim. Amcamız 4 yılık koma sürecinden uyanarak (sıfır hafızayla) Tau Ceti’ye bir halde ulaşır. Astrofaj’lar orada da vardır fakat o sistemin güneşi olan Tau Ceti’ye asla zarar vermemiştir serseriler. Bu da demek oluyor ki avcılar da avlanırlar!? Neyse, oldukca kopya yok! Ama şunu söylemeliyim, Grace bu Tau Ceti sistemindeyken ikinci uzaylı temasını yaşar (ilki doğal ki Asrtrofaj’lar). O bir insan değildir, hayvan da değildir, başı yoktur, görme organları yoktur (sonarıyla ses yardımıyla görüyor), vücut derisi kıl inceliğinde kayalardan oluşmaktadır, üçer parmaklı beş kolu vardır, amonyak solumakta ve 200 santigrat derecede 29 atmosfer basıncında yaşamaktadır! Yani insanoğlunun asla hayatta kalamayacağı bir gezegenden gelmiştir ve o da Astrofaj katillerinin izini sürer. Grace ve bu uzaylı varlık dost olurlar ve elele verip kendi dünyalarını kurtarmak adına amansız bir mücadeleye girişirler.
Ben sabaha kadar anlatırım, siz sıkılırsınız. Bu yüzden kitabı alıp okuyun der, incelemeyi burada bitiririm.
Unutmadan, çevirmen Emre Aygün’ü kutlama ediyorum, güzel iş çıkarmış. İthaki ise gene bildiğiniz İthaki, tam kırk tane dizgi hatası vardı, ufak şeyler fakat göze batıyor işte, her neyse, bir e-mail hazırlayıp editör amcalara gönderdim, kaale alırlarsa ikinci baskı temiz çıkacaktır.
Grace ve uzaylı arkadaşı Rocky’nin insanüstü bu bilim ve uzay macerasına bir talih verin der saygılarımı sunarım.
Süha Demirel, 8 Eylül 2021, İstanbul.
(*) Grace (İng.): Lütuf, incelik, nezaket, zarafet.
***
Kitabın Künyesi
Kurtuluş Projesi
Andy Weir
İTHAKİ YAYINLARI
Çevirmen: Emre Aygün
Yayın Tarihi: 31.08.2021
ISBN: 9786257442398
Kitabın Orijinal Adı: Project Hail Mary
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 536
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kitap – Edebiyat – Bilimkurgu-Fantazya (Süha Demirel)

Vaaoooovvv Vaooovv Vaooovv!!!
Bu adam hakikaten yazmayı biliyor. Açık ara farkla bu yıl okuduğum en iyi bilimkurgu kitabıydı. Andy Weir hakikaten mizahtan ve yazmaktan anlıyor. Uzaya göndersin biri şu adamı. Yani kitabı okurken astronot okuluna mı geldik bu ne dedim. (O şekilde bir yer var mı bilmiyorum)
Adam gerçekten bilimsel verileri, matematiği, feni, astronomiyi hepsini harmanlamış roman yapmış. Ve oldukca güzel olmuş be.
Şimdi kitabı yeterince övdüysek içeriğine gelelim. Kitapta Grace isminde bir fen öğretmeninin değişik bir galaksiye giderek dünyayı kurtarması anlatılıyor. Yoğun bir konusu var itiraf etmek gerek. Ama bu asla sıkmıyor.
Gittiği değişik galakside bir uzaylı gemisiyle karşılaşıyor kahramanımız. Karşılaştığı gemide bir uzaylıyla tanışıyor. Adı Rocky. Beş kollu, üç parmaklı, yuvarlağımsı, kör, sağır fakat konuşabilen her şeyi görüp duyabilen parlak zeka bir varlık. İnsanlardan daha parlak zeka fakat gelişme bakımından bir tık geri. Dünyayla aynı sorundan muzdarip olan bu türün gezegenini kurtarmak için bu galaksiye uzaylı arkadaşta gelmiş. Devamında bu uzaylı dost ve Grace’in bilimsel maceraları, çektikleri zorluklar falan filan anlatılıyor fazla spoiler vermek istemiyorum.
Şimdi kitap beş senede yazıldı. Bir bilimkurgu kitabı. Okuma zevki yüksek. Konusu acaip sarıyor. Ama anlattığı bazı şeyler hakikaten taktire şayan. Dünyanın küresel ısınma sorununa değiniyor büyük ölçekte. Kıtlığa, kıtlık sebebiyle ölebilecek milyarlarca insana, salgınlara evet baya salgınlara(büyük olasılıkla Korona çıktıktan sonrasında eklenmiştir yoksa bu adam medyum değil) değiniliyor. Bu sorunlara karşı ise insanların ve tüm devletlerin bencillik yapmadan el ele vererek dünyaya bir çözüm bulması gerektiği ve el ele verirsede bunu başarabileceği anlatılıyor.
Dünya dışı varlıkların olabileceğine değinen Andy Weir onlarla ilk temasın bizim düşündüğümüz şeklinde savaşla silahla değil medeniyetle olacağına inandığını belirtiyor. Uzaylılara inanıyor şu demek oluyor ki bu adam. Aslında ben de inanıyorum şu demek oluyor ki. Milyarlarca gezegen var ve yalnız dünya da mı parlak zeka canlılar yaşıyor? Bence başka gezegenlerde, galaksilerde değişik parlak zeka yaşam formları vardır. Andy Weir’de buna değinmiş.
Kitap bilimkurgu fakat yer yer duygulandım ya. Hem de baya. Grace’in tanıştığı yeni uzaylı kankasıyla yaşamış olduğu bazı vakalar hakikaten duygusal. Kitabın sonuda her zamanki şeklinde ucu açık. Bu insanın bu huyundan nefret ediyorum fakat inatla yapıyor ve güzel de oluyor.
Artık Weir’in yeni kitabını 2025’te filan görürüz o yüzden yine yine elimizdeki üç kitabını okuma vakti.
Her yaştan olmasada bu incelemeyi okuyan her insana tavsiye ediyorum.
Keyifli okumalar… (Oğuzhan Güneş)

Kitabı ilkin bitirdim lakin araştırma yapmak bugüne nasip oldu.
İncelemeye geçmeden ilkin bu kitabı yazıp okumamıza sebep olan Andy Weir’ı kutlama etmeden geçemeyeceğim.
Harika bir kurgu,klişelerden uzak uzay ve uzaylı olgusuna yeni bir bakış acısı.
Kısa özet:”Ryland Grace ve mürettebat uzaya,Güneşin enerjisini emen ‘Ryland’ın verdiği isimle’,Astrofajı
önlemek için onun zarar veremediği başka bir yıldız sistemine şu demek oluyor ki gene,Ryland’ın verdiği isimle Adrian’a yolculuğa çıkıyor.Bu yolda türlü şeyler başa geliyor doğal olarak.”
Malum dostumuz Rocky şeklinde…)
Daha fazla detay verip tadını kaçırmayım.İyi okumalar. (Halil Mert)


Project Hail Mary PDF indirme linki var mı?


Andy Weir – Project Hail Mary kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Project Hail Mary PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Andy Weir Kimdir?

Amerikalı yazar Andy Weir çıkış romanı olan Marslı ile bilinmektedir. Kitap Goodreads okurlarına nazaran 2014’ün en iyi bilim-kurgu romanı seçilmiştir.


Andy Weir Kitapları – Eserleri

  • Marslı
  • Artemis
  • Project Hail Mary
  • Randomize


Andy Weir Alıntıları – Sözleri

  • Hayatta ufak şeylerle mutlu olmayı bileceksin. (Marslı)
  • Herkes öldüğümü sanıyor. (Marslı)
  • Bir yürüyüşçü dağlarda kaybolsa, insanoğlu bir arama düzenlerler. Bir tren kaza yapsa, insanoğlu kan vermek için sıraya girerler. Bir zelzele şehrin birini yerle bir etse, dünyanın dört bir tarafınca insanoğlu acil durum malzemeleri gönderirler. Bu insanların içinde öyleki temelde bulunan bir şeydir ki, istisnasız her kültürde bulmaktadır. Evet, umursamayan adiler yok değil fakat umursayanlar onları sayıca katlıyor. Ve bu yüzden, benim tarafımda olan milyarlarca insan vardı. (Marslı)
  • Ben bir biliminsanıyım! İşte şimdi bir yere varıyoruz! Bilimi kullanma vakti geldi de geçiyor. Pekâlâ, dâhi beyin: Bir şeyler bul!
    …Açım.
    Beni hayal kırıklığına uğrattın, beyin. (Project Hail Mary)
  • Fakat insanoğlunun canı tehlikede olunca ne kadar süratli ilerleyebildiğini görseniz şaşarsınız . (Artemis)
  • Ne kadar yalnız olduğumu fark etmemle hissettiğim rahatsız edici hisleri bastırdım. Şimdilik bu saçmalıklara ayıracağım zaman yoktu. (Artemis)
  • Mesele şu ki aptalca fikirler, işe yaradıklarında dâhice fikirlere dönüşürler. (Project Hail Mary)
  • “Biz, evrimin müsaade ettiği kadar zekiyiz. Yani gezegenlerimizde baskın çıkmamıza yetecek minimum zekâya sahibiz.” (Project Hail Mary)
  • “Kasvetli zamanlarda yaşıyoruz,” dedim. (Project Hail Mary)
  • Ay’da büyüdüysen, karanlık tarafının olması kaçınılmaz. (Artemis)
  • “İnsanlar ölümle yüzleştiklerinde, seslerini duyurmak isterler. Tek başına ölmek istemezler.” (Marslı)
  • “Dünya adına ölmeye geldim! Harika, değil mi?” (Project Hail Mary)
  • Fakat insanoğlunun canı tehlikede olunca ne kadar süratli ilerliyebildiğini görseniz şaşarsınız. (Artemis)
  • Belki içimdeki çocuksu iyimser konuşuyor fakat insanoğlu kafa kafaya verdiğinde her şeyin üstesinden gelebiliyorlar. (Project Hail Mary)
  • “Neden? Neden beklemiyorsun?”
    …Yedi yüz senelik bir ömrü olan birine “sabırsızlık” terimini iyi mi anlatabilirim ki?
    “İnsan huyu,” diyorum. (Project Hail Mary)
  • ilerlemek , bilim ve asırlardır hayalini kurduğumuz gezegenler ötesi bir gelecek . fakat bu gerçekte , bunu yapmalarının sebebi her insan evladının öteki insanlara yardım etmek için temel bir içgüdüsünün olmasıdır . kimi zaman bu şekilde görünmeyebilir fakat bu doğru . bir yürüyüşcü dağlarda kaybolsa , insanoğlu bir arama düzenlerler . bir tren kaza yapsa , insanoğlu kan vermek için sıraya girerler . bir zelzele şehrin birini yerle bir etse , dünyanın dört bir tarafınca insanoğlu acil durum malzemeleri gönderirler . bu insanların içinde öyleki temelde bulunan bir şeydir ki , istisnasız her kültürde yer bulmaktadır . evet , umursamayan adiler yok değil , fakat umursayanlar onları sayıca katlıyor . (Marslı)
  • “İnsanlar ölüm ile yüzleştiklerinde, seslerini duyurmak isterler. Tek başına ölmek istemezler.” (Marslı)
  • Her süre ümit var. (Marslı)
  • Bir kere de bir şey planladığım şeklinde gitse keşke. (Marslı)
  • Ağlayarak uykuya dalmanın can can sıkan yanı bu işte. Uyandığınızda, sorunlarınız hâlâ sizi bekliyorlar. (Artemis)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş