Eğitim

Pupa Yelken – Sadun Boro Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Pupa Yelken – Sadun Boro Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Pupa Yelken kimin eseri? Pupa Yelken kitabının yazarı kimdir? Pupa Yelken konusu ve anafikri nedir? Pupa Yelken kitabı ne konu alıyor? Pupa Yelken PDF indirme linki var mı? Pupa Yelken kitabının yazarı Sadun Boro kimdir? İşte Pupa Yelken kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Sadun Boro

Yayın Evi: Denizler Kitabevi

İSBN: 9789944264235

Sayfa Sayısı: 423


Pupa Yelken Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Pupa Yelken’i bu yeni baskısında 35 dakikalık bir CD ile sizlere sunuyoruz.

Boro’ların, o yıllarda kendi seslerini bir teybe alarak oluşturduğu kayıtların bulunmuş olduğu CD, Galapagos Adaları’nda foklarla meydana getirilen keyifli bir röportajla başlıyor. Pasifik geçişinde yaşadıkları, Markiz Takımadaları’ndan Nukuhiva’da demirlediklerinde gördükleri ve peşinden Pasifik’in incisi Tahiti Adası’ndaki maceraları ile devam ediyor. Şarkılarla son gören bu nostaljik kayıtta umarız siz de Kısmet’teki keyfe ortak olmuş olursunuz. 

Sadun Boro, İstanbul Erenköy’de hayata merhaba dedi. Çocukluk ve gençlik yılları Caddebostan ve Marmara kıyılarında geçti. Denizcilik hayatına ilkin sandalla başladı; liseye geçmiş olduğu ilk yıl yelkenli teknesine haiz oldu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonrasında, 1948’de İngiltere’ye gitti, Manchester Üniversitesi’nin Tekstil Mühendisliği Kısmı’nü tamamlamış oldu. 1952’de “Ling” adlı 11 m.’lik bir yelkenli ile İngiltere’den Karayip Adaları’na kadar uzanan ilk açık deniz, Atlantik aşırı yolculuğu bir İngiliz’le birlikte gerçekleştirmiş oldu. O süre Cumhuriyet Gazetesi’nde tefrika olan bu gezinin anıları 2004 senesinde “Bir Hayalin Peşinde” adlı eserinde neşredildi. Bugünkü yelkenlisi, 10,5 m. Boyunda ve keç armalı “Kısmet” 1963’te Salacak’ta, Athar Beşpınar’ın atölyesinde kazığa kondu. Hayatta en büyük emeli olan dünya seyahatine 1965’te Alman asıllı eşi Oda ile birlikte çıktı. Onlara Kanarya Adaları’nda aldıkları meşhur kedileri “Miço” birlikte rol aldı. Üç yıl devam eden bu yolculuğun anılarını ilkin Özgürlük gazetesine yazdı; sonrasında “Pupa Yelken” adlı eserinde topladı. Boro ailesi 1977-1979 yılları aralığında, o süre 8 yaşlarında olan kızları Deniz’le birlikte, Karayip Adaları’nı, Amerika’nın doğu sahillerini gezdi. 1980’den beri Bodrum’da yaşayan Sadun Boro, bilhassa Gökova, Göçek şeklinde Cenup Ege koylarının korunması için çalışmıştır. Boro, gazete ve dergilere yazdığı sınırsız yazı ile genç kuşağa deniz ve tabiat sevgisini aşılamayı amaç edinmiş, onlara örnek olmuş bir denizcidir.

Boro’lar 45 yıl gezdikleri, içinde yaşadıkları tekneleri “Kısmet”i 2010 senesinde İstanbul’daki Rahmi Koç Müzesi’ne bağışladılar. Bundan bu şekilde efsaneleşmiş “Kısmet” artık burada genç nesillere deniz sevgisini, serüven ruhunu aşılamaya devam edecektir.

(Tanıtım Bülteninden)


Pupa Yelken Alıntıları – Sözleri

  • Yine bu sular asırlar ilkin, Christof Colomb’un Santa Maria’sını kucaklayıp, sırtında taşımış. Yine bu sular, asırlar süresince iki kıtayı birbirine bağlayan yüksek direkli koca yelken gemilerine yârenlik etmiş… Yine bu herdem taze sevgili, bugün Kısmeti göğsüne basmış, onun iki acayip yolcusuna hayatlarının en güzel günlerini yaşatıyor… Unutulur mu o her türlü toplum işkencelerinden uzak, âsude günler… Ne kravat, ne ceket, ne ayağında ayakkabı, ne traş olma derdi… Gene işe gelmedin diye suratını asan müdür yok… Ne yetişecek sıkıntılı bir buluşma, ne dört duvar içinde çalışmak. Hey Allahım ne güzel günlerdir o, yalnız senin varlığın ve yarattığın tabiatla başbaşa geçen anlamış olur…
  • Her çeşit Akdeniz meyvesi bolca, muz senede dört kere mahsul veriyor. Avrupa’nın muz ihtiyacının büyük bir kısmını, bu adalardan frigoritik gemilerle ihraç edilen muz karşılar.
  • Martinique’in eski merkezi ve Karayip Adaları’nın en şirin şehri diye anılan St.Pierre, Mont Pelee’nin dibinde güzel bir sahil şehri imiş.1902 yılının bir Mayıs sabahı, müthiş bir gürültü ile indifa eden Mont Pelee’den fışkıran gaz ve sıcak buğu, birkaç saniye içinde, 30 bin kişilik şehrin tüm sakinlerini öldürüp bir harabeye çevirmiş. Sadece hapishanedeki bir hücre mahkumu sağ kurtulmuş bu felaketten.
  • Cenup ve Kuzey Amerika kıtaları içinde, yüzlerce irili ufaklı Karayip Adası, bir yay şeklinde uzanır. Bunlara ek olarak “Batı Hint”, “Antiller”, “Rüzgaraltı”, “Rüzgarüstü” adaları da denir. Bu adaları Christoph Colomb, 1492 ila 1504 yılları aralığında yapmış olduğu dört seyahatte ortaya çıkarmıştır.
  • Yılbaşı gecesi hedefimizden 250 mil mesafedeydik. O gün Oda nefis bir pasta yapmış oldu, güzel mezeler hazırladı… Kamarada oturduk, yalpada düşmesin diye tabaklar kucağımızda, karşılıklı, son rakı şişemizden birer kadeh tokuşturduk. Yeni yılda “Kısmet”in omurgasını kayalardan koruması, uygun rüzgarlar kayra etmesi için Allah’a yakarış ettik.
  • Durgun denizler,yetenekli denizci yetistirmez.
  • İyi hazırlanmış ve planlanmış bir gezi, daha bidayette, yarı yarıya muvaffak olmuş sayılır.
  • Güvertede çatlayan her dalga içerde top atılmış şeklinde gürlüyor. Zavallı tekne bu yükün altında, sıtma nöbetine tutulmuş hasta şeklinde tirtir titriyor… Uyumak mümkün mü?… Her türlü fena olasılık, insanoğlunun aklını bir kurt şeklinde kemiriyor. Dışarıda kudurmuş yırtıcı denizle aramız’ 33 mmlik bir kaplama tahtası ayırıyor. Bu Kısmet’in girmiş olduğu ilk sınav, ilk büyük fırtına. Ayrıca, O’na emek veren nice ustanın, kendi elimizle hazırlamış olduğumuz arma ve donanımın da bir sınav’. Ama bu öyleki bir sınav ki, ya sınıfı geçersin, ya kalırsın. İkmali yok… Kaldın mı da tatlı canınla ceremesini çekersin. Kendi kendime söyleniyorum: Neden sen de hepimiz şeklinde karada, sıcak evinde rahat rahat oturmazsın? Ama biliyorum ki, aradığım yaşam budur ve onsuz yapamam.
  • Bugün hava kapalı, öğleyin yağmur başladı. Aksi istikametten gelen büyük bir İngiliz asker nakliye gemisi rotasını değiştirip üstümüze yöneldi. Yanımızda durunca, kaptan megafonla, bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu. Ben de ” Deniz Kızı” dedim. Ah nerede O der şeklinde ellerini havaya kaldırdı. Birbirimizi bayrakla selamladık,koca pervanesi yine suları karıştırdı.
  • Zaten, küçük bir yelkenli tekne ile meydana getirilen Dünya seyahati, tüm önlem ve bilgiye karşın, bir yazgı, kısmet işidir… O şekilde tehlikeli yerlerden geçiliyor ki, daima terazinin iki kefesinde, ” Selamet” ve ”Felaket” aynı ağırlıktadır. Allah’ın koruyucu ellerinin gölgesi bir an Selamet kefesi üstünden çekilse, bu tatlı yaşam da o anda son bulur…


Pupa Yelken İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Türk denizciliğinin ve seyyahlığının mühim insanlarından biri sayılan Sadun Boro’nun efsaneleşmiş sayılabilecek çeşitli kültürleri, toplumları, coğrafyaları sürükleyici anlatımıyla bir solukta okunacak ve ek olarak verdiği çeşitli garip bilgilerle onlarca defa okunacak başucu kitabı diyebiliriz. Yaşamazsak da hayallerimize kazınacak hatırları konu alıyor… (Ersin)

Denize adanmış bir ömrün, denize olan aşkın kitabı: Sadun Bora , Eşi Oda hanım ve Kedileri Miço
“Kısmet ” adını verdikleri yelkenli tekne ile Dünya Seyahatinin öyküsü bu kitap.
Kitap içinde renkli, siyah beyaz fotoğraflarla gezilen yerlerdeki anekdotları gösterilirken, betimlemesi de bu yolla daha gerçekçi bir hale getirilmiş. O denli dolu bir kitap ki neresinden anlatamaya başlayacağımı bilmiyorum . Okurken Dünya’da neler varmış derken birde fotoğraflarını görüyorsunuz.
Üçyüz yaşındaki kaplumbağadan tutun , Boyumuza varan karınca yuvalarının tümseklerine, yırtıcı yerli kabilelerinden, korsanlarla ilgili yaşanmış olan bir vakaya kadar , diyorum ya dolu dolu bir kitap.
Sadun Bora esprili bir kişilik, tam bu şekilde ehli keyif bir adam, Eşi Oda hanımda onun bu deli halini sevmiş ki birlikte rol alıyor, kedileri miço da denizden çıkan balıkları mideye indiriyor:)
Güzel samimi bir aile, kitabın ortalarına doğru Eşi oda hanımla mükemmel bir fotoğraflarını kitap sayfasına eklemiş ve bir başlık atmış, o başlığa istinaden ağlamamak için kendimi zor tuttum. Okuyunca ne demek istediğimi anlarsanız. İşte kitap bir tek, seyahat , yelken maceraları, esprilerden ibaret değil, fazlaca duygusal bir yanı da var.
Düşününki koca okyanusta eşiniz ve kedinizde bir arada vurgun yemeden, alabora olmadan güneşin batmış olduğu yere ulaşmaya çalışıyorsunuz hatta bir süre sonrasında bir tek kediniz ile bu serüvene devam ediyorsunuz:(
Spoiler vermeden ve kitabı hatırlayıp daha da duygusallaşmadan, birazda deniz tutkusuna birazda Edebiyattaki yerine değineyim.
Deniz tutkusu bir bedene nüfuz ederse , son nefesine kadar o bedeni konut bilir.
Diyor ya Cemal Süreya
“Sevmek ne uzun kelime
Derin deniz mavisi”
İşte Edebiyatta bile derin yeri olan bir tutkudur deniz.
Bakalım bir sürprizle bir ihtimal bende bir Motoryat alırım kim bilir:)
Tabi bu tutkumu anlattığım dertleştiğim ty1983 Abiye de ek olarak teşekkür ederim sıkılmadan daima İzmir’e , denize olan tutkumu dinlediği için.
Sizlere keyifli okumalar dilerken, araştırma metnimi kitap içinden bir alıntı ile noktalıyorum.
“Güvertede oturmuş bitkinlik kahvesini yudumlarken, sahil yolundan geçen vasıtaların farları, şehrin rengarenk ışıkları, karanlık gecelerden sonrasında insanoğlunun gözüne ne kadar garip, ne kadar yabancı geliyor… Hele etrafı saran mis şeklinde tropik çiçeklerin kokusu… Daha garibi, teknenin asla sallanmadan sakin suda duruşu… Bu durgunlukta insan güvertede yürürken sanki düşecekmiş şeklinde oluyor. Ve içimde sonsuz bir refah… Tam on üç yıl evvel, bigün bu sulara kendi kotramla geleceğime dair kendi kendime verdiğim söz, bugün hakikat oldu ! …”
s.47 (Barış…)

Eğer Sadun Boro hayatta olsa idi kitabı bitirdikten sonrasında kesinlikle ziyaret etmek arzu ederdim kendisini, KISMET değilmiş. O şekilde güzel bir yolculuğa çıkardı ki bizleri her saniyesinde kendimi ufak tekne de hissettim. Nihayetinde 2 yıl 10 ay devam eden bu seyahat başladığı yerde noktalandı. Türk bayrağını bu süreçte denizlerde dalgalandırdığı için kendi adıma şükranlarımı sunuyorum ruhun şad olsun kaptan. (Emre)


Pupa Yelken PDF indirme linki var mı?


Sadun Boro – Pupa Yelken kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Pupa Yelken PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sadun Boro Kimdir?

Sadun Boro (d.1928 İstanbul) Türk denizci ve yazar.

Dünyanın çevresini teknesiyle dolaşan ilk Türk denizcidir.

Hayatı

1928 senesinde İstanbul’da hayata merhaba dedi. Çocukluk ve gençlik yılları Caddebostan ve Marmara kıyılarında geçti. Denizcilik hayatına ilkin sandalla başladı; liseye geçmiş olduğu yıllarda ilk yelkenli teknesine haiz oldu.

Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonrasında 1948’de İngiltere’ye giderek Manchester Üniversitesi’nin Tekstil Mühendisliği Kısmı’nü tamamlamış oldu.

1952’de Ling adlı 11 metrelik bir yelkenliyle İngiltere’den Karayip Adaları’na kadar uzanan ilk açıkdeniz, Atlantik aşırı yolculuğunu bir İngiliz ile beraber gerçekleştirmiş oldu. O süre’Cumhuriyet’ gazetesinde tefrika olan bu gezinin anıları 2004’te Bir Hayalin Peşinde adlı eserinde neşredilmiştir.

Bugünkü yelkenlisi 10,5 metre uzunlukta ve keç armalı Kısmet, 1963’te Salacak’ta Athar Beşpınar’ın atölyesinde kızağa kondu. Hayatta en büyük emeli olan dünya seyahatine 1965’te Alman asıllı eşi Oda Boro ile birlikte çıktı. Onlara Kanarya Adaları’nda aldıkları meşhur kedileri Miço birlikte rol aldı. Üç yıl devam eden seyahatin anıları Özgürlük gazetesinde yayımlandı. Bu anılar, ondan sonra Pupa Yelken adlı kitapta toplandı.

Boro ailesi 1977-1979 içinde, o süre sekiz yaşlarında olan kızları Deniz’le birlikte Karayip Adaları’nı, Amerika’nın doğu sahillerini gezdi.

1980’den beri Bodrum’da yaşayan Sadun Boro bilhassa Gökova, Göcek şeklinde cenup Ege koylarının korunması için çaba harcamaktadır. Boro, gazete ve dergilere deniz ve tabiat sevgisini aşılayan yazılar yazmayı sürdürmektedir.

Teknesi Kısmet, İstanbul/Hasköy’deki eski Haliç tersanesinin olduğu yerde, Rahmi Koç Müzesi’nde görülebilir.

Dünya seyahati rotası

Sadun Boro’nun 22 Ağustos 1965’te başlayıp 15 Haziran 1968’de tamamlanan dünya seyahatinin rotası aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir:

İstanbul

Cebelitarık

Kanarya Adaları

Barbados

Karaip Adaları

Panama Kanalı

Galapagos Adaları

Markiz Adaları

Tuamotu Adaları

Tahiti ve Rüzgaraltı Adaları

Tonga Adaları

Fiji Adaları

Yeni Hebrid Adaları

Yeni Gine Adası

Torres Boğazı

Timor Adası

Endonezya

Singapur

Bengal Körfezi

Seylan Adası

Arap Denizi

Kızıldeniz

İsrail


Sadun Boro Kitapları – Eserleri

  • Pupa Yelken
  • Bir Hayalin Peşinde
  • Yeni Dünya’ya Fora Yelken
  • Kısmet’in Dümen Suyunda
  • Vira Demir


Sadun Boro Alıntıları – Sözleri

  • Yine bu sular asırlar ilkin, Christof Colomb’un Santa Maria’sını kucaklayıp, sırtında taşımış. Yine bu sular, asırlar süresince iki kıtayı birbirine bağlayan yüksek direkli koca yelken gemilerine yârenlik etmiş… Yine bu herdem taze sevgili, bugün Kısmeti göğsüne basmış, onun iki acayip yolcusuna hayatlarının en güzel günlerini yaşatıyor… Unutulur mu o her türlü toplum işkencelerinden uzak, âsude günler… Ne kravat, ne ceket, ne ayağında ayakkabı, ne traş olma derdi… Gene işe gelmedin diye suratını asan müdür yok… Ne yetişecek sıkıntılı bir buluşma, ne dört duvar içinde çalışmak. Hey Allahım ne güzel günlerdir o, yalnız senin varlığın ve yarattığın tabiatla başbaşa geçen anlamış olur… (Pupa Yelken)
  • Her çeşit Akdeniz meyvesi bolca, muz senede dört kere mahsul veriyor. Avrupa’nın muz ihtiyacının büyük bir kısmını, bu adalardan frigoritik gemilerle ihraç edilen muz karşılar. (Pupa Yelken)
  • Zaten, küçük bir yelkenli tekne ile meydana getirilen Dünya seyahati, tüm önlem ve bilgiye karşın, bir yazgı, kısmet işidir… O şekilde tehlikeli yerlerden geçiliyor ki, daima terazinin iki kefesinde, ” Selamet” ve ”Felaket” aynı ağırlıktadır. Allah’ın koruyucu ellerinin gölgesi bir an Selamet kefesi üstünden çekilse, bu tatlı yaşam da o anda son bulur… (Pupa Yelken)
  • Cenup ve Kuzey Amerika kıtaları içinde, yüzlerce irili ufaklı Karayip Adası, bir yay şeklinde uzanır. Bunlara ek olarak “Batı Hint”, “Antiller”, “Rüzgaraltı”, “Rüzgarüstü” adaları da denir. Bu adaları Christoph Colomb, 1492 ila 1504 yılları aralığında yapmış olduğu dört seyahatte ortaya çıkarmıştır. (Pupa Yelken)
  • Bugün hava kapalı, öğleyin yağmur başladı. Aksi istikametten gelen büyük bir İngiliz asker nakliye gemisi rotasını değiştirip üstümüze yöneldi. Yanımızda durunca, kaptan megafonla, bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu. Ben de ” Deniz Kızı” dedim. Ah nerede O der şeklinde ellerini havaya kaldırdı. Birbirimizi bayrakla selamladık,koca pervanesi yine suları karıştırdı. (Pupa Yelken)
  • Martinique’in eski merkezi ve Karayip Adaları’nın en şirin şehri diye anılan St.Pierre, Mont Pelee’nin dibinde güzel bir sahil şehri imiş.1902 yılının bir Mayıs sabahı, müthiş bir gürültü ile indifa eden Mont Pelee’den fışkıran gaz ve sıcak buğu, birkaç saniye içinde, 30 bin kişilik şehrin tüm sakinlerini öldürüp bir harabeye çevirmiş. Sadece hapishanedeki bir hücre mahkumu sağ kurtulmuş bu felaketten. (Pupa Yelken)
  • “Ne güzeldir sakinlik, sessiz sedasız yaşamak, işte bunlardan biri, Atlantik Okyanusunda, Deniz şırıltısından başka, Hiç ses yok ortada, Çeşit çeşit balıklar, Balinalar yunuslar, Sürüyle var uçan balıklar” (Yeni Dünya’ya Fora Yelken)
  • “Güvertede yıldızların altında, hep beraber sofranın etrafında oturmuş balığı yer, rakımı yudumlarken şöyle bir düşündüm: Acaba bir değil, on tane Norman’ın hazinesine sahip kimse, şu anda benden daha mutlu olabilir mi?! Çocuğum, karım yanımda, altımda kendi teknem, cemiyetin türlü sıkıcı bağlarından uzak, tabiatla baş başa, serazat bir hayat. Ama lüks yatımız, lokantada yiyecek paramız veya kürkümüz, otomobilimiz yokmuş, ne gam. Çok şükür sıhhatimiz, neşemiz yerinde, yiyebiliyor, içebiliyoruz ya. Ne alacağımız var, ne borcumuz, ne kimseye boynumuz bükük. Norman gibi ne hazineyi saklama, ne biri iki etme derdimiz var. Acaba kaç tane sınırsız servet sahibi, tanınmış şahsiyet veya politikacı iş, para veya sandalye hırsının iğrenç girdabından kendini sıyırıp da, tabiatın bahşettiği bu nimetlerden istifade edebiliyor? Acırım o zavallı âmâlara. Aman Allahım şaşırtma bizi de onlar gibi!…” (Yeni Dünya’ya Fora Yelken)
  • Denizden bir Miço geldi, bugün gene denize döndü… (Yeni Dünya’ya Fora Yelken)
  • Yılbaşı gecesi hedefimizden 250 mil mesafedeydik. O gün Oda nefis bir pasta yapmış oldu, güzel mezeler hazırladı… Kamarada oturduk, yalpada düşmesin diye tabaklar kucağımızda, karşılıklı, son rakı şişemizden birer kadeh tokuşturduk. Yeni yılda “Kısmet”in omurgasını kayalardan koruması, uygun rüzgarlar kayra etmesi için Allah’a yakarış ettik. (Pupa Yelken)
  • İyi hazırlanmış ve planlanmış bir gezi, daha bidayette, yarı yarıya muvaffak olmuş sayılır. (Pupa Yelken)
  • “ Attım ağzına, gitsin boğazına, kellere, körlere, bekarlara, dullara, babamın, annemin tabağına, Miço’nun, benim tabağıma birer balık isteriz.” Balıkçı duası:) (Yeni Dünya’ya Fora Yelken)
  • Durgun denizler,yetenekli denizci yetistirmez. (Pupa Yelken)
  • “Ey büyük Allah’ım gene senin huzurunda herkesten, her kötülükten uzak, yalnız tabiatla baş başayız. Koca kainat ve onun içinde insan, bir hiç bile değil, ne boş, ne anlamsız… Üstelik birbirini severek, elinden tutarak yaşayacağına, biri diğerinin ağzından lokmasını kapmaya, gözüne parmağını sokmaya çalışan insanlar. Tabiat ne kadar dürüst, kabadayı ise, insanlık da o derece daha açgözlü, vahşi, çirkin oluyor her geçen gün!” (Yeni Dünya’ya Fora Yelken)
  • “Bir gün koya Avustralya bayraklı ‘Carina’ adında bir yelkenli geldi. Avustralya’dan gelmişler. Akdeniz’den geçerken bizim güney sahillerine de uğramışlar. Akşam içkiye bize geldiler, sohbet ettik. İçki ikram ederken ‘Rakı ister misiniz?’ deyince, adamcağız şeytan görmüş gibi oldu. Meğer Kekova’da bir akşam bunları içkiye davet etmişler. Bir hayli rakı içmiş. Teknede kafası üstü düşünce kulağının bir parçası kopmuş. Karısı da çakırkeyf, kopan parçayı iğne, iplikle yerine dikmiş, ama ters!” :)) (Yeni Dünya’ya Fora Yelken)
  • Güvertede çatlayan her dalga içerde top atılmış şeklinde gürlüyor. Zavallı tekne bu yükün altında, sıtma nöbetine tutulmuş hasta şeklinde tirtir titriyor… Uyumak mümkün mü?… Her türlü fena olasılık, insanoğlunun aklını bir kurt şeklinde kemiriyor. Dışarıda kudurmuş yırtıcı denizle aramız’ 33 mmlik bir kaplama tahtası ayırıyor. Bu Kısmet’in girmiş olduğu ilk sınav, ilk büyük fırtına. Ayrıca, O’na emek veren nice ustanın, kendi elimizle hazırlamış olduğumuz arma ve donanımın da bir sınav’. Ama bu öyleki bir sınav ki, ya sınıfı geçersin, ya kalırsın. İkmali yok… Kaldın mı da tatlı canınla ceremesini çekersin. Kendi kendime söyleniyorum: Neden sen de hepimiz şeklinde karada, sıcak evinde rahat rahat oturmazsın? Ama biliyorum ki, aradığım yaşam budur ve onsuz yapamam. (Pupa Yelken)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş