Eğitim

Sonsuz Günbatımı – Furuğ Ferruhzad Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sonsuz Günbatımı – Furuğ Ferruhzad Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sonsuz Günbatımı kimin eseri? Sonsuz Günbatımı kitabının yazarı kimdir? Sonsuz Günbatımı konusu ve anafikri nedir? Sonsuz Günbatımı kitabı ne konu alıyor? Sonsuz Günbatımı PDF indirme linki var mı? Sonsuz Günbatımı kitabının yazarı Furuğ Ferruhzad kimdir? İşte Sonsuz Günbatımı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Furuğ Ferruhzad

Çevirmen: Onat Kutlar

Çevirmen: Celal Hosrovşahi

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınevi

İSBN: 9786052984741

Sayfa Sayısı: 80


Sonsuz Günbatımı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

1965 senesinde yaşamöyküsünü meşhur yönetmen Bertolucci’nin belgesel film yapmış olduğu, şiirleri ve hayatıyla tüm dünyada “biricik” yere haiz adlardan Furuğ Ferruhzad.

Kısacık yaşamına karşın (1935-1967) çağıl İran şiirinin en parlak temsilcilerindendir Furuğ.

Sonuncusu “tamamlanmamış” olmakla beraber beş şiir kitabıyla ilkin İran’da sonrasında tüm dünyada ezilen hanımefendilerin sesi olmuş bir ozan bununla beraber.

Sonsuz Günbatımı, Furuğ’un tüm okuyanları tesiri altına alan duyarlılığıyla; insanı, doğayı, zamanı, mekânı derin şiir diliyle sorguladığı şiirlerinden ustalıklı bir seçki. Onat Kutlar ve hem Kutlar’ın hem de Furuğ’un yakın dostu Celal Hosrovşahi’nin seçtikleri şiirler ve ustalıklı çevirileri, şairin şiir dünyasını tüm yoğunluğuyla aktarıyor.

Sonsuz Günbatımı hacmen minik sadece her kelimesi, her dizesiyle zihinlerinizde balyoz tesiri yaratacak bir kitap.


Sonsuz Günbatımı Alıntıları – Sözleri

  • Sönmüş tüm bağlantı ışıkları
    Artık kimse güneşle tanıştırmayacak beni
  • Götür beni ey yüreğimi okşayan umudum
    Götür şiirlerin ve coşkuların kentine
  • Ve sonsuza dek sürüyordu gözleri .
  • Ta içimden geliyor
    yağmak, o büyük buluttan
  • İnanın ne olur bana
    Diri değilim ben !
  • “Öylesine doluyum ki, tapınıyorlar sesimin üzerine…”
  • Anladım birden yolum yok yolum yok yolum yok
    Çılgınca sevmekten başka
  • “Aynada görüyordum onu
    Aynanın kendisi gibiydi tertemiz ve ışıklı
    Seslendi birden
    Ve akasya salkımlarının gelini oldum.”:::!!!
  • Ve ne kadar yılan yuvasına benziyor bu yeryüzü.
  • “Birbirimize ihanet ettik senden sonrasında
    Ve sildik tüm anıları
    Kurşun parçaları ve akan kanın damlalarıyla
    Sokaklar alçı duvarlarından.”:::!!!


Sonsuz Günbatımı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Uzun bir süre yaşasaydı inanırım oldukça kıymetli eserler yazıp, insanlığa armağan edip yol gösterici olacaktı. Özgür kalmak istemenin sesini her şiirinde kusursuzca işleyen haykıran ozan, devrin baskısını, özgür olmamanın bilhassa bir karı için bunu satırlarında içtenlikle haykırmış. Okunması ihtiyaç duyulan oldukça güzel bir şiir kitabı, bol miktarda alıntı yapabilirsiniz o denli oldukça altı çizilmesi ihtiyaç duyulan satırlar var ki. Keyifli okumalar… (FIRAT SUBAŞI)

Sonsuz Günbatımı minik sadece her kelimesi, her dizesiyle zihinlerimizde tesirini yaratacak bir şiir kitabıdır. Bir şiir kitabının iyi mi haykırdığını ilmek ilmek içimize iyi mi işlendiğini göreceğimiz bir kitap.
Kısacık yaşamına karşın bizlere oldukça güzel şiirler bıraktığı için talihli olmalıyız. İçinde beğendiğim bir şiiri ile veda edelim
“Küpeler yapacağım kulaklarıma
iki çift kirazla
ve tırnaklarımı yıldız çiçekleriyle süsleyeceğim
Bir sokak var, biliyorum,orada
hâlâ bana aşık olan çocuklar
karmakarışık saçları, ince boyunları ve zayıf ayaklarıyla…” (Mehmet mcmem)

“Ve aşktan benim tüm yaralarım/Aşktan, aşktan, aşktan…”: “Bu bir kitap incelemesi değil, bir mektuptur. Sevgili Füruğ’un anısına kendimce bir saygı duruşudur!”
Sevgili Füruğ,
Ben senden oldukça sonrasında ve kim bilir senin hep özlemini duyduğun şartlarda doğdum. Senin ülkeni şekillendiren ve benim ülkemi şekillendiren tarih aynı zamandı fakat ne yazık ki doğduğun zamandaki liderin Rıza Şah ile onun fanatik olduğu Atatürk kıyaslanamazdı.
Sen doğduğunda sana “ışık” anlamına gelen adını koydu baban Albay Muhammed. Ama annenin adı pek geçmiyor. Seni ananlar, annenin adından ziyade annenin Turan Veziri Tebar’ın yedi çocuğundan üçüncüsü olması ile ilgileniyor bu sebeple. Sen kadının adı bile olmadığı bir coğrafyada “kadın” olarak doğdun. Hem de tam bugün… 5 Ocak 1935’te… Baban sana “Füruğ” adını verirken acaba “Adın kaderindir.” söylemini duymuş muydu?
İlk gazellerini babandan gizli saklı yazdın. Tıpkı biz şeklinde… Ama öğrense babalarımız, neticesi aynı olmazdı. O yüzden yırttın attın hepsini… Biz, senin şeklinde ilk gençlik çağlarında şiir yazanlar bir ihtimal bir hayal kırıklığından yırtıp attık onları ya da asla senin şeklinde yazamayacağımızı anladığımızdan…
Lise eğitimini bile tamamlamadan bıraktın. Coğrafyanın suçu muydu terzilik derslerini alman? Ama fotoğraf de yaptın değil mi o yıllarda? Zira sen susmazdın, susamazdın… Bir taraftan gizliden gizliye yazdığın şiirlerinle bir taraftan resimlerinle anlattın kendi içindeki o dışarıdan bastırılmış “sen”i…
Annen söylemiş oldu sana “Sen evlenmeliydin.” Hatta annen önerdi sana senden senelerce ilkin gelen kuzenin Perviz Şapur’u… Perviz, devrin İran’ında (güya) aydın bir şahıstı. Entelektüel sayılırdı ve bu evlilik, bir ihtimal senin için bir tür kurtuluş sayılırdı baskıdan… Bu şekilde düşündün, değil mi? gonderi/98383868
16 yaşındaydın evlendiğinde… Ama kim bilir senin için en güzel vakit 17 yaşlarında sevgili biricik oğlun “Kami”yi kucağına aldığın ilk andı. Eminim ki onun, seninki şeklinde pırıldayan gözlerine bakıp şükrettin Tanrı’na… https://hizliresim.com/jwjxXJ Hayatında ilk kere ilişkin olduğun bir şeyi hissettin bu sebeple… Merak ediyorum, oğlunun adını sen mi vermiştin, yoksa hep o başkaları mı belirlemişti oğlunun da adını, hayatına hükmetmeye çalışan?
Sonra n’oldu Füruğ? Roşenfekr dergisinde ilk şiirin “Günah”ı yayımlayan Nasir, o adam, gonderi/98390867 o oldukça güvendiğin ve kim bilir sevdiğin adam, dergisinde senin hakkında olur olmaz hikâyeler yayımlamaya başlayınca ne hissettin diye sormuyorum. O şekilde acıdı ki kalbin yaşamının tek ışığı oğlun Kami’ye karşın ölmeyi istedin. gonderi/98391874
Ama senin coğrafyanda senin istediğin şekilde ölmek de yasaktı. Seni değişik türde öldürmeyi tercih ettiler. Parça parça ederek… Ilkin Perviz terk etti seni, sonrasında ailen…Üstelik bu kadarla da kalmadılar… İran’ın hükümlerine gore boşanan bir çiftin çocuğunun velayeti babaya verilirdi. Perviz, seni oğlundan “Kami”den kopardı.
“Kami” senden alındıktan sonrasında artık ilişkin olduğun bir yer yoktu… Ne doğduğun topraklar ne dünyanın başka bir yeri… gonderi/98379989 Ama ayakta kalacaktın. Zira hep bir ümit vardı. Kami bigün seni anlayacaktı bir ihtimal… Hatta Perviz insafa gelir diye mektup bile yazdın ona. Babana gönderilmeyecek mektuplar biriktirdin… Hiçbirinden yanıt gelmedi. Göndersen de göndermesen de…
Perviz’e “Duvar” adlı kitabını bile adadın. Ne oldu Sevgili Füruğ? Yumuşadı mı “duvar”dan kalpleri? gonderi/98374662 Gittiğin Avrupa toprakları derdine ilaç oldu mu? Yoksa acılarını daha da mı kazıdın içine içine? İbrahim Gülistan o yıllarda çıktı karşına… Hatta beraber Kara Ev’i
https://www.youtube.com/watch?v=XJGABtligKk&t=161s
çektiniz. Ve sen… O filmin çektiğin son sahnelerinde bir sual sordun “Üç çirkin şey nedir?” Bir çocuk yüzünde devasa gülümsemesiyle “Ay, güneş, çiçek, oyun” dedi sana. Ve sen o evladı Hüseyin’i kara bağrına taş diye bastın…“Kamyar’ın fikir ve tasası rahat bırakmıyordu, beni öldürüyordu. Hüseyin geldiğinden beri daha huzurluyum. Aslında kimi zaman onun yüzünde Kamyar’ı görüyorum. Ellerini tutup
saçlarını okşarken Hüseyin mi Kamyar mı diye asla düşünmüyorum. Farkı yok. Hissediyorum ki o oğlumdur.” O Hüseyin var ya şiirlerini Almancaya çevirdi, o oldukça sevgili annesinin sesini duyurdu dünyaya… O, ailenin dolduruşuna gelip seni görmeyi reddeden Kami mi? Sen üzülme, o seni anlamış oldu ve kendince İran sokaklarında senin sesini değişik bir halde hatırlatıyor insanlara https://www.youtube.com/watch?v=-ryEDMCsL0U
Gelelim sevdiğin son adama… İbrahim Gülistan’a… https://www.youtube.com/watch?v=HpKBlm-mQ2c
Sen ona şiir adayacak kadar cesurdun, peki ya o senin kadar yürekli olabildi mi Füruğ? Sen öldükten sonrasında sadece…
Oysa tanıdığın tüm erkekler seni oldukça sevmişti değil mi… Belki ilkin babanın sevdiğine inandın, sonrasında Perviz’in… Sonra Nasih Hodayar’ın, Sonra İbrahim Gülistan’ın… gonderi/98394058
Senin ülkenin değişimini özetleyen “Persepolis” filminin finalinde söylendiği şeklinde “Özgürlüğün hep bir bedeli olmuştur.” Bu karşılık, bu kadar ağır olmalı mıydı? Susuyorum…
gonderi/98639996
Henüz 32 yaşındaydın… O çocuklarla dolu servis karşına çıktığında asla düşünmeden kırdın direksiyonu… Zira çocuklar senin için en kıymetli varlıklardı… Ve sen başını son kez bir “taş”a çarptın. gonderi/98352121 Senden geriye kalan o son anının bir fotoğrafı https://hizliresim.com/0jRQWL ve tüm dünyayı saran sesin oldu.
Sen İran’da doğan bir kadındın, evet. Ve orada ve burada ve kim bilir dünyanın her yerinde “kadın” olmak bir suçtu, bir zayıflıktı. En “güzel” (!) acılar hanıma çektirilir, yaşanmış her şeyin yükü o “kadın”a yüklenirdi… Ama şairler hep erkekti değil mi? Sen hikâyesi olan bir kadındın. Ama kendini şiir ettin be Kadın… “Şiir benim tanrımdır, işte ben şiiri bu denli seviyorum. Gecem gündüzüm bunu düşünmekle geçiyor, kimsenin söylemediği yeni bir şiir, güzel bir şiir söyleyeyim diye… Kendimle baş başa olmadığım ve şiiri düşünmediğim günüm, anlamsız ve hiç sayılır…”
Sen İran’da doğan bir kadındın, evet. Ama “kadın” olmanın anlamına en oldukça sen vardın bir ihtimal, biliyor musun bunu da? Her şeye karşın “kadın” olmaktan asla vazgeçmedin, biliyorum.
gonderi/98635356
Ben senin bu kitabını senden 100 yıl ilkin senin topraklarında yaşamış gene senin şeklinde bir karı şairin Fatimah Baraghani’nin Rû be rû şiiri eşliğinde okudum. Ve senden neredeyse 100 yıl sonrasında yaşamış Nurcan Toprak’ın çekmiş olduğu video eşliğinde… Zira bu şarkı ve bu video bana hep seni hatırlattı Sevgili Füruğ…
گر به تو افتدم نظر چهره به چهره رو برو
شرح دهم غم تو را نکته به نکته مو به مو
Ger be to oftadam nazar, çehre be çehre, ru be ru
Şarh daham game to ra nokte be nokte mu be mu
Olur da çehrene bir bakış atabilirsem ve karşı karşıya gelebilirsek,
Gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, tek tek, ince ince…
https://www.youtube.com/watch?v=4UINDzh2SXU
Olur da bigün öte zamanlarda karşı karşıya gelebilirsek gönlümüzde taşıdığımız dertleri anlatırız birbirimize ince ince…
İyi ki doğdun, iyi ki geçtin bu dünyadan. Doğum günün mübarek olsun! “Kadın”ın adını tarihe şiirinle ve en nihayet canınla kazıyan kahramanlardan birisin sen…
gonderi/99431115 (Tubistan)


Sonsuz Günbatımı PDF indirme linki var mı?


Furuğ Ferruhzad – Sonsuz Günbatımı kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Sonsuz Günbatımı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Furuğ Ferruhzad Kimdir?

Füruğ Ferruhzad, (Farsça: فروغ فرخزاد, Forough Farrokhzad) (d. 5 Ocak 1935 – ö. 13 Şubat 1967), İranlı ozan, yazar, oyuncu, yönetmen, ressam. İran’ın 20. yy’da yetiştirdiği en mühim hanım şairlerindendir.

Yaşamı

Babası Albay Muhammed Ferruhzad ve anası Turan Veziri Tebar’ın yedi çocuğundan üçüncüsüydü. Mahalle okulunda 9. sınıfa kadar devam ettikten sonrasında kız sanat okuluna gitti. Burada fotoğraf, dikiş-nakış ve el sanatları öğrendi. Hicivci ozan Füruğ, 16 ya da 17 yaşlarına vardığında Perviz Şapur ile evliliğe ilk adımını attı. Eğitimine kocasının yanında Ahvaz’da devam etti. Bir yıl sonrasında tek evladı olan Kāmyār’ı dünyaya getirdi. Evliliğinden iki yıl sonrasında 1954 senesinde Füruğ, eşinden ayrıldı. Mahkeme Kāmyār’ın velayetini babasına verdi.

Füruğ, Tahran’a geri dönerek şiir yazmaya devam etti ve Esir adını verdiği ilk kitabını yayınladı.

1958 senesinde İbrahim Gülistan’la tanışır ve dokuz ayını Avrupa’da geçirir. Ozan bu zamanda yaşamının esin deposu olan şiirlerine devam eder ve hızla iki kitabını daha piyasaya sürer. Bunlardan ilki Duvar ve diğeri de İsyandır.

İranlı cüzzam hastalarını ve onların sorunları ile ilgili olarak Tebriz’de film yapar. 1962 senesinde filmi Kara Ev adını verdiği filmiyle dünyanın çeşitli yerlerinde ödüller kazanır. Film çekimi esnasında cüzzamlılar evinde tanıştığı Hüseyin Mansur isminde evladı evlat edinir.

1963 senesinde Füruğ, Yeniden Doğuş adlı eserini yayınlar. Artık şiirde olgunlaşma zamanlarıdır ve sanat içerikli düzeyi yüksektir. Bu kitabıyla ozan, İran şiirinde derin ve etkisinde bırakan değişikliklere yol açmıştır.

13 Şubat 1967 tarihinde öğleden sonrasında saat 14.30’da stüdyoya gitmek için hızla seyir halindeyken karşısına çıkan okul aracına çarpamamak için direksiyonu kıran Füruğ, aracından fırlayıp, boynunun kırılmasıyla 32 yaşlarında hayata gözlerini yummuştur.

Modern İran şiirine mühim katkılar elde eden şairin ölümünden sonrasında emek harcamaları Soğuk Mevsim adı altında bir kitapta toplandı. Michael Hillman, Yalnız Kadın adıyla onun yaşamını ve şiirlerini 1987 senesinde yayınladı. Şairin şiirleri ve yaşamı hakkında daha pek oldukça yazı ve kitap gösterildi, yaşamı filme çekildi.

Füruğ Ferruhzad şiirlerinde derin bir yalnızlık duygusu dikkat çeker. Bunun yanında, şiirlerinde hanımefendilerin sorunlarını da ele almakta, İran toplumunun hanımefendilere karşı uyguladığı ayrımcılığı eleştirmektedir. Bu fikirleri ara sıra şiddetli tartışmalara yol açmıştır. İran’da hanımefendilerin yaşamlarının daha iyi hak ve koşullara kavuşmasını savunmaktaydı. Dönemindeki Şah’ın despotluğuna da karşı çıkmıştır. Şiirleri kimi vakit İran toplumunca erotikbulunmuştur.

İranlı yönetmen Abbas Kiyarüstemi’nin 1999 yılında yapılmış Rüzgar Bizi Sürükleyecek filminin adı, şairin bir dizesinden alıntıdır.

Ödülleri

1962 senesinde yapmış olduğu belgeselle İtalya Belgesel Filmler Festivali’nde birincilik.

1963 senesinde “Kara Ev” filmiyle, Almanya’daki Oberhausen Film Festivali’nde en iyi film ödülü.


Furuğ Ferruhzad Kitapları – Eserleri

  • Yaralarım Aşktandır
  • Sonsuz Gün Batımında
  • Aşk Şiirleri
  • Yeryüzü Ayetleri
  • Dünya Sevmek İçin Fazlaca Ufak
  • Furuğ-i Ferruhzad
  • İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına
  • Kederli İpek
  • Bir Başka Doğuş
  • Gitmekti Benim Payıma Düşen
  • Ses, Ses, Yalnız Ses
  • Hemû Berhem
  • Sonsuz Günbatımı
  • Rüzgâr Bizi Götürecek
  • Ilkin Ben Öleceğim
  • Tüm Şiirleri
  • Sadece Ses Kalıcıdır
  • Sin: Selected Poems of Forugh Farrokhzad
  • Duvar
  • Furuğ – Dünya Şiir Mitosları 2
  • Ma Baweri Bı Destpekerdışe Mewsime Serdi Biyar
  • Baweriye Binin Em Bi Destpeka Demsala Sar
  • Son Gün


Furuğ Ferruhzad Alıntıları – Sözleri

  • O günlerde çepeçevre dönen kuşlara benziyordum. Karanlık sema ile çevrilmiş boşlukta kanat açarak yükselmiş, aydınlığın ve ışığın kaynağına doğru uçmak istiyordum. Yolumda yağmurlu ipekler ayağıma dolanıyor, rüzgârların nefesi uçuş seyrimi kesiyor ve bulutların sisi gözlerimi kapatıyordu. Ben kanat çırpıyordum, devamlı kanat çırpıyordum. Yolum uzak bir yoldu. Kanatlarım yorulunca uykunun kucağına dalmak için aşağıya indim. Yorgunluktan uyanık kalma korkusunu unuttum fakat uykumda uçuşları düşünüyordum ve şimdi o uykudan uyandım. Yolumda yağmurların, rüzgârların ve bulutların oturup beklemekte olduklarını biliyorum. Ve ben bitkinlikten, acıdan boşalmış kanatlarla ve umut dolu bir kalple gene de ufkun uzaklarındaki o aydınlık, rahat, mutlu ve gerçek özgürlüğün olduğu caddelerde parlayan güneşin hayranı olacağım. (Dünya Sevmek İçin Fazlaca Ufak)
  • Neden gölgemi uzaklaştırıyorsun benden?
    Soruyorum sana:
    Acı mıdır yoksa mutluluk mudur karanlık?
    Zindan mıdır yoksa özgürlük ovası mıdır gövde?
    Nedir gecenin karanlığı?
    Gece,
    Kimin kara ruhunun gölgesidir? (Duvar)
  • ben pişman değilim
    kalbim sanki zamana doğru akmakta
    yaşam kalbimi tekrarlayacak
    rüzgar göletlerinin üstünde hindiba sürüyor
    o beni tekrarlayacak. (Sonsuz Gün Batımında)
  • „ah…
    budur benim payıma düşen
    budur benim payıma düşen
    benim payıma düşen
    Bir perde asılmasının benden almış olduğu gökyüzüdür
    benim payıma düşen, terk edilmiş merdivenlerden
    inmektir
    ve ulaşmaktır bir şeylere çürüyüşte ve gurbette
    benim payıma düşen, anılar bahçesinde hüzünlü gezintidir
    ve “ellerini seviyorum” diyen
    sesin hüznünde ölmektir” (Ses, Ses, Yalnız Ses)
  • “Ax, bihêle wenda bibim di dilê te de.”
    —Ohhh bırak kalbinde kaybolayım.”:::!!! (Hemû Berhem)
  • Benim için mutluluk güzel elbiseler, iyi yaşam ya da güzel yemekler değil, ben ru­hen rahat olduğumda mutlu oluyorum ve şiir ruhumu rahat kılı­yor. (Sonsuz Gün Batımında)
  • ger min dest bida ser felekê mîna yezdan
    min ê rakira ji binî vê feleka han
    ji nû ve yeka din a wisa ava bikira ku
    kirina mirazê dil bibûya özgür û hêsan
    Xeyyam (Baweriye Binin Em Bi Destpeka Demsala Sar)
  • su akışının sesi…
    ve dişi toprak kabuğu üstüne..
    yıldız ışığının düşüş sesi ve aşkın yayılma sesi..
    Ses, ses, yalnız ses kalıcıdır. (Sadece Ses Kalıcıdır)
  • ben yüreğini yitirmiş bu zamandan korkuyorum (Yeryüzü Ayetleri)
  • Şklovski der ki: “Biz birbirimizin yüzüne bakarız fakat birbirimizi görmeyiz!” (Ses, Ses, Yalnız Ses)
  • “Titreyen ağlayışım dans ediyor gözyaşlarımla” (Gitmekti Benim Payıma Düşen)
  • güneş ölmüştü
    güneş ölmüştü ve yarın
    evlatların belleğinde
    belirsiz, yitik bir imgeydi… (Rüzgâr Bizi Götürecek)
  • ah!
    bana düşen budur
    bana düşen budur
    bana düşen
    bir perdenin asılışının benden almış olduğu gökyüzüdür
    bana düşen terk edilmiş bir merdivenden inmek
    ve yalnızlık içinde çürümekte olan bir şeye ulaşmaktır
    bana düşen hatıralar bahçesinde hüzünle dolaşmaktır (Yeryüzü Ayetleri)
  • “kalbim, kalbinle beraber okudu aşk masalını” (Rüzgâr Bizi Götürecek)
  • Düşünüyorum fakat biliyorum ki asla
    gücüm yok bu kafesten kurtulmaya,
    gardiyan razı olsa da
    takatim yok kanatlanıp uçmaya. (Yeryüzü Ayetleri)
  • hemî hebûna min ayeteke tarî ye
    ku di ber xwe de te dubare dike
    dê te bibe berbanga bişkivîn û şînbûnên ebedî
    di vê ayetê de min kir axîn ji te re, kir axîn
    di vê ayetê de min tu li dar û av û agir lûl kirî (Baweriye Binin Em Bi Destpeka Demsala Sar)
  • hemû hebûna min ayeteke tarî ye.. (Hemû Berhem)
  • Gece kara bir toz şeklinde ağaçları üstüne çökmüştü. Sert bir rüzgar esiyor ve kuru sarı yaprakları caddede bir o yana, bir bu yana sürüklüyordu. O donmuş parmak uçlarıyla pencerenin buharla kaplı camını sildi. Şehrin ışıkları uzaktan göz kırpıyor ve her an daha da soluklaşıyordu. Uzun ağaçların dallarında sanki bir yalvarış vardı, gökyüzüne uzanmış ve yukarıda bir yerde, bulutların içinde bir şeyler arıyordu. (Son Gün)
  • Ses,ses, yalnız ses,
    su akışının sesi
    ve dişi toprak kabuğu üstüne
    yıldız ışığının düşüş sesi ve aşkın yayılma sesi
    Ses, ses, yalnız ses kalıcıdır. (Sadece Ses Kalıcıdır)
  • seni gördüm bir gece rüyamda, sarhoşum
    ah… yoksa rüyalarda mı göreceğim artık seni (Kederli İpek)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş