Eğitim

Suskunluğun Rafları – Mehmet Deveci Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Suskunluğun Rafları – Mehmet Deveci Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Suskunluğun Rafları kimin eseri? Suskunluğun Rafları kitabının yazarı kimdir? Suskunluğun Rafları konusu ve anafikri nedir? Suskunluğun Rafları kitabı ne konu alıyor? Suskunluğun Rafları PDF indirme linki var mı? Suskunluğun Rafları kitabının yazarı Mehmet Deveci kimdir? İşte Suskunluğun Rafları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Mehmet Deveci

Yayın Evi: Parana Yayınları

İSBN: 97862572340237

Sayfa Sayısı: 200


Suskunluğun Rafları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Ben şimdi göğün, çiçeğin, kuşların ve iki kelime kuramayıp içli sessizlikle konuşan canlılar tarafındayım. Karşısındayım tüm laf kalabalıklarının, tutulmamış sözlerin, bencil yaşamların.”

İnsan bir akşamüstü bitkinlik elbisesini çıkarıp sükutu üstüne giydiğinde ya da yüklerinden kurtulmak için çıkmış olduğu dağ yolunda sırtını yasladığı ağacın gölgesinde serçelerin resitalini dinlerken sol tarafında atan yüreğin ritmine kendini kaptırabilir.

“Suskunluğun Rafları” Yazar Mehmet Deveci’nin hüznü kuşanıp sessizliği giydirdiği kelimelerle sayıklaması. Huzurun şerbetinden yudumlarken öze meydana getirilen yolculuklardan geçip gerçekler ülkesine nüktedan bir üslupla dokunması.

Kainat kitabını okuyarak, temaşa ve tefekkürü denemeleriyle yakamıza iliştirmesi.

“Suskunluğun raflarına çok hüzün koydum ben.

Çok yaşam,

çok zaman,

çok kişi…”

diyerek iç dünyamızda yolculuğa çıkarıyor bizi.


Suskunluğun Rafları Alıntıları – Sözleri

  • Yol biter, güzellik kalımlı kalır.
  • Düşen yapraklar ağaçların tövbesidir,
    Düşen damlalar da gözlerin.
  • Kimselerin görmediği iyilikler yapıyorsun.
    Peki!
    Kimselerin görmediği kötülüklerden kaçınabiliyor musun?


Suskunluğun Rafları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“Şu fâni dünyada , fotoğrafı  çekilmemiş bir iyiliğin  olsun”. Diyerek nokta koyuyor kitaba yazar Mehmet Deveci .
Bir fotoğraf  karesi misali aslına bakarsak eserde anlatılanlar. O kareleri okudukça ve gözünüzün önünde getirdikçe kendinize bağ kuracağınız, bir çay  sıcaklığında  söyleşi havasını soluyacağınız, satır  aralarında  kendinizi bulacağınız ve kimi zaman kendinizi  öz eleştiri yaparak sorgulayacağınız tecrübe etme türünde  3 bölümde ele alınarak yazılmış muhteşem  bir  yaratı .
Sadelik ve samimiyetin  harmanlanışını ve  sanki size ilişkin bir şeyler varmış hissini uyandıran söyleşi  havasını biz okuyuculara  yansıtan  yazarımıza sonsuz teşekkürler. yazar/i9279 (Tuğçe)

#okudumbitti #kitapyorum
#suskunluğunrafları 200 Sayfa
.
“Pencerelerden artık uçsuz bucaksız manzaralar gözükmüyor. Şimdi baktığımız yerlerin tek manzarası gri beton yığınları ve oldukca kattan oluşan apartmanlar.”
.
“Mandallarda asılı kalmış çamaşırlar şeklinde kurumuş, unutulmuş, buruşmuş bazı duygular.”
.
Herkese Merhaba
.
Bugün sizlere sevmiş olarak okuduğum #suskunluğunrafları kitabının yorumu ile geldim. Kitap tecrübe etme türünde yazılmış. Yazarın mütevazı ve samimi bir halde günümüzün mevzularına değinmiş olması, kitabı okurken yüreğimize fazlasıyla dokunuyor. Sayfalar içinde kısa kısa şiirlere de yer verilmiş…
.
Kitap üç ana bölümden oluşuyor ve her bölüm kendi içinde kısa kısa yazılar, öyküler ve şiirlerle ayrılıyor.
1/Bölüm SAYIKLAMALAR
2/Bölüm ÖZE YOLCULUK
3/Bölüm GERÇEKLER
.
“Suskunluğun Rafları” Yazar Mehmet Deveci’nin hüznü kuşanıp sessizliği giydirdiği kelimelerle sayıklaması. Huzurun şerbetinden yudumlarken öze meydana getirilen yolculuklardan geçip gerçekler ülkesine nüktedan bir üslupla dokunması.
Kainat kitabını okuyarak, temaşa ve tefekkürü denemeleriyle yakamıza iliştirmesi şeklinde.
 
“Suskunluğun raflarına oldukca hüzün koydum ben.
Fazlaca yaşam,
oldukca süre,
oldukca şahıs…”
diyerek iç dünyamızda yolculuğa çıkarıyor bizi.
.
Kitabı büyük bir keyifle okudum ve türü sevenlere tavsiye ederim. Lakin bir eleştirim olacak, kitabın yarısı boş sayfalardan ibaretti… Sırf iki satır için koca bir sayfa boş kalmış, bu mevzuda yayınevlerinin daha duyarlı olmasını isterim…
Hâl bu şekilde olunca ben üzülüyorum…
Kesilen ağaçlara yazık bu sebeple…
.
paranayayinlari
.
Ne kadar okursanız, o denli bilirsiniz. Ne kadar öğrenirseniz, o denli değişik yere gidersinizSağlıkla, kitapla ve sevgiyle kalınca canlar… (Meral Kaplan)

◇ “Göğün yüzü ne güzel. Baktıkça bakası geliyor içimin.Tıpkı bir Mushaf’ın sayfası şeklinde. Sonra güneş geliyor ve papatyadan taçlar yapıyor dünyanın saçlarına. Ben gene elimi alın kıvrımlarıma dayıyor ve gözümü alan her şeyden saklanıp göğün mavi boşluğuna bakıyorum, içimden “Ne güzel!” diye geçirirken.”
.
◇ “Karşılaştığınız insanların kimisi sınav, kimisi de ödüldür. Kimisi yaşamı kolaylaştırır, kimisi zorlukların sebebi olur. Dünya yolculuğumuzda denk geldiğimiz manzaralardır hepsi. Kimi gri, kimi beyaz… Herkesi olduğu şeklinde kabul etmek, iyiliğin ve güzelliğin en güzel örneği olup yola devam etmek de sizin görevinizdir.
Yol biter, güzellik kalımlı kalır.”
.
.
Bazı kitapların okunmak için zamana gereksinimleri vardır. Kitabın derinliklerini görebilmek, ruhunu hissedebilmek için şartların olgunlaşması gerekir. Tam da öyleki bir zamanda okudum Suskunluğun Raflarını. Bir alıntıyla içime işlemeye yetti ve sonrasında her bir sayfayla gönlümde bahar dalları açtı. Yazarın iç sayıklamaları, kelimelere giydirdiği sessizlik, tefekkürü, temaşası size de geçiyor okurken. Kitap “sayıklamalar, öze seyahat ve gerçeklik” başlıklarında toplamış olduğu yazılardan oluşuyor. Deneme severlere ısrarla tavsiye ediyorum. (Tuğba Güzel)


Suskunluğun Rafları PDF indirme linki var mı?


Mehmet Deveci – Suskunluğun Rafları kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Suskunluğun Rafları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mehmet Deveci Kimdir?

1974’ün bir sonbahar ayında, G. Antep’in İslahiye ilçesinde dünyaya geldi. Yazmaya ilkokulda başladı.

Sonra babasının bakkal dükkânındaki veresiye defterinde devam etti.

Okul tatillerinde; bakkal, tüpçü, mobilyacı ve ayakkabı mağazalarında çalıştı.

Bir dönem annesine de hisse vererek dolapta dondurduğu eskimoları mahalle aralarında satarak ticarete atıldı. Yaz aylarında asla bağırmadan sessiz bir şekilde simit sattı.

Okul çıkışlarında ideali olan futbolcu olma idmanları ile babasının bakkalı içinde gidip geldi.

İmam – Hatip Lisesi yıllarında, matematik defterinin arka sayfasına yaşamın özüne dair afişe sözler karalamaya başladı.

Kompozisyon derslerinde şehrin en yeşil alanlarının mezarlıklar bulunduğunu, mahalle aralarını ve kent yollarının çamurlarını anlattığı yazısı öğretmenleri tarafınca eleştiri alıp, talebe arkadaşları tarafınca beğeni topladı.

Okul etkinliklerinde sesi gür çıkmış olduğu için şiirler okudu.

Ders süresinin bittiği fakat vaktin hemen hemen bitmediği kısa sürelerde öğretmenleri tarafınca kaldırılıp tek kişilik gösteriye zorlanıp içinden ne geliyorsa anlatması sağlandı.

Dernek ve vakıf bünyesinde çıkardıkları duvar gazeteleri ve bültenlerinde kendince bir şeyler karalamaya başladı.

Bir süre mahalli bir radyoda program yapmış oldu.

Bir dönem amatör olarak tiyatroculuk yapmış oldu. İskilipli Atıf’ı canlandırıp şehit oldu, Amerikan askerini canlandırıp sakız çiğnedi ve mahalle düğünlerinde evlerin damlarına kurmuş oldukları sahnelerde gömüt notları kitabındaki “deli hoca” rollerini oynadı.

Bir süre pazarcılık yapmış oldu.

Yazı serüveni askere gittiğinde günlük ve mektuplar ile devam etti.

Bilkent arkeoloji ve sanat zamanı ile süregelen üniversite yaşamını yazgı kısmet kontenjanından hep yarıda bıraktı. 

Evlendi. İki kız ve bir oğul sahibi oldu.

Çeşitli dernek ve vakıflarda yöneticilik yapmış oldu.

İnternet medyacılığının yoğunlaştığı dönemlerde birçok sitede yaşamın özüne dair yazılar yazmaya başladı. Kimi süre bir dilenciyi, kimi süre sokak aralıklarında unutulmuş mütevazı yüzleri, kimi süre da bir kenarda unutulmuş ağacı yazıp bitkilerle konuştu.

Sosyal medyada bu kadar yazar ve şairin bulunduğunu bilmeden bir kaza ve ısrarlar sonucu yazılarını burada da paylaşmaya başladı.

Yazılarının altına adını ilk “med” olarak yazdı. Daha sonrasında bir dostunun tavsiyesi ile gerçek adını kullanmaya başladı.

Rabbinin karşısına çıkardığı güzel yüreklerle buradaki çalışmalarına devam etti.

İlk kitabı ve ilk baskısı kısa sürede biten “Yazının Şahitliği,” bunca anlatılan özgeçmişinde yaşamış olduğu, biriktirdiği, duyduğu, ağlamış olduğı, düşündüğü şeylerin kitabı olarak okuruyla buluştu.

İkinci kitabı “Bizimkiler” ile yazım hayatına devam etti.

Hiç bilincinde olmadan söyleyip bir bölgelere karaladığı “Yazının Şahitliği Elimizden Tutsun Diye” sözü, yazılarının niyeti ve sloganı oldu.

Şimdilerde TYBG Şubesi Üyesi ve baskıya hazır birçok kitap projesi var. 

Düşünerek, hüzünlenerek, susarak, yazarak, namaz kılarak, çay içerek, yürüyerek, kırılarak, alınarak, sinirlenerek, denk geldiği yerde ağlayarak hayatına devam ediyor.

Ölünce cennete gitmek, Rabbine sunabilecek bir yüz hazırlamak ve peşinden gelecek iyi şeyler bırakmak en büyük ideali.

(Yazar hakkında bu bilgiler Mehmet Deveci’nin kendi adına açılmış olan siteden alınmıştır.)


Mehmet Deveci Kitapları – Eserleri

  • Yürüyelim Mi Biraz
  • Ey Kudüs!
  • Yazının Şahitliği
  • Sevgili Yalnızlığım
  • Bizimkiler
  • Sevdiğine Yenilmek
  • Özlemek Güzel
  • Suskunluğun Rafları
  • Onsuz Olmaz
  • Tek Başına
  • İlham Perisi
  • Benim Hayal Dünyam
  • Sevimli Dostlar


Mehmet Deveci Alıntıları – Sözleri

  • Gürültüde yitip, sessizlikte kendimi tekrardan buluyorum. (Sevgili Yalnızlığım)
  • İşaret parmağına dolanmışlığıyla Filistin Sevdam…
    O, bende “bad-ı saba” hali
    Bilirsin iyi mi da üşütür içerisini ıslak yüreğimin
    Ve estikçe büyütür içimdeki inkılabı… (Ey Kudüs!)
  • Kendi yürek gemisini inşa edemeyen, oraya sığamayan, gelen afetlerde boğulur… (Tek Başına)
  • Kalkıp gidemediğiniz bölgelere, dalıp gidersiniz… (Yürüyelim Mi Biraz)
  • “İçimin çınar yaprakları tek tek kendinden geçerken,
    yamacımdan gelip geçen adımlarına uğramak ne güzel bir tevafuk,
    ey gecemin ufak, yüreğimin büyük telaşı.
    Beni görmeyişin, üzerime basıp geçişin, sanma ki çıtırtılarımın ağrısını çoğaltır.
    Fevkalade sevinirim de çiğnenişime, bunu un küçük oluşuma çevirir, bölgelere saçılan ufak parçacıklardan adını yazarım, bir karınca yolu şeklinde…” (İlham Perisi)
  • Kalkıp gidemediğiniz bölgelere, dalıp gidersiniz.. (Yürüyelim Mi Biraz)
  • Yerini sevmeyen nebat bile kuruyor. (Onsuz Olmaz)
  • Yarım kalmış bir kitap şeklinde derhal elini ona uzatmak,
    Hemen ona gitmek,
    Durup onda dinlenmek, kalmak onda,
    Kendini unutmak istediği dostları olmalı insanoğlunun (Onsuz Olmaz)
  • Kaçmalı insan. Bedenen olmasa da ruhen… (Onsuz Olmaz)
  • İnsanın yüreğine usulca dokunan şeyler vardır.Bunlar ne gözle görülür ne de elle tutulur yalnız hissedilir Bunlar anlatılmaz,da Tarif te yetersiz kalınır (Sevgili Yalnızlığım)
  • Dağlara bakıp yalnız bir yükseklik görmek de var; onlara bakıp dünyanın direği oluşunu keşfetmek de. Kelebeklerin kanadından düşen ömürlerine hayıflanıp sızlanmak da var, kanat çırpınışlarındaki ince işçiliğinden seslendirdiği tınıyı duymak da… (Tek Başına)
  • Ne güzel tariftir; kendi şeklinde.. (Yürüyelim Mi Biraz)
  • •Yaralıyım ben yaralı (Özlemek Güzel)
  • Allah’ım!
    İçimizin denizlerine, Musa’ya açtığın yollardan ver..
    ‘Amin’ (Bizimkiler)
  • “Dünyayı sırtından indirince daha süratli koşarsın, 
    Bak kuşlara…” (Bizimkiler)
  • O denli oldukca yorgunuz ki;
    Bir adım ötemiz dünya ve bizim o bir adımı atacak ne hevesimiz ne de iştahımız var.  (Sevdiğine Yenilmek)
  • Bir şeyler noksan Allah’ım, bir şeyler oldukca noksan
    Bu fazlalıklar ondan.. (Bizimkiler)
  • Yeter ki güzel şeyler yapmak için adım atalım, arkası geliyor. (Sevimli Dostlar)
  • Kudüs sevdasını, ağrısını mahşere bırakmayın!
    Yaşıyorken, hayattayken sevin Kudüs’ü, özleyin, yakarış edin. (Ey Kudüs!)
  • Birisi ölüyor, birisi yeni dünyaya gelen. Birisi gülüyor, birisi yeni ağlamış. Birisinin gittiği yerden diğeri yeni dönmüş. Birisinin heves etmiş olduğu onca şeyi diğeri yeni bitirmiş. Dünya dönüyor. Aynı noktaya vardığında bu yuvarlak şey, içindeki sıra değişiyor yalnız. (Tek Başına)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş