Tarihselciliğin Sefaleti – Karl R. Popper Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tarihselciliğin Sefaleti – Karl R. Popper Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Tarihselciliğin Sefaleti kimin eseri? Tarihselciliğin Sefaleti kitabının yazarı kimdir? Tarihselciliğin Sefaleti konusu ve anafikri nedir? Tarihselciliğin Sefaleti kitabı ne konu alıyor? Tarihselciliğin Sefaleti PDF indirme linki var mı? Tarihselciliğin Sefaleti kitabının yazarı Karl R. Popper kimdir? İşte Tarihselciliğin Sefaleti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Karl R. Popper
Çevirmen: Sabri Orman
Orijinal Adı: The poverty of Historicism
Yayın Evi: İnsan Yayınları
İSBN: 9789757732915
Sayfa Sayısı: 152
Tarihselciliğin Sefaleti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Meşhur bilim ve cemiyet felsefecisi Karl R. Popper’in “Tarihselciliğin Sefaleti” adlı eseri, her iki felsefe disiplininin de sorunlarını kendi kavşağında buluşturan çarpıcı bir kitaptır. Filozofun, gerek “Açık Toplum ve Düşmanları” gerekse “Bilimsel Buluş Mantığı” adlı eserleri, daha temelli bir probleme ışık tutmak suretiyle bu kitapta bir araya gelmişlerdir.
Görünürde toplumsal bilimlerin doğa bilimlerine indirgenip indirgenmeyeceği probleminin tartışıldığı yapıt, daha temelde “tarihin bilimsel yöntemlerle tahmin edilebilir yasaları” olduğuna inanan cemiyet felsefelerinin bilimsellik iddialarını çürütmek istemektedir.
Bilim ve toplumsal bilim ilişkilerinin incelenmiş olduğu kitap süresince merkezi kavram “tarih”tir. Fakat yoksulluğu öne sürülen aslolan düşünce “tarihsel” yöntem değil, tarihin çağdaş ve tehlikeli bir kavranışı olan 2tarihselci” fikir tavrıdır.
Yazarın fikirlerine iştirak edilsin ya da edilmesin, birçok konudaki uyarıcı ve uyandırıcı tespitleriyle yapıt, okunmaya kıymet bulunduğunu derhal hissettirecektir.
Tarihselciliğin Sefaleti Alıntıları – Sözleri
- Kendi yanlışlarımız mevzusunda eleştirici olmamız fazlaca zor olsa gerek, fakat birçok insanoğlunun yaşamını ilgilendiren eylemlerimize karşı eleştirici bir tutumu kararlılıkla sürdürmek ise, bizim için nerede ise imkansızdır. Değişik bir anlatımla, oldukca büyük yanlışlardan ders almak oldukca zor olsa gerek.
- Eğer eleştirici bir tutuma haiz değilsek, daima bulmayı istediğimiz şeyleri bulacağız: Cici teorilerimizi teyid edecek hususları arayıp, bulacak; onlar için tehlikeli olabilecek herşeyi ise gözden ırak tutacak ve görmeyeceğiz.
- Toplumlara en uygun şekilde şekil verebilmek, Popper’in kullandığı deyimle “açık cemiyet”larda olabilir. Şu sebeple sadece bu toplumlarda hangi görüşlerin doğru bulunduğunu münakaşa imkanı vardır. Halbuki totaliter rejimler tek görüş haricinde öteki görüşlere kapalıdırlar. Dolayısıyla bu rejimler, bilginin ilerlemesi için lüzumlu olan deneyim etme ve yanılma sürecine olanak vermezler. Şu sebeple mevcut görüşü tehlikeli sonuç etme imkanı yoktur. Bu şekilde bir durumda, olgulardan teorilere geçebilmek, mevcut teorinin yanlışlanabilir yerlerini bulabilmek ve böylece yeni bir data ortaya koyabilmek de mümkün olmaz.
- Bilimsel araştırmanın, sadece sağlam bir yatırım bulunduğunu kanıtlama etmiş olduğu taktirde tasvip edilebileceğini ileri devam eden ve maalesef yeniden moda haline gelen dar görüşe karşı yaptıkları mücadelede ‘saf’ yada ‘temel’ araştırmanın haklarını savunanların, her türlü desteğe layık olduklarını kabul etmekte fayda vardır.
- Büyük dogmalar, doğrusu güvenilirliği büyük kuramler, insan zihninin büyük başarılarıdır. Dogmatik fikir ek olarak, tehlikeli sonuç düşüncenin meydana gelebilmesi için bir ön-safhadır. Dogmatizm, kritisizm ile beraber büyük dogmaların doğrusu bilimsel gelişmenin kaynağını meydana getirir.
- Tüm teoriler birer denemedir; işleyip işlemediklerini görmek suretiyle ortaya atılmış tecrübe etme durumunda hipotezlerdir, onlar ve bütün deneysel doğrulamalar düpedüz, eleştirel bir anlayışla teorilerimizin nerelerde yanıldığını bulmaya yönelik bir çabayla meydana gelen testlerin sonuçlarıdır.
- Eğer kendi yanlışlarımızdan ders almaya hazır olursak, doğrusu yanılgılanmızda dogmatik bir halde ısrar etmek yerine onları kabullenip onlardan yararlanma yoluna gidersek, fakat sadece bunu yapabilirsek, ilerleme kaydederiz.
- Bilimin kendisinde olduğu benzer biçimde, metodun gelişmesi ve ilerlemesinde de yalnızca tecrübe etme ve yanılma yöntemiyle öğreniriz ve yanlışlarımızı bulabilmek için başkasının eleştirisine ihtiyacımız vardır. En önemlisi de bu eleştiridir; zira yeni metodların ortaya çıkması köklü ve ihtilalci özellikte bir değişikliğin habercisi olabilir
- Sosyal bilim tarihten başka birşey değildir.
- Siyasi mesele, insanoğlunun iç dürtülerini, enerjilerini uygun stratejik noktalara yöneltecek ve tüm gelişme sürecini istenen istikamete yönlendirecek şekilde organize etmektir.
Tarihselciliğin Sefaleti İncelemesi – Kişisel Yorumlar
Tarihselciliğin Sefaleti: Karl Popper, 19. ve 20. yüzyılın mühim bilim felsefecilerinden biridir. Yaşadığı dönemde de yazdığı kitaplarla oldukca ses getirmiştir. Bu kitaplardan kabul edilen Tarihselciliğin Sefaleti adlı felsefik kitabıdır. Yazdığı Tarihselciliğin Sefaleti kitabı ilk olarak okunduğu süre birazcık ağır kaçabilir. Popper, bu kitapta tarihselciliği bir nevi eleştiriyor olsa da, kendi savunduğu tezleri ile kitap, tekrardan yeni bir yapıya bürünüyor. Ben ilk olarak olduğum süre pek bir şey anlamadım fakat yeniden yeniden okudukça kitap benim için anlam kazanmaya başladı diyebilirim. Kitap temel olarak Popper’ın kendi gözüyle görmüş olduğu şekliyle ‘tarihselcilik’ akımına dair eleştrilerini derlediği ve bunları bir mantıkçı olarak ayrıntılarına değindiği bu akımı bir nevi ‘çürüttüğü’ bir kurguya haizdir. Kitap 190 sayfa ve 4 bölümden oluşuyor. Bunlar sırasıyla; “Tabiatçılık Karşıtı Tarihselcilik Öğretileri”, “Tabiatçılık Yanlısı Tarihselcilik Öğretileri”, “Tabiatçılık Karşıtı Öğretilerin Eleştirisi” ve “Tabiatçılık Yanlısı Öğretilerin Eleştirisi” şeklindedir. Popper, bu tarz şeyleri ilkin sosyoloji ve fizikle harmanlıyor, inşa ediyor ve sonrasında bu savunduğu tezlerini çürütme yoluna gidiyor. Yazar, ilk bölümlerde, fizyolojik kanunun devamlı, her yerde değişebilir bulunduğunu, sadece toplumsal bilimlerin bu şekilde olmadığını ve onun bir bilim dalı olamayacağını dile getiriyor. Ve daha neler neler….
Kitap, bilimsel ve felsefi kitaplar okumayı sevmeyen insanoğlu için birazcık ağır gelebilir. Kitapı okurken amacınız, derhal bitireyim de başka bir kitaba geçeyim tarzında olmasın. Yavaş yavaş anlayarak okuyun ve notlar tutun. Ki ben öyleki yaparak bitirdim ve benim için daha verimli oldu.
Kısacası, kesinlikle okumanızı tavsiye ederim ve tarihe karşı bakış açınızı azca da olsa değiştirebilecek tarzda bir kitap olduğuna inanırım. (raskolnikov)
Tarihselciliğin Sefaleti PDF indirme linki var mı?
Karl R. Popper – Tarihselciliğin Sefaleti kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Tarihselciliğin Sefaleti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Karl R. Popper Kimdir?
1902 Viyana doğumlu Avusturyalı bilim ve cemiyet felsefecisi. Üniversite öğrenimi esnasında matematik, fizik ve felsefe okudu. İlk kitabı mantıkçı pozitivistlerin merkezi olan Viyana Çevresi yayınları içinde çıkmakla beraber Çevreyle ilişkisi devamlı münakaşa ve eleştiri düzeyinde sürdü. Bu yüzden kimilerince ‘resmî muhalif’ deklare edildi. 1937 senesinde okutman olarak gittiği Yeni Zelanda’da kendisine aslolan ününü kazandıran ‘Açık Toplum ve Düşmanları’ kitabını (Türkçeye çevirisi: C. 1, Mete Tunçay, Ankara, 1967, C. 2 Harun Rızatepe, Ankara, 1968; Türk Siyasi İlimler Derneği Yayınları) yayınladığı yıl olan 1945’e kadar kaldı. Aynı yıl Londra Üniversitesi London School of Economics’de okutmanlığa başladı. 1969’da emekli oluncaya kadar burada mantık ve bilimsel yöntem profesörlüğü yapmış oldu.
Karl R. Popper Kitapları – Eserleri
- Daha İyi Bir Dünya Arayışı
- Açık Toplum ve Düşmanları
- Bilimsel Araştırmanın Mantığı
- Tarihselciliğin Sefaleti
- Hayat Problem Çözmektir
- Yüzyılın Dersi / Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik
- Açık Toplum ve Düşmanları Cilt: 1
- Bitmeyen Arayış
- Açık Toplum ve Düşmanları Cilt: 2
- Conjectures and Refutations: The Growth of Scientific Knowledge
- The Logic of Scientific Discovery
Karl R. Popper Alıntıları – Sözleri
- Marx’ın Kapital’i yazmaktaki amacı, toplumsal gelişmenin kaçınılmaz yasalarını bulmaktı. Toplum teknolojisine yararlı olacak iktisat yasaları bulmak değildi. Kapital, ne âdil fiyatlar, servetin eşit dağıtımı, güvenlik, üretimin akla yakın bir halde plânlanması ve her şeyin üstünde,
özgürlük benzer biçimde toplumcu amaçların gerçekleşmesini sağlayacak ekonomik koşullar
mevzusunda bir incelemeydi, ne de bu amaçları çözümlemek ve açıklamak yolunda
bir girişimdi.
Ama her ne kadar Marx toplumcu amaçların ahlâk açısından haklı çıkarılması
çabasına olmasıyla birlikte Ütopyacı teknolojiye de şiddetle karşı çıkmış olsa da, yazılarında örtük olarak, bir ahlâk kuramı da vardır. O, bunu başlıca cemiyet kurallarını
ahlâk açısından değerlendirmekle dile getiriyordu. Ne de olsa Marx’ın kapitalizme
yönelttiği suçlama ahlâksal bir suçlamaydı. Seviye, içindeki tam bir biçimsel adâlet
ve hakkaniyet ile beraber ortaya çıkan, zâlim adâletsizlikten dolayı suçlanmaktadır.
Seviye suçlanmaktadır, bundan dolayı sömürücüyü sömürüleni köleleştirmeye zorlayarak
her ikisini de özgürlüklerinden yoksun kılmaktadır. Marx ne servete karşı çıkmış,
ne de fakirliği övmüştür. O, kapitalizmden servet birikimine yol açmış olduğu için değil,
oligarşik niteliğinden dolayı nefret ediyordu; bu düzende servet demek diğer insanların hayatlarını etkileme iktidarı anlamında siyasal iktidar demek olduğundan
ondan nefret ediyordu. Emek gücü bir meta hâline getirilmektedir; bu da insanların kendilerini pazarlarda satmaları gerektiği anlamına gelir. Marx, düzenden köleliği çağrıştırdığı için nefret ediyordu. (Açık Toplum ve Düşmanları Cilt: 2) - Neyi atıp neyi alıkoymalı? İşte mesele bu. (Bitmeyen Arayış)
- İyi olmak demek fenalık yapmamaktır. Bir de fenalık yapmayı istememektir. (Açık Toplum ve Düşmanları)
- Soru: “Birkaç komünist gencin Viyana’da polis tarafından öldürülmesi üzerine, komünistlerden biraz uzaklaşmaya karar verdiniz. Oysa o olayda komünistler ateş açan taraf değil, kurbandı. Ama komünizmden vazgeçmeye o olay üzerine karar verdiniz. Bu biraz garip değil mi?”
Popper: Bir tür mesuliyet duyuyordum, insanoğlunun kendini feda etmesinin, kendini tehlikeye atmasının düzgüsel bulunduğunu düşünüyordum; fakat biz başkalarını, kendilerini tehlikeye atmaları, vurulmaları için cesaretlendiriyorduk, oysa bunu hayata geçirmeye hakkımız yoktu. Parti liderlerinin başkalarına, kendilerini feda etmelerini ya da hayatlarını tehlikeye atmalarını söyleme hakları yoktu. (Yüzyılın Dersi / Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik) - Eğer eleştirici bir tutuma haiz değilsek, daima bulmayı istediğimiz şeyleri bulacağız: Cici teorilerimizi teyid edecek hususları arayıp, bulacak; onlar için tehlikeli olabilecek herşeyi ise gözden ırak tutacak ve görmeyeceğiz. (Tarihselciliğin Sefaleti)
- Şöyleki diyordu Bach, öğrencilerine aralıksız çalma mevzusunda yönerge verirken: “Tanrının ihtişamı ve zihnin izin verilen seviyede zevk-ü sefası için uyumlu seslerden örülü bir harmoni olmalı; ve her müzik benzer biçimde bitimi ve nihai amacı Tanrının şan ve şerefiyle zihnin tazelenmesi haricinde başka bir şey olmamalı. Buna dikkat edilmediği sürece, gerçekte müzik yoktur, cehennemsel uluma ve takırtı vardır.” (Bitmeyen Arayış)
- Özgürlüğün hiçbir çeşidi devlet tarafınca itimat altına alınmadıkça olanaklı olması imkansız. (Açık Toplum ve Düşmanları)
- “Yaşamın anlamı, hayatımız boyunca arayıp bulacağımız gizli bir şey değil, hayatımıza kendi elimizle katabileceğimiz bir şeydir.” (Daha İyi Bir Dünya Arayışı)
- Yaşamın anlamı, yaşamımız süresince arayıp bulacağımız gizli saklı bir şey değil, yaşamımıza kendi elimizle katabileceğimiz bir şeydir. (Daha İyi Bir Dünya Arayışı)
- Evrensel ve kişisel olmayan bir doğruluk ölçütüne başvurulması
anlamında, akılcılık son aşama önemlidir… Yalnız kolayca egemen
olduğu çağlarda değil, bununla beraber, hatta daha oldukca, düşünce birliğine
varamadıkları süre adam öldürecek kadar kudretli olamayanların
boş rüyası olarak hor görülüp reddedildiği daha bahtsız devrelerde de.
BERTRAND RUSSELL (Açık Toplum ve Düşmanları Cilt: 2) - “Belki ben haksızım, sen de haklısındır, ne olursa olsun tartışmamızdan sonrasında ikimiz de bazı şeyleri eskiye nazaran daha net olarak görebilmeyi umabiliriz, ve ne olursa olsun, kimin haklı olduğundan oldukca doğruluğa daha da yaklaşmanın mühim bulunduğunu unutmadığımız sürece, ikimiz de birbirimizden öğrenebiliriz.” s.129 (Hayat Problem Çözmektir)
- Hiç kimse kendi davasında yargıç olmamalı. (Açık Toplum ve Düşmanları)
- Popper bilimi, bataklıkta kazıklar üstüne dikilmiş bir yapıya benzetir. Bu kazıklar hiçbir süre “var olan” organik ve sağlam bir tabana dayanmaz. Zaman süre kazıkların sağlam bir temele dayandığı düşünülebilir; fakat bu bir yanılgı olacaktır. Şu sebeple kazıklar yalnızca geçici bir süre için kendilerine sağlam bir dayanak bulmuştur. Bir süre sonrasında sağlam sanılan temel gene zayıflayabilir. Bu nedenle de kazıkların hep daha derine çakılması olmazsa olmaz olmalıdır. İşte Popper’in bilim insanı, bıkmadan usanmadan, uçsuz bucaksız derinliklere uzanmaya çalışan; ulaşmış olduğu bilgiyi yalnızca geçici bir süre için güvenilir data olarak kabul eden, böyle de yetinmeyip hep daha fazlasını arayan insandır. Bu da sadece bilginin “mutlak” olmadığı görüşüyle bağdaşmaktadır. Mutlak olmayan data, doğru olmayan bilgidir, yanlışlanabilir bilgidir; evrenin herhangi bir yerinde “siyah tek bir kuğunun” var olabileceği kuşkusunun taşınmasıdır. (The Logic of Scientific Discovery)
- Kapitalistlerin insanların sefaleti karşısındaki sorumsuzluklarından yakınan bu insanların kendilerinin bu türlü dogmatik iddialarla insan sefaletini iyi mi azaltabileceğimizi ve toplumsal davranışlarımızın bazı beklenmedik neticelerini iyi mi denetim altına alabileceğimizi öğrenmemizi mümkün kılabilecek bu türlü deneyimlere karşı çıkacak kadar sorumsuz olduklarını görmek şaşkınlık vericidir. Ne var ki, Marxçılığı savunanlar kendi çıkarları uğruna ilerlemeye karşı çıktıklarının bilincinde değildirler; onlar Marxçılık benzer biçimde hareketlerin ana tehlikesinin bir süre sonrasında türlü türlü çıkarları temsil etmeye başlamaları bulunduğunu ve maddi çıkarlar yanında düşünsel çıkarlar da olabileceğini göremiyorlar. (Açık Toplum ve Düşmanları Cilt: 2)
- Her buluş ‘usdışı bir an’ içermektedir, her buluş ‘yaratıcı bir sezgidir’. (Bilimsel Araştırmanın Mantığı)
- Demokratik devlet teorisindeki mühim noktalardan biri de siyaset sorunudur, bundan dolayı bizim bürokrasilerimiz anti-demokratiktir. Bürokrasilerde, davranış ve ihmâllerinin hesabını vermek zorunda olmayan oldukca sayıda “küçük diktatör” bulunur. (Yüzyılın Dersi / Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik)
- Demokrasi en fena yönetim biçimidir, eğer tüm öteki yönetim biçimlerini saymazsak.
Winston Churchill (Yüzyılın Dersi / Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik) - … ben, düşünen tüm insanları ilgilendiren en azından bir felsefi probleminin var olduğuna inanıyorum. Bu da evrenbilim (Kosmologie) sorunudur: Dünyayı -ve ikimiz de bu dünyaya ilişik olduğumuzdan, bu bağlamda kendimizi ve bilgimizi- anlayabilme problemi. Tüm bilimlerin bu anlamda evrenbilim olduğuna inanıyorum; ve felsefe de, aynı tabiat bilimleri benzer biçimde, evrenbilime getirmiş olduğu katkı sebebiyle benim için ehemmiyet taşımaktadır. Felsefe ve tabiat bilimleri araştırmalarını bu amaçla sürdürmediğinde, benim için hiçbir çekicilikleri kalmayacaktır. (The Logic of Scientific Discovery)
- kendi seyircilerine, aldatıcıdır diye, akılcı kanıtlara kulak vermeyi yasaklayabilirler ve onlara kanıta karşı yumruklarını ya da tabancalarını kullanmayı öğretebilirler. (Açık Toplum ve Düşmanları)
- Devletçilik ne kadar artarsa,
özgürlük de o denli azalır. (Yüzyılın Dersi / Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!