Eğitim

Yanık Saraylar – Sevim Burak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yanık Saraylar – Sevim Burak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yanık Saraylar kimin eseri? Yanık Saraylar kitabının yazarı kimdir? Yanık Saraylar konusu ve anafikri nedir? Yanık Saraylar kitabı ne konu alıyor? Yanık Saraylar PDF indirme linki var mı? Yanık Saraylar kitabının yazarı Sevim Burak kimdir? İşte Yanık Saraylar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Sevim Burak

Editör: Filiz Özdem

Tasarımcı: Nahide Dikel

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750807398

Sayfa Sayısı: 90


Yanık Saraylar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sevim Burak’ın ilk kitabı Yanık Saraylar, 1965’te yayımlandığında yarattığı tartışmalar ve çekmiş olduğu ilgiyle senenin edebiyat vakası sayıldı; Türk öykücülüğündeki çağdaş yönelişler içinde ayrı bir yeri olduğu kabul edildi.

Azınlıkların, müzmin yalnızların, umutsuzların, bir köşede ölmeye çekilenlerin dünyalarını anlattığı bu kitabında da “Düşüne düşüne yaşamının en hurda ayrımlarına kadar indi.”

Sevim Burak, edebiyatında devamlı yaşam üzerine derinlemesine düşündü, tek tek bireylerin dertlerini içeren ortak çerçeveler çizdi ve hayata devam etmenin dehşeti üzerine odaklandı.


Yanık Saraylar Alıntıları – Sözleri

  • Dert anlatamamak büyük bir felakettir.
  • Günahlar bitmek bilmiyor, ben tükenmek üzereyim.
  • Bizim de şarkılarımız vardı.
    Biz de biliriz…
    Bıraksalar…
  • Bazen kendi bildiklerini bile anlayamazsın.
  • Akşamlara dek pencerenin önünde yalnızlığımı büyütüyordum.
    HİÇBİR ŞEYDEN UMUDUM YOKTU.
  • Düşüne düşüne yaşamının en hurda ayrımlarına kadar indi.
  • “Dert anlatamamak büyük bir felakettir…”
  • Fakat bir HİÇ için yaşanır mı?
  • İçimde her şey yıkılıyor.
  • En büyük acıların kendisine öğretildiği en büyük
    Kent’lerde.


Yanık Saraylar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Ilk olarak bu kıymetli yazarımızla hemen hemen bu sabahleyin tanışmış olmanın üzüntüsü içerisindeyim, bu biçim duygular yaşadıkça bu siteyi kurup bugünlere gelmesinde emeği olan her insana ne kadar teşekkür etsem azca diyorum. Siteye ilk üye olduğum zamandan itibaren tüm paylaşımlarını keyifle takip ettiğim ve oldukça şey öğrendiğim ve bu kitabı okumama vesile olan etkinlikten yardımıyla haberim olan kıymetli lemanaltiner , bu güzel etkinliği düzenleyen gonderi/148343998 ve alın teri döken her insana sonsuz teşekkür ederim. Kitap alışık olduğumuz öykü kitaplarından değişik tarzda yazılmış sadece okuması zevkli kolay bir halde okunabilir. (Girişimcilik Durağı)

puanım;10/7: Kitapla tanışmamı elde eden sayın;Samet_gzl teşekkür ederim ve kitaba geçelim.
Kitap;sevim burak’ın okuduğum ve kendisininde yazdığı ilk kitap.Sevim burak’ın tanımak isterseniz başlangıç için en iyi kitabı benimde yine yine okuyup değişik şeyler öğrenebileceğim bir kitap
6 hikayeden oluşmaktadır;
Sedef Kakmalı Ev
Pencere
YanıkSaraylar
Büyük Kuş
AyYaRabYehova
Ölüm Saati
bunların ortak ögesi kadınlardır.
Kadınları bir mekan ile var ediyor. Bir baş kaldırı var kitapta.
Kitapta yaşatılan duygular;yalnızlık, ölüm ,intihar ,korku,kaygı,dışlanma ile anlatımlar mevcuttur.
Depresif ve melankolik bir hava daima kitapta var eğer kitabı okumak isterseniz ;kesinlikle, sevim burak’ın “yaşam öyküsünü” bilmeniz kitabı idrak etmek için oldukça büyük bir destek sunar.
Kitap yapboz benzer biçimde bir an şunu diyorsunuz ;”noldu şimdi” ben aşırı bağlantı problemi yaşadım. Anlamlandırmak oldukça zor yorumlamak oldukça zor.Oldukça kuvvetli bir kalem kendisi metnin içinde kullandığı yazım oldukça şaşırtıcı;hep Büyük harf ,hep ufak harf,cümleler kesik çizgi ile ayrılır ,aniden düz yazıda ,şiire ,ordan bir dialoga ordan da bir günlük ile karşı karşıya gelirsiniz .
En sevdiğim alıntılar;
bu hanım kolu için yaşıyor; bense, paltom için yaşıyorum. fakat bir asla için yaşanır mı?
diye düşündü.
Akşamlara dek pencerenin önünde yalnızlığımı büyütüyordum.
HİÇBİR ŞEYDEN UMUDUM YOKTU.
Bütün yılları
Bütün günleri
Bütün saatleri dolmak üzere
BENiM ANILARIM
BEN BU ANILARI
CANlMLA
KANlMLA
BESLEDİM
AYAKTA TUTTUM
YlKlLMASlNA ENGEL OLDUM
arka kapakta yazan;
“siz baron bahar, yaşamın dehşetini asla düşünmüyorsunuz:
her şeyiniz var
otomobiliniz
yatınız
7 cüceli eviniz
bonolarınız
çocuklarınız
bense, ölümden korkmayacak kadar yalnızım….”
dizeleriyle insana derin bir nefes aldırım şükür öylesine yalnız değilim dedirten kitaptır .
yazarın sevim burak’ın kitabında olan bu yapıt yayınlandığı 1965 senesinde yarattığı tartışmalarla senenin edebiyat vakası sayılmış ve türk edebiyatında ki çağdaş yönelişler içinde ayrı bir yeri olduğu kabul edilmiştir.
Kendinizi şaşırtmak için okunması ihtiyaç duyulan bir kitap unutulmaması için meydana getirilen #165362149 etkinliğe katılabilirsiniz şimdiden iyi okumalar ve görüşmek suretiyle (Melike görür)

#yanıksaraylar     #sevimburak
Gönül isterdi ki burada uzun uzun Sevim Burak’tan bahsedeyim. En kolay şekliyle söylemem gerekirse Sevim Burak okunması her anlamda zor bir yazar. Büyük /ufak harf, yazım işaretleri kullanımı, metafor kullanarak yazıya döktüğü öyküleri, şiirsel dili, idrak etmek için emek verilmesi ihtiyaç duyulan yazarlardan. Öykülerinin merkezinde ; hanımefendiler ve ötekiler var.
Sevim Burak ; öykülerin de bayanı mekanlarla özdeşleştirerek konu alıyor. Bir nevi isyan, isyan var öykülerinde…
Yanık Saraylar kitabı altı öyküden oluşuyor.
İlk öykü, Sedef Kakmalı Ev ,Nurperi Hanım Yanyalı bir köle , senelerdir bakımını yapmış olduğu Ziya Bey öldüğünde, oturmuş olduğu eve haiz olma imgesel taşıyor. Bu sebeple öykü öznesi hanım, sadece bir mekân içinde var olabileceğini düşünüyor. Nurperi Hanım, Ziya Bey’den ona duracak olan evin dışarıdan tehdit edildiğini, Ziya Bey’in akrabaları tarafınca elinden alınacağının korkusunu yaşıyor.
İkinci öyküde ki Kadın’ın aslına bakarsak karşı pencereden izlediği kendisi. kendini aşağı attığında akıp giden zamanı durduracağını düşünüyor. Varlığını , ölümle görünür kılınacak şu sebeple. Öyküde geçmiş olduğu benzer biçimde o ana kadar “yemek odalarında, mutfaklarda, sandık odalarında bağırtılan” hanım, toplumun genel eğilimi olarak bu alanlarla sınırlandırılıyor. Pencerenin perdesinin kapanıp açılması, perdenin koltuğun kenarına sıkıştırılması, mekana hapsedilen kadının ölüm isteğinin gelip gitmesini ifade ediyor.
“Yanık Saraylar”, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından doğan travmayı oldukça iyi özetleyen bir öykü. Adıyla da aslına bakarsanız ortadan kalkmış bir geçmişin ifadesini taşıyor ki bu geçmiş Sevim Burak’ın öykülerini var eden bir yapı. Bunun yanı sıra, kadının cemiyet içindeki var oluş sürecini irdeliyor “Yanık Saraylar”. Öykünün baş karakteri gerçekte yaşamış biri. Burak’ın ablasının İstanbul Ticaret Odası’ndan arkadaşı olan Nebahat Hanım. Nebahat Hanım, Burak’ın elle yazdığı öyküleri daktiloyla temize çekiyor. “Yanık Saraylar”, Burak’ın derhal her öyküsünde olduğu benzer biçimde gizemli bir girişle adım atar. Şiirsel bir dili vardır gene. Toplum düzenine, “uğraş düzeni” adını verir. Uğraş düzenin sıkıştırılmış yapısını ifade etmek için Yeşilköy, yol, kapılar, anahtarlar ve kilitler benzer biçimde ayrıntılar kullanıyor. Toplumsal olduğundan büyük harfle vurguluyor. Öyküde bir de “tren” nesnesi var. Modern dünyada tren hem mekan hem de zamanı belirleyen bir yapıyı simgeliyor.
Meğer ne kuvvetli bir başkaldırıymış Burak’ınki diyeceksiniz kitabı bitirdiğinizde. Kadın olmak, Yahudi olmak ve diğeri olmak. Zamana karşı durmak, mekana ilişkin olmaya karşı durmak… (İlkay Yurttaş Koşar)


Yanık Saraylar PDF indirme linki var mı?


Sevim Burak – Yanık Saraylar kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Yanık Saraylar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sevim Burak Kimdir?

Zeliha Sevim Burak (d. 29 Haziran 1931, İstanbul – ö. 31 Aralık 1983, İstanbul), Türk yazar.

Tiyatro, roman, anı-mektup benzer biçimde türlerde eserleri bulunan sanatçı, en oldukça öykücü kimliği ile on plana çıkmıştır. Mevcut edebiyat topluluklarının hiçbirinin içinde yer almamış, kendi edebiyat dilini yapmaya çalışmış bir yazardır. Öyküleri şuur akışı tekniğinin yetkin örnekleri olarak kabul edilir.

Yaşamı

“1931’de, İstanbul’da doğdum. 21 yaşıma kadar Kuzguncuk’un tepesindeki evimizde babaannem ve büyükbabamla geçirdim. Bu yüzden çocukluğumla büyüklüğüm arasında büyük fark yok gibidir. Aile çevremizde, çocuktan çok yaşlı komşular, yaşlı akrabalar bulunduğu için, onların arasında, yaşlı bir insan gibi yetiştim. İlkokulu Kuzguncuk’ta, ortaokulu Tünel’deki Alman Lisesi’nde bitirdim. Öğrenimim bu kadardır.„

—(Bir Sevim Burak söyleşisinden alıntıdır.)

26 Haziran 1931’de İstanbul, Ortaköy’de dünyaya geldi. Babası bir gemi kaptanı olan Mehmet Seyfullah Burak; annesi 1910’lı yıllarda Bulgaristan’dan göçmüş Yahudi asıllı bir ailenin kızı olan ev hanımı Aysel Kudret Hanım (Marie Mandil)’dır. Ailenin ikinci çocuğudur.

İlkokula 1938 yılında babasının görevi nedeniyle bulundukları Çanakkale’de başladı. İlköğrenimini Kuzguncuk’taki Suleyman Şefik Paşa Nakkaştepe 45. İlkokulu’nda tamamladı; 21 yaşına kadar yaşadığı Kuzguncuk, hikâyelerinde azınlık kültürünün yaşlı insanlarına ağırlık vermesinde etkili oldu. Ortaokulu Alman Lisesi’nde tamamladıktan sonra okul hayatına son verdi.

Annesini 17 yaşında iken kaybetti. İlk evliliğini 18 yaşında, keman sanatçısı Orhan Borar ile yaptı (1949). 1950’de Olgunlaşma Enstütüsü’nde mankenliğe başladı. Dönemin Amerikan Büyükelçisi Mc Ghee’nin öncülüğünde düzenlenen kültür etkinlikleri kapsamında Amerika’ya giderek, orada defilelere çıktı. Amerika dönüşünde kendine ait bir modaevi ve atölye açtı.

Orhan Borar ile evliliğinden oğlu Karaca Borar dünyaya geldi (1955). Bu evliliği sırasında romancı Peyami Safa ile bir aşk yaşayan sanatçının öykü dünyasının şekillenmesinde bu ilişki etkili oldu;eserlerinde kahramanları da bu ilişkiye benzeyen yasak aşklar yaşadı. 1958 yılında ilk eşinden boşandı. Bu dönemde amatör hikayeler yazmaya başladı.

İkinci evliliğini ressam Ömer Uluç’la yaptı; bu evlilikten Elfe Uluç adındaki kızı dünyaya geldi. 1960 ihtilalinden sonra bozulan ekonomi nedeniyle işyerini kapattı ve tamamen hikâye yazarlığı üstüne yoğunlaştı.

İlk hikâye kitabı “Yanık Saraylar”‘ı 1965’te yayımladı. Kapalı ve alışılmadık biçimsel üslubu nedeniyle kitap çok tartışıldı. Sait Faik Ödülü’ne aday oldu ancak ödülü alamadı. Kitabının aforoz edildiğini düşünen Burak, bu kitaptan sonra on yedi yıl boyunca edebiyat piyasasından çekildi. Bu süre içinde “Mach 1” adını verdiği romanı üstünde çalıştı.

Yazar, çocukluğunda geçirdiği kalp romatizması tekrarladığı için 1970’li yıllarda bir tedavi sürecine girdi; sadece eşinin Nijerya’ya atanması üstüne olması ihtiyaç duyulan kalp kapakçığı ameliyatını geciktirerek 1976’da Nijerya’ya gitti ve bir buçuk yıl orada yaşadı. Bu dönem haricinde tüm yaşamını İstanbul’da geçirdi. 1980 senesinde İstanbul’da bir ameliyat geçiren Sevim Burak, ameliyata girerken almış olduğu karar sonucu Ömer Uluç’tan ayrıldı.

Yeniden yazılarını yayımlamaya başlamış olan sanatçı, 1982 senesinde “Sahibinin Sesi” adlı oyunu yayımladı. Aynı yıl “Palyaço Ruşen” isminde öyküsüyle Sabahattin Ali Öykü yarışmasına katıldıysa da hak ettiğini düşündüğü bu ödülü alamadı ve tepki olarak hikayelerini yayımlanacak antolojiden çekti. 1983’te “Afrika Dansı” adlı öykü kitabı yayımlandı. Oldukça değişik teknikler denemiş olduğu bu kitap, edebiyat dünyasında büyük tartışmalara niçin oldu. Aynı yıl “Everest My Lord (İşte Baş, İşte Beden, İşte Kanatlar)” adlı kitabını yazdı ve romanını yazmayı sürdürdü.

Yeni bir kalp ameliyatı geçirmek suretiyle yatmış olduğu Haseki Hastanesi’nde 31 Aralık 1983 günü ameliyat edilemeden yaşamını yitirdi. 5 Ocak 1984 günü Kuzguncuk Camii’nde kılınan cenaze namazının arkasından Nakkaştepe Mezarlığı’na defnedildi.

“Everest My Lord (İşte Baş, İşte Gövde, İşte Kanatlar)” (1984) adlı oyunu ve son öykü kitabı “Palyaço Ruşen” (1993) ölümünden sonrasında yayımlandı. Ayrıca oğluna yazdığı mektuplar “Mach I’dan Mektuplar” adıyla kitaplaştırıldı (1990).

Öyküleri şuur akışı tekniğinin yetkin örnekleri olarak kabul edilir. Genellikle hanım sorunlarını anlattığı yapıtlarında şiirsel bir dil kullanmıştır.


Sevim Burak Kitapları – Eserleri

  • Yanık Saraylar
  • Sahibinin Sesi
  • Afrika Dansı
  • Everest My Lord – İşte Baş İşte Beden İşte Kanatlar
  • Ford Mach I
  • Palyaço Ruşen
  • Mach One’dan Mektuplar
  • Beni Deliler Anlar
  • Mektuplar


Sevim Burak Alıntıları – Sözleri

  • Ah, oldukça yalnızım… Oldukça yalnızım… Oldukça dertliyim hem de… Bile­mezsiniz… Bilemezsiniz… (Sahibinin Sesi)
  • İnsanı yaşatacak ve ayakta tutacak tek ve başlıca şey de ‘para’dır. (Mach One’dan Mektuplar)
  • Aydınlıkta olan tek şey bilincim. Kendi kendimin önüne bile bir karartı benzer biçimde düşüyorum. Kendimin de düş olduğuma inanıyorum. (Beni Deliler Anlar)
  • “Benden şu dünyada ne beklenebilir? Ne kadar uzağım her şeyden. Sanatımdan nasıl bahsedebilirim şu dünyadakilere – Bunu saklamam gerek. Sanatımdan yaramaz bir çocuk gibi bahsettim şimdiye kadar – Sakladım korkumu – Tek çelişkim insanlar ve dünya – Kapalı perdelerin arkasında düş-uyku-korku geçiriyorum. Kafka değilim… Sanatımın düş olduğunu biliyorum. Bir yandan düş görerek bir yandan uyanık yaşayarak deli oluyorum. Düşten – aydınlığa çıkınca deli oluyorum. Boğalar gibi -karanlıkta yaşatırlar genç boğaları – tabiatı ve güneşi birdenbire gösterirler çıldırsın diye – Ama – Ben – Ben boğa değilim. Karanlıktayım fakat bilincim aydınlık, pırıl pırıl aydınlıkta… (Zaten onu da yitirirsem deliden farkım olmaz) Kimsenin suratını görmek istemiyorum! Çok gördüm… Yeter artık. Her şeyi biliyorum… Ne ilişkisi var yazdıklarımın – çizdiklerimin şu suratlarla? Şu aydınlıkta her şeyin belirdiği yerde ne işim var? Kendi kendimin önüne bile gölge gibi düşüyorum – Bir karartı her şey, kendimin de düş olduğuma inanıyorum. Düş gördüğüme o kadar eminim ki şu başkalarının yaşamını görmesem… Deliler ve şizofrenler – Bu dünyadan ayrılanlar – aşırı ateşli hastalar için yazıyorum denebilir… Bütün sevgim onlara denebilir…” (Mektuplar)
  • HAKİKAT BİR HAYAL’DİR EFENDİM (Ford Mach I)
  • Bana öyleki bir parça çalınız ki her şey maziye karışsın, yeni hayatımı toz pembe göreyim. (Sahibinin Sesi)
  • “Açıkgözler için hiçbir şey yazmayacağım. Dünyalarını kaybetmişler için… Kendim için yazacağım. Erken bunamışlara, hayalperestlere, oldukça acıklılara, bu dünyadan gitmek için hazırlık yapanlara yazacağım. Sevim Burak abla (Beni Deliler Anlar)
  • Uzun ve ağır bir hava vardı
    Nisan havası (Palyaço Ruşen)
  • “Hayat, iki kişinin beş aşağı beş yukarı birbirinin anlayacağı hikâyeler anlatmasından ibarettir. Bunun haricinde, büyük aşk yoktur.” (Mektuplar)
  • Üzülmemek, korkmamak lazım, hele kederlenmeye asla gelmez, yaşam oldukça kısa, sen üzüldüğünle kalıyorsun. (Everest My Lord – İşte Baş İşte Beden İşte Kanatlar)
  • CÜMLELERİM BİR AĞAÇ BİÇİMİNDE YAZILACAK
    AĞACIN DALLARI (Şamdan kolları benzer biçimde yukarı göğe doğru açılacak)
    AĞACIN GÖVDESİ HÜNERLE ALTINDAN KAPLANACAK (Ford Mach I)
  • Aylarca sesimi çıkarmadan düş görürüm… Dünyadan uzak kendi içimde yüce evrende… Sesimi çıkarmam. Bir gün içinde, dayanılmaz özlemlerle sarsılırım… -Dünyayı görmek için- Dünyanın kirli kokusunu duymak, fena bir söz işitmek için. O dışta yüzen pislikleri yine görmek, iğrenç insanların içinde ezilmek, o malum bayalığı yaşamak için… Bunları ansızın arayan biriyimdir… O malum nefreti, Kin’i yine isteyen biri… (Beni Deliler Anlar)
  • Palyaço Ruşen hepsine düşman (Palyaço Ruşen)
  • GELİN
    YAKLAŞIN
    BİR ŞEYLER SÖYLEYİN
    NE Mİ
    AKLINIZA GELENİ
    BEN BAĞIRIN DEYİNCE BAĞIRIN (Afrika Dansı)
  • Ama hepimiz masal konu alıyor. Alıştığı şeyleri yine yine dinliyor. (Mach One’dan Mektuplar)
  • Birdenbire aydınlığa çıkınca deli oluyorum. Kimsenin suratını görmek istemiyorum. Benim yazdıklarımla bu suratların ne ilişkisi var? Düş görerek bir taraftan da uyanık yaşayamam. Tek çelişkim, insanoğlu. Dünya, benim. Her şey yalnızlığıma bağlı. Kimseyle bağ kuramam artık. Nasıl yaşayabilirim onların içinde hikayelerim benzer biçimde. (Beni Deliler Anlar)
  • İnşaatlar ilerleyip duruyor – önüne geçilecek bir şey değil – hatta gittikçe hızlanıyor – ilerleme boyuna hızlanıyor – gittikçe kocamanlaştığı şişmanladığı ve ağırlaştığı bu yüzden gittikçe ölüme yaklaştığı için seviniyorum – (Ford Mach I)
  • Bazen kendi bildiklerini bile anlayamazsın. (Yanık Saraylar)
  • Ben… diye başladı kurt
    Bir sürü değilim
    Fakat yapayalnızım… (Palyaço Ruşen)
  • Palyaço Ruşen adlı bir roman denemesi yaptım ve bir bölümünü “Sabahattin Ali Öykü” Yarışması’na gönderdim, başkası kazanmıştır. Bence Palyaço Ruşen nefisti. Kazanamamın öne sürülen nedeni “Profesyonel” olmam. (Filiz Ali söylemiş oldu)
    İşte Türkiye’nin san’atı değerlendirmedeki tutumu ve san’atçının Türkiye’deki şansı. (Beni Deliler Anlar)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş