Eğitim

Yeni Zamanlar Felsefesi – Hilmi Ziya Ülken Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yeni Zamanlar Felsefesi – Hilmi Ziya Ülken Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yeni Zamanlar Felsefesi kimin eseri? Yeni Zamanlar Felsefesi kitabının yazarı kimdir? Yeni Zamanlar Felsefesi konusu ve anafikri nedir? Yeni Zamanlar Felsefesi kitabı ne konu alıyor? Yeni Zamanlar Felsefesi PDF indirme linki var mı? Yeni Zamanlar Felsefesi kitabının yazarı Hilmi Ziya Ülken kimdir? İşte Yeni Zamanlar Felsefesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Hilmi Ziya Ülken

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Yayınları

İSBN: 6053322986

Sayfa Sayısı: 140


Yeni Zamanlar Felsefesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hilmi Ziya Ülken’in 1962-63 yılı “ders notları”nın bir araya getirilmesiyle oluşan Yeni Zamanlar Felsefesi Avrupa felsefesinin Rönesans’tan başlayarak Kant’a kadar geçirdiği evrimi “buradan bir gözle” inceliyor. İlk kere piyasaya çıkan bu eserde Ülken, Rönesans periyodunun genel karakterini ve öncülerini özetlemek gerekirse değerlendirdikten sonrasında, dünya algısını kökten dönüşüme uğratan Copernicus ve Giordano Bruno’dan çağıl felsefenin temel taşları Spinoza, Leibniz ve Kant’a kadar “yeni çağ”ın filozoflarını emsalsiz bir bakışla ele alıyor.


Yeni Zamanlar Felsefesi Alıntıları – Sözleri

  • “Bütün zıtlar sonsuzda uzlaşırlar. Sonsuz bir eğri ile sonsuz bir doğru veya doğrultu aynı şeydir. Yani bir doğru farz ediniz uzatınız sonsuza; bir de eğri farz ediniz uzatınız sonsuza. Bunun yarıçapı sonsuzsa, bunlar hiçbir zaman birleşmez. O halde eğri ile doğru birdir. “
  • “Işığın cezp ettiği kelebek, akıbetinin ölüm olduğunu bilmez; fakat kahraman adam ise bunu bilir. Bu biliş onu, ışığı aramaktan alıkoymaz. “
  • “Bilgisini artıran kimse ıstırabını da artırır.”
  • “Budalalar şimdiki halleriyle iktifa ederler, geçmiş ve geleceği düşünmezler; bunun için tasa ve korkuları yoktur. Bunun için budalalar korkusuzdurlar, vicdan azapları yoktur.”
  • Tanrı, tabiatı aşar .
  • Devlet, yönetim edenler için buluş edilmemiştir, yurttaş içindir.
  • Homo homini lupus.


Yeni Zamanlar Felsefesi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Sofu’nun Dünyası: * “Sofie’nin Dünyası” filozofların yaşamlarının ve felsefelerinin minik yaş grubuna uygun olarak bir kurgu dahilinde verildiği bir kitaptı. Burada da benzer bir iş yapılmış, Hilmi Ziya Ülken filozofların yaşamlarını ve felsefelerini İlahiyat Fakültesi öğrencilerine uygun olarak aktarmaya çalışmış. Ancak bu kitabın içinde kurgu yok. Kitabın kendisi kurgu.
Bu kitap aslen bir kitap değil. Hilmi Ziya Ülken’in 1962-1963 yıllarında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencilerine verdiği “Yeni Zamanlar Felsefesi” adlı dersin notlarının kitaplaştırılmış hali. Dersi alan öğrencilerden biri, Yusuf Kenan Karahan, hocasının derslerini teybe kaydetmiş, sonrasında da bu kayıtları yazılı metne dönüştürmüş. Kitabı alırken bu bilgilere haiz değildim. Bilseydim muhtemelen almazdım. Belki de incelemeye bu şekilde başlamamım sebebi de budur.
Kitapta Orta Çağ felsefesinden Kant’a kadarki süreçte -Kant dersi yarım kalmış- o dönemlerin genel yaklaşımı, dönemsel özellikleri yansıtılmış. Devrin önemli filozoflarının hayatıyla ilgili kısa bilgilendirmede bulunulup o filozofların öğretilerine dair açıklamalar yer almıştır.
Rönesans bölümünde Machivalli, Montaigne;
Modern İlmin Âlem Telakkisi bölümünde Kopernik, de Cusa, Telesio, Bruno ve Campanella;
Yeni ilim bölümünde Kepler, Galileo ve Bacon;
Son bölüm olan Modern Felsefe bölümünde ise Descartes, Pascal, Hobbes, Locke, Spinoza, Leibniz ve Kant şeklinde filozoflara yer verilmiş.
Gerek felsefe merakım gerek üniversitede Soner Hoca’mız yardımıyla kendisinden haberdar olduğum Hilmi Ziya Ülken’e saygımdan dolayı kitap beni oldukca heyecanlandırmıştı sadece bir süre sonrasında kitabı yalnız “bitsin” diye okuduğumu fark ettim. Bitince de buraya koştum. (Hüseyin T.)

Kitabın kapağını açtığınızda ortaçağda buluyorsunuz kendinizi. Bir oldukca düşünce ve düşünürlerin içinde kayboluyorsunuz. Kendinize geldiğiniz vakit Ortaçağ İtalya’sında olduğunuzu anlıyorsunuz. Tüm samimiyetiyle Francesco Petrarca kaldırıyor sizi,hümanizmin ilk çağrısını meydana getiren büyük düşünür. Gözlerinizin derinliğine bakıyor “benliğini bul” diyor size. Ve bir Prens’in yanına götürüyor sizi “Devlet benim” diyen bir prens. Parçalanmış olan İtalya’nın toplanabilmesi için sıvamış kollarını. Kalabalıktan biri seslenmese asla anlamazsınız Prens bulunduğunu;Niccola Machiavelli’nin.
Sayfaları çevirdikçe Fransa’ya düşüyor yolunuz. Burda ise Jean Bodin karşılıyor sizi ve bir ütopyaya sürüklüyor benliğinizi, yalnız kaldığınız düşündüğünüz anda Ütopyanın tahtında oturan Thomas More anlatmaya başlıyor size her şeyi ve bir cümlesini aklınızda tutabiliyorsunuz;Sosyalizm.
Ve bir yüzyıl sonrasına gidiyorsunuz. Bir hapishaneye ya da bir Güneş Ülkesine. Çelik iradeli bir insanın 27 senelik hapsine tanık oluyorsunuz, eserlerini kendisine ziyarete gelen kişilere titreyen elleriyle verdiğine tanıklık ediyorsunuz. Ziyarete gelen kişilerin umutsuzca “hoşçakal Tommaso” demesine tanık oluyorsunuz “hoşçakal Tommaso Campanella”.
Cenup İtalya’dasınız artık. İkinci bir Sokrates ile karşılaşıyorsunuz ya da ikinci bir Hallac-ı Mansur ile. Kiliselerin ithamlarından kurtulamayan biri,fikirleri yüzünden enginizasyon mahkemelerinde kendini savunmaya çalışan bir münzevi. Mahkemeler ve kiliseye en ağır ithamlarda bulunmaktan alıkoyamamış kendini. Aforoz edildikten sonrasında kendisinde verilen cezayı kahramanca kabul ettiğini görüyorsunuz. Ve diri diri yakıldığına tanıklık ediyorsunuz. Giordano Bruno’nun ölümü tarihte nadir görülen düşünce ve inanç mücadelelerinden biri bulunduğunu sayfaları çevirdikçe anlıyorsunuz… (Yaşar MÜNÜKLÜ)


Yeni Zamanlar Felsefesi PDF indirme linki var mı?


Hilmi Ziya Ülken – Yeni Zamanlar Felsefesi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Yeni Zamanlar Felsefesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hilmi Ziya Ülken Kimdir?

Türk fikir yaşamında ve Türkiye’de bir felsefe geleneğinin oluşmasında büyük tesiri olmuş felsefeci ve sosyolog.

Hilmi Ziya Ülken İstanbul Sultanisi’ni (İstanbul Lisesi) (1918) ve Mekteb-i Mülkiye’yi (A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi) tamamladı (1921). Aynı yıl Darülfünun-ı Osmani (bugün İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi Beşeri Coğrafya Kürsüsü’ne asistan oldu. Aynı fakültede felsefe zamanı ve sosyoloji öğrenimi görmüş oldu. 1933’e değin sosyoloji, felsefe, tarih ve coğrafya öğretmenliği yapmış oldu. Umumi İçtimaiyat (1931), Türk Tefekkürü Tarihi (1932-33, 2 cilt) adlı kitapları yayımlandıktan sonrasında uzmanlık eğitimi için Almanya’ya gitti (1934). Türkiye’ye döndükten sonrasında İ. Ü. Edebiyat Fakültesi’nde Türk Tefekkür Tarihi Kürsüsü’ne doçent olarak atandı (1935). 1944 senesinde profesör, 1957 senesinde ordinaryüs profesör oldu. 1973’te A. Ü. İlahiyat Fakültesi’nden emekli oldu. Hilmi Ziya Ülken, 1938-1943 yılları aralığında İnsan dergisini yayımladı ve Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Dergisi’ni yönetti. Türk fikir zamanı üstüne yapmış olduğu çalışmalarla toplumsal bilimlere mühim katkılar elde etmiş olan Ülken 5 Haziran 1974’te İstanbul’da öldü.


Hilmi Ziya Ülken Kitapları – Eserleri

  • Türkiye’de Modern Fikir Tarihi
  • Aşk Ahlakı
  • Türk Tefekkürü Tarihi
  • Yeni Zamanlar Felsefesi
  • Şeytan’la Konuşmalar
  • Eğitim Felsefesi
  • Felsefeye Giriş – 1
  • Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü
  • Ahlak
  • Anadolu Kültürü Üstüne Makaleler
  • Yarım Adam
  • Posta Yolu
  • Millet ve Tarih Şuuru
  • Bilim Felsefesi
  • İslam Düşüncesi
  • Ziya Gökalp
  • Bilgi ve Değer
  • İslam Felsefesi Kaynakları ve Etkileri
  • Tarihi Maddeciliğe Reddiye
  • Felsefeye Giriş – 2
  • İbn-i Haldun
  • Dünyada ve Türkiye`de “Sosyoloji Öğretim ve Araştırmaları”
  • İnsani Vatanseverlik
  • İslam Felsefesi Eski Yunan’dan Modern Düşünceye Doğru
  • Destanlar
  • Genel Felsefe Dersleri
  • Varlık ve Oluş
  • Anadolu Hayali
  • Hakimiyet
  • Veraset ve Cemiyet
  • Anadolu’nun Dini Sosyal Tarihi
  • Tarihi Maddeciliğe Reddiye
  • Anadolu Köklerini Arayış
  • Mantık Tarihi
  • Sosyoloji Sözlüğü


Hilmi Ziya Ülken Alıntıları – Sözleri

  • Duygu ile akıldan her biri daima bazı savunucular bulmuştur. Duygular sanatçılarda ve bazı filozoflarda rağbet bulmuş olduğu halde akıl yalnız deneyim ve gözlemden hareket eden maddi filozoflarca tercih edilmiştir. (Türkiye’de Modern Fikir Tarihi)
  • Maniliğe nazaran (manichéisme) insanı karanlıklar hükümdarı yaratmıştır. Bedeni evrenin örneği (nüsha-i Kübrâ) şu demek oluyor ki bir minik âlem (Âlem-i suyâ) dır. Tabiatın tüm vak’aları oradadır. (İslam Felsefesi Kaynakları ve Etkileri)
  • Anadolu Kültür Merkezi
    Anadolu Selçukluları zamanında İslâm âlemi esaslı değişikliklere uğramaktaydı: Araplar Sicilya ve Endülüs’ten çekilmekteydiler, doğudan Moğol istilası İslâm âlemini parçalıyordu. İçeriden Bâtınîlerin bozucu ve dağıtıcı tesirleri kuvvetlenmeye başlamıştı. Doğu ve batıdaki memleketlerini terk etmeye zorunlu olan birçok ilim ve sanat adamı, bu yüzyılda İslâm dünyasının en sağlam ve sakin parçası olan Anadolu’ya sığınıyorlardı. Endülüs’ü terk eden Muhyiddin Arabî (1165-1240) Konya’da yerleşti. Bir Türk prensesi ile evliliğe ilk adımını attı ve üvey oğlu Sadreddin Konevî’nin terbiyesini üstüne aldı. Eserlerinin büyük bir kısmını Anadolu’da yazdı. İslâm dünyasının en büyük mistik mütefekkiri ve dünyaca tanınmış panteist filozofu olan Muhyiddin’in sistemi Sadreddin Konevî tarafınca şerh edildi ve Türkiye’de yayıldı. Azerbaycan’dan Anadolu’ya gelmiş olan Şehabeddin Sühreverdî İslâm âleminde İşrâkîlik (Illuminisme) diye tanınan bir felsefe cereyanı kurdu. İşrâkîlik bir taraftan Platonculuğa dayanmakta, bir taraftan tasavvufa yaklaşmakta ve zulmetten nura devamlı bir gelişme suretinde tasarım edilen orijinal bir felsefi görüşü savunmaktaydı. Şehabeddin Selçuklu prenslerinden İmadeddin Karaarslan Berkyaruk adına eserler telif etti; onlara hususi hocalık yapmış oldu. Hayatıni tamamen Selçukluların sarayında ve yanında geçirdi. Anado lu’nun o zamanki toleransı yardımıyla fikirlerini rahatça yazan ve neşreden Şehabeddin bir gezi vesilesiyle Halep’e gittiği sırada, o zamanki medrese taassubuna uymayan düşünceleri yüzünden Selâhaddin Eyyûbî emrindeki bir kadı fetvâsıyla idam edildi (1154-1191). Siraceddin Urmevî de aynı suretle yaşamını Konya’da geçirdi. İslâm âleminde, Gazâlî ve Fahreddin Râzî’den sonrasında en esasli kelâm ve mantık kitabı olan Metâli’ül-Envâr’ı yazdı.
    | Hilmi Ziya Ülken, Anadolu Kültürü Üstüne Makaleler, Doğu Batı Yayınları, 3. Basım: Eylül 2021, s. 192. (Anadolu Kültürü Üstüne Makaleler)
  • Düşman gene öz yurduna el attı,
    Mezarından ata’n kılıç uzattı,
    Yürü diyor!
    Hakkı zulüm kanattı.. (Ziya Gökalp)
  • Ayrı ayrı medeniyetleri açar şeklinde görünen büyük “uyanış”lar, hakikatta, gittikçe genişleyen devamlı tefekkürle birbirine bağlıdır. (Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü)
  • Akıl tutkulardan vazgeçmeyi, bari başkalaştırmayı öğretir. (Varlık ve Oluş)
  • Filozoflar felsefeyi temel olarak almış ve dinî inancı ona nazaran açıklamışlar; Kelâmcılarsa, tersine, dinî inancı temel olarak almış ve bunun için felsefî kanıtlar kullanmışlardır. (İslam Felsefesi Kaynakları ve Etkileri)
  • Yalnız kendi derdine düşen ve nabız saymaktan başka endişesi olmayan insanoğlunun mesut olmasına imkân var mı? (Şeytan’la Konuşmalar)
  • Ululuğun denizinde göremez kimse kara (Millet ve Tarih Şuuru)
  • … Türk tefekkür tarihini üç devreye ayırmak doğru olur:
    1- Payen Türk tefekkürü
    2- İslami Türk tefekkürü
    3- Modern Türk tefekkürü (Türk Tefekkürü Tarihi)
  • Türk kültürünü eski irk ve kavim geleneklerinin devamı saymak kabil değildir. Bundan dolayı bu yeni vatanda büsbütün yeni problemler meydana çıktı: Eski Hitit memleketi ve onun ilkçağlardan beri Hititler tarafınca eritilmemiş olan parçaları Bizans idaresinde siyasî ve medenî bir birlik kazanmış bulunuyordu. Anadolu Oğuzlar tarafınca zapt edilmiş olduğu vakit yalnız coğrafi bir isimden ibaret değildi. Ticaret yolları, kervansaraylar geçidi, büyük merkezler, savunma kaleleri, transit şehirleriyle çeşitli kısımları birbirine bağlanmış yekpâre bir memleket haline gelmişti. Tıpkı Cermenler Galya’ya geldikleri vakit orada Roma’nın hazırladığı siyasî ve medenî bir birlik buldukları şeklinde. Şu farkla ki azca nüfusla gelmiş olan Cermenler yerli kültürü benimsemeye zorunlu oldular ve oraya yalnız örf ve âdetlerinden bazı şeyler kattılar. Halbuki oldukca nüfusla gelen Oğuzlar bu yekpâre vatanda derhal birliği kurarak kendi dillerini yerleştirdiler. Bu suretle Oğuz muhacereti, İslâmiyet ve Anadolu’nun hazırlanmış tutumsal ve siyasî birliği aynı vatanda gittikçe birbiriyle kaynaşarak Türk milletinin Orta Asya’dakinden değişik yeni bir kültür kurmasına sebep oldu.
    | Hilmi Ziya Ülken, Anadolu Kültürü Üstüne Makaleler, Doğu Batı Yayınları, 3. Basım: Eylül 2021, s. 97. (Anadolu Kültürü Üstüne Makaleler)
  • …Yunan ve İran hikmetleri birbirinin tamamıyla zıddı vasıflara maliktir. […] İkisi de gerçekçi insan görüşünü ifade etmekten uzaktır. […] Bundan dolayı biri insanı varlığa tutsak etmiş, diğeri varlığı insana bağlamak suretiyle onun âlem içindeki mevkiini mübalağa ve ifrat ile görmüştür. (Türk Tefekkürü Tarihi)
  • Tarihten evvelki devirlerde vukua gelen intikalleri paleethnologie vasıtasıyla öğreniyoruz. Fakat bu sahada meydana getirilen mukayeseler ve hükümler yalnız insanî müstehase ve izlere, alet ve eşyaya dayandığı için yaklaşık ve müphem olmaktan kurtulamazlar. (Türk Tefekkürü Tarihi)
  • Ahlâkda Sokrat şeklinde mutluluğu hedef edinen felsefeci, bunu üstün ve manevî hazda değil, aşırı duyumlar ve hazlardan kaçman «tam orta» (orta derece-ı adil) söylediği ölçülü bir hazda aradı ve bu şekilde bir hazzın doğuracağı ahlâkî karakterlerin de alışkanlıklarla elde edileceğini söylemiş oldu. (İslam Felsefesi Kaynakları ve Etkileri)
  • “Yeryüzünde aklın uyanışı ve insanoğlunun ilkin tabiata, sonrasında kendi kendine çevrilmiş bakışından doğan tüm düşünce denemeleri halinde, evre evre ve birbirine benzer şekillerde, birçok yerlerde birden meydana çıkmıştır.” (Felsefeye Giriş – 1)
  • Xenophanes insana benzetilen Tanrılar fikrine saldırdı: Her Kavmin Tanrısını kendine nazaran dü­şündüğü, hatta hayvanların düşünceleri olsa Tanrılarını kendileri şeklinde tasarım edecekleri, oysa aslolan Tanrının hiçbir suretle insana benzetilemeyeceği, tek ve sonsuz olduğu, doğurmadığı ve doğmadığını iddia etti (İslam Felsefesi Kaynakları ve Etkileri)
  • Asla kin bilmeyen ruhlar olduğu şeklinde, asla sevgi bilmeyen ruhlar da vardır. (Aşk Ahlakı)
  • “Eğer kati doğa kanunlarının varlığı bizim hadiseler içinde gördüğümüz durağan(durgun) sebeplik münasebetlerinden ileri geliyorsa, bu durağan(durgun) dediğimiz münasebetler bilinç verilerimiz içinde çağrışımlarla kurduğumuz ve alışkanlıklara dayanan bir münasebetten ibaretse, o halde Hume’un gösterdiğine nazaran, her sebeplik münasebeti ruhumuzun alışkanlığından başka bir şey değildir; bundan dolayı da değişmez doğa kanunlarının bulunduğunu bilinç verilerimiz ve çağrışım münasebetlerimiz haricinde hiçbir prensiple kanıtlama edemeyiz.” (Felsefeye Giriş – 2)
  • Kimsenin iç alemine karışma,
    Kimseyi iç alemine karıştırma.
    Kimseye iç alemini açma.
    Gizli tut. Yan fakat tütme. (İbn-i Haldun)
  • Platon’un rasyonel ve ideal varlığa ilişkin derin görüşünü gerçeğe ilişkin incelemelerle birleştiren Aristoteles ilk kere ilim felsefesinin temellerini kurmuştu. O zamandan beri (yirmi dört yüzyıl) insanlık bu büyük yolun üstünde düzeltmeler yaparak aşama kaydediyor. (Felsefeye Giriş – 2)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş