Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım kimin eseri? Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım kitabının yazarı kimdir? Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım konusu ve anafikri nedir? Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım kitabı ne konu alıyor? Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım PDF indirme linki var mı? Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım kitabının yazarı Ünsal Oskay kimdir? İşte Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap Künyesi

Yazar: Ünsal Oskay

Yayın Evi: İnkılap Kitabevi

İSBN: 9789751035080

Sayfa Sayısı: 376

Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Yazma eylemi, Melville’in söylediği benzer biçimde ‘Kuzey yarıkürede yaşanmış olan yaşamın gerçek yüzünü idrak etmek için uzak denizlere açılmayı ve aynı anda, Borges’in değindiği benzer biçimde, ‘kralın adamlarından ve nahiyesindeki yaşamdan sıkılmış olduğu için yazan El Tobossolu ya da Mantiellinin gösterdiği bir saklı mutluluğu paylaşmanızı sağlıyor. Yazma eylemi, yaşanmış olan yaşamdan sonrasında, geçip giderken arkada bırakılan bir iki söz. Gündelik varoluş biçimimizin içindeki sınırı olan insan halimizi aşıp da bıraktığımız bir iki söz…

…Söz, insana eriştirilebilmiş söz, Ahab’ın yenilgisini yengiye çeviren yabanıl Kızılderilinin şahini geminin direğine kanadından, bakır çiviyle mıhlaması benzer biçimde…’

Kaiser geziye çıkmadan ilkin herkesi yıkanmış paklanmış görsün diye Almanya’nın dört tarafına haber salındığında, Kaiser’in buyruklarına gore düzenlenmiş uydurma bir yaşamı yaşamaktansa kendi oyunlarını sürdürmek isteyen çocuklar direnir, yıkanmak istemezlermiş. İnsanın dış gerçekliği algılayamamasının bireysel bir yetersizlik değil, toplumsal bir mesele bulunduğunu ortaya koyan Ünsal Oskay’ın tüm çalışmalarının odağında işte bu, insanoğlunun özgürleşim problemi yer almıştır. Günümüzde bayağı insanların yaşamın öznesi olabilmesinin bir yolu da, kim bilir “yıkanmak istemeyen çocuklar” olmalarına bağlıdır… Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım bu özgürleşim sorununu değişik kanallardan derinlemesine irdeleyen bir yapıt. Sorgulayan, anlayan ve çözümleyen eleştirel bir bakışın, yeni bir anlatımın yolunu açan denemeler.

(Tanıtım Bülteninden)

Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım Alıntıları – Sözleri

• “Günümüzün toplumsal sistemlerinin kitleleştirici ve homojenleştirici etklileri, insan hayatındaki spontaneyi bütünüyle ortadan kaldıracak boyutlara ermiştir.”
• “Kültür, zor görünen ve insana karşıt koşullarda bile insanoğlunun yaşamı sevmesini, yaşamı sürdürmesini elde eden değerlerin, duyguların, becerilerin bir toplamı…”
• ” Adam olmanın yolu okumaktan geçer ” diye yola çıkan bu aşırı istekli kişiler, ” adam olmak için okunması ihtiyaç duyulan kitap listelerini ” okudukça ” tutucu ” ve ” dar kafalı ” olmaktadırlar.
• “İleri, sanayileşmiş ülkelerde yaşayan insanoğlu, “insan”ın fert olarak kendi yaşamına kendisinin şekil verebilme olanaklarından, bolluk içinde yaşadıkları halde soyutlama ediliyorlar.”
• Bilgilenmek, insanoğlunun geliştirebildiği en yüce mutluluk biçimidir. Eğer, edinilen yeni bilgilere uyacak yeni bir yaşam inşa etme olanağı var ise…
• Çocuk, kabaca gerçeklikle yetinmeyen insandır. O yüzden, geleceğin insanının da çürütülemeyen tohumudur.
• “Nesneleri meta kimliğinden azad ederek eşya kimliğine kavuşturan; giderek bir amacın araçları olmaksızın da kendileri için birer kıymet konumuna kavuşturan koleksiyoncu, “yabancılaşma”dan azad olmak isteyen çağdaş insanoğlunun neler yapması icap ettiğinin de ipuçlarını vermiş olur.
  Koleksiyoncu, bundan dolayı yalnızca geçmişi müthiş bir halde özlemekle kalmaz; insanların yaşam ortamlarını, şimdiki, yabancılaşmayı erek edinmiş gündelik yaşamın gereksindirdiği metaların oluşturduğu çöplük olmaktan kurtarmış olur. Kullanılmanın yüklediği var olma sebebi yerine, kendi başına var olma haklılığını aramamızı “fısıldadığı” için bizim de çöplüğün oluşturucu öğeleri olmamızdan kurtulup iyi mi insan olabileceğimizin yolunu gösterir.”
• Bizim 1960 sonlarında sevebildiğimiz modernist şiiri Kavafis ile Yunanlılar, bu renkli oluşum* yardımıyla , 20. yüzyılın eşiğinde yaratabilmişlerdir. Bizde bu sadece İkinci Yeni kuşağının tema seçimi ve ifade formu ile olabilmiştir. Sanatçının marjinalliği Ece Ayhan, Cemal Süreya, Orhan Duru, Yusuf Atılgan, Orhan Peker ile fark edilebilmiştir.
  *Renkli oluşum: Burada kastedilen 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı’nın halkına Batı modernleşmesini sıkıdüzen uygulayarak vermesi ve azınlıkları bu sansürden uzak tutarak azınlıkların daha oldukça modernleştiği tutarsız bir cemiyet yaratması durumudur.
• Hükümdarın her şey, kulların ise hiçbir şey olduğu doğu dünyasında saray ve enderunun kültür ürünleri de halkın kültür ürünleri de tasavvufun öğelerini taşımaktaydı.
• Unutmayalım ki, verili sistemin “bugün” ünde yaşarken başkalarından daha “ahlaklı” olabilmek, oldukça durumda eskiden yaşanıp unutulmuş ahlaksızlıkların mirasına karşı koyabilir ;bu anlamda ciddi bir maliyeti bile olmayan, bu “başkasının sırtından” edinilme ahlaklılık, bugün “ahlaksız” sayılan “aşağıdaki” kesimlere hemen hemen hesabı verilmemiş “temiz” görünümlü bir ahlaksızlık da olabilir.

Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım: Fazlaca yönlü bir yazardan oldukça yönlü bir yapıt. Tam anlamıyla bu şekilde tanımlanabilecek bir kitap diyebilirim. Kitap içinde yazarımızın oldukça yönlülüğünü gösteren birçok mevzuda yazılmış olan derlenerek hazırlanmış makaleler topluluğu ile karşılaşıyoruz. Ben bu eseri elimde okuduğum başka kitapların yanında okumak için şu demek oluyor ki bir kitaba, kitap molası vermek için almıştım. Fakat bu eserin yazı derlemesi olması sebebiyle ağır bir dile haiz olması arka planda okunabilecek bir yapıt olmadığını bana gösterdi. Bu yüzden okuması uzun bir sürece yayıldı ve elimdeki öteki kitapları bitirip sadece bu kitaba odaklanınca mesafe katettiğimi görmüş oldum. Kitabı ister sırayla ister ilginizi çeken yazıları seçip okuyarak keşfedebilirsiniz. Ben sıralı bir okuma yaparak yazarımızın çeşitli konulardaki çeşitli düşüncelerinin hepsini deneyimlemek istedim. Güzel bir edinim bulunduğunu söyleyebilirim. Ağır dilini yavaş ve sindirerek okuma yaparak alt edebilirseniz bu şekilde size okurken zevk verecek bir yapıt olacaktır. Sevgiyle ve kitapla kalınca. 🙂 (Melih Yabancı)

Kitap, sayın Ünsal Oskay’ın 1980’lerden 2000’li yıllara kadar çeşitli dergilerde yayımlanmış olan makalelerinden oluşuyor.
Ben bu kitabından, yazar ile meydana getirilen bir söyleşi esnasında haberdar oldum.
Araştırma, araştırma, siyasal ve sosyolojik tespitler üstüne yazılan bu yazıların içinde oldukça garip bilgiler ve “hakikaten asla bu şekilde düşünmemiştim “diyeceğiniz bölümler ile karşılaşıyorsunuz.
Kitap birazcık uzun, 375 sayfa. Tüm yazıları anlayabilmek için belirli bir entelektüel seviyede olmanız gerekiyor.
Açıkçası, tüm yazıları okuyamadım, bazılarını yarım bıraktım.
Ancak, bazen da okurken vaktin iyi mi geçtiğinin farkına varmadım.
Kitabın içinde geçen ufak hikayeler oldukça hoştu. (CEM AKDAG)

Yine sosyoloji okuyan/mezun ya da bu alana ilgi duyanlara önerebileceğim bir kitap bu.
Ünsal Oskay Hoca’nın yoğun ve birbirinden kıymetli görüşlerini aktardığı yazılardan oluşuyor. Dili ağırca. Toplumsal hayata dair bakış açılarını, meşhur toplumbilimcilerin de düşünceleriyle harmanlayarak veriyor.
Oldukça kıymetli bir kitap.
Herkese keyifli okumalar.. (Selin)

Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım PDF indirme linki var mı?

Ünsal Oskay – Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ünsal Oskay Kimdir?

Üniversite eğitimini 1963’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi özetlemek gerekirse Mülkiye’de tamamlayan Oskay, ondan sonra 67-68 yıllarında ABD’de yüksek lisans-misafir talebe olarak yazışma üstüne eğitim aldı. 70’li yıllarda Ankara Üniveritesi SBF Basın Yayın Yüksek Okulu’nda başlamış olan bilimsel niteliği olan yaşamı sonrasında doçentlik tezi “19 y.y.dan Günümüze Kitle İletişimin Kültürel işlevleri” adlı çalışmasını yayınladı. Varlık, Argos, Gergedan, Milliyet Sanat benzer biçimde oldukça sayıda bilim ve sanat kaynaklı dergilerde yazı ve incelemeleri gösterildi.

Daha sonraki çalışmalarında gelişkin bir Marksist söylem oturtmaya çalışan Oskay, Frankfurt Okulu’nun popüler kültür mevzusundaki çalışmalarının Türkiye’de tanınmasına yazıları ve çevirileriyle büyük katkıda bulunmuştur.

Siyasetbilimi, yazışma teorileri, sosyoloji, güzel duyu ve toplumsal kuram mevzularında oldukça sayıda eserin Türkçeye çevrilmesini sağlamış oldu. 80’lı yıllardan itibaren İstanbul ve Marmara Basın gösterim Yüksekokulu’unda dersler verdi. 90’lı yıllarda Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon bölüm başkanlığını ve 1998-2001 içinde İletişim Fakültesi dekanlığını yapmış oldu. 2002 senesinde Marmara Üniversite’sinden emekliye ayrıldıktan sonrasında Kültür Üniversitesi, Beykent Üniversitesi, Yakın Doğu Üniversitesi benzer biçimde hususi üniversitelerde öğretim üyeliği yapmış oldu ve yönetimsel görevlerde bulunmuş oldu.

70 yaşlarında İstanbul’da öldü.

Ünsal Oskay Kitapları – Eserleri

• İletişimin ABC’si
• Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım
• Kitle İletişiminin Kültürel İşlevleri
• Modern Fantazya
• Tek Kişilik Haçlı Seferleri
• Roman ve Etik
• Müzik ve Yabancılaşma
• Kitle Haberleşmesi Teorilerine Giriş
• Peki Konuşalım!

Ünsal Oskay Alıntıları – Sözleri

• Toplumsal sistemin kendi etkinliğini artırmaya yarayacak araçsallaştırılmış aklın haricinde,hemen hemen kendini tümüyle gerçekleştirebilme olanağı bulamamış insan aklına gerkesinmemesi;insanoğlunun akıl kabiliyetine hoşgörü bile gösteremeyişidir. (Roman ve Etik)
• Sonuçta bilim ve teknolojideki gelişmeler insanoğlunun ne özgürleşmesi için, ne kendisiyle, ne başka insanlarla, ne de tabiat ile uyum içinde yaşayabileceği daha gelişkin bir yaşamın oluşturulması için değil, Walter Benjamin’in sözleriyle, ‘’organik olanın inorganiğin tahakkümü altına alındığı’’ bugünkü çağdaş toplumsal sistemlerin tekrardan üretimi için kullanılmış olmaktadır. (İletişimin ABC’si)
• Unutmayalım ki, verili sistemin “bugün” ünde yaşarken başkalarından daha “ahlaklı” olabilmek, oldukça durumda eskiden yaşanıp unutulmuş ahlaksızlıkların mirasına karşı koyabilir ;bu anlamda ciddi bir maliyeti bile olmayan, bu “başkasının sırtından” edinilme ahlaklılık, bugün “ahlaksız” sayılan “aşağıdaki” kesimlere hemen hemen hesabı verilmemiş “temiz” görünümlü bir ahlaksızlık da olabilir. (Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım)
• “İleri, sanayileşmiş ülkelerde yaşayan insanoğlu, “insan”ın fert olarak kendi yaşamına kendisinin şekil verebilme olanaklarından, bolluk içinde yaşadıkları halde soyutlama ediliyorlar.” (Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım)
• “… aklıma Marx’lar, Engels’ler, Adorno’lar, Brecht’ler, Huizinga’lar, Habermas’ lar, vb. geliyor. Ama asıl kahramanları Baudelaire gibi, Walter Benjamin gibi hayat kırgınlarıydı.” (‘Sunuş’ kısmı, Aydın Uğur, 2014.) (Kitle İletişiminin Kültürel İşlevleri)
• Bilimde de,sanatın değişik dallarında da modernist tavır,biçimsel ögeleri de asla göz ardı etmeksizin, özde modernist olabilmekle mümkündür. (Roman ve Etik)
• Hükümdarın her şey, kulların ise hiçbir şey olduğu doğu dünyasında saray ve enderunun kültür ürünleri de halkın kültür ürünleri de tasavvufun öğelerini taşımaktaydı. (Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım)
• Batılı, doğayı özlemektedir, geri kalmış ülke insanı ise sınaileşmeyi, sınaileşmenin getireceği toplumsal hareketliliği, gelir artışını, yeni olanakları özlemektedir. (İletişimin ABC’si)
• “Baudelaire’in bu tenha ölümü, kalabalıklar içinde yaşanmış olan yalnızlığın kendini kutsallaştırmasıdır yeni toplumda. Ölüm ve
  ölen, geride kalanların hızla unutmak istedikleri olgulardır yeni çağda.” (Kitle İletişiminin Kültürel İşlevleri)
• “Günümüzün toplumsal sistemlerinin kitleleştirici ve homojenleştirici etklileri, insan hayatındaki spontaneyi bütünüyle ortadan kaldıracak boyutlara ermiştir.” (Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım)
• Günümüzün “kaçış” edebiyatı “superman” tipleriyle, gezegenler
  arası uzay gemilerinde geçen “şövalye” öyküleriyle,
  non-social bireysel başkaldırıcı tiplerle sürdürmektedir bu anti-
  cognitive yabancılaştırımcı öykücülüğü. Non-social bireysel
  başkaldırıcı tipin ölüm tutkusu; Güneydoğu Asya ülkelerindeki
  ya da uzayın uzak galaksilerindeki nihilist ve narsisistik serüvenleri, yitirdiğimiz “yaşam” yerine mevcud toplumsal düzenin bizlere sunmuş olduğu yaşamın estetize edilmiş replikasının daha da estetize edilmiş uzantılarını oluşturmaktadır. Yaşamın kendisi yerine, onun estetize edilmiş replikasını yaşayan uygar insanoğlunun gerçek cemiyet içindeki bu yaşamından dolayı duyduğu korkular, hiçleşme duygusu, edilginleşme ve ölüm tutkusu, günümüz “kaçış” edebiyatını eski zamanlardaki kaçış fantazyalarından oldukça daha hastalıklı bir kaçış edebiyatına dönüştürmüştür. (Roman ve Etik)
• Brezilya’daki futbolcuların gol skorlarını öğrenebileceğimiz kitle basınımız var fakat bir adayın köpeğine duyduğu şefkatin çoğunlukla köpeği ile sınırı olan kalacağını idrak edebilecek düzeyde hayata, toplumun işleyişine, yaşadığımız dünyanın içyüzüne ilişkin bilgiler edilebileceğimiz gazetelerimiz yoktur, var ise bile bu gazeteleri okuyacak emekliler kalmamıştır. Emeklilerin ilgisini yitirmek istemeyen iyi gazeteler de magazinleşmek zorunda kalmaktadır. (İletişimin ABC’si)
• …. uygar insanoğlunun emek harcama saatleri dışındaki yaşamının tüm alanlarının işlikteki çalışmanın mantığı tarafınca salgın edilmesi anlamına gelir. (Modern Fantazya)
• Özgürlüğün yalnızca tüketim olanaklarının artması değil; politika yapma, felsefe yapma, Tolstoy’u okuyabilecek duygu ve fikir zenginliğine erişemeye de bağlı bulunduğunu anlayabilmek için, bayağı insanların yüzyıllar sürmüş yoksunluklarının belirli bir düzeye varıncaya dek giderilmesi gerekmektedir. (İletişimin ABC’si)
• Dünyayı bilmenin, nesnel dünya ile dolaysız deneyimlerimize dayanması icap ettiğini unutmamalıyız. (İletişimin ABC’si)
• Bizim 1960 sonlarında sevebildiğimiz modernist şiiri Kavafis ile Yunanlılar, bu renkli oluşum* yardımıyla , 20. yüzyılın eşiğinde yaratabilmişlerdir. Bizde bu sadece İkinci Yeni kuşağının tema seçimi ve ifade formu ile olabilmiştir. Sanatçının marjinalliği Ece Ayhan, Cemal Süreya, Orhan Duru, Yusuf Atılgan, Orhan Peker ile fark edilebilmiştir.
  *Renkli oluşum: Burada kastedilen 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı’nın halkına Batı modernleşmesini sıkıdüzen uygulayarak vermesi ve azınlıkları bu sansürden uzak tutarak azınlıkların daha oldukça modernleştiği tutarsız bir cemiyet yaratması durumudur. (Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım)
• Çocuk, kabaca gerçeklikle yetinmeyen insandır. O yüzden, geleceğin insanının da çürütülemeyen tohumudur. (Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım)
• “…açıklaması (Marx’ın), toplumsal olguları ve bu olguların devinimlerini betimleyici düzeyde açıklayan diğer eski ve yeni düşünürlerin açıklamalarına oranla, bu olguların fetişistik olmayan; klasik ekonomi politiğin açıklamalarının yargılarını da eleştirebilen düzeyde aciklayabildiği için, günümüz toplumlarındaki karmaşık toplumsal ilişkileri anlayabilmekte hâlâ en gelişkin toplumsal kuram olma niteliğini korumaktadır … fantazyanın realitenin yerini almaya basladigi günümüzde toplumsal iletişimin sorunlarını anlamak için kuramsal analizlerde ‘asgari’ yola çıkış noktası olma niteliğini bugün de sürdürmektedir.” (Kitle İletişiminin Kültürel İşlevleri)
• “Kültür, zor görünen ve insana karşıt koşullarda bile insanoğlunun yaşamı sevmesini, yaşamı sürdürmesini elde eden değerlerin, duyguların, becerilerin bir toplamı…” (Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım)
• Bilgilenmek, insanoğlunun geliştirebildiği en yüce mutluluk biçimidir. Eğer, edinilen yeni bilgilere uyacak yeni bir yaşam inşa etme olanağı var ise… (Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım)