Eğitim

04:00 – Hikmet Hükümenoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

04:00 – Hikmet Hükümenoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

04:00 kimin eseri? 04:00 kitabının yazarı kimdir? 04:00 konusu ve anafikri nedir? 04:00 kitabı ne konu alıyor? 04:00 PDF indirme linki var mı? 04:00 kitabının yazarı Hikmet Hükümenoğlu kimdir? İşte 04:00 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Hikmet Hükümenoğlu

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051415116

Sayfa Sayısı: 355


04:00 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Günümüzün garip kalemlerinden Hikmet Hükümenoğlu yeni kitabıyla okurlarını şaşırtmaya devam ediyor. Her süre kuvvetli kurgusu, etkisi altına alan atmosferi ve beklenmedik sonlarıyla okuru değişik bir okuma serüvenine çağıran Hükümenoğlu, 04:00 adını taşıyan bu romanıyla da yabancısı olduğumuzu sandığımız fakat içinde yaşadığımızı hatırlayacağımız, sonunu merak edip aslen bildiğimizi fark edeceğimiz bir takım olayın içine çekiyor bizi.

“Bazen kafamı kaldırıp etrafa bakındığımda çok tuhaf bir hisse kapılıyordum. Seyretmek istemediğim bir filme ait dekorların içine hapsolduğuma dair boğucu bir his. Doğduğum şehir nasıl bu hale gelmişti, anlayamıyordum. Gökyüzünde hangi yıldız yerinden bir milim oynamış, hangi kara delik yönünü şaşırmıştı da İstanbul bir türlü son nefesini veremeyen bu canlı cesede dönüşmüştü?

Ve o zaman şöyle avutuyordum kendimi: Paralel evrenlerden birinde başka bir şehir vardı… Bize neredeyse tıpatıp benzeyen, ama belki de bu kadar mutsuz olmayan insanların yaşadığı başka bir İstanbul.”


04:00 Alıntıları – Sözleri

  • Modern fizikle tanışmamış insanoğlu, Bir saniyenin her yerde ve her koşulda aynı olduğuna inanırlar. Oysa, pek fazlaca kişinin de bilmiş olduğu benzer biçimde, süre kendi içinde tutarlı bir şey değildir.
  • Şu şehri parça parça yakacaklarına tümden yaksalar, sonrasında birileri gelip temiz temiz sıfırdan başlasa , acaba düzelen bir şey olur mu?
  • Gerçek sanıp sırtımızı yasladığımız her şeyin çatlaklarla dolu bulunduğunu görünce, korku anlık bir şey olmaktan çıkıp asla bitmeyen bir kabusa dönüşüyordu.
  • Hepimiz gözlerimizi kapatıp unutuyoruz. Hiçbir şey olmamış benzer biçimde yaşamımıza devam ediyoruz. Tüm kent çıldırdı, gökdelenlerin tepesinden kanalizasyonların altına tamamımız kafayı sıyırdık fakat baksana asla belli etmiyoruz.
  • Bu şekilde rasgele bir evrende kendi yaşamımıza yön verebileceğimize inanmamız fazlaca acıklı değil mi?
  • Umarsızlık denilen şeyin lafın gelişi değil de gerçek olanını bir kere tadan, neye benzediğini asla unutmaz.
  • Fakat anımsamak da unutmak benzer biçimde beyninizin size danışmadan gerçekleştirdiği eylemlerden biridir.
  • Bazen kafamı kaldırıp etrafa baktığımda fazlaca garip bir hisse kapılıyordum. Seyretmek istemediğim bir filme ilişkin dekorların içinde hapsolduğuma dair boğucu bir his.
  • “Doğduğum kent iyi mi bu hale gelmişti anlamıyordum.Gökyüzünde hangi yıldız yerinden bir milim oynamış,hangi kara delik yönünü şaşırmıştı da İstanbul bir türlü son nefesini veremeyen bu canlı cesede dönüşmüştü ?”
  • Beynim, içinde mısır patlayan düdüklü tencere gibiydi.


04:00 İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Hikmet Hükümenoğlu’nu ilk Körburun eseri ile tanıyıp fazlaca sevmiştim.04.00’ı okuyunca tüm eserlerini okumaya karar verdim.04.00 değişik,ironik ve derin bir yapıt.Bir yanıyla bir distopya.Gökyüzünden düşen ölü kuşlar,yağan garip yağmur,şehri saran gri,kasvetli hava…Bir yanıyla tam bir İstanbul eleştirisi.İstanbul ile ilgili fazlaca özlü,sloganvari cümleler vardı,fazlaca beğendim,fazlaca düşündürücü idi.Bir taraftan da soluksuz okunan bir polisiyeye dönüşüyor kitap fakat klasik polisiyelerden fazlaca değişik.Bir fırıncıda çalışan türlü nedenlerle içine kapanık ,insanların eşyalarına dokundukça boyut değişiklik yapma gücüne haiz olan Giray,fırıncın deli,başı beladan kurtulmayan kızı Kiraz,Giray’ın eski karısı,bir çocuk kaçırılma vakasını çözmeye çalışan Başkomiser Defne…Olaylar Defne’nin muhteşem güçlerini kullanıp kendisine yardım etmesini istemek suretiyle Giray’ı kaçırılan çocuğun evine götürmesi ile alevleniyor ve sonrasında doludizgin devam ediyor.Yazarın hayalgücü fazlaca varlıklı,vermek istediği fazlaca fazla ileti var.Bilhassa reklamlar ile kuşatılmış hayatları ve şehirleri fazlaca anlamlı bir halde satırlara serpiştirip okuyucuya sorgulatmış.Hem distopik hem polisiye özelikleri taşıyıp hem de fantastik ögelerle süslenmiş bu kitabı fazlaca sevmiş olarak okudum.Yazar kuvvetli hayalgücünü konuşturmuş,bazı noktaları da biz hayalgücümüzü konusturaĺım diye belirsiz bırakmış.Kitap hakkında söylenecek fazlaca şey var.Ama yalnız Hikmet Hükümenoğlu fazlaca daha çok okunmayı hak eden fazlaca kıymetli bir kalem demekle yetineceğim. (Devrim Özgür)

Körburun’u fazlaca beğenip yazarın öteki kitaplarını belirli aralıkla okudum. Her kitapta hevesim birazcık daha kırıldı. 04:00 fazlaca katmanlı, sanki yazarın birkaç taslağı birleştirip ortaya çıkardığı bir emek verme olmuş. Storytel de yer almazsa muhtemelen yarım bırakırdım. (Cansu Öztürk)

” Üç çeşit insan vardır.Birincisi, önüne karanlık bir kuyu çıktığında kafasını çeviren, fazlaca geçmeden de bir kuyu gördüğünü unutanlardır. İkincisi, önüne karanlık bir kuyu çıktığında içine düşüp tekrar çıkamayanlardır. Ve üçüncüsü önüne karanlık bir kuyu çıktığında bellerine kadar sarkıp içine bakanlar, ışık tutup dibini aydınlatmaya, bir ihtimal aşağıda birisi vardır diye ip sarkıtmaya çalışanlardır.” (Kamuran Üçer Koç)


04:00 PDF indirme linki var mı?


Hikmet Hükümenoğlu – 04:00 kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de 04:00 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hikmet Hükümenoğlu Kimdir?

1971 senesinde İstanbul’da doğdum. Üniversite sınavlarında tek bir fizik sorusuna bile doğru yanıt veremeden fizik bölümünü kazandım. Baktım dersler hoşuma gidiyor, dişimi sıkıp mezun oldum. Ama fizikçi olmaya cesaret edemedim. 2004′e kadar finans sektöründe çalıştım. Sonra işi gücü bırakıp roman yazmaya başladım.  İnternette bulduğunuz eski fotoğraflara aldanmayın, bir zamanlar daha kiloluydum ve saçlarım vardı. İlk romanım, Kar Kuyusu 2005′de yayımlandı. Daha sonrasında Minik Yalanlar Kitabı, 47 Numaralı Kamara ve son olarak 2012′de 04:00 çıktı.  Roman haricinde öykü yazıyorum ve arada sırada tercüme yapıyorum. Aslına bakarsanız şimdilik yalnız bir tane tercüme yaptım (İnsan Çatlatan Hayvan Öyküleri, Hannah Tinti) fakat fırsat olursa devamı gelsin isterim.

Yazı yazmaktan süre kaldığında elektronik müzik yapmayı seviyorum…

…fakat para kazanmak için değil, yalnız kendi kendimi eğlendirmek için. Doğrusu müzik yaparak para kazanmak asla kötü olmazdı, kendime daha fazlaca elektronik müzik oyuncağı alabilirdim ve asla suçluluk duygusu hissetmezdim. Hala İstanbul’da yaşıyorum fakat günün birinde şu şekilde bir yere yerleşme hayallerim var. Ya da şu şekilde bir yere. En sevdiğim film  Blade Runner ve en sevdiğim şarkı sözü “…teach me the value of restraint / of saving my strength / and long pauses.” Jun Miyake’nin Turn Backisimli şarkısından bu sözler. 04:00 adlı romanımın sonunda, mühim bir sahnede karşınıza çıkabilir. 


Hikmet Hükümenoğlu Kitapları – Eserleri

  • Körburun
  • Atmaca
  • 04:00
  • Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri
  • 47 Numaralı Kamara
  • Kar Kuyusu
  • Minik Yalanlar Kitabı
  • Eşit Masallar
  • Pamuk Kalpli Prens ve Yedi Cüceler


Hikmet Hükümenoğlu Alıntıları – Sözleri

  • Aşka dair tüm acılar unutulabilir, en azından dondurulup uzun süre bozulmadan saklanabilir.
    Şu sebeple lüzumlu koşullar bir araya vardığında, olasılıkları tüketmemek adına her türlü zorluğu ve acıyı unutmak, bayanlar için bayağı bir kabiliyettir.
    Şu sebeple bayanlar ilkin affeder, sonrasında uygun bir anı yakalayıp intikam alır. (47 Numaralı Kamara)
  • “Annem babama niye aşık olmuş sence abi?”
    “Bana ne soruyorsun, git ona sor.”
    “Sordum. Hatırlamıyorum dedi.” (Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri)
  • Artık kabuk bağlamıştır söylediğim yaralar hala açıkmış… (Atmaca)
  • “Sondan başa doğru okuyabilseydik, tüm aşk öyküleri mutlu biterdi.” (Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri)
  • Ben iyi mi mutlu olacağını asla keşfedemeyecek insanlardan biriyim sanırım (Kar Kuyusu)
  • eline kalem alan hepimiz başta kendini anlatır derler. (47 Numaralı Kamara)
  • Bu şekilde rasgele bir evrende kendi yaşamımıza yön verebileceğimize inanmamız fazlaca acıklı değil mi? (04:00)
  • Hepimiz gözlerimizi kapatıp unutuyoruz. Hiçbir şey olmamış benzer biçimde yaşamımıza devam ediyoruz. Tüm kent çıldırdı, gökdelenlerin tepesinden kanalizasyonların altına tamamımız kafayı sıyırdık fakat baksana asla belli etmiyoruz. (04:00)
  • “Aşkın o kadar da mühim bir şey olduğuna inanmıyorum. Sarhoşluk gibi.. Sofradayken iyi hoş ama ardından günlerce hasta yatıyorsunuz. Acıdan kıvranıyorsunuz” (Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri)
  • Hem insanoğlunun televizyonu olunca kocaya ne gerek var, değil mi fakat? (Kar Kuyusu)
  • İnsanlara hala okudukları kitaplara gore aklımda not veriyordum;fizyolojik özellikler ikinci sırada geliyordu. (Atmaca)
  • Gerçek sanıp sırtımızı yasladığımız her şeyin çatlaklarla dolu bulunduğunu görünce, korku anlık bir şey olmaktan çıkıp asla bitmeyen bir kabusa dönüşüyordu. (04:00)
  • ‘Ben iyi kötü ne yaptığımı biliyorum. Seni kafamda küçük bir kutuya kapattım, dışarıya taşmana izin vermeyeceğim.’ (Atmaca)
  • Biraz geç doğmuştuk, dünyaya yirmi yıl ilkin gelseydik bu kadar bilgisiz olmazdık büyük olasılıkla. Bize anlatılanlarda Cumhuriyet’ in ilanıyla Özal’ ın başbakan olması içinde sisli bir dönem vardı, o arada mühim şeyler olmuştu…. (Atmaca)
  • Ama bir tek şeyi anladım, o da her gün bundan önceki gün benzer biçimde geçip giderken kendimi otomatik pilota bağlayıp sonrasında da mutsuzum diye söylenmek işe yaramıyor. Dönerek geri baktığımda mutlu olabilmek için elimden gelen her şeyi yaptım diyebilmen lazım. (Kar Kuyusu)
  • “İnsan kalemini kaybeder, anahtarını kaybeder. Sonra da bulur. Babasını kaybetmez ki ! O kadar saçma geliyor ki ! Nereye koyduğumu unuttuğum bir eşya gibi günün birinde karşıma çıkmayacak. Çünkü artık öyle birisi yok.” (Körburun)
  • Seviye itimat verir fakat devamlı mutlu etmez. (Kar Kuyusu)
  • Bir şeyin kıymetli olması için fazlaca pahalı olması, ışıklar saçması gerekmiyor. En zoru basitliğin içindeki güzelliğe erişebilmek. (Atmaca)
  • Umarsızlık denilen şeyin lafın gelişi değil de gerçek olanını bir kere tadan, neye benzediğini asla unutmaz. (04:00)
  • “Aşkın o denli da önemli bir şey olduğuna inanmıyorum. Sarhoşluk benzer biçimde… Sofradayken iyi hoş fakat arkasından günlerce hasta yapıyorsunuz. Acıdan kıvranıyorsunuz.” (Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş