Genel

1 Nisan 2022 Cuma Hutbesi (Merhaba Ya Şehr-i Ramazan)

Her cuma günü olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu haftanın Türkiye Geneli cuma hutbesi mevzusu belirli oldu ve yayımlandı. Bu hafta okunacak olan Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından merkezi olarak hazırlanan Türkiye Geneli Cuma Hutbesinin mevzusu MERHABA YA ŞEHR-İ RAMAZAN. İşte 1 Nisan 2022 Cuma günü Türkiye geneli tam camilerde okunacak Diyanet Cuma hutbesi ile cuma günü ve namazı hakkında bilgi.

Cuma namazı; Cum’a günü öğlen namazı müddeti içinde bir hutbeden sonra cemaatle ve cehren kılınan iki rekat farz-ı ayn namazdır.

Cuma, müslümanlarca bir bayram günüdür.
Okunacak hutbeleri dinleyerek yararlanırlar. Hep birlikte cuma namazını kılarlar. Sonra ya başka imanlarla uğraşır veya ziyaretlerde bulunur yahut günlük işleri ile uğraşmaya koyulurlar.

Bir hadis-i şerifde buyuruluyor:

‘Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün, cuma günüdür. Adem aleyhisselam O gün Cennet’e konulmuş, O gün Cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de o gün kopacaktır.’

En hoş cuma iletileri 2022 sayfası için tıklayın!

Tam bu vakalar, nice hayırları ve; hikmetleri toplamaktadır.

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hicretleri zamanında Medine’ye yakın bulunan ‘Salim İbni Avf’ yurdunda ‘Ranuna’ denilen vadi içerisinde ‘Beni Salim Mescidinde’ ilk cuma hutbesini okumuş ve ilk cuma namazını kıldırmıştır.

Cuma namazının müddeti bütün öğle namazının müddetidir.
Camilere gidince evvel aynen öğle namazının sünneti gibi, dört rekat cumanın ilk sünneti kılınır. Ondan sonra cami içinde bir ezan daha okunur. Minberde cemaata karşı bir hutbe okunur. Bu hutbeden sonra ikamet alınarak cumanın iki rekat farzı cemaatle aşikare okuyuşla kılınır. Bir farzdan sonra yeniden öğlenin ilk dört rekat sünneti gibi, cumanın son dört rekat sünneti kılınır. Bundan sonra da ‘Zuhrü ahir’ diye dört rekat namaz kılınır. Ardındadan da ‘Sürenin sünneti’ gayeyi ile aynen sabah namazının sünneti gibi iki rekat namaz daha kılınır.

Merhaba Ya Şehr-i Ramazan pdf

Cuma koşullarını kendilerinde toplayan kimseler için iki rekat cuma namazı ‘Farz-ı ayın’dır. Cuma namazının değişik namazlardan başka olarak kendisine has on iki koşulu daha vardır.
Hasretiyle yanmış vicdanlar, özlemle yolunu kolluyordu. Suya hasret toprağın yağmuru gözlediği gibi bekliyordu müminler, onun rahmet ve bereket abuhavasını… Ve nihayet ruhlara sevinç veren bahar yelleri gibi geldi. Kalplere ve vicdanlara esenlik veren bir muştuyla geldi Ramazan.

Hanelerimiz bu mübarek davetli için şenlendi. Mabetlerimiz, bu hoş buluşma için süslendi. Ezanlar heyecanla yankılandı gök kubbede. Ve dudaklarımızda tatlı bir terennüm yükseldi: “Güzel geldin ya şehr-i Ramazan, güzel geldin.”

Değerli Müminler!
Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle emrediyor: “Ramazan, insanlar için bir hidayet kılavuzu, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın besbelli kanıtları olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği aydır.
Yüce Allah bu ayda oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve iblislerin azgınları bağlanır.
” 2

Değerli Müslümanlar!
Ramazan-ı şerif, Rabbimizin rahmet ve ecir kapılarını ardına kadar açtığı trajiğe değerinde bir aydır. Bu kutlu ayda oruçlar yakalanacak, iftar sofraları kurulacak. Keyifle kalkılacak sahurlara. Büyükler de şenlenecek çocuklar gibi. Mabetler dolup taşacak, kubbeler mukabele sesleriyle çınlayacak.
Huşuyla kılınacak namazlar. Ruhlar temizleyecek lekelerden. El açılacak yüce makama. Mağfiret ayında gözyaşlarıyla bağışlama yalvaracak. Verdikçe bereketlenecek hasılatlar. Fukaralar neşelendirilecek. Çehreyi gülecek eksantriklerin. Esenlik kaplayacak her yanı. Aydınlanacak karanlıklar, zincire bir yerinizi incitilecek tüm iblisler.

Aziz Kardeşlerim!
Kur’an ayıdır Ramazan. Mevla’mızın bize en büyük rahmeti, Ramazanın ziynetidir Kur’an. Çokça okunacak ve anlaşılacak bu ayda.
Murakabe edilecek yaşantımız. Gözden geçirilecek geçen ömrümüz. Hesabı yapılacak o pek çetin hesap gününün.

Ve paylaşma ayıdır Ramazan. Zekâtımızla, fitremizle, sadakamızla ve her türlü infakımızla Rabbimizin rızasını umacağız. Rabbimizin verdiğinden kullara vereceğiz ki artsın rızkımız, rahmet abluka etsin her yanı. Gülsün çehreler ve toplumda huzur hakim olsun.

Kardeşlerim!
Öncesinde rahmet tecelli etsin diye dört elle sarılalım Ramazana.
Ahirinde günahlardan azat olalım diye arttıralım tövbeyi ve istiğfarı. Niyazımız Yüce Mevla’mızdan; bir daha yaşatmasın bize buruk Ramazanları.

Ya Rab! Hamd sana, şükür sana. Ulaştırdın bizi yeniden Ramazana. Müjdeler olsun kavuşanlara. Rahmet olsun kavuşamayanlara. Hastalarımız şifa, dertlilerimiz derman bulsun. Ramazan-ı şerifiniz, mübarek olsun.

1 Bakara, 2/185.
2 Nesâî, Sıyâm, 5.

Cuma namazının sahih olmasının koşulları nelerdir?

• Cumanın öğle müddetinde kılınması,

• Namazdan evvel hutbe okunması,

• Cuma kılınan yerin herkese açık olması,

• İmamdan başka en az üç erkek cemaat bulunması (Hanefi mezhebine göre),

• Cuma namazını kıldıranın, devletin görevlendirdiği veya müsaade ettiği birey olması,

• Cuma kılınacak yerin kent veya kent kararında olması.

Cuma namazı kimlere farzdır?

Şu koşulları taşıyan bireye Cuma namazı kılmak farz olur:

1.
Uslu olmalı,

3. Ergenlik çağına gelmiş olmak,

4. Erkek olmak,

5. Hür ve özgür olmak,

6. Mukim olmak (davetli olmamak),

7. Sıhhatli olmak,

8. Âmâ olmamak,

9. Ayakları sağlam olmak.

Cuma Namazının Kararı
Cuma namazı, farziyyeti Kitap, sünnet ve icma ile statik olan ve hutbeyi de ihtiva eden iki rekatlı, cemaatle kılınan bir namazdır. Yüce Allah, ‘Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, alışverişi bırakıp hemen Allah’ı anmaya koşun.
Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allâh’ın lütfundan kısmetinizi arayın. Allâh’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.’ emretmektedir (Cumu’a 62/9-10). Hz. Peygamber, ‘Cuma namazına gitmek, ergenlik çağına erişmiş her Müslüman’a farzdır.’ (Nesâî, Cumu’a, 2; Ebû Dâvûd, Taharet, 129), ‘Cuma namazını kılmayan birtakım şahıslar, ya bundan vazgeçerler ya da Allâh kalplerini damgalar da aymazlardan olurlar.’ (Müslim, Cumu’a, 12; Nesâî, Cumu’a, 2), ‘Allâh, umursa üç Cuma’yı terk eden şahsın kalbini damgalar’ (Ebû Dâvûd, Salât, 210; Nesâî, Cumu’a, 2) emretmektedir.
Peygamber döneminden günümüze kadar tam Müslümanlarca kılınmış ve bunun farz olduğu mevzusunda rastgele bir anlaşmazlığa düşülmemiştir.

Cuma namazının hicretten evvel farz kılındığına dair söylentiler bulunmakla birlikte, Hz. Peygamber ilk Cuma namazını hicret esnasında Medine yakınındaki Rânûna denilen bir vadide kıldırmıştır.

Cumanın Sağlık (Geçerlilik) Koşulları
Fıkıh alimleri, Cuma namazının geçerli olması için bazı koşullar ileri sürmüşlerdir.
Hutbe
Hutbe, Cuma ve bayram namazlarında, genelde, Allâh’a hamd, Rasûlüne salât ve Müslüman’lara öğütten oluşan konuşmayı ifade eder.

Hutbe Cuma namazının geçerlilik koşullarındandır. Cuma suresinin 9. ayetindeki ‘Allâh’ı anma’ ifadesini, Hz. Peygamber’in hutbe ile alakalı hadislerini ve uygulamalarını göz önünde bulunduran müçtehitler, hutbenin cumanın sağlığının koşulu olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir (İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II/28; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/170-171; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, I/549; Kâsânî, Bedâi’u’s-Sanâ’î, II/195-198; Nevevî, Mecmû’, IV/382383).

Hutbenin, Cuma süresinde ve namazdan evvel okunması gerekir.
Peygamber, hutbeyi Cuma namazından evvel okumuştur (Ebû Dâvûd, Salât, 240; Abdürrazzâk San’anî, el-Musannef, III/222, H. No: 5413). Bu çehreden tam fıkıh alimleri hutbenin namazdan evvel okunması gerektiği mevzusunda fikir birliği içindedirler. Günümüze kadar uygulama da bu biçimde olmuştur (İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II/28; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/170-171; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, I/549; Kâsânî, Bedâi’u’s-Sanâ’î, II/195-198; Nevevî, Mecmû’, IV/382383).

2.
Peygamber, ilk Cuma namazını, Mekke’den Medine’ye hicreti esnasında Salim b. Avf oğullarının ikamet ettiği Rânûnâ ismi verilen bir vadide kıldırmıştır (İbn Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, III/22).
Buna göre, farzı eda edecek rakamda cemaatin bulunduğu mezra, köy, belde, kent gibi büyük veya minik tüm mesken ünitelerinde kılınan Cuma namazı sahihtir. Nitekim Diyanet İşleri Reisliği Müşavere Kurulunun (Din İşleri Yüksek Heyetinin) 16/04/1933 tarih ve 190 rakamlı kararında da bu husus vurgulanmıştır.

3.
Hasen eş-Şeybânî’ye göre, imamın dışında en az üç, Ebû Yusuf’a göre ise, iki şahsın bulunması gerekir (İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II/31; İbn Abidin, Reddu’l-Muhtâr, I/545). Şafiî ve Hanbelîlere göre, en az kırk (Şafiî, Ümm, I/328; Nevevî, el-Mecmû’, IV/353; Şirbinî, Muğni’l-Muhtâc, I/545; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/204); Malikîlere göre de on iki şahsın bulunması koşuldur (Huraşî, Şerhu Muhtasari Halîl, II/76-77).

Şafiîler ve Hanbeliler görüşlerini, Hz.
Zürâre tarafından Medine’de kıldırılan ilk Cuma namazında kırk şahsın hazır bulunduğunu bildiren dedikodulara sabrettirmektedirler (Ebû Dâvûd, Salât, 216; İbn Mâce, Salât, 78). Bu mezheplere göre, bundan sonra Rasulullah zamanında kılınan Cuma namazlarında sayı kırk şahsın altına düşmemiştir. Ayrıca bunlar, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe’den söylenti edilen ‘kırk birey bulunan her mesken ünitesinde, Cuma namazı kılmak farzdır’ haberi ile Ömer b.
Çünkü, Hz. Peygamber’in Medine’ye gelmesinden evvel, Medine’de kılınan Cuma namazında kırk şahsın hazır bulunması, bundan aşağı rakamda bireyle Cuma namazı kılınamayacağını göstermez. Nitekim Mus’ab b. Umeyr’in, Hz. Peygamber’in emri ile Medine’de 12 bireye Cuma namazı kıldırdığı dedikodu edilmektedir (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, III/179, H.No: 5407). Ayrıca Rasulullah’ın kıldırdığı bir Cuma namazında, ticaret kervanının geldiğini haber alan cemaatten on iki birey haricindekilerin dışarı çıktığı söylentiyi sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Cumua, 38).

Öte yandan Hz.
Cuma cemaatinin minimum rakamı hakkında varit olan haberler genelde cılız kabul edilmekle beraber, fiilî uygulama ile Cuma namazının farziyyetini salt olarak ifade eden ayet ve hadisler dikkate alınınca, bir sayı koşulu olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, Cuma namazının kılınabilmesi için 40 bireyin bulunması gerektiği mevzusunda Hz. Peygamber’den taşınabilir özelliğe sahip bir söylenti bulunmamaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de Cuma namazı salt olarak tam mı’minlere farz kılınmıştır (Cumua 62/9).
Peygamber bunlardan kimlerin muaf yakalandığını hadislerinde belirterek ayetin genel kararını tahsis etmiştir (Ebû Dâvûd, Salât, 215; Beyhakî, Sünen, III/183-184, H.No: 5422, 5425, 5426; Darakutnî, Sünen, II/2, H.No: 2; İbn Ebî Şeybe, Musannef, I/446, H.No: 5148; ) ve O’nun dışında kimsenin, ayetlerin kararını tahsis etme yetkisi de yoktur.

Bu haysiyetle, bir mesken ünitesinde İmamla birlikte en az dört şahsın bulunması halinde Cuma namazı kılınması gerekir.

b) Bir mesken ünitesinde ikiden az yerde Cuma namazı
Bir mesken ünitesinde ikiden az yerde Cuma namazı kılınıp kılınmayacağı mevzusunda değişik görüşler bulunmaktadır.
Değişik üç mezhebe göre ise, lüzumluluk bulunmadıkça, bir mesken yerinde yalnızca bir yerde Cuma namazı kılınır; bir gereksinim bulunması halinde ise, ikiden az yerde Cuma namazı kılınabilir. Gereksinim yokken, ikiden az yerde kılınması halinde, namaza ilk başlayanların Cuma namazları sahih olur, değişiklerininki sahih olmaz. Bu vaziyette ötekilerinin öğle namazını kılmaları gerekir (Şirbînî, Muğnî’l-Muhtâc, I/544; Nevevî, el-Mecmû’, IV/451-452; Sahnûn, el-Müdevvene, I/277-278; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/212; Hurâşî, Şerhu Muhtasari Halîl, II/74-75).

Zuhr-i ahir namazı veya o günkü öğle namazının iade edilmesi mevzusu, bir mesken ünitesinde ikiden az yerde Cuma namazının kılınmasından kaynaklanmaktadır.

.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş