Genel Kültür

18 Mart Cuma Hutbesi (Çanakkale Zaferi, Bir Milletin Yeniden Dirilişi)

Her cuma günü olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu haftanın Türkiye Geneli cuma hutbesi mevzusu belirli oldu ve yayımlandı. Bu hafta okunacak olan Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından merkezi olarak hazırlanan Türkiye Geneli Cuma Hutbesinin mevzusu ÇANAKKALE ZAFERİ: BİR MİLLETİN YENİDEN DİRİLİŞİ. İşte 18 Mart 2022 Cuma günü Türkiye geneli tam camilerde okunacak Diyanet Cuma hutbesi ile cuma günü ve namazı hakkında bilgi.

Cuma namazı; Cum’a günü öğlen namazı müddeti içinde bir hutbeden sonra cemaatle ve cehren kılınan iki rekat farz-ı ayn namazdır.

Cuma, müslümanlarca bir bayram günüdür.
Okunacak hutbeleri dinleyerek yararlanırlar. Hep birlikte cuma namazını kılarlar. Sonra ya başka imanlarla uğraşır veya ziyaretlerde bulunur yahut günlük işleri ile uğraşmaya koyulurlar.

Bir hadis-i şerifde buyuruluyor:

‘Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün, cuma günüdür. Adem aleyhisselam O gün Cennet’e konulmuş, O gün Cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de o gün kopacaktır.’

En hoş cuma iletileri 2022 sayfası için tıklayın!

Tam bu vakalar, nice hayırları ve; hikmetleri toplamaktadır.

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hicretleri zamanında Medine’ye yakın bulunan ‘Salim İbni Avf’ yurdunda ‘Ranuna’ denilen vadi içerisinde ‘Beni Salim Mescidinde’ ilk cuma hutbesini okumuş ve ilk cuma namazını kıldırmıştır.

Cuma namazının zamanı bütün öğle namazının süreyidir.
Camilere gidince evvel aynen öğle namazının sünneti gibi, dört rekat cumanın ilk sünneti kılınır. Ondan sonra cami içinde bir ezan daha okunur. Minberde cemaata karşı bir hutbe okunur. Bu hutbeden sonra ikamet alınarak cumanın iki rekat farzı cemaatle aşikare okuyuşla kılınır. Bir farzdan sonra yeniden öğlenin ilk dört rekat sünneti gibi, cumanın son dört rekat sünneti kılınır. Bundan sonra da ‘Zuhrü ahir’ diye dört rekat namaz kılınır. Ardındadan da ‘Zamanın sünneti’ gayeyi ile aynen sabah namazının sünneti gibi iki rekat namaz daha kılınır.

Çanakkale Galibiyeti, Bir Ulusun Yine Dirilişi pdf

Cuma koşullarını kendilerinde toplayan kimseler için iki rekat cuma namazı ‘Farz-ı ayın’dır. Cuma namazının öteki namazlardan başka olarak kendisine has on iki koşulu daha vardır.
Kâfirlerin cezası işte budur!”1

Okuduğum hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle emrediyor: “Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa dahi dünyaya geri dönmeyi tutku etmez. Sadece şehit, baktığı haysiyet ve ikram nedeniyle tekrar dünyaya dönmeyi ve onlarca defa yine şehit olmayı ister.”2

Aziz Müminler!
Şanlı tarihimiz kahramanlık epopeleriyle doludur. Ecdadımız, i’lâ-yi kelimetullah için nice beldeleri ve gönülleri fethetmiştir.
Ancak tarihin hiçbir döneminde serbestliğinden ve bağımsızlığından ödün vermemiştir. Çileye rıza göstermemiş, gaddara boyun eğmemiştir.

İşte, bundan bütün 107 sene evvel kazandığımız Çanakkale Başarıyı da, Rabbimizin lütuf ve inayeti, ulusumuzun iman, cesaret ve özverisiyle verdiği eşsiz bir sınavın, çetin bir çabanın ismidir. Annelerin dualarıyla cepheye koşan, vatanı kaderine canından geçmeyi canına minnet sayan kınalı kuzuların, dünya durdukça unutulmayacak epopeyidir.

Bedelli Müslümanlar!
Çanakkale, azabın ve küfrün her türlü imkân ve silahına rağmen, iman dolu vicdanların kıyâm ettiği, yerin ve göğün “Allah-u Ekber” nidalarıyla inlediği bir şahlanıştır.

Çanakkale, “Bir Yere Çarpılıp pak alnından uzanmış uyuyor; Bir hilâl kaderine, yâ Rab, ne güneşler batıyor!” dizelerinin beden tespit etmiş hali, Allah yolunda cihad ve şehadet ruhudur.

Çanakkale, Anadolu’nun her evinden, Rumeli’nin her bölgesinden, İslâm coğrafyasının her beldesinden imanı, amacı ve duygusu bir olan müminlerin sıradağlar gibi omuz omuza vererek gösterdiği ümmet olma şuurudur.

Çanakkale, düşman askerinin yarasını gömleğiyle saran, kendi yarasına ise toprak basan, kırbasındaki suyu düşmanıyla paylaşan kahraman Mehmetçiğin dünyaya öğrettiği İslam’ın savaş hukukudur.

Değerli Müminler!
Bugün bize düşen, Çanakkale’de şahlanan bu muazzam ruhu diri yakalamaktır.
Ulusal ve manevi değerlerimize sımsıkı sarılmaktır. Ecdadımızın aziz anısına, şehit ve gazilerimizin itimadına sahip çıkmaktır. Çanakkale Galibiyeti’nin arkasıki diriliş ruhunu gelecek jenerasyonlarımıza aktarmaktır.

Bu vesileyle tarih süresince hak ve asıl şansına canından geçen aziz şehitlerimizi, İstiklal ve istikbalimiz için çaba eden kahraman gazilerimizi, saygı, rahmet ve şükranla yâd ediyorum. Hutbemi Çanakkale şehitlerine ithaf edilen şu dörtlüklerle tamamlıyorum:

Âsım’ın jenerasyonu… diyordum ya… jenerasyonmuş reel:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek…

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar namlı idi…
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

1 Tevbe, 9/26.
2 Buhârî, Cihâd, 21.

Cuma namazının sahih olmasının koşulları nelerdir?

• Cumanın öğle zamanında kılınması,

• Namazdan evvel hutbe okunması,

• Cuma kılınan yerin herkese açık olması,

• İmamdan başka en az üç erkek cemaat bulunması (Hanefi mezhebine göre),

• Cuma namazını kıldıranın, devletin görevlendirdiği veya müsaade ettiği şahıs olması,

• Cuma kılınacak yerin kent veya kent kararında olması.

Cuma namazı kimlere farzdır?

Şu koşulları taşıyan şahsa Cuma namazı kılmak farz olur:

1.
Uslu olmalı,

3. Ergenlik çağına gelmiş olmak,

4. Erkek olmak,

5. Hür ve özgür olmak,

6. Mukim olmak (davetli olmamak),

7. Sıhhatli olmak,

8. Âmâ olmamak,

9. Ayakları sağlam olmak.

Cuma Namazının Kararı
Cuma namazı, farziyyeti Kitap, sünnet ve icma ile statik olan ve hutbeyi de ihtiva eden iki rekatlı, cemaatle kılınan bir namazdır. Yüce Allah, ‘Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, alışverişi bırakıp hemen Allah’ı anmaya koşun.
Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allâh’ın lütfundan kısmetinizi arayın. Allâh’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.’ emretmektedir (Cumu’a 62/9-10). Hz. Peygamber, ‘Cuma namazına gitmek, ergenlik çağına erişmiş her Müslüman’a farzdır.’ (Nesâî, Cumu’a, 2; Ebû Dâvûd, Taharet, 129), ‘Cuma namazını kılmayan birtakım şahıslar, ya bundan vazgeçerler ya da Allâh kalplerini damgalar da aymazlardan olurlar.’ (Müslim, Cumu’a, 12; Nesâî, Cumu’a, 2), ‘Allâh, önem ver üç Cuma’yı terk eden bireyin kalbini damgalar’ (Ebû Dâvûd, Salât, 210; Nesâî, Cumu’a, 2) emretmektedir.
Peygamber döneminden günümüze kadar tam Müslümanlarca kılınmış ve bunun farz olduğu mevzusunda rastgele bir anlaşmazlığa düşülmemiştir.

Cuma namazının hicretten evvel farz kılındığına dair dedikodular bulunmakla birlikte, Hz. Peygamber ilk Cuma namazını hicret esnasında Medine yakınındaki Rânûna denilen bir vadide kıldırmıştır.

Cumanın Sağlık (Geçerlilik) Koşulları
Fıkıh alimleri, Cuma namazının geçerli olması için bazı koşullar ileri sürmüşlerdir.
Hutbe
Hutbe, Cuma ve bayram namazlarında, genelde, Allâh’a hamd, Rasûlüne salât ve Müslüman’lara öğütten oluşan konuşmayı ifade eder.

Hutbe Cuma namazının geçerlilik koşullarındandır. Cuma suresinin 9. ayetindeki ‘Allâh’ı anma’ ifadesini, Hz. Peygamber’in hutbe ile alakalı hadislerini ve uygulamalarını göz önünde bulunduran müçtehitler, hutbenin cumanın sağlığının koşulu olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir (İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II/28; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/170-171; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, I/549; Kâsânî, Bedâi’u’s-Sanâ’î, II/195-198; Nevevî, Mecmû’, IV/382383).

Hutbenin, Cuma müddetinde ve namazdan evvel okunması gerekir.
Peygamber, hutbeyi Cuma namazından evvel okumuştur (Ebû Dâvûd, Salât, 240; Abdürrazzâk San’anî, el-Musannef, III/222, H. No: 5413). Bu çehreden tam fıkıh alimleri hutbenin namazdan evvel okunması gerektiği mevzusunda fikir birliği içindedirler. Günümüze kadar uygulama da bu biçimde olmuştur (İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II/28; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/170-171; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, I/549; Kâsânî, Bedâi’u’s-Sanâ’î, II/195-198; Nevevî, Mecmû’, IV/382383).

2.
Peygamber, ilk Cuma namazını, Mekke’den Medine’ye hicreti esnasında Salim b. Avf oğullarının ikamet ettiği Rânûnâ ismi verilen bir vadide kıldırmıştır (İbn Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, III/22).
Buna göre, farzı eda edecek rakamda cemaatin bulunduğu mezra, köy, belde, kent gibi büyük veya ufak tüm mesken ünitelerinde kılınan Cuma namazı sahihtir. Nitekim Diyanet İşleri Reisliği Müşavere Kurulunun (Din İşleri Yüksek Heyetinin) 16/04/1933 tarih ve 190 rakamlı kararında da bu husus vurgulanmıştır.

3.
Hasen eş-Şeybânî’ye göre, imamın dışında en az üç, Ebû Yusuf’a göre ise, iki bireyin bulunması gerekir (İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II/31; İbn Abidin, Reddu’l-Muhtâr, I/545). Şafiî ve Hanbelîlere göre, en az kırk (Şafiî, Ümm, I/328; Nevevî, el-Mecmû’, IV/353; Şirbinî, Muğni’l-Muhtâc, I/545; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/204); Malikîlere göre de on iki bireyin bulunması koşuldur (Huraşî, Şerhu Muhtasari Halîl, II/76-77).

Şafiîler ve Hanbeliler görüşlerini, Hz.
Zürâre tarafından Medine’de kıldırılan ilk Cuma namazında kırk şahsın hazır bulunduğunu bildiren söylentilere sabrettirmektedirler (Ebû Dâvûd, Salât, 216; İbn Mâce, Salât, 78). Bu mezheplere göre, bundan sonra Rasulullah zamanında kılınan Cuma namazlarında sayı kırk şahsın altına düşmemiştir. Ayrıca bunlar, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe’den dedikodu edilen ‘kırk şahıs bulunan her mesken ünitesinde, Cuma namazı kılmak farzdır’ haberi ile Ömer b.
Çünkü, Hz. Peygamber’in Medine’ye gelmesinden evvel, Medine’de kılınan Cuma namazında kırk bireyin hazır bulunması, bundan aşağı rakamda şahısla Cuma namazı kılınamayacağını göstermez. Nitekim Mus’ab b. Umeyr’in, Hz. Peygamber’in emri ile Medine’de 12 şahsa Cuma namazı kıldırdığı söylenti edilmektedir (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, III/179, H.No: 5407). Ayrıca Rasulullah’ın kıldırdığı bir Cuma namazında, ticaret kervanının geldiğini haber alan cemaatten on iki şahıs haricindekilerin dışarı çıktığı söylentiyi sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Cumua, 38).

Öte yandan Hz.
Cuma cemaatinin minimum rakamı hakkında varit olan haberler genelde cılız kabul edilmekle beraber, fiilî uygulama ile Cuma namazının farziyyetini salt olarak ifade eden ayet ve hadisler dikkate alınınca, bir sayı koşulu olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, Cuma namazının kılınabilmesi için 40 şahsın bulunması gerektiği mevzusunda Hz. Peygamber’den taşınabilir özelliğe sahip bir söylenti bulunmamaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de Cuma namazı salt olarak tam mı’minlere farz kılınmıştır (Cumua 62/9).
Peygamber bunlardan kimlerin muaf yakalandığını hadislerinde belirterek ayetin genel kararını tahsis etmiştir (Ebû Dâvûd, Salât, 215; Beyhakî, Sünen, III/183-184, H.No: 5422, 5425, 5426; Darakutnî, Sünen, II/2, H.No: 2; İbn Ebî Şeybe, Musannef, I/446, H.No: 5148; ) ve O’nun dışında kimsenin, ayetlerin kararını tahsis etme yetkisi de yoktur.

Bu haysiyetle, bir mesken ünitesinde İmamla birlikte en az dört bireyin bulunması halinde Cuma namazı kılınması gerekir.

b) Bir mesken ünitesinde ikiden az yerde Cuma namazı
Bir mesken ünitesinde ikiden az yerde Cuma namazı kılınıp kılınmayacağı mevzusunda değişik görüşler bulunmaktadır.
Değişik üç mezhebe göre ise, gereklilik bulunmadıkça, bir mesken yerinde yalnızca bir yerde Cuma namazı kılınır; bir lüzum bulunması halinde ise, ikiden az yerde Cuma namazı kılınabilir. Lüzum yokken, ikiden az yerde kılınması halinde, namaza ilk başlayanların Cuma namazları sahih olur, öbürlerininki sahih olmaz. Bu gidişatta öbürlerinin öğle namazını kılmaları gerekir (Şirbînî, Muğnî’l-Muhtâc, I/544; Nevevî, el-Mecmû’, IV/451-452; Sahnûn, el-Müdevvene, I/277-278; İbn Kudâme, el-Muğnî, III/212; Hurâşî, Şerhu Muhtasari Halîl, II/74-75).

Zuhr-i ahir namazı veya o günkü öğle namazının iade edilmesi mevzusu, bir mesken ünitesinde ikiden az yerde Cuma namazının kılınmasından kaynaklanmaktadır.

.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş