Eğitim

1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet – A. Kadir Kitap özeti, konusu ve incelemesi

1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet – A. Kadir Kitap özeti, konusu ve incelemesi

1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet kimin eseri? 1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet kitabının yazarı kimdir? 1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet konusu ve anafikri nedir? 1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet kitabı ne konu alıyor? 1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet PDF indirme linki var mı? 1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet kitabının yazarı A. Kadir kimdir? İşte 1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: A. Kadir

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789755104683

Sayfa Sayısı: 130


1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Başka türlü bir ayaklanmaydı bu. Kitaplar okunuyordu okulda. Ders kitaplarından ayrı kitaplar okunuyordu. Kimsenin kafası almıyordu Harp Okulu’nda Balzac’ın, Zola’nın, Tolstoy’un, Anatole France’ın, Gorki’nin, Pirandello’nun, Dostoyevski’nin okunmasını. Günlük gazetenin bile gizli saklı gizli saklı okunduğu, Ulus gazetesinin korka korka sokulduğu bir okuldu burası. Nasıl oluyordu da Haydar Rıfat’ın çevirileri okunuyordu. İspanya Kurtuluş Savaşı, Yarı Müstemleke Oluş Tarihi okunuyordu. Ya bigün orduyu sararsa bu isyan? Ne olurdu o süre vatanın hali? Yuvarlanır giderdik. Demek bizi yutmak isteyen düşman içimize kadar sokulmuştu.

Edebiyatımızın kıymetli şairi A. Kadir, Harp Okulu öğrencisidir. Edebiyattan, felsefeden konuşabildiği bir avuç arkadaşıyla beraber kitaplar okumakta, uzun uzun sohbetler esnasında bu okuduklarını paylaşmaktadır. 1938 yılı başlarında bir ders esnasında okul yöneticileri sınıflara girerek bu öğrencileri alırlar. Hücreler, sorgular, korkutmalar adım atar. Nâzım Hikmet’i okumakla, onunla ilişkiye geçmekle ve nihayet yabancı devletlerin ajanı olmakla suçlanırlar. Ve Nâzım Hikmet de bu yüzden tutuklanır. Yargı giyer, hapse atılır. A. Kadir bu büyük zorbalığı kayda geçiriyor, bir belgeye dönüştürüyor bu kitabında.


1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet Alıntıları – Sözleri

  • “Bugün pazar.
    Bugün beni ilk kez güneşe çıkardılar.
    Ve ben ömrümde ilk kez
    gökyüzünün bu kadar benden uzak,
    bu kadar mavi,
    bu kadar geniş olduğuna şaşarak
    kımıldanmadan durdum.
    Sonra saygıyla toprağa oturdum.
    Dayadım sırtımı beyaz duvara.
    Bu anda ne düşmek dalgalara,
    bu anda ne kavga, ne özgürlük, ne karım.
    Toprak, güneş ve ben…
    Bahtiyarım. ”
    Nazım Hikmet RAN
  • Kendilerinden başka türlü düşünenleri beğenmezdiler kolay kolay. Burunları Kafdağındaydı. Yalnız kendileriydi gerçek milliyetçi. Bu vatan yalnız onlarınmış şeklinde, bu yurt üstünde söz etmek yalnız onların hakkıymış şeklinde bir halleri vardı.
  • “Ne okumamı istiyorsunuz benim? Halit Fahri’leri
    Orhan Seyfi’leri, Yahya Kemal’leri mi?
    okuyacağım, Nâzım Hikmet’i okuyacağım. Ama
    okuyorum diye isyan falan mı düşünüyorum sanıyorsunuz? Askeri isyan nerde, ben nerde?. Bizim aklımızın ucundan geçmiş değil bu şekilde şeyler. Bedava yiyecekleri kursağımızdan çıkarmak istiyorsunuz bakıyorum. Nedir bu dünyada zenginlik, yoksulluk, diye düşündük mü, derhal komünist deniyor. Ben zenginleri sevmiyorum. Komünistlik mi bu sizce? Soruyorum, koministlik mi? Mahallemizde 《yorgancilar》 denen birleri vardı, oldukca zengindiler, komşumuzdular. Bir akşam bir tabak yiyecek gönderdiler bizlere. Koyduk yemeği sofraya. İlk lokma boğazımda kaldı. Yemek ekşimişti. Namussuzlar, bizi insandan mı saymıyorlardı fukarayız diye?
    İşte ben o günden beri asla iyi gözle bakmam zenginlere. Zenginleri sevmemek, fakirlere acımak, Nazım’ı okumak ve sevmek komünistlik mi? Eğer komünistlikse bu, komünistim ben işte, ne yapmış olursanız yapın.”
  • Bu memlekette bu iltimas varken biz adam olmayız, arkası olan gemisini kurtarıyor, bizim şeklinde kimsesizlere iş yok.
  • Hiçbir şeyden korkmuyorum artık. Kaya şeklinde kuvvetli buluyorum kendimi. Ve en ağır acılara katlanmaya hazırım.
  • Kimden medet umayım? Tanrıdan mı? Onunla bir ilişiğim yok. Oldum ihtimaller içinde aramız iyi değil. Hiçbir ahbaplığım olmadı onunla. Ne diye medet umayım ondan?
  • Bizim «Hapishane Türküsü» nü benden ilk duyduğu gece Nazım :
    – Aman, dedi, bunu derhal koro yapalım, çocuklar! Harika bir türkü bu. Öğretti bizlere iyi mi söyleneceğini. Hemen ossaat koro halinde anlatmaya başladık bu türküyü. O da çabucak ezberlemişti aslına bakarsanız. İnceli kalınlı seslerle, bir güzel oldu ki kafir türkü! Bir iki subay bile gelip dinlediydi.
  • – Ulan, dedim, ben onunla Hopa hapishanesinde yattım, sen parmak kadar çocukken … Daha sayayım mı ana?… İstanbul hapishanesinde yattım ben, Bursa hapishanesinde yattım. Çek voltanı şimdi bakalım, sen yanlış kapı çaldın…
  • – Fazlaca teşekkür ederim… Fazlaca teşekkür ederim… Açıklayın, açıklayın… Olmaz… Olmaz. Pişsinler, pişsinler… Bırak pişsinler…


1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet İncelemesi – Kişisel Yorumlar

O yıllarda yaşananları biyografilerden, otobiyografilerden yada ansiklopedilerden illa ki öğrenebilirsiniz. Ama yaşanmış vakaları bu kadar kusursuz bir halde yazan birinden okumak daima daha değişik olmuştur. Bu onların bir örneği. İlk okuduğumda eski basımından okumuştum. Bazı sayfaları yoktu. Tanımadığım bir yazardan, hakikaten yaşadıklarını bilmediğim ( bunu, kitabı okuduktan sonrasında farkına vardım) bir şairi öğrenmek güzel bir duygu. (Mehmet Şorba)

Nazım Hikmet’in uzun seneler cezaevlerinde hapis kalmasına yol açan davaların en önemlisi kuşkusuz 1938 yılı Harp Okulu öğrencilerinin de yer almış olduğu davadır.
İşte bu kitap, bu davanın merkezinde yer edinen Harp Okulu üçüncü derslik talebesi Abdülkadir Meriçboyu’nun (Ozan A.Kadir’in) yaşadıklarından yola çıkarak, o davayı ayrıntılarıyla anlattığı ve Nazım Hikmet ile Ankara Askeri Cezaevi’nde yaşadıkları anıların yer almış olduğu bir kitap…
Bence okunmalı. (Zeki Erdem)


1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet PDF indirme linki var mı?


A. Kadir – 1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de 1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı A. Kadir Kimdir?

A. Kadir ya da tam adıyla İbrahim Abdülkadir Meriçboyu (d. 1917, İstanbul – ö. 1 Mart 1985, İstanbul), 1940 kuşağı toplumcu şairleri içinde yer edinen Türk ozan. Tercüme çalışmalarıyla dünya şiirinin tanınmasına katkıda bulunmuştur.

Ortaöğrenimini Eyüp Ortaokulu (1933) ve Kuleli Askeri Lisesi’nde (1936) tamamladı. Kara Harp Okulu son derslik öğrencisiyken (1938) Nâzım Hikmet’le birlikte tutuklandı; on ay hapse mahkûm oldu. Hapisten çıkınca askerlik görevini er olarak tamamladı. İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girdi (1941). 1943’te yayımladığı Tebliğ adlı şiir kitabı yasaklanarak toplatıldı. İstanbul’da bulunması sakıncalı görülen kişilerle beraber sıkı yönetimce sürgüne gönderildi. Sürgünlük periyodunu Muğla, Balıkesir, Konya, Kırşehir ve Adana’da geçirdi. 1947’de İstanbul’a döndü ve bir bisküvi fabrikasında çalışmaya başladı. Buradan ayrılınca çeşitli gösterim evlerinde düzeltmenlik, çevirmenlik şeklinde işler yapmış oldu. 1965’ten sonrasında kitaplarını kendisi yayımlayarak yazarlık yaşamını sürdürdü.


A. Kadir Kitapları – Eserleri

  • Bugünün Diliyle Hayyam
  • Mutlu Olmak Varken
  • Bugünün Diliyle Mevlana
  • 1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet
  • Bugünün Diliyle Tevfik Fikret
  • Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 1
  • Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 3
  • Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 2
  • Hoş Geldin Halil İbrahim
  • Sovyet Rusya’da On Beş Gün


A. Kadir Alıntıları – Sözleri

  • Bir gün gelir,
    dünyamız aydınlık olur,
    dünyamız kurtulur. (Mutlu Olmak Varken)
  • Tüm bu çablaman niçin?
    Karnını doyurmak içinse bir diyeceğim yok
    Üstün başın, çoluğun çocuğun içinse gene yok
    Ama oldukca paralı bir adam olmak içinse
    Kıyma güzel ömrüne, değmez. (Bugünün Diliyle Hayyam)
  • “Ne okumamı istiyorsunuz benim? Halit Fahri’leri
    Orhan Seyfi’leri, Yahya Kemal’leri mi?
    okuyacağım, Nâzım Hikmet’i okuyacağım. Ama
    okuyorum diye isyan falan mı düşünüyorum sanıyorsunuz? Askeri isyan nerde, ben nerde?. Bizim aklımızın ucundan geçmiş değil bu şekilde şeyler. Bedava yiyecekleri kursağımızdan çıkarmak istiyorsunuz bakıyorum. Nedir bu dünyada zenginlik, yoksulluk, diye düşündük mü, derhal komünist deniyor. Ben zenginleri sevmiyorum. Komünistlik mi bu sizce? Soruyorum, koministlik mi? Mahallemizde 《yorgancilar》 denen birleri vardı, oldukca zengindiler, komşumuzdular. Bir akşam bir tabak yiyecek gönderdiler bizlere. Koyduk yemeği sofraya. İlk lokma boğazımda kaldı. Yemek ekşimişti. Namussuzlar, bizi insandan mı saymıyorlardı fukarayız diye?
    İşte ben o günden beri asla iyi gözle bakmam zenginlere. Zenginleri sevmemek, fakirlere acımak, Nazım’ı okumak ve sevmek komünistlik mi? Eğer komünistlikse bu, komünistim ben işte, ne yapmış olursanız yapın.” (1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet)
  • …oldukca acele çoğalıyoruz biz yoksullar
    beşikten mezara kan ter içinde
    luktan yana hep sonda.
    çabucak büyüyor, yaşlanıyoruz
    bitiveriyor yaşamımız herkesten ilkin…

    (vasil karagozov) (Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 3)
  • Ne kadar da mutsuz bizim şu halk (Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 1)
  • Gene bir sis kaplamış ufuklarını, inatçı bir sis,
    gitgide büyüyen bir ak karanlık.
    Ağırlığı altında ne var ise sanki yok olup gitmiş,
    kalmış ortada kala kala bir tozlu yığın,
    o tozlu, korkulu yığına bakan göz
    şaşırır titrer, ilerisine gidemez.
    Ama sen hak ettin bu karanlık, kalınca örtüyü, bu örtü tıpatıp sana uydu, ey kanlı toprak,
    ey zulümler meydanı, ey yaldızlı ülke, döktüğü kanla, çektirmiş olduğu acıyla çalım satan! Ey gösterişin, şatafatın beşiği ve mezarı, oldum ihtimaller içinde imrenilen kraliçesi Doğu’nun!
    Ey kanlı sevgileri, kılı kıpırdamadan
    zevk ve safaya susamış bağrında emziren! Ey Marmara’nın mavi kucağında
    ölüm uykusuna dalmış diri,
    ey köhne Bizans, büyücü kocakarı,
    ey bin kocadan artakalan el değmemiş dul, gene de güzel görür, taptaze görür seni, gene de üzerine titrer sana bakan.
    Ne kadar tatlı, cana yakınsın, ne kadar, süzgün, mavi gözlerinle sen uzaktan!
    Oysa ne farkın var kirli kadınlardan senin, hiçbir şey umurunda değil, belli,
    ne bunca acı türkü, ne bunca kan ağlayan! Sen kurulurken katmış olmasın bir hain el senin temeline zehirli suyunu kötülüğün.
    İşte her yanda ikiyüzlülüğün kiri,
    nereye baksan çekememezlik, nereye baksan çıkarcılık,
    nereye baksan hergelelik, yalan dolan.
    Demek yükselmek yalnız bunlarla oluyor.
    Koynunda barınan nice mahluk içinde
    kaç tanesinin alnı açık, yüzü ak?
    Örtün, ey İstanbul, kanlı toprak,
    örtün, kart orospu, örtün, asla uyanma!
    (…)
    Adamı yukarlara çıkaran yol, el etek öpme yolu.
    Yakınması senin yüzünden tüm
    öksüzlerin, dulların, arkasızların,
    senin yüzünden tüm, ey silahlı korku!
    Nasıl dokunulmaz olacak, özgür olacak şöyleki bir nefes almayla şahıs,
    söyle, ey kanun denen efsaneleşmiş!
    Ey tutulmayan sözler, sonsuz yalan!
    Ey mahkemelerden her gün kovulan hak!
    Ey kuşkunun pençesinde kıskıvrak, duygusuz,
    ta yüreklere dek uzanan gizli saklı kulak,
    senin korkundan ağızlar sımsıkı kilitli.
    Seni hor görüyorlar, halkım için dökülen alınteri!
    Ey kalem ve kılıç, siyasal iki mahkûm,
    ey doğruluk ve yiğitlik,
    unutulmuş yüzlersiniz artık!
    Ey kodamanlar ve kuyrukları onların, pısırıklar, çekingenler, korkaklar sizi,
    iyi mi da alışmışsınız iki büklüm yaşamaya, adınızın sanınızın da maşallahı var hani!
    Ey yere eğilmiş kafalar, ak temiz, fakat tiksindirici!
    Ey genç hanım ve arkasından koşan delikanlı!
    Ey kahırlı ana, ey dargın karı koca!
    Ya sizler be çocuklar,
    anasız babasız, başı boş yavrucaklar, ya sizler…
    Örtün, ey İstanbul, kanlı toprak,
    örtün, kart orospu, örtün, asla uyanma! (Bugünün Diliyle Tevfik Fikret)
  • “Bugün pazar.
    Bugün beni ilk kez güneşe çıkardılar.
    Ve ben ömrümde ilk kez
    gökyüzünün bu kadar benden uzak,
    bu kadar mavi,
    bu kadar geniş olduğuna şaşarak
    kımıldanmadan durdum.
    Sonra saygıyla toprağa oturdum.
    Dayadım sırtımı beyaz duvara.
    Bu anda ne düşmek dalgalara,
    bu anda ne kavga, ne özgürlük, ne karım.
    Toprak, güneş ve ben…
    Bahtiyarım. ”
    Nazım Hikmet RAN (1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet)
  • Ben bir denizim,
    kendi varlığı içinde taşan,
    uçsuz bucaksız,
    alabildiğine geniş,
    kıyısız, hür bir deniz. (Bugünün Diliyle Mevlana)
  • …durur kankırmızı barikatta, ayakta
    durur içinde ölü kardeşlerinin
    yıkıntılar üstünde tek başına ve yüce
    bir hayalet şeklinde bakar dosdoğru…
    ….
    (hristo smirnenski) (Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 3)
  • Hiçbir şeyden korkmuyorum artık. Kaya şeklinde kuvvetli buluyorum kendimi. Ve en ağır acılara katlanmaya hazırım. (1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet)
  • Bir fikir durmadan kurcalar kafamı:
    Yatakta, başım yumuşak yastıkta mı ölmeli?
    Yoksa bir karanfil şeklinde mi solmalı yavaşça,
    gizli saklı bir kurdun içten içe kemirdiği?
    Sessiz sedasız eriyip gitmeli mi yoksa
    boş bir odaya bırakılmış mum şeklinde?
    İstemem, tanrım, bu şekilde bir ölüm istemem!
    Ölmeyi dilerim ben, ölmeyi aniden:
    Ayakta, yıldırımla parçalanan bir ağaç şeklinde,
    kasırgayla devrilen bir ağaç şeklinde ölmeyi,
    uçuruma yuvarlanan bir kaya şeklinde,
    tepeden tırnağa titrete sarsa yeri göğü.
    -Sandor Petöfi-
    (Çev.: A. Kadir – Asım Bezirci) (Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 2)
  • Kimden medet umayım? Tanrıdan mı? Onunla bir ilişiğim yok. Oldum ihtimaller içinde aramız iyi değil. Hiçbir ahbaplığım olmadı onunla. Ne diye medet umayım ondan? (1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet)
  • Siz bakmayın onların pazar töreninde yakarma ettiklerine,
    hele tanrıyı hoşnut etmek istediklerine inanmayın sakın,
    derdi günü paradır onların,
    dinleri imanları para. (Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 1)
  • Bir de mutlu görünürsünüz
    – fakat yalnız görünürsünüz -,
    acıyı gizlemek istersiniz,
    içinizden asla çıkmayan acıyı,
    gizlemek için de konuşursunuz durmadan, fakat bir türlü gizleyemezsiniz (Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 1)
  • Bu memlekette bu iltimas varken biz adam olmayız, arkası olan gemisini kurtarıyor, bizim şeklinde kimsesizlere iş yok. (1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet)
  • Kendilerinden başka türlü düşünenleri beğenmezdiler kolay kolay. Burunları Kafdağındaydı. Yalnız kendileriydi gerçek milliyetçi. Bu vatan yalnız onlarınmış şeklinde, bu yurt üstünde söz etmek yalnız onların hakkıymış şeklinde bir halleri vardı. (1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet)
  • Günahsız tek şahıs göster bana.
    İnsan iyi mi yaşar günah işlemeden? (Bugünün Diliyle Hayyam)
  • Siz ki, sillesini yediniz kaderin,
    durursunuz gene dimdik, ayakta,
    yürekleriniz öfkeli, inanç dolu,
    siz ki, kederlisiniz ve kavgaya hazır,
    siz ki, sürgündesiniz ve baş kaldırmışsınız,
    ve yüzleriniz taş şeklinde katıdır;
    geliyor mısralarım size doğru. (Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri 1)
  • – Fazlaca teşekkür ederim… Fazlaca teşekkür ederim… Açıklayın, açıklayın… Olmaz… Olmaz. Pişsinler, pişsinler… Bırak pişsinler… (1938 Harp Okulu Olayı ve Nazım Hikmet)
  • Şimdi iyi mi bu şiire emek veriyorsam,
    şu satırlarda, sanatın şu ince dokusunda
    iyi mi apaçık, ortadaysa çabam,
    ömrümün oranı yıkım ve mutluluk da
    öyleki gelir, kendi isteğim, emeğimle.
    Arada kafam bozulunca gülerim içimden:
    Tüm acı, tatlı günlerimi icra eden benim,
    şu güzel duruşu, şu iğrenç şekli
    değersiz mermere keyfimce veren ben.
    Demek bir oyuncağım kendi elimde ben kendim. (Bugünün Diliyle Tevfik Fikret)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş