Eğitim

Kirpi Mesafesi – Hakan Akdoğan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kirpi Mesafesi – Hakan Akdoğan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kirpi Mesafesi kimin eseri? Kirpi Mesafesi kitabının yazarı kimdir? Kirpi Mesafesi konusu ve anafikri nedir? Kirpi Mesafesi kitabı ne konu alıyor? Kirpi Mesafesi PDF indirme linki var mı? Kirpi Mesafesi kitabının yazarı Hakan Akdoğan kimdir? İşte Kirpi Mesafesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Hakan Akdoğan

Yayın Evi: Eksik Parça Yayınevi

İSBN: 9786057939692

Sayfa Sayısı: 128


Kirpi Mesafesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Soğuk bir kış sabahı yerin altındaki dört kirpi, donmamak için birbirine sokuldu. Isınmak istediler. Dikenleri birbirlerine battı. Ayrıldılar. Üşüyünce, yeniden yaklaştılar. Dikenleri batınca gene uzaklaştılar. Soğukta tek başına uyumak ile batan dikenlerin acısı içinde gidip geldiler uzun süre. Yaşadıkları bu ikilemi, aralarındaki uzaklık her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya gelinceye dek sürdürdüler. Üşüdüler. Yaklaştılar. Dikenleri battı. Acı çektiler. Uzaklaştılar. Üşüdüler. Yaklaştılar. Dikenleri battı. Uzaklaştılar. Ne dikenleri birbirlerine batacak kadar yakın ne de üşüyecek kadar uzaktaydılar sonunda.Kirpi mesafesi, gerçek sevgi mesafesidir.


Kirpi Mesafesi Alıntıları – Sözleri

  • fotoğraf çerçeveleri ya da pencere çerçeveleriyse umudunuz, bitmişsiniz anlama gelir.
  • Görmek için karanlık gerekirmiş. Kuyu çıkmak içinmiş. Sessizlik bağırmak için. Karanlık görmek için.
  • Görünürlüğün bir ederi var. Suskunluğun ise bedeli.
  • Başka asla kimse kişinin kendisini görmüş olduğu şeklinde göremez.
  • Sınır çizmek sertlik uygulamaktır. Ilkin tebeşirle sonrasında yumrukla.
  • Fotoğraf çerçeveleri ya da pencere çerçeveleriyse umudunuz, bitmişsiniz anlama gelir.
  • “En derine düşmeden anlayamıyor insan, karanlığın bile ışığının bulunduğunu.”
  • Kuyu çıkmak içinmiş. Sessizlik bağırmak için. Karanlık görmek için.


Kirpi Mesafesi İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kirpi mesafesi gerçek sevgi mesafesidir:): Bir patlama sonucu yüzünüz yandı ruhsal destek dahil olmak suretiyle çeşitli operasyonlar geçirdiniz gene de toplumun dayattığı güzellik algısına erişemediniz.Kendinizi oldukca çirkin hissediyorsunuz. Yaşadığınız içsel bunalımın yanında bir de çevrenizde devamlı sizin dış görüntünüz yüzünden açığınızı bulmaya çalışan parazitler var 🙂 ve ardı sıra gelen ağlatısal maceralar… Bu durumda ne yapardınız ?
Bu kitap bir FARKINDALIK kitabı.Okurken başkaların yaşamına saygı duymayanlarla yaşadığımızı farkedeceksiniz.
Hiç tanımadığımız insanoğlu her insana karışabilme yada yorum yapma yetkisine haiz.(nerden geldiğini bilmediğim hak) Bilhassa Güzellik algısı diye bir durum ortaya çıktığından beri insanların birçoğu başka bir insanoğlunun dış görünüşüne ‘sırf güzellik algılarına uymadı diye’ çirkin deme hakkını bulabiliyor. Üstelik değiştiremediği bir özellik yüzünden senelerce bunu takıntı haline getirip yaşamını yaşayamayanlar var. Yazarında söylediği şeklinde aslen toplumla yaşamak için yırtıcı olmak zorundasın fakat insan toplumda kalmak için vahşileştikçe kendisine yabancılaşıyor. Bana bakılırsa en doğru davranış hayatınızdaki parazitleri çıkartmak hayatınızda olmayan parazitlere de kulak asmamak 🙂
Herkese keyifli okumalar. (Emel Keskin)

Kirpi mesafesi gerçek sevgi mesafesidir.: Aynaya baktım, yüzüm temiz. Aynaya tekrar baktım, yalnız yüzüm temiz. Etrafıma baktım kalabalık içinde bir yalnızlık, etrafıma tekrar baktım, yalnız kalabalık bir yalnızlık. Babama baktım, babam bana baktı. Babama tekrar baktım, o bana daha içten baktı. O her insana bakar bundan dolayı duvarda asılı fotoğraflardaki kişiler aslen her insana bakar…
Peki kitabın içinde yaşayan “Sorgun” karakteri soruyorum sana: Kim daha şansız bu hayatta? Yüzünü kaybeden sen mi? Özünü kaybeden ben mi? Yalnız olan sen mi? Zihnimin içinde yalnız olan kalabalık bir ben mi? Babanı tanıyan sen mi? Babamı dâhi hatırlamayan ben mi?
Kitap beni epey tesiri altına aldı galiba ya da o denli yalnızım ki kitaptaki bir karakterle tartışacak kadar yapayalnızım. Ama gerçek şu ki bu kitap içimde oldukca derin yaralar açtı ya da kim bilir oldukca derin yaralar sardı. yazar/i7645 da der aslına bakarsan fazlalık kim bilir eksikliktir diye. Yazar bir kurguyu kullanarak bildiklerini yada bildiğini düşündüğü şeyleri âdeta kusmuş ve bizlere bu kusmuğu temizlemek kalmış…
Bu kitapla tanışmama vesile olan nhlyrtsvn77’e teşekkür ederim (Halil Vural)

“KİRPİ MESAFESİ, GERÇEK SEVGİ MESAFESİDİR. “: “Soğuk bir kış sabahı yerin altındaki dört kirpi, donmamak için birbirine sokuldu. Isınmak istediler. Dikenleri birbirlerine battı. Ayrıldılar. Üşüyünce yeniden yaklaştılar. Dikenleri batınca uzaklaştılar. Soğukta tek başına uyumak ile batan dikenlerin acısı içinde gidip geldiler uzun süre. Yaşadıkları bu ikilemi, aralarındaki uzaklık her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya gelinceye dek sürdürdüler. Üşüdüler. Yaklaştılar. Dikenleri battı. Acı çektiler. Uzaklaştılar. Üşüdüler. Yaklaştılar. Dikenleri battı. Uzaklaştılar. Ne dikenleri birbirlerine batacak kadar yakın ne de üşüyecek kadar uzaktaydılar sonunda.”
Schopenhauer
Kitabın arka kapağından. Özet durumunda, soğuğu da dikenleri de hissedebileceğiniz kadar gerçek ve üstünde uzun uzun düşünülecek kadar anlamlı.
Hepimizin dikenleri var. Kimsenin bizlere fazla yaklaşmasına, sınırlarımızı ihlal etmesine, sevgi sebepli, bir olma odaklı da olsa, katlanamıyoruz. Yaralıyoruz, yaralanıyoruz.
Ve maksat yaralamamak ve yaralanmamaksa eğer, doğuştan haiz okuduklarımızın üstüne yaşayarak kattıklarımızla oluşturduğumuz anlam bütünlüğümüzü koruyarak karşıya aksettirmekse, var olmak ve kendi varlığımıza özgü sevgimizi de var etmekse, kirpi mesafesinde, tam da olmamız ihtiyaç duyulan yerdeyiz.
Belki de, ya da en iyi ihtimalle, biz birleşince dört köşeli bir yamuk gerçekleştiren o dört kişiden biriyiz. Ötekileştirilen, dışlanan,canavarlaştırılan..
Mesela ben, Sorgun’um bir ihtimal. Bir patlamadan sonrasında yüzüm paramparça olmuş. Sayısız ameliyattan sonrasında bile hala oldukca çirkinim.. Yaralarım kaşınıyor, ben de farkına varmadan, kaşıyarak kanatıyorum onları. Bu sebeple acıyı hissetmiyorum. Ve sen..beni yüzüm gözüm kan içinde gördüğünde korkuyorsun, tiksiniyorsun, şaşırarak ve iğrenerek bakıyorsun. Ama anlamıyorsun..
Mesela ben, Lili ‘yim. Hayat kadınıyım. Çarklar beni öğüttükçe öğütüyor. Dayak yiyorum, yüzüm gözüm kan içinde kalıyor benim de. Acılıyım, yalnızım fakat güzelim. Anna Karenina kadar gerçeğim.
Hatta ‘boş bir sayfa’ şeklinde yüzüm. Ama sen bakmayı bilmiyorsun.
Mesela ben, Mahir ‘im. Sorgun’un felçli babası. Ben bile kendimden kurtulmak isterim. Aslında en güzel şiirim de kimse bilincinde değil. Bu sebeple kesik kesik ölüyorum..ağlıyorum fakat kendi gözyaşlarımı silemiyorum. Yardım etmiyorsun..
Mesela ben, Uygur ‘um. Reddediyorum konuşmayı. Bu sebeple ne kadar anlatsam da acımı anlayacağınıza inanmıyorum. Maketler yapıyorum; uçaklar, zeplinler, dinozorlar..ölen oğlumu unutmak için. Susuyorum bundan dolayı bu benim itiraz şeklim. Sessizliğimi dinlemiyorsun.
Aslında çoğumuz susuyoruz; eleştirilmemek için, dışlanmamak için, yalnız kalmamak için.
Ötekileştirilenlerin ötekileştirenleri anlattığı, onlarca sual sorup cevaplarınızı kendi içinizde bulmanızı isteyen, her noksan parçamızla birlikte inşa ettiğimiz benliğimizin en acıklı hikayesi. Okuduklarınız rüzgar şeklinde saçlarınızı dağıtmıyor yalnız, gözü kapalı bir halde bir labirentte ilerliyorsunuz da karşınızdan gelen her cümle vücudunuza çarpa çarpa, canınızı yaka yaka, üstünüze üstünüze geliyor.
Yazarın kimi zaman tek bir kelimeden bile oluşabilen kısa kısa cümleleri var. Sert, etkisinde bırakan, tam on ikiden vuran.
Toplum içindeki gruplaşmalardan, bir gruba ilişkin olmak adına kendi kişiliğimizden kırptıklarımıza, ötekileştikçe yabancı kaldıklarımıza, yabancılaştıklarımıza karşı içimizde büyüttüğümüz tahammülsüzlüğümüze ,karanlığın ve kaosun tam ortasında bir ışık ararken bizlere dayatılanlara, mekanizmaya, çarka..ve hepsine direnme kendi olabilenlere, susarak konuşabilenlere, kirpi mesafesini koruyanlara slm olsun.
Bu kitabı okuyun demiyorum. Yazarın hangi kitabını bulursanız okuyun. Bazı ayrıntıları kaçırmamak için..
Bu sebeple;
“Kayboldum. Kes-yapıştırım. Anlamım anlamsızlıkta gizli saklı.”
Keyifli okumalar.. (Liliyar)


Kirpi Mesafesi PDF indirme linki var mı?


Hakan Akdoğan – Kirpi Mesafesi kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Kirpi Mesafesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hakan Akdoğan Kimdir?

Ankara’da 1971 senesinde doğan Hakan Akdoğan, Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dil Bilimi ile Anadolu Üniversitesi Medya ve İletişim bölümlerini tamamladı. Ardından, Uludağ Üniversitesi’nde sosyoloji ve felsefe alanlarında eğitimini sürdürdü. Dil ve edebiyat üstüne oldukca sayıda yazısı çeşitli dergilerde yayımlandı. Dilbilim uzmanı Akdoğan’ın, Yunus Nadi Roman Ödülü kazanan Nü Peride, Gölge Yaşatan, İlişmek, Struma-Karanlıkta Bir Ninni, Varlık ve Piçlik olmak suretiyle 5 romanı bulunuyor. Önümüzdeki dönemde, romanları kimi Avrupa ülkelerinin örneksiz dilinde yayımlanacak olan yazar, halen Dil Derneği Bursa Temsilciliği’ni de yürütüyor.

Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanan “Nü Peride”nin arkasından “Gölge Yaşatan” ve “İlişmek” adlı romanları yayımlandı. Akdoğan Uluslararası Pen Yazarlar Derneği, Edebiyatçılar Derneği ve Dil Derneği üyesidir.


Hakan Akdoğan Kitapları – Eserleri

  • Nü Peride
  • Kirpi Mesafesi
  • Karanlıkta Bir Ninni Struma
  • Varlık ve Piçlik
  • İlişmek
  • Gölge Yaşatan


Hakan Akdoğan Alıntıları – Sözleri

  • Marazî bir yaşamın orta yerinde ödünç avuntular bulamıyorum. (İlişmek)
  • Koca bir duvar taşıyordun yüreğinde kimsenin aşamayacağı, aşmaya cesaret bile edemeyeceği. (Nü Peride)
  • Yavaş ölüm en zoru. Bir anda ölüp kurtulasım geliyor kimi zaman. (Karanlıkta Bir Ninni Struma)
  • Kişinin gerçek ölümü kendi vefatıyla değil, onu tanıyan son kişinin vefatıyla olur. (Varlık ve Piçlik)
  • İnsan, elindekilerin kıymetini anlamakta niçin hep gecikir? (Karanlıkta Bir Ninni Struma)
  • En dibe indik, yerin altına, hayal kırıklıklarımıza, nefretimize, kendimizden bile sakladıklarımıza. Bu gece yerin altındaki zirvemize tırmandık. Bu gece en büyük sırrımızı anlattık. Bu gece en ağır yüklerimizden kurtulduk. (Varlık ve Piçlik)
  • Mutlu şahıs her an mutluluğunun bölüneceği endişesiyle kaygı yaşar. Bu kaygı bile mutluluğun salt mutluluk olamayacağının göstergesidir. Mutsuz şahıs ise mutsuzluğun her an biteceği umudunu taşımaya, o fena dönemin da ötekiler şeklinde geçeceğini düşünmeye eğilimlidir. İşte temel nokta: Mutsuzluk ümit anlama gelir, mutluluk ise kaygı. Umut duymak da mutluluğa kavuştuğunda yitirme korkusu taşıyacağının göstergesi. Paradoksal rezillik. (Varlık ve Piçlik)
  • Hiçbir gündoğumu eskisi şeklinde olması imkansız. (Karanlıkta Bir Ninni Struma)
  • Kurtulmak için kelimelerden kayıklar yapıyordu.
    Batıyordu. (Gölge Yaşatan)
  • “Seni bekliyordum ama o gün değil. Çok daha önce…” (Varlık ve Piçlik)
  • Çıkmaz nerede, diye düşünürken başka bir çıkmaza giriyorum. Geriliyorum. (İlişmek)
  • Ama asla unutma;
    daima giden kalandan oldukca acı çeker. (Gölge Yaşatan)
  • Hayat biçimleri pazarlayanlar aslen size özgürlük vaat ederken özgürlüğünüzü ayraç içine alıyor. (Varlık ve Piçlik)
  • Eskiyi, hiçbir vakit kopmak istemediği, fakat acılarına da bir türlü katlanamadığı geçmişi yaşıyordu (Gölge Yaşatan)
  • ‘Acı çekmeye razıydım, ölüp ölüp dirilmeye. Susamaya razıydım o zaman, ağlamaya, ağlarken titremeye, kendim olmaya sahtelik katmaksızın, kabuslar görmeye, kabuslarda ölmeye, öldürmeye.’ (Nü Peride)
  • İnsanoğlu bulunmuş olduğu her ortamda bir ceza sistemi oluşturmak zorunda kalıyor. Yoksa olmuyor. Beceremiyoruz yaşamayı. (Karanlıkta Bir Ninni Struma)
  • Yavaş yavaş ölüyorum. Korkunun damarlarımda bir diken şeklinde gezinişini duyumsayarak, görüntülerin silinişini birer birer fark ederek, geleceğimin olamayacağını, geçmişimin hiçbir anlamının kalmadığını, yalnız şimdinin, şu anın gerçekliğini, onun da ölüme eşdeğer bulunduğunu bilerek. Acı çekerek, çırpınarak, yok oluşumu, bakışımın kayboluşunu, kalbimin duruşunu, tüm acıların, sancıların, mutlulukların, umutların, umutsuzlukların, korkuların ve aşkların bittiğini hissederek. Onu, onun bana yaşattıklarını, yaşatabileceklerini, gelecekteki her türlü ihtimali kaybettiğimi bilerek. Kendi ölümümün zamanını seçerek. (İlişmek)
  • fotoğraf çerçeveleri ya da pencere çerçeveleriyse umudunuz, bitmişsiniz anlama gelir. (Kirpi Mesafesi)
  • Dile getirilemeyen fikir, fikir kıymeti taşır mı ? (İlişmek)
  • Gülümsüyordun ve gülümsemek senin için vardı. Oysa acı kemiriyordun, korku emiyordun yaşamın bin bir türlü memesinden. Yüreğin su topluyordu bir işçinin elleri şeklinde. –Mühim olan acılara gülümseyebilmektir.– (Nü Peride)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş