Eğitim

Adabı Muaşeretin Zararları – Hagop Baronyan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Adabı Muaşeretin Zararları – Hagop Baronyan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Adabı Muaşeretin Zararları kimin eseri? Adabı Muaşeretin Zararları kitabının yazarı kimdir? Adabı Muaşeretin Zararları konusu ve anafikri nedir? Adabı Muaşeretin Zararları kitabı ne konu alıyor? Adabı Muaşeretin Zararları PDF indirme linki var mı? Adabı Muaşeretin Zararları kitabının yazarı Hagop Baronyan kimdir? İşte Adabı Muaşeretin Zararları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Hagop Baronyan

Çevirmen: Nıvart Taşçı

Çevirmen: Ararat Şekeryan

Orijinal Adı: Kağakavarutyan Vnasnerı

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750732188

Sayfa Sayısı: 152


Adabı Muaşeretin Zararları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Güzel bir adı kendisine siper edinmiş bir ceberrüt var. İrademizin bizlere sunmuş olduğu, yasalarınsa herhangi bir halde engel koymadığı o ayrıcalıklı durumlarda bile bizi tutsak alan bir ceberrüt… Bu ceberrüt, tabiata da karşı çıkar ve onun insanoğlunu özgürce şekillendirmesine izin vermez. Bu ceberrüt adabımuaşeretten başkası değildir. Bu zorbaya kafa tutanlarsa haksız halde terbiyesiz yaftası bölgeler.”

Hagop Baronyan, hiciv yüklü keskin kalemini, derin gözlemciliğinin alaycılığıyla birleştiriyor. İstanbul’da, 19. yüzyıl sonu Ermeni toplumunun toplumsal yaşamı, neredeyse tüm katmanları ve dokularıyla kendi “naturel” dekorları içinde görünüyor. Adabımuaşeretin Zararları, gündelik hayatta gereksinim duyduğumuz görgü ve yordama dair keyifli bir okuma vaat ediyor.

(Tanıtım Bülteninden)


Adabı Muaşeretin Zararları Alıntıları – Sözleri

  • “Kulak ağrısı, bilinmiş olduğu benzer biçimde, bir çok süre riyakar sözler, yalanlar ve iftiralar duymaktan oluşur.”
  • Tevazu var, tevazu var..
    Kendini yükseltmek, başkalarını alçaltmak için tevazuyu kendine vasıta edinmiş insanoğlu da var.
    Borçlarının %20 sini sildirmek için tevazuya başvuran insanoğlu da var.
    Dostunu soymak için tevazuya sığınanlara da azca rastlamadım. Hatta bazısına nazaran tevazudur insanları kaldırmanın en kolay yolu..
    Gerçekten mütevazı olmak için tevazu gösterenlerin sayısı oldukça azdır…
  • Güzel bir isme kendisini siper edinmiş bir ceberrüt var.. İrademizin bizlere sunmuş olduğu, yasalarınsa herhangi bir halde engel koymadığı o ayrıcalıklı durumlarda bile bizi tutsak alan bir ceberrüt… Bu ceberrüt, tabiata da karşı çıkar ve onun insanoğlunu özgürce şekillendirmesine izin vermez. Bu ceberrüt adab-ı muaşaretten başkası değildir. Bu zorbaya kafa tutanlarsa haksız halde terbiyesiz yaftası bölgeler…
  • Tevazu var,tevazu var. Kendini yüceltmek,başkalarını alçaltmak için tevazuyu kendine vasıta edinmiş insanoğlu da var.Borçlarının yüzde yirmisini sildirmek için tevazuya başvuran insanoğlu da var. Dostunu soymak için tevazuya sığınanlara da azca rastlamadım. Hatta bazısına nazaran tevazudur insanları kandırmanın en kolay yolu. Gerçekten mütevazı olmak için tevazu gösterenlerin sayısı oldukça azdır.
  • “Vauvenargues’in, ‘Ticaret dolandırıcılık sanatıdır,’ sözü bir kenara, kişisel tecrübeme dayanarak şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim: Tanıdığım her yüz tüccardan sadece iki tanesi yalan konuşmaz, gel gör ki o ikisi de aslına bakarsan asla konuşmaz…”
  • İnsan sıkışmaya görsün, icat eden olur çıkar..
  • ” Derdini söylemeyen derman bulamaz derler, çekinme, anlat !.. “


Adabı Muaşeretin Zararları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bu yapıt, Hagop Baronyan’ın 1884-1888 yılları aralığında ilkin Edirne’de peşinden da İstanbul’da yayımladığı aylık edebiyat ve gülmece dergisi “Khigar” ‘da parça parça yayınlamış olduğu orijinal adı “Kağakavarutyan Vnasnerı” olan yazılarının toplanmış olduğu bir kitaptır. Yazar eserinde yüzsüzlük edilip sorun verilen kişilerin adabımuaşeret yüzünden sessiz kalmış olarak yaşamış olduğu zor durumlara örnekler verirken kişileri hep Ermeni toplumundan seçmiş, küçük eleştirilerini kendi toplumu için yapmış.Adabımuaşeret genel bir mevzu olması durumunda yaşamış olduğu ülkedeki öteki ulusal unsurları rahatsız edecek birşey yazmaması bakımından yazarı takdir ettim.Onun haricinde bu ufacık kitaptaki dipnotlar yardımıyla Osmanlı Devleti bünyesinde yaşayan Ermenilerin (ve doğal dolayısıyla öteki azınlıkların) ne kadar geniş haklara haiz bulunduğunu tekrardan ve üstelik bir Ermeni vatandaşın kaleminden yine görmüş oldum. Şu da benim için asla yabana atılmayacak bir katkıdır ki: kitap dağarcığıma birkaç kelime daha ekledi. Ben beğenerek okudum, okumak isteyen arkadaşlara da tavsiye ederim. (Martenteo)

Adabı muaşeret: Hepimizin bazı dönemlerde ya da durumlar karşısında yaşamını,yaşama biçimini ya da düşüncelerini dile getirebilmek için dahi kılı kırk yararak argüman seçimine zorlayan,başkaları tarafınca yaşamın merkezine sokulmuş -o başkalarının kim bulunduğunu,ne benzer biçimde meziyetlere haiz bulunduğunu asla bilemediğimiz- görülmeyen fakat iliklerimize kadar hissettiğimiz anayasaları Hagop Baronyan hicvetmiş,bizlere keyifle okumak düşer.Her bir sayfasını da hak vermeden geçemeyeceksiniz. (Yalınayak Sokrates)


Adabı Muaşeretin Zararları PDF indirme linki var mı?


Hagop Baronyan – Adabı Muaşeretin Zararları kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Adabı Muaşeretin Zararları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hagop Baronyan Kimdir?

Hagop Baronyan (d. 6 Ağustos 1843, Edirne – ö. 1891, İstanbul), Osmanlı gazeteci, oyun ve gülmece yazarı.

Osmanlı ve Ermeni tiyatrosunda mühim yeri olan bir oyun yazarıdır. “Ermenilerin Molieri” olarak bilinir.Osmanlı Devleti’nde piyasaya sürülen ilk Türkçe gülmece dergilerinden birisi olan “Tiyatro”’yu çıkarmıştır.

İstanbul yaşamını tüm yönleriyle ele alan, toplumsal kuruluşları, aydını, din adamını, tüccarı, hekimi, aile yapısını, çarşıyı, bilhassa cemaatine mensup kişileri acımasızca eleştiren yazılarıyla tanınır.

Yaşamı

1843’te Edirneli yoksul bir ailenin evladı olarak dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Ermeni okullarında tamamladı. Bu arada bir yıl kadar da bir Rum okulunda eğitim görmüş oldu ve Rumca öğrendi.

1864’de İstanbul’a yerleşti. Sekreter, aktar, öğretmen olarak çeşitli işlerde çalıştı ve cemiyet yaşamının değişik yanlarını gözleme fırsatı buldu. Hevesli bir okur olarak bazı Avrupa dillerini, bilhassa de devrin İstanbul’unda büyük tesirleri olan Fransızca ve İtalyancayı kendi kendine öğrendi. Osmanlı başkentinde piyasaya sürülen çeşitli dergilere katkı sunarak yazarlık mevzusunda tecrübe kazanmıştır.

Yazarlığı

Baronyan’ın tiyatroya olan yoğun ilgisi oldukça genç yaşlarda kendini gösterdi. İlk oyununu 1865’te kaleme aldı. Bu yapıt, Carlo Goldoni’nin İki Efendinin Uşağı adlı oyununun bir tür taklidi olan “Yergu derov dzara mı” adlı kısa bir farstı. Eser, yazarın ölümünden 20 yıl sonrasında 1911’de yayımlandı.

İlk örneksiz komedisi olan “Adamnapuyjn Arevelyan”’ı (Doğu Dişçisi) 1869’da yayımlandı. Baronyan’ın oyunun yazınsal niteliğinden doygunluk olmadığı ve oyunun kopyalarını kitapçılardan kaldırttığı söylenir.Görücü usulü birliktelikleri ve evlilikte sadakat konusunu çoğu zaman neşeli bir üslupta ele almış olduğu bu yapıt Aras Yayıncılık tarafınca 2010 senesinde basıldı.

Mükemmeliyetçi bir yazar olan Baronyan, 1872 senesinde başladığı “Şoğokortı” (Dalkavuk) adlı eserini yarım bıraktı. Bu eseri bir başka büyük gülmece yazarı olan Yervant Odyan tamamlamıştır.

1880-1881 yıllarında piyasaya sürülen “Medzabadiv muratsganner”’de (Pek Muhterem Dilenciler) adlı hiciv romanında taşralı eşrafın patavatsızlığına ve naifliğine odaklandı; bu niteliklerin hem de çeşitli sanat içerikli, ustalaşmış, dini ve zanaatkâr fırsatçılar tarafınca sömürülmeye ne denli açık olduğuna da dikkat çekti.

Baronyan, son eseri “Bağdasar Ağpar”’ı 1886-1887’de hiciv dergisi Khigar’da bölümler halinde yayımlamıştır. Boşanma teması çevresinde çağdaş Ermeni kurumlarını eleştirdiği bu yapıt Ermeni güldürü geleneğinin en popüler oyunlarından birisidir.Bağdasar Ağpar ve Medzabadiv muratsganner, Mayıs 2013’te piyasaya sürülen “Baronyan Oyunları” adlı kitapta yer almıştır.

Yazar 1887’de Khigar okurlarına yakında Çeyiz isminde yeni bir güldürü yayınlayacağının duyurusunu yaptıysa da bu komediyi hiçbir süre yayınlamadı. Oyunun (sekiz sahne ve bazı bölümlerden oluşan) tamamlanmamış bir taslağı kağıtlarının içinde bulunmuş oldu ve ölümünün peşinden gösterildi.

Baronyon ilk üç oyununun halka sunmak istememişti; dördüncü eseri Bağdasar Ağpar tamamlandığında ise Ermeni tiyatrosu padişah II. Abdülhamit’in baskısı sebebiyle kapanık bulunuyordu. Dolayısıyla oyunlarının hiçbirisi Baronyan yaşarken sahnelenmedi. Baronyan oyunları, 1890’larda popüler olmuşlardır.

Gazeteciliği

Baronyan’ın gazetecilik yaşamı 1871’de “Yeprad”‘da (Fırat) başyazar olması ile başladı. Gazeteciliği “Meğu” (Arı), “Higar” (Bilge) gazetelerinde sürdürdü.

20 Mart 1874′te Tiyatro adlı Türkçe gülmece gazetesini; 6 Nisan 1874′te ise çift dilli bir gösterim olan ve (Ermenice-Osmanlıca) ve Ermeni harfleriyle basılan “Tadron”’u da çıkarmaya başladı. Osmanlı’da piyasaya sürülen dördüncü Türkçe gülmece dergisi olan ve haftada iki kez çıkan dört sayfalık ‘Tiyatro’ (ilk ikisi Teodor Kasap’ın ‘Diyojen’i ve ‘Hayal’i, üçüncüsü ise Zakarya Efendi’nin ‘Latife’sidir) dergisinin tüm içeriğini Baronyan tarafınca oluşturuluyordu.Tadron, Ermeni cemaatine yönelik gündemin tartışıldığı ayrı bir mecra idi; hafta da iki gün yayınlanmaktaydı ve Tiyatro dergisi ile ortak araç-gereç de içeriyordu. Her iki gösterim da, 1877′ye kadar yaşamını sürdürebildi. Tiyatro Dergisi’nin 20 Mart 1874 – 12 Nisan 1875 tarihleri arasındaki sayılarının tıpkıbasımı kitap olarak yayımlanmıştır.Baronyan’ın yayına hazırladığı süreli yayınların ömrü kısa, fakat tesiri büyük oldu. Dergilerin yayını, içerdikleri toplumsal eleştiriler sebebiyle çoğunlukla Osmanlı sıkıdüzen bürosu tarafınca durduruldu.

Ölümü

Baronyan, 1891’de İstanbul Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde tüberküloz hastalığından öldü. Naaşı, İstanbul Ermeni Mezarlığı’nda toprağa verildi; sadece gömüt yeri belli değildir.


Hagop Baronyan Kitapları – Eserleri

  • İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti
  • Doğu Dişçisi
  • Adabı Muaşeretin Zararları
  • Baronyan Oyunları


Hagop Baronyan Alıntıları – Sözleri

  • Eyüplüler görür benim göreceğim rüyaları. O denli oldukça rüya görürler ki, bizlere görecek rüya kalmaz. (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti)
  • APİSOĞOM AĞA (Başı yastığında homurdanır.) Bu saatten sonrasında ne yapacağımı oldukça iyi biliyorum. Artık asla kimselerle görüşmeyeceğim. Buradaki insanları asla sevmedim. Ya sizden para koparmaya çalışıyorlar ya da iki saat asla durmadan konuşup kafanızı ütülüyorlar. Bunlar ne işime yarar ki benim? Buraya bir eş bulmak için geldim. Hoşuma giden bir kız olursa gidip derhal isteyeceğim. (Baronyan Oyunları)
  • seni oldukça seviyorum.
    daha oldukça… Ama ne yarar, sen benim kıymetimi bilmiyorsun. (Doğu Dişçisi)
  • Bunlara nazaran rakı, üzüntüyü sevince dönüştüren bir nevi su… Düz değişik şekillerde kullanılır. Kimileri susuz içer, birazcık su katanlar da var. Kimileri de suyla ağızlarını çalkaladıktan sonrasında rakıyı içer. Kimileri kadehle, kimileri şişeyle, kimileri de fıçıyla içerler. Kadehle içenler alaya alınır, tıbbiyeli hekimlerin alaylı hekimlerle alay etmiş olduğu benzer biçimde. (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti)
  • Başka bir kadının yüzüne baksam derhal kavga çıkarıyor.
    Kadınların tüm güzelliğini yok eden de şu kıskançlık değil mi aslına bakarsan? (Doğu Dişçisi)
  • “Ben rivayetle başkasının günahını almaktan korkarım.” (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti)
  • Eğer şimdi aklımı kaçırmazsam tekrar kaçırmam! (Baronyan Oyunları)
  • Aaah, hanımefendiler hanımefendiler…
    Evdeki tüm huzursuzlukların sebebi sizsiniz. (Doğu Dişçisi)
  • “Vauvenargues’in, ‘Ticaret dolandırıcılık sanatıdır,’ sözü bir kenara, kişisel tecrübeme dayanarak şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim: Tanıdığım her yüz tüccardan sadece iki tanesi yalan konuşmaz, gel gör ki o ikisi de aslına bakarsan asla konuşmaz…” (Adabı Muaşeretin Zararları)
  • Ortaköylülerin buradan ayrılan idarecilerden hesap sormak benzer biçimde fena huyları yoktur, buralılar birbirlerine sonsuz güvenir. (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti)
  • Boşuna ağlama hanımefendi… (Doğu Dişçisi)
  • Gerçeği duymak istemeyene istediğin kadar konuş, ne yarar? (Baronyan Oyunları)
  • “Kulak ağrısı, bilinmiş olduğu benzer biçimde, bir çok süre riyakar sözler, yalanlar ve iftiralar duymaktan oluşur.” (Adabı Muaşeretin Zararları)
  • Ne süre ki bir entelektüel kendilerine yanaşıp mali yardım istese, üstüne basa basa şu şekilde derler: “Sen bizi Apisoğom Ağa mı sandın!” Bu oyunun yazılma sebebi bizim yazarlarımızı, editörlerimizi, şairlerimizi ve entelektüellerimizi gözden düşürmek değil, gelecek nesillere bizim zamanımızın yazarlarının ve entelektüellerinin içinde bulunmuş olduğu sefil koşulları ve zenginlerimizin edebiyata ve sanata olan şaşkınlık verici umursamazlığını tasvir etmektir. (Baronyan Oyunları)
  • Yüzünde tebessüm olmayan hanım güzel değildir,
    güzel olmayan şey de hanım değildir. (Doğu Dişçisi)
  • Güzel bir isme kendisini siper edinmiş bir ceberrüt var.. İrademizin bizlere sunmuş olduğu, yasalarınsa herhangi bir halde engel koymadığı o ayrıcalıklı durumlarda bile bizi tutsak alan bir ceberrüt… Bu ceberrüt, tabiata da karşı çıkar ve onun insanoğlunu özgürce şekillendirmesine izin vermez. Bu ceberrüt adab-ı muaşaretten başkası değildir. Bu zorbaya kafa tutanlarsa haksız halde terbiyesiz yaftası bölgeler… (Adabı Muaşeretin Zararları)
  • Kızlar bu şekilde kendilerini ağırdan satmayı, nazlanmayı pek sever. (Doğu Dişçisi)
  • Tevazu var,tevazu var. Kendini yüceltmek,başkalarını alçaltmak için tevazuyu kendine vasıta edinmiş insanoğlu da var.Borçlarının yüzde yirmisini sildirmek için tevazuya başvuran insanoğlu da var. Dostunu soymak için tevazuya sığınanlara da azca rastlamadım. Hatta bazısına nazaran tevazudur insanları kandırmanın en kolay yolu. Gerçekten mütevazı olmak için tevazu gösterenlerin sayısı oldukça azdır. (Adabı Muaşeretin Zararları)
  • ” Derdini söylemeyen derman bulamaz derler, çekinme, anlat !.. ” (Adabı Muaşeretin Zararları)
  • Eğlenceyi oldukça severler burada. Bir evde dans başladığında minimum altı günde biter oysa ulusal bir meseleden söz açılınca söyleşi yarım saatten fazla sürmez. (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş