Kitap Künyesi

Yazar: Alain Fournier

Çevirmen: Özdemir İnce

Orijinal Adı: Le Grand Meaulnes

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750740886

Sayfa Sayısı: 240

Adsız Ülke Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Adsız Ülke, Fransız yazar Fournier’nin 1914’te cephede vurularak ölmeden ilkin piyasaya sürülen tek romanıdır. Otobiyografik nitelikler de taşıyan roman 1913’te yayımlanır yayımlanmaz muhteşem bir başarı kazanır ve Fransız edebiyatının klasikleri arasına girer. Fransa’nın Sologne bölgesinde geçen bu serüven romanı, François Seurel’in ağzından, kasabada dört gün süresince ortadan kaybolan yakın dostu Augustin Meaulnes’un yaşamını anlatır.

Alain-Fournier’nin yapıtının zenginliği, büyüklüğü, ölümsüzlüğü, insanoğlunun yalın varlığını, onun gerçek duygularını sergilerken, bazen düş ortamına kaysa bile, gerçekçiliğinden meydana gelmektedir. Başta Fransız romanı olmak suretiyle uygar romana yapmış olduğu büyük ve devamlı tesir, yazarın insanı arayan, “olmaz”ı “olur”a dönüştürmeye adanmış yazınsal seçiminde somutlanmaktadır. Yazar, yaşamının yalın gerçeği ile düşlerini karıştırıp Adsız Ülke’nin gerçek ve düş içinde gidip gelen dünyasını yaratmıştır.

Adsız Ülke Alıntıları – Sözleri

• “Görüyorsun ki Paris benim şeklinde delilerle dolu.”
• “Ama cenneti bir kez de olsa görmüş olan biri, herkesin yaşadığı yaşama nasıl katlanabilir, nasıl uyum sağlayabilir artık?”
• “Oldukca iyi bildiğim bir şeyin söz konusu bulunduğunun farkına varmaksızın fakat bunu yüreğimin içinde duyarak dinliyordum.”
• Sanki genç kız, ona fazlaca mühim bir gizini açmışçasına, onun yanağında kalmış bir parça pudrayı ansıyacaktı.
• “İnsan bağışlanmayacak kadar ağır bir hata işledi mi, bir taraftan dayanılmaz acılar çekerken, bir taraftan da, ‘Dünyanın bir yerinde beni bağışlayacak insanoğlu iyi mi olsa vardır,’ diye hayal kurar. Ne yapmış olursanız yapın, bu tarz şeyleri iyilik olsun diye yaptığınıza evvel inanmış yaşlı insanoğlu, nineler, dedeler…”
• “İnsan bağışlanmayacak kadar ağır bir hata işledi mi, bir taraftan dayanılmaz acılar çekerken, bir taraftan da, ‘Dünyanın bir yerinde beni bağışlayacak insanoğlu iyi mi olsa vardır,’ diye hayal kurar. Ne yapmış olursanız yapın, bu tarz şeyleri iyilik olsun diye yaptığınıza evvel inanmış yaşlı insanoğlu, nineler, dedeler…”

Adsız Ülke İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Anlatmak İçin Yaşamak adlı eserinde Marquez , bir vapur yolculuğu esnasında kitap kurdu adını taktığı bir yolcunun elinde görür bu kitabı ve ilave eder : O güne kadar adını dahi duymadığım bu kitabı kısa süre içinde okudum ve en sevdiğim romanlar içinde yerini aldı.  Gabito’dan görüp edindiğim Adsız Ülke, belleğimi eşeleyen  bir çocukluk anlatısı bir masal esintisi olarak yerini aldı diyebilirim ve okudukça da bir gençlik yüreğinden süzülen bu kitabı, Marquez’in niçin sevdiğini ve değişik bir kültürde kendi yeni yetmeliğine iyi mi yansıdığını görür şeklinde oldum.
Bu kitabı aslolan mühim kılan kim bilir Alaın Fournıer’in 18 yaşlarında aşka düştüğü ve erişemediği sarı saçlı Yvonne’ye giden yolu anlatmasıdır. ” Gerçekten  hakikaten yeryüzünde bir tek o içimdeki fırtınaları dindirip sulh sağlayabilirdi fakat artık olanaksız !” diyerek söz etmiş olduğu Yvonne  bu kitabın varlık sebebidir. 28 yaşlarında cephede ölen yazara dair bu bilgiye haiz olmasaydık bile kitap masumiyet diliyle, safi bir maceranın ardında bizi koşturmayı, soluklandırmayı çocukça kalp çarpıntıları duymamızı başaracaktı .
Yazar karakteristik özelliklerini ve bir nevi alınyazısı çizgisini kitaptaki ana kahramanlara bölüştürerek çıkar karşımıza. Mekan ise tamamen otobiyografik konumlardan beslenmiştir.Karakterler kadar mekan da köy kasaba yaşantısı yazarın amaçladığı yalın anlatımı ve safiyeti adeta destek sunar niteliktedir. Bu nedenle masalsı tat romanın sonuna kadar yargı sürer.
Kitabın yalınlığını, durgunluk olarak algılamazsanız bir serüvenin içine taşınmanız işten bile değildir. Kitap girift olmayı reddetmiş tam tersi yaşamın dinamiklerini sereserpe ortaya dökmüştür : unutulmaya yüz tutmuş arkadaşlık dostluk verilmiş sözler ve fedakarlık şeklinde. Tıpkı konuşlandığı bir dağ köyü ve bir ırmak kenarı şeklinde. Tavan içinde sararmış mektuplar şeklinde kıymetli ve yitik. (Gncokuyor)

Fransız yazar Fournier’in 1914’te cephede ölmeden ilkin piyasaya sürülen tek romanıdır. Yazarın kendi yaşamımdan izler taşıyan yaratı, Fransız edebiyatının klasikleri içinde gösterilmektedir. Konusu; Fransa’nın Sologne bölgesinde geçen roman, kahramanımız François Seurel’in anlatımıyla, kasabada dört gün süresince kaybolan yakın dostu Meaulnes’un yaşadıklarını anlatır. Geri döndüğünde unutamadığı malikineyi, genç kızı, insanları yeniden bulmak için yola çıkarlar. Ancak ülkenin ne adını biliyorlardır ne de tam yerini…
Adsız Ülke arkadaşlık üstüne okuyacağınız asla kuşkusuz en iyi romanlardan biridir. Devrin Fransa’sı hakkında genel bilgiler veren, köy yaşamı ve aşk terimini vurgulayan bir yönü var. Yazarın hayal gücünün sınırsızlığı kitabı ruha dokunan bir esere çevirmiş. Ancak temposu yer yer düşmesiyle fazlaca kolay okunan bir kitap bulunduğunu söyleyemem hatta yer yer sıkıldığım noktalar oldu. Düş ve gerçek içinde gidip gelen bir ifade üslubuna haiz. Aşırı derecede önerdiğim yada baş yapıt bunu okumalısınız ne olursa olsun söylediğim bir kitap değil. Ama adı ve kıymeti fazlaca bilinmeyen değişik bir kitap tanıtmak istedim sizlere. Ayrıca ilgilenenler için beyazperdeye uyarlanan filimide mevcuttur. (Serkan Köken)

Bu kitabı beğendiğim için kendimden şüphe duymalı mıyım? İyi bir okuyucu değil miyim yoksa? Diye düşünmedim değil. Zira kitap hakkında pek iyi yorumlar yoktu. İyi ki kitabı okuduktan sonrasında bakmışım yorumlara. Kimi oldukça gömmüştü üstelik. Dilini, çevirisini iyi bulmadıklarını söylemişler. Bu mühim mi peki? Bence Hayır.
Kitap bende fazlaca iyi hisler, duygular bıraktı. Bazı değişik kelimeler kullanılmıştı evet fakat beni rahatsız etmedi. Betimlemeleri, yer yer heyecanın yerini sakinliğin almış olduğu, kelimeleri adını koyamadığım garip bir huzurla doldurdu içimi. Kendimi tam olarak esere verdiğim için oldu kim bilir bilmiyorum. Oldukça hüzünlü, karamsar bir havası da var. Belki de ben bu tür kitapları daha fazlaca seviyorumdur. Genel olarak hakikaten kitabı fazlaca beğendim. Farklı konusu, içinde işlediği arkadaşlık, aşk, gizem vs değişik şeyler benim fazlaca hoşuma gitti. Şimdiye kadar bu eseri niçin görmedim, adını duymadım şaşırıyorum. Bence hakettiği kıymeti görmüyor. Yazarın tek eseri. Yazdıktan 1 yıl sonrasında vefat etmiş.Bu fazlaca üzücü olmuş. Keşke başka eserler verebilseydi. Konusu; Fransa’nın Sologne bölgesinde yaşayan François Seurel!in ağzından hikayeyi okuyoruz. Yakın dostu Augustin Meaulnes dört gün süresince ortadan kaybolmuştur. Döndüğünde yaşadıklarını anlatır ve gittiği yeri bulmaya çalışırlar. Fakat o yerin adını bilmediğinden bunu yapmak kolay olmaz. Oldukça merak ettiren sonuna kadar gizemini korumuş olan bir romandı. Ben beğendim ve tavsiye ediyorum. Okuyup okumamak size kalmış. Kitapla kalınca.. (gokyuzununkitapligi)

Adsız Ülke PDF indirme linki var mı?

Alain Fournier – Adsız Ülke kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Adsız Ülke PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Alain Fournier Kimdir?

Alain-Fournier, Fransız yazar ve asker. İki kez film olarak uyarlanan ve Fransız edebiyatının klasiklerinden sayılan Adsız Ülke yazmış olduğu tek kitaptır.

Adsız Ülke romanını 1913 yılının başlarında tamamladı. Nouvelle Revue Française (Temmuz-Ekim 1913 tarihleri içinde) adlı edebiyar dergisinde yayımlandı ve sonrasında kitap olarak piyasaya sürüldü. Roman, Goncourt Akademisi Edebiyat Ödülü’ne aday yayınlandı fakat ödülü kazanamadı.

Alain Fournier Kitapları – Eserleri

• Adsız Ülke

Alain Fournier Alıntıları – Sözleri

• “Oldukca iyi bildiğim bir şeyin söz konusu bulunduğunun farkına varmaksızın fakat bunu yüreğimin içinde duyarak dinliyordum.” (Adsız Ülke)
• “Görüyorsun ki Paris benim şeklinde delilerle dolu.” (Adsız Ülke)
• “İnsan bağışlanmayacak kadar ağır bir hata işledi mi, bir taraftan dayanılmaz acılar çekerken, bir taraftan da, ‘Dünyanın bir yerinde beni bağışlayacak insanoğlu iyi mi olsa vardır,’ diye hayal kurar. Ne yapmış olursanız yapın, bu tarz şeyleri iyilik olsun diye yaptığınıza evvel inanmış yaşlı insanoğlu, nineler, dedeler…” (Adsız Ülke)
• “İnsan bağışlanmayacak kadar ağır bir hata işledi mi, bir taraftan dayanılmaz acılar çekerken, bir taraftan da, ‘Dünyanın bir yerinde beni bağışlayacak insanoğlu iyi mi olsa vardır,’ diye hayal kurar. Ne yapmış olursanız yapın, bu tarz şeyleri iyilik olsun diye yaptığınıza evvel inanmış yaşlı insanoğlu, nineler, dedeler…” (Adsız Ülke)
• Sanki genç kız, ona fazlaca mühim bir gizini açmışçasına, onun yanağında kalmış bir parça pudrayı ansıyacaktı. (Adsız Ülke)
• “Ama cenneti bir kez de olsa görmüş olan biri, herkesin yaşadığı yaşama nasıl katlanabilir, nasıl uyum sağlayabilir artık?” (Adsız Ülke)