Eğitim

Alamut Efsaneleri – Farhad Daftary Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Alamut Efsaneleri – Farhad Daftary Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Alamut Efsaneleri kimin eseri? Alamut Efsaneleri kitabının yazarı kimdir? Alamut Efsaneleri konusu ve anafikri nedir? Alamut Efsaneleri kitabı ne konu alıyor? Alamut Efsaneleri PDF indirme linki var mı? Alamut Efsaneleri kitabının yazarı Farhad Daftary kimdir? İşte Alamut Efsaneleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Farhad Daftary

Çevirmen: Özgür Çelebi

Yayın Evi: Yurt Kitap Yayın

İSBN: 9789759025571

Sayfa Sayısı: 296


Alamut Efsaneleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dağın Yaşlı Adamı’nı ve fedailerini Sünni kaynaklar ve 

Batıdan gelen gezginler mi abartarak fena göstermişti…

Fedailer hakikaten de haşhaş bağımlısı suikastçılar mıydı? 

“Cennet Bahçesi” için mi kendilerini feda ediyorlardı? 

Yoksa Hasan Sabbah ve fedaileri hakikaten birer efsaneleşmiş miydi?

Nizari İsmailileri, Ortaçağ Avrupa’sında “Haşaşiler” ismiyle nam salmışlardır. Haşhaş kelimesinden türetilen bu yanlış isim, XII. yüzyılın başlarında Ortadoğu’da varlık gösteren bu gizemli tarikatın üyeleriyle ilk olarak temasa geçen Haçlılar ve yanlarında gelen batılı yazarlar yardımıyla geniş kitlelere yayılmıştır. Ortaçağ Avrupa halkları da Haşaşilerin gizli saklı faaliyetleri ve onların gizemli liderleri Dağın Yaşlı Adamı Hasan Sabbah ile ilgili bir takım hikâyeyi kulaktan kulağa aktarmışlardır. Zaman içinde, Marco Polo’nun kalemiyle zirveye ulaşan Haşaşi efsaneleri hiçbir temele dayanmadan oraya buraya çekilmişler ve Haşaşi’nin karşılığı olan “assasin” kelimesi, ihmalkâr bir etimoloji ile Avrupa dillerine “katil, suikastçı” anlamına gelen bir kavram olarak girmiştir. 

Elinizdeki kitap, Önderleri Hasan Sabbah’ın kandırmacalarıyla, haşhaş içerek kendilerini ölüme atan şuursuz bir topluluk şeklinde gösterilmeye çalışılan İsmaili topluluğunun, gerçekte kim olduklarını anlamamızı elde edecektir…

(Tanıtım Bülteninden)


Alamut Efsaneleri Alıntıları – Sözleri

  • Haşaşi efsaneleri denen bu hikâyeler, İslâm ile ilgili her mevzuda son aşama bilgisiz olan ve seferlerden geri dönen Haçlıların anlattıkları hayal ürünü ve çarpıcı doğu masallarına karşı büyük merak duyan Avrupa’da kısa sürede popülerlik kazandılar.
  • Zaman içinde, Marco Polo’nun kalemiyle zirveye ulaşan Haşaşi efsaneleri hiçbir temele dayanmadan oraya buraya çekilmişler ve “Haşaşi”nin karşılığı olan “Assasin” kelimesi, ihmalkâr bir etimoloji ile Avrupa dillerine “katil, suikastçı” anlamına gelen bir kavram olarak girmiştir.
  • El-amir’in, 1123 senesinde yazılarak Suriye’ye yollayan ikinci mektubunda Nizari İsmailileri herhangi bir izahat yapılmadan ilk kez “haşhaşiye” adıyla anılmışlardır.
  • …Tıpkı aynı dönemde ortaya çıkan Haşaşi efsaneleri şeklinde bir süre sonrasında kendine özgü bir yazınsal birikime ulaşan bu hikâyelere bakılırsa Sarazenler (Müslümanlar) yanlış bir üçlemeye inanan şuursuz bir halktı ve Mahomet (Hz. Muhammed) ise bir büyücü idi. Hatta Hz. Muhammed Roma Kilisesi’nde bir kardinalken başkaldırmış ve Arabistan’a kaçarak burada kendisi bir kilise kurmuştu.
  • Dağda yaşayan insanoğlu, köylüler ve ufak kasabalarda oturan gruplardan oluşan Alamut periyodu Nizari toplumu, her şeye karşın kültürel bir perspektif ve yazınsal bir anane sürdürmeyi başarmış, bunun haricinde entelektüel ve bilimsel faaliyetlere de kıymet vermiştir. Hasan Sabbah bizzat kendisi Alamut’ta benzeri olmayan bir kütüphane kurmuş, burada toplanan İsmâilî ve İsmâilî olmayan emek harcamalar, Moğollar yok etmeden ilkin çok önemli bir büyüklüğe ulaşmıştır. Nizariler, Horasan ve Suriye’de de kütüphaneler kurmuşlar, buralarda her tür dini ve zamanı çalışmaların yanında, arşiv niteliğindeki belgeler, bilimsel yazılar ve gereçler de bulundurmuşlardır.
  • …Nizari devletinin ilk yıllarından itibaren Selçuklular, şimal İran ve Horasan’daki Nizari topraklarına seferler düzenlediler. Ancak üstün askeri güçlerine karşın Nizarileri cenk alanında yenmekte başarı göstermiş olamadılar. Bunun sebebi Nizarilerin gösterdikleri inanılmaz birlik ruhu ve değişik bölgelerde konuşlanmış kalelerinin zapt edilemez oluşuydu. Selçuklular ve Sünni yandaşları da bunun sonucunda başka bir politikaya başvurdular: Nizari İsmâilîlerini toplu halde katletmek. Bu yöntem şehir bölgelerinde yaşayan ve İsmâilî olmaları sebebiyle suçlanan insanların, ateşe atılarak ya da kılıçtan geçirilerek öldürülmeleri şeklinde uygulandı ve bilhassa Nizarilerin gerçekleştirdiğinden şüphelenilen suikastlardan sonrasında daha da şiddetlendi. Halep, Şam, Kazvin ve İran’daki Selçuklu başşehri İsfahan başta olmak suretiyle, cenup Horasan’daki kasabalar ve öteki bölgelerdeki şehirlerde fazlaca sayıda Nizari bu şekilde katledildi ve mallarına el konuldu….
  • İleride göreceğimiz suretiyle, haşhaş kullanan anlamına gelen ve Müslüman rakipleri tarafınca Nizarileri kötülemek amacıyla maksatlı olarak çıkarılmış olan haşişiye, haşişiyin yada haşişin şeklinde adlar, suikast eylemine ilk kez şahit olan batılılar tarafınca, fedailer için kullanılmaya başlandı. Maksatlı olarak çıkarılmış olan bu terimlere ve noksan bilgilere haiz gözlemciler ve yazarlar tarafınca uydurulmuş masallara karşın, tehlikeli görevlerini yerine getirecek fedaileri motive etmek yada şartlandırmak amacıyla haşhaş ya da başka bir uyuşturucu maddenin kullanıldığına dair ortada hiçbir kanıt yoktur. Tam tersi, hem İran hem de Suriye’de inanılmaz bir birlik ruhu ve kendini adamışlık örneği gösteren bu fedailer, görevlerini başarıyla yerine getirebilmek adına uygun fırsatı yakalayabilmek amacıyla, fazlaca uzun süreler süresince sabırla beklemek zorunda kaldıkları için devamlı tetikte ve ayık durumda olan insanlardı. Elde bulunan kanıtlar göstermektedir ki; gerçekte Nizari fedaileri, dinlerine ve mensup oldukları topluma hizmet etmek amacıyla, inançlarının bir göstergesi olarak kendilerini feda etmeye gönüllü olan genç ve adanmış insanlardı.
  • Alamut periyodu Nizarileri, Müslüman toplumunda, dini-politik alandaki rakiplerini suikast yolu ile öldürmeyi buluş eden ne ilk ne de son gruptu fakat muhteşem ve tüyler ürperten bir tarzla
    gerçekleştirdikleri suikast yöntemini,
    faaliyetlerinin en temel faktörü olarak
    benimsemişlerdi.
  • Hasan sabbah Alamut’a yerleşir yerleşmez, bu eski kalede aşamalı olarak yenilemeler yapmış oldu ve onun tam anlamıyla zapt edilemez hale getirdi. Bunun yanında su kanalları açarak ve fazlaca sayıda ağaç dikilerek, Alamut vadisindeki ziraat ve sulama sistemlerini geliştirdi (uzun kuşatmalara dayanabilmek için ) Marco Polo’nun yazıya döktüğü masallardan birinde anlatılan, ismaili lideri tarafınca yaptırılan “gizli saklı aden bahçesi” bu bölgede bulunmaktadır.
  • Efsanelerin aslolan ortaya çıkışları, Suriye Nizarilerinin faaliyetlerinin ve ünlerinin Haçlılar ve öteki batılı gözlemcileri etkilemesiyle olmuştur. Haçlıların, İran’daki Nizari toplumu ile hiçbir bağlantıları olmadı. Bu nedenle de Alamut periyodu İran Nizarileri hakkında, Suriye’dekilere yaptıkları şeklinde düşsel bir tablo çizmediler. Daha önceki dönemlere ilişkin bazı batılı kaynaklarda, İranlı Nizarilerin Suriyeli dindaşları üstündeki egemenliklerinin farkına varılmış olduğu görülse de, Haşaşi efsanelerinin İran’daki Nizari merkezine yayılışı, Marco Polo’nun yazdıklarıyla adım atmıştır.


Alamut Efsaneleri İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Oncelikle kitabi buyuk zevkle elime aldim fakat istedigim okur zevkini yakalayamadim. Kitabin isminden de  anlasilacagi şeklinde daha fazlaca Hasan Sabbah ve kale hakkında informasyon verilecegini dusunuyorsunuz fakat kitap daha fazlaca İsmailileri ve hasan sabbah tarikatina mensup fedailerin hashas icmedigine dair tesbitler yer aliyor ve yazar  o tesbitleri gercegi kanitlanmamis bilgilerle ve  kendi gorusunden yolla cikarak o tezleri curutmeye calismis… Kitapta belli bir siralama yok cok yeniden oldugundan dolayi kitabin akicilligini bozulmus..Fazla beklentiye girmeden zamanı sevenler ve hasan sabbahin yasamini merak edenler icin ilgi cekeci gelebilir (Seyyah)

Kitabın özeti şu 4 paragrafla özetlenebilir:
“Ortaçağ Avrupalılarının “hayalci bilgisizlik’leri ile ortaya çıkmış olan bu efsaneler, parçalar halinde bazı mühim informasyon kırıntılarına ve yanlış bilgilere, bunun yanında da yanlış anlaşılmış söylencelere, düşmanca suçlamalara ve mahalli ağızlardan edinilmiş abartılı yarı gerçek anlatımlara dayanmaktaydı.”
” Dahası, Marco Polo’dan önceki hiçbir batılı çalışmada, fedailerin eğitildikleri yerlerle, kendilerine bedensel zevkle rin sunulmuş olduğu dünyevi aden içinde belirgin bir bağlantı bulmak mümkün değildir.”
” Efsanelerin bir kısmını bir araya getiren ve bunların üzerine tamamen kendi ürünü olan, fedailere dünyevi zevklerin sunulmuş olduğu “gizli saklı aden bahçesi” hikâyesini de ilave ederek katkıda bulunan Marco Polo yardımıyla popüler bir şekle büründü. ”
” Nizarilerin çağdaş yöntemlerle yeniden ele alınmaları sonucunda Wladimir Ivanow (1886-1970), Marhall G. S. Hodgson (1922-68) ve Bernard Lewis’in öncülüğünde ortaya çıkan eserler yardımıyla, eğitime ehemmiyet veren ve misyonlarına tinsel bir kıymet katan Alamut periyodu Nizarilerinin artık duygusuz cinayetler ve kötülükler işlemek için eğitilen uyuşturulmuş suikastçılardan oluşan bir teşkilat olmadığı anlaşıldı.” (Mehmet Yıldız)

Hasan Sabbah ve Haşhaşiler hakkında araştırma kitabı olmuş. Alamut tan sonrasında büyük bir hevesle aldım fakat daha fazlaca yazı seçimi bir kitap olduğundan beklentimi karşılamadı. Tarihi bilgiler açısından güzel doğal olarak fakat galiba ben Alamut şeklinde bir kurgu aradığım için bana hitap etmedi. (Büşra Şahin)


Alamut Efsaneleri PDF indirme linki var mı?


Farhad Daftary – Alamut Efsaneleri kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Alamut Efsaneleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Farhad Daftary Kimdir?

Dr. Farhad Daftary, California Berkeley Üniversitesi’nde 1971 senesinde tamamladığı doktora çalışmasının peşinden, 1979 senesinde Cambridge Üniversitesi bünyesinde kurulmuş olan İsmâilî Araştırmaları Enstitüsü’nde emek harcamalar yapmıştır. 1988 yılından beri aynı enstitüde müdür vekilliği ile bilimsel niteliği olan araştırma ve yayımlar birimi başkanlığı yapmaktadır.


Farhad Daftary Kitapları – Eserleri

  • Alamut Efsaneleri
  • Şii İslam Tarihi
  • İsmaililer
  • İslam’da Entelektüel Gelenekler


Farhad Daftary Alıntıları – Sözleri

  • 15. Yüzyılın sonuna gelindiğinde Roma Kilisesinin onayladığı standart Avrupalı İslam algısı hala bilgisizliğe ve fanteziye dayanan polemikçi ve oldukça çarpık bir imgeyi temsil etmekteydi. Dolayısıyla İslam hala esasında düzmece bir sertlik dini olarak algılanmakta ve Muhammed Deccal olarak görülmekteydi (Şii İslam Tarihi)
  • Tüm bunlar elifi öğrenmiş olan biri için gereksizdir; zira Yunus Emre’nin söylediği şeklinde, bu harf, vahyedilmiş dört kitabın hikmetini içine almaktadır. (İslam’da Entelektüel Gelenekler)
  • İslamın Sünni ve Şii diye ikiye bölünmesinin kökeni aslen Hz. Muhammed’in halefi krizine dayandırılabilir. Muhammed’in halefi başka bir nebi olmazdı şu sebeple Muhammed’in Son peygamber olduğu vahiyle bildirilmişti. Sünni görüşe bakılırsa peygamber kendi tinsel varisi ile ilgili ne bir yönerge ne de bir vasiyet bırakmıştı. Sonraki tartışmalar içinde ilk Müslümanlardan biri ve güvenilir bir sahabe olan Ebubekir bir grup önde gelen Müslüman tarafınca halife seçildi. Ebubekir’in seçilmesi, Ömer bin Hattab’ın önerisiyle ve Ebubekir’e bağlılık yemini eden sahabilerin onayıyla gerçekleşti. Müslümanlar ilk halifeyi seçmekle kendine özgü İslami halifelik kurumunu da kurmuş oldu. (Şii İslam Tarihi)
  • …Tıpkı aynı dönemde ortaya çıkan Haşaşi efsaneleri şeklinde bir süre sonrasında kendine özgü bir yazınsal birikime ulaşan bu hikâyelere bakılırsa Sarazenler (Müslümanlar) yanlış bir üçlemeye inanan şuursuz bir halktı ve Mahomet (Hz. Muhammed) ise bir büyücü idi. Hatta Hz. Muhammed Roma Kilisesi’nde bir kardinalken başkaldırmış ve Arabistan’a kaçarak burada kendisi bir kilise kurmuştu. (Alamut Efsaneleri)
  • Fatımî halife-imam Müstansır-Billah’ın 487/1094’te vefatıyla ve bunun sonucunda İsmaililikte ortaya çıkan Müstali-Nizari bölünmesiyle İsmaili tarihinde yeni bir evre başladı. Müstansır-Billah’ın halefinin kim olacağı, büyük oğlu Nizar ile Müstali-Billah unvanıyla Fatımi tahtına fiilen oturtulan ufak kardeşi Ahmed içinde ihtilaf konusu oldu Nizar başkaldırdı fakat sonunda yenildi ve 488/ 1095’te öldürüldü. Bu olayların bir sonucu olarak, Müstansır-Billah’ın sürecinin birleşik İsmaili hareket ve çağrı iki rakip kola, Müstaliyye ve Nizariyye kollarına bölündü. (İsmaililer)
  • Alamut periyodu Nizarileri, Müslüman toplumunda, dini-politik alandaki rakiplerini suikast yolu ile öldürmeyi buluş eden ne ilk ne de son gruptu fakat muhteşem ve tüyler ürperten bir tarzla
    gerçekleştirdikleri suikast yöntemini,
    faaliyetlerinin en temel faktörü olarak
    benimsemişlerdi. (Alamut Efsaneleri)
  • İmam Muhammed Bakır, Şii İslamın imami kolunun meşruiyetçi ilkeleri haline gelecek düşüncelerin temellerini öğretmeye ve açıklamaya yoğunlaştı. Her şeyden ilkin tanrısal esinli sayılan bilgiye haiz imamların dinsel rütbesi ve tinsel otoritesiyle ilgilendi. Dünyanın bu şekilde bir imama devamlı muhtaç bulunduğunu öğretti. Takiye ilkesini negatif koşullarda imamı ve taraftarlarını korumak için kişinin kendi gerçek dinsel inancını ve pratiğini tedbir olarak gizlemesi ilkesini elde eden şahıs olarak bilinir. (Şii İslam Tarihi)
  • Haçlı seferlerinin vakanüvisleri değişik Avrupa dillerinde “Assassin” teriminin değişik biçimleriyle adlandırdıkları esrarengiz bir “Dağların ihtiyarı”nın seyircileri hakkında yazı yazmaya başladı. “Assassin” terimi, “Ahlâkî gevşek insanoğlu” anlamında Nizarileri aşağılamak için öteki Müslümanların kullandığı Arapça “haşişi” sözcüğüne dayanmaktaydı. (Şii İslam Tarihi)
  • Efsanelerin aslolan ortaya çıkışları, Suriye Nizarilerinin faaliyetlerinin ve ünlerinin Haçlılar ve öteki batılı gözlemcileri etkilemesiyle olmuştur. Haçlıların, İran’daki Nizari toplumu ile hiçbir bağlantıları olmadı. Bu nedenle de Alamut periyodu İran Nizarileri hakkında, Suriye’dekilere yaptıkları şeklinde düşsel bir tablo çizmediler. Daha önceki dönemlere ilişkin bazı batılı kaynaklarda, İranlı Nizarilerin Suriyeli dindaşları üstündeki egemenliklerinin farkına varılmış olduğu görülse de, Haşaşi efsanelerinin İran’daki Nizari merkezine yayılışı, Marco Polo’nun yazdıklarıyla adım atmıştır. (Alamut Efsaneleri)
  • Hasan sabbah Alamut’a yerleşir yerleşmez, bu eski kalede aşamalı olarak yenilemeler yapmış oldu ve onun tam anlamıyla zapt edilemez hale getirdi. Bunun yanında su kanalları açarak ve fazlaca sayıda ağaç dikilerek, Alamut vadisindeki ziraat ve sulama sistemlerini geliştirdi (uzun kuşatmalara dayanabilmek için ) Marco Polo’nun yazıya döktüğü masallardan birinde anlatılan, ismaili lideri tarafınca yaptırılan “gizli saklı aden bahçesi” bu bölgede bulunmaktadır. (Alamut Efsaneleri)
  • Hiçbir peygamber kendi beldesinde saygınlık görmemiştir.
    Atasaslı (İslam’da Entelektüel Gelenekler)
  • “İran’ın Şiileşmesine katkıda bulunan tarikatlar içinde en direkt görevi, tarikat pirlerinin siyasal hırsları bakımından işgal ettikleri benzeri olmayan konumdan dolayı Safevi tarikatı oynamıştır.” (İsmaililer)
  • El-amir’in, 1123 senesinde yazılarak Suriye’ye yollayan ikinci mektubunda Nizari İsmailileri herhangi bir izahat yapılmadan ilk kez “haşhaşiye” adıyla anılmışlardır. (Alamut Efsaneleri)
  • Zeydiler başka bir mühim şii cemaati temsil eder. Ortaçağ’da İran’da mühim Zeydi cemaati vardı. Ama günümüzde Zeydi Şiiler neredeyse yalnızca Yemen’de toplanmıştır. 24 milyonluk ülke nufusunun yüzde 20-40’ını oluştururlar. Ayrıca 1 milyon Zeydi, Suudi Arabistan sınırları içinde yaşar. (Şii İslam Tarihi)
  • Dağda yaşayan insanoğlu, köylüler ve ufak kasabalarda oturan gruplardan oluşan Alamut periyodu Nizari toplumu, her şeye karşın kültürel bir perspektif ve yazınsal bir anane sürdürmeyi başarmış, bunun haricinde entelektüel ve bilimsel faaliyetlere de kıymet vermiştir. Hasan Sabbah bizzat kendisi Alamut’ta benzeri olmayan bir kütüphane kurmuş, burada toplanan İsmâilî ve İsmâilî olmayan emek harcamalar, Moğollar yok etmeden ilkin çok önemli bir büyüklüğe ulaşmıştır. Nizariler, Horasan ve Suriye’de de kütüphaneler kurmuşlar, buralarda her tür dini ve zamanı çalışmaların yanında, arşiv niteliğindeki belgeler, bilimsel yazılar ve gereçler de bulundurmuşlardır. (Alamut Efsaneleri)
  • Haşaşi efsaneleri denen bu hikâyeler, İslâm ile ilgili her mevzuda son aşama bilgisiz olan ve seferlerden geri dönen Haçlıların anlattıkları hayal ürünü ve çarpıcı doğu masallarına karşı büyük merak duyan Avrupa’da kısa sürede popülerlik kazandılar. (Alamut Efsaneleri)
  • İleride göreceğimiz suretiyle, haşhaş kullanan anlamına gelen ve Müslüman rakipleri tarafınca Nizarileri kötülemek amacıyla maksatlı olarak çıkarılmış olan haşişiye, haşişiyin yada haşişin şeklinde adlar, suikast eylemine ilk kez şahit olan batılılar tarafınca, fedailer için kullanılmaya başlandı. Maksatlı olarak çıkarılmış olan bu terimlere ve noksan bilgilere haiz gözlemciler ve yazarlar tarafınca uydurulmuş masallara karşın, tehlikeli görevlerini yerine getirecek fedaileri motive etmek yada şartlandırmak amacıyla haşhaş ya da başka bir uyuşturucu maddenin kullanıldığına dair ortada hiçbir kanıt yoktur. Tam tersi, hem İran hem de Suriye’de inanılmaz bir birlik ruhu ve kendini adamışlık örneği gösteren bu fedailer, görevlerini başarıyla yerine getirebilmek adına uygun fırsatı yakalayabilmek amacıyla, fazlaca uzun süreler süresince sabırla beklemek zorunda kaldıkları için devamlı tetikte ve ayık durumda olan insanlardı. Elde bulunan kanıtlar göstermektedir ki; gerçekte Nizari fedaileri, dinlerine ve mensup oldukları topluma hizmet etmek amacıyla, inançlarının bir göstergesi olarak kendilerini feda etmeye gönüllü olan genç ve adanmış insanlardı. (Alamut Efsaneleri)
  • Ayetullah Humeyni’ye bakılırsa yönetme hakkı onikinci imamın gayeti esnasında imamlardan fakihlere geçer. Zira tanrısal vahyi ve şeriatı en iyi onlar bilir. Bu hak bir hükümet oluşturmayı başarırsa tek bir fakihe geçer. Aksi halde islami bir yönetim oluşturmak kolektif olarak fakihlerin görevidir. (Şii İslam Tarihi)
  • Abbasi devrimi erken islam tarihinde yalnızca bir hanedan değişikliğini temsil etmekle kalmayıp yerleşik düzende bir fazlaca toplumsal siyasal ve ekonomik değişimi de başlatan bir dönüm noktasının işaretiydi. Bununla beraber Abbasi zaferinin bir Abbasinin değil ehlibeytten bir Aliinin halife olacağını bekleyen Şiiler için büyük bir hayal kırıklığı olduğu anlaşıldı. Abbasiler İle Aliiler arasındaki düşmanlık Abbasiler tahta geçtikten derhal sonrasında daha ilkin kendilerini destekleyen bir fazlaca Şiiye ve Aliilere eziyet etmeye başlayınca belirginleşti. (Şii İslam Tarihi)
  • Pehlevi Hanedanınnın kurucusu Rıza Şah’ın iktidara gelmesiyle beraber İran’ın çağdaş tarihinde ve ülkenin din -devlet ilişkilerinde yeni bir evre başladı. Rıza Şah kanun ve düzeni getirip ülkeyi modernleştirmeye geçince din adamlarının denetiminde olan ülkenin yargı ve eğitim sistemlerinden ulemayı dışlayacak bir takım yasa çıkardı. (Şii İslam Tarihi)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş