Eğitim

Animal Triste – Monika Maron Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Animal Triste – Monika Maron Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Animal Triste kimin eseri? Animal Triste kitabının yazarı kimdir? Animal Triste konusu ve anafikri nedir? Animal Triste kitabı ne konu alıyor? Animal Triste PDF indirme linki var mı? Animal Triste kitabının yazarı Monika Maron kimdir? İşte Animal Triste kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Monika Maron

Çevirmen: Mustafa Tüzel

Yayın Evi: Alef

İSBN: 9789944494373

Sayfa Sayısı: 160


Animal Triste Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Son yılların en güzel aşk romanlarından biri (…) Olağanüstü yoğunlukta, son aşama erotik bir kitap”

-Marcel Reıch-Ranıckı Der Spiegel, 12 Şubat 1996-

“Maron’un, ara sıra lirik vurgularla öne çıkan enfes bir dili var.”

-New York Times Book Review-

Triste est omne animal post coitum, præter mulierem gallumque…

Her hayvan cinsel birleşme sonrası hüzünlüdür: Kadınlar ve horozlar hariç.

Hafızanın kişiliğimiz üstünde oynadığı roller. Geçmişi yeni baştan yazarak kendimizi şekillendirdiğimiz güç. Tutkulu ve hayvansı yanımız. Kendimizi aşkın kollarına bırakarak toplumsal rollere ve hayatta kalma içgüdümüze başkaldırmak. Akıllılık ile delilik içinde gidip gelmek. Arka planda Berlin Duvarının yıkılmasından ilkin ve sonraki atmosfer. Tüm bunlara dair bir roman Animal Triste.

(Tanıtım Bülteninden)


Animal Triste Alıntıları – Sözleri

  • Kendimle tesadüfen karşılaşsaydım, kendime sempatik gelir miydim, bilmiyordum.
  • Her hikâye benim hikâyemdi…
  • Hayatta, minimum yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak bulunduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz.
  • Zaten deliliği kim anlıyor ki?
  • Arzuladığımız hatta içimizde sarsılmadan ya da uyanmadan gizli saklı durduklarını bildiğimiz özellikler, âşık olduğumuz saniye, onlarla beraber yaşamaya alışkın olduğumuz diğeri özellikleri kovarlar. Bir daha kendimizi tanıyamayız. Daha güzel, daha uysal, daha bilge oluruz. Kibirimizden ve fesatlığımızdan kurtuluruz. En fena düşmanımıza boyun eğecek durumdayızdır. Her ağacı, her caddeyi, her dakikayı mutluluğumuzla ışıtırız ve onların o zamana kadar keşfedilmemiş güzelliklerine şaşırırız. Kendimizi gökyüzüyle, yağmurla, rüzgârla bir hissederiz. Nihayet bu dünyaya aidizdir ve nihayet bu dünyaya ilişik değilizdir.
  • “Yoksa ben yaşamayı unutmuş muyum?”
  • Gençliğimde, genç insanların çoğunluğu gibi ben de genç ölmem gerektiğine inanmıştım. İçimde o şekilde oldukca gençlik, o şekilde oldukca başlangıç vardı ki, sadece şiddetli ve güzel bir son düşünülebilirdi; ben yavaş yavaş ölüp gitmek için yaratılmış değildim, oldukca iyi biliyordum bunu.
  • Hayatta aşktan başka bir şey kaçırılmış olması imkansız.
  • “…Seni kazanmak yada bu dünyadan göçmek.” Bu şekilde bir cümle bir başlangıca aittir ya da bir sona.
  • Masanın çevresinde yuvasına dönmüş bitkin insanoğlu şeklinde oturuyorduk ve her birimiz bir ötekinin yüzünde kendi yaşını bulmaya çalışıyordu.
  • Aşk da dinozorlar gibidir, tüm dünya onların ölümünü düşünerek oyalanır.
    Tristan ile İsolde, Romeo ve Juliette, Anna Karenina, Penthesilea, daima yalnızca ölüm, daima olanaksız olana duyulan bu kösnü.
  • Unutmak ruhun bayılmasıdır.
  • Hatıralar da bir incinin içindeki yabancı cisimler gibidir, ilk önceleri bir tek istiridyenin etine girmiş rahatsız edici bir yabancı cisim, sonrasında istiridye onu epitelyum dokusuyla kapatır ve sedef tabakalarını üst üste geliştirir, sonunda ıslak yüzeyli, parlak, yuvarlak bir oluşum çıkar ortaya; aslına bakarsak insanların kıymetli kıldıkları bir hastalıktır.
  • Hayatta, minimum yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak bulunduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz.
  • Bu sebeple insanoğlu aslına bakarsak devamlı olarak kendilerinin kâh
    atom bombasıyla kâh yeni türden hastalıklarla, sonrasında erimeye süregelen kutuplar yüzünden yok olacaklarından korkmakla
    meşguldüler; sanki kendi ölümleri ve hayatta kalmaları buna
    bağlıymış şeklinde insanlığın yok oluşundan müthiş korkuyorlardı.


Animal Triste İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Animal Triste, kendini dünyadan soyutlamış ve seneler ilkin tutkuyla bağlı olduğu fakat onu terk eden insanın hayaliyle yaşayan bir hanımı özetleyen bir kitap. Kapısını çalan kimsesi olmayan, kızının bile hayatta olup olmadığını bilmeyen bir kadının hayal-gerçek-geçmiş-şimdi arasındaki sisli ve seraplı yolculuğu işlenmiş. Belirsizlikler ve net hatırlayamayışlar, unutuşlar fakat buna karşın izleri silinmeyen acıları oldukca net hissettiren bir kitap. Üstelik bunu bir tek bir aşk hikayesi üstünden değil, bununla beraber devrin savaşlarını, o savaşlarda geçen çocukluğun zorluğunu, anne ve babayla ilişkileri arka plana alarak konu alıyor. Buna ek olarak hayvan ve tabiat ananın insanlara yansımasını ele alıp bu sayede özümüzün hayvanlar şeklinde bulunduğunu, aslına bakarsak bir farkımız olmadığını da hissettiriyor. (Angelica Gilmour)

Bir aşkı konu alıyor kitap. Ama bildigimiz aşklardan degil, hatta bildigimiz şekilde de anlatılmıyor. Yaşının kac oldugunu bile unutan hanım, yaşadıklarını ya da yaşadığını düsündüğü vakaları, anları konu alıyor. Kahramanımızin , adını unutmuş olduğu icin Franz dedigi evli bir insanla olan iliskisini, ruhsal dünyasını tamamen gözler önüne sererek kendi agzından anlatışına tanık oluyoruz. Okumak için sakin bir ortam ve dikkat gerektiren kitabın okunmasini tavsiye ediyorum. (fisun)

Kendini aşkla tanımlayan hanım…: ️Monika Maron’un kalemi ile tanışma kitabım. Kitap, İlk sayfasından itibaren sizi içine alan ve hikayesiyle sürükleyen bir o denli da yoğun ve arketipleri olan bir kitaptı.
️ Kitap yüz mü yoksa doksan mı yaşlarında olduğu belli olmayan isimsiz kadın kahramanımızın gençlikte yaşayamadığı aşkını kırk yaşından sonrasında aşkı Franz’ı keşfi ve devamındaki serüvenini konu alıyor.
Kitap tamamen aşk kitabı değil, üvey babanın elinde büyüyen annesinin tutumundan dolayı kendi cinsiyetine yabancı ve düşman büyüyen bir kız; ikinci dünya harbinde başı kopmuş bebekle ve zehirli sıçanlarla oynayan _içine savaşın ruh halleri sinen harp mağduru, Berlin duvarının içinde sıkışmış kişi, çağdaş dönemin varoluşsal sıkıntısını yaşayan acayip ve yalnız insanoğlunun hallerini yazarın orijinal meteforlarıyla okuyoruz.
. ️Açıkçası kitap 158 sayfa bir oturuşta okunabilir gözüyle bakıyrsnnz başlıyorsunuz fakat kitap o denli yoğun ve arkatipleri, ikinci dünya savaşının kişi üstündeki yansımaları, Berlin duvarının insanoğlunun hayatına iyi mi baltaladığına ilişkin notları ve tüm bunlarla ilintili kahramanın arkadaşlarının hikayelerini okumak idrak etmek ve hazmetmek vakit istiyor. ️Kitapta bir belirsizlik dili var, Zaman, vaka, fikir ve duygu sıçrayışları var ve devamlı. ve siz okurken düşünüyorsunuz acaba hepsi hayel mi kurgu mı yoksa kadının bunaklığımı diyorsunuz fakat hiçbiri değil. Fazlaca ilginçti.
. ️Yazar, hikayeyi kadınlık içgüdülerinden ve tecrübelerinden istifade ederek her şeyi ile dizayn edilmiş karekterler ve kuvvetli bir saptamalar ortaya koymuş diyebilirim.
. ️Kitap kuvvetli bir sistem eleştirisi yapıyor. Varoluş mücadelesini hep karanlık noktalarından ele alıp işlemiş. Tıka basa bir siyasal roman, aşk romanı, tarih romanı değil. Soya çekim, ebeynlere beğenmeme, duygusal olgunlaşmamış ebeynin evlatların dünyasında hayatına katliamı, yaşlılık, hanım adam eşitliği, berlin duvarı doğusunda kalan insan tipleri batısında kalan insan tipleri, bu tiplerin evlatları, savaşın dönüştürdüğü insanların ruh halleri… Egonun varoluşsal problemi aşkla çözümü…
Aslında oldukca şey var söylenecek ve üstünde Durulacak fakat… Tam görüşme edilecek bir️kitap.
Dikkatinizi çekti ise okuyun derim. Yoksa asla dokunmayın kitaba. (Meryem şeyma Şahin)


Animal Triste PDF indirme linki var mı?


Monika Maron – Animal Triste kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Animal Triste PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Monika Maron Kimdir?

1941’de Berlin’de doğan Monika Maron Doğu Almanya’da büyüdü, 1988’de Batı’ya göç etti, halen doğduğu şehirde yaşıyor. Yayınlanmış romanları içinde Flugasche, Die Überläuferin, Stille Zeile sechs“ , Animal triste, Pawels Briefe, Eine Familiengeschichte, Endmoränen ve Ach Glück vardır. Hikayeden makaleye pek oldukca yapıtıyla çeşitli ödüllere layık görülmüştür: 1992 Kleist Ödülü, 2003 Friedrich Hölderlin Ödülü ve 2009 Alman Milli Ödülü


Monika Maron Kitapları – Eserleri

  • Animal Triste
  • Acayip Bir Başlangıç
  • Uçucu Kül


Monika Maron Alıntıları – Sözleri

  • Hatıralar da bir incinin içindeki yabancı cisimler gibidir, ilk önceleri bir tek istiridyenin etine girmiş rahatsız edici bir yabancı cisim, sonrasında istiridye onu epitelyum dokusuyla kapatır ve sedef tabakalarını üst üste geliştirir, sonunda ıslak yüzeyli, parlak, yuvarlak bir oluşum çıkar ortaya; aslına bakarsak insanların kıymetli kıldıkları bir hastalıktır. (Animal Triste)
  • Hayatta, minimum yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak bulunduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz. (Animal Triste)
  • Sonuçta kalp ruhun muhafazası değildi, makine benzeri, ikame edilebilir bir kas parçasıydı bir tek. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Bir köyün sakinlerini gözlemlemek, bir sosyoloji enstitüsünün istatistiki araştırma neticeleri kadar önemliydi. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Hayatta, minimum yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak bulunduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz. (Animal Triste)
  • Sevgi bir tomurcuk değil, toprağın derinliklerinde bir köktür. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Gençliğimde, genç insanların çoğunluğu gibi ben de genç ölmem gerektiğine inanmıştım. İçimde o şekilde oldukca gençlik, o şekilde oldukca başlangıç vardı ki, sadece şiddetli ve güzel bir son düşünülebilirdi; ben yavaş yavaş ölüp gitmek için yaratılmış değildim, oldukca iyi biliyordum bunu. (Animal Triste)
  • Insanlar şu bahçenin, o avlunun, mümkünse her ağacın etrafını niçin asla durmadan çitle çevirirler ki? (Uçucu Kül)
  • Söyleyecek oldukca şeyiniz var ise, susmak kimi zaman akıllıcadır. (Uçucu Kül)
  • Hep telaş içindeyiz, sürekli acil etmek zorundayız. (Uçucu Kül)
  • Yaşlanma içeride adım atar, çizgiler bunun yansımasıdır bir tek. (Uçucu Kül)
  • Aşk da dinozorlar gibidir, tüm dünya onların ölümünü düşünerek oyalanır.
    Tristan ile İsolde, Romeo ve Juliette, Anna Karenina, Penthesilea, daima yalnızca ölüm, daima olanaksız olana duyulan bu kösnü. (Animal Triste)
  • “Dünya uzaydan hızla geçerken, uzun süre sonra ilk kez tanıdık bir gezegene rastlar. Naber, nasılsın, diye ta uzaktan haykırır gezegen. Hiç iyi değilim, der Dünya, homo sapiens’im var. Merak etme, geçer, diye bağırır gezegen ve yine üç yüzyıllığına gözden kaybolur.” (Acayip Bir Başlangıç)
  • Her hikâye benim hikâyemdi… (Animal Triste)
  • “Yoksa ben yaşamayı unutmuş muyum?” (Animal Triste)
  • Masanın çevresinde yuvasına dönmüş bitkin insanoğlu şeklinde oturuyorduk ve her birimiz bir ötekinin yüzünde kendi yaşını bulmaya çalışıyordu. (Animal Triste)
  • Bir şeyi niçin yaptığımı ya da niçin yapmadığımı sadece birkaç yıl sonrasında anlarım ben. Bir şeyi yapmam ya da yapmamamın sıkı sıkıya inandığım sebepleri olsa da, seneler içinde başka, daha derinde yatan, pek de hoşa gitmeyecek nedenler, tabiri caizse latif tenin altındaki nedenler iskeleti açığa çıkarabilir. Artık bunu öğrenmiş bulunuyorum ve kimi zaman yılların geçmesini beklemeyi, o zamana kadarda kararlarımı öylece kabullenmeyi beceriyorum. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Özlediğim bir duygu var, âşık olduğunda ya da bir şey için savaşım ettiğinde hissettiğin o heyecandan ölme duygusu, bir tutku şu demek oluyor ki, evet, bu işte: Ben tutkuyu özledim. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Yaşlılar ve sakatlık birbirine benzer durumlar, dedim; bu sebeple yaşlılar şeklinde sakatlar da bazı taleplerde bulunma hakkına bile haiz değiller. (Acayip Bir Başlangıç)
  • ”Neyi bekleyeceğim ki?” dedi bitkin bir sesle, ”Evlenmeyi mi? Migreniniz mi var? Vücudunuzda yağlanma mı var? Evlenin. Evladınız öğrenme güçlüğü mü çekiyor? Evlenin. Burnunuz fazla mı uzun? Evlenin. Evli olanlara ne tavsiye edilecek peki?”
    ” Boşanmaları. Hem ben evlilikten söz etmedim,” dedi Christian. (Uçucu Kül)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş