Eğitim

Atanamayanlar – Başar Öztürk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Atanamayanlar – Başar Öztürk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Atanamayanlar kimin eseri? Atanamayanlar kitabının yazarı kimdir? Atanamayanlar konusu ve anafikri nedir? Atanamayanlar kitabı ne konu alıyor? Atanamayanlar PDF indirme linki var mı? Atanamayanlar kitabının yazarı Başar Öztürk kimdir? İşte Atanamayanlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Başar Öztürk

Yayın Evi: Okuyan Us Yayınları

İSBN: 9786055134556

Sayfa Sayısı: 172


Atanamayanlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Ülgen programına uyması gerektiği için o gece evde çalışmaya devam etti. Ruhuna fazlaca uygun bir halde; yavaş yavaş, belli bir ölçü içinde, sakince delirmekte bulunduğunun bilincinde değildi.”

Kaybetmeye daha isminden başlamış, hayatta hiçbir başarısı olmayan kolay bir işyar, ondan geri kalmayan bir fotoğrafçı ve ikisini birden parmağında oynatan fettan bir bayan…

“Apartmandan çıkarken çöpte çiçeğini görmüş oldu. Arabesk bir şarkı geldi aklına. Ama iç sesi dahi fena olduğundan söylemedi şarkıyı.”

Şehrin en düz semtlerinde, fazlaca tırt insanoğlu içinde yaşanmış olan bir öykü…

Dayanılmayacak kadar gülünç ve okuyanın içini acıtacak kadar ağlatısal…

Bu şekilde bir hikâyenin Türkiye’de geçebileceği tek kent ise elbet Ankara’dır.

“Ankara’nın resmi rengi gridir. Bu griliğin deposu devlet dairelerinin floresan ışığının memurlardan kırılarak Sıhhiye Meydanı’na yayılmasıdır. Sonra bu bölgesel yayılma gri güvercinler tarafınca tüm şehre bulaştırılmaktadır.”

Başar Öztürk ilk romanında okuru birbiriyle mümkün olan en uygunsuz şekilde kesişen hayatlara yakından bakmaya çağrı ediyor.

Aileden, aşktan, arkadaşlıktan ve tekdüzelikten tiksinmek istiyorsanız doğru yerdesiniz. Kemerlerinizi çözün ve bulduğunuz ilk kanepeye leş benzer biçimde serilin!

“Amcalar mantıklı davranışın orta sahadaki dinamosudurlar. Kavgaya dayılar benzer biçimde levye ile koşmazlar, ilkin kahveye gidip karşı taraftan kuvvetli olup olmayacaklarını tartarlar. Bu nedenle literatürde ‘gereksiz dayılanma’ tanımı kendine yer bulmuşken, ‘gereksiz amcalanma’ tanımı yer almamaktadır.”

Ülgen, Nihat, Haldun, Ayça, Rasim, Hikmet ve Necla…

Karşınızda milenyumun tutunamayanları!

(Tanıtım Bülteninden)


Atanamayanlar Alıntıları – Sözleri

  • Şahane bir yaşam yaşamadım biliyorum. Bu benim ilk yaşamımdı, acemiliğime geldi…
  • Ne vakit bir sorunla karşılaşsa(sık sık) çay demlerdi.
  • Bazı mutluluklar o denli ağır olur, o denli beklenmiştir ki, yüzün yansıtma eşiğinin üstünde yaşanır. Yüzün mimikleri bu mutluluğu iyi mi tanım edeceklerini bilemezler.
  • Salon danslarında fazlaca başarılıymışız benzer biçimde, her fırsatta büyük bir özgüvenle piste kalkan çiftlerimizin beş yaşından bu yana yapmış olduğu benzer biçimde sağa sola yaylanarak sallanıyoruz. Sırf bu yüzden bizi AB’ye almıyor olabilirler. Ciddi bir valssizlik söz konusu.
  • ‘Beğenilmemek’ Bu dönemin laneti de bu sanırım…
  • Bugün insanoğlu cenazelerinin toplumsal ağlara koydukları bir fotoğraf benzer biçimde değerlendiğini göreceklerini bilseler, hepsi patır patır intihar edip cenazelerinin altından bunu kaç şahıs paylaşmış, kaç şahıs beğenmiş, kaç şahıs yorum yapmış, diğer taraftan buna bakarlardı. ‘Beğenilmemek’ Bu dönemin laneti de bu sanırım…
  • İnsanları güldürdüm hep, fakat farketmediler. Anlattıklarıma güldüklerini unuttular. Bana güldüklerini hatırladılar. Ne ölünç bir durum!
  • Bu işyar milleti tatillerini bile son güne bırakır.
  • Platonik aşklarda en fena durum budur: Karşı tarafın, bir falso yapmana sıfır olasılık verdiği için seninle fazlaca samimi olması. Sarılsan bunu arkadaşca sayar, seni seviyorum desen komiklik sanır.
  • “Hiçbir şey yaşam kadar şaşırtıcı olması imkansız, yazı hariç”


Atanamayanlar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Atanamayanlar: Kitapları süratli bir halde okuduğum bir dönemde,hoşuma gideceğini düşündüğüm başka kitapları sipariş ederken bu kitabı da ekleyiverdim hakkında pek informasyon sahibi olmadan.
Kitap benim içimde korkulu bir yalnızlık duygusuyla yavanlık hisleri uyandırdı.
Ülgen’in hayatta hiçbir şey için tam anlamıyla çabalamayan,her şeyin kolayına kaçmaya çalışan bir karakter bulunduğunu düşündüm.(Kendisi işyar ve yükselme sınavları için mevzu çalışmak yerine sual ezberlemeye çalışıyor ve bunun benzer biçimde pek fazlaca örneği kendi de konu alıyor kitapta.)
Nihat var bir de.Nihat’ın yaşamış olduğu bohem bunalımlar.
Her iki karakterin de hayatından geçmiş bir Necla var ki ikisini de hayatında adeta bir figüran benzer biçimde kullanmış geçmiş.
Eğer Ülgene yada Nihata bir şey deme şansım olsa,yapmayacaklarını bildiğim halde “Sevilmediğinizi hissettiğiniz yerde durup değerinizi alçaltmayın.” demek arzu ederdim.
Bence her iki karakter de Necla’ya Necla ötesi bir anlam yükleyip hayatlarının tekdüzeliğinden ve bohem yada bayağı mutsuzluklarından bir aşka kapılarak kurtulmayı tercih ediyorlar.Yani Necla’nın Necla olmasına gerek yok.Kendilerini örseleyecek herhangi bir başka Fatma’ya da Gizem’e de aynısını yapacaklardı.
İçimizdeki bohem varoluş bunalımlarından kendimize özgü yaşam amaçları ve anlamları bulup kurtulabilir yada en azından azaltabiliriz.Eğer benim benzer biçimde düşünüyorsanız bu kitap sizi açmaz.
Yok hayatta bir yere gelememenin,mutsuzluğun sebebini makus talihe yükleyip sigara dumanı eşliğinde yaşamın anlam ifade etmeyen olduğu boşluğundaysanız sevebilirsiniz.
Ki o vakit da size Victor Frankl’ın İnsanın Anlam Arayışı’nı öneririmTıpkı Nihat ve Ülgen’e de önermek isteyeceğim benzer biçimde.
Akıcı kitap bir günde bitiyor. (Hazal Özreisoğlu)

Günlerce peşinden koşup aradığım,büyük bir hevesle elime aldığım tam anlamıyla hayal kırıklığına uğradığım bir kitap.Beklentimi karşılayamadı. (Kübra)

Komedi benzer biçimde başlasa da bir noktada drama geçiş icra eden, ters köşesiyle bu şekilde olmamalıydı dedirten, akıcı bir roman. Birbirine teğet geçen, birazcık da değip geçen hayatların anlatıldığı, bir noktada zayıflıklarımızın hayatlarımızı iyi mi çekilmez kıldığını gözümüze sokan yazar, okunmayı hak ediyor. (EMÇ)


Atanamayanlar PDF indirme linki var mı?


Başar Öztürk – Atanamayanlar kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Atanamayanlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Başar Öztürk Kimdir?

1982’de Ankara’da doğdu. Kalorifer peteklerinden denizaltı dümeni yaparak geçirdiği çocukluğunun peşinden, 1993’te ilkokulu tamamladı ve milletvekili seçilmesinin önündeki engellerden birini kaldırmış oldu. 1993-1995 yılları aralığında babasının görevi sebebiyle Almanya’nın Stuttgart kentinde yaşadı. Burada Enver Paşa’yı aratmayan bir Almanperestlik edindi. Kalaba Anadolu Lisesi’ni temsilen katıldığı üniversite sınavında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanmıştır. 2002’de Ankaray durağında gördüğü hanıma aşık oldu. İki yıl sonrasında aşkını açıklayabildi. Sekiz yıl sonrasında evlendiler. 2008’de Kültür Bakanlığı’nda uzman yardımcısı olarak göreve başladıktan sonrasında sıkılıp avukatlık stajını hayata geçirmeye karar verdi. Akabinde uzman yardımcısı olarak SGK’ya girdi. Halen bu görevi yürüten yazar, bir dörutubet Zaytung’da “freelance” editör olarak çalıştı.


Başar Öztürk Kitapları – Eserleri

  • Haydarpaşa’nın Son Memuru
  • Atanamayanlar


Başar Öztürk Alıntıları – Sözleri

  • Salon danslarında fazlaca başarılıymışız benzer biçimde, her fırsatta büyük bir özgüvenle piste kalkan çiftlerimizin beş yaşından bu yana yapmış olduğu benzer biçimde sağa sola yaylanarak sallanıyoruz. Sırf bu yüzden bizi AB’ye almıyor olabilirler. Ciddi bir valssizlik söz konusu. (Atanamayanlar)
  • Bu işyar milleti tatillerini bile son güne bırakır. (Atanamayanlar)
  • Ne vakit bir sorunla karşılaşsa(sık sık) çay demlerdi. (Atanamayanlar)
  • . “Savaşı kaybetmiştik.. ve kötüler o kadar güçlüydüler ki, bizi yenmekle kalmadılar.. sonunda bu savaşın iyi olanları da onlar oldular..” (Haydarpaşa’nın Son Memuru)
  • Bazı mutluluklar o denli ağır olur, o denli beklenmiştir ki, yüzün yansıtma eşiğinin üstünde yaşanır. Yüzün mimikleri bu mutluluğu iyi mi tanım edeceklerini bilemezler. (Atanamayanlar)
  • Ne okuduğum okul, ne vizyonum, ne kamu çalışanı sınavındaki notum, ne de mülakat sırasındaki içtiğim bir yudum su bana bu imtihanı kazandırabilirdi. Beni işe sokacak olan şey, o gün lacivert ceketimin iç cebindeki Afyon milletvekiline ilişik kartın üstünde yazan, “Kart hamili yakinimdir” ifadesi idi. (Haydarpaşa’nın Son Memuru)
  • Bugün insanoğlu cenazelerinin toplumsal ağlara koydukları bir fotoğraf benzer biçimde değerlendiğini göreceklerini bilseler, hepsi patır patır intihar edip cenazelerinin altından bunu kaç şahıs paylaşmış, kaç şahıs beğenmiş, kaç şahıs yorum yapmış, diğer taraftan buna bakarlardı. ‘Beğenilmemek’ Bu dönemin laneti de bu sanırım… (Atanamayanlar)
  • Bireyselliğin içini doldurmadan bir bencillik edinmiştik. Narsist falan değildik. Tiksiniyorduk kendimizden fakat ben’i de elden bırakamıyorduk. Bize karşı meydana getirilen her şey aşağılıktı fakat biz her insana her bir boku istediğimiz kadar yapabiliyor duk. (Haydarpaşa’nın Son Memuru)
  • Platonik aşklarda en fena durum budur: Karşı tarafın, bir falso yapmana sıfır olasılık verdiği için seninle fazlaca samimi olması. Sarılsan bunu arkadaşca sayar, seni seviyorum desen komiklik sanır. (Atanamayanlar)
  • Hayat, hayallerimizi öğrenip, onları gözümüzün önünde infaz eden gaddar bir sadist değildir de nedir? (Haydarpaşa’nın Son Memuru)
  • ‘Beğenilmemek’ Bu dönemin laneti de bu sanırım… (Atanamayanlar)
  • “Hiçbir şey yaşam kadar şaşırtıcı olması imkansız, yazı hariç” (Atanamayanlar)
  • Kitaplarımı, onların okunmuş olmasını, yan yana sıra halinde gömüt taşları benzer biçimde raflara dizilişlerini izlemeyi severim. (Haydarpaşa’nın Son Memuru)
  • Her genç varoluşçu, kendi cenazesinin peri masallarını andırmasını hayal eder. (Haydarpaşa’nın Son Memuru)
  • Şahane bir yaşam yaşamadım biliyorum. Bu benim ilk yaşamımdı, acemiliğime geldi… (Atanamayanlar)
  • Ne kadar fazlaca yaşarsanız yada ölüme ne kadar yakın olursanız, ölmeyi tercih etmeniz de o denli zorlaşır. Sanırım gençler bu yüzden ihtiyarlardan daha çok intihar ediyor. Kullanıldıkça kopamayan nalet bir uyuşturucu benzer biçimde yaşam. (Haydarpaşa’nın Son Memuru)
  • Her genç varoluşçu, kendi cenazesinin peri masallarını andırmasını hayal eder… (Haydarpaşa’nın Son Memuru)
  • Hayat, hayallerimizi öğrenip, onları gözümüzün önünde infaz eden gaddar bir sadist değildir de nedir? (Haydarpaşa’nın Son Memuru)
  • İnsanları güldürdüm hep, fakat farketmediler. Anlattıklarıma güldüklerini unuttular. Bana güldüklerini hatırladılar. Ne ölünç bir durum! (Atanamayanlar)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş