Eğitim

Ayşe’nin Günleri – Gülsüm Cengiz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ayşe’nin Günleri – Gülsüm Cengiz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ayşe’nin Günleri kimin eseri? Ayşe’nin Günleri kitabının yazarı kimdir? Ayşe’nin Günleri konusu ve anafikri nedir? Ayşe’nin Günleri kitabı ne konu alıyor? Ayşe’nin Günleri PDF indirme linki var mı? Ayşe’nin Günleri kitabının yazarı Gülsüm Cengiz kimdir? İşte Ayşe’nin Günleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Gülsüm Cengiz

Yayın Evi: Evrensel Basım Yayın

İSBN: 9789757837565

Sayfa Sayısı: 256


Ayşe’nin Günleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ayşe içimizden biri. Belki sınıfımızdaki sıra arkadaşımız; kim bilir bizimle aynı kentte yaşayan on binlerce çocuktan biri. Yüreğinde insan, hayvan, tabiat sevgisi bulunan; dostluk yardımlaşma, dayanışma duyguları içinde… Yaşama karşı iyimserlikle ve umutla bakan bir çocuk. Ayşe’nin Günleri, işte bu minik kızın öyküsünü konu alıyor bizlere. Romanda, onun yakın çevresinden yola çıkarak, köyden kente göç eden bir ailenin karşılaşmış olduğu problemler anlatılıyor. Annesinin çalışmak için Almanya’ya gitmesi sebebiyle, ondan uzak kalan Ayşe’nin yaşadıklarına şahit oluyoruz. Olaylar karşısında kimi zaman şaşırıyor, üzülüyor, kimi zaman de öfkeleniyor Ayşe. Ama umudunu, direncini ve yaşama sevincini asla yitirmiyor. Küçücük vücudunda taşımış olduğu dev gibi yüreğiyle ve tüm gücüyle tutunuyor yaşama. Yaşadığı koşulları değiştirmeye, yaşamı güzelleştirmeye çalışıyor. Bazen öğretmeninin gülümsemesinde, kimi zaman küçük bir kedinin sıcaklığında, kimi zaman beraber oynanan oyunların coşkusunda çoğaltıyor sevincini.


Ayşe’nin Günleri Alıntıları – Sözleri

  • İnsanların kendilerinden değişik düşünen, konuşan; değişik dinlere inanan, değişik adları olan diğeri insanlara karşı niçin önyargıyla yaklaştığını da asla, fakat asla anlamıyordu.
  • “Yabancı içeceklerin,türlü türlü yiyeceklerin yendiği bir kutlamayla,artırmanın,tutumlu olmanın ve yerli malı kullanmanın iyi mi sağlanacağını anlamamıştı.”
  • “Okumak onu mutlu ediyordu.Kendini öykülerdeki vakalara kaptırıyor; heyecanlanı-
    yor,üzülüyor,seviniyordu.”


Ayşe’nin Günleri İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Ayşe’nin Günleri: Ayşe’nin günleri,öteki çocuklardan birazcık daha değişik…O:
֎Babası ve ablası Aynur ile birlikte bir otobüste,klübe kadar minik ve asla ısınmayan bir evde yaşamak mecburiyetinde bırakıldı…
֎Annesi çalışmak ve eve para getirmek için Almanya’ya kadar gitti…
֎Verem olma tehlikesini atlattı…
֎ Annesi gidince üzüntüden hastalığa yakalandı…
֍Annesinden aylarca ne bir mektup ne de başka bir şey geldi…
❀ Ama o hep mutlu oldu.Çalıştı,sınıfın en başarı göstermiş öğrencilerinden oldu.Annesine özlemini kitaplarıyla,küçük evlerine getirmiş olduğu minik kediyle ve her gittiği yerde edinmiş olduğu dostlarıyla gidermeye çalıştı.
✾ Akıcı,mükemmel,iki yüz elli altı sayfasına karşın 2 günde bitirdiğim bir kitap oldu.En sevdiğim kitaplar içinde içeriyor. 🙂
kitap/aysenin-gunleri–58935 | yazar/Gulsum-Cengiz (Erva Naz)

okuduğum en iyi kitaplardan biri kesinlikle okumanızı tavsiye ederim insanların başına gelen zorluklar talihsizlikleri özetleyen bir roman oldukça akıcı ve akılda canlanıyor kitabın devamı gelsin istiyorsunuz ders çıkarabileceğimiz sevineceğimiz ve üzülebileceğimiz bir kitap.her yaştan insan okuyabilir oldukça güzel güzel bir kitap (mira)


Ayşe’nin Günleri PDF indirme linki var mı?


Gülsüm Cengiz – Ayşe’nin Günleri kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Ayşe’nin Günleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Gülsüm Cengiz Kimdir?

Öğretmen, ozan ve çocuk kitapları yazarı. 1949 senesinde Isparta, Sütçüler’de hayata merhaba dedi. 1966 senesinde öğretmen okulundan mezun oldu. 1980 yılına kadar İstanbul ve Balıkesir illerinde öğretmenlik yaptıktan sonrasında yayıncılık sektörüne geçti. Editörlük, gösterim yönetmenliği şeklinde görevlerde bulunmuş oldu. İlk şiirleri 1983’te Varlık dergisinde piyasaya sürülen yazar Cumhuriyet, Emek ve Evrensel şeklinde gazeteler ile Varlık, İnsancıl, Evrensel Kültür, Gösterigibi dergilerde yazdı. 1975-1976 yıllarında Ruhi Su Dostlar Korosu’nda çalıştı. 1988 senesinde Demet Yayınları’nın kurucuları içinde yer aldı. 1998’de bir yazısından dolayı iki yıla mahkum oldu fakat cezası ertelendi. Çeviriler yapmış oldu, editör ve gösterim yönetmeni olarak çalıştı. Radyo ve tv programları hazırlayıp sundu. Metin yazarlığı ve danışmanlık yapmış oldu. Türkiye’de ve yurtdışında birçok söyleşi ve sempozyuma konuşmacı olarak katıldı. Toplumcu bir izlekle değindiği şiirlerinin yanı sıra çocuk edebiyatı alanında da yoğun emekleri oldu. Çocuk oyunları değişik gruplar tarafınca sahnelendi. Kimi şiirleri de bestelendi.

1997 senesinde Ayşe’nin Günleri romanı Almanca’ya çevrildi ve İsviçre ile Avusturya’da yayımlandı. Ayrıca gene Almanya’da, Verlag Anadolu çocuk öykülerinden bazılarını Almanca ve Türkçe olarak bastı. 2005’te de Freie Akademie bir öyküsünü Almanya’da iki dilli ve CD’li olarak hazırladı. Çevirilerin bir kısmı Kültür Bakanlığı’nın TEDA projesi kapsamında hazırlandı. Bazı şiirleri İngilizce, Almanca, İbranice, Romence, Azerice ve Kürtçe’ye çevrilerek çeşitli dergilerde yayımlandı.

Morpa Kültür Yayınları’nda Çocuk ve Gençlik Kitapları Editörüdür. Ayrıca Eskikent Osmangazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Karşılaştırmalı Edebiyat Kısmı’nde öğretim görevlisi olarak iş koşturmacasındadır. Türkiye Yazarlar Sendikası üyedir. 1999-2005 tarihleri içinde sendikanın Genel Sekreterliğini yapmıştır. PEN Yazarlar Derneği, Edebiyatçılar Derneği ve Tiyatro Yazarları Derneği üyesidir. PEN Türkiye Merkezi’nde “Barış İçin Yazarlar Komitesi”nde görevlidir.


Gülsüm Cengiz Kitapları – Eserleri

  • Ahşap Evin Evlatları
  • Ayşe’nin Günleri
  • İpini Kopartan Uçurtma
  • Perili Ev
  • Köprü Olmak İsteyen Çivi
  • Tarihe İz Bırakanlar: Nasrettin Hoca
  • Sevdamız Çiçeklenir Zulada
  • Tohumdan Dokumaya
  • Bez Bebek
  • Tuz Masalı
  • Bıcırık
  • Bulaşıcı Hastalık
  • Damlacık
  • Üç Elma Fidanı
  • Yavru Kuşun Şarkısı
  • Selam Yaratana
  • İki Sevinç Bir Arada
  • İpek Giysi
  • Adadaki Hazine
  • Salıncak Safası
  • Annemin Masalları: Karagöz Kibarlık Öğreniyor
  • Sporcu Babaanne-Kerem ile Zehra
  • Tarihe İz Bırakanlar Andersen
  • Kuşlar Okullu Oldu
  • Halının Sihirli Renkleri
  • Kente Gelen Çam Ağacı
  • Ormanda Yaz Olimpiyatları
  • Silinsin Diye Yeryüzünden Savaş Sözcüğü
  • Dilek Ağacı
  • Yasak Sevda Sözcükleri
  • Ormandaki Kulübe
  • Boğaz’daki Mutlu Çocuk – Kuzguncuk
  • Minik Salyangoz Meslek Seçiyor
  • Arı ile Papatya
  • Toprak Testi
  • Prenses Pila
  • Suyun Rengi ya da Rengarenk Çiçek Bahçesi – The Color of Water a Colorfuul Flower Garden
  • Tomurcuk 3-Bir Dilim Ekmek İçin
  • Akdeniz’in Rengi Mavi
  • Kafesinden Kaçan Maymun
  • Dünyanın En Güzel Giysisi
  • Köstebeğin Üzüntüsü
  • Eylül Deyişleri
  • Mayısta Mutsuz Gönlüm
  • Kuşlar Kralı Kim Olacak?
  • Minik Kurbağanın Öyküsü
  • Yolda Kalan Lokomotif
  • Tavan Arasındaki Aynanın Öyküsü
  • Minik Kayığın Büyük Yolculuğu
  • Umut Hep Vardır
  • Eylül Deyişleri
  • Konuşmak Isteyen çocuk
  • Ayşe’nin Günleri
  • Bir Bulutun Ardında – Ayşe’nin Günleri 2
  • Deniz Kabukları
  • Ellerimiz Günışığı
  • Hayvanlarla Konuşan Çocuk


Gülsüm Cengiz Alıntıları – Sözleri

  • “Ağaçlar da insanlara benzer;
    ince uzun kimi, tıknaz kısa boylu kimisi.
    Kimi donatır kendini görkemli çiçeklerle
    yalın bir güzelliği kuşanır kimi.
    Kimi güçlükle meblağ ayakta çürümüş gövdesini,
    kimi yayıp dallarını alabildiğine
    keser genç ağaçların güneşini.
    Ağaçlar da insanlara benzer;
    kiminin, kucaklar yaşamı geniş dalları,
    kiminin göklere uzanır dimdik başı.
    Kimi bir başınadır ve cılızdır kökleri,
    yıkılır ilk rüzgârda.
    Kimi derinlere salar köklerini,
    büyür bir ormanın içinde/ büyütür bir ormanı;
    direnirler beraber kuvvetli kasırgalara.” (Yasak Sevda Sözcükleri)
  • Tel örgünün tellerine
    takılıp kalıyor tutsaklık.
    Binlerce karede çoğalıyor yüzleriniz.
    Her karesinde ayrı ayrı
    çiçek açıyor özgürlük. (Sevdamız Çiçeklenir Zulada)
  • Yasak bir aşkın tutkunuysa
    iki yürek
    niçin adamın elinin kiri
    kadının yüz karası? (Mayısta Mutsuz Gönlüm)
  • Açıl toprak açıl
    Kurulsun sofralar!
    Boğazına kadar öze boğulsun tohum
    Çatlasın bereketinden dağlar
    Gözümüz gönlümüz doysun

    Açıl toprak açıl
    Ver Allah’ım ver
    İnsanoğlu bir baş soğanla
    Bir dilim ekmeğe kıymet. (Selam Yaratana)
  • “Tarihsel İyimserlik
    Kim demiş
    yolu düzdür yaşamın?
    İnişleri de vardır çıkışları da,
    sapakları da vardır
    kavşakları da…
    Ummadık zamanlarda,
    el ele, bir arada
    adım adım
    umuda çıkan yolları da…
    Kim demiş
    nihayetlenmiştir sevda
    yeni dünya düzeninde?
    Taşlar içinde iyi mi
    filizleniyorsa yaşam
    gene yeşerir sevda
    tertemiz yüreklerde.
    Kim demiş
    kurudu yüreği ozanın;
    yazamaz tekrar
    hiçbir mısra?
    Gelincikler dalgalandıkça rüzgârda,
    kuşlar uçuştukça göklerde,
    bembeyaz tomurcuklar
    patladıkça dallarda
    tükenmez ümit,
    sürer kalemin ucundaki sevda…
    Kim demiş
    yaşandı, yaşanacak ne var ise,
    tarih bitti
    insanlık evreninde?
    Güneş her sabahleyin tekrardan doğar
    ve tekrardan kurulur dünya
    üreten insanoğlunun elleriyle…” (Yasak Sevda Sözcükleri)
  • Can yoktu ki sevdalara düşe,
    Kurt yoktu ki kızıl kana üşe
    Yoktum ki yol geçe
    Yoktun ki haber ulaşa
    Gül yoktu ki, dal yoktu ki…
    Ve döne döne ateş
    Döne döne madde
    Gökler yarıla dürüle
    Dağlar savrula devrile,
    Kırıla döküle yıldız
    Sular evrile çevrile
    Döğüşe döğüşe madde
    Değişe tokuşa madde
    Öyleki bir vakte erdi ki devran
    Döne döne tutsak
    Döne döne gaz
    Döne döne atom
    Döne döne madde
    Vuruşa vuruşa madde
    Ve vakit değişe değişe
    Yosun titreşe, yeşilleşe
    Işık dura değişe
    Öyleki bir vakte erdi ki devran
    Ha dedi kırdı zincirini
    İçerdeki adam
    Demir bağrışa bağrışa
    Zindan çağrışa çağrışa
    Şu şekilde buyurdu ki Yusuf
    Dört kitabından daha büyük:
    Demek bu yaşam
    Ilkin sana bana yük
    Demek su kiminse
    Motor, elektrik, ve ışık kiminse
    Demek sultan odur
    Demek insan bölük bölük
    Yaşıyorsan ölüyorsun demek
    Nasıl yaşıyorsan
    Öyleki düşünüyorsun demek
    Demek insan
    En yüce mertebede hayvandır
    Yeni anladım
    Alet kullanan ve meydana getiren
    Tilki tarlayı masallarda sürer
    Manyetoyu çeviremez tavşan
    Devril başımdaki yazgı
    Dökül dilimdeki yalan
    Tutuş beynimdeki kibrit
    Kirtim kirt
    Kirtim de kirt
    Kirtim de kirtim
    Kirtim kirt
    Bir taraftan demirciler
    Demir döğer denge denk
    Bir taraftan boyacılar
    Boya vurur renge renk
    Bir yanda
    Kurtuluş savaşçıları
    Bir taraftan tutsaklık
    Bir taraftan termonükleer çağ
    Bir taraftan balistik şirret
    Evvel madde
    Ahir düşünce
    Dolan göğsümdeki hava kahve
    Salın yanımdaki yoksul
    Salın proletarya
    Geber başımdaki bit
    Kirtim kirt
    Kirtim de kirt
    Kirtim de kirtim
    Kirtim kirt (Selam Yaratana)
  • ben gördüm
    siz de gördünüz mü
    yarı aydınlık sabahlarda
    saçlarında tel tel yıldızlarla yürüyen
    işçi kızların
    vardiyalarına
    ekmekarası ümit taşıdıklarını
    güle oynaya
    ben gördüm
    ya siz. (Selam Yaratana)
  • Fazlaca minik bir azınlığın haricinde, çocuklarımız sevgiden yoksun büyüyorlar. Sevgi, nefes aldığımız hava, içtiğimiz su, yediğimiz ekmek kadar lüzumlu. Ama en o kadar da yaşamının başlangıcında, yaşamın getirmiş olduğu gerçekliklere karşı deneysiz ve savunmasız olan çocuklar için lüzumlu. Evlatların sevgiden yoksun bir yaşam sürdüğüne ilişkin savima kuşkuyla bakanların, yakından uzağa doğru çevrelerine bir göz atmaları yeter. (Umut Hep Vardır)
  • Ben işçi çocuğuyum evladım
    Demiryolu atölyesi işçilerinden emekli Şükrü’nün oğluyum
    Ekmekle doydu karnım
    Ekmekle avutuldum
    Ekmekle korkutuldum
    Sen sofraya havyar da koysan kuzu kızartması da ilkin ekmeğe varır elim
    Çilemin adı benim ekmek kavgası
    Hiçbir şey istemedim şu dünyada kendim için
    Ne köşk ne otomobil ne para
    Tükürmüşsem içine
    Senin tapındığın o sıfatların
    Satıyorsam emeğimi yok pahasına
    Ben işçi çocuğuyum evladım benim davam başka dava (Selam Yaratana)
  • Kendisiyçin çabalayan kimi var?
    Kimi var ki bir ekmeği: ” Al ye!…” der;
    Bir şey veren ondan da bir şey ister…
    Ah yoksulluk, ah babasız çocuklar!…
    (Mehmet Emin Yurdakul) (Selam Yaratana)
  • “Okumak onu mutlu ediyordu.Kendini öykülerdeki vakalara kaptırıyor; heyecanlanı-
    yor,üzülüyor,seviniyordu.” (Ayşe’nin Günleri)
  • -DAHA NE İSTERSİN-
    Doyacak kadar aşın var ise,
    başını sokacak, bir de damın,
    İnsanoğluna kulluk
    etmiyorsan,
    başkasının sırtından değilse geçimin,
    tamam, güneşli günler içindesin. (Selam Yaratana)
  • Çocuk ümit imgesidir; şu yaşlı bitkin dünyamızda kirletilmiş ucuzlatılmış insan ilişkileri içinde temiz kalan şey, çocuk masumiyeti. (Umut Hep Vardır)
  • -tüketmiş yeşili
    dostluğu ve sevgiyi-
    tüketim yorgunu insanoğlu
    yaşar içlerinde
    teknoloji harikası eşyalar
    süratli beslenme çocuklarıyla
    yanyana… (Mayısta Mutsuz Gönlüm)
  • Açıldı kilidi dilimin
    Şimdi kelepçede ellerim… (Yasak Sevda Sözcükleri)
  • Sevgiyle bakan çocuk gözleri, yüzlerinde çiçek açan gülüşleri ve kuş cıvıltılarını çağrıştıran sesleri ümit veriyor ; berrak sularla yıkanmış şeklinde arıtıyor içimi. (Umut Hep Vardır)
  • Dövüştüm cahillerle, bilgimle kanıtladım gerçeği.
    Yakıcıydı gerçek
    ve yer yoktu gökyüzünde
    gerçeği söyleyenlere
    özgür düşüncelere. (Mayısta Mutsuz Gönlüm)
  • Ayağa kalkıp hep beraber
    göstermeliyiz sokakların enerjisini.
    Bir türkü söylemeliyiz bir türkü
    hak arayan, direnen insanların
    beraber söylediği türkü
    silinsin diye yeryüzünden
    harp sözcüğü… (Silinsin Diye Yeryüzünden Savaş Sözcüğü)
  • “Kayaköy’de
    sesinin izi var hâlâ;
    rüzgârın kanadında,
    çalıların bürüdüğü yollarda,
    her avluda, her kapının ardında.
    Titreşiyor sözcükleri
    kalanın ve gidenin.” (Yasak Sevda Sözcükleri)
  • “Orkestra Konserinde…
    Bir senfoninin notaları şeklinde yaşam
    sürüyor ezgilerin eşliğinde.
    Orkestra şefi sallıyor sopasını
    inliyor viyolonsel
    ağır, acılı bir ezgiyle.
    Homurdanıyor kontrbaslar;
    –yasak– diyorlar
    –yapamazsın, sevemezsin, gidemezsin–
    Orkestra şefi sallıyor sopasını,
    çalıyor çekince çanları,
    davullar vuruyor tüm gücüyle.
    Çanlar, davullar, ağır yaylılar
    sarıyor çevresini öfkeyle;
    incecik sesiyle titreyerek
    bir yüreğin ezgisini söyleyen
    solo kemanın…
    Susmuyor keman,
    ürkek adımlarla dönerken köşeleri
    kaygılı ve kuşkulu…
    Ardında telaşlı ayak sesleri
    üflemeli çalgıların;
    yakalayıp tutmak
    içlerine almak istiyorlar onu.
    –Güçtür bizi haklı kılan
    sana karşı,
    güçlüyüz ve çoğuluz,
    sense yapayalnız.
    Azınlık çoğunluğa uymalı
    diz çökmelisin gücün önünde–
    Kalın sesleriyle homurdanırken viyolalar
    gözdağı verir şeklinde,
    ansızın tiz bir feryat solo kemandan
    ayrıksı, öncü, başkaldıran…
    –susturamazsınız beni
    haklı değildir devamlı çoğul olan–
    Sürüyor ezgisi solo kemanın
    dirençli ve kesin,
    katılıyor ona keman korosu…
    Orkestra şefi sallıyor sopasını
    kuşlar uçuşuyor kemanın tellerinde.
    Ziller çalıyor, davullar vuruyor.
    Gülüşler, ümit dolu kahkahalar
    yükseliyor neşeyle.
    Karışıyor birbirine yaşamın sesleri
    binbir türlü haliyle
    soğuk bir kış akşamı
    orkestra konserinde…” (Yasak Sevda Sözcükleri)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş