Eğitim

Başkasının Yüzü – Kobo Abe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Başkasının Yüzü – Kobo Abe Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Başkasının Yüzü kimin eseri? Başkasının Yüzü kitabının yazarı kimdir? Başkasının Yüzü konusu ve anafikri nedir? Başkasının Yüzü kitabı ne konu alıyor? Başkasının Yüzü PDF indirme linki var mı? Başkasının Yüzü kitabının yazarı Kobo Abe kimdir? İşte Başkasının Yüzü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Kobo Abe

Çevirmen: Barış Bayıksel

Editör: Didar Zeynep Batumlu

Orijinal Adı: Tanin No Kao

Yayın Evi: Monokl Yayınevi

İSBN: 9786055159801

Sayfa Sayısı: 220


Başkasının Yüzü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Muhtemelen kızgınsın, kendini aşağılanmış da hissediyorsun fakat lütfen kendine egemen ol ve gözlerini ayırmadan okumaya devam et. Bu ânı yara almadan atlatıp, bana doğru bir adım atmanı, iyi mi çaresizce istediğimi bir bilebilsen. O mu beni yendi, yoksa ben mi onu? Her hâlükârda maskeli oyunun perdesi artık kapanmış oldu. Onu öldürdüm ve kendimi suçlu duyuru ettim…

Ve oldukça iyi biliyordum. Artık senin üstünde hiçbir hakkım olmadığı hâlde, bana zincirle bağlı bir kurban olduğun fikri, işime geldiği için uydurduğum koca bir yalandan ibaretti. Sen bu kaderi bir an olsun bocalamadan kendi isteğinle kabul etmiştin. Gülümsemeye geçerkenki o parıltın kim bilir en oldukça senin kendin üstünde etkiliydi. Bu da demek oluyor ki istesen beni derhal bırakıp gidebilirdin. Bunun benim için ne kadar korkulu bir şey bulunduğunu anlayabilir misin? Senin binlerce ifaden var fakat benim tek bir yüzüm bile yok.”

-KOBO ABE –

“Hem dolambaçlı hem de bağımlılık yapıcı.”

– David Mitchel –

“Hem Poe hem de Kafka akla geliyor. Kobo Abe sayfalarda hiç dinmeden atan bir heyecan yaratıyor. Okudukça okuyorsunuz ve okuyorsunuz.”

– The New Yorker –

“Bazıları onda Kafka’nın bilinmeyene yönelik manipülasyonlarını, başkaları ise örneğin yarattığı kum çukuru metaforu ile Beckett’in esintilerini bulacak.”

– Saturday Review –

Japon Edebiyatının büyük ustası Kobo Abe’den unutulmaz bir roman:

“Başkasının Yüzü” yüzünüz tümüyle yandı, tekrardan yapılmış oldu, şimdi başka bir yüzünüz var. Kendinizi tanıyamaz haldesiniz, başkaları da sizi tanıyamaz halde. Peki şimdi iyi mi yaşayacaksınız?

Hiroshi Teshigahara tarafınca aynı adla beyazperdeye uyarlanan roman dünya genelinde büyük ilgi görmüştü.


Başkasının Yüzü Alıntıları – Sözleri

  • Benim umutsuzluğum yüzümü kaybetmekten oldukça, kaderimde öteki insanlarla hiçbir ortak nokta bulamamaktan kaynaklanıyordu. Sırf başkalarıyla ortak bir kaderi paylaştıkları için kanser hastalarını bile kıskanıyordum.
  • İnsanın yüzünün olması o denli mühim bir nitelik mıydı? Bakma hakkının bedeli, bakılmak mıydı kısaca?
  • Yüz, insanoğlunun başkasına gösterdiği değil kendi işine yarayan bir şey olmak zorunda.
  • Eğer yüz ifadesi karakter için bu kadar olmazsa olmaz bir şeyse yalnız telefonda sesini duyduğumuz kişilerin de bir karakterinin bulunduğunu inkar mı edeceğiz?
  • Peki o vakit, makyaj kendini göstermek için mi yapılır, kendini saklamak için mi ?
  • Fakat aydınlığın anlamını en iyi bilenler, elektrikçiler ya da ressamlar ya da fotoğrafçılar değil, görme yetilerini sonradan kaybedenlermiş. Nasıl ki bollukta, bolluğa özgü bir bilgelik var ise yoklukta da yokluğa özgü bir bilgelik olmalı.
  • İnsanlarla aramdaki bu cana yakınlık duvarı yüzünden, daima yapayalnızdım.
  • Avuçlarımdan taşan bu özgürlükle ne yapsam acaba?
  • Vücudu giysilerle örtmek medeniyetin ilerlemesiyse, gelecekte maskelerin de yaşamın parçası olmayacağının bir garantisi yok.
  • Aşk birbirimizin maskelerini çıkarmaktır.
  • İnsanlarla aramdaki bu cana yakınlık duvarı yüzünden, daima yapayalnızdım.
  • Herhalde kendi yalnızlığımı oldukça fazla büyütmüşüm… Tüm insanlığın toplam yalnızlığından daha büyük sanmışım.
  • Nasıl ki bollukta bolluğa özgü bir bilgelik var ise, yoklukta da yokluğa özgü bir bilgelik olmalı.
  • Üstelik bu kent denen şeyden nefret ederim… Kent beni ölümüne yoruyor.
  • Belki de güzellik denen şey, yıkılmayı reddedişteki direncin gücüdür.


Başkasının Yüzü İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Tüm kitap süresince tanık olduğumuz beklenmedik bir kaza ile yüzünde onarılmaz hasarlar meydana gelen bir insanın, suretin varlığımızın temelinden gelen vazgeçilmezliğine karşı çaresizliği aslen. Yitirilene kadar yokluğunun açacağı boşluk hususunda hiçbir fikri olmayan bu adam, telafisi için gerçek bir insan suratına en benzeyen maskeyi yaratmaya çalışıyor. Görüntüsü, çizgileri, mimikleri ve taşımış olduğu tüm duygularıyla… Ancak bu maske bambaşka bir adam, kimsenin tanımadığı yeni bir insan oluyor.
Bu büyük sınavın eş zamanında, artık dış dünyaya karşı başka biri oluşundan cesaretle, esas görünmez maskelerini çıkarmaya başladığına şahitlik ediyoruz. Yüzü başkalaşırken, tekrardan dünyaya ilişik duymak için, tekrardan sadece daha da ayrıcalıklı bir dünyalı olabilmek için ulaşmaya çalmış olduğu muhteşem maske hedefi, derinindeki arzuların da yüzeye yaklaşmasını sağlıyor. Belki başkalaşıyor, bir ihtimal özüne dönüyor. Aslında artık “o” değil, başka biri, ve eski “o” olabilmek için taktıklarını çıkarıyor.
Biz bu yolculuğa eşlik ederken, Kafka’nınkinden değişik sadece onu anımsatan bir dönüşüm sürecine tanık oluyoruz. Bu oldukça detaylı ve başarı göstermiş ruhsal tahlillerin de bizde bıraktığı bir tat olabilir. İlk benim tespit ettiğim bir durum değil Kafka ile benzetmek, yazarla ilgili birazcık araştırma yaptığınızda karşınıza çıkacak başlıca yorumlardan biri. (Ersin Altıntaş)

‘Ben’in Bir Başkasına Dönmesi: Yüzünüz, sesiniz, boyunuz, vd. fizyolojik özellikleriniz… Tamamı sizin kimliğinizi oluşturan, size dair ‘kendiliği’ oluşturan öğelerdir. Hatta yüzünüzdeki bir ben, doğum lekesi, çil, vs. nin de kişiliğiniz üstünde tesiri vardır. Ve hatta kullandığınız gözlük ya da başka bir şey var ise bu bile sizin kişiliğinizin oluşumunda etkiye haizdir. Daha değişik birisi olacakken olduğunuz şahıs olmak, haiz olduklarınızın kısaca her şeyiyle sizi siz yapanların sonucudur. Şu sebeple görünen, dış dünyaya, yoruma ve etkiye açık olan her bir ürün, her bir netice (nihai somut hâl) karşılığında da bir tepki bir oluş meydana getirecektir.
“İnsanın ruhu derisindedir.”
Yüzdeki bir et benine yönelen bakış ve yorumlar, maruz kalanı öteki insanların düşünmediklerini düşündürüp, hissetmediklerini hissettirebilir. Başka bir açıdan bakarsak; yüzünde ciddi bir kusur ya da hasar meydana gelmiş biri, baskın, toplumsal birisi olacakken, içe kapanık, eylemsiz birisi olabilir. Tabi zor bir süreci aşıp daha güçlü, azca yargılayan, kendiyle barışık birisi olarak çıkması da mümkün. Peki bu süreci aşamayıp devamlı acayip bakışlara maruz kalan biriyse ne olabilir? İşte kitap baştan sona bu izi sürüyor. Yüzü bir kimya laboratuvarında bozulma olan bir insanın psikolojisi, kendiyle savaşı, sevgisi, nefreti, zayıflıkları ve bir başkası olma durumu, maske ve makyaj üstünden yürüttüğü felsefe ile anlatılıyor.
Maske ve Maskele(n)mek
Kullanışlı ve gerçekçi bir maske; yeni bir kimlik, bir başkası demek. Peki bu maske, yalnız sınırsız özgürlük mü demek? Olanı gözlemeye yarayan bir vasıta mı? Ardına saklanılan bir maske, kimi vakit öteki görünmez maskeleri düşürmeye yarayabilirken, hem de durup düşünme, düzgüsel zamanda görünmeyeni görme imkânı da verebilmekte. Peki ya birbirine görünmez maskeleriyle oynayan insanoğlu, imkân olsaydı da yüze tam oturan ve düzmece olduğu anlaşılmayan yüzler (maskeler) takarak günlük hayatlarını yaşayabilseydiler kısaca gerçekçi maske takmanın yasal ve yaygın olduğu bir maske toplumu olsaydı iyi mi olurdu? Belki maskenin kısaca yeni kimliğin eskisini bastırarak kontrolü ele geçirdiği, sınırsız özgürlüğünde boğulan insanoğlu ve çürüyen bir cemiyet olurdu. Belki de her insanın kendini istediği şeklinde ifade etmiş olduğu, her düşündüğünü yapmış olduğu-söylediği bir cemiyet… Bilinmez. Eserdeki karakterimiz bu mevzuya epey kafa yoruyor ve kendi tasavvurunu ortaya koyuyor. O tasavvurda insanoğlunun yıkıma dair dürtüleri daha ön planda şu sebeple temelinde ilaç olmaktan çıkan sonsuz özgürlük var. Maske duruma nazaran ilaç ya da kendini iyi hissettiren bir şey olabilir. Burada makyajla analoji kuruluyor. Makyajın, kendini makyajsız solgun, hasta hisseden hanımefendilere daha iyi hissettirdiğini, bu yüzden makyajı iyice özümseyen bayanların ondan vazgeçemez hâle geldiklerine değinirken, maskenin de tıpkı bunun şeklinde iyi hissettiren bir ilaç olabileceğini konu alıyor. Ancak riskli tarafı; onsuz yapamayacak kadar bağımlı hale gelmek.
“…maskem yokken ben de sönük bir hayalet gibiydim. Maskeli halimse -ve maske aracılığıyla dokunabildiğim diğer dünya- çok daha gerçekçi geliyordu.”
Yüz; dışarıya oluşturulan, insanların sizi tanıdıkları kapı. Diğer azalarınız değişmese de bu kapı değiştiğinde zor tanınırsınız. Bu da sizi tanımlayanların, bir kalıba sokanların yargı ve beklentilerinden sıyrılıp yeni bir çevre oluşturabileceğiniz, yeni bir kimlik meydana getirebileceğiniz imkân demek. Hele de kullanışlı bir maskeye sahipseniz, bu sizi sadece içerideki ‘ben’in durdurabileceği sınırsız özgürlük imkânı da olabilir. ‘Ben’in bir başka kişiye dönüşebilme durumu, sayısız imkân ve ihtimalleri de bununla beraber getiren enteresan bir durum. Katıksız iyi, tam bir fena, zevk ardında arsız bir hovarda, intikam hesabı tutan ve hesabı tek tek kapatan bir kindar ya da evvelinde yapamadıklarını halletmeye çalışan basit bir insan… Hepsi de mümkün. Burada karakterin seçtiği yol da garip. Planını, amacını anlattığı kısma geldiğimde kurguyu şu şekilde genel olarak düşününce aklıma Pedro Almodóvar geldi. Sanki bir Almodóvar filmi izliyormuşum şeklinde enteresan bir planın, garip bir kurgunun içinde buldum kendimi. Planın sonunun vardığı noktaya bir ihtimal bu yüzden oldukça şaşırmadım kim bilir Abe birazcık açık verdi. Ancak gene de sonu fena değildi. Okuyucunun kendi tasavvurunda oluşan karaktere uygun bulmuş olduğu sonu işleyebileceği geniş bir manevra alanı bırakılmış. Belirgin bir sona alışkın olanlar da hayal kırıklığı yaşamayacaklardır.
Kobo Abe’nin öteki romanı Kutu-Adam’da da seyretme-izlenme, bir şeylerin ardına sığınarak-gizlenerek gözleme durumu vardı. Kutu-Adam bu kitabından dokuz yıl sonrasında yayımlanmış. Ancak bu ortaklık, acaba bu mevzuya fazla mı kafayı taktı ya da bu mevzuda bir takıntısı var mıydı? sorularını akla getiriyor. Yoksa bu yalnız toplumdan kaçışın bir başka yönü mü?
“Aslında, sargıların gizleyici etkisine daha önceleri de kafa yormuştum. Evet, … başkaları tarafından görülmeyip, sadece gören tarafta olduğum için kendimi görünmez adama benzetmiştim.”
Bu roman, tahlillerin ve düşünce yürütmelerin olduğu ruhsal bir roman, Dostoyevsky, Kafka okumalarına dalmış birine yakışır bir yaratı. Abe’nin en ünlü romanı; kitap/kumlarin-kadini–19916 , sadece bu romanının bu kadar azca duyulup azca popüler olması garip. Sitede dahi bilinmiyor, minimum okunan Abe kitabı, yalnız yirmi bir şahıs okumuş, sadece oldukça daha fazlasını hak ediyor. Açıkçası ben Kumların Kadını’ndan oldukça beğendim bu kitabını. O yüzden ruhsal roman sevenlere tavsiye ediyorum, pişman olmayacaklardır. (8.5/10) (Emin K.)

”Dünyanın kendisi, maske şeklinde güvenilmez hale gelecek ve ben dile getirilmesi zor bir yalnızlık hissine kapılacaktım. Ama tüm bunlar için kendilerini görevli hissetmelerine gerek yoktu. Şu sebeple hakikat, onların görmüş olduğu olacaktı. Gözle görülenin maskeden ibaret olduğu, gerçeğin direkt görülemeyeceği şeklinde daha derin bir gerçeği görmüş olacaklardı. Gerçek, her ne kadar bakanın gözlerini acıtsa da, bigün ne olursa olsun bunun telafisi olacaktır.”
Kobo Abe’den okuduğum ilk kitaptı. Farklı bir anlatıya haiz. Kitabı okurken beğenip beğenmeme arası bir kafa karışıklığı yaşasam da okumada ilerledikçe büyüsüne kapıldım ve düşüncelerim yerine oturdu.
Kitap üç defter ve son olarak bir mektuptan oluşuyor. Defterler ben de giriş gelişme ve netice kısmı olarak; mektup ise bir özet izlenimi verdi.
Konu olarak bir kimyagerin kaza sonucu yüzünün yanması; sonrasında da kendine bir maske yapmış olup hayata tekrardan bir bakış sergilemesini konu alıyor.
Birinci defter kaza sonrası karakterin yaşamış olduğu ruhsal değişiklik ve arayışı, ikinci defter maskeyi yapma süreci ve üçüncü defter ise maske sonrası yaşadıkları ve neticelerini ruhsal bir üslupla ele alınıyor.
Kitapta maskeler, makyajlar, dövmeler hatta ırkların renkleri üstünden ruhsal analizlere yer verilmiş.
”Sahte ışıkları boğan düzmece karanlık…Sahte gülümsemelerin arkasına saklanmış düzmece çürümüşlük… Aynı rüya şeklinde, ne iyilik ne de fenalık yapabilen, havada asılı duran arzular…Sahte iyiliğin ve düzmece kötülüğün tam kıvamı bir karışım…”
Kitap genel olarak beğendim sıradaki Kobo Abe kitabım Kumların Kadını olacak. (Gazel)


Başkasının Yüzü PDF indirme linki var mı?


Kobo Abe – Başkasının Yüzü kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Başkasının Yüzü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Kobo Abe Kimdir?

İlk şiirlerini 1947,ilk romanını ise 1948 senesinde yayımlattı.Türkçeye çevrilen iki kitabından birisi olan Kumların Kadını adlı romanı ile internasyonal ün kazanmıştır.Bu romanı Japonya’nın saygı duyulan edebiyat ödüllerinden Yomiuru Ödülü’nü,romanın uyarlandığı beyaz perde filmi Cannes Film Festivali’nde Jüri Hususi Ödülü’nü aldı.Ayrıca üç romanı daha beyazperdeye uyarlandı.On dört romanı,sekiz öykü denemesi,on yedi oyunu ve bir şiir derlemesi vardır.Modern toplumdaki ferdin bunalımını mevzu edinen yazarın eserleri Beckett,Kafka ve Sartre ile kıyaslanmıştır.


Kobo Abe Kitapları – Eserleri

  • Kumların Kadını
  • Kanguru Defteri
  • Başkasının Yüzü
  • Kutu Adam
  • Virane Harita
  • Woman in the Dunes


Kobo Abe Alıntıları – Sözleri

  • Herhalde kendi yalnızlığımı oldukça fazla büyütmüşüm… Tüm insanlığın toplam yalnızlığından daha büyük sanmışım. (Başkasının Yüzü)
  • Yenilgi, ‘yenildim’ diye düşündüğün andan itibaren başlardı. (Kumların Kadını)
  • Peki o vakit, makyaj kendini göstermek için mi yapılır, kendini saklamak için mi ? (Başkasının Yüzü)
  • İnsanlar yola çıktıkları yere geri dönerler. Geri dönmek için yola çıkarlar…
    Fakat kimi zaman, yola çıkıp geri dönmeyenler de olur. (Virane Harita)
  • Yalnızlık, hayal ardında koşup da doyurulmamış susuzluktur. (Kumların Kadını)
  • Eğer bu gazete dış dünyaya oluşturulan penceresiyse,kesinlikle buzlu camdan yapılmıştı. (Kumların Kadını)
  • Gerçekten de emek verme eyleminde, sonucu belirsiz bile olsa, geçip giden zamanı katlanılır kılacak, insana dayanak noktası olacak bir şeyler vardı. (Kumların Kadını)
  • “Arabayı sürerken, keşke bu şekilde sonsuza kadar devam edebilsem; ne güzel olurdu diye düşündüm. İnanır mısınız bir an için devam edebilecekmiş şeklinde de oldum. Fakat şimdi o anki ruh hâlimi hatırladıkça tüylerim ürperiyor. O şekilde değil mi? Bu dileğin gerçekleştiğini ve ne kadar sürerseniz sürün, nereye kadar giderseniz gidin, sonsuza kadar varış noktasındaki gişeye ulaşamadığınızı bir bir düşünün.” (Virane Harita)
  • Şehrin kalbinin ilk çarpışıyla birlikte, yüzlerce dosya dolabı kilidinin en fazla beş dakikalık bir vakit diliminde, birbirlerine benzemeyen fakat birbirlerinden ayırt da edilemeyen çalışanlar ordusunun, kapakları oluşturulan bir barajdan boşalan su duvarı şeklinde aniden yolları doldurmuş olduğu o yaşam saatleri… (Virane Harita)
  • Vücudu giysilerle örtmek medeniyetin ilerlemesiyse, gelecekte maskelerin de yaşamın parçası olmayacağının bir garantisi yok. (Başkasının Yüzü)
  • – ‘İnsanlar ne için yaşar?’
    – ‘Yaşadığı için yaşar, amaç falan olmadan.’
    – ‘Öyle şey olmaz, bir anlamı olmalı.’
    – ‘Anlamı olmasa da herkes yaşam sigortası yaptırıyor. Ölmek istemediğimiz için yaşıyoruz o kadar.’ (Kanguru Defteri)
  • “Ne kadar da acınası değil mi? Öldükten sonrasında bile yalnızlığın aynı şekilde devam ediyor.” (Kanguru Defteri)
  • Şimdi oldukça kendimden güvenli bir halde söyleyebilirim: Zerre kadar pişman değilim! İpuçları ne kadar çoksa, o ipuçlarının sayısı kadar gerçek de varolabilir.
    Yaklaşan bir ambulansın sirenini işitiyorum (Kutu Adam)
  • O şekilde ya, bir başkasının hatıralarında yer alıp yaşamak ne kadar da güçmüş meğer. (Kanguru Defteri)
  • Hayaletlerin yüzde doksanı karanlıktaki sedir ağaçlarıdır demezler mi aslına bakarsan? (Kanguru Defteri)
  • ,, rica ediyorum beni fazla sinirlendirmesinler… (Virane Harita)
  • İnsanların kendisinden ziyade, üstündeki giysilerine ve eşyalarına gösterilen ilgi, yalnızlığın en büyük göstergesidir. (Kanguru Defteri)
  • “Dünyanın altına mi düşmüştüm yoksa burası cehennem miydi? (Kanguru Defteri)
  • İnsan başkasına ihanet edince, başkası tarafınca ihanete uğramaktan korkması oldukça düzgüsel. (Virane Harita)
  • Avuçlarımdan taşan bu özgürlükle ne yapsam acaba? (Başkasının Yüzü)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş